Güncel |
Eczacılar kepenk kapadı, eyleme gitti |
Türkiye genelinde nöbetçi eczaneler haricindeki bütün eczacılar dün kapatma eylemine iştirak etti. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak ve beraberindeki bir grup eczacı, Çukurambar semtindeki bir eczaneye gelerek temsili olarak kepenk indirdi. TEB’in aldığı karara eczacıların destek verdiğinin görüldüğünü ifade eden Erdoğan Çolak, vatandaşla eczacıları karşı karşıya getirmek isteyenlerin bu amaca ulaşamadığını söyledi. Eczaneler kepenk kapattı
İLAÇTA yapılan indirimin ardından stoklarından dolayı zarara uğrayacaklarını savunan eczaneler, yurt genelinde kepenk kapattı. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) ilaç fiyatlarına ilişkin yeni düzenlemesi dün yürürlüğe girdi. Yeni düzenlemeyle 3 bin 150 kalem ilacın fiyatında değişiklik oldu. Bir grup ilacın eczane fiyatı düşerken, diğer ilaçların ise sadece kamuya satış fiyatında indirim yapıldı. Sözkonusu ilaçları daha önce yüksek fiyattan aldıklarına dikat çeken Eczacılar Birliği, zararın karşılanmasını istiyor. Türkiye genelindeki birçok eczane dükkanlarını kapatarak kapılarına “Bugün kapalıyız” afişleri astı. Siyah renkli afişlerin üzerinde “Teker teker kapanacaktık hep beraber kapattık. BUGÜN KAPALIYIZ yarını bilmiyoruz” yazılı olduğu görüldü. İstanbul’daki eczaneler de kepenk kapatarak sorunlarının çözülmesini istedi. Şehirde, birçok eczane kepenk kapatma eylemine destek verirken, vatandaşların mağdur olmaması için nöbetçi eczane sayısı arttırıldı. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak ve beraberindeki bir grup eczacı, Çukurambar semtindeki bir eczaneye gelerek temsili olarak kepenk indirdi. Çolak burada yaptığı açıklamada, dün Türkiye’de nöbetçi eczaneler dışında tüm eczanelerin kapatıldığını söyledi. TEB’in aldığı karara eczacıların uyup uymadığının görüldüğünü ifade eden Erdoğan Çolak, vatandaşla eczacıları karşı karşıya getirmek isteyenlerin bu amaca ulaşamadığını söyledi. Eylemin bir güne özgü ‘uyarı eylemi’ olduğunu vurgulayan Çolak, bundan sonraki eylemelerin ‘’uyarı’’ değil, ‘’sonuç eylemi’ olacağını dile getirdi.
Dinçer: Eczaneler vatandaşı mağdur etti
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, “Eczaneler vatandaşlarımızı mağdur edecek bir eylem gerçekleştiriyorlar” dedi. Bakan Dinçer, SGK Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, ilaç konusunda yaptıkları düzenlemeler içerisinde eczanelere yönelik doğrudan herhangi bir karar ve uygulamanın söz konusu olmadığını vurgulayarak, “Ancak eczaneler fiyatlarının düşmesi nedeniyle stoklarındaki ilaçlardan doğacak zararları ve karlarında meydana gelecek düşüşleri gerekçe göstererek vatandaşlarımızı mağdur edecek bir eylem gerçekleştiriyorlar. Yaptıkları eylemi kamuoyunun takdirine, vatandaşlarımızın hakemliğine bırakıyoruz” dedi.
NÖBETÇİ ECZANELERDE YOĞUNLUK YAŞANDI
ECZACILARIN ülke genelinde olduğu gibi İstanbul’da da kepenk kapatma eylemi yapması sebebiyle nöbetçi eczanelerde yoğunluk yaşandı. İl genelindeki eylem dolayısıyla özellikle büyük hastanelerin bulunduğu bölgelerdeki nöbetçi eczanelerde yoğunluk yaşandığı ve vatandaşların eczane önlerinde kuyruklar oluşturduğu görüldü. Nöbetçi kalan bazı eczanelerin yetkilileri, ilaç fiyatlarının yarı yarıya düşmesinin kendilerini zor durumda bıraktığından yakındı. Eczane önünde ilaç almak için bekleyen vatandaşlar ise hastalarına ilaç ulaştırmakta zorlandıkları için sitem etti. |
05.12.2009 |
İMRALI’DA İNCELEME TALEBİ |
İNSAN Hakları Derneği (İHD), MAZLUMDER ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e mektup yazarak terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın cezaevi şartlarını incelemek istedi. Avukatlarının, Öcalan’ın İmralı Cezaevi’ndeki şartlarının kötüleştiği ve sağlığının bozulduğuna dair başvurularda bulunduğu hatırlatılan ortak mektupta İHD, TİHV ve MAZLUMDER’in Ekim ayında yaptıkları cezaevinde inceleme talebinin cevaplanmadığı hatırlatıldı. İnsan hakları savunucularının, hiçbir ayrım yapmadan mahkumların başta hayat hakkı olmak üzere sağlık, haberleşme, maddi ve manevi varlığını geliştirme, işkenceye karşı korunma gibi haklardan yararlanmasını istediğine değinilen mektupta, uluslararası denetime tabi olan Türkiye’nin ulusal sivil toplum örgütlerinin cezaevlerini incelemesine de izin vermek durumunda olduğu savunuldu. Mektupta, insan hakları örgütlerinin Öcalan’ın bulunduğu İmralı adasındaki yüksek güvenlikli F tipi cezaevinde inceleme yapma talebinin kabul edilmesi gerektiği savunuldu. Ankara / aa |
05.12.2009 |
İmralı Cezaevi standartların üzerinde |
TERÖR örgütü elebaşı hükümlü Abdullah Öcalan’ın tutuklu bulunduğu İmralı Adası’ndaki F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun, BM Minimum Cezaevi Standart Kuralları ile Avrupa Konseyi Cezaevi Kuralları’nın üzerinde olduğu belirtildi. Adalet Bakanlığından alınan bilgiye göre, İmralı’da geçen ay inşaatı tamamlanarak kullanıma alınan cezaevi binasının, F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu statüsünde olduğu bildirildi. Terör örgütü elebaşı Öcalan’nın kaldığı eski odanın 11.98 metrekare, nakledildiği yeni cezaevindeki odasının ise 11.81 metrekare olduğu kaydedildi. “Hükümlünün, 6-7 metrekarelik bir odada tutulduğu, havalandırma penceresinin yetersiz olduğu” iddialarının gerçeği yansıtmadığı ifade edilerek, Öcalan’ın tutulduğu odanın penceresinin yerden yaklaşık 1 metre yükseklikte ve standart bir pencere olduğunu vurgulandı. İmralı Adası’ndaki cezaevinde hükümlülerin, ayrı bir bölümde bulunan avukat görüş odasında avukatlarıyla açık görüş yaptığı belirtilerek, hükümlülerin diğer F Tipi cezaevlerinde olduğu gibi 32 metrekarelik spor odası, 20 metrekarelik hobi odası ve aynı büyüklükteki derslikten yararlandıkları kaydedildi. Tüm cezaevlerinde olduğu gibi İmralı Cezaevi’ndeki hükümlülerin de spor odası, hobi odası ve dersliklerden, “disiplin cezası almamaları, iyi halli statüsünde bulunmaları” halinde yararlandırıldıklarına işaret edildi. İmralı Cezaevi’nde 24 metrekare büyüklüğünde ayrı havalandırma alanlarına sahip 6 tek kişilik oda ile ortak havalandırma alanına açılan yine tek kişilik 3 oda bulunduğu kaydedilerek, söz konusu cezaevindeki tüm odaların aynı büyüklükte ve toplam 4 bin 284 hükümlü ve tutuklunun kaldığı diğer 13 F tipi yüksek güvenlikli cezaeviyle aynı standartlarda olduğuna dikkat çekildi. |
05.12.2009 |
YAŞ, tartışmaların gölgesinde toplandı |
