Güncel |
ÇÖZECEĞİZ DİYENLER SÖZLERİNİ UNUTTU |
MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı Çetin Tahtacı, birilerinin kendi başörtü sorununu çözmüş olabileceğini, ama sorunun hâlâ devam ettiğini belirterek, “Eskisinden daha da çözümsüz bırakıldı. Öyle ki eskiden sorunu biz çözeceğiz diye siyaset malzemesi yapan siyasilerimiz bile sorunu bir tabu gibi ağzına alamıyor” dedi. BAŞÖRTÜLÜ BAŞBAKAN EŞİ ÇARE OLMUYOR
Tahtacı, “Birileri, ‘Yok efendim eşi başörtülü olanlar bu ülkede cumhurbaşkanı olabiliyor, başbakan olabiliyor. Falan kişinin eşi başörtülü, ama çok ünlü ve güçlü, daha ne istiyorsunuz?’ demesin. Bu züğürt tesellileri bizim karnımızı doyurmuyor. Üniversitelerde ve devlet dairelerinde yasak bütün şiddetiyle sürüyor” dedi.
MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı Çetin Tahtacı, birilerinin kendi başörtü sorununu çözmüş olabileceğini ama sorunun hala devam ettiğini belirterek, “Hatta eskisinden daha da çözümsüz bırakılarak öyle ki eskiden sorunu biz çözeceğiz diye siyaset malzemesi yapan siyasilerimiz bile sorunu bir tabu gibi ağzına alamıyor” dedi. Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 241. hafta basın açıklaması Cumartesi günü İzmit Sabri Yalım İnsan Hakları Parkında yapıldı. Bayram olmasına rağmen binlerce kişinin katıldığı protesto eylemine Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülerine mensup 40’a yakın STK ile birlikte AGD, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi de destek verdi. Danıştay aleyhine sloganların atıldığı protesto gösterisinde grup adına basın açıklamasını okuyan MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı Çetin Tahtacı, yasak bitene kadar, ülkemizde tek bir başörtülünün mağduriyeti kalmayana kadar da eyleme devam edeceklerini söyledi. Kimsenin kendilerinden bunun aksini beklememesini istyen Tahtacı, şunları kaydetti: “Birileri, ‘yok efendim eşi başörtülü olanlar bu ülkede cumhurbaşkanı olabiliyor, başbakan olabiliyor, falan kişinin eşi başörtülü ama çok ünlü ve güçlü, daha ne istiyorsunuz’ demesin. Bu züğürt tesellileri bizim karnımızı doyurmuyor. Kamusal alanda—ki kimilerinin hevesine göre her an değişebilen uçsuz bucaksız geniş bir alan!—üniversitelerde yasak hâlâ tüm şiddetiyle devam etmekte iken birileri ısrarla görmezlikten gelip unutturmaya çalışsa da yasağı kanıksamayacağız, unutmayacağız, unutturmayacağız. Evet birileri kendi başörtü sorununu çözmüş olabilir. Ama bizim sorunumuz hâlâ devam ediyor. Hatta eskisinden daha da çözümsüz bırakılarak öyle ki eskiden sorunu biz çözeceğiz diye siyaset malzemesi yapan siyasilerimizin bile sorunu bir tabu gibi ağzına alamıyor. Artık bu ülkede maalesef başörtü yasağını kaldırmak parti kapatma nedeni olmuştur. Sorun bir kara deliğe dönmüştür artık.” Çetin Tahtacı, bu ülkede başörtü sorunu dahil, tüm insan hakları sorunları çözülmedikçe bu ülkenin vatandaşlarının çifte standartlardan kurtulmadıkça bu ülkede gerçek huzur olmayacağını söyledi. Danıştay 8. Dairesi'nin YÖK'ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararına tepki gösteren Tahtacı, 2547 Sayılı Yükseköğretim Yasası’nın ‘yükseköğretime giriş’ başlıklı 45’inci maddesinde “Yükseköğretim kurumuna girecek öğrencilerin ne şekilde o kurumlara kabul edileceğiyle ilgili gerekçeler YÖK tarafından belirlenmektedir” denildiğini hatırlatarak, dolayısıyla Danıştay 8. Dairesi’nin kanunen YÖK’ün sorumluluğunda bulunan bir alana yetkisi dışında müdahale ettiğini vurguladı. Kocaeli / Yeni Asya |
30.11.2009 |
Danıştay hak gasbı yaptı |
Esnaf ve Sanatkarlar Derneği (ESDER) Genel Başkanı Mahmut Çelikus, Danıştay’ın, YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasının bir hak gasbı olduğunu belirterek, kararın yüz binlerce gence ve ailesine bayram öncesinde büyük üzüntü yaşattığını söyledi. Esnaf ve Sanatkarlar Derneği (ESDER) Genel Başkanı Mahmut Çelikus, Danıştay’ın, YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasının bir hak gasbı olduğunu ifad ederek, kararın yüz binlerce gence ve ailesine bayram öncesinde büyük üzüntü yaşattığını söyledi. Çelikus, İlci Otel’de düzenlediği basın toplantısında, Danıştay’ın ‘’ülkeyi şok eden’’ eden bir karar aldığını belirtti. Yüz binlerce gencin matem havasına girdiğini kaydeden Çelikus, ‘’Böyle bir kararın Arefe günü yapılmasının düşündürücü ve üzücü olduğunu’’ dile getirdi. Kararın İstanbul Barosu’nun açtığı dava sonucu alındığını hatırlatan Mahmut Çelikus, şöyle devam etti: ‘’Baro hukukun korunması için, eşitlik ve özgürlük için vardır. Ancak bu kararla hukuk katledilmiştir. Hukuk insanları mutlu etmek için vardır. Eğer mutlu etmiyorsa kararlar değiştirilmelidir. Baronun girişimleri neticesinde çıkan bu karar bir hak gasbıdır. Karar, yüz binlerce gencimize ve ailesine bayram öncesinde büyük bir üzüntü yaşatmıştır. Danıştay’ın önceki kararıyla çelişen bu kararı, hem eğitime hem de sanayiye vurulan büyük bir darbedir.’’ ESDER Genel Başkanı Çelikus, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve YÖK’ün konuya ilişkin açıklamalarının ‘’yüreklere su serptiğini’’ belirterek, bayramın ardından yetkili kurumlardan çözüme ilişkin adım atılmasını beklediklerini sözlerine ekledi.
