Güncel |
Hiçbir mazerete sığınmayacağız |
Ankara’da yapımı tamamlanan 127 okulun toplu açılış töreninde öğrencilere konuşan Başbakan Erdoğan, geri kalmışlığı aşma yolunda hiçbir engel tanımayacaklarını ve hiçbir mazerete sığınmayacaklarını belirterek, “O eski kaos günleri, hukukun, demokrasinin, insan haklarının çiğnendiği o karanlık günler, Türkiye’de tekrar yeşerme imkânı bulamaz” dedi. Türkiye o karanlık günlere dönemez
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “O eski kaos günleri, hukukun, demokrasinin, insan haklarının çiğnendiği o karanlık günler, Türkiye’de tekrar yeşerme imkanı bulamaz.” dedi. Ankara’da yapımı tamamlanan 127 okulun toplu açılış töreni, Anadolu Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törene, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşan Başbakan Erdoğan, salondaki öğrencilere, “Özgüvenimiz tam olacak, hiçbir engel tanımayacağız, hiçbir mazerete sığınmayacağız. Geri kalmışlığı, bunun bizim kaderimiz olduğunu kabul etmeyeceğiz” diye seslendi. Öğrencilerden kendilerine sunulan imkanı en iyi şekilde değerlendirmelerini isteyen Erdoğan, hükümet olarak son 7 yılda demokratikleşme adına tarihi adımlar attıklarını kaydeden Erdoğan, ‘Türkiye’yi daha demokratik, modern, çağdaş, insan hakları ve ifade özgürlüğüne sahip bir ülke konumuna yükseltmek için yoğun mücadele verdiklerini’ söyledi. Türkiye’yi çağın gereklerine uygun şekilde dönüştürmenin gayreti içinde olduklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “Anayasamızda ifadesini bulan demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti idealini en güçlü şekilde yerleştirmek için çaba sarf ettik. Türkiye, kazanımlarından asla geriye gidemez. Türkiye demokrasi ve hukuk alanında kat ettiği yoldan geriye dönemez. O eski kaos günleri, hukukun, demokrasinin, insan haklarının, çiğnendiği o karanlık günler, Türkiye’de tekrar yeşerme imkanı bulamaz. Bunu sağlayacak olan sizlersiniz. Bu ideallere, ilkelere sahip çıkacak, demokrasiyi, tıpkı Türkiye cumhuriyeti gibi koruyacak ve kollayacak olan sizlersiniz. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne Türkiye’yi taşıyacak olan sizlersiniz. Sizlere yürekten inanıyor ve güveniyorum. Bu aziz millet de size inanıyor ve güveniyor.” |
09.02.2010 |
İKİ BAŞVURU DA AYNI BARODAN |
Danıştay 8. Dairesi, YÖK’ün üniversiteye girişte farklı katsayı uygulaması öngören 17 Aralık 2009 tarihli kararının yürütmesini de oybirliğiyle durdurdu. YÖK'ün daha önce katsayı uygulamasını kaldıran kararı için de yürütmeyi durdurma kararı alınmıştı. Her iki karar için de iptal başvurusu İstanbul Barosu tarafından yapıldı. ÖNCEKİ KARAR DA DURDURULMUŞTU
İstanbul Barosu Başkanlığı, YÖK'ün yükseköğretime girişte farklı katsayı puanı uygulamasını kaldıran 21 Temmuz 2009 tarihli kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay'da dâvâ açmış, 8. Daire, kararın yürütmesini oybirliğiyle durdurmuş, bunun üzerine YÖK katsayı farkını azaltan yeni bir karar almıştı.
YİNE YÜRÜTMEYİ DURDURMA
Puanlar hesaplanırken adayların kendi alanıyla ilgili program tercihinde Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanlarının (AOBP) 0.15, alan dışı tercihte 0.13 ile çarpılmasını öngören YÖK kararı için de İstanbul Barosu iptal ve yürütmeyi durdurma talebiyle Danıştay'a başvurmuştu. Son karar bu başvuru üzerine alındı.
Danıştay’ın katsayı inadı
Danıştay 8. Dairesi, YÖK’ün üniversiteye girişte farklı katsayı uygulaması öngören 17 Aralık 2009 tarihli kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. İstanbul Barosu Başkanlığı, Yükseköğretim Genel Kurulunun (YÖK) yükseköğretime girişte farklı katsayı puanı uygulamasını kaldıran 21 Temmuz 2009 tarihli kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açmıştı. Danıştay 8. Dairesi, YÖK’ün kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurmuştu. Bunun üzerine YÖK, 17 Aralık 2009’da üniversiteye giriş sınavında adaylara ‘’farklı katsayı’’ uygulanması kararı almış ve puanlar hesaplanırken adayların kendi alanıyla ilgili program tercihinde Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanlarının (AOBP) 0.15, alan dışı tercihte 0.13 ile çarpılmasını kararlaştırmıştı. İstanbul Barosu Başkanlığı, YÖK’ün bu yeni kararının da iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açtı. Danıştay 8. Dairesi, YÖK’ün yeni kararının, iki, üç ve dördüncü maddelerinin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Kararın ikinci maddesi, ‘’AOBP’nin 0.15 ve 0.13 katsayıları ile çarpılmasını’’ öngörüyordu. Kararın üçüncü maddesi, ‘’öğretmen lisesi ve meslek lisesi mezunu olanların kendi alanlarındaki programları tercih etmeleri halinde ilgili ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının 0,05 ile çarpımı sonucunda bulunan puanın toplam puana ayrıca ekleneceğini’’, dördüncü maddesi ise ‘’Meslek Yüksek Okullarının sınavsız geçişten boş kalan kontenjanlarına açık öğretim programlarına ve meslek liselerinin devamı niteliğindeki lisans programlarına YGS puanları esas alınarak yerleştirme yapılacağını’’ düzenliyordu. Davalı YÖK’ün bu karara itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek. |
09.02.2010 |
Cinayetler için ikrar ve özür çağrısı |
Üç yıl önce uğradığı silâhlı saldırı sonucu hayatını kaybeden gazeteci Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, Hrant için Adalet Platformunun Beşiktaş Meydanında düzenlediği protesto eyleminde, cinayet ve devam eden yargı süreciyle ilgili olarak, "İkrar, tövbe ve özür olmadıkça kurtuluş gelmez" ifadelerini kullandı. DEVLET CİNAYETLERLE YÜZLEŞMELİ
Yıllar önce faili meçhul bir cinayete kurban giden Savcı Doğan Öz'ün eşi Sezen Öz de cinayetleri işleyenlerin ve yardım edenlerin artık vicdanî muhasebe yapmasının zamanı geldiğini vurgulayarak, “Devlet bu cinayetlerle yüzleşmezse bu kara bir leke olarak devam eder, gider. Artık gerçekler ortaya çıkarılsın” dedi.
Cinayetler için ikrar ve özür çağrısı
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin beşi tutuklu 20 sanık hakkında açılan davanın 12’nci duruşması başladı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklardan Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu katıldı. Aralarında Osman Hayal ve Mustafa Öztürk’ün bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar da duruşmada hazır bulundu. Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve ailesinin yanı sıra, BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Brüksel ve Paris Barosu başkanlıklarını temsilen avukatlar da duruşmayı izlemek üzere Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine geldi. Ayrıca öldürülen gazeteci Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi, öldürülen savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz ile yazar Adalet Ağaoğlu’nun da izleyici olarak katıldığı duruşma nedeniyle çevrede geniş güvenliklik önlemleri alındı. Rakel Dink, ‘’İkrar, tövbe ve özür olmadıkça bu ülkeye kurtuluş gelmez’’ şeklinde konuştu. Hrant Dink’in adının bir okula verileceği haberlerine ilişkin soru üzerine de Rakel Dink, ‘’Yapsınlar görelim’’ dedi. CİNAYETLER PROTESTO EDİLDİ
Bu arada, Beşiktaş İskelesi önünde toplanan bir grup, cinayetleri protesto etti.Yazar Sabahattin Ali, savcı Doğan Öz, gazeteciler Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Metin Göktepe, Uğur Mumcu ile DİSK eski Genel Başkanlarından sendika başkanı Kemal Türkler’in de aralarında bulunduğu öldürülen kişilerin aileleri ve yakınları ‘’Hrant için, adalet için’’ pankartı açtı. Beşiktaş İskele Meydanı’ndaki eyleme Hrant Dink’in kızları ve eşi Rakel Dink’in yanı sıra, Uğur Mumcu’nun çocukları Özge ve Özgür Mumcu, Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi, Savcı Doğan Öz’ün kızı Bengü Heval, gazeteci Metin Göktepe’nin ablası Sevim Göktepe, Kemal Türkler’in kızı Nilgün Türkler katıldı. Yaklaşık 150 kişilik grup, “Katili tanıyoruz” sloganları atarak tepkilerini dile getirdi. Çeşitli sloganlar atan grup adına Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali yaptığı açıklamada, ‘’Biz Hrant Dink’in ‘derin’ ailesiyiz. Hrant’ın arkadaşları, bugün bize izin verdiler. Onların yerine biz konuşacağız. Biz buraya Arat, Delal ve Sera’nın kardeşleri olarak geldik. Yıllardır yaşadığımız ortak adaletsizliği paylaşmaya, bunun tanıklığını yapmaya geldik’’ dedi.