Yüksek Askerî Şûrâ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Genelkurmay Başkanlığı Karargâhında toplandı. Gündemdeki yoğun tartışmaların gölgesinde toplanan YAŞ’ın gündemini, başta personel, eğitim, disiplin konuları olmak üzere Türk Silâhlı Kuvvetlerinin planlı faaliyetleri oluşturuyor. Yüksek Askerî Şûrâ toplandı
YÜKSEK Askerî Şûrâ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Genelkurmay Başkanlığı Karargahında toplandı. Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı Karargahına gelişinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ tarafından törenle karşılandı. Şura’nın bu yılki ikinci olağan toplantısı, Çakmak Salonu’nda saat 09.30’da başladı. Toplantıya, Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Bekir Kalyoncu, Donanma Komutanı Oramiral Emin Murat Bilgel, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler, Genelkurmay İkinci Başkan Yardımcısı Orgeneral Bilgin Balanlı katıldı. Yüksek Askeri Şura toplantısının gündemini, başta personel, eğitim, disiplin konuları olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin planlı faaliyetleri oluşturdu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. şura üyelerine Dışişleri Konutu’nda öğle yemeği verdi. Şura’da alınan kararlar, Cumhurbaşkanı Gül’e sunulacak. Kararlar, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği tarafından kamuoyuna açıklanacak. |
05.12.2009 |
Raportör de “DTP kapatılsın” dedi |
ANAYASA Mahkemesi, DTP’ye açılan kapatma davasını 8 Aralık Salı günü görüşecek. Kapatma talebiyle açılan davada raporunu tamamlayan raportör, savcının talebine destekler nitelikte görüş belirtti. NTV’nin haberine göre, raporda, DTP’nin terörü ve terör eylemlerini politik bir araç olarak kullandığı ve bu sebeple partinin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı eylemlerin odağında yer aldığı gerekçesiyle kapatılması yönünde görüş belirtildi. Bağlayıcılığı bulunmayan ve hukuki yol gösterici bir nitelik taşıyan raporda, öncelikle Venedik Kriterleri vurgusu yapıldı. AKP’nin kapatma davasında da gündeme gelen kriterlere göre, bir partinin kapatılabilmesi için şiddete karışma şartı aranıyor. DTP’nin şiddete karışıp karışmadığının sorgulandığı raporda, parti yöneticilerinin yaptığı barış çağrıları değerlendirildi ve sonuç olarak, açıklamalar sebebiyle partinin odak haline geldiği tespiti yapıldı. Partinin şideeti politik araç olarak kullandığı belirtilerek kapatılması gerektiği değerlendirildi. Raporda, DTP’nin PKK ile arasına mesafe koymadığı, PKK söylemlerini kullandığı belirtilirken, demokratik özerklik isteğinin de üniter devlete zarar vereceği ifade edildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya da, iddianamesinde, DTP’nin ‘bölücü eylemlerin odağına geldiği’ gerekçesiyle temelli kapatılmasını istemişti. Anayasa Mahkemesi, DTP hakkındaki davayı 8 Aralık’ta görüşecek ve 11 üyeli mahkemede karar için nitelikli çoğunluk yani 7 üyenin oyu aranacak. |
05.12.2009 |
Kaçmaz’dan MİT'e suç duyurusu |
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığındaki ikinci inceleme öncesinde “emir ve talimat içeren isteklerde bulunarak, yargı görevini yapanı etkileme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarını işledikleri gerekçesiyle Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarı Emre Taner ve hukuk müşaviri hakkında suç duyurusunda bulundu. SİNCAN 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığındaki (TİB) ikinci inceleme öncesinde “emir ve talimat içeren isteklerde bulunarak, yargı görevini yapanı etkileme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarını işledikleri gerekçesiyle Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Emre Taner ve hukuk müşaviri hakkında suç duyurusunda bulundu. Sincan Cumhuriyet Başsavcılığına verilen suç duyurusu dilekçesinde, bazı MİT görevlilerinin, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesini ziyaret ederek, TİB’de yapılacak ikinci inceleme ile ilgili bilgi aldıkları belirtildi. “MİT görevlilerine yeterli açıklama yapılmasına rağmen”, mahkemeye 14 Kasımda MİT Hukuk Müşavirliğinden yazı gönderildiği ifade edilen dilekçede, “yazıda, MİT’in görev ve yetkilerinden bahsedildikten sonra, TİB’deki hard disklerde yer alan müsteşarlık kayıtlarına bilirkişilerin erişiminin engellenmesi, yapılacak tespit ve keşif sırasında müsteşarlık görevlilerinin de yer alması, TİB’de bulunan müsteşarlık kayıt bilgi ve belgelerinin başkanlıktan çıkarılmasının engellenmesi gibi taleplerde bulunulduğu” anlatıldı. “Emir ve talimat içeren isteklerde bulunulduğu” savunulan dilekçede, bu durumun, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı ve delil toplama işlemini gerçekleştirecek Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Hayri Keskin üzerinde “baskı oluşturmaya yönelik olduğu” öne sürüldü. Dilekçede, “bu baskı sayesinde, bahse konu soruşturma kesin hükümle sonuçlandırılmadığı için hakim ve bilirkişilerin etkilenmeye çalışıldığı” savunularak, “bu nedenle yargı görevini yapanı etkileme” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarının” işlendiği iddia edildi. |
05.12.2009 |
Failî meçhuller dâvâsına kayıp yakınları ilgisiz kaldı |
GÜNEYDOĞU'DA 1993-1995 yılları arasında işlenen 23 faili meçhul cinayetten sorumlu oldukları iddiasıyla, Kayseri İl Jandarma eski Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün de aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu 7 sanığın dünkü duruşmasına kayıp yakınlarının ilgisiz kalması dikkat çekti. Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, Temizöz ve beraberindeki sanıklar, saban 04.00’de yoğun güvenlik tedbirleri altında getirildi. Albay Cemal Temizöz ile birlikte yargılanan eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak ve diğer sanıklar duruşmaya çıkacağı saati beklerken, dışarıda yoğun güvenlik tedbiri alındı. Duruşmayı izlemek için Şırnak’tan gelen Kamil Atağ’ın oğlu Mehmet Atağ ve beraberindeki korucular, görüntü almak isteyen basın mensuplarını tehdit etti. Sanıkları, Diyarbakır dışından gelen 9 avukat savunurken, müdahil tarafta ise çeşitli barolardan gelen yaklaşık 20 avukat savunma yaptı. İlk duruşmayı takip eden İHD avukatları, DTP milletvekillerinin yanı sıra kayıp yakınlarının bu sefer adliye önüne gelmemesi dikkat çekti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK’nın “adam öldürmek”, “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” ve “adam öldürmeye azmettirmek” suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. |
05.12.2009 |
Kadınlar için özel cami |
