Haberler |
Toplumsal cinnete dur diyelim |
Bem-Bir-Sen, “Toplumsal cinnete dur diyelim” kampanyası başlattı. Yapılan açıklamada, eğitim, kültür ve sosyal içerikli projelerle çocukların ve gençlerin bilinçli bireyler haline dönüştürülmesi, özellikle sağlam bir dinî eğitim verilmesi konusunda hassas davranılması istendi. BELEDİYE ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (Bem-Bir-Sen) “Toplumsal cinnete dur diyelim” kampanyası başlattı. Yapılan açıklamada, eğitim, kültür ve sosyal içerikli projelerle çocukların ve gençlerin bilinçli bireyler haline dönüştürülmesi, özellikle sağlam bir dinî eğitim verilmesi konusunda hassas davranılması istendi. Bir süreden beri katliâmlar, seri cinayetler, tecavüzler gibi olaylarla sarsılan ülkede toplumsal bir cinnet yaşandığına dikkat çeken Bem-Bir-Sen, diğer sivil toplum kuruluşlarının desteğini de almak üzere bir kampanya başlattı. Bu tür haberlerin radyo-televizyon, yazılı basın ve internet medyasında sıkça verilmesi ve bütün detaylarının anlatılmasının “özendirici etkisi ve yöntem tarif etmesi” açısından doğru olmadığına işaret eden Sendika, bu amaçla başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çeşitli medya birliklerine bir mektup gönderdi. Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay imzası ile gönderilen mektupta, son günlerde toplumsal olaylarda ciddî oranda artışlar meydana geldiğine işaret edilerek, bu tür olayların gerek meydana gelişi sırasında, gerek sonrasında, gerekse olayların yargıya intikali sürecinde yazılı-görsel-işitsel ve internet basınında olayların tüm detaylarının açık açık anlatıldığı veya gösterildiğine dikkat çekildi.
SAĞLAM BİR DİNÎ EĞİTİM VERİLMELİ Mektupta şöyle denildi: “3. sayfa haberleri cinayetlere, katliamlara model teşkil ediyor, mutlaka sınırlandırılmalıdır. Türk toplumunun adet, örf, geleneklerine aykırı yaşam biçimleri, aykırı inanç biçimleri, İslâm’a aykırı yöntem ve metodların detaylandırıldığı, özendirildiği, tarif edildiği bu tür haberlerden, yorumlardan ve yargıya intikal etmiş haberlerin bütün yasaklar hiçe sayılarak verilmesinden kaynaklanan bu toplumsal cinnet halinden, duyarlı bir sivil toplum örgütü olarak duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmek istiyoruz. Geleceğimizi, ülkemizi, devletimizi emanet edeceğimiz gençlerimize çocuklarımıza böyle bir miras bırakmak, bu kültürsüzlüğün önüne geçememek, yozlaşmanın yaygınlaşmasına ses çıkarmamak, aile mefhumunun ortadan kalmasına seyirci kalmak, inançsızlığı aşılamak, din dışı sapık akımlara toplumumuzu muhatap kılmak ya da bundan dolayı tedbir almamak, ağır sorumluluk gerektirmektedir. Çeşitli şekillerde topluma kazandırılan inançsız bireyler, değişik akımların etkisinde kalarak bu tür olayların kahramanı haline gelmektedir. Bu olayların faillerinin pek çoğunun yakalandıktan sonra söylemiş oldukları ‘herkes benden bahsedecek demiştim’ şeklindeki sözler ise yine bir başka toplumsal yaraya parmak basmakta, çocuklarımızla, gençlerimizle olan diyaloglarda gerek aileler adına, gerek eğitimciler ve gerekse din adamları adına eksik iletişime işaret etmektedir. Çocuklarımıza, gençlerimize sağlıklı bir eğitim modeli ile beraber dinî inançlarını doğru öğrenebilecekleri imkânlar da sağlanmalıdır. Buradan hareketle sendika olarak öncelikli talebimiz, bu tür toplumsal vakaların, cinnet, cinayet, intihar, tecavüz, katliâm türü haberlerin verilişinde medyaya sınırlama getirilmesi, özendirici, detaylandırıcı haberlerin yayınlanmasının önüne geçilmesidir. Bu durum eğitim, kültür, örf, adet, gelenek ve kutsal değerlerle bütünleştirilmeli, çocuklarımız, gençlerimiz bu esaretten kurtarılmalıdır. Arzu ettiğimiz asla bir sansür sistemi değildir. Biz sendika olarak bu kampanyayı başlatıyoruz ve diğer sivil toplum kuruluşlarımızın da bu kampanyaya destek vereceklerini arzu ediyoruz.” |
RECEP GÖREN 12.06.2009 |
GÜL İKİ YILDIR ÇANKAYA'DA, AMA... |
AKP iktidarının 7. ÖSS'si de, başörtüsü yasağı ile katsayı haksızlığının kaldırılamadığı bir ortamda gerçekleşecek. Cumhurbaşkanlığında iki yıla yakın süredir Gül'ün oturuyor olmasına ve YÖK Başkanı değişeli de bir buçuk yıl geçmesine rağmen bu zulümlerin hâlâ ortadan kaldırılamaması tepkiyle karşılanıyor. ÇAĞDIŞI YASAKLAR ARTIK KALKMALI
Bu tepkiyi dile getirenlerden Eğitim-Bir-Sen, “İnancının gereğini; düşüncesi ve yaşayışı yanında giyimine yansıtan kızlarımızın özgürlüklerinin okul kapılarında son bulması, milletimizin hak etmediği bir utanç resmidir” diyerek, bu utançtan bir an evvel kurtulmak için çağdışı yasakların kaldırılması çağrısında bulundu.
