|
|
|
Yeni paketlere ihtiyaç var |
TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ‘’Türk milleti hükümetten, toplumun her kesimini rahatlatacak ve halkı bütünüyle kucaklayacak ekonomik tedbir paketleri bekliyor’’ dedi.
TESK: Her kesimi rahatlatmak gerekiyor
Palandöken yaptığı yazılı açıklamada, 29 Mart Pazar günü yapılan yerel seçimlerde galip veya mağlup aranmaması, milletin verdiği mesajın doğru algılanması gerektiğini belirtti. Esnaf ve sanatkarın milletin oylarıyla işbaşına gelenlerin topluma hizmette başarılı olmasını istediğini vurgulayan Palandöken, şunları kaydetti: ‘’Türk milleti hükümetten toplumun her kesimini rahatlatacak ve halkı bütünüyle kucaklayacak ekonomik tedbir paketleri bekliyor. Her dönemde ekonomik krizlerin ağırlığını dar gelirli kesimler yüklenmiştir. Oysa esnaf ve sanatkarlar, küçük işletmeler, üretici köylüler ve çalışanlar için ekonomik tedbir paketleri gerekmektedir. Bu kesimler ayağa kalkarsa tüm Türkiye belini doğrultacaktır.’’
|
02.04.2009
|
|
|
İŞSİZLİKLE İLGİLİ VERİLERDE KÖTÜLEŞME DEVAM EDECEK |
Hükümetin krizle ilgili olarak açıkladığı tedbir paketlerinin ekonomiye faydasının artması için birtakım yeni tedbirlerin alınmaya devam edilmesi gerektiğini vurgulayan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, "Çünkü işsizlik rakamlarının geldiği nokta istihdam konusunda ciddî sıkıntıların ortaya çıktığını göstermektedir. İşsizlikle ilgili verilerde bir müddet daha kötüleşmeler göreceğimizi tahmin ediyoruz” dedi. Büyükekşi, krizin etkisinin en aza çekilmesi için tedbirlerin daha da geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
ÜRETİM VE İSTİHDAM
Adana Ticaret Odası Başkanı Şaban Baş da, seçim sürecinin tamamlanmasının ardından ''artık geri plana atılan'' ekonomiye odaklanılması gerektiğini belirtti. 29 Mart yerel seçimlerinin tamamlanmasıyla birlikte, iş dünyasının beklentilerini karşılayabilecek önlemlerin hayata geçirilememesi durumunda ekonomide ve istihdamda yeni olumsuzluklar yaşanabileceği kaygısını duyduklarını belirten Baş, “Hükümetin üretimi arttırıcı ve istihdam sağlayıcı çalışmalara hız vermesini bekliyoruz” dedi.
TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi(TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, işsizlik ile ilgili verilerde bir müddet daha kötüleşmeler görüleceğini söyledi. Artan işsizlik karşısında hükümetin Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasına başvuru ve değerlendirme süresinin 1,5 ayı bulduğunu ifade eden Büyükekşi, bu sürenin daha kısa olması gerektiği kaydetti.
Büyükekşi, Aydın Ticaret Borsası’ndan Mart ayı ihracat rakamlarının açıklanması amacıyla düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, Türk milletinin yerel seçimler vesilesi ile çok temel mesajlar verdiğine dikkat çekti. Bunları çok iyi okumak gerektiğini ifade eden Büyükekşi, “Milletimiz hükümetimize (ekonomik krize daha fazla odaklan, bu konuda çaba ve faaliyetlerini arttır) diyor. Aynı şekilde muhalefete de (daha fazla hazırlık yap ve alternatif politikalar geliştir) diyor. Öte yandan (siyasetin hayatımı etkileyen tüm sonuçlarına son derece duyarlıyım. Takım tutar gibi taraf tutmuyorum. Hepinizi çok yakından izliyorum, o yüzden herkes attığı her adıma dikkat etsin) diyor.” değerlendirmesinde bulundu. Yerel seçimlerin Türkiye siyasetine kalite katacağını savunan TİM Başkanı, milletin hizmet standartlarının ve siyasetten beklentilerinin yükseldiğini söyledi.
Artık rahat bir şekilde Türkiye’nin gerçek gündemi olan global ekonomik krize dönülebileceğini belirten Büyükekşi, hükümetin art arda açıkladığı ve toplam maliyetinin 36,4 milyar TL olduğu tahmin edilen 5 tedbir paketinin ekonomi açısından son derece faydalı olduğunu kaydetti.
Başbakan’ın 1 milyar TL’nin Kredi Garanti Fonuna konulacağını açıklamasından da memnuniyet duyduklarını dile getiren Büyükekşi, “Elimizden gelen her türlü desteği vermeye hazırız. Detaylarının belirlenip uygulamaya geçilmesini bekliyoruz” dedi.
