16 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Kandil’e operasyon bizim başarımız

Başbakan Erdoğan, açılım sürecinin yaşandığı ve DTP’nin kapatılması sebebiyle protestoların arttığı bir dönemde, ‘’Eğer bugün Kandil’e operasyon yapılabiliyorsa, bu iktidarımızın siyasî, diplomatik başarısıdır, 5 Kasım 2007’nin başarısıdır. Terör cephesi silâhını bırakmadığı sürece askerimiz de polisimiz de operasyonlarına son vermeyecek, vermez’’ şeklinde konuştu.

Kandil’e operasyon bizim başarımız

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Eğer bugün Kandil’e operasyon yapılabiliyorsa, bu iktidarımızın siyasi, diplomatik başarısıdır, 5 Kasım 2007’nin başarısıdır. Terör cephesi silahını bırakmadığı sürece askerimiz de polisimiz de operasyonlarına son vermeyecek, vermez’’ dedi.

TBMM Genel Kurulunda, 2010 yılı bütçesi üzerindeki eleştirilere cevap veren Erdoğan, ‘’demokratik açılım’’ konusunda muhalefetin eleştirilerine değindi. DTP’nin uç eleştirilerinin benzerini MHP’nin yaptığını belirten Erdoğan, ‘’DTP, PKK’nın muhatap alınmamasını, PKK ile müzakere yapılmamasını eleştiriyor. MHP, PKK’nın muhatap alındığını, PKK’yla müzakere edildiğini söylüyor. DTP, PKK’nın tasfiye edilmeye çalışıldığını; MHP, PKK’nın meşrulaştırılmaya çalışıldığını söylüyor. O başka, bu başka, hangisi doğru? Bizim yaptığımız doğru. Çok ilginçtir; DTP de dağa çıkmaktan bahsediyor, MHP de dağa çıkmaktan bahsediyor. Biz ise her zaman olduğu gibi sağduyunun, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin sesiyiz. Hepinizi buraya, Parlamentoya siyaset yapmaya çağırıyorum. Farkımız bu...Çünkü sorunun çözümü konusunda tartışılma yeri Meclistir, demokrasidir, siyasettir.” MHP’ye eleştirilerini sürdüren Erdoğan, şöyle devam etti: “‘Bizim dönemimizde terör durdu’ diyorsunuz. Amerika, terörist başını sizlere teslim etti. O zaman hangi yasa uygulamadaydı? Peki, İmralı’ya kim yerleştirdi? Bütün gerçekler milletimin gözü önünde devam etti. Muhalefetin tamamına sesleniyorum; ‘Terörle mücadele edilmiyor’ diyerek bu ülkenin askerine, polisine, jandarmasına, korucularına haksızlık, insafsızlık ediyorsunuz. Terörle mücadelede onların şevkini siz kırıyorsunuz? Ben her zaman askerime de emniyet teşkilatına da ‘Ne ihtiyacınız varsa, bunu bize söyleyin, ne gereği varsa, ihtiyacınızda A’den Z’ye bunları yapmaya hazırız’ demişimdir. Her zaman bize söylenen şudur, ‘Ne istediysek aldık’ olmuştur. Eğer bugün Kandil’e operasyon yapılabiliyorsa, bu iktidarımızın siyasi, diplomatik başarısıdır, 5 Kasım 2007’nin başarısıdır. Acaba bizden önceki yönetimler içerisinde, özellikle bir önceki yönetim Ankara’nın dışına çıkabildi mi? Ankara’nın dışında hangi ülkeyle oturup da bu konuları görüşebildiler? Defalarca sınır ötesi harekat yapıldı, hala yapılıyor. Hala devam ediyor. Bu konuda kararlılığımız devam edecek. Ülkemizde aynı şekilde, terör cephesi silahını bırakmadığı sürece askerimiz de polisimiz de operasyonlarına son vermeyecek, vermez. ‘’

16.12.2009


 

KOMİSYON, SORGULAMA YETKİSİNE SAHİP OLMALI

Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanvekili Bülent Orakoğlu, “Sorunu çözmek için PKK ile yüzleşmek zorundayız. Bu terör örgütü nasıl doğdu, kimler kurdu, kimler kullanıyor? 'Öcalan soruşturma komisyonu' kurulsun. Hazırlık, araştırma değil, soruşturma komisyonu. Sorgu, yargı yetkisindedir. Buna daha fazla yetki verelim. Bunun çözüme çok ciddî faydaları olacaktır” dedi.

DAĞLICA VE AKTÜTÜN GİBİ TOKAT'IN PEŞİ

BIRAKILMASIN

“Bu işin temelinde de Ergenekon var” diyen Orakoğlu, “PKK eylemleri, hep kritik zamanlarda oluyor. Tokat saldırısının arka perdesini Dağlıca, Aktütün gibi bırakmamak lâzım. Bu olayların üzerine gidip PKK'yı provokasyon amaçlı kullanan iç ve dış mihrakları bulmamız gerekiyor” dedi. Orakoğlu, açılımın AKP'ye karşı bir “kurt kapanı”na dönüştürülmek istendiğini söyledi.

Öcalan’ın bağlantıları deşifre edilsin

ESKİ Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, “Açılım” politikalarına yardımcı olmak, aynı zamanda da PKK terör örgütünü yönetenleri ortaya çıkarmak amacıyla “Öcalan Soruşturma Komisyonu” kurulmasını istedi. Orakoğlu, “Bunu kurduğumuz zaman kimlerin kullandığı çok açık bir şekilde ortaya çıkacak” dedi.

Eski emniyetçi Orakoğlu, sokak olaylarından Tokat’taki hain saldırıya kadar birçok konuda dikkat çekici açıklamalarda bulundu. KCK’nın şehirde ciddi örgütlendiğinin görüldüğünü anlatan Orakoğlu, dünyada Ergenekon örgütü başta olmak üzere terör örgütünü kullanan 10’a yakın gizli servisin bulunduğunu ileri sürdü.

Reşadiye baskınından sonra birden bire hükümet ve “Ergenekon yaptı” diyenler için ihanet suçlamalarının ortaya atılmaya başlandığını belirten Orakoğlu, siyasilere şu çağrıda bulundu:

“Kürt sorununu çözmek için bir kere PKK ve PKK gerçeği ile yüzleşmek zorundayız. Bu terör örgütü nasıl doğmuştur, kimler kurmuştur, kimler kullanmaktadır? ‘Öcalan Soruşturma Komisyonu’ kurulsun. Hazırlık, araştırma komisyonu değil. Soruşturma komisyonu, sorgu, yargı yetkisindedir. Buna daha fazla da yetki verelim.

Bunu kurduğumuz zaman kimlerin kullandığı çok açık bir şekilde ortaya çıkacak. Türkiye’de insanları kutuplaştıran kim var, iç güç mü dış güç mü? bunların hepsi tek tek çıkacak. Türkiye olarak bir neşter vuralım. Türkiye’deki bu terör olgusunun Kürt sorununun çözümüne çok ciddi faydaları olacaktır. Bir daha, bir daha eskiye dönmeyeceğiz. Devletin içerisinde birçok insan bundan rahatsız durumda.

Komisyon kurulduğu zaman ellerinde bilgi, belge olanlar, kendilerine sıkıntı gelmeyeceğini anladıkları zaman devlet içerisinde çalışmış bu ilişkileri bilen birçok kişinin bu komisyonlara gelerek bu olayı aydınlatacağına inanıyorum.

Ergenekon soruşturmalarının şu hale gelmesinde, bu kadar büyümesinde örgütün içerde çözülmesi etkili olmuştur. Örgütün içerisinde ihtilaflar var. PKK, Hizbullah konuları gündeme geldiğinde kamuoyu görecektir, savcılarımızda çok ciddi belge bilgiler bulunmaktadır. Ergenekon operasyonları bittikten sonra açılıma girilseydi. Türkiye’de açılım gereklidir, şu an açılım AK Parti’ye karşı bir ‘kurt kapanı’ haline dönüştürülmek istenmektedir. Eğer Ergenekon operasyonlarını yapsaydık, Ergenekon’da şu anda Türkiye’nin geçmiş karanlık 30 yılı ile tam hesaplaşabilseydik ve ondan sonra bu açılıma girseydik Türkiye bu manzara ile karşılaşmayacaktı. Bu işin temelinde yine Ergenekon vardır, Ergenekon’la ilgili operasyonlar vardır. Bu operasyonlar ve KCK operasyonları devam etmelidir.”

“PKK’NIN ARŞİVİ BİZDE Mİ, SURİYE’DE Mİ?”