Çağdışı yasak bitmeli
EĞİTİMCİLER Birliği Sendikası’nın (Eğitim-Bir-Sen) açıklamasında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde başörtülüler milletvekili olarak parlamentoya girerken, ülkemizde hâlâ çalışma hayatı ve eğitimde kadınlara yönelik ayrımcılık yapılmasının mantıklı bir izahı olmadığı belirtilerek, “Bu utançtan biran evvel kurtulmamız için çağdışı yasaklara son verilmelidir” denildi. Eğitim-Bir-Sen tarafından 2008-2009 eğitim-öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla basın açıklaması yapıldı. 10 milyon 710 bini ilköğretim, 3 milyon 837 bini ortaöğretim olmak üzere toplam 14 milyon 547 bin öğrencinin karnelerini aldığı hatırlatılan açıklamada, eğitim çalışanlarının biriken sorunları çözülemeden bunlara yenilerinin eklendiğine, onlarca sorun çözüme kavuşturulmadan bir sonraki döneme devrolunduğuna dikkat çekerek, bu sorunların bir an önce çözülmesini istedi. Açıklamada, sorunsuz bir eğitim için öncelikle, bireyi merkeze alan, demokratik, insan haklarına saygılı yeni bir anayasa ve meslekî saygınlık sağlayan bir kamu personel sisteminin gerektiğini kaydedilerek, “Yeni anayasada eğitim hakkı; ‘fırsat ve imkân eşitliği’, ‘hayat boyu öğrenme’ ve ‘din eğitimi ve öğretimi’ konuları sorun olmaktan çıkarılacak şekilde düzenlenmeli; eğitim ve öğrenim hakkı konusunda bireylerin her dönem ve her yöne doğru tercih değişikliği yapmalarına imkân veren bir kurguyu içererek eğitimde imkân ve fırsat eşitliğinin fiilî olarak gerçekleşmesi sağlanmalıdır” denildi.
UTANCIN RESMİ En temel insan haklarından biri olan kadınların eğitim ve çalışma hayatına katılmasının, ülkemizde, 21. yüzyıla yakışmayan uygulamalarla engellendiği vurgulanan açıklama, “Kadınlar açısından gerek çalışma hayatında gerekse eğitim ve öğretimde yaşanan olumsuzluklar; inanç hürriyetinin, eğitimde fırsat eşitliğinin, bilimsel düşüncenin birileri tarafından sözlüklerde yer verilen soyut birer ifade olarak görüldüğünü göstermektedir. İnancının gereğini; düşüncesi ve yaşayışı yanında giyimine yansıtan kızlarımızın özgürlüklerininokul kapılarında son bulması, milletimizin hak etmediği bir utanç resmidir” denildi.
AB İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ FARK
AÇIKLAMADA şöyle denildi: “Bundan daha kötüsü, ülkemiz, üniversite kapılarından çevrilen başörtülü kızlara inat, ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyalarının düzenlendiği bir ülke olarak tarihe geçmiştir. Girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği ülkelerinde bile başörtülüler milletvekili olarak parlamentoya girerken, ülkemizde hala çalışma hayatı ve eğitimde kadınlara yönelik ayrımcılık yapılıyor olmasının mantıklı bir izahı olamaz. Bu utançtan biran evvel kurtulmamız için çağdışı yasaklara son verilmelidir.” Binlerce öğrenciyi mağdur eden adaletsiz katsayı uygulamasına son verilmesi istenen açıklamada, ÖSS’de meslek liselilerin aleyhine uygulanan katsayı engeli dolayısıyla söz konusu okulların öğrenci sayısı giderek düşerken, düz liselerin kapasitesinin ise sağlıksız şekilde arttığı belirtilerek, bu engelin kaldırılması, meslek liselerinin teşviki için ilave puanlar verilerek, bu okulların cazip hale getirilmesi gerektiği ifade edildi. |
FATİH KARAGÖZ 12.06.2009 |
Ahmet Altan: Devleti kim yönetiyor? |
TARAF gazetesi yazarı Ahmet Altan önceki günkü yazısında başörtüsü yasağına değindi. Halkın seçtiği parlamentodan çıkan hükümetin, bir yasaya değil bir “yönetmeliğe” dayalı olan “türbanlılar seçme sınavına katılamaz” kararını değiştirdiğini ifade eden Altan, “Öğretmenler sendikası Danıştay’a gitmiş. Ve, Danıştay türbanlılara yeniden yasak koymuş. Parlamento ve hükümet, ‘türbanlılar serbest’ olsun diyor, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay ‘hayır’ diyor. Peki, devleti kim yönetiyor? Halkın temsilcileri mi yoksa yargıçlar mı?” diye sordu. Ahmet Altan, ülkenin hakimler tarafından yönetiliyormuş gibi gözüktüğünü ifade ederek, şunları kaydetti: “Meşruiyet kaynakları ne? Halk değil... Halkın iradesi de değil. Ne peki? ‘Hukuk’ derseniz, ‘hukuku yapma hakkı kimin’ diye sorarım. Yargıçlar, hukuku yapmak için halkın onayını alan gücü inkâr ediyor. Böylece halkı ve devletin meşruiyet temelini inkâr etmiş oluyor. Bu yargıçlar, ‘türbana’ değil devletin meşruiyetine saldırıyor. Böyle giderse bu devletin temelini çökertecekler.” |
12.06.2009 |
İş dünyası temsilcilerine AB semineri |
“TÜRKİYE’YE Pencere’’ adı altında geçen yıl düzenlediği bir dizi seminerle Brüksel’de AB bürokratlarına Türkiye hakkında ayrıntılı bilgi veren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), bu kez Türk iş dünyası temsilcileriyle birlikte AB’den seminer alacak. ‘’AB’ye Pencere’’ başlıklı seminerlerin bugün tamamlanacak ilk ayağında AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürü Michael Leigh ve diğer üst düzey AB bürokratları, Türkiye’den gelen oda ve borsa temsilcilerine Türkiye’nin katılım süreci ve Gümrük Birliği, AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmaları ve AB’nin KOBİ politikası gibi konular işlenecek. Toplantılar öncesinde basınla sohbet eden İKV Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaoğlu, AB üyelik müzakerelerine Türkiye ile eşzamanlı başlamasına rağmen daha hızlı yol alan Hırvatistan’ın müzakere heyetlerine iş dünyası ve sivil toplum temsilcilerini dahil etmesinin belirleyici olabileceğine dikkat çekti. İş dünyası temsilcileri, AB bürokratlarından vize, taşıma kotaları, AB’ye zeytinyağı ve beyaz et ihracatının engellenmesi gibi sorunların çözülmesini talep edecek. |
