Güncel |
Yargı yeniden yapılanmalı |
Erzincan’da yürütülen soruşturmanın yargı çevresinde huzursuzluğa sebep olduğu, ancak bunun sebebinin sistemin kendisini çağdaş standartlara göre yenileyememesinden kaynaklandığı belirtildi. Tartışmalara ilişkin açıklama yapan Demokrat Yargı Derneği, Türk yargı sisteminin yenilenmeye ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. Açıklamada, “Yargıdaki bu huzursuzluğun ve kaygının sebebi, toplumun ve kamuoyu denetiminin daima dışında kalmayı esas alan Türk yargı geleneğinin ve bu geleneği süreklileştiren hiyerarşik ve demokrasiden uzak yapısı ile yargının bizzat kendisidir” denildi.
Yargı yeniden yapılanmalı
Erzİncan’da yürütülen soruşturmanın yargı çevresinde huzursuzluğa sebep olduğu, ancak bunun sebebinin sistemin kendisini çağdaş standartlara göre yenileyememesinden kaynaklandığı belirtildi. Demokrat Yargı Derneği’nden tartışmalara ilişkin yapılah yazılı açıklamada Türk yargı sisteminin yenilenmeye ihtiyacı olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada, “Yargıdaki bu huzursuzluğun ve kaygının sebebi, toplumun ve kamuoyu denetiminin daima dışında kalmayı esas alan Türk yargı geleneğinin ve bu geleneği süreklileştiren hiyerarşik ve demokrasiden uzak yapısı ile bizzat kendisidir” denildi. Demokrat hakimler, yargı sisteminin çağdaş standartlara göre yeniden yapılandırılmasını da istedi. Demokrat Yargı Derneği Yönetim Kurulu adına yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’de yargıç ve savcılar üzerinde yürütülen soruşturmaların bugün geldiği aşamanın yargının kendi iç dünyasını sarsacak bir hal aldığına dikkat çekilerek, şöyle denildi: “Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in çalışma odası ve evinin aranması ve ardından gözaltına alınması, birçok kesimi haklı olarak kaygıya sürüklemektedir. Bu kaygı kuşkusuz ki ‘yargı mensupları suç işleyemez’ biçiminde asla kabul edilemeyecek bir yaklaşımdan değil, maalesef Türkiye’deki hukuk ve yargı geleneğinin, bizzat kendi mensupları bakımından dahi öngörülebilir bir gelecek üretememesinden kaynaklanmaktadır. Bu huzursuzluk ve kaygının sebebi, toplumun ve kamuoyu denetiminin daima dışında kalmayı esas alan Türk yargı geleneğinin ve bu geleneği süreklileştiren hiyerarşik ve demokrasiden uzak yapısının bizzat kendisidir. Şemdinli olayını soruşturan Savcı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten atılması, bu yapının yıkıcılığını tüm açıklığıyla gözler önüne sermektedir.”
|
18.02.2010 |
YENİ BİR FERHAT SARIKAYA OLAYI YAŞANIYOR |
Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Avukat Erdem Gençay, HSYK'nın Erzurum özel yetkili cumhuriyet savcılarının yetkilerini kaldırma kararını "İkinci bir Ferhat Sarıkaya olayı ile karşı karşıyayız. Hazırladığı iddianame nedeniyle Van Savcısına yapılan işlem, burada da oluyor. Orada da tamamen ideolojik bir durum vardı” diye yorumladı. BAKAN KATILMADI, AMA MÜSTEŞARI KATILDI
HSYK'nın söz konusu kararı aldığı olağanüstü toplantıya Adalet Bakanı katılmazken Müsteşarının iştirak etmesi dikkat çekti. Müsteşar da katılmasaydı sadece hakim üyelerin bir araya gelmesiyle kurul adına böyle bir karar alınamayacağı vurgulanarak, hükümetin Sarıkaya olayındaki tarihî hatasını burada da tekrarladığı belirtiliyor.
2. Şemdinli Vak’ası mı?
Hakİmler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Erzurum özel yetkili Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal’ın, CMK’nın 250. maddesi kapsamındaki yetkilerinin kaldırılmasına karar verdi. HSYK, Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş, Gür, Karakullukçu, Yazıcı ve Şanal ile diğer ilgililer hakkında yasal gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunulmasına da oy çokluğu ile karar verdi. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in gözaltına alınması üzerine olağanüstü toplanan HSYK’dan, yaklaşık 4 saat süren toplantının ardından, alınan kararlara ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı. Toplantıya, Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve HSYK üyesi Ahmet Kahraman da katıldı. Kahraman, toplantıdan, yazılı açıklama yapılmadan önce ayrıldı. HSYK açıklamasında, önceki gün Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığında yapılan uygulamaların, HSYK’nın gündemine oy birliğiyle alınarak, incelenmesine karar verildiği hatırlatıldı. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 250/3. maddesindeki amir hükmün ihlal edilerek, görev ve yetki aşımında bulunulduğunu tespit eden HSYK, Erzurum Özel yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal’ın, CMK 250. maddesi kapsamındaki yetkilerinin kaldırılmasına karar verdi. HSYK, Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş, Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Karakullukçu, Yazıcı ve Şanal ile diğer ilgililer hakkında yasal gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunulmasını da kararlaştırdı. HSYK, kararı oy çokluğuyla aldı.