CİNAYETLERLE YÜZLEŞİLSİN
Filiz Ali, Sabahattin Ali cinayetinden beri örgütlü ve siyasi cinayetlerin örtbas edildiğini, dosyaların çoğunun kapatılıp, zaman aşımına uğratıldığını savundu. Hrant Dink cinayeti davasına bakan mahkemenin, bütün sırları alaşağı edebilecek kudrette olmasına dair dileklerini iletmek için toplandıklarını ve görevdeki sorumlulara seslerini duyurmaya geldiklerini anlatan Ali, ‘’Biz bu davanın müdahiliyiz ve bugün avukatların mahkemeye yöneltecekleri talep listesinin dikkate alınması için takipçi olacağız’’ diye konuştu. Öldürülen Savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz de şunları söyledi:’’1978 yılından itibaren bu olayların yaşanmasına sebep olanlar vicdani muhasebe yaparak, gerçekleri ortaya çıkarsınlar, anlatsınlar. İtiraflar olunca biz rahatlayacağız. Umudumuz, ulaşılamaz dedikleri noktaya ulaşılması. O zaman ülkenin tarihinin yeniden temiz bir görünüşle çıkması, devletin ayıklanması söz konusu olacak. Bu cinayetlerle yüzleşilmezse kara bir leke olarak devam eder gider. Cinayetler de devam eder. Biz bunun için mücadele ediyoruz. Siyasi ve adli erkler, elinden ne geliyorsa yapmalı.’’ Açıklama yapılırken Rakel Dink ile Nükhet İpekçi birbirlerine sarıldı. |
09.02.2010 |
Gençoğlu’na Eren vekalet edecek |
Eskİşehİr Jandarma Alay Komutanlığı görevine Kıdemli Albay Erdal Eren’in vekalet edeceği bildirildi. Alınan bilgiye göre, Eskişehir Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu’nun tutuklanıp Erzurum Askeri Cezaevine konulmasının ardından bu göreve, Ankara Jandarma Alay Komutan Yardımcısı Kıdemli Albay Erdal Eren vekalet edecek. Jandarma Kıdemli Albay Eren, Eskişehir Valisi Mehmet Kılıçlar’ın başkanlığında düzenlenen haftalık asayiş toplantısına katıldı. Bu arada Erzurum Askeri Cezaevinde bulunan Eskişehir Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu’nun avukatı Erol Halka, mahkemeye yapacakları itirazla ilgili çalışmaları sürdürdüklerini söyledi. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısının talimatı üzerine Eskişehir’de 27 Ocakta gözaltına alınan ve 31 Ocakta Erzurum’da mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Kıdemli Albay Gençoğlu hakkında verilen karara, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı itiraz etmişti. Savcının itirazını yerinde bulan mahkeme, Albay Gençoğlu hakkında 3 Şubatta tutuklama kararı vermişti. Gençoğlu, Eskişehir’den 5 Şubatta getirildiği Erzurum’da askeri cezaevine gönderilmişti. |
09.02.2010 |
Habur’daki faili meçhul kazısı yeniden başladı |
ŞIrnak’In Silopi ilçesinden Irak’a açılan Habur’daki faili meçhul kazısı bu sabah yeniden başladı. Yağmur sebebiyle ara verilen kazı, Silopi Cumhuriyet Savcısı Nazir Kuş’un denetiminde yapılıyor. Güneydoğu’da güvenlik güçlerine yıllarca tercümanlık yapan Yıldırım Beğler, bazı kişilerin ayağına taş veya ağır bir şey bağlanarak Habur’daki Hezil Çayı’na atıldığını, işadamları Halil Birlik ve Mehmet Bilgiç’in terör örgütüne yardım ettikleri gerekçesiyle öldürülüp gömüldüğünü ileri sürmüştü. Beğler’in açıklamalarından sonra kayıp yakınları savcılığa başvurmuştu. 1996 yılından beri kendisinden haber alınamayan Silopili işadamları Halil Birlik ve Mehmet Bilgiç’in, Aktepe (Gırgevre) köyünün yakınlarındaki araziye gömüldüğü yolundaki iddia üzerine, Halil Birlik’in oğlu Rizgin Birlik, Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na başvurmuştu. Savcılık müracaatı Diyarbakır’daki özel yetkili savcılığa yönlendirdi. Talepleri değerlendiren özel yetkili savcı, 11 Ocak 2010’da Beğler’in gösterdiği yerlerde keşif yapılmasını istedi. Silopi Cumhuriyet Savcısı Nazır Kuş gözetiminde yapılan keşifte, sınır boyundaki Hezil Çayı ve civarındaki 4 ayrı bölgede kazı yapılmasına karar verildi. |
09.02.2010 |
Elçi: Türkiye’de ordu demokratikleşmeye mani |
İsveç Kürt Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen konferansta Türkiye’deki “demokratik açılım” süreci konuşuldu. Konferansa Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Hak ve Özgürlükler Partisi (HAKPAR) Genel Başkanı Bayram Bozyel ve Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı Şerafettin Elçi konuşmacı olarak katıldı. İlk konuşmayı yapan Elçi, Türkiye’de ordunun demokratikleşmeye mani olunduğunu söyledi. Elçi, Türkiye’nin ordu ve sivil bürokrasi altında ezildiğini iddia etti ve bu iki kesimin “cumhuriyet üzerinde ağırlığını kaldırmasıyla” demokrasinin hızlanacağını belirtti. Kürt sorununun bir demokrasi sorunu olduğunu söyleyen Elçi, Türkiye’nin demokratikleşmesiyle Kürt sorunun çözüleceğini ifade etti. Elçi, Avrupa Birliği üyeliği normlarının Türkiye’nin daha da demokratikleşmesini beraberinde getireceğini ifade etti. Elçi, halen var olan askeri darbe ürünü 12 Eylül Anayasası’nın mutlaka değiştirilmesi gerektiğini belirtti ve Türkiye idari yapısında değişikliklere gidip merkezi yönetim sistemi yerine eyalet veya federal yapı biçiminde yapılanmanın gerekli olduğunu savundu. Şerafettin Elçi, sorunun çözümünde BDP gibi partilerin muhatap alınması gerektiğini öne sürdü. Milletvekili Kaplan ise, Kürtlerin çoğunlukta bulunduğu illerde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını ve olmayacağını söyledi. Kaplan, AKP’nin Kürt sorununu çözme konusunda samimiyetine inanmadığını, belediye başkanlarının tutuklanması ve çocukların hapse atılmasının bunu ispat ettiğini savundu. Kaplan, “Eğer Türk hükümeti silahların susmasını istiyorsa PKK’yı muhatap almalıdır” dedi. HAKPAR Genel Başkanı Bayram Bozyel de, AKP’nin başlatmış olduğu demokratikleşme adımlarını olumlu bulduklarını belirterek, demokratik açılım projesinin AKP iktidarından önce Avrupa Birliği’nin zorlamasıyla başladığını savundu. |
09.02.2010 |
CHP’li Önder Sav’ın fezlekesi Meclis’te |
Cumhurİyet Halk Partisi (CHP) Genel Sekreteri Önder Sav, Milletvekili dokunulmazlıklarından bahsederken milletvekillerinin çeşitli suçlardan fezlekelerinin bulunduğunu, kendisi hakkında da “Dini duyguları alenen aşağılama” suçundan fezleke geldiğini söyledi. Ergenekon davasında tutuklu olanlara sahip çıkan Sav, “Elbet bir gün bu Ergenekon safsatası da son bulacak” ifadelerine yer verirken, dava hakkında “kepazelik” tabirini kullandı. Partisinin Elmadağ İlçe Teşkilatı’nın 8’inci olağan kongresine katılan CHP Genel Sekreteri Önder Sav, burada yaptığı konuşmada, Ergenekon soruşturması, Deniz Feneri davası ve milletvekilliği dokunulmazlıkları hakkındaki görüşlerini partililerle paylaştı. Sav, milletvekili ile halkın bağımsız yargı karşısında eşit olması gerektiğini vurguladı. “Dinî duyguları alenen aşağılama suçu benim suçum” diyen Sav,”Cezam 45 gün değil, 45 yıl da olsa dokunulmazlığımın kaldırılmasından yanayım” dedi. Konuşmasının ardından hac ve Peygamber konuşmasıyla gündeme gelen Mustafa Ünal’la şakalaşan CHP Genel Sekreteri, daha sonra ilçeden ayrıldı. |
09.02.2010 |
Atanmam AB reformu |
