Güncel |
AYASOFYA, KUR’ÂN VE EZAN SESİNE HASRET |
Natalia Teteriatnikov tarafından kaleme alınan ve Pera Müzesi tarafından yayınlanan, “Bir Anıt, İki Anıtsal Kişilik Theodoros Methokites’den Thomas Whittemore’a Kariye” adlı kitapta Ayasofya Camii’nin kapatılma süreci şöyle anlatılıyor: “Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da bilimsel çevrelerden destek gören Bizans Enstitüsü 1930’da özel bir vakıf olarak kurulmuştu. Bu sıfatla, İstanbul’daki Bizans anıtlarının restorasyon ve korunması için gerekli malî sorumlulukları üstlendi. Enstitünün ilk ve tek müdürü olan Thomas Whittemore, 1950’deki ölümüne kadar İstanbul’daki anıtların konservasyonundan sorumluydu. Ayasofya, Bizans Enstitüsü’nün kanatları altına aldığı ilk anıttı. Gelgelelim, çalışmalara başlamadan önce Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk ile Thomas Whittemore arasında, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Ankara’daki Amerikan Elçiliği’nin aktif destek verdiği müzakereler yürütüldü. Bu müzakerelerin sonucunda Ayasofya cami olarak kapatıldı ve müze olarak açıldı.” 481 sene boyunca Kur’ân-ı Kerim tilâveti ve ezan sesleriyle yaşayan Ayasofya, tadilat bahanesiyle “geçici” bir süre ibadete kapatıldı. (1934) 1 Şubat 1935’te müze olarak resmen açılışı yapılan Ayasofya, halen tartışmaların odağında. Bugün Ayasofya Camii’nin müzeye çevrilmesi hakkında çıkarılmış 5 Bakanlar Kurulu Kararı bulunuyor.
|
05.04.2010 |
GÜNAY: İBADETE İZİN YOK, MÜZE OLARAK DEVAM EDECEK |
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Ayasofya ile ilgili talihsiz sözleri inananları üzdü. Bakan Günay, Sümela Manastırı ve Akdamar Kilisesinde ayin izni verilmesi üzerine yoğunlaşan, Ayasofya Camiinin de ibadete açılması isteklerine olumsuz cevap verdi. Bakan Günay “Ayasofya’nın özel statüsüyle durmasından yanayız. Ayasofya için sadece bir tek dinin değil, birçok dinin talebi olabilir. Hepsine birer gün verdiğimiz zaman müze olma vasfını büyük ölçüde yitirir. Orası çok özel bir mekândır. Onun için özel statüsüyle durmasından yanayım” dedi. BEDİÜZZAMAN'DAN DEMOKRATLARA: AYASOFYA'YI AÇIN
Bilindiği gibi, İstanbul'un fethiyle birlikte camiye çevrilen ve ‘feth-i mübin’in sembolü olan Ayasofya, 1934 yılında ‘müze’ yapılmıştı. Fatih'in bir vasiyetnameyle lânetlediği bu değişikliğe, mütedeyyin ke-simler baştan beri karşı çıktı. Ayasofya'nın yeniden cami yapılması için yapılan mücadeleler ve kısmî açılma girişimleri ise darbeci zihniyet tarafından engellendi. Bediüzzaman, Demokratlara ezanı aslına çevirdikleri gibi Ayasofya'yı da beş yüz sene devam eden "vaziyet-i kudsiyesi"ne çevirmeleri tavsiyesinde bulunmuştu.
AYASOFYA AYIBI
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, fethin sembolü Ayasofya’nın ibadete açılamayacağını savunması tepki çekti. Günay, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2009 yılı yayınlarının tanıtımının yapıldığı program öncesinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Günay, bir gazetecinin “Akdamar’ın ardından 16 müze ve ören yerinin ibadete açılmasına ilişkin çalışma yaptığınız belirtilmişti. Böyle bir çalışma var mı?” sorusu üzerine şöyle dedi: “Elimizde böyle bir sayı yok. Sadece Akdamar ve Sümela’nın ibadet izni var. 365 günün içinde yarım gün, birkaç saat insanlar gelseler ve farklı bir dille bizi yaradan o yüce varlığa teşekkür etseler, bundan kimin ne zararı olabilir. Ama bizim ibadete açık bulundurduğumuz mekânlarda veya dünyada çeşitli gösterilerin özgürce yapıldığı mekânlarda eğer savaş veya şiddet kışkırtıcılığı yapılırsa, asıl tehlike olan bu.” Bakan Günay, Akdamar Kilisesi ve Sümela Manastırı’nın ardından Ayasofya’nın da ibadete açılabileceği iddiaları ile ilgili olarak da şunları söyledi: ‘’Hiç zannetmiyorum. Ayasofya dünyanın çok eski yapıtlarından birisi. 500 yıllarında yapılmış bir mabet ama o şu anda büyük bir ziyaretçi kitlesi olan bir anıt müze olarak değerlendiriliyor. İçinde zaten sürekli olarak restorasyon çalışmaları var. İskeleyi mekândan mekâna gezdiriyoruz. Orayı bırakalım, o şekilde insanlar değerlendirsinler. Ayasofya için sadece bir tek dinin değil, bir çok dinin talebi olabilir. O zaman hepsine birer gün verdiğimiz zaman müze olma vasfını büyük ölçüde yitirir. Orası çok özel bir mekândır. Onun için özel statüsüyle durmasından yanayım.’’
