Lahika |
Millet Meclisine hitabe - 1 Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir, akıl ve felsefe değil. Şarkı intibaha getirdiniz; fıtratına muvafık bir cereyan veriniz. Yoksa, sa’yiniz ya hebâen gider, veya muvakkat, sathî kalır. [1339* tarihinde Meclis-i Mebusana hitaben yazdığım bir hutbenin sûretidir]
Şüphesiz namaz, mü’minler üzerine belli vakitler için farz olarak yazılmıştır.” (Nisâ Sûresi, 4:103) Ey mücâhidîn-i İslâm! Ey ehl-i hâl ü akd! Bu fakirin bir meselede on sözünü, birkaç nasihatini dinlemenizi ricâ ediyorum. Evvelâ: Şu muzafferiyetteki hârikulâde nimet-i İlâhiye bir şükran ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet şükrü görmezse gider. Madem ki Kur’ân’ı, Allah’ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız. Kur’ân’ın en sarih ve en kat’î emri olan “salât” gibi ferâizi imtisal etmeniz lâzımdır. Tâ onun feyzi, böyle harika sûretinde üstünüzde tevâli ve devam etsin. Sâniyen: Âlem-i İslâmı mesrûr ettiniz, muhabbet ve teveccühünü kazandınız. Lâkin o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeâir-i İslâmiyeyi iltizamla olur. Zira, Müslümanlar İslâmiyet hesabına sizi severler. Sâlisen: Bu âlemde evliyâullah hükmünde olan gazi ve şühedalara kumandanlık ettiniz. Kur’ân’ın evâmir-i kat’iyesine imtisal etmekle, öteki âlemde de o nurânî güruha refik olmaya çalışmak, sizin gibi himmetlilerin şe’nidir. Yoksa, burada kumandan iken orada bir neferden istimdad-ı nur etmeye muztar kalacaksınız. Bu dünya-yı deniyye, şan ve şerefiyle öyle bir metâ değil ki, sizin gibi insanları işbâ etsin, tatmin etsin ve maksud-u bizzat olsun. Râbian: Bu millet-i İslâmın cemaatleri, çendan bir cemaat namazsız kalsa, fâsık da olsa, yine başlarındakini mütedeyyin görmek ister. Hattâ, umum şarkta, umum memurlara dair en evvel sordukları suâl bu imiş: “Acaba namaz kılıyor mu?” derler. Namaz kılarsa mutlak emniyet ederler; kılmazsa, ne kadar muktedir olsa nazarlarında müttehemdir. Bir zaman, Beytüşşebab aşâirinde isyan vardı. Ben gittim, sordum: “Sebep nedir?” Dediler ki: “Kaymakamımız namaz kılmıyordu, rakı içiyordu. Öyle dinsizlere nasıl itaat edeceğiz?” Bu sözü söyleyenler de namazsız, hem de eşkıyâ idiler. Hâmisen: Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garpta gelmesi kader-i ezelînin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir, akıl ve felsefe değil. Şarkı intibaha getirdiniz; fıtratına muvafık bir cereyan veriniz. Yoksa, sa’yiniz ya hebâen gider, veya muvakkat, sathî kalır. * Milâdî 1923’tür. Mesnevî-i Nûriye, s. 85; Tarihçe-i Hayat, s. 125 (yeni tanzim, s. 220)
-DEVAM EDECEK-
LÜGATÇE:
mücâhidîn-i İslâm: İslâm mücahidleri, İslâm için çalışanlar. ehl-i hâl ü akd: Zor meseleleri halledip sonuca bağlayanlar. salât: Namaz. ferâiz: Farzlar. idame: Devam etme, ettirme. şeâir-i İslâmiye: İslâma ait semboller, simgeler. iltizam: Lüzumlu görme, kabul etme. evâmir-i kat’iye: Kesin emirler. istimdad-ı nur: Nur ve aydınlık için yardım isteme. dünya-yı deniyye: Adi, kıymetsiz dünya. işbâ: Doyurma. çendan: Gerçi. hükema: Filozoflar ağleb: Çoğunluğu, galibi. intibah: Uyanma. fıtrat: Yaratılış. sa’y: Çalışma, çaba. hebâen: Boşu boşuna. |
23.04.2010 |
Rahmet rahmet yağdın âleme
Asırlardır rahmet rahmet yağdın âleme Âlemlere rahmet olarak gönderdi Rabbimiz Yazılsa mu’cizâtın gelmez kâğıt kaleme Âlemlere rahmet olarak gönderdi Rabbimiz
Ölmüş gönüllere senin nurunu götürmek Özlenen bir sevda oldu bizim dilimize Bu fani âlemi hüsn-ü hâtime ile bitirmek Ey şefkatli Resûl hep o şefaattir talebimiz
Asırlar önce haber verdiğin felâket asrında Senin nuruna her zamandan daha muhtacız Köhnemiş dünyanın bu sonbaharında Nurla geçti ve nurlu olsun istikbalimiz
Yıkanmak için deryasında rahmetin Münâcâtla ellerimizi açsak semâya Göz yaşlarıyla bekleriz senin şefaatini İsteriz hep nurunla dolsun makberimiz
Yıllarca çok kitap geçmemişti elimize Sadece onda bulduk her cevap suâlimize Şükranla bir ömür verdik nur Risâlemize Yalnız onunla mutmain oldu kalbimiz
HASAN ŞEN / İZMİR |
23.04.2010 |