Devlet Bakanı Egemen Bağış, AB başmüzakerecisi olmasının bir yılını geride bırakırken, AB sürecinde bir yıl içinde yapılan reformlardan bazılarını şöyle sıraladı: Kendisinin Devlet Bakanı ve Başmüzakereci olarak atanması, Nazım Hikmet’e Türk vatandaşlığı, Alkolsüz ve Alkollü İçeceklerin ÖTV Oranları ile Asgarî Maktu Vergi Tutarlarına İlişkin Bakanlar Kurulu kararı, TRT 6 Kürtçe yayınları, Kürtçe ve Ermenice TRT Radyo yayınları. Bağış AB reformlarını anlattı
DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Ocak 2009’da atandığı Başmüzakerecilik görevinde 1 yılını geride bıraktığını belirterek, AB müktesebatına uyum için çabaların süreceğini kaydetti. Bakan Bağış, AB sürecinde bir yıl içinde yapılan reformları ise şöyle sıraladı:”Ulusal Program’ın yayınlanması, Kendisinin Devlet Bakanı ve Başmüzakereci olarak atanması, TRT 6 Kürtçe yayınları, Kürtçe ve Ermenice TRT Radyo yayınları, Elektronik Haberleşme Güvenliği Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin çıkarılması, Nazım Hikmet’e Türk vatandaşlığı, Kyoto Protokolünün onaylanması, TBMM’de Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun kurulması, TRT ile Euronews işbirliği sonrasında Euronews Türkçe yayınları, 1 Mayısın resmi tatil ilan edilmesi, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının TBMM Genel Kuruluna gönderilmesi, Reform İzleme Grubunun 4 bakanla iki ayda bir toplanması, Alkolsüz ve Alkollü İçeceklerin ÖTV Oranları ile Asgari Maktu Vergi Tutarlarına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununun TBMM’de kabul edilmesi, İç Koordinasyon Uyum Komitesinin canlandırılması, Gümrük Kanununun yasalaşması, Vergilendirme Faslının açılması, Avrupa Birliği İletişim Stratejisinin (ABİS) açıklanması.” |
09.02.2010 |
Meclis anayasa fırsatını kaçırdı |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni bir anayasa için de büyük bir mutabakat olduğunu ifade ederek, ‘’Bu Meclise yeni bir anayasa yapmak yakışırdı, ama çeşitli sebeplerden dolayı bu fırsat kaçırıldı’’ dedi. Yeni anayasa fırsatı kaçırıldı
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Türkiye’nin daha iyi bir anayasaya sahip olması yönünde büyük bir mutabakat olduğunu, ancak yeni bir anayasa için fırsatın kaçırıldığını söyledi. Resmi ziyaret için Hindistan yolculuğuna İstanbul’dan çıkan Abdullah Gül, uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, TBMM’nin küçümsenmemesi gerektiğini, çünkü Türkiye’deki bütün siyasi akımların ve fikirlerin parlamentoda temsil edildiğini söyledi. Yeni bir anayasa için de büyük bir mutabakat olduğunu ifade eden Gül, ‘’Bu Meclis’e yeni bir anayasa yapmak yakışırdı ama çeşitli sebeplerden dolayı bu fırsat kaçırıldı’’ dedi. Gül, parça parça yapılan değişiklik girişimleri için de bir şey söyleyemeyeceğini belirtti. Türkiye’de yoğun bir gündem yaşanırken, bir haftalık seyahatle ülkeden uzak kalacağı hatırlatılan Gül, ‘’Tamamen içe kapanırsak çok büyük fırsatları kaçırırız’’ cevabını verdi. Gül, yakın siyasi tarihte bunun örneklerinin bulunduğunu hatırlatarak, ‘’İnanılmaz bir yarış var. Gerçek gündemimizin, bu yarışta bizim en iyi şekilde yer alıp geleceğin Türkiye’sini hazırlamak olması gerekiyor’’ diye konuştu. Türkiye’nin gelişmesinden de örnekler veren Gül, beraberindeki iş adamlarının artık ‘’milyonlardan bahsetmediğini’’ vurgulayarak, ‘’Daha önce adını duymadığımız bir iş adamı ‘bizim işimiz yarım milyar dolar’ diyor, Türkiye ekonomide göz kamaştıran bir sınav veriyor’’ dedi. Gül, ekonomik hamlelerden söz ederken, şehirleşmenin ve modernleşmenin hızla geldiği noktadan dolayı ‘’moderniteden doğan şaşkınlığın’’ yol açtığı sorunların içinden geçildiğini belirtti. TBMM’de yaşanan kavga konusundaki bir soru üzerine Gül, olaydan sonra bütün partilerin milletvekillerinin üzgün olduğunu düşündüğünü ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Saygılı ve seviyeli siyasi mücadele Türkiye’nin gücüne güç katar’’ dedi. “HER BÜYÜK ÜLKENİN MİLLİ GÜVENLİK BELGESİ VARDIR’’ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, her ülkenin, her büyük ülkenin milli güvenlik belgesi olduğunu belirterek, ‘’Önemli olan analizler ne kadar gerçekçi, ne kadar doğru tahmin ve politikalar öngörülüyor’’ dedi. Gül, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne ilişkin tartışmalarla ilgili soru üzerine şöyle konuştu:’’Türkiye’nin çevresi vardır, komşuları, komşularında soydaşları ve müttefikleri vardır, NATO’daki gibi... Aslında tüm bu konular açık açık konuşuluyor. Her ülkenin, büyük ülkenin milli güvenlik belgesi vardır. ABD’nin, Rusya’nın olduğu gibi Türkiye’nin de önemli meselelerle uğraşan bir ülke olarak, komşularından kaynaklanan terör olayları olan bir ülke olarak, birçok çevre, geniş bir hinterlandı olan bir ülkenin tabii ki Milli Güvenlik Siyaset Belgesi olacaktır.’’ Çeşitli kuruluşların görüşlerinin toplanıp belge için kaleme alındığını anımsatan Gül, ‘’Önemli olan, bunlar yazılırken analizler ne kadar gerçekçi, ne kadar doğru tahmin ve politikalar öngörülüyor’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül, belgenin dışa dönük ayağı değerlendirilirken açıkça tartışılmasının riskler taşıyabileceğine dikkati çekti. Yeni bir siyaset belgesinin bugünkü realiteleri göz önüne alarak hazırlanması gerektiğini vurgulayan Gül, ‘’(Belgenin) Anayasa’nın üstünde görüldüğü dönemler olmuştur. Tamamen yanlış. Kanun değildir’’ diye konuştu. Tehditlerin sağlıklı analizden geçirilmesi gerektiğini de hatırlatan Gül, ‘’Bu belgeyi bir rehber olarak mı görüyorsunuz?’’ sorusuna, ‘’Öyledir. Her şey kanunlara yazılmaz’’ cevabını verdi. Geçmişte bu tür belgeleri okuduğunu, bazen yazarak katkıda bulunduğunu anlatan Gül, bazı şeylerin çok açık söylenip, tekrarlanamayacağını kaydetti. ‘’Mevcut belgenin daha önceki metinlerden farklı olduğunu biliyorum’’ diyen Gül, önceki çalışmalardaki katkılarını, belgenin eskidiği inancıyla verdiğini anlattı. |
09.02.2010 |
Ya biz bu meseleyi çözeriz, ya da bu mesele bizi çözer |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, demokratik açılım sürecini kararlılıkla devam ettireceklerini belirterek, ‘’Ya biz bu meseleyi çözeriz, ya bu mesele bizi çözer’’ dedi. Çelik, partisinin Adıyaman Hisar Düğün Salonu’nda düzenlediği ‘’Demokrasi ve Ulusal Gündem’’ konulu konferansta yaptığı konuşmada, AKP iktidarının, terör sorununun çözümü konusunda kendisinden önceki iktidarlar gibi ‘’böyle gelmiş böyle gider’’ demediğini ve elini taşın altına koyduğunu söyledi. ‘’Daha öncekiler hep Mehmetçikleri, çocuklarımızı taşın altına koymuşlardı, bizim bunu sürdürmemiz mümkün değildi. Meseleye böyle bakacaksınız, dostumuzu düşmanımızı bizim çok iyi tespit etmemiz lazım’’ diyen Çelik, Türkiye’de 30 yıldan bu yana kan aktığının, 30 yıldır kanayan bir yaranın olduğunun unutulmamasını istedi. Çelik, şunları kaydetti:’’Bizden kimse sihirbaz yöntemiyle, hokus pokus yöntemiyle çözüm beklemesin. Biz şapkadan tavşan çıkaran sihirbazlar falan değiliz, bu derdin devası vardır, sabır gerektirir. Sabırla biz inşallah Türkiye’de herkesin birbirini sevdiği, kucakladığı, kardeş kabul ettiği bir ortamı oluşturmak için gayretlerimizi sürdüreceğiz. Biz bugüne kadar attığımız adımların hepsi cesur adımlardır. Eğer biz de ‘bana ne’ deseydik, ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ deseydik, bunların hiçbirine girmeye gerek yoktu. Ama görüyorsunuz ki hükümet gerçekten bu meselelere büyük bir cesaretle eğiliyor, bunu herkes görüyor. Ya biz bu meseleyi çözeriz, ya bu mesele bizi çözer.’’ Çelik, “Demokratik açılım sürecinde bu ülkede kan akmasın, anneler ağlamasın istiyoruz. Biz tek milletiz. Millet, ırk demek değildir” dedi. |
