22 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Lahika

Hadis-i Şerif Meâli

Ümmetim hakkında kadın ve içkiden daha büyük bir fitneden korkmuyorum.

Câmiü's-Sağîr, No: 3359

22.11.2009


Bir adamın hatasıyla bir köye bomba atmak

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Hem mânevî, hem maddî bir kaç cihette sorulan bir suâle mecburiyet tahtında bir cevaptır.

Suâl: Neden, ne dahilde, ne hariçte bulunan cereyanlara ve bilhassa siyasetli cemaatlere hiçbir alâka peyda etmiyorsun? Ve Risâle-i Nur ve şakirtlerini mümkün olduğu kadar o cereyanlara temastan men ediyorsun? Halbuki, eğer temas etsen ve alâkadar olsan, birden binler adam Risâle-i Nur dairesine girip, parlak hakikatlerini neşredeceklerdi; hem bu kadar sebepsiz sıkıntılara hedef olmayacaktın.

Elcevap: Bu alâkasızlık ve içtinabın en ehemmiyetli sebebi: Mesleğimizin esası olan ihlâs bizi men ediyor. Çünkü, bu gaflet zamanında, hususan tarafgirâne mefkureler sahibi, herşeyi kendi mesleğine âlet ederek, hatta dinini ve uhrevî harekâtını da o dünyevî mesleğe bir nevî âlet hükmüne getiriyor. Halbuki, hakâik-i imaniye ve hizmet-i nuriye-i kudsiye, kâinatta hiçbirşeye âlet olamaz. Rıza-ı İlâhîden başka bir gayesi olamaz. Halbuki şimdiki cereyanların tarafgirâne çarpışmaları hengâmında bu sırr-ı ihlâsı muhafaza etmek, dinini dünyaya âlet etmemek müşkülleşmiş. En iyi çare, cereyanların kuvveti yerine, inayet ve tevfik-i İlâhiyeye dayanmaktır.

İçtinabımızın çok sebeplerinden bir sebebi de, Risâle-i Nur’un dört esasından birisi olan “şefkat etmek, zulüm ve zarar etmemektir.” Çünkü, “Birisinin hatasıyla, başkası veya akrabası hatakâr olmaz, cezaya müstehak olmaz” olan düstur-u irade-i İlahiyeye karşı, bu zamanda “Muhakkak insan çok çok zâlim ve çok çok nankördür. (İbrahim Sûresi: 34.)” sırrıyla şedit bir zulümle mukabele eder. Tarafgirlik hissiyle, bir caninin hatasıyla, değil yalnız akrabasına, belki taraftarlarına dahi adavet eder. Elinden gelse zulmeder. Elinde hüküm varsa, bir adamın hatasıyla bir köye bomba atar. Halbuki bir masumun hakkı, yüz cani için feda edilmez; onların yüzünden ona zulmedilmez. Şimdiki vaziyet, yüz masumu birkaç cani için zararlara sokar.

Meselâ, hatalı bir adama müteallik, biçare ihtiyar valide ve pederi ve masum çoluk çocukları ezmek, perişan etmek, tarafgirane adavet etmek, şefkatin esasına zıttır.

Müslümanlar içinde tarafgirane cereyanlar yüzünden, böyle masumlar zulümden kurtulamıyorlar. Hususan ihtilâle sebebiyet veren vaziyetler, bütün bütün zulmü dağıtır, genişletir. Cihad, dinî de olsa, kâfirlerin çoluk çocuklarının vaziyetleri aynıdır. Ganimet olabilir; Müslümanlar, onları kendi mâlikiyetine dahil edebilir. Fakat İslâm dairesinde birisi dinsiz olsa, çoluk çocuğuna hiçbir cihetle temellük edilmez, hukukuna müdahale edilmez. Çünkü o masumlar, İslâmiyet rabıtasıyla dinsiz pederine değil, belki İslâmiyetle ve cemaat-i İslâmiye ile bağlıdır. Fakat, kâfirin çocukları, gerçi ehl-i necattırlar; fakat hukukta, hayatta pederlerine tabi ve alâkadar olmasından, cihad harbinde o masumlar memluk ve esir olabilirler.

Umum kardeşlerime birer birer selâm ve kârı binler olan Leyle-i Miracınızı tebrik ederim. Merhum Hacı İbrahim’in, Refet Bey gibi müteallikatlarına benim tarafımdan taziye edip deyiniz ki: “O merhum, Risâle-i Nur talebeleri dairesi içindedir; daima onlara olan duâlara mazhardır. Biz de hususi ona duâ ederiz.”

Emirdağ Lâhikası, s. 37, (yeni tanzim, s. 82)

LÜGATÇE:

içtinab: kaçınma.

men etmek: yasaklamak.

tarafgirâne: Taraftarlık göstererek.

mefkure: Gáye, gáye olan şey, ideâl.

uhrevî: ahiretle ilgili.

hakâik-i imaniye: iman hakikatleri.

hizmet-i nuriye-i kudsiye: kudsî nur hizmeti.

Rıza-ı İlâhî: Allah rızası.

hengâm: an, zaman.

inayet: yardım, lütuf.

tevfik-i İlâhiye: Cenab-ı Hakk’ın insanı doğru yola lütfu ile sevketmesi

düstur-u irade-i İlahiye: İlâhî irâdenin kaide ve prensipleri.

şedit: şiddetli.

adavet: düşmanlık.

müteallik: alâkalı, bağlı.

ehl-i necat: Kurtuluşa erenler.