Bu paketlerin ekonomiye faydasının artması için bir takım yeni tedbirlerin alınmaya devam edilmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, şöyle konuştu: “Çünkü işsizlik rakamlarının geldiği nokta istihdam konusunda ciddi sıkıntıların ortaya çıktığını göstermektedir. İşsizlik ile ilgili verilerde bir müddet daha kötüleşmeler göreceğimizi tahmin ediyoruz. Artan işsizlik karşısında bizim önerimiz SSK ve muhtasar vergilerinin yüzde 25’nin tüm çalışanlar için bir yıl süre ile İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması idi. Hükümetimizin düzenlemesi, Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasının süresini 3 aydan 6 aya uzatılması ve ödenecek rakamın iki katına çıkarılması şeklinde oldu. Başvuru ve değerlendirme süresi yaklaşık 1,5 ay sürüyor, bu sürenin daha kısa olması gerektiğini düşünüyoruz. Bizim aldığımız önlemleri bir an önce daha da geliştirmemiz, krizin bizi en az düzeyde etkilemesini sağlayacaktır.”
İhracatta düşüş sürüyor
Türkİye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin 2009 yılı mart ayı ihracatı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 34,92’lik düşüşle 7 milyar 127 milyon dolar oldu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, mart ayı ihracat rakamlarını, Aydın’da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Büyükekşi’nin verdiği bilgiye göre, Türkiye’nin mart ayındaki ihracatı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde yüzde 34,92 düşüşle 7 milyar 127 milyon dolar dolar oldu. İlk üç aydaki ihracat 21 milyar 9 milyon dolar, Şubat ayı itibarıyla geriye dönük bir yıllık ihracat ise yüzde 2,71’lik artışla 117 milyar 216 milyon dolar oldu.
|
Ümit Kızıltepe
02.04.2009
|
|
|
Kriz, sağlığı da vuracak |
DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ), global ekonomik krizin, zaman içinde sağlık alanında krize ve ardından da sosyal krize dönüşme tehlikesi bulunduğuna dikkati çekerek, ülkeleri sağlık politikalarını gözden geçirerek önlemler almaya çağırdı.
DSÖ’nün üst düzey yetkililerinin 19-20 Ocak günlerinde Cenevre’de yaptıkları ve ekonomik krizi değerlendirdikleri Üst düzey Danışma Toplantıları’nın sonuç raporu, örgütün resmi internet sitesinde yayımlandı. Raporda, ekonomilerin karşı karşıya kaldığı sorunların, sağlık harcamalarını, sağlık hizmetlerini ve tedaviye erişim olanaklarını ciddi şekilde sekteye uğratabileceğine işaret edilerek, özellikle erken tanı ve teşhis mekanizmalarının korunması ve devam eden yatırımların durdurulmaması çağrısı yapılıyor. ‘’Sağlık alanında tüm ülkeler global ekonomik krizden etkilenecek, ancak bazı ülkeler diğerlerinden daha kötü yara alacak’’ denilen raporda, ‘’ekonomik krizin, sosyal alanda ve sağlık alanında krize dönüşme tehlikesi bulunduğu’’ belirtiliyor. Krizden en çok gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin etkileneceği ifade edilirken, bu ülkelerde 2000-2006 yılları arasında, gelişmiş ülkelerden sağlanan yardımlarla sağlık harcamalarının arttığı, şimdiyse bu yardımların kesilmesi tehlikesi bulunduğu belirtilerek, ekonomisi sorunlar yaşayan gelişmiş ülkelere ‘’taahhütlerinizi yerine getirin, sağlık yardımlarını kesmeyin’’ çağrısı yapılıyor. Raporda, sağlık harcamalarının kesilmemesi, sağlık harcamalarında artışa gidilemiyorsa bile bütçenin daha etkin kullanımının sağlanması, ülkeler arasında ve ülke içinde kurumlar arasında işbirliğinin güçlendirilmesi tavsiye ediliyor.
|
02.04.2009
|
|
|
Ergenekon’da AKP askerle anlaştı mı? |
Taraf gazetesinden Neşe Düzel’e konuşan yazar Şamil Tayyar, Ergenekon konusunda AKP ile asker arasında bir anlaşma olabileceğini iddia ederek, “Şöyle bir anlaşma olabilir. ‘Evet, bazı yanlışlar yapılmıştır. Ama biz bunu kendi içimizde çözebiliriz. Burada durulsun’ denebilir” dedi. Tayyar, Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun sadece evinin aranıp ifadesinin alınmamasına da dikkat çekti.