FATİH SULTAN MEHMET VAKFİYESİNDE LÂNETTE BULUNMUŞTU
Fatİh Sultan Mehmed, 1453’te İstanbul’u fethettikten sonra fethin sembolü olarak camiye dönüştürülen Ayasofya üzerinde titremiş ve bu mabed için vakfiyesinde şöyle vasiyet etmişti: “İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tadile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalâvereyle Ayasofya Camii’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar. Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse; Allâh’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen lâneti onun ve onların üzerine olsun, azapları ha-fiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hâlâ bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allâh’ın azabı onlaradır. Allâh işitendir, bilendir. (Fatih Sultan Mehmed Han / 1 Haziran 1453-Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nde Bulunan Ayasofya İle İlgili Arapça Vakfiyenin Tercümesi)
|
05.04.2010 |
İzmit Körfezi’nde iki gemi çatıştı |
İzmİt Körfezi Hereke açıklarında Alman bayraklı CMA CGM Verlaine ile Malta bayraklı Odessa Star isimli konteyner gemileri, Hereke açıklarında yoğun sis sebebiyle çatıştı. Gövdesinde, su seviyesinin üst kısmında 10 metrelik yırtık oluşan ve 6 derece sancak tarafına yatarak bir miktar su alan CMA CGM Verlaine, batma ihtimaline karşı KARAYA oturtulmak üzere 4 römorkör tarafından Yalova’nın Altınova ilçesi Hersek Burnu açıklarına çekildi. Ciddi bir hasar almayan Odessa star ise Eskihisar demir yerine demirledi. |
05.04.2010 |
THY uçağının tekerine araç çarptı |
Türk Hava Yolları’nın (THY) İstanbul-Tebriz seferini yapmaya hazırlanan yolcu uçağının arka tekerine apronda operasyon aracı çarptı. Uçak bakıma alınırken, yolcular başka uçakla gönderildi. Alınan bilgiye göre, THY’nin TK-882 sefer sayılı İstanbul-Tebriz seferini yapmaya hazırlanan Boeing 737-800 tipi yolcu uçağına, kalkıştan kısa süre önce apronda yer hizmetleri veren operasyon aracı çarptı. Sağ arka lastiğinde hasar meydana gelen uçak, bakım için hangara çekilirken, uçaktaki 158 yolcu, tahsis edilen başka bir THY uçağıyla Tebriz’e hareket etti. |
05.04.2010 |
Türkiye-Suriye İlişikileri Merkezi kuruldu |
Gazİantep Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı Gaziantep Üniversitesi Türkiye-Suriye İlişkileri Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu. Merkezin kurulmasına ilişkin yönetmelik, Resmî Gazetede yayımlandı. Yönetmelik, Merkezin amaçlarına, faaliyet alanlarına, yönetim organlarına ve bu organların görevlerine ilişkin usul ve esasları düzenliyor. Merkez, üniversitede faaliyet gösteren Arap Dili ve Edebiyatı Bölümüne, Türkiye-Suriye Bölgelerarası İşbirliği Geliştirme Programı kapsamında yürütülen projelere ve Suriye’de bulunan Halep Üniversitesi ile Gaziantep Üniversitesi arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında yürütülen faaliyetlere akademik ve teknik destek sağlamayı amaçlıyor. Uygulama ve Araştırma Merkezi, üniversite ile Suriye’deki üniversiteler arasında işbirliğini geliştirecek, üniversite öğrencilerinin istihdamlarına yönelik kendilerini geliştirmelerine katkı sağlayacak, merkez aracılığıyla yürütülen faaliyetler, getirtilen konuşmacılar ve araştırmacılar ile Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinin akademik gelişimlerine katkı sağlayacak. |
05.04.2010 |
Basın Yayın’a Karakaya atandı |
BasIn Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğüne Murat Karakaya atandı. Çeşitli bakanlıklara ait atama kararları, Resmî Gazetede yayımladı. Kararlara göre, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğüne Murat Karakaya getirildi. Maliye Başmüfettişliğine Tamer Aksoy, Maliye Müfettişliklerine yapılan yeterlik sınavında başarı gösteren Maliye Müfettiş Yardımcıları Ali Eray, Dilşad Derin, Alper Demir, Muhammet Ali Ayaz, Mesut Ardan, İbrahim Ethem Koşar, Hasan Gül ile Mustafa Kılınç atandı. Niğde İl Millî Eğitim Müdürlüğüne Cemal Akbıyık, Erzincan İl Millî Eğitim Müdürlüğüne, Kırklareli İl Millî Eğitim Müdürü Halil Ecevit, Kırklareli İl Millî Eğitim Müdürlüğüne, Erzincan İl Millî Eğitim Müdürü Aydın Yalçın getirildi. |
05.04.2010 |
Mecliste ‘Anayasa Paketi’ mesaisi |
Anayasa Komisyonu, AKP milletvekilleri tarafından verilen anayasa değişikliği teklifini, 7 Nisan Çarşamba günü görüşmeye başlayacak. Komisyon, 3 geçici madde ile birlikte 29 maddelik teklifin görüşmeleri bitinceye kadar çalışacak. Teklif, anayasanın 10, 20, 23, 41, 51, 53, 54, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156, 159. ve 166. maddelerinde değişiklik yapılmasını öngörüyor. Anayasa maratonu başlıyor
ANAYASA Komisyonu, AKP milletvekilleri tarafından verilen Anayasa değişikliği teklifini, 7 Nisan Çarşamba günü görüşmeye başlayacak. Komisyon, 3 geçici madde ile birlikte 29 maddelik teklifin görüşmeleri bitinceye kadar çalışacak. Teklif, Anayasa’nın 10, 20, 23, 41, 51, 53, 54, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156, 159. ve 166. maddelerinde değişiklik yapılmasını öngörüyor. Teklife göre, Cumhurbaşkanı, Askerî Yargıtay’dan da Anayasa Mahkemesine üye seçecek. Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı 17’ye çıkarılıyor. Anayasa Mahkemesi, Genel Kurul ve 2 bölüm halinde çalışacak. Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanacak. Askeri mahkemeler, asker kişilerin sadece askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri askeri suçlara ait davalara bakmakla görevli olacak. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait dâvâlar, her durumda adliye mahkemelerinde görülecek. Siviller, savaş hali dışında askerî yargıda yargılanamayacak. Siyasî partilerin malî denetimi Sayıştay tarafından yapılacak. Siyasî partiler hakkında kapatma dâvâsı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın talebi üzerine, TBMM’de grubu bulunan her siyasî partinin 5’er üye ile temsil edildiği ve Meclis Başkanı’nın Başkanlığında oluşturulacak komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılacak dâvâ sonucunda Anayasa Mahkemesince karara bağlanacak. Anayasa Mahkemesi, kapatma kararı yerine, fiilin ağırlığına göre partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilecek. Milletvekilliğinin düşürülmesi uygulaması da kaldırılıyor. Yüksek Askerî Şûrâ kararlarına yargı denetimi getiriliyor. ‘’Ekonomik ve Sosyal Konsey’’, Anayasa kapsamına alınırken, genel grev yasağı kaldırılıyor. Geçici 15. maddenin yürürlükten kaldırılmasını öngören değişiklik teklifinin yürürlük maddesinde, halkoyuna gidilmesi durumunda teklifin tümüyle oylanması öngörülüyor. TBMM’deki ihtisas ve araştırma komisyonları da gündemlerindeki konuları görüşmek üzere toplanacak.
