Güncel |
BAHÇELİ İLE BOP KAVGASI |
Meclisteki açılım görüşmeleri BOP kavgasına da sahne oldu. MHP lideri Bahçeli'nin ‘’Sözde açılım projesinin, bölgeyi kontrol altında tutmak isteyen küresel gücün yazdığı Büyük Ortadoğu Projesinin dayatması” olduğu sözlerine Erdoğan, “Bu Meclis yıllar yılı hayalî tehditlerle, BOP gibi ifadelerle meşgul edilmiştir. ‘Bunlar nedir’ diye sorsanız, bilmezler. Hiçbir zaman belgeye, delile bağlı olarak da konuşamazlar” diye cevap verdi. Devlet Bahçeli ile BOP kavgası
MECLİSTEKİ açılım görüşmeleri BOP kavgasına da sahne oldu. Genel Kurulda, ‘’Demokratik Açılım’’ ile ilgili genel görüşmede konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hükümetin çeşitli isim zinciri arasından en sonunda karar kıldığı kavramın, ‘’Milli Birlik Projesi’’, bunun formülü olarak da sunduğu reçetenin ‘’Demokrasi’’ olduğunu söyledi. Her ikisinin de çağdaş bir toplum arayan herkes için cazip, sıcak gelen, hoşa gidecek davetkar kavramlar olduğunu kaydeden Bahçeli, ‘’Burada bu kavramların nasıl bir makyaj içerdiğini, bunların hangi niyetleri maskelediğini açıklayacak değilim. Zaten buna da zaman yoktur’’ dedi. Bahçeli, içi ve içeriği bilinmeyen bir demokrasi arayışı için Türk milletini dağıtmak ve harcamak gibi bir lüksün olamayacağını söyledi. Devlet Bahçeli, ‘’Sözde açılım projesinin’’, bölgede su ve enerjiyi ele geçirmek, kontrol altında tutmak ve stratejik olarak rezerve etmek isteyen küresel gücün yazdığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin dayatması olduğunu iddia etti.
‘Meclis hayalî tehditlerle meşgul edildi
BAHÇELİ'YE cevap veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu Yüce Meclis’in, memleketin meselelerine çözüm üretecek güce sahip bir Meclis olduğunu belirterek, şunları söyledi: Hiçbir ülke, topluluk, grup ya da zümre, milletin bu aziz Meclisine hiçbir şey dayatamaz. Bu Meclis yıllar yılı hayalî tehditlerle meşgul edilmiştir, şimdi olduğu gibi. İçini bildikleri için değil, gerçekleri bildikleri için değil, dış güçlerin talimatlarıyla, oralardan verilen emirlerle, Büyük Ortadoğu Projesi gibi ifadelerle. ‘Nedir’ diye sorsanız, içeriğinde ne var diye sorsanız bilmezler. Söyledikleri bir şey de zaten yok. Hiç bir zaman bir belgeye, delile bağlı olarak da konuşamazlar. Çünkü o kapasiteleri de yok. Böyle bur durumları var. Bu ülkenin enerjisi, var olmayan tehditler nedeniyle israf edildi. Dünya değişirken, dönüşürken, gelişirken, bu ülke sonu gelmeyen tartışmalarla, çözüm üretilmeyen meselelerle oyalandı, duraklatıldı, geri bırakıldı. Bugün, o eski anlayışla, o eski siyaset tavrıyla, artık tedavülden kalkmış siyasî üslûpla, Türkiye’ye yeni tehditler, yeni korkular, var olmayan ve var olmayacak yeni düşmanlar üretmek suretiyle kimsenin sanal tehditler üretmeye hakkı yoktur.’’ |
15.11.2009 |
ERDOĞAN'A GÖRE ATATÜRK'ÜN “EN BÜYÜK BAŞARI”SI |
Atatürk'ün en büyük başarılarından birinin, her türlü farklılığı önce TBMM çatısı altında, ardından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı paydasında birleştirmek ve millet olma bilincini güçlendirmek olduğunu iddia eden Başbakan Erdoğan, M. Kemal'in Birinci Meclisteki “Burada maksut olan ve Meclis-i Âlînizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep anasır-ı İslâmiyedir” sözlerini dayanak gösterdi. BAYKAL: İLK MECLİS ÖYLE KURULDU, AMA SONRA DEĞİŞTİ
Erdoğan'ın bu yaklaşımı milletin bütün farklı kesimlerini temsil eden Birinci Meclisin daha sonra Atatürk tarafından dağıtıldığı ve oradaki çeşitliliğin ortadan kaldırıldığı gerçeğini gözardı edip gizlerken, CHP lideri Baykal, " ‘Biz İslâmî unsurların topluluğuyuz’ diyor Başbakan Erdoğan. Doğru İlk Meclis böyle kuruldu. Ama sonradan millet olduk. Şimdi de tek millet diyoruz" sözleriyle, Başbakanın eksik bıraktığını tamamladı.
Açılım, yine Atatürk’e takıldı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk’ün en büyük başarılarından birinin, her türlü farklılığı önce TBMM çatısı altında, ardından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı paydasında birleştirmek ve millet olma bilincini güçlendirmek olduğunu iddia etti. “İlk Meclisin açılışında Gazi’nin dile getirdiği, ‘’Efendiler... Burada maksut olan ve Meclisi Alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep anasırı İslamiyedir, samimi bir mecmuadır...’’ ifadelerinin her an hatırda bulundurulması gerektiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, ‘’Bu Meclis, aziz milletimizin hamurunu çokluk içinde birlik anlayışıyla yoğurmuş, milletimizin birlik ve bütünlük ruhunu tesis etmiştir’’ dedi. 89 yıl boyunca bu Meclis'in hep milletin Meclisi olarak kalmıştır ve hep öyle kalacağını belirten Erdoğan, “Türkiye’nin her meselesinin çözüm yeri bu Meclistir. Türkiye’de her meselenin cesaretle, samimiyetle, açık seçik konuşulacağı zemin işte bu Meclistir. Bu Meclis, 89 yıl önce, renklilik üzerine, özgürlük üzerine, en önemlisi de demokrasi üzerine inşa ettiği temellerinden ve ilkelerinden taviz veremez’’ diye konuştu.
