Kültür-Sanat |
Bu alerji neden zenginler! |
İki rolü oynamaya gerek yok. Ya demokrasi isteyeceksin ya da ömür boyu askerî vesayeti baş göz üstünde tutacaksın. Orta yolu yok bunun. Avrupa ülkeleri modern çağı yaşarken biz hâlâ cilâlı taş devrine saplanıp kalmışız. Askere sivil yargı yolunu açan kanun değişikliği yüzünden muhalefet partisi fenalaştı. Baykal’ın tansiyonu tavan yaptı. Oysa mübarek beyefendiler! Daha önce bu yasanın değişmesi için uğraşmış. Biz artık Baykal’ın pot kırmasına, gaf yapmasına alıştık. Zaten Baykal’ın herkesin avukatlığına soyunup böyle davranacağını biliyordum da. Ama zenginler kulübü başkanı Arzuhan Yalçındağ’ın bu yasanın ‘’aceleye getirildiğini’’ söylemesine akıl fikir erdiremedim. “AB reformları topal ördek gibi ilerliyor” diyen sizdiniz. Cancağızım şimdi askerin somurtkan halinden hemen ürkmek hiç burjuvaya sığar mı? Bundan sonra acaba kaç kişi sizin AB reformlarına verdiğiniz desteğe inanacak? Bu yasa karambole getirilmedi. Sadece CHP’nin bildik, kabak tadı veren açıklamaları bu yasayı dallandırıp budaklandırdı. Geçen hafta Çankaya trafiği o kadar artış gösterdi ki nerdeyse İstanbul’daki trafik keşmekeşini sollayacaktı. Bir yasa için bu kadar endişe biraz fazla değil mi? Darbe yasasının cücüğüne dokunduk kıyamet koptu ya kendisine dokunsaydık ne olurdu? Demek ki tabuları yapmak kolay, yıkmak deveye hendek atlatmaktan daha zormuş. Bu yasanın çıkması çok dedikodulara mahal verse de, Türkiye’nin özgürleşmesi adına büyük bir kazançtır. Askere ve CHP’ye yaranmak için orta yolu bulmaya gerek yok. Doğrusu neyse o olsun. Yasayı eğip bükmek, kırılgan olan sisteme zarar veri-yor. TÜSİAD nedense demokrasiye daha yaklaşılan hareketlerde, hep demokrasiye alerjisi olanların yanında yer alıyor. İŞLEKTEN YUVARLANMAK Tatil gelince herkes bir tarafa göç eder. Bundan 3 sene önce ben de kendi köyüme göç ettim. Anadolu lisesini kazanmam hasebiyle karizma köyde tavan yapmıştı. Herkes farklı bir gözle bakıyordu. Hiç kimse ‘yahu bu şahsın 6 yıl sonra boşta kalacağını, gerektiğinde seyyar satıcılıkla uğraşacağını’ bilmiyordu. Ben de tabiî hiçbir şeyi çaktırmamaya özen gösteriyordum. Eskiden kovulduğum bahçelere gönül rahatlığıyla giriyordum. Çocukken karpuz tarlalarında aşırdığım karpuzlar artık el altındaydı. Anlayacağınız mahalle baskısı yoktu. Tabiî günler böyle iyi geçiyor derken. Bir gün karşıki köyden bir eşek bizim köye teşrif etmişti. Bütün çocuklar başına üşüşmüşlerdi. Ben gidince hemen bana binmem için yardım ettiler. Oysa ben hayatımda eşeğe binmemiştim. En son bisiklete binmiştim. Onda da nerdeyse kolumu kıracaktım. Eşek de hani uslu durmuyordu. Tuhaf bir ruh hali vardı. Her ne kadar korktumsa da köyde adım çıkmasın diye binmeye karar verdim. Lahavle çektim. Çocukların yardımıyla sırtına bindim. Aman Allah’ım! Köroğlu atı gibi dörtnala uçuyor. Kendimi tutamayıp dikenlerin içine yuvarlandım. Bu kazadan sonra kolum güme gitti. Batan dikenler de cabası. O günden sonra işleğe binmemeye yemin ettim. Kolumun incinmesi sebebiyle gelen ziyaretçiler az değildi. Ama Ahmet Hakan’ınki kadar da fazla değillerdi. Başıma gelen bu olay tam anlamıyla bir eşek şakasıydı. Ben de bu yıl artık tatile çıkıyorum. Selâm ve duâ ile kalın...
|
ÇETİN KASKA 09.07.2009 |