YEREL DİLDE PROPAGANDA GENEL KURUL’DA
TBMM Genel Kurulu, yarın sözlü soruların ardından, geçen hafta tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlanan AKP Ankara MilLetvekili Haluk İpek’in ‘’Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’’ ile ‘’Milletvekili Seçimi Kanunu’’nda değişiklik yapılmasını öngören teklifi, ‘’temel kanun’’ olarak iki bölüm halinde görüşecek. Teklifle, siyasî partiler ve adaylar; seçim döneminde, Türk vatandaşlarının günlük hayatlarında geleneksel olarak kullandıkları yerel dil ve lehçelerde de sözlü propaganda yapabilmesine imkân tanıyor. Bu teklifin yasalaşmasının ardından yeni vakıf üniversiteleri kurulmasına ilişkin yasa tasarıları ele alınacak.
|
05.04.2010 |
Bilim odası olsun, ikna odası olmasın |
Kocaeli Gönüllü Teşekkülleri “başörtüsüne özgürlük” eylemlerinin 259.’sunu düzenleyerek devam eden başörtüsü yasağını kınadı.Yapılan açıklamada, “Bana bir masal anlat baba. Üniversitesinde ilim odaları, bilim odaları, deney odaları olsun, ama ikna odaları olmasın. Bana bir masal anlat baba. Basını, yargısı tarafsız; hava sahası dumansız ve yasaksız olsun. Bana bir masal anlat baba. Başörtüsüne uzanan eller olmasın, ‘başörtüsüne uzanan eller kırılsın’ sloganları da olmasın” denildi. İkna odaları olmasın
KOCAELİ Gönüllü Teşekküller Platformu, “başörtüsüne özgürlük” eylemlerinin 259’uncusunu düzenleyerek devam eden başörtüsü yasağını kınadı. Grup adına basın açıklamasını platform üyelerinden Şefkat Der Kocaeli temsilcisi Reyhan Balcı yaptı. Açıklamada, “Bana bir masal anlat baba” şarkısına atıfta bulunularak şöyle denildi: “Bana bir masal anlat baba. 12 Eylül’ünde de sonbaharının izleri, 28 Şubatı’nda da 12 Mart’ında da kar tanelerinin güzellikleri 27 Nisan’ında da 27 Mayıs’ında da çiçeklerinin kokusu olsun. Bana bir masal anlat baba. Ayışığı gök yüzünden yansıyan denizlerde yakamozlar oluşturan Sarıkızı Kazdağları’nın efsanesi olan eldiveni sevgisizlik soğuklarından koruyan sadece ayrımcılık duvarları kıran balyozları olsun. Bana bir masal anlat baba. Haydi çocuklar okula şarkısının bestesinde Ecenur da olsun! Bana bir masal anlat baba Üniversitesinde ilim odaları bilim odaları deney odaları olsun ama ikna odaları olmasın. Bana bir masal anlat baba. Gurbet o kadar acı ki şarkısına inançlarından dolayı hicret eden öğrenciler güfte olmasın. Bana bir masal anlat baba. Merve Kavakçı Leyla Şahin, Ecenur Özel, Medine Bircan güzel bir isim dokunulmaz bir kimlik olsun. Bana bir masal anlat baba. Basını, yargısı tarafsız hava sahası dumansız ve yasaksız olsun. Bana bir masal anlat baba. Eylemi kucaklayan ama herkesi söylemi sevgi, barış, özgürlük ama herkes için bir ülke olsun Bana bir masal anlat baba. Hak arama eylemlerinde, hakkı arananlarda olsun. Bana bir masal anlat baba. Başörtüsüne uzanan eller olmasın başörtüsüne uzanan eller kırılsın sloganları da olmasın Bana bir masal anlat baba. Seçimlerde verilen sözler sözde kalıp umutlar yıkılmasın akılların kiralık olmadığı da unutulmasın. Bana bir masal anlat baba. Sınavlarında kat sayısı adaletsizliği olmayan, başının örtüsüyle değil bilgisiyle sunan okulları olsun. Bana bir masal anlat baba. Bir varmışında zulüm, bir yolmuşunda zulüm evvelinde zulüm olsa da şimdisinde geleceğinde ‘adalet’ masalı değil ‘adalet’ gerçeği olsun.”