Baykal: İlk Meclis öyle kuruldu, ama değişti ERDOĞAN'IN bu yaklaşımı milletin bütün farklı kesimlerini temsil eden Birinci Meclisin daha sonra Atatürk tarafından dağıtıldığı ve oradaki çeşitliliğin ortadan kaldırıldığı gerçeğini gözardı edip gizlerken, CHP lideri Baykal, “ ‘Biz İslâmî unsurların topluluğuyuz’ diyor Başbakan Erdoğan. Doğru İlk Meclis böyle kuruldu. Ama sonradan millet olduk. Şimdi de tek millet diyoruz” sözleriyle, Başbakanın eksik bıraktığını tamamladı. Türkiye’nin önüne cumhuriyet öncesi bir tablo sunulduğunu ifade eden Baykal şöyle konuştu: “Başbakan Erdoğan, ‘Tek millet tek devlet’ diyor ama tek devlet nedir biliyor mu? Türkiye’de Türk olmak alt kimlik değil üst kimliktir. Erdoğan 1920’deki tabloyu 21. Yüzyıla sunuyor. Ben şu ana kadar bölücülük kelimesini kullanmadım. Dün akşamki oturumda gördük ki bu tablo bölücük tablosudur. Vatandaşlarımızın devletine sahip çıksın. Biz PKK terör örgütü değil Kürt kökenli insanlar için açılım yapın diyoruz. Başbakan Erdoğan, açılımın şifrelerini millete anlatıyor. ‘Şehit cenazelerinden nemalanmaya kalkanlar var’ diyor. Bir Başbakan kendi vatandaşlarının böyle bir temenni içinde olmasını nasıl düşünür. Dünya’nın hiçbir ülkesinde bir Başbakan’ın yapacağı böyle bir şey değildir. Türkiye’de hiçbir vatandaş şehit cenazesi gelsin diye beklemez. Başbakan bu yapılanmayı çiçek böcek söylemleri ile uyutuyor.” |
15.11.2009 |
Ortak dile doğru gidiyoruz |
Bakan Atalay, Meclis’teki Demokratik Açılım tartışmalarını değerlendirirken, “Muhalefetin konuşmalarından da faydalanabildiğimiz hususları yine alacağız. Giderek ortak bir dile doğru mesafe alacağımızı zannediyorum” dedi. Atalay: Ortak dilde buluşacağız
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, TBMM’de ‘’demokratik açılım’’ konusundaki genel görüşmeyi değerlendirirken, “Muhalefetin konuşmalarından da faydalanabildiğimiz, aldığımız hususları biz yine alacağız. Giderek ortak bir dile doğru mesafe alabileceğimizi düşünüyorum” dedi. Bakan Atalay, özel bir uçakla beraberinde Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal ve Ankara Valisi Kemal Önal ile Adana’ya geldi. Bakan Atalay, havaalanında, gazetecilerin, ‘’demokratik açılım’’ konusunda TBMM’de önceki gün gerçekleştirilen genel görüşmeye ilişkin soruları üzerine, TBMM’de tarihi bir oturum gerçekleştirildiğini, konuşmacıların da ‘’tarihi bir gün’’ vurgusu yaptığını hatırlattı. ‘’Verimli bir görüşme yapıldığını’’ ifade eden Atalay, ‘’Meclisteki görüşmeler, bu işin koordinasyonunu yürüten bizler için oldukça faydalı ve verimli oldu. Biliyorsunuz başından beri biz hükümet olarak hep meclise atıfta bulunduk. ‘Bu çalışmaların nihai değerlendirme yeri ve karar merci Meclistir’ dedik. İki muhatabımız var, birisi millet, diğeri milletin temsilcileri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi. Hükümet olarak dün (önceki gün) yüce Meclise düşüncelerimizi götürdük, sunumumuzu yaptık’’ diye konuştu. Bakan Atalay, yüce Meclise çağrıda bulunduklarını, ‘’Gelin hep beraber Türkiye’ye bir kardeşlik iklimini yayalım’’ dediklerini hatırlatarak, şöyle devam etti: ‘’Tabii ki muhalefetin eleştirileri olacak, bunlar başından beri bildiğimiz şeyler. Orada muhalefetin söyledikleri yeni şeyler değildi, aylardır dile getirilen hususlardı. Ama bizim söylediklerimizin çoğu yeniydi. Biz bir demokrasi çağrısında bulunduk. Daha çok demokrasi daha fazla özgürlük. Bizim konuşmalarımızın özü buydu ve bu çalışmalarımız verimli bir şekilde yürüyecek. Muhalefetin dünkü konuşmalarından da faydalanabildiğimiz, aldığımız hususları biz yine alacağız. Giderek ortak bir dile doğru mesafe alabileceğimizi düşünüyorum. Dün liderlerin konuşmalarında da onu belli seviyede algılamış olduk.’’ |
15.11.2009 |
Biz, Kuva-yı Milliyeyiz |
AKP Milletvekili Ömer Çelik, “Bugün Damat Ferit hükümeti yakıştırması, hiçbir riske giremeyip partizanlık yaparak körü körüne karşı çıkanlara yakışır. AK Parti hükümetine ise ancak ve ancak Kuvayi Milliye yakışır’’ dedi. Damat Ferit değil, Kuva-yı Milliye’yiz
AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik, Hükümete ‘’Damat Ferit Hükümeti’’ yakıştırması yapıldığını belirterek, ‘’Bugün Damat Ferit Hükümeti yakıştırması, hiçbir riske giremeyip partizanlık yaparak körü körüne karşı çıkanlara yakışır. AK Parti Hükümetine ise ancak ve ancak Kuvayi Milliye yakışır’’ dedi. Genel Kurulda, ‘’Demokratik Açılım’’ ile ilgili genel görüşmede AKP Grubu adına konuşan Çelik, Hükümete ‘’Damat Ferit Hükümeti’’ diyenlerin çıktığını belirterek, şöyle konuştu: ‘’Özellikle ekranları başındaki milliyetçi gençlere sesleniyorum; Damat Ferit Hükümeti, Anadolu insanları binlerce sorunla boğuşurken, İstanbul’da sarayın konforunu düşünendir. Bugün Damat Ferit Hükümeti yakıştırması, hiçbir riske girmeyip partizanlık yaparak, körü körüne karşı çıkanlara yakışır. Türkiye’nin her tarafında teşkilatlanan, her tarafını karış karış gezen AK Parti Hükümetine ise ancak ve ancak Kuvayi Milliye yakışır. ‘Millet içinde millet yaratmayın, ülkenin bir kesiminde farklı uygulamaya gitmeyin, milleti birbirinden duvarlarla ayırmayın’ deniyor. Bizi haksız bir şekilde üniter devlet yapısını bozmak, federasyona kapı aralamakla suçlayanlar düşünsün; Türkiye’de şimdiye kadar federasyon yönetimine benzeyen tek yapı OHAL’dir. OHAL yapısı, fiili federasyon değildi de neydi? Güneydoğu’daki kardeşlerimizle aramıza alaturka Berlin duvarı örenler, bu yapının o zamanki sonuçlarına niye dikkati çekmediler? Bu alaturka Berlin duvarını kim kaldırdı? AK Parti Hükümeti.... ‘’ |
15.11.2009 |
Baskılar isyan getirdi |