09.02.2010 |
‘Ahmet Türk’ü vurursan af çıkar’ |
11 SUÇTAN kaydı bulunan sabıkalı Mesut Aslandaş, “MİT’çi” dediği iki kişinin kendisinden kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’e suikast girişiminde bulunmasını teklif ettiğini iddia etti. Sabah gazetesinin haberine göre Tekirdağ’a bağlı Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü, firari Mesut Aslandaş’ı Yılmaz Koca ismiyle sahte sürücü belgesi ve ruhsatsız bir tabancayla yakaladı. Adli işlem yapılırken Aslandaş’ın ifadelerinde geçen önemli iddialar üzerine soruşturma derinleştirildi. 20-21 Kasım 2009’da Mesut Aslandaş’ın kamera kayıtlı ifadesi alındı ve Aslandaş’a MİT’çi olduğunu söylediği kişilerle ilişkisine dair detaylı sorular yöneltildi. Aslandaş’ın babası Rıza Aslandaş 2007’de Tekirdağ’da polis memuru Metin Ak’ı şehit etti. Bu dönemde başka bir yaralama suçundan kendi de hapis yatan Mesut Aslandaş tahliye olduktan sonra İstanbul’a gitti. Hapisten tanıştığı bir arkadaşının MİT’çi dediği O.Ç ve soyadını bilmediği E. ile tanıştı. Aslandaş bu kişilerin kendisine Ahmet Türk’e suikast girişiminde bulunmayı teklif ettiğini söyledi. Aslandaş, bu kişilerin “Ahmet türk'ü vurursan af çıkar” dediklerini söyledi. Aslandaş, sahte ehliyeti ise O.Ç.’den temin ettiğini söyledi. Aslandaş, ifadesinde O.Ç. ile İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki MİT binasına gittiğini de belirtti. |
09.02.2010 |
Hukuk dışı oluşumları sağır sultan bile biliyor |
DEVLET Bakanı Faruk Çelik, ‘’Türkiye’de hukuk dışı oluşumların olduğunu artık sağır sultan bile biliyor’’ dedi. Bursa Almira Otel’de sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Çelik, yaptığı konuşmada,’’Türkiye’de hukuk dışı oluşumların olduğunu artık sağır sultan bile biliyor. Bunları saklamamıza gerek yok. 1960 darbesinde başbakan, bakanlar idam edildiyse, 1971 muhtırasında meşru hükümeti uzaklaştırdıysak, 1980’de ihtilal yapıldıysa, yüzlerce insan idam edilmiş, milyonlarca insan fişlendiyse, 28 Şubat’ta meşru hükümeti olmadık şekillerde iktidardan uzaklaştırdıysanız, son olarak bizim kabinede bulunduğumuz 27 Nisan’da sahibi olmayan bir muhtırayla karşı karşıya kaldıysanız, hatta 367 gibi bir olayla, Anayasa’da hiç yeri olmayan bir tabloyla karşı karşıya kalmışsanız ‘Türkiye’de hukuk dışı bazı yapılanmalar yoktur’ gibi bir saçmalığı kimse ifade edemez. Ama bununla kurumlarının tümünü, devletimizi, milletimizi, geniş kitleleri içine alacak şekilde toptancı bir mantıkla karalamak da aynı ölçüde büyük bir yanlış olur. Toptancı bir mantıkla, tümden kurumları karalamaya yönelik kampanyanın da başka bir amacı olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor’’ diye konuştu. Çelik, son olarak kamuoyunda, ‘’EMASYA’’ olarak bilinen protokolün yürürlükten kaldırılmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. |
09.02.2010 |
11 yıllık kredi kartı aidatını geri aldı |
Tüketİcİyİ Destekleme Derneği Eskişehir Çözüm Merkezi Başkanı Osman Çağatay, Odunpazarı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 11 yıllık kredi kartı aidatının kendisine iade edilmesi yönünde verdiği kararı bildirdiği ilgili bankanın, geçmiş dönemlerde hesabından kesilen tüm aidatları iade ettiğini bildirdi. Çağatay, bankaların yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin lira haksız gelir elde ettiği belirterek, ‘’bankaların insanları bugüne kadar soyduklarını ve bu işin bir an önce sonlanması gerektiğini’’ savundu. Bankaların hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde ‘’kart aidat ücreti’’ adı altında müşteriden tahsilat yapıp suç işlediğini savunan Çağatay, şunları ifade etti: ‘’Bu olumsuzluklara karşın hakkını arayan tüketici yasal dayanaktan yoksun uygulamayı sonlandırmaktadır. Bireysel olarak bankaların şahsımla yapmış olduğu kredi kartı sözleşmenin bir örneğini ve geçmiş yıllara ait hesap özetlerinin tamamını bankaların genel merkezinden istedim. Bunların içinden ödemiş olduğum kart ücretlerinin tamamını çıkartarak sözleşmenin sureti ile Eskişehir Odunpazarı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’na başvurdum. Odunpazarı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Müracaatımı değerlendirerek kanunsuz olarak kesilen 11 yıllık kredi kartı aidatının tarafıma iadesine karar verdi. Bu kararı ilgili bankanın genel merkezine ilettim. Geçmiş dönemlerde hesabımdan kesilen tüm kredi kartı aidatları iade edildi.’’ Çağatay, bankalardan, bu karardan ders çıkartıp bugüne kadar aldıkları haksız kart aidatlarını iade etmesini istediklerini belirterek, tüketicilerin haksız olarak kesilen kredi kartı aidatlarını bu yöntemle geri alabileceklerini bildirdi. E |
09.02.2010 |
KAZALARDA İSTANBUL BİRİNCİ SIRADA |
Trafİk kazalarında ilk sırayı her yıl olduğu gibi yine İstanbul aldı. Geçen yıl 10 bin 870’i ölümlü ve yaralanmalı, 39 bin 387’si maddî hasarlı olmak üzere 50 bin 257 trafik kazası meydana geldi. Kazalarda 241 kişi yaşamını yitirirken 16 bin 610 kişi yaralandı. İkinci sırada Ankara, üçüncü sırada Konya, dördüncü sırada Antalya yer alırken, en az kazanın olduğu illerin başında olan Ardahan ve Hakkari’de yaşanan trafik kazalarında ölen olmadı. Tunceli’nde 1, Muş’ta ise 2 kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti. |
09.02.2010 |
Trafİk terörü |
Emnİyet Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinde yer alan bilgilere göre, 2009 yılında 264 bin 163’ü polis, 35 bin 406’sı jandarma bölgesinde olmak üzere toplam 299 bin 569 trafik kazası meydana geldi. Polis bölgesindeki kazalarda 2 bin 969, jandarma bölgesindeki kazalarda ise bin 331 kişi hayatını kaybetti. 160 bin 744 kişi polis, 39 bin 661 kişi ise jandarma sorumluluk alanlarındaki trafik kazalarında yaralandı. Trafik kazalarının 3 bin 393’ü ölümle, 17 bin 513’ü ise yaralanma ile sonuçlanırken 188 bin 663’ü ise maddî hasarlı olarak kayıtlara geçti. Kazalarda toplam 980 milyon 209 bin 298 liralık maddî hasar meydana geldi. Maddî hasarlı trafik kazalarında kazaya karışan tarafların kendi aralarında tutanak düzenlemesine imkân tanıyan uygulama sebebiyle emniyetin verilerine, tarafların anlaşarak kendi aralarında tutanak tanzim ettiği maddî hasarlı trafik kaza sayıları dahil edilmedi. Ölümlü ve yaralanmalı trafik kazaları, 138 bin 942 kaza sürücü, 12 bin 890’ı yaya, 628’i yolcu, 405’i araç, 500’ü ise yol kusuru sebebiyle meydana geldi.
