Güncel |
Yesevî bugün de birleştirdi |
BağcIlar Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Hoca Ahmet Yesevî Sempozyumu İstanbul’da yapıldı. İki gün süren sempozyumda açılış konuşması yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin, Yesevî’nin ektiği sevgi tohumlarıyla, Anadolu’daki farklı inanç ve kültürden insanın, asırlar boyunca barış içinde yaşadığını söyleyerek “Bizim inancımız, kültürümüz ve medeniyet geçmişimiz bir arada yaşamak üzerine kurulmuştur. Millet olarak çok zor dönemlerde bile ayakta kalmamızı, güçlükleri yenmemizi, birlik ve beraberliğimizi korumamızı, kültürümüzün ayrılmaz parçası haline gelen bu toplumsal değerlerimize borçluyuz” dedi.
YESEVİ'NİN FARKI Holiday Inn Otelinde gerçekleştirilen ve çok sayıda siyasetçi, bilim adamı ve akademisyene ev sahipliği yapan, Ahmet Yesevi Sempozyumu açılış konuşmalarıyla başladı. Onur konuğu olan M. Ali Şahin, yaptığı konuşmada; Yesevi’yi pek çok zattan ayıran bir özelliğinin olduğunu vurgulayarak, “Aradan 900 sene geçtikten sonra bile hâlâ düşünceleri, fikirleri ve felsefesi ayaktaysa, hâlâ adına sempozyum düzenleniyorsa bir fark var olmalı. O sadece talebe yetiştirmekle kalmamış, talebelerini tek başına bırakmamış, ‘Dünyanın farklı yerlerine dağılacaksınız. İslâmiyeti doğru şekilde öğretecek ve Müslümanlığı yayacaksınız. İslâmiyetin hoşgörüsünü, sevgi anlayışını, barışı dünyanın dört bir tarafına götüreceksiniz’ demiş” diyerek Anadolu’ya gelen Horasan erenlerinin hoşgörü ve İslâm anlayışını, Anadolu insanına işlediğini ifade etti.
TARİHTEN UZAKLAŞAN TOPLUMLAR, KÖKSÜZ AĞAÇLAR GİBİDİR Anadolu’nun pek çok yerinde Horasan erenlerinin türbelerinin olduğunu belirten Şahin, “Hoca Ahmet Yesevî gerçekten Anadolu’nun Müslümanlaşmasına ve Türkleşmesine hizmet etmiş çok büyük bir şahsiyettir. O nedenle o hepimiz için kültürümüzün ve inanç yapımızın mimarlarından bir tanesidir. Bugün üzerinde özgürce yaşadığımız Anadolu, bu manevî mimarların önderliğinde milletimize ebedî vatan olmuştur. Milletimizin kurduğu medeniyetlerin temelinde Yeseviliğin derin izleri vardır. O farklı bir şahsiyettir, Türk milletinin en büyük ortak paydasıdır.” diye konuştu. Ahmet Yesevî ile ilgili, bilim adamlarının daha fazla araştırma yapmasına ihtiyaç olduğunu belirten Şahin, tarihinden, kültüründen kopmuş, geçmişe ait değerlerinden uzaklaşmış toplumların köksüz ağaçlardan farkı olmayacağını söyledi. Şahin, “Oysa bizler kökü tarihin derinliklerine kadar uzanan, insanlığa büyük katkılarda bulunmuş bir medeniyetin mensuplarıyız. Mazimizden güç alarak geleceğe yürümek hepimizin ortak sorumluluğudur. Hoşgörü ve sevgi bugün de dünyamızın en çok ihtiyaç duyduğu anlayıştır. Bugünün dünyasında maddî değerleri esas alan insanlığın yaşadığı sıkıntıların giderilmesinin yolu, Hoca Ahmet Yesevî başta olmak üzere sevgi medeniyetinin temsilcilerinin hikmetli mesajlarına kulak vermesinden geçiyor” şeklinde konuştu.