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, ‘’devletin ısrarı ve kullandığı baskıcı şiddet yöntemlerinin’’ isyanları doğurduğunu ve bu defa devletin, bu isyanları bastırmak için ‘’en şiddetli yollara başvurduğunu’’ kaydetti. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, ‘’devletin ısrarı ve kullandığı baskıcı şiddet yöntemlerinin’’ isyanları doğurduğunu ve bu defa devletin, bu isyanları bastırmak için ‘’en şiddetli yollara başvurduğunu’’ kaydetti. Türk, ‘’Demokratik açılım’’ ile ilgili genel görüşme önergesi üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada, bölge halkının, barışı ve demokrasiyi ne kadar büyük bir hasretle sahipleneceğini görmenin birilerini ürkütebileceğini söyledi. ‘’Fakat inanınız ki, barış işte bu kadar gerçek ve bu kadar elle tutulabilir bir şeydir’’ diyen Türk, ‘’Eğer geçmişimizle gerçek bir yüzleşme sağlayamazsak, gelecek için birbirimize güvenemeyiz. Bu politikalar geçmişte yaşandığı düzeyde kabaca olmasa da; günümüzde de inceltilmiş bir şekilde halen yürütülmektedir’’ dedi. DTP Genel Başkanı Türk, uluslararası oyunları bozmanın ve boşa çıkarmanın tek yolu demokratik çözüm olduğunu ifade etti. ‘’Bu, sorunumuzu çözmezsek, kimse gelip bizim sorunlarımızı çözemez, belki çözülsün de istemez. Demokrasisini kendi özgücüyle güçlendiremeyen hiçbir toplum, esaretten kurtulamaz’’ dedi. ‘’Bizi bir arada tutan yeterince ortak değerimiz vardır, var olmaya devam eder’’ diyen Türk, hiç kimsenin bayrakla, sınırlarla bir sorunu olmadığını ve olmayacağını ifade ederek, ‘’Ülkenin ortak dili Türkçedir, Türkçe olmaya devam eder. Hatta kendi anadilinde eğitim yapacak olanlar için, Türkçe ortak iletişim dili olarak korunur’’ dedi. ‘’Devletin ısrarı ve kullandığı baskıcı şiddet yöntemlerinin’’ isyanları doğurduğunu ve bu defa devletin, bu isyanları bastırmak için ‘’en şiddetli yollara başvurduğunu’’ belirten Türk, ‘’Şeyh Sait İsyanı da Ağrı ve Dersim olayları da doğru okunamadı. Bozulan düzeni yeniden tesis etme adına, akıl almaz baskılar, katliamlar uygulandı’’ diye konuştu. |
15.11.2009 |
Özür de tepkileri dindirmedi |
Diyarbakır’da 43 sivil toplum kuruluşu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in ‘’demokratik açılım’’ konusunda TBMM’de yapılan ön görüşmelerde ‘’Dersim isyanı’’nda yapılanları örnek vermesine tepki gösterdi. Öymen’e tepki dinmiyor
DİyarbakIr’da 43 sivil toplum kuruluşu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in ‘’demokratik açılım’’ konusunda TBMM’de yapılan ön görüşmelerdeki ‘’Dersim isyanı’’ sözlerine tepki gösterdi. Diyarbakır Demokrasi Platformundan Harika Peker, sendika, dernek ve odaların aralarında bulunduğu 43 sivil toplum kuruluşu adına Tüm-Bel Sen Diyarbakır Şubesinde düzenlenen basın toplantısında, Öymen’in açıklamasının Meclis tarihine ‘’kara bir leke’’ olarak geçtiğini söyledi. Şiddeti ve savaşı dayatanların, ‘’tarihin karanlık sayfasında insanlık ailesi tarafından lanetlenmiş kişilikler olarak yer aldığını’’ ifade eden Peker, şunları kaydetti: ‘’CHP sözcülerine hatırlatmak gerekir ki, annelerin evlat acısının, akan kardeş kanının üzerinden statükolarını ve iktidarlarını sürdüren hiçbir siyasal anlayış varlığını sürdürememiştir. CHP siyasetini yürütenlerin tarihten gerekli dersleri çıkarmaları için bir kez daha yakın tarihe bakmalarını hatırlatırız. Bu nedenle Meclis’te yaptığı açıklamayla şiddet ve çatışma ortamını körükleyerek, daha fazla evlat acısının yaşanmasını isteyen, vicdanı duygulardan yoksun Onur Öymen’i ve onu alkışlayan zihniyeti kınıyoruz. Başta CHP’nin bölge örgütleri olmak üzere, kendine sosyal demokratım diyen, halkların kardeşliğini savunan şahsiyetleri CHP’den istifa etmeye çağırıyoruz.’’
Dersim, AP gündeminde
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in TBMM’deki “demokratik açılım” görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, “meşru gösterdiği”, “1938 Dersim isyanları” Avrupa Parlamentosu’nun (AP) gündemine geliyor. AP Sol Grubu, 19 Kasım’da “Dersim 1937/1938 Aleviler ve Devletin Rolü” başlıklı bir konferans düzenleyecek. Konferansa AP Sol Grup Başkanı Lothar Bisky, AP Sol Grup Üyesi Jurgen Klute, gazeteci ve yazarlar Erdoğan Aydın, Faik Bulut, Oral Çalışlar ve Sema Kaygusuz konuşmacı olarak katılacak. Konferans bir gün sürecek. CHP’li Öymen, TBMM Genel Kurulu’ndaki “demokratik açılım” görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, “Dersim isyanında analar ağlamadı mı?” diye sorarak, 1937’deki isyanın kanlı şekilde bastırılmasını mevcut terörle mücadeleye örnek olarak göstermesi büyük tepki toplamıştı. Sözlerinden dolayı Alevi kesimini büyük tepkisini çeken Öymen’in Hitlere benzetilen fotoğrafları çoğaltılarak Tunceli sokaklarına asılmıştı. |
15.11.2009 |
Esas darbeyi 12 Eylül vurdu |
12 Eylül Anayasasının en büyük darbeyi yargı bağımsızlığına vurduğunu söyleyen Yargıtay Başkanı Gerçeker, ‘’Yargı bağımsızlığını büyük ölçüde zedeleyen 12 Eylül Anayasasındaki hükümlerin mutlaka değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. Yargıya en büyük darbeyi 12 Eylül vurdu
YargıItay Başkanı Hasan Gerçeker, ‘’12 Eylül Anayasası, en büyük darbeyi yargı bağımsızlığına vurmuştur’’ dedi. Denizli Barosu tarafından düzenlenen ‘’Borçlar Kanunu Tasarısının Getirdiği Yenilikler’’ konulu konferansa katılan Gerçeker, Anayasanın, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiş, yürütme, yasama ve yargı halinde 3 erk olarak düzenlendiğini hatırlatarak, bunların birbirinden tamamen bağımsız olarak görev yaptıklarını, hiçbirinin diğerine üstünlüğünün olmadığını vurguladı. Gerçeker, ‘’Eğer biz hukuk devletiyiz diyorsak, demokratik cumhuriyete inanıyorsak, yargı bağımsızlığına bütün kurallarıyla kurumlarıyla kişiler olarak saygı göstermek zorundayız. Toplumun teminatı olan bir kurum için bu bir ayrıcalık değildir, bir gerekliliktir. Yargı sistemimizde yapılmak istenen reformlara biz hiçbir zaman karşı değiliz. Yargı reformu yapılmasını herkesten çok biz istiyoruz’’ dedi. 12 Eylül Anayasası’nın en büyük darbeyi yargı bağımsızlığına vurduğunu iddia eden Gerçeker, şunları söyledi: ‘’Yargı bağımsızlığını büyük ölçüde zedeleyen 12 Eylül Anayasası’ndaki hükümlerin mutlaka değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ama yargı reformu yapacağız derken, yargı bağımsızlığını geri götürmek değil, ileriye götürmek için bu reformları yapmak zorundayız. Yargının tamamen bağımsız olması gerekiyor ki, tarafsız olsun, tarafsız olarak, anayasadan aldığı yetki ile yetkisini millet adına kullanmaktadır.’’