DİYANET İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, camilerin önemli bir bölümünün kadın cemaat düşünülmeden inşa edildiğini belirterek, “Arzumuz, bundan sonra kadın cemaatin de rahatlıkla abdest alabileceği, erkeklerle aynı zeminde namaz kılabileceği camilerin inşa edilmesi” dedi. Bardakoğlu, kadınların mümkün olduğunca iyi şartlarda ibadet etmesi için ciddi bir çaba harcadıklarını ancak yapılanlarla yetinmenin mümkün olmadığını, şartları daha da iyileştirmek için çalışmalara devam ettiklerini söyledi. Kadınlara camilerde daha aydınlık ve ferah mekânların sağlanması için gerekli tedbirleri aldıklarını anlatan Bardakoğlu, son 5-6 yıldır bu konuda önemli yol katettiklerini dile getirdi. Kadınlarla erkeklerin aynı katı, aynı zemini paylaştığı camiler bulunduğunu, buralarda kadınların cemaatin tabii bir parçası olarak ibadet ettiğini anlatan Bardakoğlu, bu camilerin sayısını daha da arttırmayı hedeflediklerini söyledi. Bardakoğlu, “Kadınlarımız tıpkı Hz. Peygamber döneminde olduğu gibi cemaate, toplumsal hayata daha aktif olarak katılacaklar” değerlendirmesinde bulundu. Diyanette çalışan kadın din görevlisi sayısının on bini aştığını bildiren Bardakoğlu, kadın çalışanların, toplumda kadın bilincinin, kadın hakları anlayışının yer etmesinde ve kadınların hak ettikleri yerlere doğru mesafe almasında önemli faaliyetlerde bulunduklarını vurguladı. Bardakoğlu, kurum olarak kız çocuklarının okutulmasına da büyük önem verdiklerine işaret etti. |
05.12.2009 |
Bütçe görüşmelerine 14 Aralık'ta başlanacak |
2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı, 14-26 Aralık tarihleri arasında, TBMM Genel Kurulunda görüşülecek. Genel Kurulda, bütçe görüşmelerinin takvimine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi. Buna göre, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nın görüşülmesine 14 Aralık Pazartesi günü başlanacak. Görüşmeler, 26 Aralık Cumartesi günü sona erecek. Hafta sonları da dahil her gün saat 11.00’de toplanacak olan Genel Kurul, o günkü programın bitimine kadar çalışacak. 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde, gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların süresi birer saat, kişisel konuşmaların süresi ise 10’ar dakikayla sınırlandırılacak. Görüşmeler, 13 turda gerçekleştirilecek. TBMM Genel Kurulunda, madenciliğin sorunlarının belirlenmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kurulması da kabul edildi. |
05.12.2009 |
Gönül kilitlerini açamadık |
Akademik hayatının 50. yılını yaşayan Prof. Dr. Hayrettin Karaman, başörtüsü tartışmaları ile alâkalı olarak, ‘’Burada iki noktada arıza var. Örtünmeyenlerin örtünmeleri için, onların gönül kilitlerini açabilecek anahtarlara sahip olamadık. Kapalılarda da bu kapalılığın suretten öze intikalini sağlayamadık. Yapılan tecrübeler var. Bir de bu konularda mutlaka ortak işler yapmak lâzım’’ şeklinde konuştu. Hayrettin Karaman: Gönül kilitlerini açamadık
Akademİk hayatının 50. yılını yaşayan Prof. Dr. Hayrettin Karaman, başörtüsü tartışmaları ile alakalı olarak, ‘’Burada iki noktada arıza var. Örtünmeyenlerin örtünmeleri için, onların gönül kilitlerini açabilecek anahtarlara sahip olamadık”dedi. 50. akademik yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ tarafından düzenlenecek programla akademik hayatı incelenecek olan Prof. Dr. Karaman, dini ilimlerle ilgili 50 yıl önce birkaç kaynak kitap olduğunu belirtti. İslâm hukuku dalındaki çalışmalarıyla yarım asrı geride bırakan Prof. Dr. Karaman, ‘’Böyle bir zamandan, 2009 yılında İslam Ansiklopedisi’ni telif edecek hale geldik. Bugün İslam dünyasında bu eserin ikincisi yok. Arapça’ya, İngilizce’ye tercüme etmek için ansiklopedinin yazılmasının bitmesini bekliyorlar’’ dedi. Başörtüsü tartışmalarına da değinen Karaman, şunları söyledi: ‘’Burada iki noktada arıza var. Örtünmeyenlerin örtünmeleri için, onların gönül kilitlerini açabilecek anahtarlara sahip olamadık. Kapalılarda da bu kapalılığın suretten öze intikalini sağlayamadık. Yapılan tecrübeler var. Bir de bu konularda mutlaka ortak işler yapmak lazım. Herkes bir köşeye çekiliyor. Kendi düşüncesi, algılama kapasitesi ile bu işi yürütüyor. Daha düzgün ne yapılabilir, nerede kusurumuz var, bunu izah edebilmek için konunun ciddi yönlerinden bakabilecek uzmanlık alanları farklı insanlarla sürekli münazaraya ihtiyaç var. Bunun tam yapıldığını söyleyemem.’’ Prof. Dr. Hayrettin Karaman, ‘’Ben bir Müslüman’ın, ‘acaba dindarlığımdan bir şey kaybettim diye’ düşünmesini müspet karşılıyorum. Bu kadar imkan, hürriyet, özgürlük var. Biz bunu daha iyi kullanabilir miydik? Bu imkanlar içinde daha iyi dindar olabilir miydik? Dinin şeklini değil de özünü, nefsimize daha az pay vererek, kıyılarda fazla dolaşmadan, tökezlemeden dini bir hayatımız olabilirdi. O noktada gerideyiz.’’ dedi. |
05.12.2009 |
Yeni bir hoşgörü ruhuna ihtiyaç var |
DIşİşlerİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsviçre’nin minare yasağının “tehlike çanlarını çaldırdığını” söyleyerek, “İslam korkusunda bir artış var. Küresel dünyada, her yerde birlikte yaşayacağız dolayısıyla her yerde yeni bir hoşgörü ruhuna ihtiyacımız var” dedi. NATO Dışişleri Bakanları toplantısına katılmak için Brüksel’de bulunan Davutoğlu, burada İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye demeç verdi. Jonny Dymond imzalı haberde, Davutoğlu’nun, İsviçre’nin minare yasağının “tehlike çanlarını çaldırdığını” söyleyerek, “İslam korkusunda bir artış var. Kendi toplumumuza ait değillermiş gibi “başkası” kavramı var. Bu bugün Müslümanlara, yarın Yahudilere, öbür gün siyahlara ve öbür gün Afrikalılara olabilir. Bu küresel dünyada, her yerde birlikte yaşayacağız dolayısıyla her yerde yeni bir hoşgörü ruhuna ihtiyacımız var” dediği belirtildi. BBC muhabirinin “AB üyeliğinin Türk hükümetinin hala önceliği olup olmadığı” sorusu üzerine ise Davutoğlu’nun “Biz AB üyesi olmak istiyoruz” dediği kaydedildi. Davutoğlu’nun, entelektüellerin ve liderlerin, Türkiye’nin üyeliğinin AB için stratejik bir değer olduğunun farkına vardığını kaydettiği belirtilerek, “AB’nin önünde iki yol var. Ya AB, dinamik bir ekonomi ve küresel çok kültürlü çevresiyle, küresel bir güç olacak ya da daha az dinamik bir ekonomi ve içe bakan bir kültürle kıtasal bir güç olacak. Bunlar önündeki iki seçenek” sözlerine yer verildi. Türkiye’nin bunun için bir test olduğunu söyleyen Davutoğlu, BBC’ye yaptığı açıklamada ayrıca şunları kaydetti: “Türkiye ile birlikte AB küresel bir güç, stratejik olarak çok daha güçlü olacaktır ve daha dinamik bir ekonomiye ve daha zengin ekonomik kaynaklara sahip olacaktır. İyimserim. AB yaklaşımının rasyonelliğine inanıyorum. Türkiye’nin üye olacağına, katkı sağlayan bir üye olacağına eminim- bir yük değil, AB için büyük bir değer olacaktır.” |