Muzaffer Gülyurt: Toplum ötekileştirilmek isteniyor
Daniştay 8. Dairesi’nin YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasına tepkiler devam ediyor. AKP Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt, söz konusu kararla toplumun ötekileştirilmek istendiğini, bunun da toplumsal barışı bozacağını söyledi. Danıştay’ın iptal kararının ideolojik olduğunu ifade eden Gülyurt, eğitimde eşitlik ilkesinin bozulduğunu dile getirdi. Danıştay’ın aynı kulvarda yarışanlar arasında eşitsizlik uygulamasını kabul edilemez olarak nitelendiren Gülyurt, “Yarışmalar eşit şartlarda yapılır. Bir yarışçının ayağına 50 kilogram ağırlığında bir ağırlık bağlayacaksın, diğerlerinin bağlamayacaksın. Yarışmacılara da bu şartlarda koşacaksınız diyeceksiniz. Bu haksızlıktır, adaletsizliktir” dedi. Gülyurt, hükümet olarak demokratik açılım projesine büyük önem verdiklerinin de altını çizerek şunları kaydetti: “Demokratik açılımı sadece Kürt kardeşlerimiz için değil, 70 milyonun vatandaşımızdan her türlü negatif ayrımcılığa maruz kalmış, ötekileştirilmiş için istiyoruz. Demokratik açılımdan meslek liselerine girişte ötekileştirilmişler de yararlanacak. Toplumsal barışı, dirliği ve birliği sağlayacak olan Demokratik açılımla bu ülkede herkes gerçek demokrasiyi tadarak yaşayacak. Eğer, haksız ve adil olmayan uygulamalarla ötekileştirirseniz onu düşman yaparsınız. Türkiye’nin düşmana değil dosta, ihtiyacı var.” |
30.11.2009 |
Türkiye silâhlanıyor |
MKEK’nun tabanca satış istatistiklerine göre, Türkiye’de son 7 yılda vatandaşlara yaklaşık 100 bine yakın tabanca satıldı. TÜRKLERİN yüz yıllardan beri süre gelen silâh tutkusu, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun (MKEK) tabanca satış istatistiklerinde de kendini gösterdi. Kurum, son 7 yılda vatandaşlara yaklaşık 100 bine yakın tabanca sattı, bu satışların toplam tutarı 207 milyon lirayı aştı. MKEK, bu yılın 10 ayında 8 bin 225’i yerli, 2 bin 77’si ithal olmak üzere toplam 10 bin 302 adet tabanca satışı gerçekleştirdi. Bu satışlardan 24 milyon 609 bin lira gelir elde edildi. Kurumda, 2003-2009 (Ekim) tarihleri arasında geçen 7 yıllık sürede toplam 99 bin 109 tabanca satıldı. Bunların 77 bin 140’ı yerli, 21 bin 969’unu ithal tabancalar oluşturdu. Kurum, yerli tabancaların satışından 117 milyon 245 bin lira, ithal tabancaların satışından 89 milyon 961 bin lira gelir elde etti. MKEK’de 10 yerli, 15 yabancı olmak üzere toplam 25 şirketin çeşitli model ve tiplerde tabancaları satılıyor. Nakit veya kredi kartı ile satışı yapılan tabancaların yerli üretim olanlarının fiyatları ithal modellere oranla daha düşük. Kurumda satılan tabancaların fiyatları ise 650 liradan başlıyor 10 bin liraya kadar çıkıyor. Ankara / aa |
30.11.2009 |
Vahşi kasap sahtecilikten gözaltında |
Şanlıurfa’da, kesime götürülürken kaçan kurbanlık boğaya eziyet eden ve bu sebeple idarî para cezasına çarptırılan kasap, bir başka suçtan gözaltına alındı. Kasap ‘’evrakta sahtecilik’’ yapmaktan suçlanıyor. ŞANLIURFA'DA kesime götürülerken kaçan kurbanlık boğaya eziyet eden ve bu sebeple idari para cezasına çarptırılan kasap, bir başka suçtan ‘’evrakta sahtecilik’’ yaptığı ve hakkında yakalama kararı bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, kurbanlık hayvana eziyet görüntülerinin basında yer almasının ardından kasap M.H.Ç, Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü ve zabıta ekiplerince 969 TL para cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Yapılan incelemede kasap hakkında 2002 yılında karıştığı bir suçtan dolayı Eyüp 1. Sulh Ceza Mahkemesinde dâvâ açıldığı ve duruşmalara katılmadığı gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarıldığı belirlendi. Bu sebeple gözaltına alınan ve İl Emniyet Müdürlüğüne götürülen zanlının, işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye çıkarılması bekleniyor. Şanlıurfa’da, Kurban Bayramının ilk günü kesime götürülürken kaçan, birkaç kez uyuşturucu iğne yapılarak sakinleştirilmeye çalışılan ve elektrik direğine bağlanan boğanın, ayak bilekleri ve boynuna atılan bıçak darbesiyle etkisiz hale getirilmeye çalışılmasına tepki gösteren bazı vatandaşlar, hayvan sahipleri ve kasapla tartışmıştı. Görüntülerin basında yer almasının ardından kasaba, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve Kabahatler Kanununun ilgili maddeleri uyarınca 969 TL ceza verilmişti. Şanlıurfa / aa |
30.11.2009 |
İstihdam azalacak |
TÜRKİYE İş Kurumunun (İŞKUR) araştırmasına göre, Türkiye’de toplam istihdamın bir yıl sonra yüzde 0,02 oranında azalacağı öngörülüyor. İŞKUR, iş gücü piyasasındaki mevcut durumu ve değişmeleri tespit ederek, bunların iş gücü ihtiyacı üzerindeki etkilerini ortaya koymak amacıyla 2009 yılı 1. Dönem ‘’İşgücü Piyasası Araştırması’’ gerçekleştirdi. Bu çerçevede, 17 Nisan-30 Mayıs 2009 tarihleri arasında Türkiye’de 81 ilde tüm kamu ve özel işyerlerinde ‘’İşgücü Piyasası Bilgileri Anketi’’ uygulaması yapıldı. Anketi Türkiye genelinde toplam 275 bin 99 işyeri doldurdu. Söz konusu işyerlerinde toplam 4 milyon 872 bin 408 kişinin çalıştığı tespit edildi. İŞKUR tarafından yayımlanan araştırma sonuç raporuna göre, Türkiye’de toplam istihdamın bir yıl sonra yüzde 0,02 oranında azalacağı öngörülüyor. Anketin yapıldığı dönemde 23 bin 126 açık iş tespit edildi. En fazla açık iş beden işçisi olarak belirlendi.
