Güncel |
Bir dinin mimarisine, o dinin mensupları karar verir |
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, İsviçre’de cami minaresi yapımına yasak getiren ve BM ile Vatikan’ın da karşı çıktığı referandumun sonucu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Bir inancın ve o inancın kendini ifade ve ortaya koyma biçiminin nasıl olacağı ve yorumlanacağı o inanca mensup olmayanların haddi değildir” dedi. Faruk Ünsal, çeşitli Avrupa ülkelerindeki aşırı sağcı siyasetçilerin benzeri uygulamaları kendi ülkelerinde de yapacaklarına dair açıklamalarının İslâm düşmanlığı üzerinden yürütülen örtülü ırkçı dalganın Avrupa’daki boyutlarını ortaya çıkaran önemli bir gösterge olduğunu söyledi. Hıristiyan teolojisinin en önemli ayrışmalarından olan Katolik-Protestan çatışmalarının beşeri ve medeni maliyetine en yakından tanık olan bu ülkenin, başkasından değil, sadece kendi tarihi tecrübesinden öğreneceklerinden feragat etmeye hakkı olmadığını söyleyen Ünsal, “Bu tecrübeden belki biraz da abartılı olarak çıkardığı ‘mutlak tarafsızlık’ ilkesi nedeniyle dünyadaki bütün devletlerin üye olduğu Birleşmiş Milletlere bile, pek çok temel kuruluşuna ev sahipliği yapmasına rağmen ancak 2002’de üye olan İsviçre, eğer Katolik Vatikan’a ve BM’e kulak vermiyorsa sağduyulu İsviçre ve Avrupa vatandaşlarının sesine kulak vermelidir” dedi. Mimarinin bir kültürün kendini dışa dönük ifadesinde kullandığı en etkin dillerden biri ve bir kültürün mimari üslubunu çağının estetik algılarıyla sentezlemek ancak o kültür havzasına mensup olanların vereceği bir karar olduğunu da söyleyen Ahmet Faruk Ünsal şöyle dedi: “Bir inancın ve o inancın kendini ifade ve ortaya koyma biçiminin nasıl olacağı ve yorumlanacağı o inanca mensup olmayanların haddi değildir. Başkalarının inançlarının ve onları ifade yöntemlerinin oylamayla tespit edilebileceğine inanmak dünyayı sonu gelmeyecek bir kaosa sürüklemenin yolunu açmak demektir. Demokrasinin ne olduğunu anlamamak ya da bir başka ifadeyle demokrasiyi karikatürize etmektir. Demokrasi din ve kültür inşa etme biçimi değil siyasi yönetme biçimidir. İsviçre’nin en kısa sürede bu hatadan döneceğine ve din görünümlü ırkçı tahammülsüzlüğün çatıştırıcı potansiyelini sadece Avrupa’nın merkezinde değil dünyanın her yerinde tutuşturma sorumluluğunu tarihi bir leke olarak taşımaya razı olmayacağına inanmak isteriz.” |
AHMET TERZİ 02.12.2009 |