DİNLENME PARANOYASI OLUŞTU
İletişimin dinlenmesi konusunda büyük sıkıntılar yaşadıklarını ifade eden Gerçeker, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yargı bağımsızlığı sistemi tam olmadığı için maalesef bugün idarenin temsilcisi durumunda olan Adalet Bakanlığının yargı üzerindeki vesayet yetkisi devam ettiği sürece, elbette bu eleştiriler hep olacaktır. Bugün toplumda bir dinlenme paranoyası oluşmuştur. Bu toplumu kangren haline getiren bir hastalık haline getirmektedir. Ortaya çıkan somut olaylar, paranoyanın da ötesinde olduğunu göstermektedir. İşin asıl üzücü tarafı da budur. Gerek yasaya uygun dinlemeler olsun, gerekse yasaya uygun olmayan dinlemeler olsun bunlar temel hak ve özgürlükleri zedeleyici nitelikte ise, hukuk sistemini zedeleyici nitelikte ise, mutlaka bunların üzerine gidilmelidir.'' |
15.11.2009 |
AP Başkanı’ndan şaşırtan yorum |
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Jerzy Buzek, “kültürel mirasının, Türkiye’nin AB sürecini zora soktuğunu” öne sürdü. İspanya’nın El Pais gazetesinde yayımlanan röportajında Buzek, AB’nin genişleme sürecinde “Türkiye’nin farklı bir yeri” bulunduğunu belirterek, “Türkiye’nin katılım kriterlerini tamamlaması için onlarca yıl gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin önemli tarihi bulunan büyük bir ülke olduğunu söyleyen Buzek, “Ama kültürel mirası, Türkiye’nin AB sürecini zora sokuyor” dedi. Buzek, AB’nin Balkanlar’daki genişleme sürecinin her ülkeye göre tek tek ele alınması gerektiğini de kaydederek, “Balkan ülkelerini demokrasiye sıkı sıkıya bağlayıp AB’ye katmak, yeniden aralarında kavga etmelerini önlemeye yarayacaktır. Ama başka ülkeler de var. Ukrayna, Gürcistan ve bir gelecekte Rusya. Bunlar, Avrupa’nın istikrarı için çok önemli” diye konuştu. |
15.11.2009 |
Metrobüse büyük zam |
İstanbul’da Beşi Bir Yerde (ELBİL) ve metrobüs taşıma ücretleri artırıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) aldığı karar uyarınca metrobüs hattında 16 Kasım Pazartesi gününden itibaren geçerli olacak tarife kapsamında İETT ve özel halk otobüslerinde ELBİL 7,5’dan 10 liraya, metrobüste tam bilet 1,5’dan 2 liraya, indirimli bilet 0,85’den 1 liraya yükseldi. Tek geçişlik elektronik biletin ücreti de 2 lira olarak belirlendi. Yapılan yeni düzenleme kapsamında metrobüs hatlarında ‘’aktarma almaz-aktarma verir’’ uygulaması aynı şekilde devam edecek. Aylık Mavi AKBİL’deki biniş sınırı 200’den 160’a indirilecek. Metrobüs hatlarında Mavi AKBİL de her binişte 2 biniş eksiltilecek. Metrobüs hattı dışındaki toplu ulaşımlarda eski tarife uygulanacak. Tek geçişlik bilet tarifesi, tek geçişlik biletin kullanılmaya başlamasıyla uygulanacak.Tek geçişlik elektronik bilet uygulamasına İETT, özel halk otobüsleri, Ulaşım A.Ş, İDO, özel deniz motorlarında teknik altyapı hazırlıkları tamamlandıktan sonra başlanacak. |
15.11.2009 |
Demirtaş: TOBB da Kıbrıs için devreye girmeli |
İzmİr Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin kalıcı şekilde düzelmesi için Kıbrıs sorununun çözümünün şart olduğunu, bu konuda Türk iş adamları ve TOBB’un da devreye girmesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, İZTO heyetinin Girit’e yaptığı iş ve inceleme gezisiyle ilgili gazetecilere değerlendirmelerde bulundu. İki ülke arasında istenen yakınlaşmanın önünde Kıbrıs sorununun önemli bir engel olduğunu gördüklerini dile getiren Demirtaş, ‘’İki ülke halklarının yakınlaşması ve tarihte yaşanan acı olayları unutarak bugüne bakabilmesi için gündemdeki en önemli sorun olan Kıbrıs’ın çözümü zorunlu. Bu sorunun çözümünde taraflar küçük ayrıntılara takılarak yol alamıyor. İş adamlarının esnek olabilmesi nedeniyle siyasetçiler için öncü olabileceklerine inanıyorum.’’Toplumun her kesiminin artık bu sorunların tarihte kalması için çaba göstermesi gerektiğine işaret eden Demirtaş, ‘’İş alemi bu sürece nasıl katkı yapabilir. Bunu görmek istiyorum. Kıbrıs sorunun çözümü için artık TOBB da devreye girmeli’’ dedi. |
15.11.2009 |
Siyasî Avrupa’da Türkiye’ye yer var |
Fransa eski Başbakanı ve Avrupa Parlamentosu Sosyalist grup üyesi Michel Rocard ve Fransız think tank “Terra Nova”nın direktörü Olivier Ferrand, Liberation gazetesi için kaleme aldıkları makalede siyasi Avrupa’da Türkiye’ye yer olduğuna dikkati çektiler. AB Haber’e göre, Michel Rocard, AB’nin çıkarları için Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerinin engellenmemesi gerektiği çağrısı yaptı. Fransa’da yapılan bir araştırmaya atıfta bulunulan makalede, “2004 yılında düzenlenen ankette, Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkanların oranı yüzde 56. Ancak aynı kişilere, ‘Türkiye kriterleri yerine getirdiği takdirde üye olmasına nasıl bakıyorsunuz?’ sorulduğunda olumlu cevap verenlerin oranının yüzde 63 olduğunu söyledi. Bu da Fransız kamuoyunun Türkiye’nin AB üyeliğine gerçekte karşı çıkmadığını gösteriyor” ifadesine yer verildi. Makalede, gerçek sorunun elitlerden geldiği belirtilerek, “Gerek sağ, gerek soldan düşünce önderlerinin ve devletin tepesine kadar siyasetçilerin, İslam, göç ve işsizlik gibi konularda hayali korkular yaratarak, kamuoyunu olumsuz etkiledikleri” görüşü dile getirildi. Makalede, AB’nin küresel anlamda ağırlığını koyabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı olduğu uyarısı yapıldı. Makalede, ayrıca Fransa’da elit kesimi, Türkiye’nin üyeliği konusunda kamuoyunu olumsuz etkilemekle suçlandı. |
15.11.2009 |
Demokratik reformların yapılması gerekli |
Lİberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı Cem Toker, Türkiye’nin demokratik reformlara ihtiyacı bulunduğunu söyledi. Cem Toker, partisinin İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, içeriği tam olarak bilinmese de ‘’demokratik açılım’’dan söz edilen hiçbir paketi reddetmenin veya dinlememenin sorumlu muhalefete yakışan bir hareket olmayacağını ifade etti. Türkiye’de kim bireysel hak ve özgürlük alanlarını genişletecek en ufak bir adım atıyorsa ona yüzde 100 destek verdiklerini belirten Toker, ‘’Kürt Açılımı’ndaki demokratik reformlar, bölgeye has sorunları giderici reformlar mutlaka gerekli. Sorunu çözecek mi? Bununla ilgili soru işaretlerimiz var, ama denenecek başka yol da yok. O nedenle biz bu demokratik açılıma destek veriyoruz, Hükümetten daha da fazlasını bekliyoruz’’ dedi. Hükümetin ikna edici ve toplumun tümünü kucaklayan bir demokrasi açılımı yapması ve bölgeye has sorunları çözen adımlar atmasının toplumu daha da rahatlatacağını ifade eden Toker, ‘’Böyle bir açılımın çok daha uzun süre masaya yatırılıp, iyi bir hazırlık aşamasından sonra gündeme getirilmesi gerekirdi’’ görüşünü dile getirdi. |