ÇALIŞANLARIN SADECE YÜZDE 24’Ü KADIN Rapora göre, çalışanların yüzde 76’sını erkekler, yüzde 24’ünü de kadınlar oluşturuyor. Kadınların yüzde 14,9’u tekstil ve tekstil ürünleri imalatı sektöründe çalışıyor. Toplam çalışanlar içerisinde sadece sağlık işleri ve sosyal hizmetler sektöründe çalışan kadın sayısı erkek sayısından fazla bulunuyor. Erkek çalışanlar genel beden işçisi, temizlik beden işçisi, satış elemanı, inşaat beden işçisi, büro memuru, güvenlik görevlisi, temizlik görevlisi, bankacılık, yük şoförü ve garson mesleklerinde yoğunlaşıyor. Kadınların en fazla çalıştığı meslekler ise genel beden işçisi, bankacılık, büro, satış elemanı, temizlik işçisi, temizlik görevlisi, sekreter, öğretmen, el ve makine dikişçisi ve konfeksiyon işçisi olarak sıralanıyor. EN FAZLA AÇIK BULUNAN İŞLER Araştırmaya göre, mevcut açık işlere bakıldığında genel beden işçisi, yolcu taşıma şoförü, makineci (dikiş), satış elemanı, garson, dikiş makinesi operatörü (kumaş), bilgi işlem destek uzmanı, inşaat işçisi, güvenlik görevlisi ve temizlik görevlisi işleri öne çıkıyor. Acil tıp uzmanı, turizm elemanı, bankacılık meslek elemanı, hemşire, kasap, sekreter, diğer tıp doktorları, TIR şoförü gibi işler de de önemli miktarlarda açık bulunuyor. Açık bulunan meslekler ile temininde güçlük çekilen meslekler arasında paralellik görülürken, temininde güçlük çekilen ilk 10 meslek ‘’beden işçisi (genel), şoför (yolcu taşıma), makineci (dikiş), şoför (yük taşıma), güvenlik görevlisi, satış elemanı, hemşire, dikiş makinesi operatörü, garson ve temizlik görevlisi’’ olarak sıralanıyor. Önümüzdeki dönemde istihdamda en çok artış beklenen meslekler; konfeksiyon işçisi, kasiyer, güvenlik görevlisi, dikiş makinesi operatörü ve telefon santral operatörlüğü olarak belirlenirken, toplam istihdamda en fazla azalış beklenen meslekler; turizm otelcilik elemanı, beden işçisi, turizm ve otel işletmeciliği elemanı ve temizlik elemanı meslekleri oldu. |
30.11.2009 |
Hacılarımız dönüş yolunda |
Türk hacıları taşıyan ilk hacı kafilesi, dün sabah İstanbul Atatürk Havalimanı’na indi. Cidde’den hareket eden TK 095 sefer sayılı THY uçağı ile gelen hacıları havalimanında yakınları sevinç gözyaşları ile karşıladı.
|
30.11.2009 |
Sınırda izdiham |
Kilis’te, Suriye’deki yakınlarının yanlarına gitmek için sınıra akın eden binlerce vatandaş, izdihama neden olurken, çocuklar ve kadınlar ezilme tehlikesi geçirdi. KİLİS'TE Suriye’deki yakınlarının yanlarına gitmek için sınıra akın eden binlerce vatandaş, izdihama sebep olurken, çocuklar ve kadınlar ezilme tehlikesi geçirdi. Kilis Valiliği ile Halep Valiliği arasında imzalanan protokol gereği bu yıl 20’ncisi gerçekleştirilen bayramlaşma için 20 bin kişi Suriye’deki yakınları ile bayramlaşmak için başvurdu. Dün ve bugün 48 saatliğine 20 bin kişi Suriye’deki yakınları ile bayramlaşmak için bu ülkeye gidecek. Sabah saatlerinden itibaren Tayyip Erdoğan Meydanı’nda toplanan vatandaşlar Kilis Valiliği’nin tahsis ettiği araçlarla Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’na getirildi. Burada işlemleri yapılan vatandaşlar, Suriye’ye geçmek için Esselame Sınır Kapısı girişinde uzun kuyruklar oluşturdu. Suriye’nin kontrollü bir şekilde Türk vatandaşlarını içeriye alması sebebiyle izdiham yaşandı. Kadın ve çocuklar arada kalarak ezilme tehlikesi getirirken, vatandaşlar zaman zaman görevliler ve kendi aralarında tartıştı. Gruplar halinde Suriye’ye geçen vatandaşlar koşarak bu ülkeye giriş yaparken, aileler, çocuklarını ve yakınlarını kaybetti. Sinirlerin gerildiği sınır kapısında Suriye’ye geçmek isteyen vatandaşlar, yetkililere tepki gösterdi. 7 ayrı kontrol noktasından geçerek Suriye’deki yakınlarının yanına giden vatandaşlar, bu yıl geçişlerin sıkıntılı olduğunu savunarak, “Yaşlılar içerisinde bayılanlar oldu. Çocuklar ezilme tehlikesi geçirdi. Böyle şey olurmu? İzdiham nedeniyle rahatsızlananlar var. Yaşlılar ve çocuklar perişan oldu” diyerek tepki gösterdiler. Kilis / iha |
30.11.2009 |
EBEVEYN BASKISI ÇOCUĞU ÜRKEK YAPIYOR |
Uzmanlar, anne-babanın ‘’Oraya çıkmaya çalışma, düşersin’’, ‘’Merdivenden tek başına inmeye kalkma, bacağın kırılır’’ gibi baskılayıcı tutumlarının, çocukta öz güven kaybına yol açabileceği uyarısında bulundu. Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Runa İdil Uslu, çocuğun anne ve babası başta olmak üzere kendisine bakım veren kişiyle ve okul döneminde öğretmeni ile kurduğu yoğun bağ ve kuvvetli ilişkinin, çocuğun ruhsal gelişimi ve kişilik kazanımı için çok önemli olduğunu söyledi. Bakım ve eğitim veren kişilerin, çocuğu koruma ve kollamaya yönelik davranış ve tutumlarında dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Uslu, şunları kaydetti: ‘’Ebeveyn tarafından ‘Oraya çıkmaya çalışma, düşersin, sonra kolun kanar’, ‘Merdivenden tek başına inmeye kalkma, düşersin bacağın kırılır’, ‘Koşma, canın yanar, hastaneye götürmek zorunda kalırız, doktor iğne yapar’ gibi çocuğun özerk ve girişimci nitelikteki davranışlarının sürekli felaketlerle yol açabileceği duygusunun verilmesi yanlıştır. Anne babanın bu tür eylemleri, çocuğun girişimciliğini kısıtlayan müdahalelerdir. Çocuğu, kendi başına karar veremeyen, ürkek, pasif, çekingen hale getirebilir, öz güven kaybına yol açabilir.’’ Ankara / aa |
30.11.2009 |
DÜNYA YENİDEN FITRATA YÖNELİYOR |