SÖZÜ tekrar ‘Öcalan Soruşturma Komisyonu’na getiren Orakoğlu, şöyle devam etti: “Verilen ifadeler üyeler tarafından hemen açıklanmayacak. Hem ifade verenlerin kimliğinin gizliliği açısından, hem devlet sırrı varsa onlar da ayıklanarak PKK gerçeğiyle yüzleşelim. Türkiye PKK ve PKK gerçeğiyle yüzleşmeden bu sorunları çözemez. Hâlâ söylüyoruz PKK’nın arşivi nerede? Öcalan 99’da yakalandığında, ‘arşiv Suriye’de getirebilirim’ dedi. Bizde mi yoksa başka ülkelerde mi? bulalım bilelim bunları. Niye saklıyoruz? Çünkü sakladıkça PKK’yı kullananlar güç kazanıyor. Artık dünyada gelişen trendler demokrasi trendleri. Bu ülkenin iç barışına, demokrasisine, istikrarına göz dikmiş unsurlar kim? Bunların bulunması lazım. Bunlar artık klasik politikalarla yapılacak işler değil. Araştırmalarda Türkiye bu klasik politikaları aşmak zorundadır.”

“DAĞLICA VE AKTÜTÜN GİBİ OLMASIN”

DTP’nin kapatılıp kapatılmamasının şehir eylemlerine çok etki etmediğini savunan Orakoğlu, partinin kapatılmasının şehir eylemlerinde KCK’nın etkisini artıracağını söyledi. Türkiye’nin gelip gelip bir duvara tosladığını anlatan Orakoğlu, normal bir “PKK ideolojisi”nin düşünülemeyeceğini belirtti. PKK’nın insiyatif eylemlerinin, hep kritik zamanlarda olduğuna dikkati çeken Orakoğlu, “Tokat olayınır arka perdesini Dağlıca, Aktütün gibi bırakmamak lazım. Bu olayların üzerine gidip PKK terör örgütünü provokasyon amaçlı kullanan iç ve dış mihrakları bulmamız gerekmektedir. Yoksa Türkiye’de ihanet edebiyatı alır gider” diye konuştu.

“ÖRGÜT İLE İRTİBATLILARA YASAK YOK”

Birlik beraberliğin çok önemli olduğunu ve vatandaşların tahrik edilebileceğine dikkat çeken Orakoğlu, DTP kapatma davasında Emine Ayna gibi örgütle direkt bağı olan insanlara yasak gelmemesinin düşündürücü olduğunu ifade etti. DTP içerisinde bazı unsurların Ergenekon ve Abdullah Öcalan ile irtibatı olduğunu dile getiren Orakoğlu, bunlarla ilgili hiçbir yasaklama kararının çıkmadığına dikkat çekti. Orakoğlu, karara bakıldığında “Hem KCK’nın hem de DTP içerisindeki Öcalan ile görüşen Ergenekon yapılanması birtakım insanların korunduğu gibi” bir izlenimin doğduğunu kaydetti.

16.12.2009


 

Esnaf, göstericilere ateş açtı: 2 ölü, 7 yaralı

MUŞ'UN Bulanık ilçesinde DTP’nin kapatılmasını bahane ederek izinsiz gösteri yapan grup, bir banka ile bazı iş yerlerine taşla saldırdı.

Olaylarda, 2 kişi öldü, 7 kişi yaralandı. Göstericilere ateş açtığı iddiası ile ilgili bir esnaf gözaltına alındı. İzinsiz gösteri yapan grup, ilçe merkezinde yapılan basın açıklamasının ardından, 700. Yıl Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Kalabalık, daha sonra söz konusu cadde üzerinde bulunan bazı iş yeri ile bir bankaya taşlarla saldırdı. Emniyet güçlerinin söz konusu kişileri dağılmaları konusunda uyardığı, ancak protestoların sürdüğü öğrenildi. Bu arada, devam eden olaylarda Kemal Kayacan ile Nejmi Oral isimli vatandaşlar açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. İzinsiz gösteri sırasında silah kullanılmasına ilişkin olarak, T.B isimli bir esnaf yakalanarak gözaltına alındı. T.B’nin, iş yerinin camlarının göstericiler tarafından kırılması, otomobilinin yakılması üzerine göstericilere ateş ettiği ifade edildi.

16.12.2009


 

GÜNFED Başkanı Demir: Ülke olağanüstü bir süreçten geçiyor

GÜNEYDOĞU Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Federasyonu (GÜNFED) Başkanı Mehmet Demir, ülkenin son günlerde olağanüstü bir süreçten geçtiğini belirterek, başta siyasiler olmak üzere kimsenin sorumsuz davranma ve beyanat verme lüksünün olmadığını söyledi.

GÜNFED Başkanı Mehmet Demir, yaptığı açıklamada, ülkesini seven her bireyin bu süreçte sorumlu davranması gerektiğine dikkat çekti. Bu süreçte olumlu açıklamalarda bulunmanın bir vatan borcu olduğunu ifade eden Demir, “Maalesef muhalefet partilerinin söylemleri, 12 Eylül öncesi siyasi tartışmaları hatırlatıyor. Bu millet artık okuyor, bir sürü iletişim kaynaklarından besleniyor. Her konuşmaya, her beyanata her birey istediği zaman ulaşma imkanına sahip” dedi. Demir, bu ülkede birlik beraberlik olacaksa, kan duracaksa, demokratik açılımı sonuna kadar desteklediklerini ifade etti. Bu açılımın ekonomiye de çok olumlu yansımaları olacağını kaydeden Demir, ancak geçmiştekine benzer birtakım oyunların sahneye konulmaya başlandığına dikkat çekti. Demir, şöyle konuştu: “Bu topraklarda, bir kez daha oyunlar oynanıyor. Bu oyun, koskoca bir milleti, birbirine düşürerek sürdürülüyor. 60 sene öncesine dönüp bir bakalım. Bütün darbe zeminleri birbirine benziyor. Önce anarşi hortlatılıyor. Aynı günde aynı tabancayla bir solcu, bir sağcı genç öldürülüyor. Gazeteciler, aydınlar, akademisyenler, sendikacılar, politikacılar suikastlara uğruyor. Günlük hayat çekilmez hale getiriliyor. Millet canından beziyor. Sonra, ‘size bir kurtarıcı lazım artık...’ diye konuşulmaya, yazılmaya başlanıyor. Ve kurtarıcılar sahne alıyor.”

16.12.2009


 

İstanbul’da, 25 kundakçı yakalandı

İSTANBUL'DA çeşitli tarihlerde araç kundaklama, korsan gösteri yapma ve İETT otobüsü yakma gibi çeşitli eylemlere katıldıkları iddia edilen 25 kişi gözaltına alındı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlükleri ile Ataşehir, Beyoğlu, Esenyurt, Gaziosmanpaşa, Silivri ve Sultanbeyli ilçe emniyet müdürlüklerinin koordineli çalışmaları sonucunda ‘’bölücü terör örgütü’’ne yönelik operasyon gerçekleştirildi. Operasyonda, ‘’bölücü terör örgütünde faaliyet gösteren, örgüt adına kamu düzenini bozarak güvenliği tehlikeye düşürmek amacıyla araç kundaklama, molotofkokteylli korsan gösteri yapma, İETT otobüsü yakılması ve güvenlik güçlerine karşı taşlı-sopalı saldırı eylemlerine karıştıkları’’ öne sürülen 25 kişi yakalandı.Gözaltına alınan 25 kişiden 2’si, önceki gün sevk edildikleri Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesinde tutuklandı.

16.12.2009


 

Aysel Tuğluk zorla mahkemeye getirilecek

İSTANBUL 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin DTP’yi kapatmasıyla milletvekilliğinin düşmesine karar verilen Aysel Tuğluk’un “terör örgütü üyesi olmak” suçundan yargılandığı davanın 30 Mart 2010 tarihinde yapılacak duruşmasına “zorla getirilmesini” kararlaştırdı.

Tuğluk, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde 5 sanıkla birlikte 5 ile 15 yıl arasında hapis cezası talebiyle yargılandığı davanın dünkü duruşmasına katılmadı. Bunun üzerine mahkeme heyeti, dosyanın geldiği aşamayı dikkate alarak, sanık Tuğluk’un gelecek duruşmaya ‘’zorla getirilmesine’’ ve getirildiğinde de sorgu ve savunmasının tespit edilmesine karar verdi. Bu konuda Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 30 Mart 2010 tarihine erteledi. Bu arada, Tuğluk’un, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen başka bir dava kapsamında da talimatla vereceği ifadesi beklenecek.