05.12.2009 |
Çözüm, iç dinamiklerde |
DİyarbakIr Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, herkesin dikkatli olması gereken bir dönemden geçtiklerini belirterek, ‘’Kürt sorunu’’yla ilgili çözümün iç dinamiklerde olduğunu savundu. Baydemir, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Diyarbakır İl Başkanlığı önünde, 99 DTP’li Belediye Başkanı ve 10 İl Genel Meclis Başkanı adına hazırlanan basın açıklamasını okudu. Herkesin dikkatli olması gereken bir dönemden geçtiklerini, özellikle siyasetçilerin, sorumlu ve ciddi yaklaşım göstermesi gerektiğini ifade eden Baydemir, DTP’li Belediye Başkanları ve İl Genel Meclis başkanları olarak; seçilmiş oldukları 100’ü aşkın yerleşim birimindeki halkın hassasiyet ve beklentilerinden hareketle bir kez daha çağrıda bulunduklarını söyledi. Kendilerinin bu hassasiyeti gösterdiğini savunan Baydemir, şöyle dedi: ‘’Sorunun adı Kürt sorunudur. Sorunun nedeni, kimliğinin reddedilmesidir. Çözüm, kimliğin Anayasa’da kabul edilmesidir. Kürt halkının siyasi ve kültürel haklarının tanınmasıdır. Çözüm başka ülkelerle yapılacak ittifaklarda değildir. Çözüm 30 yıldır denenmiş tasfiye planlarında değildir. Çözüm içtedir, iç dinamiklerdedir.” |
05.12.2009 |
Lira, Kasımda değer kazandı |
Türk Lirası (TL) Kasım ayında hem Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) hem de Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) bazında değer kazandı. Merkez Bankası verilerine göre, 1995=100 bazlı reel efektif döviz kuru endeksi, Kasım ayında bir önceki aya göre, TÜFE bazında 0,1 puan değer kazanarak 170,7’den 170,8’e, ÜFE bazında ise yüzde 1,4 (2 puan) yükselerek 144,7’den 146,7’ye çıktı. TL’nin değeri, yıllık düzeyde TÜFE ve ÜFE bazında arttı. Yıllık bazda TÜFE yüzde 0,3 (0,6 puan), ÜFE bazında da yüzde 2,1 (3 puan) oranında yükseldi. |
05.12.2009 |
Ben dahil herkes hesap verecek |
Bülent Arınç, ‘’Türkiye’de her şeyin ortaya döküleceğini ve herkesin yaptığı her şeyin hesabını vereceğini’’ belirterek, ‘’Ben dahil. Böyle olursak gerçek hukuk devleti oluruz. Türkiye, bunu gördüğü için kendini mutlu saymalı. Türkiye hukuk devleti olma yolunda ilerleyecekse bir şeylerin hesabının sorulması lazım’’ diye konuştu. Ben dahil, herkes hesap verecek
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘’Türkiye’de her şeyin ortaya döküleceğini ve herkesin yaptığı her şeyin hesabını vereceğini’’ belirterek, ‘’Ben dahil. Böyle olursak gerçek hukuk devleti oluruz” dedi. CNN Türk televizyonunda yayınlanan Ankara Kulisi programında soruları cevaplayan Arınç, ‘’Ergenekon’’ davası kapsamında 2002-2004 yılları arasında Genelkurmay Başkalığında görev yapmış 3 kuvvet komutanının ifadelerinin alınma kararıyla ilgili olarak, askerî ve sivil tüm kurumların şeffaf ve hesap verebilir olması gerektiğini söyledi. Türkiye’de artık hiçbir şeyin gizli kalmadığını ve kalmayacağını belirten Arınç, kurumların kendilerini buna göre ayarlaması gerektiğini ifade etti. Şu anda bütün bildiklerini veya duyduklarını ifade edecek durumda olmadığını kaydeden Arınç, ‘’Türkiye’de her şey ortaya dökülecek ve herkes yaptığı her şeyin hesabını verecek. Ben dahil. Böyle olursak gerçek hukuk devleti oluruz. Türkiye, bunu gördüğü için kendini mutlu saymalı. Bunlar kutlu doğum sancılarıdır. Bunlar iyi şeylerdir. Türkiye hukuk devleti olma yolunda ilerleyecekse bir şeylerin hesabının sorulması lâzım’’ dedi. |
05.12.2009 |
Karar, hukukî garabet |
‘’Hak ve Eşitliği Savunan Avukatlar Platformu’’ Sözcüsü Yaşar Gürkan, Danıştay 8. Dairesinin, YÖK’ün, üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararın yürütmesini durdurmasının ‘’hukuki bir garabet’’ olduğunu ifade etti. Avukat Gürkan, platform üyesi avukatlarla Ankara Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, dairenin, daha önce katsayı konusunda düzenleme yapmaya sadece YÖK’ün yetkili olduğuna ilişkin kararlar verdiğini hatırlattı. Bu davada, Danıştayın, İstanbul Barosunu taraf olarak kabul ettiğini ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun, geçmişte bir baronun davasını ‘’barolar, avukatların meseleleri ile ilgili konular dışında taraf olamaz’’ gerekçesiyle reddettiğini anlatan Gürkan, ‘’yürütmeyi durdurma kararının hukuki bir garabet ve tenakuz (çelişki)’’ olduğunu kaydetti. Gürkan, ‘’Danıştay, aldığı bu kararla, önceki kararlarıyla çelişkiye düşmüş ve hukukta çifte standardın bariz bir örneğini vermiştir’’ görüşünü ifade etti. ‘’Kararın, imam hatip liselilerin üniversiteye girmelerine engel olmak için verildiğinin açık olduğunu’’ ifade eden Gürkan, TBMM’nin yasal yetkilerini kullanarak, YÖK Kanunu’nun 45. maddesine ‘’katsayının bütün ortaöğretim kurumlarından mezun olacak öğrenciler için eşit olarak belirleneceğine’’ ilişkin bir hüküm eklediğinde, sorunun çözüleceğini ifade etti. |
05.12.2009 |
Memur, ekonomik açılım bekliyor |
BağImsIz Eğitimciler Sendikası (BES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, ‘’Hükümetin yaptığı açılımların aksine geçim sıkıntısı içinde kıvranan memur ekonomik açılım bekliyor’’ dedi. Avcı, yaptığı yazılı açıklamada, ekonomik kriz nedeniyle yoksullukla, işsizlikle boğuşan vatandaşın zor günler geçirdiğini belirtti. Avcı, ‘’hükümetin ekonomi alanındaki yanlı ve yanlış politikaları sonucunda memur, öğretmen, işçi, esnaf, emekli, köylü kısaca vatandaşın gittikçe fakirleştiğini’’ savundu. Açıklamasında, ‘’Hükümetin yaptığı açılımların aksine geçim sıkıntısı içinde kıvranan memur ekonomik açılım bekliyor’’ görüşüne yer veren Avcı, şunları kaydetti: ‘’Hükümet ne yazık ki işsiz gençlere ve işten atılan anne ve babalara iş bulmak ve iş sahaları oluşturmak için gerekli yatırımları yapmıyor. Yoksulların, işsizlerin, dar ve sabit gelirlilerin oylarıyla iş başına gelen hükümet, vatandaşlar arasındaki nimet, külfet dengesini kuracağım derken bozdukça bozdu. Buradan hükümeti, muhalefet partilerini de ama başta Sayın Başbakanı uyarıyoruz. Ülke ekonomisini dünya ekonomisinin iyileşmesine konumlandıran, geleceğimizi yabancı sermayenin bize kaynak aktarıp bizden mal, mülk satın almasına endeksleyerek duacı, pasif bir ekonomi politikası izleyen anlayışı derhal terk ediniz.’’ |
05.12.2009 |
Eker: Dâvâ açıldığından bilgimiz yoktu |
