Güncel |
Temizöz’ün görevde kalması bir mesaj |
Faili meçhuller dâvâsının müdahil avukatı Sezgin Tanrıkulu, Jandarma Genel Komutanlığı’nın Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz’ü görevinden almayarak mahkeme heyetine mesaj verdiğini, baskı altına aldığını hatırlattı. FAİLİ meçhuller davasının müdahil avukat Sezgin Tanrıkulu, Jandarma Genel Komutanlığı’nın Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz’ü görevinden almayarak mahkeme heyetine mesaj verdiğini, baskı altına aldığını savundu. Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde 1993-1995 yılları arasında meydana gelen 20 faili meçhul cinayetten sorumlu oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan aralarında Kayseri Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak’ın da bulunduğu 7 kişinin yargılanmasına önceki gün devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Cezam Mahkemesi’ndeki duruşmada tutuklu sanıklar Temizöz, Atak, Hıdır Altuğ, Adem Yakın, Fırat Altun (Abdulhakem Güven) ve Tamer Atak hazır bulundu. Duruşmanın son bölümünde söz alan müdahil avukatlarından Sezgin Tanrıkulu tutuklu sanık Albay Temizöz’ün halen görevde olmasının mahkeme heyetine verilen bir mesaj olduğunu belirti. Tanrkulu, şunları söyledi: “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Jandarma Genel Komutanlığı’nda Kayseri Jandarma Alay Komutanlığı’nı yapacak bir asker yok mu ki Temizöz halen görevinde? Bu, yargı bağımsızlığına müdahaledir. Jandarma Genel Komutanlığı mesaj veriyor, baskı yapıyor. Bunun başka bir izahı yok. Mahkeme, mağdurlar, tanıklar ve bizler baskı altındayız. Sanıkların tutukluluk halinin devamı adaletin tecellisi için önemlidir.” Mmahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi. Diyarbakır / cihan |
18.10.2009 |
Ergenekon dâvâsı Türkiye için önemli |
AB Komisyonunun Genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, “Türkiye’nin istikrara kavuşması ve demokratik kurumlarını daha da demokratik hale getirmesi açısından ‘Ergenekon’ dâvâsı çok önemli. ‘Ergenekon’ dâvâsı devletin düzgün işleyişini teminat altına alması açısından çok önemli. ‘Ergenekon’ dâvâsının ve soruşturma sürecinin insan haklarına uygun yürütülmesi çok önemli’’ dedi. AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, “Türkiye’nin istikrara kavuşması ve demokratik kurumlarını daha da demokratik hale getirmesi açısından ‘Ergenekon’ davası çok önemli” dedi. British Council’in, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa düzenlediği 6. Boğaziçi Konferansı’nın, İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğunda gerçekleştirilen gala yemeği öncesinde konuşan Rehn, şu anda çok önemli ve dokunaklı bir an yaşadığını ifade ederek, AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi olarak son kez Boğaziçi Konferansı’na katıldığını hatırlattı. Geçen 5 yıla kısa ve özlü bir biçimde bakmak istediğini, geçmişten yola çıkarak, gelecekle ilgili bazı yorumlarda bulunmak istediğini dile getiren Rehn, şöyle devam etti: ‘’Şu anda ziyaret ettiğim Türkiye, 5 yıl önce genişlemeden sorumlu üye olarak görevime başladığım zaman ziyaret ettiğim Türkiye’den çok farklı. Türkiye’de siyasi alanda çok ciddi manevralar yaşandı. Türkiye’deki sivil toplum için önemli bazı konular ele alınmaya başlandı. Geçmişte çok hassas, hatta tabu olarak nitelendirilen konular bile tartışılmaya başlandı. Derin devlet, sivil-asker ilişkileri, Kürt meselesi, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, vicdan ve ifade özgürlüğü gibi konular artık kamuoyunda günlük tartışılan konular haline geldi. Aslında geçmişte bu tür konuların tartışılması bile düşünülemezdi. Şu anda siyasi gündemi meşgul eden konular haline geldi. Yaz boyunca Hükümetin ortaya attığı demokratik açılım projesi de bütün bu adımların ulaştığı son noktayı gösteriyor. Yazarlar, akademisyenler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve vatandaşlar, dilekçeler yazmaya ve ifade özgürlüğünü savunmak için çaba göstermeye başladılar. İfade özgürlüğü, insan haklarının en vazgeçilmez öğelerinden bir tanesi.’’
ASKERÎ GİRİŞİMLERİN SORGULANMASININ ÖNÜ AÇILDI
OLLİ REHN, birkaç yıl önce hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği bir başka gelişmenin de ‘’Ergenekon’’ davasının açılması olduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘’Modern Türkiye tarihinde ilk kez emekli generaller de dahil olmak üzere Türkiye’de bazı kişilerin savcılara hesap vermesi, yargı huzuruna çıkarılması ve böylelikle Türkiye’de siyasi hayata müdahale ile sonuçlanabilecek çeşitli askeri girişimlerin sorgulanmasının önü açılmış oldu. Türkiye’nin istikrara kavuşması ve demokratik kurumlarını daha da demokratik hale getirmesi açısından ‘Ergenekon’ davası çok önemli. ‘Ergenekon’ davası devletin düzgün işleyişini temin altına alması açısından çok önemli. ‘Ergenekon’ davasının ve soruşturma sürecinin insan haklarına uygun yürütülmesi çok önemli.’’ Rehn, Türk sivil toplumunun geçen yıllar içinde kendine olan güvenini tazelediğini, bunun demokratik olgunluğu göstermesi açısından önemli olduğunu ifade ederek, AB ile ilgili reformların önemli bir bölümünün, sivil toplum nezdinde tartışılarak, olgunlaştırıldığını belirtti. Reformların özellikle sıradan Türk vatandaşının hayatını iyileştirmesi açısından önemli olduğuna dikkati çeken Rehn, sivil toplumdaki değişim iştahını canlandırabilmek için ciddi irade gösterilmesi gerektiğini söyledi. İstanbul / aa |
18.10.2009 |
Emeklileri boş yere ümitlendirmeyin |