YARGI TARTIŞMALARIN DIŞINDA TUTULMALI
Adalet Bakanlığı, ‘’soruşturma ve yargılamaların mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı çerçevesinde sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için, tüm kişi, kurum ve kuruluşlara düşen görevin, yargıyı gereksiz tartışmaların dışında tutmak olduğunu’’ bildirdi. Adalet Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, ‘’yazılı ve görsel basında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan bir soruşturma ile ilgili olarak kamuoyunu yanıltıcı ve bilgi kirliliğine neden olabilecek boyutta yayınlar yapıldığı’’ belirtildi.
|
18.02.2010 |
AKP: HSYK KARARI YARGIYA MÜDAHALE |
HSYK'nIn kararı sisaysette farklı değerlendirildi. AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ: HSYK’nın kararı yargı bağımsızlığına müdahaledir. Görev aşımı yapan Erzurum Savcısı (Osman Şanal) değil HSYK’nın kendisidir. AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç: Erzurum’da bir soruşturma yürütülürken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan bir açıklama yapılması ve ardından da HSYK’nın savcının yetkisini aldığını ilan etmesi bir müdahaledir. Bu kadar aceleci bir müdahale ile soruşturmanın seyrinin etkilenmesi söz konusudur. Soruşturmanın salahiyeti açısından bu acelesi müdahale son derece yanlıştır. CHP: KARAR DOĞRU CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek: HSYK doğru bir karar vermiştir. Erzincan Savcısı’nın tutukluluk hali hemen kaldırılarak dosyasının Yargıtay’a gelmesi gerekir. |
18.02.2010 |
SANIKLAR CEZA ALDI AMA SARIKAYA İHRAÇ EDİLDİ |
HakkÂrİ’nİn Şemdinli ilçesinde 9 kasım 2005’te eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi bombalanmış, olayda 1 kişi ölürken 5 kişi de yaralanmıştı. Bombalama olayına ilişkin, astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ataşe, tutuklanıp cezaevine konulmuştu. Olayla ilgili olarak Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya hazırladığı iddianameyle, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı “yargıya müdahale” ile suçlamıştı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 20 Nisan 2006'da Savcı Sarıkaya’yı meslekten ihraç etmişti. Kurulun 5 hukukçu üyesi ve dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek ihraç yönünde oy kullanırken tek karşı oy müsteşar Fahri Kasırga’dan gelmişti. Sarıkaya’nın aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde avukatlık dahi yapması yasaklanmıştı. Sivil mahkemenin ağır cezalara çarptırdığı sanıklar, askerî mahkeme tarafından ilk celsede serbest bırakılmışlardı. |
18.02.2010 |
HSYK fahiş bir hata yapıyor |
Evrensel Hukukçular Platformu Başkanı Avukat Hasan Hüseyin Tanrıverdi, HSYK’nın Erzurum Özel Yetkili Başsavcıvekili Tarık Gür, cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal’ın yetkilerini kaldırması kararını ‘fahiş bir hata’ olarak nitelendirdi. Hasan Hüseyin Tanrıverdi, yaptığı açıklamada, “Böyle bir karar alınmışsa, fahiş bir hata yapılıyor, siyasî bir karar. HSYK, bu kişiler görevlerini yaparken, araştırma ve tahkikatlarını yaparken neredeydi?” diye sordu. Erzurum’daki özel yetkili savcılığın, Ergenekon ile alakalı konularla ilgili tahkikat yürüttüğüne dikkat çeken Tanrıverdi, “Siz bu safhaya kadar meselenin içinde olmadıysanız, bugün ne değişti de böyle bir karar alındı. Bu kararı verirken hangi kıstaslara göre hareket edildiğinin açıklanması lâzım. Yoksa bugün Ergenekon dâvâsına bakan, Silivri’de duruşma yapan hakim ve savcılar da her dakika görevden alınma kaygısı ve endişesi ile görevlerini yapacaklardır. Bu durum hukukî değil, hakkaniyetli de değil” diye konuştu. Tanrıverdi, HSYK’nın verdiği kararın gerekçesini ivedi bir şekilde açıklaması gerektiğini kaydetti.
|
18.02.2010 |
Hukuka aykırılık yok |
Emeklİ Başsavcı Reşat Petek, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in gözaltına alınmasında usul olarak hukuka aykırılığın söz konusu olmadığını belirtti. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ın talimatı ile gözaltına alınması yetki tartışmasını da beraberinde getirdi. Konuyla ilgili açıklama yapan emekli Başsavcı Reşat Petek, Başsavcı Cihaner’in gözaltına alınması ile ilgili usul bakımından hukuka aykırılığın söz konusu olmadığını dile getirdi. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcıları’nın yasal olarak soruşturma yetkilerinin bulunduğuna dikkat çeken Petek, “Hakim ve savcılar, CMK’nın 250. Maddesi’ni içeren suçları, görev sırasında veya görevden dolayı işlemiş olması durumunda, ayrımı yapılmaksızın soruşturma işlemleri özel yetkili cumhuriyet savcılarına verilir ve doğrudan doğruya soruşturma yaparlar. Eğer isnat edilen suç, 250. Madde kapsamında ise; kamuoyuna öyle yansıyor. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcıları’nın yasal olarak soruşturma yetkisinin olmasında bir kuşku yok. Yargılama safhası yani iddianamenin kabulünden sonraki kovuşturma işlemleri Yargıtay’da yapılır. Bunun hazırlık soruşturması dediğimiz, soruşturma aşaması özel yetkili savcıların görev alanıdır. Bunda tereddüt yoktur. Bu konuda usulü işlemlerin tartışmasında yasal çözüm bulunacaktır. Yasalarda benim kanaatime göre açık ve nettir. Özel yetkili savcılar soruşturmasını tamamlar; ama başsavcının yargılama yeri Yargıtay olur. Böyle bakıldığında meseleye soruşturma safhasında bir kaygı söz konusu değildir.” diye konuştu.