|
05.04.2010 |
Anayasa Mahkemesi yetki gaspı yapıyor |
Emekli Başsavcı Reşat Petek, Anayasa Mahkemesinin alanının dışına çıkıp karar verdiğini belirterek, “Verdiği karar anayasanın ilgili maddesi gereği herkesi bağlıyor. Anayasa Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı da, gerekçesiz kararlar açıklaması da yetki gaspıdır” dedi. Anayasa Mahkemesi yetki gasbı yapıyor
EMEKLİ Başsavcı Reşat Petek, Anayasa Mahkemesi’nin alanının dışına çıkıp karar verdiğini belirterek, “Verdiği karar anayasanın ilgili maddesi gereği herkesi bağlıyor. Anayasa Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı da, gerekçesiz kararlar açıklaması da yetki gaspıdır” dedi. MAZLUMDER İstanbul Şubesi Cumartesi Seminerleri kapsamında bu hafta Emekli Başsavcı Av. Reşat Petek “Yargının Yetki Gaspı Bağlamında Anayasa Değişikliği” konulu seminer verdi. Konuşmasında öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin yanlışlıklarından bahseden Petek “Anayasa Mahkemesinin yetkisi kanun değişikliklerini incelemek ve aykırı bulduğu takdirde iptal etmektir fakat yetki gaspı yaparak anayasanın 137. maddesinin 2. fıkrasını 1977 yılında iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi alanının dışına çıkıp karar veriyor ve verdiği karar anayasanın ilgili maddesi gereği herkesi bağlıyor. Anayasa Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı da, gerekçesiz kararlar açıklaması da yetki gaspıdır” diye konuştu. Hükümetin anayasa paketini de değerlendiren Petek, hazırlanan taslağın eksik fakat mevcut düzende olması gereken bir taslak olduğunu ifade etti. Reşat Peter, söz konusu taslakta Askerî Yargıtay ve Yüksek İdare Mahkemesinin kalkmış olması, Askerî Mahkemelerin de disiplin kurullarına çevrilerek bu disiplin kurullarının verdiği kararların da sivil yargı denetimine açık olması gerektiğini belirterek “Bu taslak ile Genelkurmay Başkanı ve jandarma komutanlarına Yüce Divan yolu açılıyor. Bu uygun değil, çünkü Yüce Divan sadece siyasî nitelikteki kişileri yargılamalı” dedi. Seminer, Petek’in katılımcıların sorularını cevaplaması ile son buldu.
|
05.04.2010 |
Sivil anayasa için sivil zihniyet gerekli |
ENSAR Vakfı Kocaeli Şube Başkanı Musa Taşçı, sivil anayasa için öncelikle sivil bir zihniyete ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Ellerinde ‘’Acilen Sivil Anayasa’’ yazılı pankartlar taşıyan Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri ve Kocaeli Sivil Anayasa Platformu üyesi bir grup, Belediye İş Merkezi önünde toplandı. Grup adına açıklama yapan Ensar Vakfı Kocaeli Şube Başkanı Musa Taşçı, hükümetin hazırlayarak TBMM’ye sunduğu Anayasa değişikliği paketini desteklediklerini, ancak yeterli bulmadıklarını ifade etti. Taşçı, ‘’Sivil Anayasa’’ kavramının sivilliğe vurgu yaptığını, resmi, askeri niteliği olmayan, devleti değil milleti, toplumu inceleyen bir anlayış olduğunu belirterek, kavramların doğru kullanılmaması halinde aldatıcı olabileceğini kaydetti. 1960 ve 1982 anayasalarının da sivil giyimli kişiler tarafından hazırlandığını, ancak o kişilere bu görevi verenlerin asker olduğunu anlatan Taşçı, sivil anayasa için öncelikle sivil bir zihniyete ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: ‘’Ancak sözde demokrat değil özde demokrat, sözde sivil değil özde sivil olanların yaptığı anayasa sivil olabilir. AK Parti’nin hazırlayıp TBMM’ye sunduğu değişiklik paketini desteklemekle birlikte, yeterli olmadığını düşünüyoruz.’’ Grup, açıklamaların ardından dağıldı.
|
05.04.2010 |
2009 yılı Merkezî Bütçe Kunununa kısmî iptal |
ANAYASA Mahkemesi, 2009 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanununun, iki fıkrasını iptal etti. CHP, 5828 sayılı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle Anayasa Mahkemesinde dâvâ açtı. Yüksek Mahkeme, Kanunun, 29. maddesinin (2) ve (4) numaralı fıkralarının Anayasa’ya aykırı bularak, oy birliğiyle iptal etti. |
05.04.2010 |
Magandaya ağır ceza geliyor |
NİŞAN, kına törenleri ile kutlama merasimi esnasında veya alkollü içki tüketiminin yapıldığı eğlence yerlerinde ateşli silâhla bir suç işlenmesi halinde verilecek ceza, yarısı kadar artırılacak. Silâhlarla ilgili uygulamaların, AB mevzuatı ile TCK’ya uyumlu hale getirilmesi ve dağınık mevzuatın tek yasada toplanması amacıyla hazırlanan ‘’Silâh Kanunu Tasarısı’’, bu hafta TBMM İçişleri Komisyonunda görüşülecek. Satılan silâh ve malzemenin özelliği, miktarı ve kime satıldığının İçişleri Bakanlığı tarafından kurulacak merkezi bilgisayar sistemine kaydedilmesini öngören ve ‘’silâhlı magandalara’’ uygulanan cezaları önemli ölçüde arttıran yasa tasarısı, TBMM İçişleri Alt Komisyonunda değişikliğe uğradı. İçişleri Komisyonunda 8 Nisan Perşembe günü ele alınacak olan tasarıyla, silâh ve malzemeler 4 ayrı kategoride sınıflandırılıyor, ‘’askerî silâh’’ tanımı da metinden çıkarılıyor. Silâh ve malzemeler Millî Savunma Bakanlığı, TSK, MİT ve genel kolluk kuvvetlerinin kendi mevzuatına göre tesbit etikleri ihtiyaçlarını karşılamak üzere kendileri veya kurum ve kuruluşlar tarafından ithal edilebilecek. Silâh edinme ve ruhsat başvuruları en geç 6 ay içinde sonuçlandırılacak. Tek atımlık av tüfeği için 18, tabanca için 21 yaşını bitirenler ruhsat alabilecek. Nişan, kına törenleri ile herhangi bir kutlama merasimi esnasında veya alkollü içki tüketiminin yapıldığı eğlence yerlerinde ateşli silâhla bir suç işlenmesi halinde verilecek ceza, yarısı kadar arttırılacak. |