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, emekli aylıklarındaki farklılıkların giderilmesi yönünde basında çıkan haberleri değerlendirdi. Emekli maaşları arasında adaletsizlikler bulunduğunu dile getiren Dinçer, “Rakamlar, abartılıyor gibi geliyor. Gerçekleşmeyecek rakamlarla insanlarımıza umut vermek doğru değil. Hesap yapacağız, neye mal olacağını bilmiyoruz” dedi. ÇalIşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, emekli maaşları arasında adaletsizlikler bulunduğunu belirterek,“Bu adaletsizlikleri gidermek için çalışma yapacağız. Konuyla ilgili bilgiler henüz çok hamken, abartılıyor gibi geliyor. Biraz ihtiyatlı davranmakta yarar var. Çünkü bize neye mal olacağını görebilmiş değiliz” dedi. “Herhangi bir rakam var mı, 500 liradan bahsediliyor?” sorusuna Bakan Dinçer, “Telâffuz edilen rakamlar gazeteci arkadaşların gönlünden geçen rakamlar. Gerçekleşmeyecek rakamlarla insanlarımıza umut vermek doğru değil. Hesap yapacağız, ama bu manada gerçekçi olmak lâzım.” değerlendirmesini yaptı. Ankara / cihan |
18.10.2009 |
Sözde değil, özde özerk olsun |
Fırat Üniversitesi akademik yıl açılış töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. A. Feyzi Bingöl, üniversitelerin eğitim öğretim ve bilimsel araştırmalar için özerkliğinin şart olduğunun hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini ifade etti. FIrat Üniversitesinin (FÜ) Rektörü Prof. Dr. Bingöl, ‘’Üniversitelerimizin üçüncü kuşak üniversiteler kervanını kaçırmamak ve üyesi olmaya çalıştığımız AB üniversiteleri ile rekabet edebilmek için üniversitenin tanımında da var olan özerklik konusunun mutlaka sağlanması gerekmektedir’’ dedi. FÜ Rektörü Prof. Dr. Bingöl, üniversitenin 2009-2010 eğitim öğretim yılının başlaması dolayısıyla Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende, yaptığ konuşmada, üniversitede bu yıl 23 bin 500 öğrencinin eğitim öğretim göreceğini söyledi. Üniversitelerin eğitim öğretim ve bilimsel araştırmalar için özerkliğinin şart olmasının hiç bir zaman unutulmaması gerektiğini ifade eden Rektör Bingöl, Bologna sürecine kabul eden Avrupa üniversitelerinde öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının 20’in altında olduğunu, Türkiye’de ise bu oranın bazı üniversitelerde 50’inin üzerinde bulunduğunu belirtti. Bingöl FÜ’de bu rakamın 20 olduğunu dile getirdi. Bingöl, üniversitelerde yapılan bilimsel çalışmalara Hükümet’in çeşitli kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin destek vermesi gerektiğini kaydetti. Günümüzde üniversitelerin üçüncü kuşak üniversiteye doğru hızla ilerlediğini ifade eden Bingöl, ‘’Üniversitelerimizin üçüncü kuşak üniversiteler kervanını kaçırmamak ve üyesi olmaya çalıştığımız AB üniversiteleri ile rekabet edebilmek için üniversitenin tanımında da var olan özerklik konusunun mutlaka sağlanması gerekmektedir’’ dedi. Elazığ / aa |
18.10.2009 |
11 müzakere başlığı tatmin etmiyor |
MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, geçen seneler içinde 11 müzakere başlığının açılması ve sadece bir başlığın kapanmasının Türkiye;yi tatmin etmekten uzak olduğunu belirtti. Vardan, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin 2009 ilerleme raporunun Avrupa Komisyonu yetkilileri tarafından 14 Ekim 2009 tarihinde açıklandığını, Türkiye’nin, 1999 yılında Helsinki Zirvesi ile AB üyeliği adaylığı hakkını elde ettiğini ve yaklaşık on senedir bu sürecin devam ettiğini vurguladı. Vardan, şunları kaydetti: ‘’Türkiye, hukuki anlamda, AB üyesi olmaya hazırlanan bir Avrupa ülkesidir. 2005 yılında başlayan Türkiye-AB üyelik müzakereleri ile birlikte Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde büyük ilerlemeler olmuştur. Bu açıdan bakıldığında, son on senelik zaman dilimi büyük başarılar barındırmaktadır. Türkiye-AB ilişkilerinin 1959 yılında başladığı düşünülürse, Türkiye;nin AB üyeliği ihtimalinin hiç bu kadar güçlü olmadığı daha iyi görülecektir. Bununla birlikte, Türkiye-AB ilişkilerinin ve dolayısıyla da Türkiye’nin AB sürecinin arzu edilen seviyede olduğu da iddia edilemez. Geçen seneler içinde 11 müzakere başlığının açılması ve sadece bir başlığın kapanması Türkiye’yi tatmin etmekten uzaktır. Daha da önemlisi, Kıbrıs sorunu Türkiye-AB ilişkilerini esir almıştır. Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde arzu ettiğimiz yerde olamamasının arasında iç siyasetten kaynaklanan birçok neden olduğu gibi, AB’nin özellikle Kıbrıs siyasetindeki vahim hataları ve bazı AB liderlerinin Türkiye karşıtı söylemleri bu konuda çok etkili olmuştur. 2009 İlerleme Raporu da daha önceki 11 ilerleme raporu gibi, Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik resmini çekmekte ve bu konularda bir takım değerlendirmeler yapmaktadır. Bu meyanda, 2009 AB ilerleme raporu genel olarak dikkatli bir dille yazılmıştır. Ancak, rapor Türkiye-AB ilişkilerini kilitlemiş olan Kıbrıs konusunda faturayı sadece Türkiye’ye kesme eğilimindedir ki bu adil değildir. Kıbrıs konusunda AB;nin ciddi hataları olmuş ve bu konuda vermiş olduğu sözleri açıkça yerine getirmemiştir. Benzer şekilde, vize konusunda olduğu gibi, AB yetkililerinin kendi ev ödevlerini yerine getirmesini beklemekteyiz.’’ Ömer Cihad Vardan, Türkiye’nin AB üyeliğinin sadece Türkiye açısından değil, bölgesel ve küresel barışın güçlenmesi açılarından da çok önemli olduğuna işaret ederek, bu sürecin güçlenerek devam etmesinin MÜSİAD’ın arzusu olduğunu, Türkiye;nin AB üyelik sürecini tıkayan sorunların halledilmesi ve böylece sürecin güçlü bir şekilde devam etmesi gerektiğini kaydetti. İstanbul / aa |
18.10.2009 |
Gençler ikinci meslek peşinde |
Daha iyi bir gelecek ve kolay iş bulma imkanı için üniversite eğitimi gören gençler, ‘’iş bulamama’’ korkusuyla ikinci bir meslek edinmenin çaresini arıyor. Üniversite veya yüksekokul mezunu olan gençlerin daha rahat iş bulma ümidiyle en fazla iş makineleri ve ağır vasıtalar ile benzeri araçların kullanımı için gerekli belgelerin verildiği kurslara büyük ilgi gösterdiği bildirildi. İş makineleri kullanımıyla ilgili kurs veren bir kurumun sahibi İsmail Polat, yaptığı açıklamada, son iki yıldır iş makinesi kurslarına büyük ilgi olduğunu anlattı. İş makinelerinin kullanımına yönelik Türkiye’de önemli bir açık olduğunu dile getiren Polat, kurum olarak 10’dan fazla değişik fanksiyonlu iş makinesinin eğitimini verdiklerini, bunun hem iş arayanlar hem de firmalar tarafında ilgiyle karşılandığını belirtti. Polat, kurs ücretlerinin 350 TL’den başlayıp bin TL’ye kadar ulaştığını, belge alanların büyük çoğunluğunun kısa sürede iş bulabildiğini anlatarak, ‘’belgeli iş makinesi kullanıcıları, kullandıkları makineye göre asgari ücret ile bin TL arasında ücret alıyor. Bu da gençler için önemli bir fırsat’’ dedi. Kurs süresinin 3 hafta ile 1,5 ay arasında değiştiğini anlatan Polat, şunları kaydetti:’’İş makineleriyle ilgili kursumuz özellikle üniversite mezunları tarafından büyük ilgi görüyor. Gençler kollarına ikinci bir bileziği takma peşinde. Bu kursları verirken bazı firmalarla işbirliği içindeyiz. Gelen talepler doğrultusunda kursu bitiren öğrencilerimizle firmaları bir araya getiriyoruz. Bazı kursiyerlerimiz daha mezun olmadan iş bulabiliyor.’’ Bursa / aa