TarIm ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Danıştay 10. ve 13. Daireleri Müşterek Heyetinin GDO’lu ürünlerle ilgili yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesini durdurmasına ilişkin, “Doğrusu böyle bir dava açıldığından da bilgimiz yoktu, çünkü savunmamız alınmadı” dedi. Mehdi Eker, “1. Gıda Güvenliği Kongresi”nin açılışından önce gazetecilerin sorularını cevapladı. Bakan Eker, “Dün (önceki gün) böyle aniden bir haber aldık medya vasıtasıyla. Dolayısıyla bize haber resmen gelecek, biz onu resmen inceleyeceğiz. Orada ne yazıyor, ne yazmıyor, gerekçe ne, ona göre bir tavır alacağız” diye konuştu. Denetimlerin ise birtakım prosedürü olduğunu dile getiren Eker, her şeyin bıçak gibi bir anda kesilmediğini ve değerlendirme yapmaları gerektiğini ifade etti. Eker, GDO yasasına ilişkin ise, “Yasa için zaten hazırlığımız vardı” dedi. |
05.12.2009 |
55 ülke, Türkiye’ye vize uygulamıyor |
Türkİye’nİn son zamanlarda yürüttüğü diplomatik atak ve komşularla sıfır problem politikasının ardından bazı ülkeler, Türk vatandaşlarına uyguladığı vize uygulamasını kaldırdı. Suriye, Libya ve Ürdün’ün Türk vatandaşlarına vize uygulamasını kaldırmasının ardından, Türkiye’ye vize uygulamayan ülke sayısı 55’e yükseldi. Türkiye’ye vize uygulamayan ülke ve özel idare bölgeleri şöyle: Antigua-Barbuda, Arjantin, Arnavutluk, Bahamalar, Barbados, Belize, Bolivya, Bosna-Hersek, Brezilya, Ekvador, El Salvador, Fas, Fiji, Filipinler, Guetemala, Güney Afrika Cumhuriyeti, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Honduras, Hong Kong, İran, Jamaika, Japonya, Karadağ, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kolombiya, Kore Cumhuriyeti (Güney Kore), Kosova, Kosta Rika, Libya, Makau Özel İdare Bölgesi, Makedonya, Maldivler, Malezya, Mauritus, Nikaragua, Palau Cumhuriyeti, Paraguay, St. Vincent-Grenadines, Singapur, Solomon Adaları, Sri Lanka, Suriye, Svaziland, Şili, Tayland, Trinidad-Tobago, Tunus, Tuvalu, Uruguay, Ürdün, Venezuela. |
05.12.2009 |
Askerî helikopter piste çarptı |
Sancaktepe’de askeri bir helikopter, inişe geçtiği sırada piste çarparak hasar gördü. Alınan bilgiye göre, Samandıra 4. Hava Kara Alayı’nda eğitim amaçlı kullanılan bir helikopter, piste sert iniş yaparak zemine çarptı. Çarpmanın etkisiyle helikopterin ayak kısmında hasar meydana geldi. Olayda ölen ya da yaralanan bulunmadığı belirtildi. |
05.12.2009 |
Bazı tren seferleri 8 Aralıkta yapılamayacak |
Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi 2. Etap çalışması sebebiyle 8 Aralıkta bazı tren seferleri yapılamayacak. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, Sarmaşık-Bakırköy hattı 8 Aralıkta 07.00-17.00 saatleri arasında tren trafiğine kapatılacak. Bu sebepepl, Eskişehir Ekspresi, Başkent Ekspresi ve Cumhuriyet Ekspresi’nin Eskişehir-Haydarpaşa ve Haydarpaşa-Eskişehir seferleri ile Boğaziçi Treni ve Doğu Ekspresi’nin Ankara-Haydarpaşa ve Haydarpaşa-Ankara seferleri 07.00-17.00 saatleri arasında yapılamayacak. |
05.12.2009 |
Dünya, depremi İstanbul’da konuşacak |
12 KASIM 1999 depreminin 10. yılında Türkiye’den 81 İl ve 25 Ülke İstanbul’da bir araya geliyor. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, İstanbul Valiliği işbirliği ve Dünya Bankası desteğiyle düzenlenen “İstanbul Uluslararası Sismik Riskin Azaltılması Konferansı”, sismik riskin azaltılması çerçevesinde İSMEP projesi başta olmak üzere ulusal ve uluslar arası çalışmaları bir araya getirecek. 8- 10 Aralık 2009’da İstanbul Grand Cevahir Otel’de düzenlenecek International Conference on Seismic Risk Mitigation toplantısı Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in katılımıyla başlayacak. Konferansın açılış konuşmasını Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Margereta Wahlström yapacak. 3 gün boyunca sürecek oturumlarda, 1999 yılında yaşanan depremlerin ardından Türkiye’de ve İstanbul’da yürütülen çalışmalar masaya yatırılacak. 25 ülkeden temsilcilerin katılacağı konferans, bir anlamda Dünya ülkelerinin bilgi ve tecrübelerini birbiriyle paylaşmasına önayak olacak. Konferans öncesinde bir açıklama yaparak Dünyada deprem riski ile karşı karşıya olan birçok ülke olduğuna dikkat çeken İstanbul Valisi Muammer Güler, “Bu nedenle, sismik riskin azaltılması çerçevesinde ulusal ve uluslar arası tecrübelerin bir araya gelmesi, hem sismik riskin azaltılması konusunda atılacak adımlar hem de toplumların refahı ve geleceği için çok önemlidir” dedi. Kentsel alanlarda sismik riskin azaltılmasına yönelik adımların atılabilmesi için, bilgi alış verişinin sağlanmasına yönelik sunumların paylaşılacağı konferans günlerinde, İSMEP kapsamında İstanbul’da yapılan çalışmaların gerçekleştirildiği alanlara inceleme gezileri düzenlenecek. Uluslar arası platformda akademik çalışmalarla adından söz ettiren saygın konuşmacıların yer alacağı konferans; T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, T.C İstanbul Valiliği, İstanbul ADM, İstanbul İl Özel İdaresi, İstanbul Proje Koordinasyon Birimi, Dünya Bankası, Afet Azaltma ve Yeniden Yapılanma Küresel Fonu (GFDRR) ve Avrupa Yatırım Bankası’nın işbirliği ile düzenlenecek. |
05.12.2009 |
Engellilerimiz hayatın içinde olsun |
BAHÇELİEVLER Belediyesi, 3 Aralık Dünya Engelliler gününü törenle kutladı. Bahçelievler Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezinde gerçekleşen etkinlikte, engelsiz yarınlar sema gösterisi, Kazım Beyaz İş Okulu öğrencilerinin şiir dinletisi, Mavi Pusula Özel Eğitim merkezinin piyes gösterisi, müzik dinletisi ve konuk sanatçılar yer aldı. Engelliler Günü faaliyetine katılan Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu törende yaptığı konuşmada; “İlçemizde yaptığımız hizmetlerde hep engelli canlarımızı da düşünerek eserlerimizi yapıyoruz. Şimdiye kadar evlerinden sokağa çıkamayan, hayatın içinde olamayan canlarımız ve onların aileleri de artık daha fazla hayatın içinde oluyorlar. İstiyoruz ki, Bahçelievler’imizde her insanımız hayatın içinde, mutlu ve huzurlu olsun” dedi. |
05.12.2009 |
Turkuazoo’yu hissederek gezdiler |
BAĞCILAR Belediyesi 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla engelliler için kapsamlı bir program düzenledi. Program kapsamında engelliler Bowling Turnuvası’na katıldı ve Turkuazoo’yu gezdi. “Engelleri Birlikte Aşalım” sloganıyla engellilere yönelik kapsamlı çalışmalar yürüten Bağcılar Belediyesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde de engellileri unutmadı. Engelliler ilk defa Bağcılar Kaymakamı Veysel Yurdakul ve Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’nın koltuğuna oturdu. Program kapsamında 80 engelli ile aileleri Forum İstanbul’a götürüldü. Hayatlarında ilk defa ellerine Bowling topu alan engelliler arasında iki görme engelli de yer aldı. Rukiye Akkaya Zeynep Demirel isimli iki görme engelli, önce Atlantis Bowlign Salonu’nda Bowling oynadı daha sonra ise Turkuazoo Gezisi’ne katıldı.
