Haberler |
Toplumsal cinnete dur diyelim |
Bem-Bir-Sen, “Toplumsal cinnete dur diyelim” kampanyası başlattı. Yapılan açıklamada, eğitim, kültür ve sosyal içerikli projelerle çocukların ve gençlerin bilinçli bireyler haline dönüştürülmesi, özellikle sağlam bir dinî eğitim verilmesi konusunda hassas davranılması istendi. BELEDİYE ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (Bem-Bir-Sen) “Toplumsal cinnete dur diyelim” kampanyası başlattı. Yapılan açıklamada, eğitim, kültür ve sosyal içerikli projelerle çocukların ve gençlerin bilinçli bireyler haline dönüştürülmesi, özellikle sağlam bir dinî eğitim verilmesi konusunda hassas davranılması istendi. Bir süreden beri katliâmlar, seri cinayetler, tecavüzler gibi olaylarla sarsılan ülkede toplumsal bir cinnet yaşandığına dikkat çeken Bem-Bir-Sen, diğer sivil toplum kuruluşlarının desteğini de almak üzere bir kampanya başlattı. Bu tür haberlerin radyo-televizyon, yazılı basın ve internet medyasında sıkça verilmesi ve bütün detaylarının anlatılmasının “özendirici etkisi ve yöntem tarif etmesi” açısından doğru olmadığına işaret eden Sendika, bu amaçla başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çeşitli medya birliklerine bir mektup gönderdi. Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay imzası ile gönderilen mektupta, son günlerde toplumsal olaylarda ciddî oranda artışlar meydana geldiğine işaret edilerek, bu tür olayların gerek meydana gelişi sırasında, gerek sonrasında, gerekse olayların yargıya intikali sürecinde yazılı-görsel-işitsel ve internet basınında olayların tüm detaylarının açık açık anlatıldığı veya gösterildiğine dikkat çekildi.
SAĞLAM BİR DİNÎ EĞİTİM VERİLMELİ Mektupta şöyle denildi: “3. sayfa haberleri cinayetlere, katliamlara model teşkil ediyor, mutlaka sınırlandırılmalıdır. Türk toplumunun adet, örf, geleneklerine aykırı yaşam biçimleri, aykırı inanç biçimleri, İslâm’a aykırı yöntem ve metodların detaylandırıldığı, özendirildiği, tarif edildiği bu tür haberlerden, yorumlardan ve yargıya intikal etmiş haberlerin bütün yasaklar hiçe sayılarak verilmesinden kaynaklanan bu toplumsal cinnet halinden, duyarlı bir sivil toplum örgütü olarak duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmek istiyoruz. Geleceğimizi, ülkemizi, devletimizi emanet edeceğimiz gençlerimize çocuklarımıza böyle bir miras bırakmak, bu kültürsüzlüğün önüne geçememek, yozlaşmanın yaygınlaşmasına ses çıkarmamak, aile mefhumunun ortadan kalmasına seyirci kalmak, inançsızlığı aşılamak, din dışı sapık akımlara toplumumuzu muhatap kılmak ya da bundan dolayı tedbir almamak, ağır sorumluluk gerektirmektedir. Çeşitli şekillerde topluma kazandırılan inançsız bireyler, değişik akımların etkisinde kalarak bu tür olayların kahramanı haline gelmektedir. Bu olayların faillerinin pek çoğunun yakalandıktan sonra söylemiş oldukları ‘herkes benden bahsedecek demiştim’ şeklindeki sözler ise yine bir başka toplumsal yaraya parmak basmakta, çocuklarımızla, gençlerimizle olan diyaloglarda gerek aileler adına, gerek eğitimciler ve gerekse din adamları adına eksik iletişime işaret etmektedir. Çocuklarımıza, gençlerimize sağlıklı bir eğitim modeli ile beraber dinî inançlarını doğru öğrenebilecekleri imkânlar da sağlanmalıdır. Buradan hareketle sendika olarak öncelikli talebimiz, bu tür toplumsal vakaların, cinnet, cinayet, intihar, tecavüz, katliâm türü haberlerin verilişinde medyaya sınırlama getirilmesi, özendirici, detaylandırıcı haberlerin yayınlanmasının önüne geçilmesidir. Bu durum eğitim, kültür, örf, adet, gelenek ve kutsal değerlerle bütünleştirilmeli, çocuklarımız, gençlerimiz bu esaretten kurtarılmalıdır. Arzu ettiğimiz asla bir sansür sistemi değildir. Biz sendika olarak bu kampanyayı başlatıyoruz ve diğer sivil toplum kuruluşlarımızın da bu kampanyaya destek vereceklerini arzu ediyoruz.” |
RECEP GÖREN 12.06.2009 |