TASARIM EĞİTİMİ GÖRDÜ, FORKLİFT SÜRÜCÜSÜ OLDU
TasarIm branşı üzerine yüksek öğrenim gören Taner Güler de, okulu bitirdikten sonra uzun süre iş aradığını, askerliğini yapıp döndükten sonra da iş bulamaması üzerine çeşitli çareler aradığını söyledi. Bir arkadaşını tavsiyesi üzerine forklift kullanma kursuna gittiğini dile getiren Güler, söz konusu kursun bir firmayla yaptığı işbirliği sonucu daha belgesini almadan iş sahibi olduğunu belirtti. Güler, forklift kullanma belgesini aldıktan hemen sonra işe yerleştiğini anlatarak, ‘’Tasarım üzerine eğitim gördüm ancak uzun süre iş bulamayınca forklift kullanmayı öğrenerek hemen iş sahibi oldum. 3 haftalık kursun sonucunda iş buldum. Çok mutluyum. Ekonomi canlanır işler canlanırsa asıl mesleğime dönebilirim’’ dedi. |
18.10.2009 |
Eğitime ekmek, su kadar ihtiyacımız var |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ekmek, su kadar ihtiyacımız olan eğitime herkesin katkı vermesi gerektiğini belirtti. Arınç, Manisa Ticaret Borsası tarafından yaptırılacak şehirdeki 5. Anadolu lisesinin protokol imza töreninde yaptığı konuşmada, eğitime katkı açısından, borsanın önemli bir çalışmasına imza atacak olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası’nda Manisa’nın 81 il içinde ilk beşte yer aldığını, onlarca protokolün imzalandığını kaydeden Arınç, bunun sadece Manisa merkezle sınırlı kalmayıp ilçelerde de gerçekleştiğini, hayırseverlerin, kurumların, teşkilâtların okullar yaptığını anlattı. Manisa Ticaret Borsasının şehirdeki 5. Anadolu lisesinin yapımına önemli katkı sağladığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti: ‘’Borsanın öncülüğünde bunun yapılacağını duymak beni sevindirdi. Hem buna mecburuz, çünkü Manisalıyız, Manisa’da yaşıyoruz. Ekmek, su kadar ihtiyacımız olan eğitime hepimizin katkı vermesi lazım. Aynı zamanda da ihtiyacımız var. Çünkü evlatlarımız geleceğimiz, güvencemiz. Her şeyi kendisine bağladığımız yavrularımız ne kadar iyi eğitim alırlarsa, okuluyla, sınıflarıyla laboratuvarlarıyla, öğretmenleri, ders kitaplarıyla, onlar ne kadar iyi yetişirse bizim bugünümüz de geleceğimiz de mutlaka daha iyi olur.’’ Manisa / aa |
18.10.2009 |
Nazarbayev gelecek |
Kazakİstan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 21-24 Ekim günleri arasında Türkiye’ye resmi ziyarette bulunacak. Ankara’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşecek olan Nazarbayev, TBMM’de milletvekillerine hitaben konuşma yapacak. Kazak lider, beraberinde yaklaşık 200 iş adamıyla Türkiye’yi ziyaret edecek. Nursultan Nazarbayev, iki ülke arasındaki 2.5 milyar dolar olan ticaret hacminin hedeflenen 5 milyar dolara çıkartılması için İstanbul’da yapılacak ekonomik işbirliği toplantısına da katılacak. Abdullah Gül’ün 2007 ve 2009 yılında Kazakistan’a yaptığı ziyaretlerde alınan kararlardan biri de ticaret hacmini artırmaktı. Ancak küresel ekonomik kriz hedeflenen rakamların gerçekleştirilmesini geciktirdi. Bu ay Nahçıvan’da yapılan Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’nde bir araya gelen iki ülke cumhurbaşkanı, Türk Dünyası İşbirliği Konseyi’nin kurulmasına imza attı. Astana / cihan |
18.10.2009 |
E-5’te yanan araçta, 3 ölü |
Bahçelİevler’de meydana gelen trafik kazası sonucu yanan araçtaki 3 kişi hayatını kaybetti. İrfan Yener (33) yönetimindeki 34 VF 9180 plakalı minibüs, E-5 karayolu Ömür rampasında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sebebiyle Abdülhamit İşçen’in kullandığı 34 VH 8051 plakalı kamyona arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan ve yolun solundaki çelik bariyerlere vurarak duran minibüsün motor bölümü yanmaya başladı. Kazayı görerek duran vatandaşlar, minibüsün içindeki 3 kişiyi kurtarabilmek için kısa sürede yükselen alevlere yangın söndürme tüpleriyle müdahale etmeye çalıştı. Yangın, vatandaşlar ile olay yerine gelen itfaiye ekiplerince güçlükle söndürüldü. Bu sırada, vatandaşlar tarafından yanan minibüsten çıkartılan ve olay yerindeki bir ambulansla İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan ve kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Minibüsün sürücü mahallindeki Yener ile yanında bulunan ve üzerinden kimliğini belirlemeye yarayacak herhangi bir belge çıkmayan bir kişi de sıkışarak hayatını kaybetti. Kısmen yanan cesetler, itfaiye ekiplerinin yaklaşık yarım saat süren çalışmasının ardından çıkartılarak olay yerindeki incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumuna gönderildi. İstanbul / aa |
18.10.2009 |
Azerî milletvekilleri memnun kaldı |