Önce kırsaldan şehre, tabilikten yapaylığa, şimdi de şehirden kırsala, yapaydan tabiliğe... Dünya yeniden tabiiliğe yöneliyor. İnsanlar, hayatlarının hiç değilse bir bölümünü köyde geçirmek istiyor. İnsanoğlu son 20 yıldır olağan dışı olaylarla karşılaşıyor. Seller, kasırgalar, kuraklık, iklim değişikliği dünyanın hemen her bölgesinde yaşanıyor. Eskiden yağmur yağdığında dışarı çıkıp toprağın kokusunu hissetmek isteyenler, şimdilerde yağışı görünce sel korkusuna kapılıyor. Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabay Düzenli, ‘’Dünyayla ilişkimizi iyi kuramadık, bize sağladıklarını anlayamadık, sonuç kötü oldu’’ dedi. Dünyanın, hoyratça değerlendirmelere karşı kendini korumak istediğini ifade eden Düzenli, şunları kaydetti: ‘’Dünyanın insana değil, insanın dünyaya ihtiyacı var. Bu gerçek yavaş yavaş su üstüne çıkmaya başladı. Hayat akışı yapaydan tabiliğe doğru yöneliyor artık. İnsanlar köy yumurtası arıyor. Yayla ürünlerini tercih ediyor. Hayatlarının hiç değilse bir bölümünü köyde geçirmek, kendi ürünlerini yetiştirmek istiyor. İnsanlar, bugünün teknolojisiyle kontrol edilemeyen domuz gribini, ‘dünü’ kullanarak yenmeye çalışıyor. Adaçayı, karanfil karışımı gibi formüller geziyor ortada. Tabi GDO’suz adaçayı bulmak kaydıyla... Kısacası doğallık fark edilmeye başlandı. Geç kalmadan tabiatta kalanları yerlerinde tutmak için gerekeni yapmalıyız.’’ Ankara / aa TARHANAYI ÖĞRETMELİYİZ Teknolojİnİn sağladıklarıyla insan sağlığı ilişkisinde sorunlar yaşandığını vurgulayan Atabay Düzenli, ‘’Giysi ve yiyeceklerde zararlı kimyasallar tedirgin ediyor. Her mevsimde bulduğumuz taze meyve ve sebzenin genlerinden şüphe eder hale geldik’’ dedi. Lüksü ve israfı bir tarafa bırakıp, tabiatta yaşayan canlıların örnek alınması gerektiğini vurgulayan Düzenli, şunları kaydetti: ‘’Eskiden insanlar yiyeceklerin tadını, kokusunu bir sonraki sezona kadar özlüyordu. Onu hayata bağlayan unsurlardan biri bu olamaz mı? İmkânlar ve seçenekler çok değildi ama tabiidi, insanlar mutlu ve sıhhatliydi. Anne-babalar çocuklarına oyuncak yapıyordu. Büyük çocuklar kendi oyuncaklarını kendileri üretiyordu. Hiç kimyasal kullanmadan, tabiattaki malzemelerle. Sonra unuttuk bunları... Ama artık tabiilik fark ediliyor. Tabi hayat örneklerini çoğaltmalıyız. Burada büyüklerin küçüklere borcu var. Büyükler çocuklarına raflardaki el alemin ne olduğu belirsiz ürünlerini terk ettirmeli. Reçelin, tarhananın, salçanın nasıl yapılacağını öğretmeli. Biberin, patlıcanın, domatesin kurutulabileceğini göstermeli. Börek için yufka açmanın zor olmadığını anlatmalı. Bunları yoksulluktan değil, tabi oldukları için tercih ettiğini vurgulamalı. Varsın çorabımız yamalı, gömleğimizin yaka ve kolları değişmiş,ceketimiz ters yüz edilmiş olsun. Yeter ki sağlığımıza zararlı olmasın.’’ |
30.11.2009 |
Seferihisar, Türkiye’nin ilk Cittaslow’u oldu |
DünyanIn yeni trendi cittaslow “Sakin sehirler” ünvanı için aday olan İzmir’in Seferihisar ilçesi ünvanın sahibi oldu. Dünyada binlerce ilçenin cittaslow olabilmek için yarıştığı ünvana Türkiye den ilk aday Seferihisar olmuştu. Cittaslow üyeliği için çok ağır kriterler olduğunu belirten Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Kriterler ağır olmasına rağmen Seferihisar İtalya’da bu ünvanı alan nadir dünya ilçelerinden biri ve Türkiye’nin İlk ilçesi olmayı başardı” dedi. Cittaslow üyeliği Seferihisar ilçesinde büyük coşku ile karşılanırken, dünyada çok az şehrin elde edebildiği Cittaslow ”Sakin şehirler” ünvanı için 60 kriter gerekiyor. Bu kriterlerin içerisinde en önemlileri ilçenin tabi hayat sürdürmesi, organik gıdalar üretip tüketmesi, çevre dostu olması, yöresel yemeklerle yöresel yaşam ve sağlıklı bir hayat sürmesi gibi noktalar öne çıkıyor. GDO’lu gıdaların tartışma konusu olduğu bir dönemde Seferihisar organik, hormonsuz, GDO’suz ürünler yetiştirdiğini de tüm dünyaya resmen kabul ettiren ilk Türk şehri oluyor. Cittaslow’lar aşırı şehirleşmeden bıkan dünya insanının yeni tercih noktaları oluyor. Cittaslow’larda şehir gürültüsü, hava kirliliği, insan ve doğa sağlığını etkileyecek en ufak bir olumsuzluk bile olamıyor. Kriterleri uygun bulunup adaylığı kabul gören Seferihisar’ın Belediye Başkanı Tunç Soyer; “Çok mutluyum. Ülkemizde bu ünvanı kazanan ilk ilçe olduk. Daha pek çok ilçemizin yolunu açtık” dedi. İzmir / iha |
30.11.2009 |
İstanbul’da kamyonet kasasında yolculuk |
İstanbul’un göbeğinde, bir kamyonetin kasasına doluşarak yolculuk yapan aile, görenleri şaşkına çevirdi. Tehlikeye rağmen kasada yolculuk yapan aile, soğuktan korunmak için battaniye kullandı. Bayramlarda trafik kazalarında yaşanan artış haberlere sık sık konu edilirken, İstanbul’un ana damarı TEM otoyolunda kamyonet kasasında yolculuk yapan bir aile görenleri şaşkına çevirdi. Çevreden geçen araç sürücülerinin meraklı gözlerle izlediği aile, soğuktan korunmak için battaniye kullandı. Trafikte onlarca kilometre giden ve aralarında çocukların da bulunduğu yolcular, birbirlerine sarılarak ısınmaya çalıştı. Bu sırada basın mensuplarını fark eden bir yolcu, “Biz alıştık, bir şey olmaz. Her bayram kasada gidiyoruz” dedi. Hayatlarını tehlikeye atarcasına yolculuk yapan aile, trafikte meraklı bakışlar arasında yoluna devam etti. İstanbul / iha |
30.11.2009 |
Buğdayın sapı, fıstığın kabuğundan odun üretti |