8 MİLYON CEZA KESİLDİ
Trafİk polislerinin Türkiye genelinde yaptıkları denetimlerde 22 bin 168 yaya, 4 milyon 561 bin 722 sürücüye ve 3 milyon 499 bin 267 araç plakasına toplam 8 milyon 83 bin 267 adet trafik cezası tanzim edildi. Sürücü ve yayalara bir yıl içinde 14 milyon 732 bin 644’ü peşin, 951 milyon 657 bin 167’si ihbarlı olmak üzere toplam 966 milyon 389 bin 811 liralık ceza kesildi. Ekiplerin denetimlerinde alkollü araç kullanan 109 bin 192, 100 ceza puanını dolduran 14 bin 137, 5 kez hız limitini aşan 812, sağlık şartları değişen 137, Karayolları Trafik Kanunu gereği hüküm giyen 56 sürücü ile hakkında mahkeme kararı bulunan bin 171 sürücünün sürücü belgeleri geri alındı. |
09.02.2010 |
YÖS’e başvuru şartları değişti |
Bu yıl son kez yapılacak Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı’na (YÖS), Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup, lise öğreniminin tamamını yabancı bir ülkede tamamlayanlar da katılabilecek. YÖK Genel Kurulu, gelecek yıldan itibaren yurt dışından öğrenci kabulüne ilişkin esasları da belirledi. Bu çerçevede yurt dışından öğrenci kabul etmek isteyen üniversiteler, YÖK onayı ile bu öğrencileri alabilecek. Buna göre, lise son sınıfta olan ya da mezun durumda bulunan adaylardan; yabancı uyruklu olanların, Türkiye Cumhuriyeti veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) uyruklu olup lise öğreniminin tamamını KKTC hariç yabancı bir ülkede tamamlayanların başvuruları kabul edilecek. Ayrıca, doğumla Türk vatandaşı olup da İçişleri Bakanlığından Türk vatandaşlığından çıkma izni alanlar ve bunların Türk vatandaşlığından çıkma belgesinde kayıtlı reşit olmayan çocuklarının aldığı 5203 sayılı kanunla tanınan hakların kullanılmasına ilişkin belge (mavi kart) sahibi olanlar da bu sınava başvurabilecek. |
09.02.2010 |
Öğrenciler için Urduca sözlük |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Urdu Dili ve Edebiyatı bölümünde uzman olarak ders veren Dr. Furkan Hamit, öğrencilerinin yeterli sözlük bulmakta zorlandığını görünce, kapsamlı bir ‘’Türkçe-Urduca, Urduca-Türkçe’’ sözlük hazırladı. Mütercim spiker olarak da görev yapan Hamit, alanında ilk olduğunu belirttiği sözlüğü, 4 yıl süren yoğun bir çalışmanın ardından yayınlamanın mutluluğunu yaşıyor. Hamit, sözlüğün Urdu ve Türk dilinin tüm gramer özelliklerini taşıdığını belirterek, her iki ülkenin dil özelliklerine ve dil yapısına uygun açıklamalı bir sözlüğün bugüne kadar oluşturulamadığını söyledi. |
09.02.2010 |
Okullar karlı açıldı |
İlköğretİm ve ortaöğretim okullarında 2009-2010 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı dün başladı. İlk ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci ile 650 bine yakın öğretmen, 2 haftalık yarıyıl tatilinin ardından ders başı yaptı. Eğitim-öğretim yılı 18 Haziran Cuma günü tamamlanacak. Yurt genelinde etkili olan yağışlar eğitimi de etkiledi. Antalya’da dün okulların tatil edilmesinin yanında Denizli’deki etkili kar yağışı sebebiyle debazı ilçelerde okulların 1 gün süre ile tatil edildiği bildirildi. Denizli Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, Çameli ve Serinhisar ilçelerinin merkez ve köyleri ile Honaz ilçesi Karaçay beldesi ve Aydınlar köyü, Beyağaç ilçesinin Sazak, Kapız ve Kızılcaağaç köylerinde, ilk ve orta dereceli okulların yoğun kar yağışı ve olumsuz hava şartları nedeniyle bugün 1 gün süreyle tatil edildiği belirtildi. Burdur’da da Karamanlı ve Yeşilova ilçelerinde, ilköğretim okulları ve liseler tam gün, Tefenni ve Çeltikçi ilçelerindeki okullar ise yarım gün süreyle tatil edildi. |
09.02.2010 |
Yağışlar, çiftçinin yüzünü güldürdü |
Türkİye’nİn tahıl ambarı olarak bilinen Konya ve çevresinde bu yılın Ocak ayında metrekareye düşen yağış, uzun yıllar ortalamasının üzerinde gerçekleşti. Çiftçilerin yüzünü güldüren yağışların tarımda verimi artırması bekleniyor. Meteoroloji Konya Bölge Müdür Vekili Numan Kayaaslan, ocak ayında uzun yıllar ortalamasının üzerinde yağış alınmasının çiftçiler için yüz güldüren bir durum olduğunu dile getirdi. Ocak 2010’da yağışların ağırlıklı olarak yağmur şeklinde gerçekleştiğini bildiren Kayaaslan, Konya merkezde az olan kar yağışının ise ilçelerde normal olduğunu belirtti. Geçmiş dönemleri incelediklerinde karın az, yağmurun fazla yağdığı yıllar bulunduğunu bildiren Kayaaslan, çiftçiler açısından korkulacak bir durum olmadığını söyledi. Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Özkan Taşpınar, toprağı ve bitki köklerini kapatarak donmaktan koruyan karın çiftçiler açısından büyük öneme sahip olduğunu dile getirdi. |
09.02.2010 |
Üleknin batısı see teslim |
Tunca taştı, Edirne’yi sel aldı
EDİRNE Vali Yardımcısı İsmet Akyol, meteoroloji verilerine göre, Tunca Nehri’nin debisinin daha da artabileceğini belirtti. Akyol, Tunca Nehri’nin debisinin artmasıyla birlikte alçak kesimlerde nehrin yer yer çevreye yayılmaya başladığını söyledi. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin yapıldığı Sarayiçi mevkisindeki Tunca Nehri’nin taşması sonucu Kanuni ve Fatih Köprüleri’nin ulaşıma kapatıldığını hatırlatan Akyol, ‘’Meteoroloji verilerine göre, Çarşamba gününden Cuma gününe kadar sağanak beklenmesi nedeniyle Tunca Nehri’nin debisi daha da artabilecek’’ dedi. Son 2 günde yağan yağmurun Tunca Nehri’nin taşmasında etkili olduğunu belirten Akyol, taşkınlarla ilgili önlemlerin alındığını kaydetti. Bu arada, Edirne ile Kırklareli arasında ulaşımın yapıldığı D-20 kara yolu üzerindeki Oğulpaşa Deresi’nin taşması sonucu kara yolu, dün sabah saatlerinde ulaşıma kapatıldı. Kırklareli’nden gelen araçların, Hasköy köyü üzerinden Havsa istikametine yönlendirilerek, D-100 kara yolundan veya TEM Otoyolu’ndan Edirne’ye ulaşmaları sağlanıyor. Etkili olan yağışlara tarihi evlerde dayanamadı ve yola yıkıldı. Kaleiçi Doğan Mahallesi’nde bulunan tarihi boş bir ev gece yarısı çöktü. Çökme anında yoldan kimsenin geçmiyor olması büyük bir faciayı önledi. Evin çöktüğü sokak trafik ekipleri tarafından kapatıldı.