16.12.2009


 

Zanlıda Musa’nın kan örneği çıktı

Erzurum’da 3 Kasımda kaybolan Musa Kanğ’ın, 9 Kasım gecesi ölü bulunmasıyla ilgili yürütülen soruşturmada, olay yerinden alınan bazı numunelerde katil zanlısı olarak tutuklu bulunan B.E’ye ait kan örneklerine rastlandı.

Edinilen bilgiye göre, 9 Kasım gecesi tren garının kuzeyindeki metruk bir binada Musa Kanğ’ın cesedinin bulunmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, söz konusu bölgeden alınan bazı numunelerde tutuklu katil zanlısı B.E’ye ait kan örnekleri tespit edildi. Ankara Kriminal Polis Laboratuvarında hazırlanan raporun yazılı halinin henüz soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılığına ulaşmadığı ancak alınan ilk şifahi bilgide, bazı bulgularda B.E’ye ait kan örneklerinin yer aldığı öğrenildi. Bu arada, raporun savcılığa ulaşmasının ardından, konuyla ilgili daha net bir görüşe varılabileceği belirtildi. Erzurum’da 3 Kasımda kaybolan, 9 Kasım gecesi tren garının kuzeyindeki metruk bir binada cesedi bulunan Musa Kanğ cinayetiyle ilgili olarak önce S.K, ardından 16 yaşındaki madde bağımlısı, sabıkalı B.E. tutuklanmış, mahkeme daha sonra S.K’nın tahliyesine karar vermişti.

16.12.2009


 

AB’ye girdiğinizde sorunlar çözülür

Yunanistan’ın Washington Büyükelçisi Vassilis Kaskarelis, Türkiye’nin AB üyesi olduğunun ertesi günü, Ankara ile Atina arasındaki sorunların çok büyük bir kısmının, üzerinde tartışmaya bile gerek kalmadan çözüleceğini söyleyerek, “Örneğin Ege sorunlarını ele alalım. Türkiye AB üyesi olunca, sınırlar ortadan kalkacak, dolayısıyla sorun da kalmayacak” dedi.

Türkiye, AB’ye girince sorunlar çözülür

Yunanİstan’In Washington Büyükelçisi Vassilis Kaskarelis, “Türkiye’nin AB üyesi olduğunun ertesi günü, Ankara ile Atina arasındaki sorunların çok büyük bir kısmının, üzerinde tartışmaya bile gerek kalmadan çözüleceğini” söyledi. Washington’da düzenlediği bir konferansın ardından sorularını cevaplayan Kaskarelis, “Eğer Türkiye AB üyesi olursa, hemen ertesi gün, aramızdaki sorunların çok büyük bir kısmı üzerinde tartışmaya bile kalmadan çözülecektir. Örneğin Ege sorunlarını ele alalım. Türkiye AB üyesi olunca, sınırlar ortadan kalkacak, dolayısıyla sorun da kalmayacak” dedi. AB içinde, genişlemeye dair bir yorgunluğun olduğunu ve mali krizin etkilerini üzerinde hisseden kamuoylarının aday ülkeleri bir yük gibi algıladığını savunan Kaskarelis, bu tutumun sadece Türkiye’ye değil, ne kadar nüfusa sahip olurlarsa olsunlar tüm ülkelere yönelik olduğu görüşünü dile getirdi. Kaskarelis, kendisinin, Türkiye’nin AB üyeliğinin en güçlü destekçilerinden biri olduğunu vurgulayarak, “Çünkü bunun sadece Türkiye ile Yunanistan’ın değil, Avrupa’nın da çıkarına olduğuna kuvvetle inanıyor, bu hedef yolunda sıkı çaba gösteriyoruz” dedi. Kaskarelis, sözlerinin, Türkiye ya da bir başka ülkenin, AB’nin kural ve ilkelerini görmezden gelerek birliğe üye olmasını destekledikleri anlamına gelmediği uyarısında bulunarak, “Eğer bir yere katılmak istiyorsanız, kurallara uymak zorundasınız” dedi.

16.12.2009


 

Telo: Türkiye’nin kaderi Almanya ve Fransa’nın elinde

Sİyaset bilimci Prof. Dr. Mario Telo, Türkiye’nin kaderinin AB’nin 27 üyesinde değil Almanya ve Fransa’nın elinde olduğunu söyledi.

CIFE (Centre International de Formation Europeenne), Brüksel’deki merkezinde öğle araları toplantılar serisine “Lizbon Anlaşması: AB’nin Uluslarası Gücü” konulu bringle devam etti. ABHaber’e göre, toplantıya konuşmacı olarak katılan Brüksel Hür Üniversitesi (ULB) Avrupa Çalışmaları Bölümü Başkan Yardımcısı ve London School of Economics’te de dersler veren siyaset bilimci Profesör Mario Telo, yeni dünya düzeninde çok taraflı, çok katmanlı ve çok kutuplu düzende olduğunu belirterek, AB de önündeki belirsizlikler ve zorluklarla başetmek durumunda olduğunu ifade etti. Telo, şöyle devam etti: “Bugün birliğin tek sesli bir uluslararası güç olmasından bahsedemeyiz. Birleşmiş Milletler’de AB’yi tek bir kişi temsil edebiliyor mu? Aynı şekilde diğer uluslararası örgütlerde? Ortak Savunma ve Güvenlik Politikası’nda ne kadar ilerleme kaydedildi? Bu açıdan birliğin global aktörlüğü tartılışılır. AB süper bir güç haline gelemeyecek, ordu ve silahlanma alanlarında etkinliği de sınırlı. Dünyadaki ne tür tehditler AB’nin bu konularda gerçekten birlikte hareket etmesini sağlar? Birlikte hareket etme konusunda küçük bir örnek. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği, halen üye devletlerin iç politika konusudur. Görülüyor ki gerçek EU 27 yerine bu karar Fransa, Almanya gibi devletlerin elindedir.”

16.12.2009


 

Açılımda din unutulmasın

Türkİye Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Din-Bir-Sen) Genel Başkanı Lütfi Şenocak, dinin toplumsal problemleri çözmede oynayabileceği sosyal rolün görmezden gelinmesinin son derece yanlış olduğunu ifade ederek, “Ülkemizi gerçek huzura, barışa ve kardeşliğe götürecek asıl unsurlardan biri de dindir, din âlimleridir, din görevlileridir” dedi.

Din-Bir-Sen’in 1. Olağan Genel Kurulu açılışında konuşan Şenocak, Danıştay’ın katsayı ile verdiği kararın 28 Şubat ve önceki müdahalelerde eğitimle ne denli oynandığını bir kez daha gözler önüne serdiğini söyledi. Şenocak, “Adaletsizlik hukukçular eliyle katlanarak bir kısır döngü halinde sorun olmaya devam etmektedir. Danıştay meslek lisesinde okuyan öğrencileri katletmektedir” dedi. Şenocak, demokratik açılım çalışmalarını, Alevi açılımı, Roman açılımı gibi geç kalınmış fakat olumlu bir adım olarak gördüklerini ifade etti. Demokratik açılım tartışmaları ile birlikte, Türkiye’nin toplumsal dokusunun inşasında ‘din’in rolü yeniden gündeme geldiğini kaydeden Şenocak, “Dinin toplumsal problemleri çözmede oynayabileceği sosyal rolü görmezden gelmek son derece yanlıştır. Ülkemizi gerçek huzura, barışa ve kardeşliğe götürecek asıl unsurlardan biri de dindir, din âlimleridir, din görevlileridir. Din görevlileri, bu toplumun birleştirici unsurudur. Toplumda oluşan mutabakatın yayılması için öncelikli olarak Kur’ân-ı Kerim, ilmihal ve temel İslam eserlerinin her dilde basımının yapılması gerekir” diye konuştu.

16.12.2009


 

''Flistin'e Özgürlük Konvoyu'' Türkiye'de

FİLİSTİN halkına destek vermek amacıyla İngiltere’den yola çıkan, ‘’Filistin’e Özgürlük Konvoyu’’ Fransa, İtalya ve Yunanistan’ı geçerek Edirne’nin İpsala Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaptı.