BuğdayIn, arpanın sapını, yerfıstığının kabuğunu, tütün ve çayın atığını ekonomiye çevreci odun ‘doğaç’ olarak kazandıran Kenan Elbasan, gerçekleştirdiği 1,5 milyon dolarlık yatırımla yenilenebilir enerji için önemli bir adım attı. Başta Çukurova Bölgesi olmak üzere Türkiye genelindeki tarımsal atıkları değerlendirmek üzere briket odun üretimine başlayan firmanın geliştirdiği sistem sayesinde özellikle mısır anızlarının yakımı sona erecek. Evlerde ısınmada, sanayide buhar kazanları ve elektrik üretiminde kullanılan ürünün, diğer katı yakıtlara göre üstünlüğü, yenilenebilir bir enerji kaynağı ve çevre dostu özelliğe sahip olması. Firma, Osmaniye’nin Toprakkale ilçesinde kurulu fabrikasında ürettiği briket odunları, ‘Doğaç’ markasıyla pazara sunuyor. Doğaç odunların kül oranının yüzde 4 olduğunu, bu oranın kömürde yüzde 15’e ulaştığını dile getiren Elbasan, kömürün tonunun yaklaşık 500 lira olmasına karşın kendi ürettikleri odunların tonunu vatandaşların 260 liraya alabileceğini kaydetti. Ankara / cihan |
30.11.2009 |
Dikkat! Taş düşebilir, ayı çıkabilir |
Artvİn Milli Parklar Müdürlüğü tarafından, Şavşat ilçesinde kara yolu üzerine ‘’dikkat ayı çıkabilir’’ yazılı levhalar konuldu. Milli Parklar Müdür Faruk Bucak, son yıllarda ormanda yiyecek bulamadıkları için yerleşim yerlerine inen ayıların vatandaşlara zaman zaman zarar verdiğini belirterek, ‘’Biz de kurum olarak vatandaşlarımızı yerleşim yerlerine inen ayıların saldırılarına maruz kalmamaları için uyarmak durumunda kaldık’’ dedi. Artvin / aa |
30.11.2009 |
Tebligatlar elektronik posta ile gönderilecek |
PTT Genel Müdürlüğü, tebligatların elektronik ortamında gönderilmesine yönelik ‘’e-tebligat’’ projesini yıl sonuna kadar tamamlayacak. ‘’e-tebligat’’ uygulamasının, ‘’Tebligat Kanunu’’nda değişiklik yapılmasının ardından 2011 yılında başlatılması hedefleniyor. Edinilen bilgiye göre, kamu idareleri, özel bütçeli idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, sosyal güvenlik kurumları, il özel idareleri, belediyeler, köy hükmi şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılan tüm tebligatların, elektronik ortamda e-posta üzerinden yapılmasını öngören ‘’e-tebligat’’ projesinde son aşamaya gelindi. PTT Genel Müdürlüğünün ‘’sorumlu kuruluş’’ olarak yürüttüğü proje kapsamında, PTT’den vatandaşlık numarasıyla ‘’ptt.net.tr’’ uzantılı (örnek:[email protected]) e-posta adresi alınacak ve bu e-posta adresleri sisteme kaydedilecek. Böylece, tebligatlar vatandaşların e-posta adreslerine kısa zamanda ve masrafsız iletilecek. Kullanıcılar, e-posta adreslerine PTT’nin internet sitesi üzerinden ulaşabilecek.
E-TEBLİGAT 3. GÜNÜN SONUNDA ‘’YAPILMIŞ’’ SAYILACAK
PTT üzerinden mail adresi alan vatandaşlardan ikinci bir mail adresi ve cep telefonu bilgileri istenecek. Sistemdeki e-postaya tebligat yapıldığında, vatandaşlar SMS yoluyla bilgilendirilecek. Tebligatların sistemdeki e-posta adresine ulaşmaması ya da tebligatın elektronik olarak yapılamaması durumunda, tebligatlar fiziki olarak yani posta yoluyla yapılacak. Mevcut durumda, posta yoluyla vatandaşların fiziki adreslerine gönderilen tebligatlar, 7. günün sonunda ‘’yapılmış’’ sayılıyor. Elektronik posta yoluyla gönderilen e-tebligatlar ise kişinin elektronik posta kutusuna ulaştığı tarihten itibaren üç gün sonra ‘’yapılmış’’ sayılacak. PTT Genel Müdürlüğünün e-tebligat projesine yönelik çalışmalarında sona geldiğini vurgulayan Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri, elektronik yolla tebligat yapılmasına imkân veren ‘’Tebligat Kanunu ile Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı’’nın önümüzdeki yılın ilk aylarında TBMM’de görüşülmesinin beklendiğini ifade etti. Yetkililer, tasarının yasalaşmasından bir yıl sonra e-tebligat uygulamasının başlatılacağını da kaydetti. Ankara / aa |
30.11.2009 |
Meclis, Borçlar Kanunu’nu görüşecek |
MECLİS, bayram tatilinin ardından yoğun gündemle çalışacağı yeni bir haftaya giriyor. TBMM Genel Kurulu, haftaya, Türkiye ile bazı ülkeler arasında imzalanan uluslararası anlaşmaların onaylanmasını içeren yasa tasarılarıyla başlayacak. Genel Kurulda, daha sonra görüşmeleri yarım kalan Türk Borçlar Kanunu Yasa Tasarısına devam edilecek. Genel Kurul; yarın 15.00-23.00, 2 Aralık Çarşamba ve 3 Aralık Perşembe günleri ise 13.00-23.00 saatleri arasında çalışacak. TBMM’deki ihtisas komisyonları da gündemlerindeki tasarı ve teklifleri görüşecek. Uzun süreden beri TBMM’nin gündeminde bulunan Çek Yasa Tasarısı’nın, bu hafta Adalet Komisyonunda görüşülmesi bekleniyor. AKP’nin getireceği önerinin kabul edilmesi halinde, çek mağdurlarına ‘’ceza ertelemesi’’ gelecek. Tarafların, ödenmeyen borcun belirli vadelerle ödenmesi konusunda anlaşması halinde, yürütülen kovuşturma, soruşturma ve cezanın infazı ertelenecek. Ankara / aa |
30.11.2009 |
Diyarbakır’da AKP’ye molotofkokteyli saldırı |
DİYARBAKIR’DA AKP Kayapınar İlçe Başkanlığı ile Mustazafder Kayapınar şubesine molotofkokteyli saldırı düzenlendi. Kayapınar ilçesi, Kayapınar Caddesi üzerinde bulunan AKP Kayapınar İlçe Başkanlığı’na kimliği belirsiz kişilerce molotofkokteyli atıldı. Olaydan sonra AKP İlçe Başkanlığına gelen Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve AKP Diyarbakır Milletvekilleri Abdurrahman Kurt ile İhsan Arslan, Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam’dan olayla ilgili bilgi aldı. Mutlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, 7-8 kişilik bir grubun AKP İlçe Başkanlığı önüne gelerek molotofkokteyli attıklarını söyledi. Binada hasar meydana geldiğini belirten Mutlu, ‘’Güvenlik güçleri, molotofkokteyli atanlardan birini yaralı ele geçirdi. Olayla ilgili çalışmalar sürüyor’’ dedi. AKP Diyarbakır Milletvekili Arslan da saldırının provokatif bir eylem olduğunu ifade ederek, “Bu saldırı açılım sürecini baltalamak için yapılmıştır” dedi. Öte yandan, Kayapınar ilçesi Gaziler son durakta bulunan Mustazafder binasına da molotofkokteyli saldırı düzenledi. Çıkan yangın, itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Diyarbakır / aa |