FIRTINA VE ŞİDDETLİ YAĞIŞ ANTALYA'DA ETKİLİ OLUYOR Fırtınalı ve yağışlı hava Antalya’da hayatı olumsuz etkiliyor. Saatteki hızı 90 kilometreyi bulan rüzgâr ve şiddetli yağış sebebiyle Antalya’da birçok bölgede elektrik kesintisi yaşanıyor. Valilik tarafından okulların bir gün süreyle tatil edildiği ilde yollarda oluşan su birikintileri zaman zaman ulaşımda aksamalara yol açıyor. Fırtına sebebiyle elektrik kesintilerine müdahale edemediklerini belirten Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ (AKEDAŞ) Bölge Müdürü Abdullah Uyar, “Bırakın insanları direğe çıkarmayı, yolda giderken bile fırtına insanı uçuruyor” dedi.
Kırklareli'nde 48 saatte metrekareye 36 kilo yağdı
KIRKLARELİ'NDE aralıklarla devam eden sağanakta 48 saatte metrekareye 35.6 kilogram yağış düştü. Kırklareli Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, şehirde 48 saatte metrekareye 35.6 kilogram yağış düştüğünü ifade ederek, yağışın çarşamba gününe kadar aralıklarla devam edeceğini, hava sıcaklığının ise 2 ile 3 derece olacağını kaydettiler. Sağanak sebebiyle Kırklareli Şehir Mezarlığında su altında kalan bazı mezarlarda toprak çökmeleri yaşandı. Kırklareli’nin Pehlivanköy ilçesindeki Ergene Nehri’nin, Kırklareli merkeze bağlı Kocahıdır ve Arizbaba köyü derelerinin taşması sonucu ekili tarım alanları sular altında kaldı.
Yolları su basınca araçlar ilerleyemedi
TIKANAN rögar kapakları sebebiyle suların biriktiği yollarda araçlar ilerlemekte güçlük çekerken, çok sayıda maddî hasarlı trafik kazası meydana geldi. İtfaiye, su basan ev ve işyerlerindeki suları çekerken, belediye ekipleri de suların kapattığı yolları açmak için yoğun çaba sarf etti. Evlerini su basan vatandaşlar, “Her yağmurda bu çileyi çekiyoruz. Alt yapı sorunu çözülemediği için bu haldeyiz. Belediyeler gerekenleri yapmıyorlar. Bir an önce yetkililerin bu sorunu çözüme kavuşturmalarını istiyoruz” diye konuştu. İzmir’in Konak ilçesinde şiddetli yağış nedeniyle toprak kayması meydana geldi. Yuvarlanan dev bir kaya parçası tek katlı bir evin duvarının yıkılmasına neden olurken, olayda eve misafirliğe gelen Sevda Uzunkız (41) isimli kadın belinden yaralandı. AKS ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan kadın tedavisinin ardından taburcu edildi.
İzmir, yağmura teslim
İZMİR'DE önceki gece boyunca yağan yağmur sebebiyle birçok ilçede ev ve işyerlerinde su baskınları yaşandı. Sabah saatlerinde başlayan ve gece de aralıklarla devam eden sağanak yağış hayatı durma noktasına getirdi. Yağış nedeniyle İzmir genelinde çok sayıda ev ve işyerlerinin giriş katlarını su bastı. Balçova, Buca, Güzelbahçe Karşıyaka ve Bayraklı ilçelerinde sokaklarda biriken sular, ev ve iş yerlerine doldu. Evlerini su basan vatandaşlar zor anlar yaşadı. Vatandaşlar, ellerindeki plastik leğen, tas ve kovalarla yağmur sularını boşaltmaya çalıştı.
Dev dalgalar tersaneleri vurdu
ZONGULDAK'IN Ereğli ilçesinde geçen hafta etkili olan şiddetli fırtınada Tersaneler Bölgesi’nde dev dalgaların oluşturduğu maddî hasarın 200 Bin TL olduğu bildirildi. Kdz. Ereğli’de, ekonomik kriz nedeniyle güç şartlar altında ayakta durma mücadelesi veren Tersaneler Bölgesi’ne, bir darbe de Karadeniz vurdu. Geçen hafta etkili olan şiddetli fırtınada oluşan dev dalgalar kıyı tahkimatlarında büyük hasara yol açtı. Ustaoğlu Gemi Sanayi A.Ş. Genel Koordinatörü Avni Biçer, “Tersaneleri koruyan bir ana mendirek yapılmadığı için bu olay her yıl tekrarlanıyor. Fırtına bir gün daha sürseydi maddî ve iş gücü kaybımız çok daha fazla olacaktı” diyerek son fırtınadaki hasarın bilançosunun 200 bin TL olduğunu açıkladı.