İpsala Sınır Kapısı’nda coşkulu bir kalabalık tarafından karşılanan konvoydakiler, araçlarından zafer işareti yaparak karşılık verdi. İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsanî Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, yaptığı açıklamada, İngiltere, Amerika ve Türkiye’den bağışlanan araçların 200’ü bulacağını ve bunları Gazze’ye bırakacaklarını söyledi. Amaçlarının, savaşta yara almış Gazze halkına yapılan ambargonun dünya kamuoyuna hatırlatılması ve gündeme getirilmesi olduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti: ‘’Bu araçlar orada hastanelerde ve diğer yerlerde kullanılacak. Ambargo olduğu için çöpler toplanamıyor. İnsanlar çok zor durumda. Su kuyuları var ama jeneratör olmadığı için çalışmıyor. Tıbbi malzemeler zamanı geçtiği için bozuldu o yüzden özellikle diyaliz makinesine ihtiyaç var. Diyaliz hastası çocuklar makine olmadığı için acıdan kıvranıyor. Şimdi diyaliz makinesi ve tükenen tıbbi ilaçları götürüyoruz. İpsala’dan sonra İstanbul Taksim’de büyük bir kitlesel basın açıklaması yapılacak. Sonra Adapazarı ve oradan Ankara’ya gidilecek. Ankara’da TBMM İnsan Hakları Komisyonunda görüşmeler yapılacak. Konya’da da bir gösteri düzenlenecek. Daha sonra Adana ve Gaziantep üzerinden Suriye, Ürdün ve Mısır’dan geçerek 27 Aralıkta Gazze’ye girilecek. Burada savaşın 1. yıl dönümünde büyük bir yürüyüş yapılacak. Dünyanın birçok ülkesinden gelen 50 bin insan Gazze’nin bir başından bir başına kadar yürüyecek.’’

16.12.2009


 

Çek Kanunu Tasarısı kabul edildi

Çek Kanunu Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Yasaya göre, Tarafların anlaşması halinde karşılıksız çek verme suçundan mahkûm olanların cezasının infazı ertelenebilecek veya durdurulabilecek.

Anlaşma halinde karşılıksız çek nedeniyle açılan soruşturma veya kovuşturmalar durdurulacak. Şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti halinde soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilecek. Çek bedelini faiziyle birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında soruşturma aşamasında, ‘’kovuşturmaya yer olmadığına’’, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından ‘’davanın düşmesine’’, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra ise mahkeme tarafından ‘’hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına’’ karar verilecek. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılacak. Karşılık çeke sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili alarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezası verilecek. Ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren 2 yılı geçemeyecek.

16.12.2009


 

Yarıyıl tatili öne çekilmiyor

Mıllî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, yarıyıl tatilinin öne çekilmesinin şu an için söz konusu olmadığını bildirdi.

Çubukçu, yaptığı açıklamada, ün bazı basın yayın organlarında ‘’yarıyıl tatilinin öne çekileceğine’’ ilişkin haber yer aldığını hatırlattı. Bakan Çubukçu, ‘’yarıyıl tatilinin öne çekilmesinin şu an için söz konusu olmadığını’’ ifade etti. Bu arada, daha önce planlanan çalışma takvimine göre öğrenciler 25 Ocak-5 Şubat arasında yarıyıl tatili yapacak. Eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı 8 Şubat 2010 Pazartesi günü başlayacak.

16.12.2009


 

Avcı, Çolakkadı ile görüştü

Eskİşehİr İl Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelerek Başsavcı Vekili ile görüştü.

Sivil plakalı araç ile saat 10.00’da Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine gelen Avcı, hakim ve savcıların kullandığı ön kapıdan içeri girerek, savcıların bulunduğu kata çıktı. Adliyede yaklaşık 45 dakika kalan Avcı, adliye çıkışında basın mensuplarının geliş sebebiyle ilgili soruları üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı’yı ziyaret amacıyla geldiğini söyledi. Avcı, ‘’Başsavcıvekili hemşehrim olur, arkadaşım olur. Zaman zaman görüşürüz. Bugün de kendisini ziyarete geldim’’ dedi.

16.12.2009


 

Sağlık hizmeti “cep”e gelecek

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Hasan Çağıl, 2010 yılından itibaren gerektiğinde hastaların uyarılarak, SMS ve e-posta yoluyla almış oldukları sağlık hizmetlerini bildireceklerini söyledi.

Şanlıurfa’da özel hastanelerle ilgili düzenlenen bir toplantıya katılan Çağıl, yaptığı açıklamada, kurumun çeşitli konularda daha ciddî tedbirler aldığını söyledi. Çağıl, elektronik ortamda “Medula” diye adlandırdıkları bir sistem olduğunu ve bu sistemle tüm sağlık kuruluşlarının bilgilerine ulaşılabildiklerini belirtti. Her hasta için yapılan işlemleri görebildiklerini aktaran Çağıl, “2010 yılı içerisinde vatandaşlarımızı uyararak, gerekirse kendilerine SMS veya e-posta yoluyla, almış oldukları hizmetleri göndereceğiz” dedi.

16.12.2009


 

Uşak’ta trafik kazası: 3 ölü, 1 yaralı

Uşak’In Banaz içesindeki trafik kazasında 3 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. Afyonkarahisar’dan Banaz istikametine gitmekte olan Yılmaz Akçay’ın (50) kullandığı 64 KR 150 plâkalı otomobil, Banaz girişinde Osman Aktaş’ın (40) yönetimindeki 64 HA 852 plâkalı kamyona arkadan çarptı.

Kazada, Yılmaz Akçay ile otomobilde bulunan Süleyman Kahraman (45), Sami İraslan (48) vefat etti. Aynı otomobilde bulunan Faruk Taşkın (42) da ağır yaralandı. Taşkın, Uşak devlet hastanesine kaldırıldı. Kazada vefat edenlerin cesetleri Banaz Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Kaza sebebiyle yol bir süre trafiğe kapandı.

16.12.2009


 

Eczacı sağlık danışmanı olsun

ECZACILARIN aynı zamanda sağlık danışmanı olarak görevlendirilmesi durumunda hastanelerin yükünün azalacağı belirtildi.

Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cengiz Yakıncı, “Eczacıyı sadece ‘raftan ilâç alıp veren kişi’ olarak değil aynı zamanda sağlık danışmanı olarak görmek istiyoruz” dedi.

Prof. Dr. Cengiz Yakıncı yaptığı açıklamada, “Eczacılık tarihine baktığımızda; 1940 yıllarında havanda ilâç yapımı, sanayinin gelişmesiyle 1960”lı yıllardan itibaren endüstriyel ilâç yapımına geçmiştir. Diğer bir deyişle; zaman içinde eczanelerde ilâç yapma, fabrikalarda ilâç üretmeye dönüşmüştür. Bu gelişme karşısında eczacı raftan ilâç alıp veren kişiymiş gibi görünmeye başlamıştır” ifadelerini kullandı.

Bu açmaza çözüm teklifini sunan Prof. Dr. Yakıncı, daha sonra şunları belirtti:

“Gelişmiş ülkeler bu durumu, eczacıları eczanede sağlık danışmanı olarak çalışmasını önererek çözüm bulmuşlardır. Sağlık danışmanlığına bir örnek verirsek: Şu anda alışılmış olan, bir hipertansiyon hastasına, eczacı reçetede doktor tarafından yazılmış ilâcı temin etmekte ve ilâç kutusunun üzerine nasıl kullanacağını yazmaktadır. Halbuki eczacı zaman zaman hipertansiyon hastasını çağırıp, verilen ilacı nasıl kullandığını, ilâcın yan etkilerini öğrense, hastanın tansiyonunu ölçüp hastanın kafasındaki sorulara cevap vermek gibi sağlık danışmanlığı yapsa iyi olmaz mı? Bu durumdaki hipertansiyon hastasının doktora gitme sıklığı azalacak ve doktor da diğer hastalara daha fazla zaman ayırabilecektir.”

Bu hayallerin gerçekleşebilmesi için eczacılık fakültesi dekanlarının, Türkiye Eczacılar Birliği’nin (TEB) ve söz sahibi eczacılık fakültesi hocalarına görevlerin düştüğüne dikkat çeken Profesör Yakıncı, “Eczacılık fakültesi öğrencileri hastane, poliklinik gibi sağlık hizmeti verilen yerlerde staj yapmalı, teorik eğitimlerinde koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri konusunda en az ilâç yapımı kadar bilgi verilmelidir. Eczacıyı sadece ‘raftan ilâç alıp veren kişi’ olarak değil aynı zamanda sağlık danışmanı olarak görmek istiyoruz” dedi.

16.12.2009


 

Sibirya soğukları hayatı zorlaştırdı

ERZURUM Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Doğu Anadolu Bölgesi’nin bazı kesimleri Sibirya üzerinden gelen yüksek basınç sisteminin etkisi altına girdi.