|
18.02.2010 |
İkinci bir Ferhat Sarıkaya olayıyla karşı karşıyayız |
Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Avukat Erdem Gençay, HSYK’nın Erzurum özel yetkili cumhuriyet savcılarının yetkilerini kaldırması kararı ile ilgili, “İkinci bir Ferhat Sarıkaya olayıyla karşı karşıyayız. Yargı, yargıya müdahale etmiştir” değerlendirmesinde bulundu. Erdem Gençay, yaptığı açıklamada, karara şaşırdığını söyledi. Gençay, “İkinci bir Ferhat Sarıkaya olayı ile karşı karşıyayız. Hazırladığı iddianame sebebiyle Van Savcısı’na yapılan işlem, burada da oluyor. Orada da tamamen ideolojik bir durum vardı. Hukuktan uzak, tartışmaya açık bir karar. Bu kararın ardından, söz konusu soruşturmanın ne durumda olacağını hep birlikte göreceğiz. Yargı yargıya müdahale etmiştir” dedi. HSYK kararlarına yargı yolunun kapalı olduğunu hatırlatan Gençay, “Anayasanın değiştirilmesi bu kapsamda, HSYK’nın durumunun tekrar tartışmaya açılarak, kararlarının yargı yoluna açık hale getirilmesi gerekli” diye konuştu. |
18.02.2010 |
Yargıtay’dan inceleme |
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘’yargının siyasî güçlerin etkisi altında bulunup bulunmadığının, bireyi kamu gücünden koruyan hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmadığının tesbiti için Habur, Erzincan ve Erzurum adlî yargı çevrelerinde yargıyı yıpratan, yargıya olan güveni sarsan adlî tahkikatların incelemeye alındığını’’ bildirdi. Yargıtay’dan gözdağı gibi inceleme
YargItay Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘’Yargının siyasî güçlerin etkisi altında bulunup bulunmadığının, bireyi kamu gücünden koruyan hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmadığının tesbiti için Habur, Erzincan ve Erzurum adlî yargı çevrelerinde yargıyı yıpratan, yargıya olan güveni sarsan adlî tahkikatların incelemeye alındığını’’ bildirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan yazılı açıklamada, demokrasi ve hukuk devletinin korunmasının; kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti ve temel insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi olan yargı bağımsızlığına bağlı olduğunun altı çizilerek, şunlar kaydedildi: ‘’Yargının siyasî güçlerin etkisi altında bulunup bulunmadığının, bireyi kamu gücünden koruyan hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmadığının tesbiti, dolayısıyla demokrasi ve hukuk devletinin korunup yerine getirilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Habur, Erzincan ve Erzurum adli yargı çevrelerinde yargıyı yıpratan, yargıya olan güveni sarsan adlî tahkikatlar incelemeye alınmıştır. Yüce Atatürk’ün gerçekleştirdiği laik, demokratik ve hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin kazanımlarını ve kuruluş felsefesini, Cumhuriyet savcılarının hiçbir etki altında kalmadan, suç ayrımı yapılmadan ve suçlunun siyasî görüşleri gözetilmeden etkin bir biçimde korumaya devam edeceği, kamu düzeni ve güvenliğini sağlayacağı Türk halkına saygı ile duyurulur.’’
|
18.02.2010 |
Başsavcı İlhan Cihaner cezaevine konuldu |
Erzİncan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Erzurum’da çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Erzurum Adliyesi’nde Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal tarafından sorgulanan Cihaner, yaklaşık 7 saat süren sorgulamanın ardından, saat 06.00’da tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Cihaner, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklandı. Cihaner’e, Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’i tanıyıp tanımadığı sorulduğu öğrenildi. Cihaner, Erzurum Emniyet Müdürlüğüne ait araca, beraberinde polislerle birlikte binerek Erzurum Kapalı Cezaevine götürüldü. Cihaner’in soruyu Albay Çiçek’i hiçbir yerde görmediği ve tanışmadığı şeklinde cevaplandırdığı ifade edildi. İlhan Cihaner’in avukatı Hamit Sekman, müvekkilinin tutuklandığını ifade ederek, ‘’Bu tarz gözaltına alınmalarda böyle kararlar çıkabilir. Sürpriz de değildi. Sorguya alınan birisini tutuklama ihtimali her zaman vardır’’ dedi. Bir soru üzerine, Cihaner’in durumunun iyi olduğunu söyleyen Sekman, bugün Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edeceklerini kaydetti. Cihaner’in avukatı Hamit Sekman, müvekkilinin ‘’Ergenekon terör örgütü üyesi olmak’’, ‘’görevi kötüye kullanmak’’, ‘’tehdit ve iftira’’ suçlamalarıyla gözaltına alındığını bildirmişti. |
18.02.2010 |
Atatürk’ün eleştirilmesini istemiyorum |
İstiklâl Mahkemesi zabıtlarının “şimdilik” halka açılmasına izin vermeyen TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, “Bu dönem Cumhuriyetin ilk yılları. Atatürk var, Cumhuriyetin kurucu kadroları var. Acaba o dönem, o şahıslar eleştiri konusu olabilir mi hassasiyetini taşıyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün eleştiri konusu yapılmasını arzu etmiyorum” dedi. Şahin: M. Kemal eleştirilmesin
İstiklÂl Mahkemesi zabıtlarını “şimdilik” halka açılmasına izin vermeyen TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, “Bu dönem Cumhuriyetin ilk yılları Atatürk var, Cumhuriyetin kurucu kadroları vardır. Acaba o dönem, o şahıslar eleştiri konusu olabilir mi hassasiyetini taşıyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün eleştiri konusu yapılmasını arzu etmiyorum” dedi. Meclis Başkanı Şahin, Akşam gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer ile Parlamento muhabirlerini makamında kabul ederek, soruları cevaplandırdı. Şahin, Dersim olayları ve İstiklal Mahkemeleri arşivlerininin açılmaması ile alakalı bir soru üzerine, İstiklal Mahkemesi zabıtlarının halka açılmaması için “şimdilik” kaydını düştüğünü, bunun uzunca bir süre daha gizli kalacağı, hiç açıklanamayacak anlamına gelmediğini savundu. TBMM Başkanı Şahin, şunları söyledi: “Bizzat ben yarın (dün) gidip bakacağım. 12 milyon belge var, bunlar araştırmacıların hizmetine sunulacak. Tamamen açılmaları ise biraz daha zaman alacak. İstiklâl Mahkemesi zabıtlarıyla ilgili karar verecek olan benim. Bakacağım... Onu da büyük bir ihtimalle açarız. O günün şartlarına bakıldığında doğru gibi görünen şey, şimdi son derece yanlış olabilir. Nasıl ki Dersim’le ilgili hadiseler bugünün koşullarında farklı değerlendirilmiştir, ama 2010 yılında çok daha farklı değerlendiriliyor. Herkes ‘Böyle bir şey olmamalıydı, yanlış’ diyebiliyor.” “Dersim olaylarının olduğu dönemki yöneticilerin yanlış yaptığını mı söylemek istiyorsunuz” diyenler olduğunun altını çizen Başkan Şahin, İstiklâl Mahkemesi arşivlerinin de bu anlamda değerlendirilmesi gerekteğini, “bunların açıklanmasının acaba yeni tartışmaları gündeme getirebilir mi” kaygısı taşıdığını ifade etti. Şahin, “Bu dönem tabii ki Cumhuriyetin ilk yılları Atatürk var, Cumhuriyetin kurucu kadroları vardır. Acaba o dönem, o şahıslar eleştiri konusu olabilir mi hassasiyetini taşıyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün eleştiri konusu yapılmasını arzu etmiyorum. Örneğin biri çıkar derki, ‘Yaşananlara bu da seyirci kalmış’ diyebilir” diye konuştu.