12.06.2009 |
Töre cinayetinde cezalar onandı |
YARGITAY 1. Ceza Dairesi, Güldünya Tören’in ‘’töre’’ sebebiyle öldürülmesine ilişkin davada, kardeşleri İrfan Tören’e verilen müebbet hapis ile Ferit Tören’e verilen 23 yıl 4 ay hapis cezasını onadı. Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi, kardeşleri Güldünya Tören’i ‘’taammüden öldürmeye teşebbüs etmek’’ ve ‘’taammüden adam öldürmek’’ suçlarından İrfan Tören’i müebbet hapis cezasına, Ferit Tören’i ise 23 yıl 4 ay hapse mahkûm etmişti. Alınan bilgiye göre, Yargıtay 1. Ceza Dairesi yerel mahkemenin kararını onadı. |
12.06.2009 |
Barzani’ye takipsizlik |
DİYARBAKIR Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma başlattığı Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesut Barzani hakkında takipsizlik kararı verdi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 yıl önce Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Diyarbakır Şubesinin, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesut Barzani’nin, “terör örgütü PKK’ya destek verdiğine” ilişkin suç duyurusu üzerine başlattığı soruşturmayı tamamladı. Özel yetkili savcı tarafından yürütülen soruşturmada, Barzani hakkında “Kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildi. Kararda, Barzani’nin “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak” suçuna iştirak ettiğine ilişkin yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği belirtildi. |
12.06.2009 |
Erdoğan: Görüşme gündemimden düşmedi |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, kendisinden randevu talep eden DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile görüşme konusunu gündeminden düşürmediğini belirtti. Erdoğan, NTV’nin canlı yayınında, Kürt kökenli vatandaşların meselesinin, “benim meselem” olduğunu diyerek ortaya koyduğunu belirterek, bu konuya partilerini kurarken, programlarında özel yer verdiklerini anlattı. Türkiye’yi oluşturan bütün etnik unsurları her zaman saygıyla karşıladığını, bunu da AKP’nin politikası olduğunu belirten Erdoğan, “Üst kimlik olarak da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını hep beraber benimseyeceğiz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da bizim çatımızdır, burada bütünleşeceğiz. Ama benim, Türk kardeşim, Kürt kardeşim, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Arnavut, Boşnak, aklınıza ne gelirse, ülkemde yaşayan her etnik unsur saygındır. Bunu bütün etnik unsurlar da böyle anlamalıdır” dedi. Kendisinden randevu talep eden DTP Genel Başkanı Türk ile görüşme konusunu gündeminden düşürmediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “‘Başbakan bizi kabul etmiyor’ diyorlar. Ben de diyorum ki kendilerine, gelin PKK örgütünü, terör örgütü olarak, dünya ilân etti. Siz de bunu bir terör örgütü olarak ilân edin. İlan ettiğiniz andan itibaren birçok görüşmenin, çok daha farklı bir zemine oturacağını göreceksiniz, bunu bu kadar açık söylüyorum. Ama bunu söyleyemediler. Tam aksine avukatlığına soyundular. Tabiî işi zorlaştırıyor “ diye konuştu. “Kürt kökenli vatandaşım, benim kardeşimin. Şu anda onun meselesi, onun sorunu benim meselem, iktidarımın meselesi” diyen Başbakan Erdoğan, ‘’Ben Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisiyim’’ diye meydana çıkanların bu uğurda neler yaptıklarının da ortada olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Onlar günlerini eylemler üzerinden nemalanmak, bir huzursuzluk ortamın tahrik etmek suretiyle geçirmeye çalışıyorlar. Öbür taraftan ‘barış çiçeği uzattık’ diyorlar. Molotofkokteyliyle barış çiçeği olur mu” dedi. Bir başka soru üzerine, “muhalefetin TBMM’yi çalıştırmadığını” ifade eden Erdoğan, bundan dolayı da belki Meclis’i Temmuz ayında kapattırmayacaklarını söyledi. |
12.06.2009 |
Bütçe açığı ve borç artacak |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2009 yılında Türkiye’nin bütçe açığında ve kamu borç stokunda bir miktar yükselme beklediklerini bildirdi. Bütçe açığı ve borç artacak
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2009 yılında Türkiye’nin bütçe açığında ve kamu borç stokunda bir miktar yükselme beklediklerini bildirdi. Türk-Arap Ekonomi Forumunda konuşan Babacan, bütün olumsuz gelişmelere karşın Türkiye ekonomisinin, küresel krize nispeten daha güçlü ve esnek bir ekonomik yapı ve sağlam bir finansal sistemle girdiğini söyledi. Babacan, Türk bankacılık kesiminin güçlü ve sağlıklı yapısının korunduğunu, bu noktada aldıkları tedbirlerin ve yaptıkları yapısal reformların çok etkili olduğunu vurgulayarak, 2000-2001 yıllarında yaşanan krizden sonra çok önemli reformlar gerçekleştirdiklerini, atmış oldukları adımların faydalarını bugünlerde gördüklerini, bankacılık sektörünün, güçlü sermaye yapısı, düşük kredi, kur ve likidite riski ile krizin ekonomi üzerindeki olumsuz yansımalarını sınırlandıran temel unsurlardan biri olduğunu kaydetti. Kamu maliyesi tarafında da çok önemli tedbirler aldıklarını belirten Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Şu anda baktığımızda AB ortalaması ya da Avro Bölgesi ortalamasındaki kamu borç stoku Türkiye’nin çok çok üzerindedir. Bunun yanı sıra yine bu dönem içerisinde AB tanımlı bütçe açığımızı kapattık ve 2007 yılında AB tanımlı bütçe dengemiz fazla verdi, artıya geçti. Bu, Türkiye tarihinde hemen hemen, belki istisnai yıllar olabilir çok eskilerde ama bir ilktir. Türkiye bir yandan borç stokunun yapısını değiştirmiştir. 