15.11.2009 |
“Habur’da yaşananlar herkesi rahatsız etti” |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, demokratik açılım kapsamında ‘’Habur sınır kapısında yaşananlardan dolayı herkesin rahatsız olduğunu’’ söyledi. İsveç’in başkenti Stockholm’de gün içinde temaslarda bulunan Bağış, akşam da İsveç’te yaşayan Türklerin düzenlediği toplantıya katılarak, vatandaşların sorunlarını dinledi, sorularını cevapladı. Bakan Bağış, Habur’da yaşananlarla ilgili bir soru üzerine, bundan herkesin rahatsız olduğunu ifade ederek, ‘’Haburda yaşananlar, Türkiye’deki gelişmeleri baltalamaya yönelik idi. Kimileri şehitlerimiz üzerinden, kimileri dağa çıkanlar üzerinden rant sağlama çabasında. Bizim çabalarımızı istismar ediyorlar diye, bu çabalarımızdan vazgeçecek değiliz’’ diye konuştu. Türkiye’de bugün farklı ve tarihi bir gün yaşandığını kaydeden Bağış, ‘’Türkiye’nin geldiği noktadan gurur duyuyorum ve gelecekten de umutluyum’’ dedi. |
15.11.2009 |
AKP, "Açılım"ı anlatacak |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, hafta sonu itibarıyla 81 ilde yapılacak AKP Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantılarına bakanlar ve milletvekillerinin de katılacağını ve demokratik açılım çalışmalarıyla ilgili olarak teşkilatlara yönelik bilgilendirme yapılacağını bildirdi. AKP Genel Merkezinde İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve bazı bakanlar, AKP MYK üyeleri ile bazı milletvekillerinin katılımıyla bir toplantı düzenlendi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, toplantının ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bu hafta sonu itibarıyla 81 ilde AKP Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantıları yapılacağını söyledi. İl Danışma Meclisi toplantılarına demokratik açılımla ilgili olarak milletvekilleri ve bakanların katılacağını belirten Çelik, teşkilatlara yönelik bilgilendirme ve eğitim çalışması yapılacağını kaydetti. Çelik, bu toplantıların seyri, şekli ve içeriğiyle ilgili değerlendirme yaptıklarını söyledi. |
15.11.2009 |
Krizin sebebi, ahlâkî çöküntü |
Active ACADEMY Uluslararası Finans Zirvesinin düzenlediği “Kriz ve Değer Yargıları” konulu toplantıda konuşan dini liderler, dünyada yaşanan finans krizinin sebebinin ahlâkî çöküntü olduğunu vurguladılar. Krizin sebebi, ahlâkî çöküntü
Fİnans sektörüne yön veren isimleri bir araya getirerek önemli konuları irdeleyen ve bu yıl “Krizle Değişen Finansal Mimari” ana temasıyla yedinci kez kapılarını açan Active ACADEMY Uluslararası Finans Zirvesi, “Kriz ve Değer Yargıları” konulu toplantıda İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, İstanbul Rum Patriği Bartholomeos, ve Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva’yı bir araya getirdi. Konuşmacılar oturumda modern çağın yozlaştırdığı ahlâk anlayışı ile ekonomik ve sosyal açıdan yaşanan adaletsizlikleri ele aldı. 12-13 Kasım tarihleri arasında İstanbul Swissôtel’de düzenlenen Active ACADEMY 7. Uluslararası Finans Zirvesi, ikinci gününde krizi etik açıdan mercek altına aldı. Günün “Kriz ve Değer Yargıları” başlığını taşıyan ilk ana oturumunda İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, İstanbul Rum Patriği Bartholomeos ve Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva, krizin etik boyutlarını tartışmak üzere bir araya geldi. Başkanlığını Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’nın üstlendiği oturumda ilk olarak sözü İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı aldı. Konuşmasına “Tüm dinler aynı kaynaktan geliyor bu nedenle söyleyeceklerim bütün insanlığı kapsıyor” diyerek başlayan Çağrıcı, günümüzde yaşanan tüketim çılgınlığının dünyanın ve insanlığın sonunu hazırladığını ifade etti. Çağrıcı sözlerini şöyle sürdürdü: “Aşırı tüketim dünyamızı tüketiyor, insanların ruh ve beden bütünlüğünü bozarak bencilleştiriyor. Herkesin sahip olma ve hakimiyet kurma güdüsüyle yol aldığı böyle bir ortamda maneviyat giderek yozlaşıyor. Akıl çağında akıl insanların sahip olma amacına hizmet eden bir araç haline geliyor. Kazanma ve tüketme uğruna insanların bencillikleri sürekli kışkırtılıyor, bu da ekonomik krizlere ve çevre sorunlarına zemin hazırlıyor.”
BARTHOLOMEOS: SAHİP OLDUKLARIMIZI PAYLAŞALIM
İstanbul Müftüsü’nün ardından söz alan İstanbul Rum Patriği Bartholomeos da inanç dünyasının sosyal ve ekonomik sorunları tanımlamak için güçlü bir müttefik olacağını belirtti ve şunları söyledi: “Ekonomi ve finans uzmanları küresel krize çözüm üretmeye çalışırken, din adamları da bu krizden etkilenen ve manevi bir çöküş yaşayanların yardımına koşmalıdır. Ekonomi ve ilahiyat arasında güçlü bir bağ vardır. Ekonomik bir kriz, yalnızca firmaların başarısız olduğunu değil, aynı zamanda evimizin de kargaşa içinde olduğunu gösteriyor. Yaşanan finansal ve ekolojik sorunlar açgözlü ve kibirli olmanın birer sonucu. Dünya genelindeki politika yapıcılar, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki dünya düzenini ve o zamanın egemen güçlerini temsil ediyor. Bu artık değişmeli, herkesin hakkı eşit olarak temsil edilmeli. Kimse dünyanın geri kalanı yokmuş gibi davranarak yaşayamaz. İnsanlar sadece tüketici statüsüne indirgenemez.” Kıyamet gününde kimsenin maddi ve finansal başarılarıyla değerlendirilmeyeceğini söyleyen Bartholomeos, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelecek nesiller için temiz topraklar bırakmalıyız. Bunun için de dünyanın ve komşularımızın ihtiyaçlarının farkına varmalı ve elimizdekileri onlarla paylaşmalıyız.”
HALEVA: AYNI GEMİDE OLDUĞUMUZU UNUTMAYALIM
Ana oturumda son olarak da Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva söz aldı. “Bu kriz hepimize aynı gemide olduğumuzu hatırlattı,” diyen Haleva konuşmasında sorunların ülkesel olarak değil küresel olarak ele alınması gerektiğine değindi. Rav İsak Haleva sözlerini şöyle sürdürdü: “Edilmemiş kârlar dağıtıldı, bu da zararı katladı. Bu zarar sokaktaki adamın cebinden ödendi. Küresel ekonomik krizle birlikte CEO’ların oligarşisine son verilmesi gerektiği anlaşıldı. Bir başka deyişle paranın menteşesi yerinden çıktı. Modern düzenin olmazsa olmazı serbest piyasa ekonomisine duyulan güven azaldı. Yaşanan bu durumdan çıkarmamız gereken ders şu: Yapılan hatalar yeni bir evrensel ahlak oluşturmak için bize rehberlik edecek mi? Dünyanın sosyal adalete ihtiyacı olduğunu bize gösterecek mi? Bu yeni düzen şimdi kurulmazsa ne zaman kurulacak? Hepimiz aynı gemideyiz ve birlikte batmak istemiyorsak korumacılıktan vazgeçmeli ve gemiyi güzel ve sağlam bir konumda tutmak işbirliği içinde için çalışmalıyız.”