30.11.2009 |
H1N1 aşısında ‘mutasyon’ farkı 0.5 Avro |
TÜRKİYE, dünyada salgına yol açan domuz gribi virüsünün mutasyon geçirip mevcut aşıların etkinliğini kaybetmesi halinde, küçük bir fiyat farkı ödeyerek yeni üretilecek aşılara da sahip olabilecek. Sağlık Bakanlığı’nın, virüsün mutasyon geçirebileceği ihtimalini göz önüne alarak, aşı temin ettiği 3 firma ile yaptığı anlaşmaya bununla ilgili hüküm koydurduğu öğrenildi. Buna göre, Türkiye, ortalama 6 Avro’ya aldığı her doz aşı için 0.5 Avro fark ödeyerek yeni üretilecek aşılara da sahip olabilecek. Bu arada, Sağlık Bakanlığı yetkilileri, bazı ülkelerde mutasyon geçirdiği belirlenen virüsteki değişimin çok anlamlı olmadığını, mevcut aşıların etkinliğinin hala sürdüğünü bildirdi. Uzmanlar, domuz gribine yol açan A(H1N1) virüsünün mutasyon geçirip salgının daha tehlikeli bir boyut almasından endişe ederken, mevcut aşıların yeni oluşabilecek durum karşısında etkisiz kalacağı endişesini taşıyor. Ankara / aa |
30.11.2009 |
Sedat Horuz’un ailesi açıklama bekliyor |
ŞIRNAK'TA vatani görevini yaparken hayatını kaybeden Piyade Er Sedat Horuz’un ailesinin avukatı Kemal Derin, olayla ilgili detaylı bilgi alamadıklarını iddia etti. Derin, arife günü Şırnak’ta hayatını kaybeden 1989/1 tertip Piyade Er Sedat Horuz’un (21) babası Zeki Horuz ve Ağrı’nın Eleşkirt ilçesinde vatani görevini yaparken eylül ayında atış eğitiminde intihar ettiği belirtilen Piyade Er Volkan Kamalak’ın babası Hayri Kamalak ile Horuz ailesinin Dumlupınar Mahallesi’ndeki evinin önünde basın açıklaması yaptı. Kendilerine, ‘’Sedat’ın kendini vurduğu dışında hiçbir şeyin söylenmediğini’’ ifade eden Derin, otopsi tutanağının aileye gönderilmemesinin olayın intihar olmadığı yönündeki şüphelerini artırdığını söyledi. Otopsi tutanağına ulaşmak için gösterdikleri çabanın bürokrasi öne sürülerek engellendiğini savunan Derin, tutanağın aileye en kısa sürede ulaştırılmasını istedi. Zeki Horuz ise oğlunun herhangi bir psikolojik sorunu olmadığını, bu sebeple intihar etmiş olabileceğine inanmadığını belirterek, oğlunun ölümünün şüpheli olduğunu savundu. Hayri Kamalak da kendi oğlunun da intihar ettiğinin söylendiğini, hukuksal mücadelelerine devam edeceklerini bildirdi. Şırnak’ta vatani görevini yapan Sedat Horuz’un vefat ettiği, 26 Kasımda 6. Kolordu Komutanlığında görevli askerler tarafından baba Zeki Horuz’a bildirilmiş, Horuz buna inanmadığını söylemişti. Adana / aa |
30.11.2009 |
“İnteraktif Türkler”, “interkolik” çıktı |
İNTERAKTİF pazarlama ajansı Adinteractive’in, “İnteraktif Türkler 2009” araştırmasına göre, internet kullanıcılarının yaklaşık yarısı her gün ortalama 5 saatin üzerinde, dörtte biri ise haftada 50 saatin üzerinde süreyi “online” geçiriyor. “İnteraktif Türkler”in, “interkolik” olduğunu ortaya koyan araştırmaya göre, internet kullanımında e-posta, anında mesajlaşma (IM) ve oyun ön plana çıkıyor. İnteraktif pazarlama ajansı Adinteractive, “İnteraktif Türkler 2009” araştırma raporunu, 1948 kişinin katıldığı tamamen dijital bir anket yardımıyla şekillendirdi. Katılımcıların yüzde 75.4’ünü ağırlıklı 18-35 yaş arasındakiler, yüzde 67’sini üniversite düzeyindekiler, yüzde 43’ünü de kadınlar oluşturuyor. MAKSAT “CHAT” OLSUN Ankete katılanların yüzde 49.5’i her gün ortalama 5 saatin üzerinde internette vakit geçiriyor. Yüzde 25.1’i de haftada 50 saatin üzerinde online oluyor. Katılımcıların yüzde 91.3’ünün, interneti “chat-sohbet” amaçlı kullanıyor. Bunların yüzde 48’i “fırsat buldukça”, yüzde 20’si “akşamları”, yüzde 16.6’sı da “sürekli” olarak chat yapıyor. İnternet kullanıcılarının yüzde 83.9’sinin e-posta hizmetinden yararlandığı belirlenirken, bunların yüzde 50’si bu hizmeti “sürekli” alıyor. EN ÇOK ZİYARET EDİLEN ADRES Ankete katılan kullanıcıların arama motorları dışında en sık ziyaret ettiği adreslere bakıldığında, Facebook birinci sırayı aldı. Sosyal topluluk siteleri kullanıcılarının oranı ise, yüzde 57.9 olarak belirlendi. Bu kullanıcıların yüzde 40.3’i öğlen, yüzde 17.3’ü akşam saatlerinde bu siteleri ziyaret ediyor. “E-İŞ” OLMAYA DOĞRU Katılımcıların yüzde 47.3’ü, interneti “iş” amaçlı , yüzde 35.9’u bilgi, haber alma amacıyla, yüzde 67’si de oyun ve eğlence amacıyla internet kullanıyor. Bankacılık işlemlerini internetten gerçekleştirenlerin oranı yüzde 35 iken, kamu hizmetleri işlemlerini internet üzerinden gerçekleştirenlerin oranı da yüzde 18.4 düzeyinde. İnterneti ticaret amaçlı kullananların oranı yüzde 9.3 olurken, katılımcıların yüzde 33.4’ü internet üzerinden alışveriş yaptığını bildiriyor. Katılımcıların 98.5’i cep telefonu sahibiyken, bunların yüzde 41’i cep telefonundan düzenli olarak internete giriyor, yüzde 23’ü lokasyon bazlı uygulamaları kullanıyor. İstanbul / aa |
30.11.2009 |
31 yıl sonra aynı sıralarda buluştular |