“TOPTAN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLMAZ” TBMM Başkanı Şahin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Yeni anayasa fırsatı kaçtı” sözlerine katıldığını belirterek, paket şeklinde bir Anayasa değişikliği olabileceğini söyledi. Şahin, bu Meclis’in Anayasa değişikliği dahil her türlü hakka sahip olduğunu, ancak şu konjonktürde toptan Anayasa değişikliğinin imkânsız olduğunu ileri sürdü. Ancak kısmi değişikliğin mümkün olduğunu dile getiren Şahin, şunları kaydetti: “Bana göre, kısmi değişiklik paketinde, Anayasa’da siyasi partilerin uyacağı kuralları düzenleyen 69. maddesi, Venedik Kriterleri göz önünde bulundurularak değiştirilmeli. Yani şiddet ölçüsünün getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. AB ülkelerinde gelinen nokta bu. Yargı reformu adı altında birtakım değişiklikler yapılabilir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı, Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısının artırılması gibi. Anayasa Mahkemesi üyelerini TBMM’nin seçip seçmemesi konusunda ise tartışma içine girmeyeyim. ‘Meclis seçsin’ diyen var, ‘Meclis seçmesin diyen var.”
“YAŞ KARARLARI YARGI DENETİMİNE AÇIK!” Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarının yargı denetimine açılması ile ilgili ise şunları kaydetti: “YAŞ kararlarının tamamını mı yargı denetimi dışında bırakalım, yoksa terfi-tayin gibi konuları, yargı denetimine sokarsak, ‘askeri disiplini bozar mıyız’ diye kuşkularım var. Diyelim ki bir komutan, falanca yere tayin edildi. Yargıya gitti, karar aldırdı. Bu karmaşaya neden olabilir. Ben bu alanın mensubu değilim, ama objektif olarak dışardan bir kişi olarak düşündüğümde böyle mahsurları olabileceği endişesini taşıyorum. ‘Tayin, terfi dışındaki YAŞ kararları yargı denetimine açıktır’ denebilir. İhraç edilen kişinin yargı kararıyla dönüşünün askeri disiplini bozup bozmayacağını sorarsanız, orada fazla bir sakınca görmüyorum.” Şahin, Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı tasarrufların da tartışılması gerektiğini belirterek, “Onun da yargı denetimine açılması, demokratik hukuk devletine daha uygun olabilir diye düşünüyorum” yorumunda bulundu.
|
18.02.2010 |
Atalay hakkında gensoru |
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkındaki gensoru önergesini TBMM Başkanlığına sunduklarını açıkladı. Anadol, Grup Başkanvekilleri Hakkı Suha Okay ve Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, TBMM Başkanlığına sundukları önergeyi okudu. Önergede, ‘’Demokratik açılım diye adlandırılan proje kapsamında, terör örgütü mensuplarının yargı sürecini etkileyen, bu konuda özel yargılama düzeni sağlamak için devletin olanaklarını seferber eden, terör örgütü mensuplarının tutuklanmaması için hukuku çiğneyip, yargıyı yönlendiren pazarlıkları yapan, bu amaçla gizli müzakereler yürüten Bakan Atalay hakkında gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz’’ denildi. |
18.02.2010 |
Eruygur”dan, savcılara “hafıza kaybı” raporu |
İkİncİ ‘’Ergenekon’’ davasının tutuksuz sanıklarından emekli Orgeneral Şener Eruygur’un, ‘’haber alma ödeneğinin kullanımı’’na ilişkin soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarına ‘’hafıza kaybı’’ raporu gönderdiği öğrenildi. Alınan bilgiye göre, Eruygur’un, Jandarma Genel Komutanlığı döneminde kullanılan örtülü ödeneğe ilişkin soruşturma yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığına ‘’hafıza kaybı’’ raporu gönderdiği ve bu aşamada ifade vermeyeceğini bildirdiği belirtildi. İkinci ‘’Ergenekon’’ davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tutuksuz sanık Eruygur’u Adli Tıp Kurumuna sevk etmesinin beklendiği, bunun gerçekleşmemesi durumunda soruşturma savcılarınca bu kuruma sevk edilme işlemlerinin yapılabileceği belirtildi. Adli Tıp Kurumundan gelecek rapora göre de soruşturmaya ilişkin ne yapılabileceğinin belirleneceği öğrenildi. İ |
18.02.2010 |
Kandil ve Mahmur’dan gelenlere dâvâ |