05.04.2010 |
AB üyeliğine gönülden destek |
TÜRKİYE İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonunun (TUSKON) dâveti üzerine Türkiye’yi ziyaret eden Avrupa Birliği (AB) Liberal Demokrat Parti Başkanı Annemie Neyts, Türkiye’nin AB üyeliğine gönülden destek verdiklerini bildirdi. TUSKON’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Annemie Neyts ve İrlanda’nın AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Dick Roche ile beraberindeki 4 kişilik heyetin 5 günlük ziyareti ile bir toplantı düzenlendi. AB üyelik sürecinde bazı yavaşlamaların, karşı çıkışların ve tartışmaların yapılmasının demokratik değişimin bir gereği olduğunu vurgulayan Neyts, anayasa reformu hakkındaki görüşlerini şöyle aktardı: ‘’Çok açık bir gerçek var ki insanlar anayasa reformu konusunda gerçek anlamda konuşmak istemiyor. Çünkü reform bütün basamakları ve güçleri etkileyecektir. Kimse de elindeki gücü bırakmak istemeyecektir. Birçok kurum ve kuruluş temelden değişmek zorunda kalacak. Bazıları önemli hale gelirken bazıları önemsiz kurumlar haline dönüşecek. Reformlara uyum için Türk insanının biraz daha zamana ihtiyacı var. Anayasa Reformu konusunda Türk vatandaşlarının en doğru kararı vereceğine inanıyorum.’’ |
05.04.2010 |
Jandarma: Samast’ın ifadesini biz almadık |
JANDARMA Genel Komutanlığından yapılan açıklamada, hiçbir jandarma biriminde ve hiçbir Jandarma personeli tarafından sanık Ogün Samast’ın ifadesinin alınmadığı bildirildi. Jandarma Genel Komutanlığından yapılan yazılı açıklamada, bazı basın yayın kuruluşlarında, Hrant Dink cinayetinin sanığı Ogün Samast’ın ifadesinin alındığı esnada çekildiği bildirilen görüntüler ve çözümlerin yayınlandığı belirtildi. Yayınlanan haberlerin tamamında, sanığın ifadesinin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde alındığının belirtildiğine dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi: ‘’Buna rağmen 3 Nisan 2010 tarihli Star Gazetesi’nde yer alan ilgili haber, söz konusu ifadenin Jandarma tarafından alındığı şekilde anlaşılmakta ve kamuoyu yanlış yönlendirilmektedir. Hiçbir Jandarma biriminde ve hiçbir Jandarma personeli tarafından sanık Ogün Samast’ın ifadesi alınmamıştır. Diğer yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla kamuoyuna saygıyla duyurulur.’’ |
05.04.2010 |
Okul öncesi de "mecburi" oluyor |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığı, okul öncesi eğitimin zorunlu olacağı 24 ili daha belirledi. Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü Remzi İnanlı, “Hedefimiz 2012-2013 itibariyle ülke genelinde 5 yaş için okul öncesi eğitimin zorunlu olması” dedi. Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü Remzi İnanlı, yaptığı açıklamada, okul öncesi eğitimin zorunlu oduğu 32 ilde okullaşma oranlarının yüde 93’e ulaştığına dikkat çekerek, “Yıllardır ilköğretimde yüzde 100’e ulaşamadık. İlk yılda böyle bir başarı çok güzel” diye konuştu. Gelecek eğitim öğretim yılından itibaren, yüzde 53’ün üzerinde başarı sağlanan çok sayıda ilde daha, okul öncesi eğitimin zorunlu olacağını söyleyen İnanlı, “2012-2013 itibariyle ise ülke genelinde 5 yaş için okul öncesi eğitimin zorunlu olmasını planlıyoruz” dedi. Bugüne kadar okul öncesi eğitimin Türkiye’de doğru bir şekilde anlatılamadığını belirten İnanlı, “Yıllarca okul öncesi, çalışan annelerin, maddi durumu daha iyi olan ailelerin çocuklarının gittiği bir kurum olarak algılanmış. Benim eşim çalışmıyor, ya da anneannesi bakıyor ne gerek var, diye düşünülmüş. Ancak artık halkımız uyandı, okul öncesinde de eğitim verildiğine inandı. Aileler, verilen eğitimi, eğitimden sonra çocuktaki değişimi iziyor. Benim çocuğum da gitsin diyor” açıklamasında bulundu. Okul öncesi eğitimi alan çocukların, Türkçeyi daha iyi kullandığına dikkat çeken İnanlı, şöyle devam etti: “Çocuk, Türkçeyi daha doğru kullanarak ilk öğretime geliyor. Eşit şartlarda başlıyor. Bunu almadığı zaman birisi dil biliyor, birisi bilmiyor, özellikle Doğu’da, Güneydoğu’da. Eşit şartlarda eğitime başlamıyor, hep geriden geliyor. Öğretmen ikilemde kalıyor. Dil bilen var, bilmeyen var, onunla mı ilgilenecek, bununla mı ilgilenecek. Bu, ortadan kalkıyor.” Okul öncesi eğitimin, okula devamsızlık problemini de ortadan kaldırdığını dile getiren İnanlı, “Diğer akranlarından daha uzun süre eğitim süreci oluyor. Özellikel bu eğitimi alan çocuklar yüzde 98 üniversitede başarılı oluyor. Başarısı, ilköğretimde, ortaöğretimde değil, üniversitede çıkıyor. Meselâ kredi kartı kullanmayı onlar daha iyi yapıyor, hesaplı kitaplı gidiyor.” şeklinde konuştu.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLACAĞI 24 İL