“HİSSEDEREK GEZDİK”
Görme engelli vatandaşlar, geziye katılmış olmaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Rukiye Akkaya, Bowling topunu tutmanın kendisine büyük heyecan verdiğini ifade ederken, Zeynep Demirel, Turkuazoo’yu hissederek gezdiğini söyledi. Programın ardından Bowling Turnuvası’nda dereceye girenlere ödülleri verildi. |
05.12.2009 |
Sultangazi’ye modern iş makinesi |
Sultangazİ Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü, araç parkına yeni iş makineleri ilave etmeyi sürdürüyor. Yeni alınan bir adet paletli ağır iş makinesi ekskavatör ve iki adet kamyonla, ilçeye daha kaliteli hizmet verilmesi amaçlanıyor. Sultangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hakan Ceylan şunları söyledi: “Mevcut parka ilave olarak 1 adet ekskavatör (paletli ağır iş makinesi) ile 2 adet inşaat kamyonu aldık. Teslim aldığımız ekskavatörle kanalizasyon temizliği, yağmur suyundan kaynaklanan dere tıkanmaları, moloz temizliği, yıkım ve diğer birimlerin talepleri doğrultusunda kazıma ve yükleme işleri yapılacak.” |
05.12.2009 |
Denizli ve Aydın’da deprem |
AYDIN’IN Buharkent ilçesinde orta şiddette deprem meydana geldi. Dün sabah saat 08.02’de meydana gelen 4,9 büyüklüğünde yer sarsıntısı paniğe sebep olurken, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ilk tesbitlerinde Kuyucak ilçesine bağlı Horsunlu beldesi olarak duyurduğu depremin merkezini daha sonra Buharkent ilçesi olarak düzeltti. Enstitüsü yetkilileri, hızlı çözülümlerde lokasyonların birbirine yakınlığı sebebiyle depremin merkez üssünün ilk olarak Aydın’ın Horsunlu ilçesi olarak bildirildiğini duyurdu. Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, meydana gelen depremle ilgili olumsuz bir haber almadıklarını bildirdi. Aydın’ın Buharkent ilçesinde meydana gelen deprem Denizli’de de hissedilirken, Denizli Valisi Yavuz Erkmen, ilde kriz masası oluşturduklarını ve gelişmeleri takip ettiklerini bildirdi. Aydın ile sınırı bulunan Denizli’de şiddetli olarak hissedilen ve vatandaşların sabahın erken saatlerinde panikle evlerinden fırlamalarına neden olan deprem, başta Valilik binası olmak üzere ildeki bazı binalarda küçük çatlaklara ve sıva dökülmelerine sebep oldu. Tirekapılar Mahallesi’nde bir evin bacası, önünde park halindeki otomobilin üzerine devrildi. Denizli Valisi Yavuz Erken, yaptığı açıklamada, depremin merkez üssünün Denizli’ye yakın olması dolayısıyla ilde şiddetli şekilde hissedildiğini belirterek, vatandaşların ilk anda panik yaşadığını, ancak daha sonra durumun sakinleştiğini kaydetti. Erkmen, ‘’Kriz merkezi oluşturduk. Gelişmeleri izliyoruz’’ dedi. Öte yandan veliler, okula gönderdikleri çocuklarını gelerek aldılar. Kuyucak Kaymakamı Nuri Özler, Aydın’ın Kuyucak ilçesine bağlı Horsunlu beldesinde şiddetli hissedilen depremde, hasar ve yaralanma gibi bir bilginin henüz kendilerine ulaşmadığını bildirdi. Kuyucak Belediye Başkanı Ali Ulvi Akoğlu, meydana gelen depremle ilgili bir sıkıntı olmadığını bildirdi. İlçede depreme ilişkin özel bir durum olmadığını ifade eden Akoğlu, ‘’Çok şükür bir sıkıntı yok’’ dedi.
ARTÇI SARSINTILAR KAYDEDİLDİ
AYDIN’IN Buharkent ilçesinde meydana gelen 4,9 şiddetindeki depremin ardından yedi artçı sarsıntı kaydedildi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, saat 08.02’de Buharkent ilçesinde meydana gelen ve çevre il ve ilçelerde de hissedilen 4,9 büyüklüğündeki depremin ardından, aynı bölgede 09.45 itibari ile yedi artçı sarsıntı kaydedildiği belirtildi. Sarsıntıların, 3,1 ile 3,5 arasında değiştiği bildirildi. |
05.12.2009 |
Kendi küçük, marifeti büyük |
Daha çok inşaat ve altyapı işlerinde kullanılan dev iş makinelerinin minyatür boyutluları artık bozuk orman alanlarının rehabilite edilmesinde yardımcı oluyor. Türkiye’de ilk kez Bursa Orman bölge Müdürlüğünün sorumluluk alanındaki bozuk orman alanlarının rehabilitasyonunda kullanılan ‘’mini ekskavatör’’ler, işçilerin çalışmakta zorlandığı dik yamaçlarda boylarından büyük işler başarıyor. Bursa Orman Bölge Müdürü Ali Girgin, yaptığı açıklamada, orman teşkilâtı olarak ülke genelindeki ormanların bakımı ve rehabilitasyonu için yıl boyunca çalıştıklarını söyledi. Müdürlük olarak Bursa, Yalova ve Bilecik’teki ormanlardan sorumlu olduklarını anlatan Girgin, bu ormanların daha verimli hale getirilmesi ve yenilenmesi için ellerinden geleni yaptıklarını belirterek, ‘’Fidan dikimlerimiz aralıksız devam ediyor. Özellikle bozuk orman alanları ile yanan bölgelerdeki ağaçlandırmalara ayrı önem veriyoruz’’ dedi. Girgin, Türkiye’deki ormanların genellikle dik, eğimli yerlerde bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: ’’Özellikle eğimin fazla olduğu yerlerde işçilerin çalışması oldukça güç. İş makineleri de buralara giremiyor. Başarılı sonuçlar alınamıyordu. Biz de acaba ne yapabiliriz diye araştırırken, piyasada bulunan ‘mini ekskavatör’ adlı iş makineleri buralarda kullanmak aklımıza geldi. Bu makinelerle denemeler yaptık, çok başarılı sonuçlar alındı. İşçilerle çalışılan yamaçlarda dikilen fidanlar çok başarılı olmuyordu. Makinenin çalıştığı yerlerde ise iyi sonuçlar alıyoruz.’’ Boyları 1,5-2 metre arasında değişen ‘’mini ekskavatör’’lerin Türkiye’de ilk kez Gemlik ve Yalova’daki ağaçlandırma alanlarında, arazi eğiminin fazla olduğu bölümlerde kullanılmaya başlandığını vurgulayan Girgin, büyük iş makinelerinin en fazla yüzde 30-35 meyilli arazilerde çalışabildiğini, mini boyutluların ise yüzde 40 ve daha fazla meyilli bölgelerde çok rahat işlem yapabildiğini ifade etti. Girgin, ‘’Yüksek meyilde boyları 3,5 metre olan dozerle iş yapmak mümkün değil. Bu mini makineler, 1,5 metre genişliğinde teras yaparak bu yolda ilerliyor, toprağı işliyor, 70-80 santimetrelik çukurlar açıyor. Bu teraslar erozyonu da önleyecek. Bu bölgelere fıstık çamı ve akasya fidanları dikeceğiz’’ dedi. Müdürlüklerinin sorumluluk bölgesindeki 17 bin hektar alanda bu yıl rehabilitasyon çalışması yapılmasının planlandığını belirten Girgin, ‘’Şu an 14 bin hektar civarına geldik. Bu makinelerle çalışmalarımız daha da hızlanacak. Mini ekskavatörlerle bundan sonra eğimli arazilerde başarılı işler yapacağımıza inanıyoruz. Bizim çalışmalarımız diğer işletmelere de örnek olacaktır’’ diye konuştu. |