2002 yılında kamu borcunun üçte ikisinin döviz, yabancı para birimi olduğu bir yapıdan 2007 sonu, hatta 2008 sonu olarak baktığımızda görüyoruz ki Türkiye’nin kamu net borç stoku dış borçlar açısından baktığımızda hemen hemen başa baş gelmiştir, neredeyse sıfır noktasına inmiştir. Yani kamu sektörünün dış borcuyla kamunun elindeki rezervler birbirini dengeler haline gelmiştir. Kamu malî dengelerinde ve borç yapısındaki bu gelişmeler, özellikle finansman imkânlarının daraldığı ve risk primlerinin arttığı kriz ortamında kamunun malî piyasalar üzerindeki baskısının sınırlı kalmasını sağlamıştır. 2009 yılında Türkiye’nin bütçe açığında ve kamu borç stokunda bir miktar yükselme olmasını bekliyoruz. Ancak, bu durumun orta vadede normale dönmesi önemlidir. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa da yapılması gereklidir. Bunları da biz yapacağız.’’ |
12.06.2009 |
Bütçede bozulma var |
Malİye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe dengelerinde ciddî bir bozulma olduğunu belirterek “Bozulma sadece bu şokla açıklanamaz. Bütçedeki bozulma bizim aldığımız bir takım idarî kararların da sonucudur” dedi. Bakan Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, ‘’torba kanun’’ olarak nitelendirilen kanunu tasarısının görüşmelerinde ‘’Bütçe açığı bu sene artacak, ama bütçe açıklarında ciddî bir azalma olduğu da ortada. Bu zaten kamu sektörünün borçlanma miktarına, borç limitlerine ve harcamalara da yansımış durumda. Gerek AB tanımı, gerekse bizim standart maliye ve IMF tanımı olsun bütçe dengelerinde son yıllarda çok önemli iyileşmeler yaşandı’’ diye konuştu. Tasarıda yer alan elektrik ve hava gazı tüketim vergilerinin belediyelerin bütçesi yerine genel bütçeye aktarılmasına ilişkin düzenlemeye de değinen Şimşek, şunları söyledi: ‘’Bütçe dengelerinde ciddî bir bozulma var. Geçen seneden itibaren mahallî idarelere daha fazla para aktarmış durumundayız. Dışarıdan gelen çok büyük şok var, bunun yansımaları var. Şunu da kabul ediyorum tabi bütçedeki bozulma sadece bu şokla açıklanamaz. Bütçedeki bozulma bizim aldığımız bir takım idarî kararların da sonucudur. Vergi indirimleri, bir sürü tedbir karar alındı.’’ |
12.06.2009 |
İşini kaybeden köye dönüyor |
Erzurum’da son bir yıl içinde Ziraat Odasından çiftçilik belgesi almak için başvuranların yüzde 30’unun daha önce göç ettiği illerde işini kaybedip köyüne geri dönenler olduğu bildirildi. İşini kaybeden köyüne dönüyor
Erzurum’da, son bir yıl içinde Ziraat Odası’ndan çiftçilik belgesi almak için başvuranların yüzde 30’unun daha önce göç ettiği illerde işini kaybedip köyüne geri dönenler olduğu bildirildi. Erzurum Ziraat Odası (EZO) Başkanı Mücahit Harmandar, yaptığı açıklamada, geçmiş yıllarda her yıl azalan üye sayısının, son 1 yıl da artışa geçtiğini söyledi. Harmandar, 2007 yılı sonu itibariyle odalarına kayıtlı çiftçi sayısının 2 bin 650 olduğunu belirterek, bu sayının son bir yılda 130 çiftçinin kaydının yapılmasıyla 2 bin 780’e yükseldiğini ifade etti. Daha önce azalan üye sayısının artışa geçmesinde ekonomik krizin büyük etkisi olduğunu dile getiren Harmandar, ‘’İşini kaybeden köyüne geri dönüyor’’ dedi. |
12.06.2009 |
Petrol, 72 doların üzerinde |
UluslararasI piyasalarda petrol fiyatları 72 doların üzerine çıktı. Batı teksas tipi ham petrolün varil fiyatı 88 sent artarak varili 72,21 dolara çıkıp neredeyse son 8 ayın en yüksek seviyesine kadar çıktı. Brent tipi ham petrol de 70 sent değer kazanıp varili 71,50 dolardan işlem görüyor. Petrol fiyatlarının yükselmesinde, Uluslararası Enerji Ajansı’nın aylık petrol piyasası raporunda, 2009 yılına ilişkin petrol talebi tahminlerini yükseltmesi etkili oldu. 28 sanayileşmiş ülkeye danışmanlık hizmeti veren ajansa göre, bu yıl dünya petrol talebi daha önce tahmin edilenden daha az daralacak. Böylece, ajans neredeyse bir yıldır ilk kez 2009 yılına ilişkin tahminlerini yükseltmiş oldu. Öte yandan, dünyanın en büyük petrol tüketicisi konumundaki ABD’de petrol stoklarının düşmesi de fiyatları destekledi. |
12.06.2009 |
Tarımda, AB’ye uygun yapılanma |
Avrupa Birliği (AB) ve uluslar arası kuruluşlardan sağlanacak fonların kırsal kalkınmaya yönelik kullanılmasını sağlamak amacıyla kurulan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKKDK), 399 uzman alımı için sınav açtı. Kurumun yaptığı duyuruya göre, Ankara teşkilâtında görevlendirmek üzere 9 uzman, Afyonkarahisar, Amasya, Balıkesir, Çorum, Diyarbakır, Erzurum, Hatay, Isparta, Kahramanmaraş, Kars, Konya, Malatya, Ordu, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Van ve Yozgat teşkilâtında görevlendirmek üzere 245 uzman açıktan atama yöntemiyle istihdam edilecek. Yine Ankara merkez teşkilâtında görevlendirmek üzere 16 uzman, taşra teşkilâtında çalıştırılmak üzere de 129 uzman kamu kurum ve kuruluşlarından alınacak. Açıktan atanmak üzere başvuracak adayların, KPSS’den asgarî 70 puan almış olmaları gerekiyor. Başvurular, 1 Temmuz-4 Temmuz günleri arasında TKKDK’nın internet sitesi üzerinden alınacak ve istenen belgeler ayna tarihler arasında kuruma iletilecek. Sınav, 26 Temmuz’da Ankara’da yapılacak. |
12.06.2009 |
Tersanedeki patlamaya 3 tutuklama |