Ermenİstan ile imzalanan protokolün ardından Türkiye’ye gelen Azerbaycan Millî Meclisi Uluslararası ve Parlamentolararası İlişkiler Komisyonu heyeti, gerçekleştirdiği temaslardan memnun kaldı. 14 Ekim’de Samed Seyidov başkanlığında Ankara’ya gelen 11 kişilik Azerbaycan Millî Meclisi üyeleri, temaslarda bulundu. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yanı sıra CHP ve MHP liderleri Deniz Baykal, Devlet Bahçeli ile çok sayıda sivil toplum kuruluşunu ziyaret etti. Azeri heyet, temaslarında Ermenistan ile imzalanan protokolün Meclis’ten geçmemesi gerektiğini ve Karabağ konusundaki hassasiyetlerini anlattı. Heyet Başkanı Seyidov, Türkiye’de büyük ilgi gördüklerini belertereke, “Sanki kendi memleketimize geldik. Burada çok iyi karşılandık. Türkiye’nin inkişafı, Türkiye’de gerçekleşen olaylar Kafkasya’ya da tesir ediyor. Kafkasya’da sulhun inkişafının esası Türkiye-Azerbaycan kardeşliğidir. Türkiye’de gördük ki Azerbaycan’ın merakları korunuyor. Bu bizim için çok önemlidir. Türkiye ile Azerbaycan münasebetlerine hiç kimse halel getiremez. Halel getirmek isteyenler bilmeli ki Türkiye’nin yanında Azerbaycan, Azerbaycan’ın yanında ise Türkiye var” dedi. Komisyon üyesi Gültekin Hacıbeyli de, Karabağ’ın sadece Azerbaycan’ın değil tüm Türklerin toprağı olduğunu ifade ederek, “Türkiye’ye gelirken rahatsızdık. Biz Türkiye’ye her zaman güvendik bugün de güveniriz. Bir kere daha emin olduk ki Türkiye’ye ve onun siyasilerine güvenebiliriz” diye konuştu. Ankara / aa |
18.10.2009 |
ÇİÇEK: ÜNİVERSİTELER TOPLUMDAN KOPUK |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de ülkelerin gelişmesi, güçlü devlet, güçlü millet olunmasının eğitim ve öğretime, onun zirvesi olarak da üniversitelere bağlı olduğunu kaydetti. Çiçek, üniversitelerin bütçe konusunda bir kısım eksiklikleri olduğunu, dünyanın en gelişmiş ülkelerinin de bu yönde eksiklikleri bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘’Bu eksiklikleri tamamlamanın yolu üniversite vatandaş işbirliğidir. Maalesef geriye dönük üniversitelerimiz toplumdan kopmuştur. Sanki üniversiteler ayrı bir galakside vatandaşlar ayrı bir galakside yaşıyor. Hatta zaman zaman vatandaş ile kan uyuşmazlığı oluyor. Bu ülkenin üniversitesi bu ülkenin insanlarıyla uzlaşamıyor, konuşamıyor, anlaşamıyor. Böyle olunca da halk desteği üniversitelerden kesildi. Bu ilişki kurulabilirse ben biliyorum ki Türkiye’nin en iyi iş adamları en varlıklı iş adamları, önde gelenleri Elazığlıdır. Bunları toplarız, toplamalıyız, hatta buradaki kültür varlıklarını ayağa kaldırmak için de toplamalıyız.’’ |
18.10.2009 |
MGK, Salı günü toplanacak |
MİLLî Güvenlik Kurulu (MGK) 20 Ekim Salı günü toplanacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığında Çankaya Köşkü’nde yapılacak MGK’nın Ekim ayı olağan toplantısı saat 13.30’da başlayacak. Toplantıda, iç ve dış gelişmeler değerlendirilecek. Ankara / aa |
18.10.2009 |
Antalya Limanında patlama |
Antalya Ortadoğu Liman İşletmesi’nde bir depoda meydana gelen patlamanın ardından yangın çıktı. Olayda ilk belirlemelere göre, biri ağır 3 kişi yaralandı. Patlama limandaki Karayolları 13’üncü Bölge Müdürlüğü’ne ait 5 bin tonluk asfalt tankında meydana geldi. Patlama ve yangına, taşeron firma tarafından tankın izolasyonu sırasında yapılan kaynak çalışmasının yol açtığı sanılıyor. Antalya Liman Başkanı Ramazan Kaplan, patlama ve yangının ardından, çevredeki diğer tankların, denizden römorkörlerle su atılarak soğutulduklarını bildirdi. Kaplan, asfalt tankındaki yangının büyük ölçüde söndürüldüğünü ve soğutma çalışmalarına başlandığını belirterek, yangının deniz kirliliğine yol açmaması için liman içinde bariyerler oluşturulduğunu kaydetti. Bu arada, yangın sebebiyle Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine toplam 3 yaralının getirildiği, yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Antalya / aa |
18.10.2009 |
İsen’in YÖK üyeliği Resmî Gazete’de |
Prof. Dr. Mustafa İsen’in Yükseköğretim Kurulu üyeliğine seçilmesine ilişkin karar, Resmî Gazete’de yayımlandı. Kararda, açık bulunan Yükseköğretim Kurulu üyeliğine, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 6. maddesinin b/1 bendi uyarınca, Prof. Dr. Mustafa İsen’in seçildiği belirtildi. |
18.10.2009 |
Modern sayım, 2011'de |
DEVLET Bakanı Cevdet Yılmaz, 2011 yılında genel nüfus ve konut sayımı yapılacağını belirterek, ‘’Sayımı, insanları evlere hapsederek değil tamamen modern tekniklerle yapacağız’’ dedi. Yılmaz, Türkiye İstatistik Kurumunca (TÜİK) Şanlıurfa’da gerçekleştirilen, ‘’Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde 2009 Yılı Çalışmaları ile 2010 Yılı Planlarının Değerlendirilmesi’’ toplantısına katıldıktan sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. TÜİK’in 2011 yılında yapılması planlanan genel nüfus ve konut sayımıyla ilgili çalışmalarını sürdürdüğüne değinen Yılmaz, bu kez farklı bir teknik kullanılacağını belirterek, şunları kaydetti: ‘’2011 yılında genel nüfus ve konut sayımı yapılacak. Sayımı, insanları evlere hapsederek değil tamamen modern tekniklerle yapacağız. Öncelikle Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre belirlenmiş hanelere mektup göndermek suretiyle bilgi istenecek. Alınamayan sonuçlar varsa orada kurumumuz devreye girip, eksikleri tamamlayacak. Ayrıca 3-4 aya yayılacak ve 400-500 bin insanı kapsayacak daha ayrıntılı bir anket çalışması da yapılacak. Böylece örnekleme metoduyla nüfusumuzun profili de ortaya çıkarılacak’’ Şanlıurfa /aa |
18.10.2009 |
Kurtulmuş: Siyaseti ciddiyetle yapın |
SAADET Partisi (SP) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘’Acaba demokratik açılım konusunda mektupla haberleşmeyi doğru dürüst bir şekilde yönetecekler mi? Yönetmeyecekler mi? Beyler bunu tartışıyorlar. El insaf. Aklınızı başınıza alın, siyaseti ciddiyetle yapın’’ dedi. Kurtulmuş, Selçuklu Belediyesi Uluslararası Spor ve Kongre Merkezi’de düzenlenen, ‘’Milli Görüş’ün 40. Yılı Kutlamaları’’ programına katıldı. Etkinlikte, eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın ve eski SP Genel Başkanı Recai Kutan da yer aldı. SP lideri Kurtulmuş, tarihi bir noktada bulunulduğunu ve kendilerinden başka kimsenin söylediği sözün kıymetinin kalmadığını öne sürerek, ‘’Bugün bile televizyonları açtığımızda CHP ve ile AK Parti... Acaba demokratik açılım konusunda mektupla haberleşmeyi doğru dürüst bir şekilde yönetecekler mi? Yönetmeyecekler mi? Beyler bunu tartışıyorlar. El insaf. Aklınızı başınıza alın, siyaseti ciddiyetle yapın’’ ifadesini kullandı. Konya / aa |
18.10.2009 |