05.12.2009 |
“Beyin göçünü tersine döndürmek istiyoruz” |
AKDENİZ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, ABD’de görev yapan Türk bilim adamlarını Antalya’da görev yapmaya davet etti. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtcephe, yaptığı açıklamada, 2012 yılında üniversitelerindeki öğrenci sayısının 50 bine ulaşacağını söyledi. Antalya’nın önümüzdeki yıllarda turizm ve tarımdan sonra üniversite eğitiminde de önemli bir merkez haline geleceğini belirten Kurtcephe, ‘’Antalya 10-12 üniversite kapasitesine ulaşabilecek düzeyde’’ dedi. Akdeniz Üniversitesinin dünya üniversitesi olabilmesi için çalışmalar yaptıklarını belirten Rektör Prof. Dr. Kurtcephe, ABD’de çeşitli üniversitelerde görev yapan Türk bilim adamlarını Antalya’ya dâvet edeceklerini belirtti. Kurtcephe şunları kaydetti: ’’Yurt dışında dünyaca ünlü bilim adamlarımız var. Bilim adamlarımız birçok araştırmaya imza atıyor. Bunlardan yararlanmak istiyoruz. ABD’deki Türk bilim adamlarının listesini hazırlıyoruz. ABD başta olmak üzere yurt dışındaki Türk bilim adamlarına ‘Akdeniz Üniversitesine gelin’ diyeceğiz. Eğer gelmezler ise de, onlarla ortak projeler yapmayı talep edeceğiz. Bilim adamları göçünün tekrar geriye dönmesini istiyoruz. Beyin göçünü tersine döndürmek istiyoruz.’’ Akdeniz Üniversitesi olarak önemli projelere imza atmak istediklerini ifade eden Kurtcephe, gıda analizi yapacak uluslar arası yetkili laboratuvar kuracaklarını, Türkiye’nin uzaydan pay alabilmesine katkı sağlamak için Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü, Deniz ve Su Altı Araştırmaları Merkezi açacaklarını sözlerine ekledi. |
05.12.2009 |
Devlet hastanesi ihalesi iptal oldu |
GAZİANTEP’İN İslahiye ilçesinde yapılması planlanan 100 yataklı devlet hastanesinin ihalesi iptal oldu. 18 Kasım 2009’da Ankara TOKİ merkezinde ihalesi yapılan ve Elif İnşaat-Delta İnşaat-Gold İnşaat şirketinin aldığı İslahiye Devlet Hastanesi inşaatının ihalesi iptal edildi. İhalenin dördüncü kez iptal edilmesi dikkat çekti. Yapım aşamasından sonra 700 iş gününde teslimatı düşünülen hastanenin iptal olması İslahiyelileri tedirgin etti. Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve TOKİ ile yürütülen çalışmalar sonucunda ihalesi yapılan buna rağmen 4 kez iptal edilen inşaat çalışmaları akıllarda soru işareti bıraktı. |
05.12.2009 |
Kablo hırsızları Telekom’a dadandı |
TÜRK Telekom Diyarbakır Bölge Müdürü Muhammed Katmer, ifade özgürlüğünü engelleyen telefon kablosu hırsızlığının hayatî öneme sahip kuruluşlarla haberleşmeyi kesintiye uğratarak can ve mal güvenliğini de tehlikeye attığını söyledi. Katmer, yaptığı açıklamada, Güneydoğu Anadolu’da telefon kablolarına yönelik hırsızlık olaylarının diğer bölgelere göre çok daha fazla olduğunu ifade ederek, günümüzde meslek haline getirilen telefon kablosu hırsızlığının bazı bölgelerde çeteler vasıtasıyla sektöre dönüştürüldüğünü belirtti. Bölge Müdürlüğü olarak gerçekleştirdikleri operasyonlarda tonlarca çalıntı kablo ele geçirdiklerini kaydeden Katmer, son zamanlarda meydana gelen hırsızlık olaylarının sonucunda birçok ilçe, köy ve mezrada haberleşmenin kesintiye uğradığını bildirdi. Katmer, Diyarbakır’da 11 ayda meydana gelen yaklaşık 100 hırsızlık olayında Türk Telekom’un 100 bin TL zarara uğratıldığını belirterek, Devlet Hastanesinin 112 acil servisinin telefonlarını kesintiye uğratacak derecede yer altındaki kabloların çalınmasının söz konusu olduğunu söyledi. |
05.12.2009 |
Antik kent, define avcılarının hedefinde |
ANTALYA’NIN Demre ilçesi Yavı Köyündeki Kyaenai Antik Kenti’nin kaçak kazı yapan kişilerce tahrip edildiği bildirildi. Yavı Köyü Muhtarı Abdulah Kolak, Likya ve Roma kentleri içinde en çok lahit mezar bulunan bölge olan Kyaenai Antik Kenti’nin, define avcılarının hedefinde olduğunu ve buradaki eserlerin kaçak kazı yapan kişilerce tahrip edildiğini söyledi. Denizden bin, Yavı Köyünden 350 metre yükseklikteki antik kentin, Likya uygarlığının en önemli şehirlerinden biri olduğunu ifade eden Kolak, tarihi MÖ 4. yüzyıla kadar dayanan Kyaenai’de bekçi bulunmaması sebebiyle lahit mezarlara, zarar verildiğini bildirdi. |
05.12.2009 |
Buharlı tren nostaljisi |
Türkİye’de belki de bir elin parmağını geçmeyecek kadar buharlı tren ve makinisti bulunuyor. Bunlardan biri de Adana’da görevli Şevki Deveci. Bu makinistlere buharlıdan sonra dizele, daha sonra da elektrikli trenleri kullanmak nasip olmuş durumda. Onlar, bazen bir filmde yer alarak buharlı trende görev alıyor, bazen de vatandaşlarla özlem gideren Cumhuriyet trenlerini hareket ettiriyor. Adana’da çekilen Hanımın Çiftliği dizisindeki bir sahnede, dönemi anlatan buharlı tren TCDD 6. Bölge Müdürlüğü’nden kiralandı. Yaklaşık 12 bin TL kira bedeli ödeyen yapımcı firma için Konya’dan buharlı tren iki ateşçi ve bir makinist geldi. Buharlı tren ve makinisti bir gün boyunca çekimler için Adana’da kaldı. Konya ve Uşak’ta bulunan buharlı trenlerden Konya’daki sadece görüntü amaçlı kullanılırken Uşak’taki ise 250 tondan fazla yük çekemiyor. Film ve dizilere kiraya verilen bu buharlı trenleri kullanan makinistlere de maaş artı kilometre başı ücret ödeniyor. TCDD 6. Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan ve 2 Ocak 2010 tarihinde emekli olacak buharlı tren makinisti Şevki Deveci, 45 yıldır demir yollarında görev yapıyor. ‘Şimdiki trenler çocuk oyuncağı’ diyen Deveci, “Nerede o eski günler’ diyerek buharlı trenlere attığı kömürleri hatırlıyor. Deveci, 1969 yılında girdiği sınavla TCDD’de işe başlamış. İlk olarak buharlı trende ateşçi olarak göreve yapan Deveci, 6 yıl kürek sallamış. Katıldığı kurslar ve girdiği sınavlardan sonra yardımcı makinist olmayı başarmış. Buharlının zorluğunun insan gücüne dayanmasından kaynaklandığını ifade eden Şevki Deveci, yardımcı makinist olduğunda buharlı trenlerin ortadan kalktığını kaydetti. Daha sonra makinistliğe geçtiğini vurgulayan Deveci, “Makinist olarak 22 yıl çalıştım. Toplam 42 yıl TCDD görev yaptım.” ifadesini kullandı.