22.11.2009


Milliyetçilik üzerine notlar - 2

Tarihten üç reddiye

Milliyetçilik üzerine yapılan bilimsel çalışmalarda çoğunlukla milliyetçiliğin kaynağının 18. yüzyılın sonunda meydana gelen Fransız İhtilâli olduğu söylenir. Halbuki bu tesbit sadece milliyetçiliğin bir devlet felsefesi yada bir ideoloji hâline gelmesi söz konusu ise geçerlidir.

Hâliyle her şeyi materyalist bir bakışla ve “tek dünya” düzleminde algılayan modern bilim için Hz. Âdem’in (as) yeryüzüne gönderilme zamanı milliyetçilik açısından araştırılmaya değer bulunmayacaktır. İşin aslı halbuki—bir önceki yazıda belirtildiği üzere—o noktadan başlamaktadır. Hadi onu geçtik, 8. yüzyıldaki Emevî saltanatını da milliyetçilik açısından izlenmeye değer bulmazsa, bilim (bilhassa sosyal bilimler) şark insanını (bizi) etkileyen bu kavramı, bizim için de anlaşılır bir noktaya getiremeyecektir... Her neyse…

Biz yine Hz. Âdem zamanına dönersek, bizi orada da ilginç bir “gizli milliyetçilik” anlayışı karşılayacaktır. ‘Habil ile Kabil’i ve hikâyesini bilirsiniz değil mi? Hani şu eline geçirdiği ilk fırsatta öz kardeşini katleden Kabil’i….

Bu olayı örnek verirken, zamanımıza uyarlarken karşılaştığım bir nüans, beni zamanında oldukça şaşırtmıştı. Bir zaman bu olayı yorumlayan birisi, ciddî ciddî Habil’den hep iyilerin, Kabil’den hep kötülerin geldiğine inandırmıştı kendisini. Oldukça şaşırmıştım.

Oysa hikâye bir temsildi. Habil ve Kabil ise birer semboldü. İyiliğin ve kötülüğün sembolleri. O zaman için Bediüzzaman’ın “temsilin cehlin eline geçince hakikat telâkki edilmesine” ettiği işaret gelmişti aklıma.

Çok daha sonraları, bu mantık dışı yaklaşımın da içinde ciddî ve gizli bir ırkçılık taşıdığını gördüm. O noktadan hareketle sanki “Bak, iyilerden hep iyiler, kötülerden hep kötüler gelir” demek için zemin hazırlanıyordu.

Sanki “böylece iyi ırk, kötü ırk vardır”a giden pek çok analiz yapılıyordu. Analiz deyimini ne kadar hak ederlerse…

Oysa…

Hayır, doğru değildi bu tesbit! Bir temsili, hakikatin kendisi sanmak gafletinden de ötede bir hataydı bu…

Hayır… İyiler hep iyilerden, kötüler hep kötülerden gelmez. Tarih daha ilk tarihî vakıada kavmiyetçiliği, ırkçılığı reddeder. Kabil de Habil de aynı anne-babanın çocuklarıdır… Hz. Âdem ile Havva’nın…

Artık bu temsili her kullandığımda bu hususu ayrıca belirtmek ihtiyacı hissederim.

Dinler tarihini (Peygamberler Tarihini) okumaya devam edince, tarihin içinden, ırkçılığa karşı çok keskin reddiyeler görülecektir. Hz. Âdem ve oğulları örneğinde olduğu gibi…

Hz. Nuh’un (as) oğlu, Hz. Nuh’a inanmaz meselâ, Hz. Nuh (as) onun iyiliğini ister şüphesiz… Son âna kadar da onu kurtarmak için çabalar. Bu bir peygamber ve baba şefkatidir.

Ama Hz. Nuh (as), oğlu ve karısıyla sırf oğlu ve karısı olduğu için övünmüş müdür? Hayır! Yeryüzünün bu ikinci babası, çocuklarını ve de karısını tufanda kaybetmiştir.

Ne kadar ilginç değil mi? Kur’ân Nuh Sûresi’nin sonunda yine Hz. Nuh’un (as) celâlli bir duâsından söz eder. Hz. Nuh, “…ben görevimi yaptım, Rabbim” der… Ardından tufanı ister. “İnanmayanlardan kimse bırakma” meâlinde bir duâdır bu… Ve duâ kabul edilir, oğlu ve karısı da duânın şümûlüne dahil olur…

Yine bu iz üzerinde giderken insan bir başka çarpıcı örnekle yüz yüze gelir. Bir başka baba–oğul ilişkisi bir kez daha ırkçılığı en başından reddeder.

Azer isimli bir put yapıcısının oğludur Hz. İbrahim (as)… Putların en büyük düşmanı, evet, bir put yapıcısının oğludur. Azer ile oğlu arasındaki ilişki de yine Kur’ân’da anlatılır. Detaylara inmeye bu yazı için yer yok maalesef… Hz. İbrahim de (as) babası için bir oğuldan beklendiği üzere iyilik diler. Bu da milliyetçilik değildir. Ama babası ile sırf babası olduğu için gururlanmaz. Aralarına giren şey, daha büyük ve önemlidir çünkü:

İnançları…

Çok şükür bizimle ırkçılığın arasına giren şey de aynıdır:

İnancımız….

AHMET TAHİR UÇKUN

[email protected]

22.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: yemek tarifleri- Risale Çocuk- yemek tarifleri - Risale-i Nur- Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yemek Tarifleri - Makdis