Bölgede gece en düşük hava sıcaklığı eksi 12 dereceyle Erzurum’da ölçüldü. Gece ölçülen en düşük hava sıcaklıkları Ardahan’da eksi 8, Kars’ta eksi 10, Erzincan’da 5 ve Iğdır’da ise 4 derece oldu. Ağır kış şartlarının hüküm sürdüğü Doğu Anadolu Bölgesi’nde hayatlarını köy ve mezralarda hayvancılık yaparak sürdüren vatandaşlar, hayvanlarına yem götürebilmek için at ve kızak kullanıyorlar, karlı meralarda hayvanlarına yem veriyorlar. Önceki gün Doğu Anadolu Bölgesini etkisi altına alan kar yağışı ve tipi yerini dondurucu soğuğa bırakırken, köy ve mezralarda kış çilesi yaşanıyor. Erzurum’un kar ve tipi dolayısıyla şehirle irtibatı kesilen köy ve mezrasındaki vatandaşlar, yollarının açılmasını bekliyor. Köy ve mezralarından çıkamayan vatandaşlar gelir kaynakları olan hayvanları için ot taşırken, oldukça zorlanıyorlar. Karlı yolları ata bağladıkları kızakla aşan köy sakinleri, mezradan köye ot getirebilmek için de aynı yöntemi deniyorlar. Köy ve mezralarda yaklaşık 6 ay kış çilesi çektiklerini ifade eden köylüler, “İşimiz oldukça zor. Tek gelir kaynağımız hayvanlarımız. Onların da beslenmesi için güç şartlar altında ot taşıyoruz. Otları atlarla, kızaklarla taşıyabiliyoruz.” diye konuştular.

16.12.2009


 

Gençlerin en büyük sorunu işsizlik

MALATYA İnönü Üniversitesi’nde öğrencilere yönelik yapılan ankette ilginç sonuçlar çıktı. Öğrenciler toplumda en iyi ve en saygın mesleğin doktor ve öğretmen olduğunu belirtirken, Türkiye’nin en önemli sorununun ise işsizlik olduğunu ifade ettiler.

Malatya İnönü Üniversitesi Sosyoloji bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vehbi Bayhan tarafından 2001 yılından bu yana üniversiteye kayıt yaptıran öğrencilere yönelik anket çalışmasının bu yılki sonuçları açıklandı. İnönü Üniversitesi’ne ilk kez bu yıl kayıt yaptıran öğrencilerden 2 bin 504’ünün katıldığı “Üniversite gençliğinin sosyoloji profili” anketinde öğrencilerin genel durumları hakkında önemli bulgulara ulaşıldı.

Öğrenciler toplumda en iyi ve en saygın mesleğin doktor ve öğretmen olduğunu belirtirken, Türkiye’nin en önemli sorununun ise işsizlik olduğunu ifade ettiler. “Türkiye’nin sezi göre en önemli sorunu nedir?” sorusuna öğrencilerin yüzde 50’si işsizlik, yüzde 17’si terör, yüzde 10’u eğitim ve sağlık, yüzde 7’si yolsuzluk ve rüşvet, yüzde 5’i demokratikleşme ve yüzde 1’i ise çete ve mafyalaşma olarak cevap verdi. Araştırma öğrencilerin üniversiteyi kazanmak için yüzde 92’sinin özel dershaneye gittiğini ortaya çıkarttı.

16.12.2009


 

Yüzde 90’ı internet kullanıyor

ÖĞRENCİLERİN yüzde 90’ı internet kullandığını belirtirken, en çok okudukları kitap türünün roman ve hikâye gibi edebî eserlerin olduğu, en çok beğendikleri müzik türünün pop müzik, en çok televizyonda izledikleri programın dizi film olduğu ve en çok sevdikleri spor türünün ise futbol olduğu belirlendi.

Öğrencilerin yüzde 91’i cep telefonuna sahipken, öğrencilerin ailelerinin yüzde 74’ünün ev sahibi, yüzde 37’sinin otomobil sahibi yüzde 48’inin bilgisayar sahibi olduğu kaydedildi.

16.12.2009


 

Korsan servise müsamaha yok

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi, korsan servis taşımacılığı konusunda illegal olarak yapılan her türlü çalışmayı engellemek için teknolojik ve yasal her türlü uygulamanın gerçekleştirildiğini bildirdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, İstanbul Umum Servis Aracı İşletmeleri Esnaf Odası’nın dün Çağlayan Meydanı’nda düzenlediği mitingde dile getirilen konulara ilişkin yazılı bir açıklama yapma gereği doğduğu belirtildi. Açıklamada, ’’Korsan servis taşımacılığı konusunda, izinsiz ve kayıt dışı çalışan araçlarla ilgili denetim çalışmaları düzenli olarak devam etmektedir. İllegal olarak yapılan her türlü çalışmayı engellemek için gerek teknolojik, gerek yasal her türlü uygulama gerçekleştirilmektedir’’ denildi.

16.12.2009


 

Sel felâketinin yaraları sarılıyor

ŞANLIURFA'NIN Bozova ilçesinde Ekim ayında yaşanan sel felâketinin yaraları sarılıyor.

500 haneli Atgören Köyünün mezarlığı köylülerin desteği ile onarılıyor. Bozova ilçesine bağlı Atgören Köyünde Ekim ayında meydana gelen sel felâketinde ağaçlar devirmiş, bir de şehitlik mezarı zarar görmüştü. Yaşan sel felâketinin ardından ortaya şehit cenazelerinin kemikleri köylüler tarafından tek tek toplanarak yeniden kefenlenmişti. Acıları ikinci kez tazelenen köylüler ağıtlar yakmıştı. Köy sakinlerinden Bozan Korkmaz, “Biz yetkililerle görüşmedik ama muhtarımız kaymakam ile görüştü. Kaymakam da muhtara onarımları yapacaklarını söylemişti. Daha yapmadılar. Yol şuan kapalı, sel ikinci kez geldiği daha beter olacak” dedi.

16.12.2009


 

Kendi hikâyelerini yazıp, oynadılar

BAHÇEŞEHİR Üniversitesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Özürlüler Müdürlüğü (İSÖM) iş birliğinde yürütülen projeye katılan engelliler, kendi filmlerini çekti.

12’si işitme, 6’sı bedensel ve hafif mental olmak üzere 18 engelli, senaryo eğitimi, öykü yazımı, kamera çekimi ve film yapımı gibi konularda eğitim gördü. Yedikule Özürlüler Merkezi ‘’Sinema Atölyesi’’ kurucusu Murat Uçtu, bedensel engelin engel olmadığını belirterek, projenin amacını şöyle açıkladı: ‘’Projemizin amacı, engellilerin sinema san'atında yer almasıydı. Engelliler burada kendi hikâyelerini yazdılar, oynadılar ve çektiler. Senaryolar hocalar tarafından seçildi ve filmler çekildi.’’

16.12.2009


 

Maden kurbanları emekli edilecek

BURSA'NIN Mustafakemalpaşa ilçesi Bükköy Madeni’nde Perşembe günü meydana gelen grizu patlamasında vefat eden 19 işçinin emekli edileceği bildirildi.

Başbakanlık Acil Yardım Fonu’ndan ailelere yapılan 5 bin TL’ye ek olarak 10 bin TL daha ilâve yardım yapılacağı öğrenildi. Kendisi de Mustafakemalpaşalı olan AKP Bursa Milletvekili Ali Koyuncu, yaşanan elim kaza sebebiyle büyük bir üzüntü içerisinde olduklarını söyledi. Bakanlarla birlikte 3 gün boyunca bölgeden ayrılmadıklarını ve acılı ailelerle birlikte olduklarını belirten Koyuncu, bütün cenazelere katılmaya çalıştıklarını anlattı. Her aileye Başbakanlık Acil Yardım Fonu’ndan verilecek 5 bin liranın dışında erzak dağıtımlarının da yapıldığını ifade eden Koyuncu, 5 bin liraya ek olarak her aileye ilâve 10 bin lira daha yardım yapılacağını açıkladı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun ailelere tazminat ödeyeceğini dile getiren Koyuncu, “Yaşamını yitiren işçilerimiz bir gün bile çalışmış olsalar iş kazası sebebiyle hepsi emekli edilecek” dedi.

16.12.2009


 

Nüfus cüzdanına parmak izi geliyor

TÜRKİYE'DE yeni nüfus kâğıdı 1 Ocak 2011 tarihi itibariyle kullanılmaya başlanacak. Akıllı nüfus kağıdı diye adlandırılan yeni nüfus kâğıdı gizli ışınlar içermesi sebebiyle sahtesi yapılamayacak.