Demre’de köprü çöktü
ANTALYA'NIN Demre İlçesi’nde, Köşkerler, Belören ve Çağman köylerine ulaşımı sağlayan Demre Çayı üzerindeki Köşkerler Köprüsü, aşırı yağış ve sel sebebiyle çöktü. Fırtına ve şiddetli yağış Demre’de hasara yol açtı. İlçeyi Köşkerler, Belören ve Çağman köylerine bağlayan Demre Çayı üzerindeki Köşkerler Köprüsü aşırı yağış ve sel nedeniyle çöktü. Köprü tamamen ulaşıma kapatılırken, ilçenin bu köylerle olan bağlantısı Beymelek Beldesi üzerinden sağlanıyor. İlçede kısa süre yağan dolu ise portakal bahçelerine ve seralara da zarar verdi. Saatteki hızı zaman zaman 90 kilometreye varan şiddetli fırtına da, portakal bahçelerindeki ürünün dökülmesine ve denizde dev dalgalar oluşmasına neden oldu. Dalgaların sahile vurduğu odunları toplamak isteyen kişi dalgalara kapıldı. |
09.02.2010 |
Ziraî meteoroloji çiftçinin can simidi |
DEVLET Meteoroloji İşleri (DMİ) Genel Müdürlüğü’nün, internet sitesinden ücretsiz olarak duyurduğu zirai hava tahmini, don uyarısı, nem tahmin haritaları, sıcaklık analizleri ve sulama bilgi sistemi gibi hizmetler, Türk çiftçisinin ürünü için adeta kurtarıcı oldu. DMİ’nin, tarım sektörüne verdiği Zirai Meteoroloji hizmetinden yararlanan çiftçi, don ve kuraklık gibi olaylardan önceden haberdar olarak, yetiştirdiği üründe verim kaybını en aza indirmeyi başarabiliyor. DMİ Zirai Meteoroloji ve İklim Rasatları Daire Başkanlığı Zirai Meteoroloji Şube Müdürü Murat Asar, tarımda zirai meteorolojinin önemine dikkati çekti. TZOB verilerine göre, don olayının tarım sektöründe 1,5 milyar liralık zarar oluşturduğunu hatırlatan Asar, Zirai Meteoroloji hizmetinden yararlanan çiftçinin, don ve kuraklık gibi olaylardan önceden haberdar olarak, yetiştirdiği üründe verim kaybını en aza indirmeyi başarabildiğini belirtti. |
09.02.2010 |
Bu mahallede elektrikli cihazı kullanan yanıyor! |
ADANA'NIN Sarıçam ilçesinde bir mahallede elektrik enerjisindeki ani yükselmeler vatandaşları tedirgin ediyor. Geçtiğimiz hafta voltaj yüksekliğinden bir evde yangın çıktı, 4 ailenin ise elektrikli cihazları hasar gördü. Mahalle halkı, Elektrik Kurumu’nun gerekli tedbirleri almasını istiyor. Toroslar Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (Tedaş) yetkilileri ise, voltaj yüksekliğinden cihazları yanan vatandaşların kendilerine başvurmasını istedi. Yetkililer, o bölgede inceleme yapılmasının ardından sorun tespit edilirse, kendilerine başvuran kişilerin elektrikli cihazlarının tamir ve bakım giderlerini kurumun karşılayacağını bildirdi. |
09.02.2010 |
Otoyola ulaşmak için halatlı köprü yaptılar |
Ordu’nun Fatsa ilçesinde otoyol sebebiyle kara yoluna ulaşım sağlayamayan Demirbaş ailesi, çözümü tahtalı halat köprü yapmakta buldu. Bolaman-Perşembe otoyolunun faaliyete geçmesinden sonra bağ evlerinden kara yoluna ulaşımlarının kesildiğini belirten Mustafa Demirbaş, “Bizim kendi evimizden yola ulaşabilmemiz için en az 2 kilometre yol yürümemiz lâzım. Yürüsek bile yağmur çok yağdığı zaman ırmağın suları yükseliyor ve karşıya geçemiyoruz. Biz de çareyi otoyola uzanan bir köprü yapmakla bulduk. Halatları karşıdan karşıya gererek ve tabanını tahtalarla kapatarak bir köprü yaptık. Geçerken biraz sallanıyoruz, ama köprümüz çok sağlam oldu. Maddî durumumuz biraz daha iyi olsaydı araba geçen köprü yapardık. Şimdilik bizim için bu da yeterli. Yaptığımız köprü için çevremizdeki hane sahiplerinden hiçbir maddî katkı almadık, ama herkes bu köprüden geçebilir” dedi. |
09.02.2010 |
Herkese ‘gülkart’ |
ISPARTA Belediyesi, halk otobüsleri taşımasında 1 Mart’tan itibaren ‘kentkart sistemine’ geçiyor. Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’ın şehir içi ulaşımda halkın modern sistemle tanıştırılmasını amaçlayan uygulaması için Özel Halk Otobüsleri Kooperatifi, yaklaşık 1 milyon TL’lik yatırım yaptı. Akıllı kart, araç takip sistemi, akıllı durak ve akıllı medya sistemlerini kapsayan uygulama 1 Mart’ta başlayacak. Halk otobüslerinde para ile binişi devre dışı bırakan sistem için ilk etapta 100 bin kart bastırıldı. Belediye Başkan Yardımcısı Aydın Şanlıtürk, kentkart sistemi kapsamında kullanılacak akılı karta Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’ın isteğiyle ‘Gülkart’ adının verildiğini belirterek, “Amacımız 1 Mart’tan itibaren herkesi bir Gülkart sahibi yapmak. Fiyatlarda bir değişiklik olmayacak. Eski fiyatlar uygulanacak” diye konuştu. |
09.02.2010 |
Sigaraya yılda 100 bin kurban |
Yeşİlay Genel Başkanı Necati Özfatura, Türkiye’de tütün ve sigara kullanımı sebebiyle yılda 100 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, ‘’Bu kişilerden 17 bini sigara dumanını pasif olarak solumuş vatandaşlarımızdır. Sigara nedeniyle akciğeri hastası 3 milyon vatandaşımız, türlü zorluklar ve nefes darlığı ile yaşamaktadır’’ dedi. Özfatura, 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’de tütün kontrolüyle mücadelede çok önemli adımlar atıldığını, tütün ve tütün mamullerinin kapalı alanlarda da kullanımına yasak getirilmesiyle birlikte, sigara alışkanlığında azalma olduğunu bildirdi. Yasaklara uyum konusunda da çok fazla bir ihlalle karşılaşılmadığını vurgulayan Özfatura, ‘’Son anketlere göre yasaya yüzde 90’ların üzerinde destek verildiği ve uyum sağlandığı belirlendi’’ diye konuştu. Özfatura, yasa ile birlikte Türkiye’de sigara kullanmayan 50 milyon vatandaşın ve sigara kullanmadığı halde kapalı mekanlarda pasif içiciliğe maruz kalanların temiz hava soluma hakkının teslim edildiğini söyledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), sigara tüketiminin azaltılması için kapalı ortamlarda sigara içilmesinin yasaklanması gerektiği yönündeki önerisine Türkiye’nin uyum sağlayan 6. ülke olduğunu ifade eden Özfatura, ‘’DSÖ yetkilileri, tütün kontrolündeki başarılarından dolayı 9 Aralık 2010’da Türkiye’yi dünyaya model ülke olarak takdim etmiştir. Türkiye, İrlanda ve İngiltere, günümüzde tüm dünyada ‘dumansız hava sahası’ konusunda en başarılı ülkeler arasındadır’’ dedi.
İNGİLTERE, SİGARAYI KALDIRIMDA DA YASAKLIYOR
İngİltere, sigara ile mücadelede mevcut yasaklardan sonra sigara paketlerinde ‘’düz paket’’ uygulamasına geçilmesini, sigara otomatlarının yasaklanmasını ve iş yerleri ve publar gibi kapalı kamusal alanlarda uygulanan sigara yasağı kapsamının, kaldırımlar ve binaların girişleri gibi alanları da içerecek şekilde genişletilmesini planlıyor. SSUK Dönem Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, İngiltere’nin sigara karşıtı mücadelede öncü ülkeler arasında yer aldığını ve Sağlık Bakanı Andy Burnham’ın bu alanda yapılan tüm çalışmalara destek veren çok önemli bir isim olduğunu söyledi. İngiltere Hükümetinin ‘’Tütün Kontrolü Stratejisi’’ kapsamında almayı hedeflediği önlemlerle sigaraya karşı önemli çalışmalara imza attığını dile getiren Dağlı, Bakan Burnham’ın son olarak sigara endüstrisi için büyük tehdit oluşturan ‘’Düz Paket’’ uygulamasını savunduğu belirtti. Dağlı, İngiltere’de mevcut durumda nüfusun yüzde 21’ini oluşturan sigara içenlerin oranının 10 yıl içinde yüzde 10’a düşürülmesinin hedeflendiğini belirterek, ‘’Bu doğrultuda sıkı önlemler almayı hedefleyen İngiltere Sağlık Bakanlığının ilk planı, paket tasarım yasağını yürürlüğe sokmak. Bu yasanın yürürlüğe girmesi durumunda, İngiltere Sağlık Bakanlığının paketler üzerindeki logo, renk ve grafikleri yasaklaması ve sadece sigara markasının metnine izin vermesi bekleniyor’’ dedi.