Terör örgütü PKK’nın, Irak’ın kuzeyindeki Kandil ve Mahmur kamplarından gelen 34 kişilik gruptan 17’si hakkında, terör örgütü PKK’nın propagandasını yaptıkları gerekçesiyle dava açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Kandil ve Mahmur’dan gelen grubun bazı üyelerinin 30 Aralık 2009 tarihinde İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nde (İHD) düzenledikleri basın toplantısında, terör örgütünün propagandasını yaptıkları belirtildi. İddianamede, sanıkların bazı ifadelerine de yer verildi. Basın toplantısı yapmayı birlikte kararlaştırdıklarını ve Gülbahar Çiçek’i bu konuda sözcü olarak seçtiklerini anlatan sanıkların, ifadelerinde, ‘’Siz nasıl değerlendirirseniz değerlendirin, Öcalan, 3.5 milyon Kürt halkının siyasi iradem dediği bir şahıstır. Bu şahsa yönelik her davranış Kürt halkına maddi ve manevi zararlara yol açmaktadır’’ dediği belirtildi. Sanıklar hakkında, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) ‘’Terör örgütünün propagandasını yapmak’’ suçunu içeren 7/2. maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapsi istendi. Yargılamaya önümüzdeki günlerde Ağır Ceza Mahkemesinde başlanacağı bildirildi. |
18.02.2010 |
3 yılda 632 operasyon, 10 bin gözaltı |
Emnİyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına bağlı Organize Suçlarla Mücadele ekiplerince, 2006-2009 yılları arasında çetelere yönelik düzenlenen 632 operasyonda yaklaşık 10 bin kişi gözaltına alındı. Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, 2009’da organize suç örgütlerine yönelik 43 ilde gerçekleştirilen 119 operasyonda gözaltına alınan 2 bin 200 zanlı hakim karşısına çıkartıldı. Organize Suçlarla Mücadele ekiplerinin geçen yıl uzun süren teknik ve fiziki takibin ardından çökerttiği çetelerle birlikte 297 tabanca, 4 uzun namlulu silah, 117 av tüfeği, 64 kuru sıkı tabanca, 1 el bombası ile tabanca ve av tüfeklerine ait 11 bin 965 adet fişek ele geçirildi. Ekiplerin 2006-2009 yılları arasında gerçekleştirdiği toplam 632 operasyonda ise 9 bin 859 zanlı gözaltına alındı. Operasyonlarda, bin 580 tabanca, 23 uzun namlulu silah, 504 av tüfeği, 357 kuru sık tabanca, 25 el bombası ile 53 bin 48 adet adet fişek elde edildi. |
18.02.2010 |
Türk Sağlık- Sen’den, 112 için dâvâ |
TÜRK Sağlık- Sen, 112 Acil sağlık hizmetlerinde görevli çalışanların döner sermayelerinin arttırılması için dava açtıklarını bildirdi. Sendikadan yapılan açıklamada, Giresun 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonunda görevli bir sağlık çalışanının döner sermayesinin özellik arz eden riskli birimlere uygulanan katsayıdan ödenmesi için yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine sendikanın Ordu İdare Mahkemesinde dava açtığını belirtti. Dilekçede, acil servislerde çalışanlar için yapılan ödemelerin 112 Acil Sağlık hizmetlerinde görevli sağlık çalışanları için de yapılmasının hukukun ve hakkaniyetin bir gereği olduğu belirtildi. 112’de çalışanların acil servis hizmetlerine doğrudan katkı sağladı da ifade edildi. Açılan davada acil sağlık hizmetlerinin tanımı ve mahiyeti göz önüne alındığında söz konusu hizmetlerde görev alan personelin riskli birimler için döner sermaye ek ödemesinin riskli birimler için öngörülen orandan faydalanması gerektiği vurgulandı. |
18.02.2010 |
Deprem risk haritası çıkarılacak |
Başbakanlik Afet ve Acil Yönetimi Başkanı Mehmet Ersoy, binaların tek tek taranarak, yapı durumuyla ilgili bilgilerin toplanacağını bildirdi. TBMM Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü yetkililerinden bilgi aldı. Başbakanlık Afet ve Acil Yönetimi Başkanı Mehmet Ersoy, ‘’Kriz yönetiminde ve müdahalede çok iyi bir yerdeyiz’’ dedi. Türkiye’deki bir çok binanın projesinin bulunmadığına dikkati çeken Ersoy, ‘’En büyük sıkıntımız proje. Binaların bir çoğunun projesi yok. İl il risk haritasının çıkarılması için projemiz var. Binalarla ilgili bilgilerin toplanması için binalar tek tek taranıp, verileri toplanacak’’ dedi. |
18.02.2010 |
TCG Gökova firkateyni Gölcük'te |
Denız haydutluğuyla mücadele etmek için Aden Körfezi, Somali açıkları ve Arap Denizi’ndeki 5 aylık görevini tamamlayan TCG Gökova (F-496) firkateyni, Kocaeli’nin Gölcük ilçesindeki Deniz Ana Üs Komutanlığında törenle karşılandı. Görev Kuvveti 151 Taktik komutasında Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz haydutluğuyla mücadele için 5 aydır sürdürdüğü görevi tamamlayan, Deniz Yarbay Ender Kahya komutasındaki 25 subay, 140 astsubay, 102 uzman erbaş, erbaş ve er olmak üzere toplam 267 personelin görev yaptığı firkateyni, rıhtıma yanaştığı sırada TCG Yıldırım gemisi personeli ‘’çımariva’’ komutunun ardından küpeşte boyunca dizilerek, rıhtımdaki gemiler ise düdük çalarak selamladı. SAT ve SAS komandoları ile TCG Söndüren gemisi ve helikopterler de gemi poyraz rıhtımına yanaşırken gösteri yaptı. TCG Gökova firkateyni, 27 Eylül 2009’da Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığından törenle uğurlanmıştı. |