Tuzla’da 2 kişinin öldüğü, 1 kişinin de yaralandığı Çelik Tekne Tersanesi’ndeki patlamaya ilişkin tersane müdürü, iş güvenliği mühendisi ile taşeron firma yetkilisi tutuklandı. Çelik Tekne Tersanesi’nde 3 gün önce akşam saatlerinde meydana gelen patlamaya ilişkin soruşturmayı yürüten Tuzla Cumhuriyet Savcısı, olayda sorumlulukları bulunan kişilerin gözaltına alınmasını istedi. Bunun üzerine harekete geçen polislerce gözaltına alınan Çelik Tekne Tersanesi Müdürü Atilla Mehmet B, tersanenin İş Güvenliği Mühendisi Hayati K. ile taşeron firmanın yetkilisi Bahri G, adliyeye sevk edildi. Savcı tarafından sorgulanan 3 kişi, ‘’taksirle 2 kişinin ölümüne, bir kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek’’ suçundan tutuklanmaları talebiyle nöbetçi mahkemeye gönderildi. Bu kişiler, nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine konuldu. |
12.06.2009 |
Terör operasyonunda 16 öğrenciye gözaltı |
Van’da, Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Derneği (YÖDER) üyesi 16 kişi gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, jandarma ekipleri Van merkezde çeşitli evlerde kalan öğrencilere yönelik operasyon başlattı.Sabahın erken saatlerinde başlayan operasyonda, 16 öğrenci jandarma ekipleri tarafından gözaltına alınırken, bu öğrencilerin evlerinde terör örgütü PKK’ya ait yasak yayınların bulunduğu bildirildi. Terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık etmek, örgüte ait yasak yayın bulundurma iddialarıyla gözaltına alınan öğrencilerin, İl Jandarma Komutanlığındaki ifadelerinin alınmasının ardından mahkemeye sevk edileceği öğrenildi. |
12.06.2009 |
Batman’da doğal gaz sevinci |
Enerjİ ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Geçen hafta Batman tarafında yapılan arama çalışmalarında ilk defa yer yüzüne bu kadar yakın bir yerden doğal gaz çıktı” dedi. TRT Türk kanalında bir programa katılan Bakan Yıldız, Türkiye’de petrol olduğuna inandığını belirterek, bir çok bölgede petrol ve doğal gaz arama çalışmalarının sürdürüldüğünü ifade etti. “Ancak bazı şeyleri çok önceden konuşmak biraz ümitlerle oynamak anlamına geliyor’’ diyen Yıldız, şöyle devam etti: ‘’Evet Suriye’de petrol var ama hemen yanı başında mayınlı arazinin içinden biz de petrol çıkarıyoruz. Buradan şu anda günde 2 bin 200 varil ivarında petrol çıkarıyoruz. Bununla ilgili gerek özel sektör gerekse kamu çalışmalarına devam ediyor. Şimdi böyle olunca ben petrol olduğuna inanıyorum ve inşallah biz hükümetimiz zamanında bunu çıkaracağız. Geçen hafta Batman tarafında doğal gaz ile ilgili yapılan çalışmalarda ilk defa yer yüzüne bu kadar yakın bir yerden doğal gaz çıktı. Rezervi konusunda ihtiyatlı davranıyoruz.’’ Türkiye’nin, doğal gaz ihtiyacının sadece yüzde 2,5’ini kendi imkanlarıyla karşıladığını ifade eden Yıldız, bu çalışmalarla beraber önümüzdeki 2 yıl içinde bu oranı yüzde 10’lara çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi. |
12.06.2009 |
Çocuklarınızı TV’den koruyun |
Televizyonun çocuklar üzerindeki etkilerini değerlendiren Tüketiciler Birliği Antalya Şubesi Kadın ve Aile Komisyonu Sorumlusu Şenay Şekeroğlu, “Çocuklarınızı TV’den koruyun” dedi. Şekeroğlu, sürekli televizyon izlenen bir ortamda yetişen ya da aşırı televizyon izleme alışkanlığı olan çocuklarda antisosyallik, arkadaşlarıyla ilişkilerinde olumsuzluk, şiddete eğilim, tembellik, okuma alışkanlığı ve sorumluluk duygusunun gelişmemesi gibi etkilerin ortaya çıktığını söyledi. Televİzyonun çocuklar üzerindeki etkilerini değerlendiren Tüketiciler Birliği Antalya Şubesi Kadın ve Aile Komisyonu Sorumlusu Şenay Şekeroğlu, “çocuklarınızı TV' den koruyun” dedi. Şekeroğlu yaptığı açıklamada, dünyada ve ülkemizde yapılan akademik araştırmaların, sürekli TV izlenen bir ortamda yetişen çocukların büyük bir tehlike altında olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Bilgilenme, öğrenme ve eğlenme amacının dışına taşan televizyon seyretme süresinin, insan hayatının dokuz yılını işgal ettiğini kaydeden Şekeroğlu, “Yapılan araştırmalarda ülkemizin, ABD den sonra en çok TV izleyen ikinci ülke olduğunu göstermektedir. Araştırmalara göre sürekli TV izlenen bir ortamda yetişen ya da aşırı televizyon izleme alışkanlığı olan çocuklarda anti-sosyallik, arkadaşlarıyla ilişkilerinde olumsuzluk, gereksiz korkular, duygu sömürüsü, şiddete eğilim, uykusuzluk veya uyku bozukluğu, tembellik, okuma alışkanlığı ve sorumluluk duygusunun gelişmemesi ve kabiliyetlerin körelmesi gibi etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu konuda uzmanlar 2 yaşından küçük çocukların televizyon izlememesini, bu yaştan sonra ise günlük sürenin 2 saatle sınırlanmasını tavsiye etmektedirler. Bilgilenme, haber alma ve eğlence ihtiyacını karşılayacak şekilde bilinçli bir seyirci ve bilinçli bir aile büyüğü olmaz, kendi yaşamını yaşamak yerine, yaşama seyirci kalmayı sürdürdüğümüz takdirde şu uyarıda bulunmak zorunda hissediyoruz: ‘Dikkat! Evinizde televizyon var!” |
12.06.2009 |
Sokak çocukları kimsesiz değil |
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü İsmail Barış’ın “Sokakta Yaşayan Çocuklar ve Aileleri-İstanbul Örneği’’ konulu doktora tezi, ‘’Sokakta yaşayan çocuklar kimsesizdir’’ imajının doğru olmadığını, parçalanmış da olsa aileleriyle ilişkilerini sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Sokakta yaşayan çocuklar kimsesiz değil
