Ramazan |
Divan şiirinde Ramazan |
Divan edebiyatı, seçkinlerin ve havas tabakasının edebiyatı olarak bilinir. Ama Divan edebiyatçıları da halkın içinden çıkmış, halkın dertleri ile hemdert olup, sevinçleri ile mutlu olan, aynı inanç ve kültür dokusuna sahip insanlardır. Onların diğerlerinden farkları, kullandıkları dilin biraz ağdalı ve üslûplarının abartılı olmasıdır. Divan şairleri de halkın çok rağbet ettiği Ramazan’a dair şiirler yazmışlardır. Şimdi bunlardan birkaç örnek takdim edelim:
Nâzım Yahya: Bir sütûn-ı nûrdur kim her minâre tâ seher Şu’le-i kandîl-i berk-efşân ile rahşân olur (Her minare, seher vaktine kadar nurdan bir sütundur Minareler, şimşek saçan birer kandil olur)
Zâti: Dâimâ sen rûzedâr ol zâhidâ firdevs için Zâtînin maksûdu cânânın visâli’dir.
(Ey zâhid, sen cennete girmek için devamlı oruç tut; Zâtî’nin maksadı ise sevgiliye kavuşması onun bayramıdır.)
Süleyman Nâfi: Rükn-i İslam’ın biri ey nîk-nâm Oldu rükn-i rûze-i şehr-i siyâm (Ey iyi kimse, İslâm’ın şartlarından, esaslarından biri de Ramazan orucudur.)
Fuzulî: Mâh-ı nevden Dicle’de gösterdi zevraklar misâl Kim görüptür kim ola bir âsumanda bin hilâl (Aydınlık yüzüyle gelen Ramazan bir ‘ruh şöleni’dir. Ruhun aslına rücû etme; Allah’a dönme vaktidir. Çünkü o ruhlara Râb kendi ruhundan üflemişti.) |
ABDİL YILDIRIM 23.08.2009 |