18.02.2010 |
Topbaş: Kadrom olsa itfaiyecileri alırım |
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Tekel işçilerinin belediyelerde istihdamı önerisine ilişkin, “Şu an kadrom yok ki nasıl kadro açacağım? Boş kadro olsa önce itfaiyecileri alırım” dedi. Topbaş, 4. Levent-Hacıosman metro hattının Atatürk Oto Sanayi Sitesi-Darüşşafaka istasyonları arasında yapılan test sürüşünün ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Kadir Topbaş, bir gazetecinin, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Tekel işçilerinin bazı belediyelere alınması önerisi” hakkında düşündüklerini sorması üzerine şöyle konuştu: “Sayın Başbakanımızın Tekel işçileriyle ilgili söyleminin arkasında, esasında ana muhalefet partisi var. Bu işi tetikleyen, demagojisini ve çığırtkanlığını yapanlara seslendi. ‘Bu kadar işe sahip çıkmak istiyorsanız Antalya, İzmir belediyeleri alsın’ dedi. Oradan hiçbir yanıt gelmedi. Şu an kadrom yok ki nasıl kadro açacağım? Boş kadro olsa önce itfaiyecileri alırım. Bana kadro verildikçe itfaiyecileri kadroya geçiriyorum.” |
18.02.2010 |
Musul Treni’ne coşkulu karşılama |
TÜRKİYE hızlı tren hatlarını yurt dışına taşıyor. TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman Türkiye ile Suriye arasında hızlı tren seferleri başlayacağını Gaziantep’te müjdesini verdi. TCDD Genel Müdürü Karaman, Gaziantep ile Halep arasına hızlı tren yapılacağını açıkladı. Karaman, iki şehir arasındaki yolculuk süresinin 1 saate düşeceğini belirtti. Türkiye ile Irak arasındaki yolcu seferleri başladı. Musul’dan önceki gün öğlen saat 12.00’de kalkan tren dün sabah 08.30’da Gaziantep Garı’na ulaştı. Dost ve kardeş ülke Irak’tan gelen treni karşılamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ise 70 milyon dolar harcayarak Suriye ve Irak demiryollarının yenilendiğini ifade etti. GAP kapsamında 600 milyon dolar yatırım yapacaklarını kaydeden Karaman, Irak halkının Türkiye’ye gelmesi için hattın elzem olduğunu vurguladı. Karaman, “Halep-Gaziantep arasındaki hızlı tren projesi müjdesini vermek istiyorum. İki şehir arası 1 saate inecek” diye konuştu. Karaman, vagon üretimi konusuna Irak ile işbirliği yaptıklarının altını çizdi. Törende konuşan Irak Demiryolları yetkilisi Akram Ahmad Muhammed, iki ülke arasında tren seferlerinin başlamasının büyük bir gelişme olduğunu söyledi. Muhammed, tren sayesinde Irak ve Türkiye arasındaki gidiş gelişlerin kolaylaştığını ifade ederek, “Bizi bu kadar büyük bir kalabalığın karşılaması da bizi ayrıca mutlu etti.” şeklinde konuştu. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey ise şehirlerin gelişmesinde tren hatlarının büyük önem taşıdığını ifade etti. Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı ise trenle iki ülke arasındaki ilişkilerin artacağını dile getirdi.
TREN, İKİ ÜLKE İNSANINI DAHA DA YAKINLAŞTIRACAK
TÜRKİYE ile Irak arasında tren seferi başladı. Musul’dan hareket eden yolcu treni, Mardin’in Nusaybin ilçesi Tren Garı Gümrüğünden giriş yaparken, 13 yolculu tren için Nusaybin Garında tören düzenlendi. Nusaybin Kaymakamı Yücel Gemici, karşılamada yaptığı açıklamada, Gaziantep-Musul demiryolu yolcu taşımacılığı ilk seferinin gelen trenle başladığını söyledi. Bu gelişmenin her iki ülke için çok önemli bir adım olduğunu ifade eden Gemici, ‘’Tren iki ülke arasındaki insanların bağlarını daha da güçlendirecek. Hem sosyal hem de ekonomik açıdan çok önemli katkısı olacak. Bu tren zaten yakın ve kardeş olan insanları daha da yaklaştıracak’’ dedi. Irak Demiryolları Musul İşletme Müdürü Ekrem Ahmet ise kendilerine gösterilen yakın ilgi dolayısıyla Nusaybin Kaymakamı Gemici’ye teşekkür etti. Mardin’de yaşayan Iraklı Sabire Er, kızları Lara ve Hediye ile birlikte Musul’dan gelen ilk trenle Türkiye’ye giriş yaptı. Iraklı olduğunu ancak Mardin’de yaşadığını bildiren Er, ‘’Tren yolculuğu kara yoluyla yolculuğa göre çok daha rahat. Ben Mardin’de evliyim. Geçen hafta okullar açıldı. Çocuklarım okula gidecekti. Ancak tren seferinin başlayacağını duydum ve bu seferi bekledik. Trende yatak olması nedeniyle çocuklarım daha rahat etti. Ben artık Irak’ta yaşayan ailemin yanına daha rahat gidip geleceğim’’ diye konuştu. Musul’dan gelen ilk yolcu trenini karşılayanlar arasında bulunan Nusaybin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mahsun Özmen, Türkiye-Irak arasında ticaretin tren seferiyle daha da artacağını vurguladı.