eski sınıf arkadaşları, 31 yıl sonra internetin sağladığı imkan sayesinde bir araya geldi. Şimdiki adı Demetevler Mimar Sinan Lisesi olan ‘’Demetevler Lisesi’’nden 1978 yılında mezun olan sınıf arkadaşları, 31 yıl sonra sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla buluşarak, kendi adlarına bir portal oluşturdu. İnternet imkanıyla birbirlerini bulan 19 eski arkadaş, Ankara dışından gelenlerin de katılımıyla o günleri anmak için Demetevler Mimar Sinan Lisesi bahçesinde buluştu. Okul bahçesinde eski öğrencileri görünce memnuniyetini dile getiren okul müdürü Ahmet Şimşek, gruptakileri mezun oldukları sınıflara da davet etti. O günlerin ‘’5 Fen G’’ ve ‘’6 Fen E’’ sınıflarına girip sıralara oturan eski dostlar, duygusal dakikalar yaşadılar. Ankara / aa |
30.11.2009 |
Unutulan ayakkabıları yoksullara dağıtıyor |
ÇANAKKALE'DE ayakkabı tamirciliği yapan Özcan Akbulut, müşterilerinin tamir için bıraktığı, uzun süre alınmayan ayakkabıları yoksul ailelere dağıtıyor. Akbulut, babasından devraldığı ayakkabı tamirciliğini 27 yıldır sürdürerek geçimini sağladığını söyledi. Bu işi yaparken birçok ilginç olayla karşılaştığını belirten Akbulut, bazı müşterilerinin dükkanına bıraktığı ayakkabıları aylarca almadığını hatta ayakkabısını tamire bıraktıktan 2 yıl sonra almaya gelen müşterileri olduğunu ifade etti. Akbulut, ‘’Vatandaş, ayakkabısını tamir ettirmek amacıyla bırakıyor ve unutuyor, 1-1,5 yıl sonra gelip ayakkabısını arıyor. Tabiî ben de kendilerine buranın emanetçi dükkânı değil kunduracı olduğunu söylüyorum ve kalan ayakkabıları da fakir fukaraya dağıtıyorum. Çünkü mesleğe başladığımdan beri sayısını hatırlamadığım kadar çok ayakkabı birikti elimde ve bunları biriktikçe çuvallara koyarak dağıtıyorum’’ dedi. Çanakkale / aa |
30.11.2009 |
Çevre Bakanlığı'ndan ''domuz gribi'' genelgesi |
ÇEVRE ve Orman Bakanlığı, domuz gribinden kaynaklanan tıbbi atıklara maruz kalan herkesin potansiyel risk grubunda olduğu uyarısında bulundu. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünden edinlen bilgiye göre, bakanlık, 81 ilin valiliğine konuya ilişkin genelge gönderdi. Domuz gribinin, görüldüğü tarihten bugüne kadar hızla yayıldığına, Türkiye’de de hasta sayısının giderek arttığına dikkat çekilen genelgede, hastalıkla ilgili tedavilerin evde ya da yataklı tedavi kurumlarında yapılabildiği hatırlatıldı. Bu sebeple, hastalıktan kaynaklanan atıklara maruz kalan tüm bireylerin potansiyel olarak risk altında olduğu vurgulanan genelgede, ‘’Domuz gribinden kaynaklanan tıbbi atıkların yetersiz ve uygunsuz muamelesi, ciddî halk sağlığı sonuçları yaratabilmekte ve çevre üzerine olumsuz etkiler yapabilmektedir. Bu sebeple güvenli tıbbi atık yönetimi, çevre sağlığını korumanın önemli bir bileşenini oluşturmaktadır’’ denildi. Genelgede, domuz gribinden kaynaklanan atıkların, tıbbî atık yakma tesislerinde yakılarak, tıbbî atık düzenli depolama sahalarında depolanarak, tıbbî atık sterilizasyon tesislerinde sterilize edilerek bertaraf edilmesi gerektiği ifade edildi. Genelgede, bertaraf tesislerinin bulunmadığı veya halen yapımı devam eden illerde atıkların ‘’Güvenli Tıbbî Atık Yönetimi’’ kılavuzunda belirtildiği üzere kireçle gömülmelerinin sağlanması istenildi. Ankara / aa |
30.11.2009 |
İstanbul’da güneş gitti, yağmur geldi |
KURBAN Bayramı’nın birinci ve ikinci günlerinde yaşanan güneşli hava, İstanbul’da yerini yağışlı havaya bıraktı. İstanbul’da dün hava, öğle saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı geçti, öğle saatlerinden itibaren ise parçalı bulutlu oldı. Hava sıcaklığı ise en düşük 9 derece oldu. Sabah saatlerinde etkili olan yağmurdan korunmak isteyen vatandaşlar, otobüs duraklarına sığınarak yağmurun dinmesini bekledi. İstanbul / aa |
30.11.2009 |
Füle: Türkiye’nin müzakereleri devam etmeli |
AB'NİN yeni genişleme komiseri Çek Stefan Füle, “Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin devam etmesi gerektiğini” söyledi. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun yeni dönemde ekonomik ve parasal işler komiserliğine kaydırdığı mevcut genişlemeden sorumlu üye Olli Rehn’in koltuğunu devralmaya hazırlanan Füle, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda Çek MF DNES gazetesine konuştu. Füle, “Sizce Türkiye Avrupa’ya ait mi?” sorusu üzerine kişisel görüşünü belirtmekten kaçınarak, “Bence Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri devam etmeli. Bu ve benzeri soruları Avrupa Parlamentosu’nda cevaplandıracağım” dedi. Çek Cumhuriyeti’nde mayıs ayından bu yana üstlendiği AB İşleri Bakanlığı öncesinde, 2005-2009 yılları arasında NATO daimi temsilciliğini yürüten Stefan Füle, Türkiye’nin Batılı yapılara uyumlu davranıp davranmadığının sorulması üzerine, “Türkiye’nin bir NATO üyesi olarak, diğer üyelerle birlikte ittifakın dayandığı değerleri koruyabileceğini gördüm” diye konuştu. 47 yaşındaki Füle, AB Komisyonu’na önerilmeden önce Çek parlamentosunda yaptığı konuşmada da, “hazır olması halinde Türkiye’nin AB üyeliğine” destek verdi. Brüksel / aa |
30.11.2009 |
YAŞ, 4 Aralık'ta toplanıyor |
YÜKSEK Askeri Şura’nın (YAŞ) 2009 Kış Toplantısı, İrtica ile Mücadele Eylem Planı’yla ilgili soru işaretleri henüz giderilmeden, 4 Aralık 2009’da yapılacak. Toplantıya ihbar mektupları damgasını vuracak. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında düzenlenecek toplantıda Türk Silahlı Kuvvetleri’nde disiplin konuları görüşülecek, Türkiye’nin etki ve ilgi alanları dahilinde genel bir politik askeri durum değerlendirmesi yapılacak. Belge tartışmalarının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan ile İstanbul Başsavcılığı’na gönderilen ihbar mektubunda adı geçen 1. Ordu Komutanı Org. Hasan Iğsız ile Harp Akademileri Komutanı Org. Nusret Taşdeler bu toplantıda aynı masaya oturacak. Ankara |