Millî Eğitim Bakanlığı, geçen yıl Amasya, Nevşehir, Çanakkale, Bilecik, Edirne, Karabük, Ardahan, Gümüşhane, Trabzon, Yalova, Karaman, Tunceli, Kilis, Bolu, Kırıkkale, Bayburt, Burdur, Kırklareli, Muğla, Düzce, Bartın, Artvin, Çankırı, Kütahya, Rize, Isparta, Kırşehir, Giresun, Uşak, Eskişehir, Sinop ve Samsun’da okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirmişti. Bakanlık, gelecek yıldan itibaren ise Yozgat, Denizli, Afyonkarahisar, Şanlıurfa, Sakarya, Kocaeli, Hatay, Elazığ, Sivas, Erzincan, Mersin, Balıkesir, Niğde, Tokat, Antalya, Bitlis, Aydın, Malatya, Muş, Aksaray, Osmaniye, Manisa, Siirt ve Bingöl’de zorunlu eğitimi 9 yıla çıkarmayı hedefliyor. |
05.04.2010 |
Türkiye ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi”ne taraf olacak |
TÜRKİYE, siber suçları tanımlayan ve cezaî soruşturma ve kovuşturma yöntemlerini belirleyen ‘’Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi’’ne taraf olacak. Avrupa Konseyi (AK) Suç Sorunları Yürütme Komitesi’ne bağlı ‘’Siber Uzayda Suçlar Uzmanlar Grubu’’nun 1997 yılında çalışmalarını başlattığı ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’’, 8 Kasım 2001’de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nde onaylanmasının ardından 23 Kasım 2001’de Macaristan’da imzaya açılmıştı. Edinilen bilgiye göre, Hükümetin, ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’’ne taraf olma kararı almasının ardından çalışmalara başlayan Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığından konuyla ilgili görüş istedi. Adalet Bakanlığının, Türkiye’nin sözleşmeye taraf olmasına ilişkin olumlu görüşünü Dışişleri Bakanlığına ilettiği öğrenildi. Bakanlar Kurulu’nun, ‘’Avrupa Siber Suçlar sözleşmesi’’ne taraf olunmasına ilişkin kanun tasarısını, birkaç ay içinde TBMM’ye sevk etmesi bekleniyor.
43 ÜLKE İMZALADI
SİBER suçlarla ilgili olarak düzenlenen ilk belge olma özelliğini taşıyan ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’’ni kadar 39’u AK üyesi olmak üzere toplam 43 ülke imzaladı. Kanada, Japonya, Güney Afrika ve Amerika ise, AK üyesi olmamalarına rağmen sözleşmeyi imzaladı. Sözleşme, yasadışı erişim, yasadışı müdahale, verilere müdahale, sistemlere müdahale, cihazların kötüye kullanımı, bilgisayarlarla ilişkili sahtecilik ve sahtekârlık fiilleri, çocuk pornografisi ve telif haklarının ihlâli gibi siber suçları tanımlıyor. |
05.04.2010 |
KPSS “Başvuru Koşulları”na iptal |
DANIŞTAY 12. Dairesi, 2008 Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) Orta Öğretim/Önlisans Kılavuzunun, ‘’Başvurma Koşulları’’ kısmında yer alan bazı düzenlemeleri iptal etti. Türk Sağlık-Sen, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yayınlanan 2008 Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) Orta Öğretim/Önlisans Kılavuzunun, ‘’Başvurma Koşulları’’ kısmında yer alan bazı düzenlemelerin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay’da dâvâ açtı. Danıştay 12. Dairesi, Kılavuzda yer alan ön lisans ve lisans diploması almaya hak kazanmış adayların ortaöğretim düzeyinde sınava başvuramayacaklarına ilişkin düzenlemelerin iptal talebini reddetti, ‘’2008-KPSS Lisans’a başvurmuş adaylar her ne sebeple olursa olsun bu sınava da başvurdukları takdirde, bu adayların 2008-KPSS Lisans başvuruları iptal edilir, lisans düzeyinde yapılacak sınava girseler dahi sorulara vermiş oldukları cevaplar değerlendirmeye alınmaz’’ şeklindeki düzenlemeyi ise iptal etti. Davacı Türk Sağlık-Sen, bu kararla 2008 Orta Öğretim/Önlisans sınavına girmesi sebebiyle, 2008-KPSS Lisans sınavı iptal edilmiş olanların, sınava ilişkin puanlarının değerlendirmelerinin yeniden yapılacağını bildirdi. |
05.04.2010 |
Açtıkları kuyular ile Pakistan’a “Cansuyu” oldular |
Afrİka’da ve Asya’da su sıkıntısı yaşanan ülkelerde 115 su kuyusunu faaliyete geçiren Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Pakistan’da 10 su kuyusu daha açtı. Dünyanın farklı bölgelerinde ve özellikle Afrika’da coğrafî şartlar, uzun süreli kuraklık, alt yapı eksikliği, sosyal ve siyasî istikrarsızlık sebebiyle insanlar temiz ve sağlıklı içme suyu bulmakta zorluk çekiyor. Bütün bu sıkıntılara bir de ekonomik sorunlar eklenince temiz içme suyu yokluğu insanlar için büyük bir problem oluyor. Uzun yıllardır kuraklıkla mücadele eden ve dünyanın en yoksul kıt'ası olarak gösterilen Afrika ve su sıkıntısı çeken çeşitli ülkelerde temiz içme ve kullanım suyu, Türk hayırseverlerinin destekleriyle sağlanıyor. Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan su sorununa çözüm olabilmek için hayata geçirdiği su kuyusu projeleri bütün hızıyla devam ediyor. Cansuyu ekipleri son olarak Pakistan’ın Multan yakınlarında açtığı 10 su kuyusunu daha halkın hizmetine sundu. Türkiye’deki hayırseverlerin bağışlarıyla açılan her kuyuya hayır sahibinin ismi verildi.