|
18.02.2010 |
Alım garantili domates |
ANTALYA’NIN Gazipaşa ilçesinde alım garantili domates üretimi başladı. May Tohumculuk üretilen ve halk arasında ‘’büyük domates’’ olarak da bilinen ‘’Bif’’ domates üretimi Gazipaşa’da başladı. İlçede ilk kez üretilecek Bif domates için Gazipaşa Öğretmenevi salonunda çiftçilere tanıtımı yapıldı. Kalaycı Tarım Şirketi Genel Müdürü Ziraat Mühendisi Hayati Kalaycı, bölgede ilk kez ekimi yapılacak domatesin bölge iklimine ve toprak yapısına uygun bir ürün olduğunu söyledi. Bölgede üretimi yapılan domateslerin dönem sebebiyle yaz ya da ilkbahar döneminde ürün verdiğini, bunun da domates ihtiyacının olmadığı bir döneme denk geldiğine dikkati çeken Kalaycı, bu domatesin özellikle kış döneminde ürün verebilecek bir nitelikte olduğunu kaydetti. Kalaycı, Bif domatesin kalitesi, büyüklüğü ve lezzet ve ekim dönemi bakımından bölgeyle uyumlu olduğunu ifade etti. Kalaycı, Gazipaşa şartlarında Bif domateslerin tanesinin 300 ile 700 gram olacağını tahmin ettiklerini sözlerine ekledi. Domatesin deneme ekimlerini yapan çiftçiler ise ürünün kalitesinden duydukları memnuniyeti dile getirdi. |
18.02.2010 |
Av sezonu artık bitiyor |
AV ve Yaban Hayatı Vakfı üyesi fahri av müfettişi Ali Aslan Koçak, av sezonunun 21 Şubat’ta sona ereceğini hatırlatarak, ‘’Avcılığın içine düştüğü çıkmazdan kurtuluşunun yolu, etkili koruma, bilinçli üretim ve dengeli tüketimden geçer’’ dedi. Koçak, yaptığı açıklamada, 2009-2010 av sezonunun 21 Şubat Pazar günü sona ereceğini belirterek, avcılardan bu süreden sonra silâhlarını bırakmalarını istedi. Türkiye’de ve dünyada bilinçsiz avlanma sonucu birçok hayvan neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Koçak, şöyle konuştu: ‘’Av rezervi, olumsuz çevre koşullarıyla birlikte tüm dünyada giderek azalıyor. Buna bilinçsiz avlanma da eklenince bazı hayvan nesillerinin tükenme tehlikesi de artıyor. Avcı derneklerinin üye sayısı her geçen azalırken kaçak avlananlarını sayısı artıyor. Çevre ve Orman İl Müdürlükleri bünyesinde kaçak avcılarla ilgili denetim yapan personel sayısı yetersiz. Fahri av müfettişleri olarak bizlerin de kolu her yere uzanamıyor. Denetimler bir yere kadar etkili oluyor. Avcılar eğitimden geçirilerek, bilinçlendirilmeli. Bu konuda Millî Parklar Genel Müdürlüğü ve sivil toplum kuruluşları kamuoyu oluşturmalı. Avcılığın içine düştüğü çıkmazdan kurtuluşunun yolu, etkili koruma, bilinçli üretim ve dengeli tüketimden geçer. Var olanı koruyup çoğaltacaksınız, daha sonra bilinçli tüketeceksiniz.’’ |
18.02.2010 |
Kedirgen otu pazara çıktı |
AYDIN’DA baharın müjdecisi olarak bilinen ve halk tarafından sevilerek tüketilen kedirgen otu bu yıl bir hafta erken çıktı. Turfanda olduğu için bağı 5-7 TL arasında satılan kedirgen otu köylülerin de ekmek kapısı haline geldi. Aydın ve çevresinde tabiatta kendiliğinden çıkan kedirgen otu garibanın yüzünü güldürüyor. Ekonomik kriz dolayısıyla işsiz kalan ve kırsal kesimde yaşayan binlerce kişi bu otlardan toplayıp satarak ekmek kazanıyor. Bu yıl havaların yağışlı ve son 3 gündür güneşli gitmesi sebebiyle kedirgen otları çıktı. Mevsimin ilk kedirgeni Nazilli ve çevresinde satılmaya başlanırken, toplayıcılar, haftaya Aydın ve İzmir pazarlarında da tezgâh açacaklarını söylediler. Sezonun ilk sarmaşığını bugün akşam siftah yapacağını belirten Nazilli 60 yaşındaki Mustafa Akbey, çocukluğundan beri severek tükettiği kedirgenin bu yıl geçen yıllara oranla bir hafta erken çıktığını söyledi. Birçok yerde sarmaşık olarak bilinen otun asıl adının sarmaşık olduğunu belirten Mustafa Akbey, “Aslında bu ot birçok hastalığa karşı panzehirdir. Ancak Ege Bölgesi dışında yaşayan birçok kişi bunu bilmiyor. Kış döneminden bahar dönemine geçişte insan metabolizmasının dengesinin sağlanmasına katkı sağladığını biliyorum” dedi. |
18.02.2010 |
Demre’de 113 kaçak yakalandı |
ANTALYA’NIN Demre ilçesi yakınlarında, yurt dışına yasa dışı yollardan çıkmaya çalışan 102 Filistinli kaçak ile 11 Türk yakalandı. Demre Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, bir ihbar üzerine harekete geçen güvenlik güçlerinin gece yarısından sonra, Kekova Koyu yakınlarında, Kapaklı ile Gürses Köyleri arasındaki bir bölgede, yurt dışına yasa dışı yollardan çıkmaya çalıştıkları anlaşılan 11’i Türk 113 kişiyi yakaladıklarını bildirdi. Yakalanan yolcuların 30 kadarının çocuk, 25 kadarının da kadın olduğunu ifade eden Demiryürek, kaçakların işlemlerinin ardından sınır dışı edileceğini kaydetti. Bu arada, bazı kaçakların güvenlik güçlerinin bölgeye gelmesi üzerine ormanlık alana kaçtıkları tahmin ediliyor. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği kaydedildi. |
18.02.2010 |
Postacı mektup değil evrak taşıyor |
‘’BİR mektup, üç satır yazı’’ gibi dizelerle çoğu türküye konu olan mektuplar, başta internet ve cep telefonları olmak üzere gelişen teknolojiyle nostalji olurken, mektubun yerini banka, adlî belge ve sınav evrakı gibi gönderilerin aldığı bildirildi. Postacılar, mektuplaşmanın yaygın olduğu yıllarda adeta yollarının gözlendiğini hatırlatırken, şu an ise özellikle icra tebligatlarının teslimi sırasında büyük sıkıntı yaşadıklarını kaydediyor. Tarihi, yazının bulunmasıyla başlayan mektup, artık sadece türkülerde ve şiirlerde anılmaya başlandı. Başta asker mektupları olmak üzere, gurbetten gelen ve sabırsızlıkla beklenen en önemli haberleşme araçlarından biri olan mektupların yerini elektronik posta, kısa mesaj gibi hızlı iletişim araçları aldı. Mektubun revaçta olduğu günlerde çuvallarca gönderi taşıdıklarını belirten postacılar ise şimdilerde sadece banka, adlî belge ve sınav evrakı gibi postaları taşıdıklarını söylüyor. Mektubun yaygınlaştırılması için verilen çabalardan da sonuç alınamazken, tamamına yakınını evrakın oluşturduğu gönderi miktarının da her yıl biraz daha azaldığı belirtiliyor. Sadece Adana’da 2007’de 50 milyona ulaşan yıllık toplam posta gönderisi sayısı 3 yılda 10 milyon düşerken, bu rakamın gelecek yıllarda daha da düşmesi öngörülüyor. |