30.11.2009 |
Adıyaman’da feci kaza: 3 ölü |
ADiYAMAN'IN Gölbaşı ilçesindeki trafik kazasında, 3 kişi öldü, 4 kişi yaralandı. Gölbaşı Pazarcık kara yolu 20. kilometresi Çağlayancerit yol ayrımında meydana gelen kazada, Ali Bilgili yönetimindeki 33 ES 888 plakalı otomobil ile Sabri Ulakçı (35) idaresindeki 27 RD 539 otomobil çarpıştı. Kazada, 27 RD 539 plakalı otomobil içerisinde bulunan sürücü Sabri Ulakçı ve Yasin Ulutaş (35) olay yerinde öldü. Ağır yaralı olarak Pazarcık Devlet Hastanesine kaldırılan Abdullah Ulutaş ise yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Yaralılar yapılan ilk müdahalelerin ardından Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesine sevk edildi. Adiyaman / aa |
30.11.2009 |
Dubai krizi, Türkiye’yi etkilemeyecek |
ULUSLARARASI kredi derecelendirme kuruluşları, Dubai’de ortaya çıkan borç krizinin Türkiye’yi etkilemeyeceği görüşündeler. Aralarında JCR’nin de bulunduğu reyting kuruluşlarının analistleri, Türk bankalarının gerek yabancı ülkelerdeki varlık ve ilişkileri, gerekse mali bünyelerinin sağlamlığı sebebiyle, Dubai’de ortaya çıkan krizin Türk mali sistemini etkilemeyeceğini vurguladılar. Analistler, ekonominin resesyonda olmasına ve varlık kalitesinde belirli oranda bozulma beklentilerine rağmen Türk bankalarının, güçlü sermaye yapısı ve karlılık durumlarının finansal sağlıklarını sürdürmekte yardımcı olacağını ifade ettiler. Türk bankalarının ‘’finansal güçlülük notlarının’’ kötü durumda olmadığına da dikkat çeken analistler, Türkiyedeki bankaların notlarının gözden geçirilmesinin genellikle ulusal para cinsinden mevduat notları ile ilgili olduğunu, bu notların devletin ve hissedarların destek sağlama isteklerini ve kabiliyetlerini de içerdiğini kaydettiler. Analistler, Türk bankalarının, küresel kötüleşen şartlara dayanmada, Avrupa’daki diğer bankalardan daha iyi durumda olduğunu da vurguladılar. Analistler, Türk bankalarının, küresel kriz ortamında, risk yönetiminde de başarılı olduklarını, bu sebeple, risk unsuru olabilecek dış açılımlara girmediğini ifade ettiler. Londra-Tokyo-Ankara / aa |
30.11.2009 |
Tüketici şikâyetleri sanal ortamda |
TÜKETİCİLER, internetin yaygınlaşmasıyla birlikte şikayetlerini kullanım ve erişim kolaylığı sağlayan sanal ortama da taşıdı. İnternet ortamında faaliyet gösteren ‘’Şikayetim.Com’’a, 6 yılda yaklaşık 200 bin tüketici şikâyetlerini bildirdi. İstanbul’da 2003 yılında faaliyete başlayan ‘Şikayetim.com’, tüketiciler ile üreticiler arasında köprü görevi görüyor. 6 kişilik ekiple hizmet veren sitede, günde 300 şikayet yayınlanıyor. Site Editörü Metin Erdoğan, internetin yaygınlaşmasıyla birlikte bilinen tüketici kalıplarında değişim gözlendiğini bildirdi. Tüketicilerin kaymakamlıklar ve valilikler bünyesindeki tüketici hakem heyetlerine başvurmak yerine, tercihlerini internet ortamında faaliyet gösteren şikâyet sitelerine yönlendirdiklerini belirten Erdoğan, sitenin 600’ün üzerinde kurumsal abonesi bulunduğunu söyledi. Metin Erdoğan, şöyle devam etti: ‘’Kayıtlı firma sayımız ise bin 800’ün üzerinde. 200 binin üzerinde de bireysel üyemiz var. Şirketimizin faaliyete geçtiği 2003 yılından itibaren 200 bin şikâyet okuduk. Günde 300 şikayet okuyoruz. Bankalar ve GSM şirketleri şu anda en fazla şikâyet alınan sektörler. Bunun yanında onları takip eden sigorta şirketleri ve giyim sektörü var. Aldığımız şikayet oranına baktığımızda, cevaplanan ile cevaplanmayan şikayet sayısı yüzde 70. Firmalar hakem heyetine gidip dilekçe verseniz, bunu pek dikkate almıyor. Şirketler internet ortamında yer alan şikâyetleri daha çok dikkate alıyor, yüzde 70’lik çözüm oranıyla çalışıyoruz.’’ Sakarya / aa |
30.11.2009 |
Vatandaş, herkesin vergisini tam ödemediğine inanıyor |
VERGİ konusunda yapılan bir araştırma, Türkiye’de herkesin vergisini tam olarak ödediğine dair inancın olmadığını ortaya koydu. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünden Yardımcı Doçent Dr. Murat Aslan ile araştırma görevlisi Gamze Öz’ün hazırladığı “Mükelleflerin ve Vergi Dairesi Personelinin Vergi Bilinç Düzeyleri Üzerine Bir Uygulama Çalışması” konulu araştırma, toplumun vergi konusuna bakış açısında ilginç sonuçları ortaya çıkardı. Buna göre, “Türkiye’de herkes vergisini tam olarak ödüyor mu?” sorusuna katılımcıların yüzde 98’i “hayır” cevabı verirken, sadece yüzde 2’lik bir kesim herkesin vergisini tam olarak ödediğini savundu. Katılımcıların yüzde 82,6’sı vergi ödemenin “kutsal bir vatandaşlık görevi” olduğunu belirtirken, vergilendirmenin ahlaki ve hukuki bir konu olduğuna inananların oranı yüzde 80’i aştı. Katılımcıların yüzde 94,8’i vatandaşların ödedikleri vergilerin nereye harcandığını takip etmeleri gerektiğini belirtirken, yine yüzde 90’ın üzerinde bir kesim mükellefle Gelir İdaresi arasında güvene dayanan ilişki olmasının mükelleflerin vergiye karşı tutumunun olumlu yönde etkileneceği görüşünü kaydetti. Vatandaşlar, ödenen vergilerin şeffaf bir şekilde nerede kullanıldığının bilinmesinin vergi bilincini artırdığını savunurken, yüzde 65,2’lik bir kesim vergisini ödemeyenlere ağır cezai yaptırımlar verilmesinin vergi bilincini olumlu etkileyeceğini düşünüyor. Ankara / aa |
30.11.2009 |