BİR SU KUYUSU 3 AYDA AÇILIYOR
DERNEKTEN yapılan açıklamada, dünyanın çeşitli bölgelerinde hizmete sunulan su kuyuları projeleri ile Cansuyu’nın adeta kurak bölgelere hayat verdiği belirtilirken, bölgedeki fizikî şartlara göre değişiklik gösteren su kuyuları başlangıcından itibaren Cansuyu ekipleri tarafından takip edildiği bildirildi. Su kuyusu projelerinin süresi elle ve makine ile açılmasına göre değiştiği belirtilen açıklamada, elle açılan su kuyularının yaklaşık 3 ay, makine ile açılan su kuyuları ise 2-3 günü bulabildiği ifade edeldi. Şimdiye kadar Afrika’da ve Asya’da su kuyusu açan Cansuyu, Kamerun, Çad, Ghana, Togo, Nijer ve Pakistan’da olmak üzere toplam 115 su kuyusu açtı. Yeni su kuyularının da kazı çalışmaları devam ediyor.
|
05.04.2010 |
Kara kıt’anIn can damarı: Nil-i Mübarek |
GÜNEYDEN kuzeye doğru akan nehrin, Beyaz Nil, Mavi Nil ve Atbera isimlerinde üç kolu bulunuyor. Nehrin en uzaktaki kaynağı, Burundi’deki Doğu Afrika Göller Bölgesi’nde Kagera nehri olarak doğuyor ve Tanzanya, Ruanda ve Uganda sınırlarını çizerek Victoria gölüne katılıyor. Asıl Nil nehri, bu gölden Victoria Nili olarak çıkıp, Kyoga ve Albert Göllerinden geçtikten sonra Albert Nili olarak yoluna devam ediyor. Nimule’de Sudan’a giren nehrin ana kolu, Melekal yakınında Bahrü’l Gazal ve Sobat nehirleriyle birleştiği yere kadar Bahrü’l Cebel, Mavi Nil Nehri ile birleştiği yere kadar da Beyaz Nil Nehri olarak anılıyor. Mavi Nil, Etiyopya’nın orta kesiminde doğup, Beyaz Nil’e, Hartum yakınlarında doğu kıyısından katılıyor. Asıl Nil, son büyük kolu olan Atbera Nehrini Hartum’un kuzeydoğusunda ve doğu kıyısından alıyor. Daha sonra kuzeybatıya doğru geniş bir ‘S’ çizen ve üç çağlayanı aşan Nil, Nasır Gölüne katılıyor. Bu gölü oluşturan Assuan Barajı’nın aşağısında Mısır içlerinde kuzeye doğru akan nehir, Kahire yakınlarında Nil deltasını oluşturup, İskenderiye ile Dimyat’tan Akdeniz’e dökülüyor. Tarih boyunca sulama ve taşımacılıkta kullanılan Nil, kollarının birleşme noktası olan Sudan’ın başşehri Hartum’da da insanların en büyük hayat kaynaklarından birisi. Hartum,
NİL NEHRİ GEZİSİ VE ‘VARAL’
Çeşİtlİ sebeplerle Hartum’a gelenlerin ilk görmek istediği yerlerden birisi Nil Nehri. Nehri gezebilmek için, şehir merkezinde kıyılarda bekleyen motorlar ve bölgeye özgü çeşitli nehir araçlarını kullanmak gerekiyor. Buradaki tekneler ve diğer araçları kullanan Sudanlılarla pazarlık usulü anlaştıktan sonra çıkılan gezide, farklı bir atmosfere girildiği hemen hissediliyor. Unutulmaması gereken bir başka nokta ise tekne sahibine nehrin bu kısmında görülebilen ve ‘Varal’ olarak adlandırılan iri kertenkelelerin yerini bilip bilmediğinin sorulması. Tekneleri ya da diğer araçları kullananlar genelde Arapça konuşuyor ve bu dili bilen birisi yanınızda varsa, size Nil’i anlatan birer rehber olabiliyor. Nehir gezisi başladıktan sonra isim listeniz alınıyor ve iskelesi bulunmayan bir kıyıya yanaşılarak bu liste görevli polislere teslim ediliyor. Polise liste verilip izin alınmadan Nil’i gezemiyorsunuz. Nil gezisinin ilk etabında kıyılarda kesimlerde ayaklarını suya sokan gençleri, balık tutanları, kanolarıyla spor yapanları ve tarlalarını sulayabilmek için nehir kıyısında çalışanları görebilirsiniz. Gezi boyunca, nehir üzerindeki çok sayıda köprü, Hartum’un en görkemli binalarından Burj al Fateh Oteli ve iki Nilin birleştiği noktadaki Nileyn Camii dikkat çekiyor. Birbirinden güzel çok farklı kuş türleri etrafınızda uçuşurken, kıyıya yakın yapılan seyir sırasında, güneşin ısıttığı toprak üzerinde uyuyan ‘Varal’ denilen iri kertenkeleleri görebilmek için pür dikkat bakacaksınız. Hartum’lular, ‘Geziye çıkanların şansları varsa, bir varalla karşılaşırlar’ derler ve eğer şanslıysanız, toprak üzerinde usulca uzanan ve boyları 1,5-2 metreye kadar çıkabilen bu iri kertenkeleleri görebilirsiniz.