GAZZE'DEKİ ÇOCUKLARIN HAKKI UNUTULMASIN
KonuşmasInda modern insanın nefsine köle olduğuna da değinen Mustafa Çağrıcı “Bugün insanlık hakimiyet kurarak ve haz alarak tatmin olmak için gücü oranında yakıyor, yıkıyor, öldürüyor. Oysa Gazze’deki çocukların da en az New York, Londra ve İstanbul’dakiler kadar yaşamaya hakkı var. Bugün bir Amerikalı bir Afrikalıdan 24 kat fazla tüketiyor. Mağdur edilen yüz milyonlar da başka bir çözüm üretemedikleri için öfkeli ve isyankâr oluyor. Bunu önlemenin yolu ise ikiyüzlülüğe ve adaletsizliğe son vermekten geçiyor. Dünyayı dönülmez bir felakete sürüklemeden yaşadıklarımızdan ders almalıyız,” dedi. Ruhanî liderlerin seslerinin bu noktada daha gür çıkması gerektiğini de dile getiren Çağrıcı, ortaçağdaki dini anlayışın bir kenara bırakılması, doğruluk ve dürüstlük üzerine yeni bir ahlak anlayışı kurulması gerektiğinin altını çizdi. |
15.11.2009 |
İstanbul’a kurbanlık girişi başladı |
KurbanlIk hayvanların İstanbul’a girişine izin verilmeye başlandı. İstanbul Kurban Hizmetleri Komisyonu tarafından alınan karar gereği önceki gün gece 23.00’e kadar şehre girmesi yasak olan küçük ve büyükbaş kurbanlıklar, bu saatten sonra kamyon ve tırlarla şehre giriş yaptı. Kurbanlıklar, belediyelerin belirlediği satış yerlerine indirildi. Satıcılar, bu yıl ekonomik kriz nedeniyle hayvan üretiminin düştüğünü, bu yüzden de kurbanlık hayvan fiyatlarının geçen yıllara göre biraz yüksek olduğunu ifade ettiler. |
15.11.2009 |
Hatay, zeytincilik merkezi olmaya aday |
Son yıllarda zeytincilikte önemli mesafe kateden Hatay’da, özellikle Kırıkhan-Hassa kara yolunda neredeyse her adım bir zeytinyağı fabrikasına rastlanması dikkati çekiyor. Sürekli yeni fabrikaların kurulduğu, mevcutlarının da kendini modernize ettiği yöre, zeytinlik sayısının artmasıyla gelecekte dünyanın en önemli zeytinyağı merkezlerinden biri olmaya da aday gösteriliyor. Antakya Zeytinyağı Üreticilerini Koruma Derneği Başkanı Yılmaz Dönmez, iklim özellikleri zeytin yetiştiriciliğine elverişli olan kentte, zeytin üretimine ilginin her geçen yıl arttığını söyledi. Önceki yıllarda farklı ürünlere yönelen çiftçilerin yeniden zeytin bahçeleri oluşturduğunu anlatan Dönmez, kentte 13 milyon ağacın bulunduğunu, yılda ortalama 100 bin ton zeytin ile 20 bin ton civarında zeytinyağı üretiminin gerçekleştirildiğini bildirdi. Dönmez, Hatay genelinde son bir yılda İl Özel İdaresi ve Tarım İl Müdürlüğü tarafından yaklaşık 1 milyon fidan dağıtımının yapıldığını ifade ederken, üretime paralel tesis sayısının da hızla arttığını kaydetti. |
15.11.2009 |
Kurbanlıklara gebelik testi |
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Veteriner Fakültesinde, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara ultrason ile gebelik testi yapılıyor. Veteriner Fakültesi Klinik Koordinatörü Doç. Dr. Hasan Güzelbekteş, yaptığı açıklamada, her yıl Kurban Bayramı’nda ülke genelinde yüz binlerce küçükbaş ve büyükbaş hayvanın kurban edildiğini söyledi. Kesilen bu kurbanlıkların yüzde 20-25 gibi büyük bir bölümünün gebe olduğunun tahmin edildiğini ifade eden Güzelbekteş, ‘’Kurban Bayramı’nda damızlık ve gebe hayvanların kesiliyor olması ülke ekonomisine büyük darbe vurmaktadır. Ekonomik kaybın yanı sıra bu durum kişilerin psikolojisinde de olumsuz etkilere neden oluyor. Bu nedenle dişi hayvanların gebelik muayenesinin yapılması büyük önem taşıyor’’ diye konuştu. Güzelbektaş, bu çerçevede fakülte olarak, kendilerine başvuran üreticiler ile alıcıların getirdiği kurbanlık hayvanların kliniklerde gebelik testlerini yaptıklarını vurgulayıp, şunları kaydetti:’’Bize gelen talep doğrultusunda küçükbaş ve büyükbaş hayvanların gebe olup olmadığını modern hastanemizde, son teknoloji cihazlarla test ediyoruz. Küçükbaş hayvanları, muayene masasına yatırıp ultrason cihazlarıyla gebe olup olmadığını, gebeyse kaç haftalık olduğunu ve büyüklüğünü belirliyoruz. Büyükbaş hayvanların bu testini ise ayakta gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, çok sayıda hayvanının gebelik testini yaptırmak isteyenler de oluyor. Bu durumlarda çiftliğe giderek, o ortamda bu kontrolleri yapıyoruz. Küçükbaş hayvanların muayenesinde 10 lira, büyükbaşların muayenesinden de 15 lira gibi düşük bir ücret alıyoruz.’’
ALICILARIN İLGİSİ BÜYÜK Bu uygulamaya, gebe bir hayvan almak istemeyen birçok alıcının büyük ilgi gösterdiğini dile getiren Güzelbekteş, günde ortalama 15-20 kurbanlık hayvanın gebelik testini yaptıklarını kaydetti. Güzelbekteş, dünya genelinde ve Türkiye’de bugün hayvancılığın pek çok olumsuzlukla karşı karşıya olduğunu anlatarak, son 40 yıl içinde ülkedeki küçükbaş hayvan popülasyonunda ciddi anlamda azalma yaşandığını, bunun nedenlerinden birinin de damızlık ve gebe hayvanların kesilmesi olduğunu bildirdi.
HAYVANLAR KASITLI GEBE BIRAKTIRILIYOR
Bazı üreticilerin ticari kazanç elde edebilmek için kasıtlı olarak hayvanların kurban bayramı öncesi birleşme yoluyla gebe kalmasının sağlandığını iddia eden Güzelbekteş, vatandaşların gebeliğin ilk dönemlerinde bu durumu anlamasının mümkün olmadığını, bu nedenle kurbanlık hayvanların mutlaka gebelik testinden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Gebe hayvanların kurban edilmesinin önemli bir protein kaynağı olan etin daha da kısıtlanması ve pahalanması anlamına geleceğini dile getiren Güzelbekteş, ‘’Her yıl Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanların yüzde 20-25’inin gebe olduğu tahmin ediliyor. Bu da ülke ekonomisi için büyük bir kayıp anlamına geliyor. Ülke genelinde sadece Kurban Bayramı’nda gebe hayvanların kurban edilmesinin neden olduğu ekonomik kaybın 10 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Gebe hayvanların kurban edilmesinin önüne geçilebilirse, bu kayıp önemli oranda azaltılabilir’’ diye konuştu. |
15.11.2009 |
Kozahan Türk-Japon işbirliğiyle canlanacak |