ÖMÜRDEN 10-20 YIL ÇALIYOR
Ülkemizde 9 Şubat "Sigarayı Bırakma Günü" ilan edilirken, Necati Özfatura, tütün ve sigara kullanımı nedeniyle Türkiye’de yılda 100 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, şunları kaydetti: ‘’Bu kişilerden 17 bini kendi sigara içmediği halde sigara dumanını pasif olarak solumuş vatandaşlarımızdır. Yurdumuzdaki 20 milyon tütün kullanıcısından yaklaşık 10 milyonu, toplam ömründen 10-20 yılı tütün sebebiyle yitirecektir. Sigara nedeniyle akciğer hastası 3 milyon vatandaşımız, türlü zorluklar ve nefes darlığı ile yaşamaktadır. Her yıl çoğu sigara kullanımından ve pasif duman solumaktan oluşan 90 bin kanser vakası teşhis edilmektedir.’’ Bu arada 2009 yılı rakamlarına göre sigara için vatandaşın cebinden her ay 1 milyar 656 milyon lira çıkıyor. Bu rakamın, Aralık'taki ÖTV zammına paralel, sigara fiyatlarının yüzde 15 ile 40 artmasından sonra daha da yükseleceği belirtiliyor. |
09.02.2010 |
İngiliz çocuklar, Nasrettin Hoca ile büyüyecek |
Türkİye’ye yerleşen İngiliz Hayley Barnett’in Aydın’ın Didim ilçesinde açtığı, İngiliz çocuklarının da eğitim gördüğü kreşte, çocuklara ‘’Nasrettin Hoca ve Keloğlan’’ gibi masal kahramanları anlatılıyor. Son yıllarda özellikle İngilizlerin hem tatil hem de yerleşmek için tercih ettikleri Didim’de, İngilizlerin açtıkları işletmeler de gün geçtikçe artıyor. Son olarak İngiliz vatandaşı Hayley Barnett, ilçede bir kreş satın alarak Türk ve İngiliz çocuklarına hizmet vermeye başladı. Adı ‘’Minik Periler’’ olan kreşte 2-6 yaş arasındaki çocuklar hem Türkçe hem İngilizce şarkılar söylüyor, oyunlar oynayarak iki kültürü bir arada yaşayabiliyorlar. 2 Anaokulu öğretmeni, 1 beden eğitimi öğretmeni ve İngiliz Uyruklu bir İngilizce öğretmenin görev aldığı kreşte, 9’u İngiliz toplam 25 çocuk eğitim görüyor. Çocuklara Nasrettin Hoca ve Keloğlan gibi masal kahramanlarının öğretildiği ve anlatıldığı kreşin duvarlarında, Nasrettin Hoca ve Keloğlan’ın figürleri de yer alıyor. Kreş işletmecisi Barnett, Didim’e daha önce 10 defa tatile geldiğini ve ilçeyi çok sevdiği için yerleşme kararı aldığını söyledi. İngiltere’de yardımcı öğretmen olarak kreşlerde çalıştığını belirten Barnett, ‘’Çocukları sevdiğim için kreş açmaya karar verdim. Benim de 3 kızım var. 18 aydır Didim’de yaşıyorum. En küçük kızım Ruby burada Türkçe konuşmayı öğreniyor. Ben de öğreniyorum, ama biraz yavaş. Ben Türkleri çok seviyorum, burada yaşadığım için çok mutluyum’’ dedi. Barnett, kreşte Türk çocuklarının İngilizce, İngiliz çocuklarının da Türkçe dil eğitimi aldığını aktararak, beraberce dans, müzik, tiyatro, jimnastik ve satranç kurslarına katıldıklarını söyledi. |
09.02.2010 |
Müstehcen yayına Çin seddi! |
MÜSTEHCEN yayın yapan internet sitelerine karşı mücadele veren Çin, bir işletmeciyi 13 yıl hapisle cezalandırdı. Guangdong eyalet mahkemesi, Huang Yizhong adlı kişiyi müstehcen içerikli materyali kopyalayıp yaymak suçundan 13 yıl hapis ve 15 bin dolar para cezasına çarptırdı. Çin’de geçen yıl bu kapsamda 5 bin 394 kişi tutuklandı ve 9 bin site kapatıldı. Çin, sağlıksız içerikli sitelerle mücadele için “Great Firewall of China” (İnternette Çin Seddi) olarak bilinen filtrelemeyi uyguluyor. |
09.02.2010 |
Kur’ân-ı Kerim öğrenmenin yaşı yok |
Dİyanet İşleri Başkanlığı’nın talimatı üzerine harekete geçen Oltu İlçe Müftülüğü yaşlılara yönelik camilerde Kur'ân-ı Kerim dersi vermeye başladı. Yapılan çalışma ile ilgili bilgi veren Oltu İlçe Müftüsü Lütfü İmamoğlu, ilçe merkezinde bulunan toplam 15 camide her gün yatsı namazından sonra yaşlılara yönelik Kur'ân-ı Kerim dersi verildiğini söyledi. İlçe Müftülüğü’nde görev yapan imamlar ve emekli vaizlerin gönüllü olarak görev aldıkları Kur'ân-ı Kerim öğretimi derslerine cami cemaatinin büyük ilgi gösterdiğini ifade etti. Cemaatin gösterdiği bu yoğun ilginin kendilerini bir hayli memnun ettiğini belirten Müftü İmamoğlu, 50–60 yaşın üzerindeki cemaatin büyük bir aşk ve şevk ile Kur'ân-ı Kerim’i öğrenme ve okumaya çalıştıklarını, isteyen herkesin rahatlıkla bu derslere katılabileceğini kaydetti. |
09.02.2010 |
Meşrubat pankreasa zararlı |
Haftada en az iki kez meşrubat içenlerde pankreas kanseri riskinin çok daha fazla olduğu bildirildi. Singapur’da yapılan, 60 bin civarında kişiyi kapsayan araştırmada, meşrubat yerine daha ziyade meyve suyu içenlerde ise bu riskte artış bulunmadığı belirtildi. Araştırma başkanı Minnesota Üniversitesinden Mark Pereira, meşrubatlardaki yüksek seviyedeki şekerin vücutta insülini artırıyor ve bunun da pankreas kanser hücrelerinin oluşumuna katkıda bulunuyor olabileceğini söyledi. “Cancer Epidemiology, Biomarkers & Prevention” dergisinde yayımlanan araştırmada, söz konusu 60 bin kişi 14 yıl boyunca takip edildi. Zaman içinde gönüllülerden 140’ında pankreas kanseri görüldü. Pankreas kanserine yakalananların yüzde 87’sinin haftada 2 veya daha fazla meşrubat içme alışkanlıklarını olduğu tespit edildi. Daha önce yapılan bazı araştırmalarda da pankreas kanseriyle kırmızı et, özellikle de çok kızarmış ve kavrulmuş et arasında bağlantı bulunmuştu. Pankreas kanseri, en öldürücü kanser türleri arasında bulunuyor. |
09.02.2010 |
Kuş dili gelecek nesillere aktarılacak |
Gİresun’un Çanakçı İlçesine bağlı Kuşköy’de, Kuşdili Yaşatma, Kültür ve Turizm Derneği’nin Olağanüstü Genel Kurulu, yörede halk arasında haberleşmede kullanılan kuş diliyle (Islıkla) gerçekleştirildi. Görele Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde gerçekleşen genel kurulun divan başkanlığını Çanakçı’nın Karabörk beldesi Belediye Başkanı Ömer Karaman yaptı. Tek listenin yer aldığı kongrede Şeref Köçek yeniden başkan seçildi. Kongrede güven tazeleyen Şeref Köçek, kuş dili ile tercüme edilerek yaptığı konuşmasında kuşdilinin yüzyıllardır yörede haberleşmekte kullanıldığını söyledi. Kuş dilinin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için mücadele ettiklerini belirten Köçek, şöyle konuştu: “Kuş dilini yaşatmak, korumak sadece bizim değil tüm yörenin sorunudur. Birlik ve beraberlik içinde organizasyonlar yaparak bu kültürü yaşatmaya devam edeceğiz. Yönetim olarak bu güne kadar Kuşdili’ne hizmet yapmış bütün arkadaşlara minnettarız. Yeni yönetimle 2010’un haziran ayının son hafta sonu veya temmuzun ilk hafta sonu gerçekleştirilecek 13. Kuşdili Festivali’ne şimdiden hazırlık yaparak diğerlerinden daha başarılı olmayı ve bu sayede Kuşdilini bütün dünyaya tanıtmayı hedeflemekteyiz.” |
09.02.2010 |
Muhtar, domuz diye köylüsünü vurdu |
Karabük’ün Eflani ilçesinde köy muhtarı Mahir K., çalılıklar arasından gelen hışırtıyı domuz sanarak av tüfeğiyle ateş açtı. Çalılıkların arasına bakmaya giden Mahir K., yerde yaralı olarak yatan Kamil Taraş isimli köylüyü buldu. Muhtar, 112 ambulansına haber vererek yaralı Taraş’ı Karabük Devlet Hastanesine kaldırdı. Taraş’ın hayati tehlikesi olmadığı belirtildi. |
09.02.2010 |