BUHARLI TREN KULLANMAK HERKESİN HARCI DEĞİL
BuharlI treni kullanmanın her makinistin harcı olmayacağını anlatan Deveci, bunun gerekçelerini de şu şekilde sıraladı: “Buharlıyı tornadan geçirmeden yağlamadan yol alınmazdı. Su, kömür ve ateş can damarı buharlı trenlerin. Su ikmali yapıldıktan sonra kömür ikmali de yapılmazsa kaldıramazsınız koca treni yerinden. O da bitti mi sıra işin en zor kısmına ateş dökmek. Ateşi döktükten sonra yolculuğa çıkardık. Kara duman takip ederdi treni.” Film ve dizilerde de görev aldıklarını anlatan Deveci, “Çok az sayıda makinist kaldığı için buharlılara bizi gönderiyorlar. Ancak televizyonda sadece treni görebiliyoruz. Buharlı tren önemli ama biz de buharlılar kadar tarih olmuş durumdayız.” dedi. |
05.12.2009 |
Unutan adamın unutulmaz beyni |
CONNECTICUT eyaletinde bir fabrikada işçi olarak çalışan ve şiddetli sara nöbetleri geçiren Henry Gustav Molaison'un (yıllarca sadece H.M olarak bilindi) sıra dışı öyküsü, 1953’te cerrahların nöbetlere çare olması için hastanın beyninin bazı bölümlerini almasıyla başladı. H. M’nin belleği ameliyattan sonra kayıt yapma yeteneğini yitirdi. Ameliyattan önceki hatıralarını hatırlayabilen H.M, yeni şeyler öğrenebildi, ancak bunları hafızasında tutamadı. Sabah kahvaltısında ne yediğini, bir simayı, yaşını hatırlayamaz hale gelen H.M, kısa süreli belleğiyle ömrünün kalanını geçirdi. 2008’de öldükten sonra H.M’nin beyni Califonia’daki beyin inceleme laboratuvarına götürüldü. Ölümünden tam bir yıl sonra H.M’nin eksi 40 derecede dondurulmuş beyni mikronlara ayrılmaya başladı. Önceki gün internetten canlı yayınlanan 14 saatlik ameliyatın ardından H.M’nin beyninin 3,8 cm’si parçalara ayrıldı. Bilim adamları, beyni parçalara ayırmaya devam edecek. Bilim adamları bu araştırmanın bir çok şeye ışık tutmasını umuyor. |
05.12.2009 |
Kelebekler uzaya çıktı |
UluslararasI Uzay İstasyonu’nun (UUİ) astronotları, “Kelebekler Uzayda” adlı bir eğitim projesi sebebiyle azınlık durumuna düştüler. Geçen hafta 12 astronotla sıkış sıkış olan UUİ’de şimdi sadece 2 astronot kalırken, Kasım sonunda Atlantis uzay mekiğiyle 6 günlük larva halinde gelen 4 benekli kırmızı kelebek bir bavul büyüklüğündeki kutunun içinde şimdi uçuşuyor. Amerikan uzay araştırmaları kurumu NASA, deneyde kelebeklerin bütün hayatları boyunca yer çekimsiz ortamda hayat fonksiyonlarını inceleme ve sinir sistemleri ile fizyolojik durumlarını gözlemleme imkânı bulunacağını bildirdi. ABD’de de binlerce öğrenci projeyi video görüntüleri ve fotoğraflarla “kelebeknot”ların gelişimini izleyecekler. |
05.12.2009 |
Bazı ağrı kesiciler aşı etkisini azaltıyor |
BazI ağrı kesicilerin aşıların etkisini azaltabileceği bildirildi. ABD’nin Missouri Üniversitesinden Charles Brown ve ekibinin yaptığı araştırma, domuz gribine karşı yoğun aşı talebinin olduğu bu dönemde, Aspirin ve Tylenol gibi steroid olmayan ilâçların bazı enzimleri engelleyerek aşının etkisini azaltabileceğini gösterdi. Brown, “birçok kişinin yaptığı gibi kalp-damar tedavisi için düzenli olarak aspirin, ateşi düşürmek ve ağrıyı dindirmek için Tylenol içilmesi halinde, bu ilâçların dokunun yaptığı COX-1 enzimini engellelebileceğini” belirtti. Araştırma sonuçları, bu enzimin durması halinde vücudun ürettiği antikorların sayısının azalabileceğini, dolayısıyla korunmak için daha fazla antikora ihtiyaç duyulabileceğini ortaya koydu. Bu ilâçların aşıdan birkaç hafta önce ve sonra içilmemesinin önerilebileceği belirtildi. |
05.12.2009 |
Kızamık, artık daha az öldürüyor |
Dünya'da kızamıktan ölümlerin, çocuklukta yapılan aşı kampanyaları sayesinde 2000 ve 2008 yılları arasında yüzde 78 oranında azaldığı bildirildi. Uzmanlar, ancak aşı kampanyalarının sürmesine özen gösterilmemesi durumunda kızamıktan ölümlerin yeniden artabileceği uyarısında bulundu. Measles Initiative kuruluşuna göre, 2000 yılında 733 bin kişinin öldüğü kızamıktan, 2008’de yaklaşık 164 bin kişi öldü. Büyük çaplı bağışıklama programlarıyla yaklaşık 700 milyon çocuğun aşılanması ve rutin aşıların kapsamının genişletilmesiyle 10 yıldan kısa sürede, kızamıktan tahminen 4 milyon 300 bin ölüm önlendi. Kızamıktan ölümlerle ilgili küresel eğilimin gerisinde kalan, Güneydoğu Asya ülkelerinde ise 2000-2008 yılları arasında bu hastalıktan ölüm oranları yalnızca yüzde 46 geriledi. Measles Initiative, 2010 yılında, kızamıktan ölümlerin yeniden artmasına sebep olabilecek 59 milyon dolarlık maddî kaynak açığıyla karşı karşıya olduklarını açıkladı. |
05.12.2009 |