Anaların gözyaşlarını istismar edecekler |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, “demokratik açılım” sürecinde terörle mücadeleden vazgeçmelerinin, taviz vermelerinin bu mücadelede geri adım atılmasının asla ve asla söz konusu olmadığını ifade ederek, “İstismar zeminleri ayaklarının altından kayanlar, anaların gözyaşlarını da istismar edecekler ve tahrik edici açıklamalar yapacaklardır” dedi. Başbakan Erdoğan, Kırşehir Ahi Evran Meydanı’nda Ahilik Haftası kutlamalarında yaptığı konuşmada, “demokratik açılım” süreciyle ilgili olarak, ilgili son derece yanlış, yanıltıcı, aldatıcı bir iftira kampanyası yürütüldüğünü ifade etti. Erdoğan, şöyle devam etti: ‘’Buradan, Kırşehir’den bir kez daha ifade ediyorum. Bizim bu süreçte, terörle mücadeleden vazgeçmemiz, taviz vermemiz, bu mücadelede geri adım atmamız asla ve asla söz konusu değildir, olamaz. Bu süreçten Türkiye’nin zarar göreceğini iddia edenler, kendi siyasetleri zarar göreceği için iftirayla, haksız ithamlarla, on derece çirkin sözlerle, basit bir üslupla bize saldırıyorlar. Tabii ki istismar zeminleri ayaklarının altından kayanlar, anaların gözyaşlarını da istismar edecekler ve tahrik edici açıklamalar yapacaklardır. Kırşehirli kardeşim ve tüm milletim bunlara karşı lütfen uyanık olsun. Tahrik edici açıklamalara, eylemlere karşı milli birlik, beraberlik, kardeşlik sürecimizi bilesiniz ki bunlar hedef alıyorlar. Biz bundan asla taviz vermemeliyiz ve bunların oyununu hep birlikte bozmalıyız. Çözüm istemeyenler, çözümsüzlükten beslenenler, ‘annelerin gözyaşı akmaya devam etsin, babaların yüreği sızlanmaya devam etsin, gençlerin kanı dökülmeye devam etsin’ istiyorlar.’’ Başbakan Erdoğan, vatandaşların bu söylemlere kulak asmamasını isteyerek, ‘’Yapılan o eylemlere aldanmayın, terör örgütü bu ülkede hiçbir zaman benim Kürt vatandaşımın temsilcisi olmamıştır, bundan sonra da olamayacaktır. Terör örgütünün uzantıları, taşeronları benim Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır’’ diye konuştu. Kırşehir / aa |
18.10.2009 |
Kemer’de 4’ü çocuk, 35 kaçak yakalandı |
Antalya’nIn Kemer ilçesine bağlı Çamyuva beldesi Alacasu Koyu’nda, Jandarma ekipleri tarafından 4’ü çocuk 35 kaçak yakalandı. Bir ihbarı değerlendiren Kemer Jandarma Komutanlığına bağlı Çamyuva Karakol Komutanlığı ekipleri, yasa dışı yollardan Türkiye’ye giriş yaptıkları ve yine yasa dışı yollardan deniz yoluyla yurt dışına gitmek amacıyla Çamyuva beldesine geldikleri belirlenen 35 kişiyi gözaltına alındı. Kaçaklar, jandarmadaki sorgularının ardından Gençlik ve Spor Müdürlüğü spor salonuna götürüldü. Aralarında 2 Türk vatandaşının da bulunduğu kaçakların Irak, İran ve Myanmar uyruklu oldukları belirtildi. Bu arada, kaçakları yurt dışına götürmek üzere anlaştıkları belirtilen aracılar ve teknenin belirlenmesine çalışılıyor. Kemer / aa |
18.10.2009 |
Selçuk Üniversitesi, her geçen gün büyüyor |
Bugün itibariyle 80 bine yakın öğrencisi, 3 bin 200’ü aşkın akademisyeni ve 3 milyon metrekarelik alana sahip olan Selçuk Üniversitesi, yapılan yatırımlarla her geçen gün giderek daha da büyüyor. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, yaptığı açıklamada, 1975 yılında kurulan Selçuk Üniversitesi’nin bugün 80 bine yakın öğrencisi, 3 bin 200’ü aşkın akademisyeni ve 3 milyon metrekarelik alanı ile Anadolu’nun en büyük üniversitesi haline geldiğini söyledi. Üniversitede özellikle son 5 yıl içinde ivme kazanan yatırımlarla fiziki yapılanmanın tamamlanma noktasına geldiğini ifade eden Okudan, ‘’Üniversitemiz buna paralel gerçekleştirilen bilimsel yatırımlarla da akademik ağırlığını tüm Türkiye nezdinde hissettirmeye başlamıştır’’ dedi. Okudan, “Üniversitemiz İstanbul Üniversitesi’nden sonra 2’inci tıp fakültesine sahip olan tek üniversite olmanın gururunu yaşamaktadır’’ dedi. Konya / aa |
18.10.2009 |
12 okulda gıda zehirlenmesi |
Osmanİye’nİn Hasanbeyli ilçesinde, 20 ilköğretim okulu öğrencisinin gıda zehirlenmesi nedeniyle tedavi altına alınmasının ardından, benzer şikayetlerle hastaneye getirilen öğrenci sayısının 163’ya yükseldiği bildirildi. Osmaniye Vali Yardımcısı Hayrettin Çiftçi, yaptığı açıklamada, gıda zehirlenmesinden dolayı Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Özel İbni Sina, Çukurova ve Park hastanelerine gelen öğrenci sayısının 163’ya yükseldiğini kaydetti. Çiftçi, ‘’Taşımalı eğitim alan 819 öğrencimizin, aynı firma tarafından dağıtılan sebzeli tavuk, pirinç pilavı ve Kemalpaşa tatlısından yediklerini belirledik. Öğrencilerimizin muhtemelen tavuktan zehirlendiği düşünülüyor. Yemeklerin numunelerini aldık, analiz için Adana’ya gönderdik’’ dedi. Çiftçi, konuyla ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldığını söyledi. İl Sağlık Müdürü Mehmet Cingöz, gazetecilere yaptığı açıklamada, Mustafa Kemal İlköğretim Okulu öğrencisi 20 çocuktan 15’inin, Osmaniye Devlet Hastanesindeki tedavilerinin ardından taburcu edildiğini söyledi. Osmaniye / aa |
18.10.2009 |
Eğirdir Kemik Hastanesi popüler geçmişine dönecek |
Isparta Sağlık İl Müdürü Uz. Dr. Süleyman Önal, Eğirdir Kemik ve Eklem Hastalıkları Rehabilitasyon Hastanesini zarar eden kurum değil, popüler, geçmiş yıllardaki marka değerine yeniden sahip olan bir sağlık kuruluşuna dönüştürmek için strateji belirleme çalışmalarına başladıklarını söyledi. Önal, yaptığı açıklamada, her ay 300 bin TL zarar ettiği belirtilen hastaneyi canlandırma projeleri hazırladıklarını kaydederek, geçen hafta sonu da değerlendirme toplantısı yaptıklarını bildirdi. Hastanenin durumunu masaya yatırdıklarını anlatan Önal, buna göre yapının mevcut dal hastanesi unvanıyla korunmasına karar verildiğini ancak ortopedinin yanı sıra uzun vadede tedaviye ihtiyaç duyan yaşlılar için de Yaşlı Rehabilitasyon Ünitesi de kurulacağını belirtti. 1998 ile 2008 yılları arasında hastanenin durumu ile ilgili analiz çalışması yaptıklarını vurgulayan Önal, 10 yıllık değerlendirmede hasta sayısında değişiklik gözlenmediğini kaydetti. Önal, şunları söyledi: ’’1998 yılında hastaneye gelen hasta sayısı 16 bin 723 iken, 2008’de hasta sayısı 17 bin 986 olarak kayıtlara geçmiş. Hasta sayısında düşüş söz konusu değil, bilakis artış var. Düşüş sadece 2000-2005 yılları arasında yaşanıyor. 2000’de 13 binlere düşen hasta sayısı, en düşük 9 bin 988 ile 2003 yılında yaşanıyor. 2005 yılında ise hasta sayısı 12 binlere doğru tırmanışa geçmiş. En fazla hasta ise 2007 yılında 19 bin 184 şeklinde kayıtlara geçmiş.’’ Ortopedi alanının korunacağını dile getiren Önal, Fizik Tedavi Ünitesi’nde ise iyileştirmeler yapılacağını bildirdi. Bu ünitedeki uzman sayısının üçe çıkarıldığını hatırlatan Önal, Yoğun Bakım Ünitesi’nde de çalışma yapılacağını kaydetti. Sağlık Müdürü Önal, ileriye dönük olarak ise ortopedinin yanı sıra fizik tedavi ve yaşlı hastaların rehabilitasyonu şeklinde bir altyapı hazırlanacağını bildirdi. Isparta / aa