Bursa’da yerel yönetimler ve Türk Dostluk Derneği tarafından yapılacak proje ile Kozahan’ın tarihi yeniden canlandırılacak. 2010 yılı Japonya Dışişleri Bakanlığı tarafından “Türkiye’deki Japon Yılı” olarak ilan edildi. Bu konuyla ilgili olarak Bursa Valiliği, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi desteğiyle Gökçen ailesi ve NPO Japon Türk Dostluk Derneği tarafından Saffetbeyzade Memduh bey ile Kont Otani sergisi düzenlenecek. Proje ile ilgili Vali Şahabettin Harput ile görüşme yapan Prof. Dr. Miyuki Auki, Prof. Dr. Zeren Tanındı, Şüküfe Gökçen, Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu ve Gürseli Kato, Japon ve Türk işbirliği içerisinde ipekçiliğin başkenti Kozahan’ı eski günlerine kavuşturmak istediklerini belirttiler.1925 yıllarında Gökçen ailesi ile Kont Otani’nin ortak olarak Bursa’da ipekli dokuma fabrikasını kurduğunu belirten Şüküfe Gökçen, bu ortaklığın Japonya ile Türkiye arasında yapılan ilk sanayi ortaklığın olduğunu sözlerine ekledi. O yıllardan kalan makinelerin onarımının yapılarak proje içerisinde sergileneceğini belirten Gökçen, eski ortaklık işleri ile ilgili evrak ve eşyaları hala muhafaza ettiklerini belirtti. Bursa’da ipekçiliğin tekrar yaşatılması için Valilik ve diğer kurumların katkısıyla çalışmalar yapıldığını belirten Harput, “3 gün önce Büyükşehir Belediyemizin katkılarıyla Fabrika-i Hümayun’un restorasyonunu başlattık. Sizin getirdiğiniz proje ile Bursa’daki ipekçiliğin yaşandığı Kozahan’ı yeniden eski günlerine taşıyacağız. Böylece Japonya ile Türkiye arasında yaşanan ilk ortaklık eserleriyle birlikte yeniden yaşatılacak. Kurulan ilk dostluk köprüsünden bugünümüze kadar yaşanan dostlukların izlerini ve Bursa’daki ipekçiliğin izlerini taşıyacak olan projeye Valilik olarak her türlü destekte bulunmaya hazırız” dedi. Kozahan’ı ipek cenneti haline getirmek istediğini belirten Gürseli Kato, Japon ve Türk ezgilerini birleştirerek Kozahan’da eşsiz bir güzellik ortaya çıkartacaklarını ifade etti. |
15.11.2009 |
3 yılda, 8 milyon fidan toprakla buluşturulacak |
Aksaray’a 2009 ve 2010 yılında dikilecek 5,5 milyon fidanla, 3 yılda toprakla buluşturulacak fidan sayısının 8 milyona ulaşacağı bildirildi. Aksaray Çevre ve Orman Müdürlüğü Ağaçlandırma Şube Müdürü İsmail Gürsoy, sonbahar yağışlarının ardından Aksaray’da fidan dikimine ve tohum ekimine başladıklarını söyledi. 2008 yılında 4 ayrı sahada 6 bin dekarlık bir alanda yeni ağaçlandırma ve erozyon kontrol sahası çalışması yaptıklarını ve toplam 2,5 milyon fidan diktiklerini anımsatan Gürsoy, 2009 yılında da 7 bin 300 dekarlık alanın yeni ağaçlandırma sahası olarak hazırlandığını ifade etti. Gürsoy,’’Sarıkaraman beldesi, Sarıyahşi ilçesindeki Sipahiler köyü, Aksaray merkeze bağlı Boyalı köyü ve İncesu beldesinde fidan dikeceğiz. Dikim çalışmalarımız başladı. Bu yıl ilkbaharda 400 bin adet fidanı toprakla buluşturmuştuk. Yıl sonuna kadar yaklaşık 3 milyon fidan dikmiş olacağız.’’ dedi. |
15.11.2009 |
Kar maskeli hırsızlar belediye binasını soydu |
Manİsa’nIn Ahmetli ilçesinde, belediye hizmet binasından 2 bin 150 lira tutarında para ve iki bilgisayar çalındı. Edinilen bilgiye göre, gece 02.00 sıralarında 6 Eylül Mahallesi Atatürk Bulvarı’nda bulunan belediye hizmet binasına giren kar maskeli kişi, Belediye Başkanının masasının çekmecesinden bin 100 lira, belediyenin çelik kasasından 500 lira ve muhasebe servisinden 550 lira tutarında para ile iki adet laptop bilgisayar alarak kaçtı. Belediye Başkanı Ahmet Alhan, hırsızlık nedeniyle toplam maddi kaybın 10 bin lirayı bulduğunu belirterek, ‘’Soygun belediyemize ait kameralarla kayıt altına alınmıştır. Olayı emniyet güçlerimiz en yakın zamanda çözeceklerdir’’ dedi. |
15.11.2009 |
Yaban domuzları köye indi |
DİyarbakIr’In Eğil ilçesine bağlı Sarmaşık köyüne inen yaban domuzları paniğe yol açtı. Edinilen bilgiye göre, dün öğlen saatlerinde Sarmaşık köyüne inen yaklaşık 35 yaban domuzunu gören vatandaşlardan bazıları silahla ateş etti. Açılan ateş sonucu domuzlardan 4’ü öldürülürken, diğerleri kaçtı. Yaban domuzlarının tekrar köye inerek kendilerine zarar vermesinden korkan köylüler, silahlı nöbet tutmaya başladı. Köylülerden Abdulgaffur Karakaş (39), en son 5 yıl önce köye 4 yaban domuzu indiğini belirterek, ‘’Ancak bu yıl sürü halinde gelince çok endişelendik’’ dedi. |
15.11.2009 |
Karaca Mağarası turist ziyaretine kapandı |
Gümüşhane’nİn Torul ilçesine bağlı Cebeli köyünde bulunan ve kentin önemli turizm merkezleri arasında yer alan Karaca Mağarası, 4 ay süreyle ziyarete kapatıldı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Temel Yalçın, yaptığı açıklamada, Karaca Mağarası’nın, ilin gözde turizm merkezi konumunda olduğunu belirterek, ‘’Bu nedenle uzun ömürlü olması için korumak, bakımını yapmak zorundayız. Ziyarete açık olduğu 8 aylık süre içerisinde düşen nem seviyesinin, kapalı kalacağı 4 ayda eski düzeyine ulaşmasını bekliyoruz’’ dedi. Bu sezon yaklaşık 60 bin ziyaretçiyi ağırlayan mağarada, kapalı kalacağı süre içerisinde yürüme parkurları ile ışıklandırma sisteminin bakımının da yapılacak. Mağara turizme açıldığı 1996 yılından bu yana 1 milyonu aşkın yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edildi. |
15.11.2009 |
Didim’de orkinos bereketi |
AydIn’In Didim ilçesi açıklarında balıkçı ağlarına beş tane 100 kiloluk orkinos balığı takıldı. Taşburun açıklarında ava çıkan balıkçı Tuğrul Demirci, teknesinin ağlarına takılan 1,5 metre uzunluğunda beş orkinosun 4 tanesini İzmir’e gönderdiğini, birini Didim’deki tezgahına koyduğunu söyledi. Demirci, özellikle Japonların suşi yapımında tercih ettiği bir balık çeşidi olan orkinosun kilosunun 15 liradan satıldığını belirterek, ‘’Orkinos sezonu açıldı diyebiliriz. 10-15 gün sonra orkinos bolluğu yaşanır. Bu balık kemiksiz ve kılçıksız ve çok lezzetlidir’’ dedi. İki kişi tarafından güçlükle tezgaha taşınan orkinos, bir süre tezgahta sergilenmesinin ardından parçalanarak satışa çıkarıldı. İlçede deniz çuprası 35, deniz levreği 25, barbun ve tekir 10, büyük barbun 20, hamsi 5, sardalya da 2,5 liradan satılıyor. |
15.11.2009 |
Sivaslılar bıçak taşımaktan vazgeçmiyor |
BIçak taşımanın yasak olduğu Sivas’ta en fazla işlenen suçlar arasında bıçak taşıma ve bıçakla yaralama olayları yer alıyor. Polis yaptığı rutin kontrollerde haftada 15-20 kişiye Kabahatler Kanunu’na aykırı olarak kesici alet taşımak suçundan para cezası kesiyor. Gençler arasında bıçak, kesici ve delici aletlerin taşınmasının bir özenti haline dönüşerek yaygınlaştığı, bunların teşhir edilerek toplumda korku ve paniğe neden olduğu gerekçesiyle Sivas Valiliği İl Güvenlik Komisyonu, 1997 yılında il genelinde bıçak taşımanın yasaklanmasını kararlaştırmıştı. Yasağın alındığı tarihlerde polis tarafından yapılan sıkı denetimler sonuç vermiş ve bıçak taşıma ve bıçakla yaralama olaylarında gözle görülür bir azalma yaşanmıştı. Gelinen noktada ise suç oranının artmaya başlaması bu yasağın neredeyse unutulduğunu ortaya koyuyor. Emniyet Müdürlüğü ekipleri, bugünlerde kontrollerini sıklaştırarak bıçak taşıma yasağını tekrar gündemde tutmaya çalışıyor. Bu kapsamda Kabahatler Kanunu kapsamına giren yasağa uymayanlar hakkında 140 TL para cezası uygulanıyor. |
15.11.2009 |
Tarihî Kentler Birliği Burdur’da buluştu |
Burdur Valisi İbrahim Özçimen, Tarihi Kentler Birliği’nin, doğal mirasın korunmasında ve toplumsal bilinçlenmenin sağlanmasında önemli adımlar attığını söyledi. Tarihi Kentler Birliği Semineri, 7 vali, 3’ü büyükşehir olmak üzere 100’den fazla belediye başkanının katılımıyla Burdur Belediyesi Konferans ve Sergi Salonu’nda düzenlenen törenle başladı. Toplantıya, Tarihi Kentler Birliği ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki katılmadı. Burdur Valisi İbrahim Özçimen, yaptığı konuşmada, toplantının şehirde düzenlenmesinden onur ve gurur duyduğunu belirtti. On bin yıllık geçmişi olan Burdur’daki kültürel ve tarihi değerlerin gün ışığına çıkarılması ve insanlığın hizmetine sunulmasına yönelik adımların her geçen gün arttığını ifade eden Özçimen, özellikle Sagalassos, Kibrya ve Kremna gibi antik kentlerde bir yılda çıkan eserlerin dünya çapında yankı uyandırdığını vurguladı. Bu kentlerin gelecek yıllarda Efes gibi olacağına inandığını ifade eden Özçimen, Burdur Müzesi’nin 60 binden fazla esere sahip olduğunu bildirdi. Konuşmasında, kültür varlığının korunmasının önemine değinen Özçimen, ‘’Tarihi Kentler Birliği, kurulduğu ilk günden bu yana tarihi eserler ve doğal mirasların korunması, toplumsal bilinçlenmenin sağlanması için önemli adımlar attı. Ulusal kültür varlığının korunması, gelecek nesillere aktarılması noktasında herkese önemli görevler düşüyor’’ dedi. |
15.11.2009 |
Dersane öğrencileri Kızılay’a kan verdi |
KIzIlay Malatya Kan Merkezi, kan bağışının toplumda yayılması için dershanelerde üniversiteye hazırlanan öğrencilere yönelik çalışma başlattı. Kızılay tarafından başlatılan Güvenli Kan Bağışı projesi kapsamında Pi analitik Dershanesinde Kızılay tarafından öğrencilere “Kan bağışı nasıl yapılır” konulu seminer verilerek, Kızılay’ın kan hizmetleri hakkında bilgilendirme yapıldı. Toplam 250 öğrenciye kan bağışı eğitimi verilirken yaklaşık 100 öğrenci ve öğretmen kan bağışında bulundu. |
15.11.2009 |
Açılımda Said Nursî rüzgârı bilboardlarda da esiyor |
Demokratİk açılım Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hararetle tartışılırken, halk nezdindeki tartışmalarda açılımla birlikte Bediüzzaman Said Nursî ve telif ettiği Risâle-i Nur Külliyatı eserleri de gündeme geldi. Gazetemizin açılımla ilgili Said Nursî’nin görüşlerinden hareketle hazırladığı “Said Nursî ve Demokratik Açılım” broşürleri büyük ses getirirken, gazetemizin Van temsilciliği tarafından da şehrin dört bir tarafına “Açılımda Said Nursî Rüzgârı” mesajlı bilboardlar asıldı. “Başbakanın konuşmasından sonra Bediüzzaman gündemin ilk sırasına oturdu” ifadelerinin yer aldığı ve gazetemizden açılım ve Said Nursî ile alakalı manşetlerimizin küpürlerinin yer aldığı bilboardlar Van’ın önemli merkezlerinde ve halkın rahatlıkla görebileceği yerlere yerleştirildi. Açılımla ilgili bilboardların yanısıra Yeni Asya Neşriyat’ın düzenlemiş olduğu ve büyük rağbet gören büyük boy Risâle-i Nur Külliyatı’nda yüzde 50 indirim kampanyasının ilanları da Van’da otobüs duraklarında ve duvarlardaki bilboardları süslemeye devam ediyor. |
15.11.2009 |
Ve Ay’da su bulundu |
Amerİkan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Ay’da donmuş halde önemli miktarda su bulunduğunu açıkladı. NASA’nın Ay Kraterleri Gözlem ve Algılama Uydusu (LCROSS) misyonunun bilimsel sorumlusu Anthony Colaprete, düzenlediği basın toplantısında, ‘’Su bulduk hem de az değil, önemli miktarda’’ ifadesini kullandı. Bir başka NASA yetkilisi de keşfin büyük bir önem taşıdığına işaret etti. NASA, su bulma umuduyla Ay’ın güney kutbunu ‘’bombardıman etmişti’’. Ay’da su olduğu daha önceki araştırmalarda belirlenmesine karşın, bu ‘’bombardımanla’’ suyun keşfinin burada kalıcı bir üs kurma olasılığını artıracağı açıklanmıştı.
AYA SU NEREDEN GELİYOR?
Aslında aya gelen suyun bir bölümünün kaynağı aya çarpan gök taşları ve buz kütleleri. Ancak aydan getirilen taş ve toprak örneklerinden ay toprağının yüzde 45 oranında oksijen içerdiği de bilinmekte. Ayrıca bilim adamları suyun oluşması için gerekli hidrojenin de güneş rüzgârlarıyla gelmiş olabileceğini tahmin ediyorlar. Ayın bir bölümü hiç güneş görmediği için su bu bölgede milyarlarca yıl boyunca buz halinde kalabiliyor. |
15.11.2009 |
Yusuf İslam 33 yıl sonra sahnede |
İngİlİz müzisyen ve şarkıcı Yusuf İslam (Cat Stevens), 33 yıl aradan sonra bugün sahne alıyor. Yusuf İslam’ın, 4 gün sürecek “Guess I’ll Take My Time Tour” adlı turnesinin ilk ayağı bugün Dublin’de yapılacak. Şarkıcı 23 Kasım’da Birmingham, 5 Aralık’ta Liverpool ve 8 Aralık’ta Londra’daki Royal Albert salonunda hayranlarının karşısına çıkacak. İslam, turnesinde eski şarkılarını ve yakın zamanda çıkardığı “An Other Cup” ve “Roadsinger” adlı 2 albümünden parçaları seslendirecek. 61 yaşındaki şarkıcı, 1977’de Müslüman olduktan sonra Cat Stevens adını bırakmıştı. |
15.11.2009 |
İnternetten sanal kabir ziyareti |
Konya’nIn Hüyük ilçesi Burunsuz Belde Belediyesi, mezarlık ziyareti için beldeye gelemeyen gurbetçi hemşehrilerine yönelik ‘sanal kabir’ ziyareti uygulamasını başlattı. Siteyi ziyaret edenler, kabir fotoğraflarının altındaki duâyı tıklayarak yakınlarına duâ gönderme imkânı buluyor. Belediye Başkanı Dursun Gezer, büyük çoğunluğu İstanbul’da olmak üzere yurtiçi ve yurtdışında yaşayan birçok gurbetçi hemşehrilerinin olduğunu söyledi. Bu gurbetçilerin bazılarının ekonomik nedenlerle beldeye çok sık gelip gitme imkânı bulamadığını belirten Gezer, bu sebeple vefat edenler için kabir ziyareti gerçekleştirememenin üzüntüsünün yaşandığını vurguladı. Bu durumdaki gurbetçi aileleri düşünerek belediyenin web sayfasına ‘sanal kabristan’ gibi düşünülebilecek böyle bir galeri açmaya karar verdiklerini anlatan Gezer, Burunsuz Asli Mezarlığı’nda tesbit ettikleri 580 kabirin fotoğraflarını çektirerek yüklemeye başladıklarını kaydetti. |
15.11.2009 |