Röportaj |
HÜSEYİN KÜÇÜKOĞLU |
Gazetemizi tanıtmak için köy köy dolaştık |
Sayın Fuat Dede, bize kendinizi tanıtır mısınız?
1935 Diyarbakır Silvan doğumluyum. 1946’da ilkokulu bitirdim. O zamanlar Silvan’da ortaokul olmadığı için bir terzinin yanında çıraklığa başladım. 1956’da askere gittim, 1958’de terhis olduktan sonra terzi dükkânı açtım. 1990’da Mersin’e yerleştim.
Risâle-i Nur’u ve Yeni Asya’yı nasıl, nerede ve ne zaman tanıdınız?
1960’lı yıllarda Silvan’a bağlı Tokluca köyü imamı Ali hoca ile tanıştım. Aynı zamanda akrabam olan Ali hoca bana bir gün; “Seninle kardeş olmak istiyorum” dedi. “Olalım hocam” dedim. Bunun üzerine bana okumam için Uhuvvet Risâlesini verdi. Bu vesile ile derslere gitmeye başladım. Bu arada Diyarbakır’daki Askeri Yıldız, Aziz Dinlen ve dişçi Hacı Kadri’lerle tanıştım. 1962’de Urfa’daki kardeşleri hem görmek hem tanışmak için gittim. Akşam tanışma oldu. Tavafuk, o gün Mustafa Polat da oraya gelmişti, tanıştık. “Ben Erzurum’da Hürsöz gazetesini çıkarıyorum” dedi. Ben de bir senelik abone oldum. 1970’te İstanbul’daki Zübeyir Gündüzalp, Mehmet Kutlular, N.Mustafa Polat gibi ağabeylerin istişare sonucu aldıkları karar neticesi Yeni Asya çıktı ve biz de hemen abone olduk.
Yeni Asya’nın size ve ailenize kazandırdığı değerler nelerdir?
Evvelâ rahmetli eşim bana çok yardımcı oldu. Oğlum Veysi de gazetemize sahip çıktı. Ortaokul ve lise talebesi iken Silvan’da, gazetemizin (40-50 adet) dağıtımını yapar, haber ve yazılar gönderirdi. Biz de beş-on kişi beraber köylere hem ders, hem de gazetemizin tanıtımını yapmak maksadıyla giderdik.
Sizi Yeni Asya gazetesine bağlayan asıl sebepler nelerdir?
Yeni Asya, Risale-i Nur’un kıyamete kadar geçerli şaşmaz düsturlarını kendine rehber edip, Hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmemiştir. Daima doğruyu yazmış, gelenin keyfi için geçmişe sövmemiştir. Bütün ihtilâllere, sağdan gelsin soldan gelsin, karşı çıkmıştır. Demokrat çizgisinden asla taviz vermemiştir.
Yeni Asya’nın çıktığı yıllarda Silvan’da hizmetler ne durumdaydı?
O yıllarda deshanemiz olmadığı için dersler evlerde yapılıyordu. 1972’de Sadettin Çelik (Astsubay Başçavuş) tayin edilerek Silvan’a geldi. Onun çalışkanlığı, fedakârlığı ve himmeti sayesinde Silvan’a dershane yapılması gerçekleştirildi. Diğer taraftan üç tane anarşist solcu fraksiyon vardı. Bunlar zaman zaman birbirleriyle çarpışırlar, halkı canından bezdirirlerdi.
Yeni Asya ile ilgili bir hatıranızı bize anlatır mısınız?
Silvan köylerine gazetemizi tanıtmak için her Pazar bir köye beş-on kişi giderdik. Bir defasında yollar kardan kapanmıştı, ancak geleceğiz diye söz vermiştik. Sadettin Ağabeyin (Çelik) bmv marka gayet güçlü bir motorsikleti vardı. Ona, iki kişi binerek, çok zor şartlar altında köye gittik, dersimizi yaptık, gazetemizi de tanıttık elhamdülillah. Bir başka hatıra da şöyle: Silvan’da görev yapan Gaziantepli Mehmet Gebren Hoca vardı, edebiyat öğretmeni. Çavuş lakaplı Ramazan Fidan’ın bahçesinde her hafta çiğ köfte yapar, tanıdık dost ve akrabalarımızı davet ederdik. Çok güzel dersler yapılır, gazetemizin tanıtımı da sohbet esnasında dile getirilirdi.
Silvan’dan göç etme sebebiniz neydi?
Orada faili meçhul cinayetler çok işleniyordu. Ölenin ne için öldürüldüğü ve kimler tarafından öldürüldüğü bilinemiyordu. Katiller bulunamıyordu. Ben de oğlum Veysi ile anlaşarak ailece göç etme kararı aldık.
Son olarak Yeni Asya okuyucularına ne söylemek istersiniz?
Yeni Asya gazetesini seviyorum, okumaya devam ediyorum, devam edeceğim vesselâm. |
HÜSEYİN KÜÇÜKOĞLU / Mersin 19.05.2009 |