“GİDERLER AZALTILDI”
Marka yolunda hastanede şu aşamada giderleri azaltma yönünde de etkili adımlar attıklarını söyleyen Önal, öncelikle yakıt sisteminde bir düzene gidildiğini belirtti. 20 yıllık hantal yakıt sisteminin daha ekonomik duruma dönüştürüldüğünü anlatan Süleyman Önal, kurum içerisinde elektrik konusunda da tasarruflar sağlandığını bildirdi. Önal, önümüzdeki dönemlerde de personel planlamasına gidileceğini sözlerine ekledi. |
18.10.2009 |
GAGİAD’ın ödülleri sahiplerini buldu |
Gazİantep Genç İşadamları Derneğinin (GAGİAD) geleneksel ödülleri törenle sahiplerini buldu. GAGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Erturhan, 14 yıldan beri Gaziantep ve Türkiye’de kendi alanlarında başarı sağlamış, örnek olmuş kişi ve kurumları ödüllendirdiklerini söyledi. Bu yıl ödül töreninin 7’ncisini düzenlediklerini belirten Erturhan, ödüle layık görülen kişi ve kurumlara hizmetlerden dolayı da teşekkür etti. Törende daha sonra ödüller dağıtıldı. Sanat dalında ödüle layık görülen bestekar Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’ya ödülü Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı tarafından sunuldu. Ödül törenine eşi Aysel Yavaşça ile katılan, Yavaşça, yaptığı kısa konuşmada, Türk musikisinin bin 100 yıllık köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirtti. Sanatçı Yavaşça, eşi Aysel hanım için yazdığı, ‘’Ayrılık’’ şarkısının da öyküsünü anlattı. Törende, ‘’çevre’’ ödülüne layık görülen Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’e de ödülü AKP Gaziantep Milletvekili Özlem Müftüoğlu tarafından verildi. Törende, Gaziantep Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Samet Bayrak, ‘’eğitim’’, Güneydoğubirlik Genel Müdürü Ahmet Adalı ‘’Özel GAGİAD’’, Eski Gaziantep Emniyet Müdürü Dr. Ali Yılmaz ‘’Sosyal Hizmetler’’, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Levent Elbeyli ‘’Sağlık’’, Airfel Kalem Kumanda adına Sanko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Sami Konukoğlu ‘’AR-GE’’, Sanatçı ve yazar Kaya Öztaş ‘’Edebiyat’’, Şölen Çikolata Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çoban ‘’Endüstri’’, Bilge Kazaz ‘’Kültür’’, eski milli futbolcu Talat Özkarslı ‘’Yaşayan Tarihler’’ ödülü aldı. Gaziantep / aa |
18.10.2009 |
İzmir’in nazım imar planı revize edildi |
İzmİr Büyükşehir Belediye Meclisi’nde 1/25 bin ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı’nda revizyon yapılması yönündeki öneri kabul edildi. Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu başkanlığında yapılan Ekim ayı ikinci birleşimde, başkanlık makamınca gönderilen önergeler ve komisyon raporları ele alındı. Meclis toplantısında 2007 Mart ayında kabul edilerek yürürlüğe giren 1/25 bin ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı’nda Çevre ve Orman Bakanlığınca yapılan Çevre Düzeni Planı doğrultusunda revizyona gidilmesi yönündeki öneri tartışıldı. Kocaoğlu, Çevre ve Orman Bakanlığının yapmış olduğu Çevre Düzeni Planına Efemçukuru bölgesinin baraj bölgesi olmaktan çıkarılması gibi konularda itirazlarının devam ettiğini belirterek, İzmir için hayati önem taşıyan bu noktalarda çekincelerinin dikkate alınması için destek istediklerini belirtti. Plan revizyonu, oy çokluğuyla kabul edildi. Planda yapılan değişiklikle Çevre ve Orman Bakanlığınca yapılan 1/100 bin ölçekli Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planı ile Nazım İmar Planı arasındaki uyumsuzlukların giderildiği belirtildi. İzmir / aa |
18.10.2009 |
Erzincan’da domuz gribi şüphesi |
Erzİncan’da bir kişi domuz gribi şüphesiyle tedavi altına alındı. Alınan bilgiye göre, 21 yaşındaki A.Ç isimli kadın, grip olduğunu belirterek, Erzincan Devlet Hastanesi acil servisine başvurdu. Doktor tarafından muayene edilen A.Ç’nin, hafif seyirli gribal enfeksiyon geçirdiğini tespit edildi. Ancak A.Ç’nin ‘’4 Ekimde Almanya’dan bir yakınım geldi. 8 Ekimden beri gribim’’ demesi üzerine, hasta, domuz gribi olabileceği düşünülerek, hastanede kontrol altına alındı. Ezincan Valiliği'den yapılan yazılı açıklamada :’’Hastaya kesin teşhisi koymak için, hastadan alınan numuneleri Ankara Hıfzıssıhha Laboratuvarına gönderdiler. Oradan gelecek sonuca göre durum neticelendirilecek.’’ denildi. Erzincan / aa |
18.10.2009 |
“Liseli şehitler” sinemaya taşınıyor |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül ve 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın mezun olduğu, Sakarya Savaşı’nda son sınıf öğrencilerinin tamamını şehit veren Kayseri Lisesinin kahramanlık hikayesi beyaz perdeye taşınacak. Yetiştirdiği devlet adamları, bürokratlar, san'atçılar ve çok sayıda ünlü yetiştirmesiyle tanınan 116 yıllık tarihî Kayseri Lisesi, Kurtuluş Savaşı sırasında Millî Mücadele’nin kazanılmasında da rol oynayarak tarihe adını yazdırdı. 1920-1921 eğitim öğretim yılında, Sakarya Savaşı sırasında son sınıf öğrencilerinin tamamı gönüllü olarak gittikleri cephede şehit olan lisenin, mezuniyet defterine ‘’Lise son sınıf talebeleri Sakarya Muharebesi için cepheye gidip hepsi cephede şehit düştüğünden bu öğrenim yılında okulumuz mezun verememiştir’’ kaydı düşüldü. Kayseri Lisesini tarihe yazdıran bu özellikler film yapımcılarının da dikkatini çekti. Statü Prodüksiyon isimli yapım şirketi, lisenin kahramanlık hikâyesini konu alan ‘’Taş mektep’’ isimli sinema filmi çekmek için hazırlıklara başladı. Yapımcılığını Galip Güner’in üstleneceği, senaryosu ise Yılmaz Karakoyunlu’ya ait olacak filmin çekimlerine gelecek yıl ortalarında başlanacak. Kayseri Lisesinin yanı sıra Sakarya Savaşı’nın yapıldığı mekânlarda da çekimleri yapılacak olan filmin 30 Ağustos 2010’da protokol gösteriminin yapılması ve 29 Ekim 2010’da vizyona girmesi hedefleniyor. Kayseri / aa |