SOSYAL Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü İsmail Barış’ın ‘’Sokakta Yaşayan Çocuklar ve Aileleri-İstanbul Örneği’’ konulu doktora tezi, ‘’Sokakta yaşayan çocuklar kimsesizdir’’ imajının doğru olmadığını ortaya koyuyor. Uzmanlar konuyle ilgili şu bilgilere yer veriyor. -Sokakta yaşayan çocukların yaş grupları 15-19 arasında yoğunlaşıyor ve gün geçtikçe yaş grubu sınırları aşağı ve yukarı olmak üzere değişiyor. -Araştırmaya katılan her 5 çocuktan biri 9 yaşından önce, her 5 çocuktan 2’si ise 11-12 yaşlarında sokakta yaşamaya başlıyor. -Sokakta yaşayan çocukların yüzde 43.4’ü okula gitmezken, yüzde 71’i ilköğretimi terk etmiş. -Çocuklar ortalama 2-3 yıl sokakta yaşıyor. Yüzde 55.3’ü bir yıldan az bir süre sokakta kalıyor. -Sokakta yaşayan çocuklar, parçalanmış da olsa aileleriyle ilişkilerini sürdürüyor. Çocukların yarıya yakını ailesiyle sıklıkla görüşürken, sadece yüzde 9.6’sı yakınlarıyla hiç görüşmüyor. Tez çalışması, çok yaygın olan ‘sokakta yaşayan çocuklar kimsesizdir’ imajının doğru olmadığını ortaya koyuyor. |
12.06.2009 |
Olimpa her ihtiyaca cevap verecek |
İSTANBUL'UN gözde yerleşim yeri Başakşehir’de yeni bir alış veriş merkezi yükselecek. Fuzul Yapı, alış veriş merkezi Olimpa’yı hayata geçiriyor. Ulaşım ve altyapı problemlerini tamamen çözmüş, modern, planlı ve sürekli gelişen, Başakşehir’in cazibesi Olimpa ile daha da artıyor. Olimpa AVM & Residence, bölgede imar planında başka ticaret alanı olmadığı için, gelecekte bölgede tek ve emsalsiz bir merkez olmaya aday. Olimpa’nın tanıtımı için için Mahmutbey’deki Holiday Inn Otelde düzenlenen toplantıda konuşan Pazarlama Müdürü Ümit Bozkurt, Olimpa’nın her ihtiyaca cevap verecek şekilde planlandığını söyledi. Olimpa’nı, 10.10.2010 tarihinde hizmete açılması planlanıyor. |
12.06.2009 |
Okullar kapanıyor, dertleri kapanmıyor |
MERSİN Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Faik Kanatlı, Türkiye’de ilköğretim okullarında kaliteli eğitim anlamında pek çok eksiklik bulunduğunu, bu sorunların kırsal kesimdeki okullarda daha da göze çarptığını söyledi. Köylerdeki ilköğretim okullarındaki temel sorunun, bu okullara sürekli genç öğretmenlerin tayin edilmesi, deneyimli öğretmenlerin şehirde birikmesi olduğunu kaydeden Kanatlı, ‘’Bu durumda, deneyimli ile genç öğretmenler arasında etkileşim gerçekleşmiyor. Aynı zamanda, köy okullarındaki öğretmenler sürekli oradan kaçmak için çarelere başvuruyor. Bu sebeple öğretmen ile öğrenci arasındaki zamana dayalı karşılıklı güven sağlanamıyor’’ dedi. Kırsal alandaki varlıklı kesimin de kentsel imkânları değerlendirmek istediğini, köyü tercih etmediğini belirten Kanatlı, ‘’Böylece iyi ve kötü öğrenciler arasındaki etkileşim gerçekleşmiyor. Köyde kalanların önlerinde iyi örnekleri kalmıyor. Köydeki beklenti kırılıyor, hedef olmuyor. Son gittiğim bir köy okulunda Anadolu ve fen lisesini kazanan hiç yoktu. Öğrencilerin kazanabileceklerine dair inançları da yoktu, çünkü önlerinde örnek bulunmuyordu’’ diye konuştu. Doç. Dr. Kanatlı, kent ile kırsal alan arasındaki uçurumun deneyimli öğretmenlerin orada bulunması ve sorunların yerinde çözülmesiyle aşılabileceğini kaydetti.
BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLI OKULLAR
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim görevlisi Ömer Aslantaş ise köylerde genellikle ‘’birleştirilmiş sınıflı’’ yani bir öğretmenin birden fazla sınıfı okuttuğu okullar bulunduğunu, Türkiye’deki yaklaşık 35 bin ilköğretim okulundan 17 bininin bu durumda olduğunu söyledi. Birleştirilmiş sınıflı okullarda en fazla 4 öğretmen bulunduğunu ama çoğunun tek öğretmenli olduğunu ifade eden Aslantaş, ‘’Türkiye’de tek öğretmenli yaklaşık 7 bin 800 okul var. Bunların eğitim ve öğretim konusunda hangi düzeyde olacağı ortada. Öğretmenler de bu konuda yeterli donanımlara sahip olmadan göreve başlıyor çünkü yeterli staj yapmıyor’’ dedi. Son yıllarda taşımalı eğitim uygulamasının başlatıldığını hatırlatan Aslantaş, şöyle konuştu: ‘’Bu sistemin özellikle 1, 2 ve 3’üncü sınıf öğrenciler üzerinde olumsuz etkileri oldu. Bu okullardaki eğitim ve öğretimin kaliteli olduğunu kimse iddia edemez. Taşımalı sistemin ortaya çıkardığı diğer bir durum, öğretmenlerin köylerde yaşamamasının oluşturduğu olumsuzluk. Önceden öğretmenler köylerde yaşar, yaygın eğitim bu şekilde gerçekleştirilirdi. Köydeki herkesle iletişim halindeydi. Yaşlısı, genci, hiç fark etmeden yaygın eğitim gerçekleştiriliyordu. Şimdi bu durum da ortadan kalktı.’’ Ömer Aslantaş, Türkiye’de en çok birleştirilmiş sınıflı köy okuluna sahip ilin Şanlıurfa, en az okula sahip ilin Yalova olduğunu sözlerine ekledi. |
12.06.2009 |
Kırık not depresyon sebebi |
ÖĞRENCİLER alacakları karneye odaklanırken uzmanlar da velileri karnesinde zayıf notu olan çocuklarına iyi davranmaları konusunda uyarıyor. Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Abay, velilerin yanlış davranışlarının, karnesinde zayıfı olan çocukların psikolojisini olumsuz etkileyeceğini söyledi. Prof. Dr. Abay, velilerin çocuklarının başarısızlıklarını onların kişiliklerine mal etmemeleri gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Okul başarısızlıkları depresyon ve anksiyete bozukluklarına neden olabilir. Veliler ne olursa olsun çocuklarından sevgilerini eksik etmemeli. Başarısızlık durumlarını kişiliklerine mal ederek onları benlik algılarıyla ilgili olumsuz düşüncelere sevk etmeyin. Başarısızlıkların nedenlerini belirleyip bir sonraki dönemde bunların telâfisi üzerinde çalışmak hem anne baba için hem de çocuk için daha verimli olacaktır.’’ |