Sakarya İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürü Reis Demir, akıllı nüfus kâğıdı olarak tanınan çipli biyometrik yeni nüfus kâğıtlarının pilot il olarak seçilen Bolu’da uygulandığını söyledi. Demir, yaptığı açıklamada, Türkiye genelinde ise 1 Ocak 2011 tarihi itibariyle kullanılmaya başlanılacağını ifade ederek bütün kimlik doğrulama fonksiyonlarının tek bir elektronik kartta toplanılacağını kaydetti. Vatandaşlık kartı ile sağlanan hizmetlerde, hizmetin özelliğine göre farklı güvenlik seviyelerinde kimlik doğrulama yöntemleri (şifre, fotoğraf, biyometrik veri) kullanılabileceğini dile getiren Demir, “Biyometrik kimlik doğrulama yöntemi olarak parmak izi eşleştirmesi kullanılacak. Parmak izi verisi sadece kartın üzerinde bulunacak, merkezi herhangi bir veritabanında tutulmayacak. Kart hiçbir dış tahribata maruz kalmayacak. Gizli ışınların içerdiği kartın sahtesi kesinlikle mümkün olmayacak.” bilgisini verdi.

16.12.2009


 

Kestiği ağacın altında kaldı

MUĞLA'NIN Köyceğiz ilçesinde meydana gelen iş kazasında kestiği ağacın altında kalan orman işçisi hastanelik oldu.

Edinilen bilgiye göre; Köyceğiz’e bağlı Çandır Köyünde yaşayan ve Köyceğiz Orman İşletme Müdürlüğü tarafından yakacak odununu kesmesi izin verilen Sonuç Tezcan (28), ormanlık alanda zati ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ailesiyle birlikte odunları kestiği sırada kestiği ağacın üzerine devrilmesi sonucu ağır yaralandı. Ailesinin imkânlarıyla Dalyan Kanalı kenarına kadar getirilerek sandalla konulan Tezcan, Dalyan Sağlık Ocağı’nda götürüldü. Yaralı burada yapılan ilk müdahalesinin ardından Ortaca Özel Yücelen Hastanesi’ne sevk edildi. Çene ve kafa tasında kırıklar tesbit edilen Tezcan’ın tedavisi devam ederken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

16.12.2009


 

Sarıkamış şehitleri anıldı

SARIKAMIŞ harekâtında donarak şehit düşen 90 bin askerimiz, 5 dilde yakılan ağıtlarla anıldı.

Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen ‘’Sarıkamış Kahramanlarının Türküsü’’ adlı gecede, Sarıkamış Şehitleri için söylenmiş Türkçe, Çerkezce, Gürcüce, Lazca ve Kürtçe ağıtlar seslendirildi.

Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı ve Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez ile halk müziği san'atçısı Recep Ergül’ün ortak projesi olan gecede, ağıtları Ergül, İzzet Altınmeşe, Cavit Murtezaoğlu, Bayar Şahin, Muammer Ketencoğlu, Havva Karadaş ve Kuşha Doğan Özden yorumladı.

Proje çerçevesinde 90 bin şehide yakılan ağıtlardan oluşan ‘’Sarıkamış’a Varamadan’’ adlı albümünden bir çalışmasını dâvetliler ile paylaşan Recep Ergül, Türkçe ve Kürtçe ağıtlar seslendirdi. Ergül, tulum ve kemençe eşliğinde Karadeniz yöresinden de ağıtlar söyledi.

Bayar Şahin’in Gürcüce, Muammer Ketencoğlu, Havva Karadaş ve Kuşha Doğan Özden’in Çerkezce ağıtlar seslendirdiği gecede, İzzet Altınmeşe bir uzun hava söyledi. İranlı san'atçı Cavit Murtezaoğlu ise Ergül ile ‘’Kışlalar doldu bugün’’ adlı uzun havayı yorumladı. İkbal Gürpınar’ın sunduğu ve şiirler seslendirdiği gecede, Sarıkamış harekâtını anlatan bir belgesel de gösterildi.

Sarıkamış şehitlerinin cenazelerinin toplanmasını içeren görüntülerin eşliğinde konuşan Prof. Dr. Bingür Sönmez, görüntülerin 1915 yılı bahar aylarında Ruslar tarafından Sarıkamış önlerinde çekildiğini, Sovyetler Birliği dağılınca KGB arşivinin devlete geçmesiyle ulaşılabildiğini kaydetti.

Dört ay boyunca şehitlerin kar altında defnedilmeyi beklediklerini ve cesetlerin halk tarafından toplanıp gömüldüğünü anlatan Prof. Dr. Sönmez, ‘’Şehitlerin ayakkabıları yoktu ama aslında vardı. Samsun’dan yola çıkıp Erzurum’a gelene kadar parçalanmıştı’’ dedi.

Almanlarla yapılan bir anlaşmaya göre, Türk ordusunun, bu cephede Rus ordusunu meşgul etmesinin istendiğini, Türk ordusunu da Almanların kontrol etmesine karar verildiğini anlatan Prof. Dr. Sönmez, 5 milyon altınlık kredi almak için Türk ordusunun başarısız Alman komutanlara teslim edildiğini söyledi. Prof. Dr. Sönmez, cepheye mühimmat ve malzeme getiren üç geminin Ruslar tarafından Karadeniz’de batırıldığını anımsatarak, ‘’Sarıkamış meydan muharebesi Karadeniz’de kaybedilmiştir. Donanma desteği olmayan hiçbir harekat başarılı olamaz’’ dedi.

Rusların, kendilerine bu cephede yapılan saldırıya karşılık, müttefiklerinden Çanakkale’de saldırıya geçmelerini istediğini ve hedeflerinin İstanbul olduğunu anlatan Prof. Dr. Sönmez, ‘’Bu körpecik insanlar 3 bin 150 metrede aslında İstanbul’u korumuşlardır’’ diye konuştu.

Sarıkamış cephesinde, askerlerin, düşmana tek kurşun sıkmadan öldükleri bilgisinin yanlış olduğunu, oraya gelene kadar askerlerin göğüs göğüse çarpıştıklarını ifade eden Prof. Dr. Sönmez, Sarıkamış’ta kaç askerin donarak şehit olduğunun bilinmediğini, ancak ‘’Sarıkamış diye kırıldı 90 bin evin ocağı’’ türküsünde rakam telâffuz edildiğini anlattı.

Ağıtların geleceğe mesaj bırakan tarihi belgeler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sönmez, ‘’Bu çalışmayı büyük bir emek ve özveri ile gerçekleştiren Recep Ergül biliyor ki her şehide bir ağıt yaksak, onlara olan borcumuzu ancak ödeyebiliriz. Ne mutlu şehitlere hizmet eden ozanlarımıza’’ şeklinde konuştu. Prof. Dr. Sönmez, halk edebiyatı araştırmacılarından köy köy dolaşıp bu ağıtları toplamalarını istedi. Konserin açılış konuşmasını yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Numan Güzey, şehitliğin cennete girmenin en kısa yolu olduğunu ifade ettiği konuşmasında, Sarıkamış’ta şehit olanların sayısının Karadeniz’de batırılan 3 gemideki 3 bin kişi ile 90 bini aştığını kaydetti.

16.12.2009


 

BİRECİK ÇOCUK KOROSU ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİYOR

Şanlıurfa’nın Birecik Kaymakamlığı tarafından kurulan Çocuk Korosu, müzik öğretmenlerinin şefliğinde çalışmalarına devam ediyor.

İlköğretim 5, 6 ve 7. sınıflarda okuyan 60 öğrenciden kurulu Birecik Kaymakamlığı Çocuk Korosunu çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Birecik Kaymakamı Ozan Balcı, Millî Eğitim Şube Müdürü Mehmet Türkdeniz ile birlikte Halk Eğitim Merkezi’ne giderek, çalışmaları yerinde inceledi. Birecik Kaymakamlığı’nın desteği ile alınan piyano ve enstrümanlarla notalı çalışmalarına devam eden çocuk korosu üyelerinin önümüzdeki dönemlerde gerçekleşecek faaliyet ve resmî bayramlarda çalışmalarını sergileyeceklerini dile getiren Kaymakam Ozan Balcı, “Öğrencilerimizin koro çalışmalarının yanı sıra ders başarılarını yüksek tutmalarını temenni ediyorum. Ayrıca öğrencilerimizin iyi birer kitapsever olmasını ve sosyal aktivitelere zaman ayırmaları da gerekiyor” dedi. Konuşmaların ardından Kaymakam Balcı, kitap okuma kampanyası dahilinde en çok kitap okuyan öğrencilere çeşitli hediyeler ve müzik kutusu hediye etti.

