HASAN Var, bakır el işlemeciliğinin 1960’lı yıllardan itibaren, özellikle Erzincan’da küçük atölyelerde gelişerek yaygınlaştığını, kendisinin 1980 yılında Erzincan’dan İzmir’e geldiğini ve 7 aydır tarihi Kızlarağası Hanında sanatını sürdürmeye çalıştığını söyledi.
Bakır el işlemeciliğinin tecrübe, sabır ve çok çalışma gerektirdiğini ifade eden Hasan Var, atölye olarak da kullandığı dükkanında çaydanlık, semaver, nargile, ibrik, tas, tepsi, duvar tabakları, kahve, çay, zemzem takımları gibi ev eşyalarıyla bileklik, küpe, kolye, yüzük benzeri süs eşyaları yapıyor. Bakır el işlemeciliğinin usta çırak ilişkisi temelinde yaşayabileceğini, buna gönül vermeden sanatın erbabı olunamayacağını anlatan Var, ‘’Sabır da çok önemli. Çok incelik isteyen bir sanat. Desen ve motifler zihne nakşetmeli ki, kopyalama yapılmaması gerekir. Tabiattan taklit edilen desen ve motifler, stilize edilerek bakıra işlenir. Son yıllarda özellikle hızlı üretim amacıyla sanatımız makine el işçiliğine dönüştü. Sanat orijinallığını kaybetti. Böyle olunca ticari değerini de kaybetti. Sanatı eski ruhuna kavuşturmalıyız. Beni en çok kaygılandıran sanatın yok olmaya yüz tutması. Bu sanatı icra eden çok az usta kaldı. Sanatın erbapları maalesef bir elin parmaklarını geçmiyor. Çabamız bakır el işlemeciliğini özgünlüğünü bozmadan yaşatmaktır.’’
Kızlarağası Hanının tarihi niteliği nedeniyle çok sayıda turistin uğrak yeri olduğunu, yabancı turistlerin yaptığı ürünlere çok ilgi gösterdiğini söyleyen Var, şunları kaydetti: ‘’Bakırı ve el işlemeciliğini çok seviyorlar. Desen ve motifler de dikkatlerini çekiyor. Ayrıca, yaptığım eski Anadolu kültüründe gündelik hayatta kullanılan ibrik, tas, nargile gibi ev eşyası da çok cazip geliyor. Aslında bu özellik hem sanatımızı canlandırabilir, hem de geçim kaynağı olmaya devam etmesini sağlayabiliriz. Zaten yabancı turistler el işçiliği ve özgün olmasına dikkat ediyor. Yani bakır el işlemeciliğini özgünlüğünü bozmadan yaşatma ve para kazanma aynı anda mümkün.’’
|
İSTANBUL Eminönü’ndeki Rüstempaşa Medresesi’nde açılan “Bediüzzaman’ın Kastamonu Yılları Sergisi” 5 Nisan’a kadar açık kalacak.
“Barla Platformu” tarafından hazırlanan sergide, Bediüzzaman’ın Kastamonu hayatına ait hatıra ve fotoğraflar başta olmak üzere Risâle-i Nur’un telifiyle ilgili belgeler sergileniyor. Sergide, el yazması Risâlelerle, o döneme ait bazı resmî yazışmaların kopyaları de ziyaretçilerin dikkatine sunulmuş. Risâle-i Nur’un matbaalarda basılmadan önce teksirle çoğaltılan nüshalarının da yer aldığı sergi, hayatlarını Bediüzzaman için feda eden Binbaşı Asım Önerdem, Hafız Ali ve Hasan Feyzi Yüreğil’i anlatan “3 şehitler” bölümü de yer alıyor. Sergide, karikatüristimiz İbrahim Özdabak’ın çizdiği “Büyük şehidin ulu misafiri” adlı bir tablo da sergileniyor.
|
PTT Genel Müdürlüğü, ‘’saltanat kayıkları’’ konulu anma pullarını satışa sunacak.
PTT’nin yazılı açıklamasına göre, anma pulları ile bu pullara ait ilk gün zarfı da bugün satışa çıkarılacak. Kayıtlı aboneler ve ilgilenenler için aynı tarihte, ‘’Saltanat Kayıkları 02.04.2009, İstanbul’’ ibareli ilk gün damgası, Beşiktaş PTT Merkez Müdürlüğü-İstanbul adresinde yerine getirilecek.
|
ÜNLÜ televizyon dizisi Uzay Yolu’nun (Star Trek) 12. sinema filmi çekiliyor.
Variety dergisinin haberinde, 11. bölümü Mayıs ayında ABD sinemalarında gösterime girecek olan filmin 12. bölümü için Hollywood’da çalışmalara başlandığı bildirildi. Filmin, ‘’Lost’’ ve ‘’Alias’’ dizileriyle ‘’Görevimiz Tehlike 3’’ ve ‘’Cloverfield’’ gibi filmlerle tanınan Amerikalı yapımcı J.J. Abrams’ın da katkıda bulunduğu 11. bölümünün, yazın en büyük gişe başarısına ulaşan filmlerden olması bekleniyor.
|