18.10.2009 |
Okumuş kaptanlar |
TÜRKİYE’NİN otobüs kaptanı yetiştiren tek yüksek öğretim programı olan Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Kütahya Meslek Yüksek Okulu (MYO) Otobüs Kaptanlığı bölümünün mezunları, otobüs firmalarının ‘’eğitimli ara eleman’’ ihtiyacını karşılıyor. DPÜ Kütahya MYO Müdürü Doç. Dr. Gülten Eren Gümüştekin, yaptığı açıklamada, DPÜ’nün en büyük birimlerinden Kütahya MYO’daki otobüs kaptanı yetiştiren yüksek öğretim programının Türkiye’de sadece bir tane olduğunu hatırlatarak, bu programın, daha önce kuruldukları üniversitelerde öğretim görevlisi ya da kapasite sorunundan dolayı kapatıldığını söyledi. DPÜ’de 1996-1997 öğretim yılında Karayolu Taşımacılığı olarak faaliyete başlayan programın adının daha sonraki yıllarda ‘’Otobüs Kaptanlığı’’ diye değiştirildiğini bildiren Doç. Dr. Gümüştekin, bu bölüme her yıl 60 öğrenci aldıklarını anlattı. Doç. Dr. Gümüştekin, birinci ve ikinci sınıf olmak üzere toplamda yaklaşık 120 öğrenciye sahip bölümden her yıl yaklaşık 60 öğrenciyi mezun ettiklerini dile getirerek, ‘’Öğrenciler özellikle bu bölüme severek ve seçerek geliyor. İş bulma garantisi var. Bu da meslek eğitiminde çok önemli’’ diye konuştu. Gümüştekin, bu bölümde öğrencilerin matematik, fizik gibi teknik dersler yanında halkla ilişkiler, davranış bilimleri, trafik bilgisi, sigorta ve taşımacılık hukuku gibi sosyal dersler ile ileri sürücülük teknikleri, uygulamalı uzmanlık, sürücülük eğitimi gibi uygulamalı dersleri aldığını ifade etti. Kütahya / aa |
18.10.2009 |
Ek şans için kayıtlar yarın başlıyor |
2009 ÖSYS yükseköğretim programlarına ek yerleştirme sonucu kayıt hakkı kazanan öğrenciler için kayıtlar yarın başlayacak. ÖSS ek yerleştirme sonuçları 14 Ekimde açıklanmış ve örgün yükseköğretim programlarına 57 bin 619 kişi yerleşmeye hak kazanmıştı. 2009-2010 ders yılında, ÖSYS sonuçlarına göre bir programa kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri bütün üniversitelerde 19-21 Ekim arasında yapılacak. Kayıt süresi içerisinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar kayıt hakkını kaybedecek. Kayıt hakkı kazanan adayların, mezun olduğu okuldan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesini, 1987 ve daha önceki yıllarda doğmuş erkek adaylar için askerlik şubelerinden alınacak askerlik durum belgesini, son altı ay içinde, önden, başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş fotoğrafı, katkı payının ödenmesi ile ilgili belgeyi ve kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilân edilecek diğer belgeleri hazırlaması gerekiyor. Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Ankara / aa |
18.10.2009 |
Lüleburgaz’ı, fırtına vurdu |
nKIRKLARELİ’NİN Lüleburgaz ilçesinde önceki gün akşam saatlerinde çıkan şiddetli fırtına yüzünden çok sayıda ağaç devrilirken sağanak sonucu bazı binaların bodrum katlarındaki evleri ve bodrum katlarını su bastı. Akşam saatlerinde başlayan fırtına, sağanak ve dolu yağışı ile devam etti. Fırtına sebebiyle şehrin 10 değişik yerinde 25 ağaç devrildi. Asırlık çınarların devrildiği fırtınada, park halindeki bir TIR yan yattı, İstanbul Caddesi trafiğe kapandı. Şiddetli sağanak ve dolu sebebiyle de Kurtuluş, Özerler, Yıldırım, Hürriyet, Durak, Sevgi ve Yılmaz mahallelerindeki bazı evleri ve bodrum katlarını su bastı. Lüleburgaz Belediyesi itfaiye ekipleri, devrilen ağaçları yoldan kaldırma ve baskına uğrayan yerlerden suları boşaltmak için çalışmalar yaptı. Bu arada, polis ve itfaiye ekipleri de Lüleburgaz Deresi’nin taşma ihtimali dolayısıyla bölgede nöbet tuttu. Kırıkkale / aa |
18.10.2009 |
DEPREM VAR SİGORTA YOK |
DOĞAL Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı İdris Serdar, bütün Türkiye’de zorunlu deprem sigortasına konu olan meskenlerin şu aşamada sadece yüzde 26’sının sigortalı olduğunu belirtti. Serdar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yüzde 98’inin deprem kuşağında yer aldığına işaret ederek, DASK’ın 1999 Marmara Depremi’nin ardından hayata geçirildiğini belirtti. DASK’ın kendine has bir idarî yapısı olduğunu, 7 kişilik Yönetim Kurulundan oluşan kurumun, otomobili, demirbaşlarının olmadığını anlatan Serdar, kar amacı gütmeyen DASK’ın bu şekilde teşkilâtlanmasının amacının zorunlu deprem sigortasını ucuz hale getirmeye yönelik olduğunu vurguladı. Kendisinin Hazine Müsteşarlığı Genel Müdür Yardımcısı olduğunu ve DASK Yönetim Kurulu Başkanlığını ek görev olarak yaptığı belirten Serdar, diğer üyelerin de aynı şekilde kurumdan seçilen insanlar olduklarını ifade etti. Türkeyi’deki zorunlu deprem sigortasıyla ilgili bilgi veren Serdar, sigortanın 1 yıllık yapıldığını ve her yıl tekrarlandığını belirterek, sigortanın muhtemel bir depremde evlerde oluşan hasarı karşıladığını belirtti. Zorunlu deprem sigortası poliçesinin Türkiye’deki sigorta şirketleri, onların acenteleri ve sigorta şirketlerinin acenteliğini yapan bankaların yazdığının altını çizen Serdar, ‘’Örneğin 1. derece deprem bölgesinde 100 metrekarelik betonarme bir binanın yıllık primi 131 liradır. Aylık primi yaklaşık 10-11 lira, günlük primi ise 30-31 Kuruşa denk gelmektedir’’ dedi. Mümkün olduğu kadar çok düşük bir primle yüksek teminat sağlandığını vurgulayan Serdar, ’Şu anda sahip olduğumuz poliçelerin ortalamasını aldığımız zaman, ortalama teminat 55 bin liraya geliyor. Bu prim olarak da 96-97 liraya denk gelmekte. Primlerin her yıl yenilenmesi ile büyük bir fon birikimi oluşmuş oluyor. Bu oluşan fonla biz dışardan sigorta teminatı alıyoruz. DASK da kendisini sigortalıyor’’ diye konuştu.