16.12.2009


 

Yurt öğrencilerine ücretsiz diş taraması

BURSA’DA gerçekleştirdiği gönüllü sağlık hizmetleri ve öğrencilere sağladığı burs imkânları ile vatandaşların takdirini kazanan Dermander Sağlık ve Eğitim Derneği, Özel Osmangazi Erkek Öğrenci Yurdu’nda kalan öğrencilere yönelik ücretsiz diş taraması yaptı.

Dernek kurucularından diş hekimi Kemal Gürsoy ve Mehmet Genç tarafından yürütülen diş taramasından 110 öğrenciyi ağız ve diş sağlığı kontrolünden geçirdi. Osmangazi Erkek Öğrenci Yurdu’nda yaptıkları diş sağlığı taramasında her öğrenciye diş macunu hediye edilen çalışma kapsamında öğrencilere dişlerini korumaları adına çeşitli tavsiyelerde bulunuldu. Ayrıca kontroller sırasında öğrencilerin, diş raporu çıkarıldı. Dişleri büyük oranda çürük ve sorunlu olan öğrenciler hakkında ise öğretmenleri ve velilerine bilgi verildi. Yapılan çalışmada yurtta kalan öğrencilerin büyük çoğunluğunun dişlerinin sağlam olduğu tesbit edilirken, ancak diş fırçalama oranında istenilen seviyenin yakalanamadığı bildirildi. Diş hekimi Kemal Gürsoy, öğrencilerin büyük oranda dişlerinin sağlam olduğunu belirterek, “Ancak bunun yanında diş fırçalama ve diş kontrolünde büyük bir eksiklik gördük. Ne yazık ki öğrencilerimizde diş fırçalama konusunda büyük bir vurdumduymazlık var. Bu da ilerleyen yaşlarda ciddî diş sorunlarına neden olabilir. Bizim ülkemizde ancak diş ağrıdığı zaman doktora gidiliyor. Bu yanlış, diş kontrolü belirli aralıklarla yapılmalıdır.” şeklinde konuştu.

16.12.2009


 

Sobadan sızan gazdan zehirlendiler

BOLU’DA sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlendikleri belirlenen 2 kişi vefat etti.

Alınan bilgiye göre, Bolu’nun Tabaklar Mahallesi Karakoç Sokak’taki Uğur Apartmanı’nda oturan Zeki ve Ayşe Arslan çiftinden iki gündür haber alamayan yakınları kontrol için eve geldiklerinden karı kocanın yatak odasındaki cansız bedenleri ile karşılaştı. Polisin olay yerindeki incelemesinde Zeki Arslan (60) ve eşi Ayşe Arslan’ın (53) sobadan sızan gazdan zehirlendikleri tesbit edildi. Arslan çiftinin cesetleri sağlık ekipleri tarafından Bolu Köroğlu Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

16.12.2009


 

Bitlis’te hava kirliliğine karşı bilinçlendirme eğitimi

BİTLİS Belediyesi, kışın yüzünü gösterdiği bu günlerde, soba ve kalorifer bacalarının temizletilmesi konusunda bilinçlendirme çalışması başlattı. Bastırılan broşürlerle vatandaş bilgilendiriliyor.

Kaloriferli binalarda hava kirliliğinin önüne geçmek amacıyla filtre takılması gerektiğini belirten Başkan Fehmi Alaydın, aksi halde ceza işlem uygulanacağını söyledi. Alaydın, “Özellikle soba kullanan vatandaşlarımızın, bacadan sızacak gazlar sebebiyle yaşanabilecek bir facianın önlenmesi, şehrin havasının kirlenmemesi ve daha ekonomik ısınma için bacalarını mutlaka temizletmeleri gerekmektedir” dedi.

16.12.2009


 

Fakir ailelere kömür dağıtılmaya başlandı

ŞANLIURFA’NIN Akçakale ilçesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) tarafından tesbit edilen fakirlere kömür yardımı dağıtımına başlandı.

SYDV tarafından tesbit edilen fakir ve muhtaç bin aileye kişi başı 800 kilo olmak üzere toplam 800 ton kömür yardımı yapılmaya başlandı. Akçakale Kaymakam Şefik Aygöl, “SYDV tarafından tesbit edilen fakir ve yardıma muhtaç bin aileye kişi başına 800 kilo kömür dağıtımına başlanmıştır. Evine yakacak alamayan dar gelirli vatandaşın ısınma ihtiyacını karşılamak amacı ile fakir ailelere kömür yardımı verilmeye başlanmıştır. Devletimiz her zaman fakir ve mağdur vatandaşın yardımcısıdır” dedi. Fakir ve yardıma muhtaç aileler, soğuk kış gününde kendilerini unutmayan devlet büyüklerine teşekkür ettiler. Kömür yardımında ismi çıkan vatandaşlar, kömürlerini sepetli motorlarla ve kamyonetlere yükleyerek evlerine taşıdılar.

16.12.2009


 

Yeşilay Kulüpleri Yeşilay’da buluşuyor

TÜRKİYE Yeşilay Cemiyeti Gebze Şubesi, okulların Yeşilay kulübü öğrenci ve öğretmenlerini ağırlıyor.

Yeşilay Gebze Şubesi Projeler sorumlusu Merve Tekin “Yeşilay kulübü öğrenci ve öğretmenleriyle bir dizi toplantılar yapmaya başladık. Toplantılarda okul öğrencilerinin zararlı alışkanlık edinmemeleri için neler yapabiliriz sorularına cevaplar arıyoruz” dedi. Gebze ilçesinden sonra Çayırova, Dilovası ve Darıca ilçelerinin katılacağı toplantılarda Yeşilay Gebze şubesinin faaliyetlerinin yanında projeler hakında bilgiler verilerek okullara afiş ve doküman yardımı yapılıyor.

16.12.2009


 

Mersin’de, öğrenciler arasında gerginlik

MERSİN’DE Kredi ve Yurtlar Kurumu yurdunda kalan öğrenciler arasında yaşanan gerginliği, İl Emniyet Müdürü Arif Öksüz yatıştırdı.

Merkez Akdeniz İlçesi İhsaniye Mahallesi’ndeki yurdun kantininde, haberlerin izlendiği saatte iki öğrenci grubu arasında başlayan tartışma daha sonra kavgaya dönüştü. Yetkililerin araya girmesiyle büyümeden önlenen kavga sırasında darp edildiği iddia edilen bir öğrencinin arkadaşları, bir süre sonra Türk Bayrağı açarak ve İstiklâl Marşı okuyarak yurda doğru yürüyüşe geçti. Grup ile yurttaki diğer grup arasındaki tartışmaların sürmesi üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Yurt binasına gelen İl Emniyet Müdürü Arif Öksüz, dışardaki öğrencileri konuşarak yatıştırdı. Öğrencilerin sorununu dinleyen Öksüz, daha sonra yurt müdürü Hasan Kuş ile görüştü.

16.12.2009


 

Kamyonette, 2 ton at eti yakalandı

MERSİN’İN Tarsus ilçesinde, bir kamyonet kasasında yaklaşık 2 ton at eti yakalandı.

Adana-Tarsus oto yolunun Avadan gişelerinde rutin yol kontrolleri yapan İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, durumundan şüphelendikleri bir kamyoneti durdurdu. Kamyonetin kasasında, Adana’dan Konya’ya götürüldüğü belirtilen yaklaşık 2 ton at eti bulundu. El konulan at etleri imha edilmek üzere Tarsus İlçe Tarım Müdürlüğüne teslim edildi. İsmi açıklanmayan kamyonet sürücüsünün ifadesinin ardından serbest bırakıldığı bildirildi.

16.12.2009


 

LPG’li otomobil hareket halindeyken alev aldı

KIRIKKALE’DE bir otomobil hareket halindeyken alev aldı. Motor kısmında başlayan yangın itfaiyenin zamanında müdahalesiyle söndürüldü.

Edinilen bilgiye göre, Ahmet Aykaç’ın kullandığı 06 DG 551 plâkalı otomobil Millet Bulvarı üzerinde hareket halindeyken alev aldı. Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü binası önündeki yangın, itfaiyenin zamanında müdahalesiyle büyümeden söndürüldü. LPG’li olduğu öğrenilen otomobilin motor kısmında başlayan yangının sebebi konusunda herhangi bir açıklama yapılmazken motor kısmı hasar gören otomobil çevredeki vatandaşların ve itfaiyenin yardımıyla yol ortasından çekildi. Yangının çıkış sebebiyle ilgili soruşturma başlatıldı.