|
05.04.2010 |
Cep kullanımı interneti solladı |
Türkİye, internet kullanımında dünya genelinin gerisinde kalırken, cep telefonu kullanımından ise ‘’pekiyi’’ aldı. GFK’nın internet ve cep telefonu kullanımına ilişkin araştırmasına göre, son 30 gün içinde internet kullanıp kullanmadığı sorulduğunda, kullananların oranı dünyada yüzde 63, Avrupa’da yüzde 95 olarak belirlenirken, Türkiye’de ise bu oran yüzde 38’de kaldı. İnternete evden bağlananların oranının da Türkiye’de, dünya ve Avrupa oranlarına göre daha düşük olduğu belirlendi. Bu oran internet kullanıcıları arasında dünyada yüzde 87, Avrupa’da yüzde 97 iken Türkiye’de yüzde 65 olarak gerçekleşti. Araştırmaya göre, internet en fazla, haberlere ulaşmak ve e-posta gönderip almak amacıyla kullanılıyor. Araştırmaya göre, dünyada ve Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de yüzde 92 ile hanelerin hemen hemen tamamında en az bir cep telefonu bulunuyor. Türkiye’de kullanıcıların yüzde 99’u cep telefonunu aramak ve aranmak için kullanıyor. Katılımcıların yüzde 77’si mesajlaşmak, yüzde 42’si müzik ve radyo dinlemek, yüzde 33’ü takvim ve zamanını planlamak, yüzde 26’sı eş zamanlı mesajlaşma için cep telefonu tercih ediyor. |
05.04.2010 |
Fast Food yiyeceklere 18 yaş sınırı getirilsin |
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Türk, ‘’Kanserden uzak durmak için, fast fooda negatif ayrımcılık yapmalı, ateşe doğrudan temasla yanmış yiyecekler tüketmemeliyiz’’ dedi. Türk, kanser vak'alarındaki artışın ürkütücü boyutlara ulaştığına, 2020 yılına ilişkin yapılan tahminlerde her 5 kişiden birinin kansere yakalanacağının öngörüldüğüne dikkati çekti. Bütün kanser vak'alarının üçte birinin sebebinin sigara olduğunu, ancak yanlış beslenme alışkanlıkları ve kanserojen içeren gıdalar almanın da kanser vak'alarında çok önemli etkenlerden olduğunun, bugün bilimsel kabul gördüğünü belirten Prof. Dr. Türk, "Sigara uygulaması gibi, 18 yaşından küçük çocukların tek başlarına fast food’tan alış veriş yapmalarına izin verilmemeli’’ şeklinde konuştu. |
05.04.2010 |
15 koltukta bir başkan |
Trabzon’un Of ilçesinde belediye başkan yardımcısı olarak görev yapan Tahir Hacıahmetoğlu, aralarında çok sayıda hayır derneğinin de bulunduğu 15 farklı dernekte görev yapıyor. Hacıahmetoğlu, aralarında Muhtarlar Derneği Genel Başkanlığı da olmak üzere halen aktif durumda bulunan 15 dernekte ya başkan ya da yönetim kurulunda söz sahibi bir makamda görev aldığını ifade etti. Bu görevlerden sadece ikisine talip olduğunu vurgulayan Hacıahmetoğlu, ‘’Birçok oluşuma beni dâvet ettiler. Bugüne kadar aldığım görevlerin hiçbirini aksatmadım. Toplantılara katılır, o derneklerdeki görevimi eksiksiz bir şekilde sürdürürüm’’ dedi. |
05.04.2010 |
Turkcell’den çocukların yerini gösteren saat |
Turkcell’İn dünyada çocuklar için tasarlanmış ilk kol saati şeklindeki ürünü ‘’TurkcellNum8’’ ile abonelerin, çocuklarının yerini SMS ile öğrenebileceği, harita üzerinden anlık izleyebileceği ve tanımladıkları güvenli bölge dışına çıktıklarında SMS ya da e-mail ile bilgilendirilecekleri belirtildi. Turkcell’den yapılan yazılı açıklamada, kesilemeyen ve çıkarılamayan çelik kayışı ile sadece ebeveynler tarafından özel bir güvenlik sistemiyle takılıp çıkarılabilen TurkcellNum8 GPS’li kol saatinin, dünyada ilk kez bir operatör tarafından müşterilerine sunulduğu belirtildi. Açıklamada, ‘’TurkcellNum8’’in çalışmasına ilişkin şu bilgiler verildi: Akıllı kol saati TurkcellNum8, iki taraflı işleyen bir sisteme sahip. Ebeveyn, çocuğunun nerede olduğunu sorgulayabiliyor, harita üzerinde anlık izleme yapabiliyor. Çocuk, tanımlanan güvenli alanın dışına çıktığı zaman ise ebeveyn SMS ya da mail yoluyla anında bilgilendiriliyor. |
05.04.2010 |
Nisan yağmurları hububata yarıyor |
Zİraat Mühendisleri Odası Konya Şubesi Başkanı Özkan Taşpınar, Nisan yağmurlarının iyi geçmesi halinde hububat veriminin yüzde 100 artacağını söyledi. Taşpınar, Konya’da ekilebilir arazilerin yüzde 80’inde kuru tarım yapıldığı için nisan yağmurlarının bölge için hayatî bir önem taşıdığını dile getirdi. Taşpınar, “Toprak şu an suya muhtaç bir durumda. En kısa zamanda yağmurun yağmasını temenni ediyoruz” dedi. |
05.04.2010 |