12.06.2009 |
ÖSS’ye girecek özürlülere ücretsiz servis |
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Müdürlüğü (İSÖM), 14 Haziran Pazar günü ÖSS’ye girecek özürlülere ücretsiz servis hizmeti verecek. Konuya ilişkin yapılan açıklamada, İstanbullu özürlülerin hayatlarını kolaylaştırmak ve hayat standartlarını yükseltmek için çalışmalarını sürdüren İSÖM’ün, bu yılki ÖSS’de İstanbullu özürlüler için ücretsiz servis hizmeti vereceği bildirildi. İSÖM’ün ücretsiz servis hizmetinden yararlanmak isteyen ve önceden arayarak başvuruda bulunan özürlülerin, İSÖM servisleriyle evlerinden alınarak sınava girecekleri merkezlere götürüleceği ifade edilen açıklamada, özürlülerin sınav sonunda yine aynı servislerle evlerine ulaştırılacakları kaydedildi. Açıklamada, toplu taşıma araçlarını kullanamayacak durumda olan özürlülerin yararlanabileceği bu hizmetle, sınav stresi yaşayan özürlü adayların toplu taşıma sisteminde karşılaşacakları muhtemel sorunların da önüne geçilmesinin hedeflendiği ifade edildi. Açıklamada, İSÖM’ün ücretsiz servis hizmetinden yararlanmak isteyen İstanbullu özürlülerin ‘’Alo 153’’ü arayarak ön kayıt yaptırmaları, ev adresi ve sınava girecekleri merkezlerin bilgilerini bırakmalarının yeterli olacağı bildirildi. |
12.06.2009 |
Sarıkamış'ta sobalar hâlâ yanıyor |
KARS'IN Sarıkamış ilçesinde gece hava sıcaklığının sıfır dereceye kadar düşmesi dolayısıyla evlerde sobalar hâlâ yakılıyor. Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte yurdun batı bölgelerinde vatandaşlar denize girerken, Sarıkamış’ta kıştan kalma günler yaşanıyor. Sarıkamışlılar, ısınmak için ev ve iş yerlerinde soba yakarken, dışarıda da mont gibi kışlık elbiseleri giydikleri dikkati çekiyor. İlçe sakinleri, yaz mevsiminde bile odun ve kömür yaktıklarını belirterek, bu sebeple ekonomik sıkıntı yaşadıklarını ifade etti. |
12.06.2009 |
Karne ve tatil heyecanı |
İLKÖĞRETİM ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci, bugün karne alarak yaz tatiline çıkacak. 2008-2009 eğitim-öğretim yılı bugün sona erecek. İlköğretim ve liselerde öğrenim gören 15 milyona yakın öğrenci, 8 Eylül 2008’de başlayan eğitim-öğretim maratonunu tamamlayarak, yaklaşık 3.5 ay sürecek tatile başlayacak. İlköğretim 6. sınıf öğrencileri ise karne heyecanıyla sınav heyecanını ard arda yaşayacak. İlköğretim 6. sınıfta okuyan yaklaşık 1 milyon 100 bin aday, 13 Haziran Cumartesi günü Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) katılacak. Lise son sınıf öğrencileri de hem mezun olmanın hem de 14 Haziran Pazar günü gerçekleştirilecek Öğrenci Seçme Sınavı’nın (ÖSS) heyecanını bir arada yaşayacak. Katılacakları sınavı kazanacak ilköğretim ve lise mezunları, kayıt ve tercih işlemleri dolayısıyla tatilde de yoğun tempoyu sürdürecek. 2009-2010 eğitim-öğretim yılı, Ramazan Bayramı’nın ardından 24 Eylül 2009 Perşembe günü başlayacak. |
12.06.2009 |
Yeni Asya Gazetesi PDF olarak yayında |
Yenİ Asya Gazetesi’ni web sitesinden artık sadece metin olarak değil aynı zamanda PDF olarak da okuyabilecek elekronik ortamda gazete okuma keyfini yaşayabileceksiniz. Ayrıca gazetemizin ve vermiş olduğumuz eklerin son 6 ayının arşivlerine de PDF formatında ulaşabilirsiniz. www.yeniasya.com.tr sitemizden “Bu günkü gazeteyi görüntüle” linkinden veya internet tarayıcınızda adres çubuğuna pdf.yeniasya.com.tr adresini girerek PDF sayfamıza ulaşabilirsiniz. PDF dosyalarını görüntülemek için bilgisayarınızda PDF okuyucu program yüklü olmalıdır. Sorularınız için Yeni Asya Bilgi İşlem’den bu konuda teknik destek alabilirsiniz. Eposta: [email protected].
Tel: 0(212) 655 88 59/417-611
Bekir Arslan |
12.06.2009 |
Sinekkuşları jetlerden hızlı |
ABD’de yapılan bir araştırmada, erkek sinekkuşlarının, dişileri etkilemek için uçarken ulaştıkları hızın ‘’savaş jetlerinden daha fazla’’ olduğu belirtildi. California Berkeley Üniversitesinden araştırmacı Christopher Clark, saniyede 500 poz çeken yüksek hızlı kameralarla, kur yapan erkek Anna sinekkuşlarının pike uçuşlarını çekti. Doldurulmuş dişi kuşları kullanarak, erkek kuşları cezbeden Clark, akrobat kuşların vücut boyları ile karşılaştırdığında hızlarının ‘’bir savaş jetinden ya da atmosfere giren uzay mekiğinden daha hızlı’’ olduğunu belirledi. Christopher Clark, sinekkuşlarının, durmak için kanatlarını açtıkları andaki ani hızlarının, ‘’herhangi bir organizmanın daha önce kaydedilen hava manevralarından daha hızlı’’ olduğunu kaydetti. |
12.06.2009 |
Milyonlarca kişi mülteci olacak |
İklİm değişikliğinin önümüzdeki on yıllar boyunca sebep olacağı kuraklık ve deniz seviyesinde yükselme gibi olayların, milyonlarca kişiyi evlerini terk ederek göç etmek zorunda bırakacağı ve kitlesel göçler için yeni bir plana gerek duyulduğu belirtildi. BM Üniversitesi, CARE International ve Columbia Üniversitesi tarafından hazırlanan raporunda, gittikçe ağırlaşacak afetlerden kaçacak kitlelere yardımcı olmak üzere yeni fonlara ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Çevresel faktörlerin sebep olduğu göç ve yer değiştirmelerin, ölçek ve kapsam olarak öngörülemeyen bir fenomen olma potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekilen raporda, önümüzdeki on yıllarda iklim değişikliğinin güvenlikli ve yaşanabilir yerler bulmak için milyonlarca kişiyi harekete geçireceği ya da evlerini terk etmeye zorlayacağı kaydedildi. Raporda, kesin mülteci sayısını tahmin edebilme konusunda iklim değişikliğiyle ilgili bilim alanının çok yeni olduğu hatırlatıldı, ancak Uluslararası Göç Örgütünün 2050’ye kadar çevresel etkenler sebebiyle 200 milyon mülteci olacağı tahminine yer verildi. Söz konusu raporda, özellikle Tuvalu ve Maldivler gibi ada devletler, Afrika’nın Sahel bölgesi ile Meksika’daki kurak bölgeler, Bangladeş ile Vietnam ve Mısır’daki deltalar gibi bölgeler en hassas yerler arasında gösterildi. Nüfusun yoğun olduğu Ganj, Mekong ve Nil Nehri deltalarında deniz suyunun bir metre yükselmesi durumunda 23,5 milyon kişinin etkileneceği belirtilen raporda, bu bölgelerde halen yoğun olarak işlenen tarım alanlarının da 1,5 milyon hektar azalacağı ifade edildi. İklim değişikliği üzerinde çalışan uzmanlar, deniz suyu seviyesinin bu yüzyılda en az bir metreye kadar yükselebileceğini öngörüyor. Bu konuda yatırımın gerekliliğine dikkat çekilen raporda, mevcut yükümlülüklerin yanı sıra yeni ve ilâve fonlar oluşturulması gereğine işaret edildi. Raporda ayrıca, iklim değişikliğinin sebep olacağı afetlerin kurbanı olacak mültecilerin yeni haklara sahip olmaları gerekebileceği ve yeni daimî yerleşimler kurulması ihtiyacını doğuracağı ifade edildi. |
12.06.2009 |
Çinli Haiyan Li Müslüman oldu |
Türkİye’dekİ aile yapısı, temizlik, insanların iyi alışkanlıkları ve güzel ortamından etkilenen Çinli kadın Müslüman oldu. Batman’da mobilya aksesuarı üzerinde faaliyet yürüten Raudi firmasında çalışan Haiyan Li ya da yeni adıyla Leyla, firmanın en çalışkan elemanlarından. Türkiye’deki aile yapısı, temizlik, insanların iyi alışkanlıkları ve güzel ortamından etkilenen Leyla, İslâmiyet’i benimseyip Kelime-i Şehadet getirdi. Daha önce dinî inanışı olmadığını ancak Budizm’e sempati duyduğunu söyleyen Leyla, “Batman’a geldikten sonra İslâmiyet’i araştırma fırsatı buldum. İnsanlara güzeli iyiyi yapmalarını tavsiye eden bu güzel dinî benimsedim. Kelime-i Şehadet getirip Müslüman oldum.” dedi. Ailesinin İslâmiyet’i seçmesine “İslâmiyet güzel bir dindir, seni mutlu edecekse olabilirsin” sözleri ile cevap verdiğini belirten Leyla, Batman’da en çok büryan ve tandır ekmeğini sevdiğini söyledi. İnsanları çok kibar ve cana yakın bulduğunu belirten Leyla, Batman’da olmaktan mutlu olduğunu ifade etti. |
12.06.2009 |
Gökten kurbağa yağdı |
Japonya’da bir süredir gökten kurbağa yağması halkı ve bilim adamlarını hayrete düşürdü. Japon basınında yer alan haberlere göre, ay başından bu yana Ishikawa bölgesindeki bazı şehirlerde gökten ölü kurbağa yağdı. Nanao şehrinde 55 yaşında bir adam yakalandığı kurbağa yağmurunun tuhaf bir ses ortaya çıkardığını söylerken, bir başka şehir sakini de otoparkta otomobilinin ön camlarının 100’den fazla ölü kurbağa ile kaplandığını anlattı. Ölü kurbağa yağmurunun 48 saat sonra Hakusan şehrinde de görüldüğü yetkililerce bildirildi. Bilimadamları, şiddetli fırtına ve deniz hortumlarının kurbağa ve balık gibi hayvanları alıp başka bir yere yağdırabileceği açıklamasını getirirken, Kanazawa Meteoroloji Gözlemevi yetkilileri, bölgede şiddetli bir rüzgâr kaydedilmediğinden kurbağaların nasıl geldiğini anlayamadıklarını belirttiler. |
12.06.2009 |
Reklâm mailleri fazla okunmuyor |
Ürün ve firma tanıtımlarında e-pazarlama yöntemini tercih eden şirketlerin gönderdiği elektronik postaların (mail) Türkiye’de yüzde 10-15 arasında okunduğu bildirildi. Elektronik posta gönderen bir firmanın genel müdürü Emre Barlas, yaptığı açıklamada, son yıllarda gelişen teknolojiye paralel olarak ürün tanıtımlarında internetin yoğunlukla tercih edilmeye başlandığını söyledi. E-pazarlama sayesinde şirketlerin aynı anda yüz binlerce kişiye ulaşabildiğini bildiren Barlas, şöyle konuştu: ‘’Hatta bu konuda sektör bile oluştu. Bilgisayar programı hazırlamayı bilen herkes elde ettiği elektronik posta adreslerini satma yoluna gitti. Toplu elektronik posta atan firmaların Türkiye genelinde gönderdiği elektronik postaların okunurluk oranı çok az. Türkiye’de bir kampanyanın okundu oranları yüzde 10-15’i geçmiyor. Yani insanlar reklâm içeren elektronik postalarını açmadan siliyor.’’ Dünya genelinde bile pazarlama amaçlı elektronik postaların okunurluk oranının yüzde 25’in üzerine çıkmasının başarı olarak nitelendirildiğini ifade eden Barlas, birçok büyük kuruluşun bu oranları arttırmak için mücadele verdiğini bildirdi. |
12.06.2009 |
Türk profesörün buluşu İtalyan uydusunda |
Türk araştırmacı Prof. Dr. Adnan Akay’ın uluslar arası patentini aldığı sarsıntı gideren buluşu, İtalya’nın gelecek yıl uzaya göndereceği gözlem uydusu UNISAT’a adapte edildi. Mikroteknolojiyle geliştirilen cihaz, uydunun hassas devrelerinin fırlatma sırasında oluşan sarsıntıların etkisiyle bozulmasını önleyecek. Bilkent Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Adnan Akay, Roma Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Antonio Carcaterra ile ortaklaşa geliştirdiği ‘’sarsıntı kesici’’ teknolojisinin, 4 yıl önce uluslar arası patent aldığını bildirdi. Dünya genelinde pek çok araştırma grubunun sarsıntıdan enerji üretme ve istenmeyen sarsıntıların giderilmesi konusunda çeşitli teknolojiler üzerine çalıştığını anlatan Akay, ABD’nin Carnegie Mellon Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı olduğu dönemde İtalya Roma Üniversitesi ile yaptıkları ortak çalışmadan çıkan buluşun patentini alarak, daha sonra uyduda kullanmak üzere bu teknolojiyle cihaz geliştirmeye başladıklarını dile getirdi. |
12.06.2009 |