16.12.2009


 

Silâhlı kavga kanlı bitti

İZMİR’İN Gaziemir ilçesindeki silâhlı kavgada 1 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.

Osman Serdengeçti Caddesi 6. Sanayi Sitesi’nde otomobil tamirciliği yapan A.G. (35), H.G. (34), F.Z. (33), B.S. (28), C.Y. (41) ile Cüneyt B. (31) ve Çağdaş İ. (33) arasında kavga çıktı. Tabancanın kullanıldığı kavgada, Cüneyt B. ve Çağdaş İ’nin yanında gelen arkadaşları Mustafa Öztürk (33) vücuduna isabet eden mermiyle öldü. Olayda karnından yaralanan Cüneyt B. Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesine, Çağdaş İ. de Yeşilyurt Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Olayın ardından bir otomobille kaçan A.G., H.G., F.Z. ve B.S. polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı. C.Y’nin yakalanmasına çalışılıyor.

16.12.2009


 

Depresyon tehdidi artıyor

Türkİye Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Burhanettin Kaya, yaptığı açıklamada, genel olarak depresyonun toplumda en sık görülen ruhsal bozukluk olduğunu söyledi.

Son yıllarda birinci basamak sağlık kuruluşlarındaki psikiyatri bölümüne yapılan başvurularda depresyonun ilk sırada yer aldığını belirten Kaya, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, depresyonun özellikle kadınlarda ve gençlerde olmak üzere dünya ölçeğinde yaygınlığının giderek artacağının öngörüldüğünü ifade etti. Kaya, depresyonun hayat kalitesini bozan ve diğer fiziksel hastalıklarla olumsuz etkileşim gösteren önemli bir ruhsal hastalık olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: “DSÖ’nün geleceğe yönelik öngörülerine göre depresyon, 2020 yılında hayat kalitesini bozan ve yeti yitimine yol açan hastalıklar arasında ikinci sırayı alacaktır. Dolayısıyla depresyon, tedavisi kadar, koruyucu ve önleyici yaklaşımların ne denli önem kazanacağı açıktır. Biyo-psiko-sosyal bir bütünlük içinde ele alınması gereken depresyonun tedavisinde etkili olduğu bilinen antidepresanlar yaklaşık 50 yıldır ruh sağlığı alanında hizmet veren hekimler tarafından güvenle kullanılmaktadır.’’ Ruhsal hastalıklar içinde depresyondan sonra en çok anksiyete bozuklukları, travma sonrası strese bağlı sorunlar ve madde kullanım bozuklukları gibi ruhsal bozuklukların görüldüğünü anlatan Kaya, dünya genelinde artan şiddet olayları sonrasında travmaya bağlı ruhsal sorunların da artacağını bildirdi. Kaya, özellikle şiddet, savaş, terör ve işkence gibi örseleyici deneyimlere doğrudan maruz kalan kişilerde sıklıkla ruhsal bozuklukların görüldüğünü belirterek, “Dikkat edilmesi gereken nokta, yalnızca travmayla ilişkili olarak ruhsal sorunlar yaşayan sadece bireyin kendisinin değil, onunla birlikte bu travmanın mağduru olan ailesinin de gelecekte ruhsal sorunlarla karşılaşma riski altında olmasıdır. Bu durum, travmanın olumsuz etkilerinin toplumda dalga dalga yayılması ve genel bir yılgınlık oluşturması anlamına geliyor’’ diye konuştu.

16.12.2009


 

İspanya da dumansız hava sahasına geçiyor

İspanya Sağlık Bakanı Trinidad Jimenez, 2010 yılından itibaren kapalı alanlarda sigara içilmesinin tamamen yasaklanması için gerekli siyasî mutabakatın sağlandığını açıkladı.

İspanya’da iş yerleri, alış veriş merkezleri, resmî daireler gibi kapalı alanlarda sigara içilmesi 2006 yılında yürürlüğe giren yasayla yasaklansa da, 100 metreden küçük olan bar ve restoranlar bu yasadan muaf tutulup, karar tamamen işletmeciye bırakılmıştı. İstatistiklere göre Avrupa’da sigara tüketiminin en fazla olduğu ülkelerden biri Yunanistan ile birlikte İspanya olurken, yapılan anketlerde İspanyol halkının yüzde 52’si sigara yasağına “az ya da hiç uyulmadığına inandığını” söylemişti. Mevcut durumda İspanya’da en az 40 bin lokalde sigara içmenin serbest olduğu belirtiliyor. 2010 yılında yürürlüğe girmesi beklenen yeni yasa, bar ve restoranların terasları ile puroların içilmesiyle de ünlü olan boğa güreşi arenalarını kapsamayacak.

16.12.2009


 

Çay ve kahve içmek diyabet riskini azaltıyor

Çay ve kahve içmek, tip-2 diyabet riskini önemli ölçüde düşürüyor. Avustralya’nın Sidney Üniversitesinden Rachel Huxley ve diğer ülkelerden bilimcilerin katıldığı araştırmanın sonuçları, “Archives of Internal Medicine” adlı tıp dergisinde yayımlandı.

Makaleye göre kafeinsiz kahve içmek de aynı etkiyi gösteriyor. Bunun sebebi, kafeinin bu yönde bir etkisi olmaması, etkinin çay ve kahvede bulunan magnezyum, lignan, klorogenik asitler gibi diğer kimyasallardan kaynaklanması. Ancak çay ve kahvenin neden diyabet riskini azalttığına ilişkin kesin bir veri henüz elde edilemedi. Araştırma sonuçlarına göre her gün içilen fazladan birer fincan kahve veya çay, ileride bu hastalığa yakalanma riskini yüzde 7 oranında azaltıyor. Bu da, günde 4 fincan çay veya kahve içen birinin ileride bu hastalığa yakalanma riskinin yaklaşık yüzde 25 oranında azalması demek. Araştırma çerçevesinde 18 ayrı çalışmada yaklaşık 450.000 kişi incelendi. Çalışmada bu eğilim belirlendi ancak sebebi aydınlatılamadı. Tip-2 diyabete genellikle hareketsiz hayat biçimi ve aşırı yemek yol açıyor.

16.12.2009


 

Mırra ayrı fincanlarda sunulacak

ŞanlIurfa’da taziye evlerinde vatandaşlara ikram edilen ‘’mırra’’ (acı kahve) bundan sonra ayrı ayrı fincanlarda sunulacak.

Valilikten yapılan açıklamada, İl Hıfzıssıhha Kurulunun toplanarak, toplum sağlığını korumaya yönelik çeşitli kararlar aldığı bildirildi. Hıfzıssıhha Kurulunun aldığı kararlar arasında mırra ikramı ile ilgili şu ifadeler yer aldı: “Toplum sağlığını korumaya yönelik olarak, taziye evlerinde taziyeye gelen vatandaşlarımıza sadece 3 adet fincan kullanılarak ikram edilen ‘Acı kahve’nin (Mırra) herkese ayrı fincanda sunulması için, fincan sayısının arttırılmasına. Belediye Zabıta Müdürlüğü tarafından taziye evi sorumluları toplantıya çağrılarak, bu konuda eğitim verilmesine ve karar gereğinin uygulanıp uygulanmadığı yönünde gerekli kontrollerin yapılması kararları alındı.’’

16.12.2009


 

Evlilik, ruh sağlığına iyi geliyor

Yenİ Zelandalı bilim adamlarının yaptığı araştırma sonuçlarına göre, evlilik ruh sağlığına iyi geliyor.

Yeni Zelanda’daki Otaga Üniversitesi psikologlarından Kate Scott, 15 ülkede 34 bin 500 kişinin katılımıyla yapılan araştırma sonuşlarını açıklarken, bu uluslar arası çalışmanın evlilik ilişkisinin anksiyete ve depresyon risklerinin azaltılmasına katkı sağladığı sonucunu ortaya koyduğunu bildirdi. Scott, ‘’Çalışmamızın ortaya koyduğu şey, evlilik ilişkisinin erkeklerde olduğu kadar kadınlarda da ruh sağlığına çok olumlu getirileri olduğudur, bir birlikteliğin sona erdiğinde çekilen acılar ise insanları ruhsal bozukluklara çok daha dayanıksız hale getiriyor’’ dedi. Araştırmanın, ayrılmak, boşanmak ya da dul kalmanın erkeklerde ve kadınlarda depresyon gibi ruhsal sorun risklerini arttırdığını gösterdiği de belirtildi.

16.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl