18 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

ALLAH’TAN BAŞKASINA OLAN SEVGİ, MECAZîDİR

İSLÂMİ İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) tarafından “İslâm’da sevgi temelinde beşeri ilişkiler” tartışmalı ilim toplantısı, sevgi üzerine gerçekleştirilen tebliğlerle MÜ İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda başladı. Kur’ân ve Tefsir Araştırmaları Sempozyumları dizisinin on birincisinin gerçekleştiği oturumun ilk gününü, İSAV Başkanı Prof. Dr. Ali Özbek, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara ve Üsküdar Kaymakamı İzzettin Küçük’ün açılış konuşmalarıyla başladı.

Toplantıda konuşan Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, sevginin kişisel bazdan çok toplumsal hayata yayılması gerektiğinin altını çizerek “Muhacir’in, Ensar’ın aralarında kurduğu sevgi bağını biz nasıl gerçekleştirebiliriz. Küresel Emperyalizme karşı nasıl direnebiliriz” dedi. Kendilerinin bu kültürel faaliyetleri sürdürenlerin hizmetkârı olduklarını söyleyerek, “Bize düşen görev ihtiyaçları karşılayıp mekânları inşa etmektir” dedi.

Sevgi Allah’ı mı,

korku Allah’ı mı?

“Sevgi Allah’ı mı korku Allah’ı mı?” konulu bir tebliği sunumu gerçekleştiren Prof. Dr. Hasan Elik, sevgi konusunun ele alındığından dolayı çok mutlu olduğunu ifade ederek, “Şeytan taşlamaktan tavaf etmeye sıra geldi. Sevgi konusunu Müslüman toplumu olarak çok ihmal ettik” diye konuştu.

Yıllardır hutbelerde azap âyetlerinin okunarak insanlar üzerinde bir ümitsizlik hâsıl edildiğine vurgu yapan Hasan Elik, “Cehennem âyetleri cennet âyetlerinin üçte biri kadar kadardır” diyerek ümitli olunması gerektiğinin altını çizdi. Eski din mensuplarının İlâh anlayışlarında güç ve keyfilik olduğunu, bu güç ve keyfilik telâkkisi karşısında insanın hep ezildiğini söyleyen Elik, “Buna mukabil İslâm anlayışında Allah’ın kuralları, sünnetullah vardır. Keyfilik yoktur. İman edip imanın gereklerini yapan insan Allah’ın dostudur” dedi. İnsanın korktuğunu sevemeyeceğini ama sevgisini ve saygısını kaybetmemek için sevdiğinden korkacağını dile getiren Elik, “Biz kimi seviyorsak Allah’ta onu sever, Allah kimi seviyorsa biz de onu severiz. Kötülük yapmaktan korkmalıyız Allah’tan değil” diyerek sözlerini tamamladı.

Toplumumuzda korkunun sevginin önüne geçtiği konusunda mutabakata varılan toplantıda konuşan İSAV Başkanı Prof. Dr. Ali Özbek, ‘Kur’ân’da Sevgi’ konulu bir tebliğ sundu. Tebliğine “ Müslüman korkuyla ümidi bir arada tutacak. Bu Müslüman’ın uyması gereken en önemli şarttır. Gerçek sevgi Allah sevgisidir. Allah’tan başkasına olan sevgilere mecazi sevgi diyoruz. Fakat mecazi sevgilerde de sevilen Allah’ın mahlûku olduğu için Allah sevgisi vardır” diyerek başladı.

Prof. Dr. Ali Özbek, 1992 yılında Azerbaycan’a gittiğinde orada Ateşkede’de (ateşe tapanların ibadet ettiği yer) insanların günahlarını affettirmek için kendilerine eziyet ettiğini görünce, İslâmiyet’in inceliğini fark ettiğini anlatarak, “Müslümanlıkta esas olan günahkârın Allah’a yönelmesidir. Allah şirk dışında her günahı affedeceğini beyan ediyor. İslâm’ın yüceliği de buradadır” dedi.

Allah’ın sevdiği kimseler

Sevginin meydana gelmesinin ön şartının bilmek ve tanımaktan geçtiğini vurgulayan Ali Özbek, Kur’ân-ı Kerim’e göre Allah’ın; muhsin olanları, tövbe edenleri, temizlenenleri (maddî manevî temiz olanlar), muttakileri (Allah’a karşı ölçülü hareket edenler), sabırlı olanları, adil olanları, Allah yolunda iştigal edenleri ve her şeyde Allah’a dayanan kimseleri sevdiğini söyleyerek, Allah’ın sevmediklerinin de mütecavizler (aşırılar), fesatla iştigal edenler, küfürde ve günahta ısrar edenler, zalimler, haksızlık edenler, böbürlenenler, müsrifler, hainler, mütekebbirler gibi Kur’ân-ı Kerim’de sayılan kısaslara sahip kimseler olduğunu belirtti. Tebliğine, Peygamber Efendimiz’in (asm) hiç durup dinlenmediğini, bizimde hayatımız boyunca tembellik etmeden hem ibadet etmemiz, hem de dünyamız için çalışmamız gerektiğini söyleyerek devam eden Özbek, “Dünyasını imar etmeyen ahiretini de imar edemez” dedi.

GÜLSEVİL KAHRİMAN / İSTANBUL

18.10.2009


 

‘Mevlânâ’ belgeselinin galası yapıldı

YAPIMCILIĞINI ve metin yazarlığını Nuri Aksu’nun yaptığı Mevlânâ’yı anlatan Aşkın Zamanı adlı belgeselin gala programı Ankara’da gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Konya Meram Belediyesi, Konya Selçuk Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü ve Konya Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün desteği ve Üner Yayıncılık sponsorluğunda Nuri Aksu tarafından hazırlanan ‘Mevlânâ Celâleddin-i Rumi: Aşkın Zamanı’ adlı belgeselin, Mevlânâ’nın neyin dilinden söylediği sözlerini cevaplamaya çalıştığı bildirildi. Gala programında konuşan, belgeselin danışmanlığını ve seslendirmesini yapan Prof. Dr. Talat Sait Halman, Mevlânâ’nın semaya sola dönerek başladığını, bunun da kalbin solda olmasından kaynaklandığını çünkü kalbin aşkın can evi olduğunu belirtti. Semada sağ elin yukarıya yani Cennet’e uzanmayı simgelediğini belirten Halman, sol elin de Cennet’ten aldıklarını aşağıya doğru çevirerek dervişlerin Allah’tan aldıkları sevgiyi topraktaki ruh ve başka varlıklara ilettiğini vurguladı.Belgeselin yapımcısı Aksu ise Mevlânâ’nın Türkiye topraklarında 600 yıl süren bir deneyimin mayasını yaptığını belirtti. Mevlânâ’nın Hacı Bayram Veli ve Yunus Emre gibi Anadolu’nun manevî fethinde önemli katkıları olduğunu kaydeden Aksu, Aşkın Zamanı belgeselinin yapım hikâyesini şöyle anlattı: “Mevlânâ’yı bunlar arasında en elit kesime hitap eden kişi olarak görebiliriz. Çünkü, İmparatorluğun ve sultanların koruduğu bir tarikat olarak yer aldı tarihimizde Mevlevîlik. Mevlânâ’nın aslında bu topraklara aitliği biraz daha güçlüdür. Çünkü, bizim entelektüel camiamız, Osmanlı tarihini düşünürsek, en yoğun olarak mayalayan kişi o. Gerçekten her aydının, o dönemin her düşünürünün her yazarın elinde bir Mesnevî. Bizim, bugün yaşadığımız sıkıntılara bir cevap mıdır acaba Mevlânâ’nın söyledikleri. Bunları düşündük ve tarttık, 3 hatta 4 yıl neredeyse.” Programın son kısmında ise belgeselin gala gösterimi yapıldı. Ankara / cihan

18.10.2009


 

Dolmabahçe Saat Kulesi, artık ışıl ışıl

DOLMABAHÇE saat kulesi Türk ve İtalyan uzmanlar tarafından restore edildi. Restorasyonun bir parçası olarak da kule İtalyan aydınlatma firmaları tarafından ışıklandırıldı. Kurulan ışık sistemi sayesinde saat kulesi ışıl ışıl oldu. Restore edilen saat kulesi ayrıca ışıklandırması ile dikkat çekti. Roma Üniversitesi’nden Corrado Terzi’nin projesi ve İtalyan aydınlatma firmalarının çalışması sonucu ışıl ışıl aydınlatılan saat kulesi görenlerin beğenisini kazandı. Osmanlı’da Batılılaşmanın en önemli örneği olan Dolmabahçe Saat Kulesi, saraydan 50 yıl sonra 1890-1895 yılları arasında yapıldı. Kule, II. Abdulhamit tarafından Ermeni mimar Sarkis Balyan’a yaptırıldı. Kule’nin Fransız Jean-Paul Garnier markalı, dört yana bakan ve bazı ilâve cihazlarla hava şartlarını ölçebilir özelilğe sahip olan saati 1979 yılında elektronik sisteme çevrildi ve halen çalışır durumda. İstanbul / cihan

18.10.2009


 

‘İlim ve irfan babası’ İmam-ı Âzam’ı anlamak

PROF. Dr. Salim Söğüt, Altay Derneği’nin düzenlediği “İlim ve irfan babası İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi anlamak” konulu konferansta konuşacak. Beyoğlu Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde bugün saat 16.00’da yapılacak konferansta, insanımızı Fırka-i Naciye-Kurtuluş Yolu çizgisinden saptırmak için İmam-ı Azam Hazretleri’nin şahsını ve mânâsını saptıran, Ehl-i Sünnete tuzak kuran ve demogoji yoluyla aldatanlara karşı cevaplar olacak.

18.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.