EN ÇOK ANKARALILAR SİGORTA YAPTIRMIŞ Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu, 1999 Marmara depreminde ciddî can ve mal kayıpları yaşandığını hatırlatan Serdar, bu gerçeğe rağmen zorunlu deprem sigortası yaptıranların sayısının düşük olduğunu vurguladı. Depremin yıkıcı etkilerinin en çok hissedildiği, Bolu’da zorunlu deprem sigortası yaptırılan meskenlerin oranının yüzde 52,13, Düzce’de yüzde 40,77, Sakarya’da yüzde 36,46, İzmit’te yüzde 31,88, İstanbul’da ise yüzde 34 olduğunu bildiren Serdar, bu oranın Samsun’da yüzde 15, İzmir’de yüzde 29,77, Ankara’da ise yüzde 57,16 olduğunu açıkladı. Ankara’nın bir memur şehri olması, düzenli yapılaşma sebebiyle bu oranın yüksek olduğunu ifade eden Serdar, ‘’Tüm Türkiye’de zorunlu deprem sigortasına konu olan meskenlerin şu aşamada sadece yüzde 26’sı sigortalı. İnsanlarımız sigortayı bilmiyorlar. Bu bilinçle ilgili bir süreçtir. 10 yılda yüzde 26’ya kadar gelebiliyoruz. Tanıtımlara daha da ağırlık vereceğiz. Yeni bir alan araştırması araştırma yapacağız’’ dedi. DASK’ın ödeme gücünün şu an itibariyle 3,6 milyar lira civarında olduğunu söyleyen Serdar, ‘’Allah korusun büyük bir deprem olması halinde DASK’ın bir defada ödeyebileceği tutar 3,6 milyar lira’’ diye konuştu. Depremde ortaya çıkan hasar durumunun eksperler tarafından raporla belirlendiğini, rapora göre ödeme yapıldığını anlatan Serdar, bugüne kadar 10 bin üzerindeki hasar dosyasına 20 milyon lira civarında tazminat ödediklerini kaydetti. Samsun / aa |
18.10.2009 |
Bİtkİler şehre İnİyor |
Bİtkİler, son yıllarda şehirhlerdeki hayat alanlarında, gürültü ve kirliliği engelleyecek, ısı ve serinliği arttıracak unsur olarak kullanılmaya başlıyor. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, gelişmiş ülkelerde, ilâç, yem ve gıda sanayiinde kullanılmak üzere bitkilere yönelik kapsamlı araştırmalar yapıldığını, yeni yerleşim alanlarının çevresini, hayat kalitesini arttıracak şekilde düzenleme konusunun da ihmal edilmediğini söyledi. Bu tür çalışmaların son zamanlarda Türkiye’de de yapılmaya başlandığını belirten Düzenli, ‘’İnsanlar yeni bir yere yerleşmek için artık iş buldum, eşim orada yaşıyor mantığıyla bakmıyor. Yerleşecekleri alanlarda artık hava, su, toprak ve iklim gibi ayrıntılara dikkat ediyor. Kendisine ne derecede faydası var, oturacakları binaların çevresi ve yakınındaki ağaçlandırmanın hangi ölçülere göre yapıldığına bakıyor’’ dedi. Düzenli, bu beklentiler doğrultusunda, gürültü ve kirliliği engelleyecek, ısıyı ve serinliği arttıracak bitkilendirmenin artık önem kazandığına işaret ederek, şöyle konuştu: ‘’Hayat kalitesini arttıracak bitkilendirme çalışmaları önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacak. Artık düzenleme yaparken bir bitkinin estetik olup olmadığı, meyve verip vermediğinin yanı sıra, yapraklarının güneş ışınlarını yeterince tutup tutmadığına, havadaki insan sağlığını olumsuz etkileyen bir takım gazları etkisiz hale getirip getirmediğine bakılıyor.’’ Bitkilerin hücre ve dokularında farklı özellikler olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Düzenli, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Örneğin bazılarının yaprağı kalın, bazılarının ince, bazıları dik ve bazıları da yere paralel olarak duruyor. Gül ve karanfil gibi bitkiler unutulmamalı ama bunların yerine özelliği bulunan bitkilere yönelmek gerekir. Hayat kalitesini yükselten birçok bitki var. Meselâ ağır metalleri etkisiz hale getiren yalancı karabiber, zakkum, sıcaklık yayan yılan pancarı, akrep gibi zararlı böceği kaçıran gelin duvağı, serinlik veren asma gibi bitkiler bunlara örnek verilebilir. Bu ve benzeri bitki türlerinin hayat alanlarında çoğaltılması gerekir.’’ Düzenli, Türkiye’de bitki araştırma istasyonu kurulması halinde, çok amaçlı araştırmaların yapılabileceğini de söyledi. Bitki araştırma konusunda başlattıkları çalışmanın daha kapsamlı hale getirilebilmesi için desteklenmesinde yarar olduğunu belirten Düzenli, ‘’Türkiye’de en kısa zamanda bitki araştırma istasyonu veya enstitüsünün kurulması gerektiği fikrimizi bıkmadan tekrarlayacağız’’ diye konuştu. Adana / aa |
18.10.2009 |
Tek kullanımlık diş fırçasına yoğun ilgi |
‘FaydalI ürün’’ patenti sahibi, ‘kendinden macunlu, tek kullanımlık’ diş fırçasının (Sihirli Diş Fırçası) büyük ilgi gördüğü ve şu anda ABD dahil çoğu Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler olmak üzere 16 ülkede satıldığı bildirildi. Tek kullanımlık diş fırçalarının üreticisi D&G Kozmetik firmasının sahibi Ercan Sezgin, kendinden macunlu tek kullanımlık diş fırçalarını, bir çok ‘zahmetli’ süreci aşarak, 2006 yılında üretmeye başladıklarını bildirdi. Günde 40 bin adet diş fırçası ürettiklerini belirten Sezgin, seyahat edenler ya da ofislerde, iş yerlerinde çalışanlar için, diş macunu ve fırçanın bulunmayacağı ortamlarda çok büyük kolaylık sağladığını da vurguladı. Sihirli diş fırçasına, yurt dışından yoğun talep olduğunu ve şu anda ABD dahil, pek çoğu AB üyesi ülkeler olmak üzere 16 ülkeye ihracat yaptıklarını bildiren Sezgin, ‘’Alman Polis Teşkilâtı da bizden sihirli diş fırçası alıyor’’ dedi. sKayseri / aa |
18.10.2009 |
Elektrikte, yüzde 30 tasarruf sağlayan cihaz |
Türk şirketinin geliştirdiği ‘’mini kompanzasyon ünitesi’’ ile elektrik faturasında evlerde yüzde 15-20, iş yerlerinde yüzde 25-30’a varan oranda tasarruf sağlanabiliyor. Reks Elektrik ve Elektronik Ürünleri Şirketi ortağı Serdar Çınar, kendi çalışmalarıyla ‘’Rexatif’’ markasıyla ürettikleri ürünün, bir ‘’mini kompanzasyon ünitesi’’ olduğunu kaydetti. TSE ve CE belgeli olan cihazın araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından desteklendiğini ve TEDAŞ tarafından kullanımının önerildiğini de kaydeden Çınar, şöyle devam etti: ‘’Rexatif evlerde yüzde 15-20, küçük iş yerlerinde ise yüzde 25-30 arasında tasarruf sağlıyor. Özel durumlarda yüzde 40’a varan oranlarda tasarruf sağladığı da oluyor.” Ev tipinin 195 lira, iş yeri tipinin ise 200 ile 2 bin lira arasında değişen cihazın, sigorta panosuna en yakın olan prize takılması yeterli. Adana / aa |
18.10.2009 |
Türkiye’nin tek kovboy muhtarı |
Ankara’nIn Ayaş ilçesine bağlı bir kasabayken yeni yerel yönetimler yasasının ardından iki mahalleye bölünen Çanıllı’nın Uluyol Mahallesi muhtarı Durhadi Saraç, kovboy kıyafeti, atı ve silâhıyla vatandaşların ilgisini çekiyor. Muhtar Saraç, yaklaşık 10 yıldır günlük hayatında kovboy kıyafeti giydiğini, silâh taşıdığını ve ata bindiğini belirterek, kovboyluk merakının 1970’li yıllarda TRT’de izlediği ‘’İyi Kötü ve Çirkin’’ sinema filmiyle başladığını söyledi. Yörede ‘kovboy’ veya ‘Meksikalı’ olarak çağrılan Saraç’ın vatandaşlar gerçek adını bilmiyor. Ankara / aa |
18.10.2009 |