YESEVÎ ŞİİRLERİYLE YUNUS EMRE'YE YOL AÇTI Toplantının açılışında konuşan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Ahmet Yesevî’nin izine Doğu Türkistan’da, Kazakistan’da, Özbekistan’da, Azerbaycan’da, Kırgızistan’da, Türkmenistan’da, Türkiye’de ve Balkanlar’da rastlamanın mümkün olduğunu dile getirerek, “Bizim yaptığımız da; tarihî ve ilmî veriler ışığında iz sürmektir. Hoca Ahmet Yesevî, manevî büyüklerimizin başında gelir. Sayıları 99 bine varan talebeleri Türklerin yaşadığı bütün topraklara dağılmıştır. Çin Seddi’nden Adriyatik’e kadar büyük bir sahanın Türkleşmesine ve İslâmlaşmasına yol açmışlardır. Hoca Ahmet Yesevî, verdiği hikmet dersleriyle Anadolu’nun Türk yurdu haline gelmesini sağlayan din ve devlet büyüklerimizin ilham kaynağı olmuştur. Gönüllere billur Türkçesiyle misafir olmuştur. Söylediği Türkçe şiirlerle de Türk şairlerinin piri sayılan Yunus Emre’nin yolunu açmıştır.”
HÜRRİYET ATEŞİ IŞIĞINI MANEVİYATTAN ALIYOR Açılış konuşması yapan isimlerden biri de Kazakistan Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Sorumlusu İsmail Seyitbekov idi. Hürriyete sahip olmak için kuvvetli bir maneviyata sahip olunması gerektiğini, bunun için de Yesevî ilminin iyi araştırılmasına ihtiyaç olduğunu ifade eden Seyitbekov, “Kazak halkı ve Orta Asya halkı yıllarca komünist sistemin baskısı altında yaşamış olsalar bile, Ahmet Yesevî’nin sevgisini yitirmeyip, kabrini ‘Hz. Sultan’ diyerek ziyaret ettiler ve hâlâ ediyorlar. Onun türbesini ziyaret etmekle kendilerini umre yapmış gibi görüyorlar. Tabiî ki bu umre yerine geçecek bir ibadet değildir. Lâkin bu düşüncenin ona olan sevgiden kaynaklandığı açıktır” diye konuştu. Sempozyum açılışında konuşan Kültür ve Turizm eski Bakanı Namık Kemal Zeybek, ise “Hoca Ahmet Yesevî’den alacağımız çok şey var, onun bize ihtiyacı yok. Bizim onu anmamız, onun görüşlerinden istifade etmemiz önemli” dedi. Ahmet Yesevî’nin ölüm yıl dönümünün yanlış bilindiğine de dikkat çeken Zeybek, konuşmasını şöyle sürdürdü, “Kazakistan’dan çok değerli bilim adamları 1166’da ölmediğini ortaya koydular. 1166 yerin altına girdiği tarihtir. Bu bilgileri doğrulatınca Hacı Bektaşi ile doğrudan görüşmesi dâhil birçok tarihî bilgi düzeliyor. ” İki gün süren ve 5 oturumda gerçekleştirilen Ahmet Yesevî Sempozyumunda yerli ve yabancı birçok akademisyen, bildiri sundu. Oturumlarda Yesevî’nin eserleri, Anadolu’ya ve değişik ülkelere etkisi, dinî ve ahlâkî görüşlerinin etkileri gibi konular yer aldı. Sempozyum sonuç bildirisinin yayınlanması ile son buldu.
TOPLAM 27 AKADEMİSYEN TEBLİĞ SUNDU
Sempozyuma, Türkiye’den 14, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Çin, Pakistan, Rusya ve Makedonya’dan 13 bilim adamının katıldığı bildirildi. 27 akademisyenin katılarak tebliğ sunduğunun belirtildiği sonuç bildirisinde, “Bu tebliğlerde Hoca Ahmed Yesevî’nin hayatı, fikirleri, Divan-ı Hikmet’i, takipçileri, Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar uzanan tesirleri, sonraki eserlere yansıması ve farklı bölgelerdeki Yesevîlik araştırmaları ele alınmıştır” denildi. Sempozyumla pek çok yeni bilginin ilim dünyasına ve ilgililere sunulduğu belirtilen sonuç bildirisinde Ahmet Yesevî’ye ilişkin henüz yayınlanmamış eserlerin gün yüzüne çıkarılmasının önemine dikkat çekildi. YESEVÎLİK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ KURULMALI Sonuç bildirisinde, bir üniversite bünyesinde “Yesevîlik Araştırmaları Merkezi”nin de açılması gerektiği vurgulanarak, “Hoca Ahmet Yesevî’nin topluma daha iyi tanıtılması konusunda önemli bir hizmet olacaktır” denildi. Akademisyenler tarafından sunulan bilimsel tebliğlerin yayınlanmasının, sonraki yıllarda benzer ilmî toplantılara basamak olacağına dikkat çekildi. |
24.02.2010 |