18.02.2010 |
Besici nihayet pazara iniyor |
KIRMIZI et fiyatlarındaki artışın ardından spekülatörlerin de etkisi altında kalan ve daha fazla zam beklentisi içine giren besici, uzun süreden beri ahırda tuttuğu besi hayvanlarını işletme maliyetinin artması üzerine kesime getirmeye başladı. Et Balık Kurumu (EBK) Erzurum Kombina Müdürü İsmail Atasever, ‘’ahır besisi’’ denilen hayvanların artık besilerini aldığını ve son günlerde kasaplık hayvan kesimlerinde hareketlenme yaşandığını bildirdi. Geçen ay boyunca kombinalarında 331 büyükbaş hayvanın kesime getirildiğini belirten Atasever, Şubat ayında ise 10 günde 234 hayvanın kesimini yaptıklarına dikkati çekti. Kesime getirilen hayvan sayısının Şubat ayı sonuna kadar daha fazla artmasını beklediklerini ifade eden Atasever, şunları kaydetti: ‘’Son zamanlarda besicilerimiz piyasalardaki ‘et fiyatları’ spekülasyonlarından etkilenebiliyorlar ve daha fazla zam beklentisi içine girebiliyorlardı. Ancak besisini almış kasaplık canlı hayvanları daha fazla ahırda tutmanın ve beslemenin bir katma değer sağlamayacağının besicilerimiz de farkına vardı. Bunu kombinamıza müracaat eden besici ve üretici taleplerindeki artıştan da çok açık görmekteyiz.’’ Atasever, kırmızı et piyasasındaki fiyat değişimlerinin önemli bir kısmının pazara sürülen kasaplık hayvan sayısındaki dalgalanmalardan kaynaklandığını ifade etti. Ilıcalı, ‘’Özellikle Mart ve Nisan aylarında pazara çok fazla besi hayvanı çıkarılacak. Ahırlardan hayvanların çıkarılmaya başlanmasıyla birlikte kırmızı et fiyatlarında en az yüzde 30 oranında düşüş olacak’’ dedi.
“Fiyatları büyük firmalar yükseltiyor”
TÜRKİYE’DEKİ büyükbaş hayvan sayısında azalma olduğu söylentileriyle kırmızı et fiyatları bir yıl içerisinde yüzde 60 artarken, sığır yetiştiricileri sebebin üreticiler değil, büyük firmalar olduğunu iddia etti. Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı İsmail Anıl, fiyatların da söylentilerin aksine çok yükselmeyeceğini söyledi. Türkiye’de yetiştiricinin elinden çıkan karkas olarak bilinen kemikli etin fiyatının 13 ile 15 TL arasında değiştiğini vurgulayan Anıl, buna rağmen bazı kesimlerin kırmızı ete 40 TL’ye varan fiyatlar biçtiğini kaydetti. Türkiye’de üreticiler tarafından 30 kuruşa satılan çiğ sütlerin son bir aydır haklı olarak 80 kuruşa çıktığını belirten İsmail Anıl, sanayicilerin her platformda, ‘Türkiye’de çiğ süt fazla. Alıp işleyemi-yoruz. Stok maliyeti çok yüksek’ demesinin ardından çiftçinin arz ve talebi dengelediğini söyledi. Çiğ sütteki fazlalığın hayvanlar kesilerek tolere edildiğini hatırlatan Anıl, “Çünkü bunun başka bir yolu yok. Çiftçinin bir kumbarası vardı. Bu kumbaraya erkek besi danası atardı. Her doğan dana, çiftçinin kumbarasına attığı bir sermayeydi. Buzağılar karkasta belli bir kiloya geldikten sonra piyasaya sokulur, alınan pa-ralarla da yaralar sarılırdı. Ama birileri çiftçinin kumbarasını kırdı. Yetiştiriciyi ağlattı. Kumbarası kırılan yetiştirici yeni doğan danalarını 500 TL’ye satmak zorunda kaldı. Satılan danalar dereye atılmadı. Bu danaları çok büyük sermaye sahipleri topladı. 50 bin danası olan besiciler oluştu. Şimdi piyasayı onlar karıştırıyor. Piyasa fiyatlarına sürekli müdahale ediyorlar. Çiftçinin kumbarası kırıldığı için istedikleri gibi oynuyorlar” dedi. |
18.02.2010 |
Hemşireler işaret dilini öğrenecek |
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Müdürlüğü (İSÖM), İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde görev yapan hemşirelere işaret dili eğitimi veriyor. Hastane bünyesinde çalışan hemşirelere işaret dili eğitimi verilmesine 2009 yılının Nisan ayında başlandı. İlk olarak 18 hemşirenin katıldığı eğitimlerin 2009 yılının Kasım ayında başlayan ikinci eğitim döneminde 45 hemşire eğitim alıyor. |
18.02.2010 |
Kampüs okullar projesi geliyor |
İSTANBUL Menkul Kıymetler Borsasının (İMKB) 100 milyon Türk lirası desteğiyle İkitelli, Beylikdüzü ve Sancaktepe’de, içerisinde çeşitli okul türleri, yurt ve spor kompleksinin bulunacağı üniversite tarzı okul kampüsleri yapılacak. İstanbul İl Millî Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, amaçlarının İstanbul’da eğitimin kalitesi ve imkânlarını arttırmakla birlikte, fiziki altyapı sorularını da çözmek olduğunu belirtti. Yıldız, bu kapsamda İstanbul için önemli bir projenin çalışması içerisinde olduklarını dile getirdi. |
18.02.2010 |
İlk cemre yarın havaya düşüyor |
‘’KOR halindeki ateş’’ anlamına gelen ilk cemrenin 19 Şubatta havaya düşeceği bildirildi. Birer hafta aralıklarla havaya, suya ve toprağa düştüğüne ve onları ısıttığına inanılan cemrenin havaya düşmesi ise baharın müjdecisi olarak kabul ediliyor. Cemre halk arasında kış aylarının bitmesi anlamına geliyor.
|
18.02.2010 |