Taraf Gazetesi’nden Neşe Düzel, Şamil Tayyar ile röportaj yaptı. Tayyar “AKP ile asker arasında Ergenekon konusunda gizli bir mutabakat var. Onuncu dalgada Sabih Kanadoğlu ve Tuncer Kılınç’a gidilmesi askeri kızdırdı. Kanadoğlu’nun ifadesi bile alınamadı. Ergenekon Savcısı şimdiye kadarki tüm isimleri gölgede bırakacak önemli bir kişiyi daha alacaktı. Müdahale geldi olmadı” dedi.
Düzel’in Tayyar’la röportajından önemli kesitler şöyle;
ÜÇÜNCÜ İDDİANAMEYE
GİRECEK İSİMLER
İkinci iddianamede çok önemli belgeler var. Ayrıca şu anda ele geçirilmiş 200 el bombası var. Bu el bombaları Ergenekon’u sulandırmak isteyenlere bir cevaptır. Üçüncü İddianamede çok kritik isimler olacak. Eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, eski Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek…
ÖRGÜTÜN DİĞER 3 YÖNETİCİSİ:
KILINÇ, KANADOĞLU, YAVUZ
İkinci iddianamede, bir numaralı sanık eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, iki numaralı sanık eski Birinci Ordu Komutanı Emekli General Hurşit Tolon, üç numaralı sanık emekli albay Levent Ersöz, dört emekli albay Hasan Atilla Uğur ve beş numaralı sanık da emekli General Veli Küçük… Darbe girişimleri onların döneminde olmuş. Bu isimlerden sadece Eruygur ve Tolon için Ergenekon örgütüyle ilgili “kurucu üye ve üst düzey yönetici” tanımı yapılıyor. Ergenekon’da ele geçirilen bir örgüt şeması var. Orada “Ergenekon Başkanlığı” deniliyor. Bu başkanlık 5 ya da 7 kişilik bir Konsey’i tarif ediyor. Asgari üç kişinin daha o konseyde olması lazım. Savcılar buraya kimleri oturtacak bilmiyoruz… Üçüncü iddianameye Eruygur ve Tolon’la aynı fonksiyonu icra eden veya bu konseyde yer alan iki isim daha girebilir. İlk akla gelen isimler; Tuncer Kılınç, Sabih Kanadoğlu ve Kemal Yavuz…
|
02.04.2009
|
|
|
HÜKÜMETLE ASKER ARASINDA GİZLİ ANLAŞMA |
Ergenekon’da süreci bir miktar iç ve dış dinamikler belirliyor. AKP ile asker arasında Ergenekon konusunda gizli bir mutabakat var.
Ama bu mutabakat 10. dalgadan sonra zedelendi. Onuncu dalga MGK Eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın ve eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun evlerine gidildi. İş büyümeye başladı. Ergenekon’daki bu çap büyüklüğü hükümetle asker arasında zımni mutabakatı bozdu. Ergenekon davasına bakışta bir pürüz oluştu. Bu durum davayı etkileyebilir. Bu iç dinamik.
|
02.04.2009
|
|
|
ERGENEKON’U BİTİRMEK İÇİN ASKER HÜKÜMET ANLAŞMASI |
DIŞ dinamik ise; Türkiye’nin gündemine Kürt meselesinin çözümü girdi.
Bu ABD planı gibi gözüküyor. Eğer Kürt meselesinin çözümüyle ilgili asker ve hükümet işbirliği yapıyorsa ve bu işbirliği Ergenekon sürecinden daha fazla önemseniyorsa Ergenekon’un çok ileriye gitmemesi ve burada bitirilmesi, hükümet-asker ilişkisinin selameti açısından yararlı bulanabilir.
|
02.04.2009
|
|
|
Türkiye en fazla küçülen ikinci ülke |
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, 2008’in son çeyreği itibarıyla yapılan uluslararası kıyaslamada Türkiye’nin yüzde 6.2 ile ekonomide küçülmenin en fazla olduğu ikinci ülke olduğunu belirterek, son çeyrekte en çok küçülen ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduğunu kaydetti.
Türkiye en fazla küçülen ikinci ülke
Türkİye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), 2008’in son çeyreği itibariyle yapılan uluslararası kıyaslamada Türkiye’nin yüzde 6.2 ile ekonomide küçülmenin en fazla olduğu ikinci ülke olduğunu belirterek, son çeyrekte en çok küçülen ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduğunu kaydetti. Son çeyrekte ekonomisi en çok daralan ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduğu ifade edilen açıklamada, İsveç’in ise yüzde 4.9’luk küçülme ile üçüncü sırada yer aldığının bildirildi.
Önceden açıklanan sanayi üretimi ve kapasite kullanımı verilerinin ekonominin 2008’in son çeyreğinde önemli oranda küçüleceğini haber verdiği ifade edilen açıklamada, kapasite kullanımındaki düşüşün en önemli nedeninin yüzde 78 oranında iç ve dış talep yetersizliği olduğu, diğer yandan sanayide işgücü girdi göstergelerinin de geriye gittiğinin altı çizildi.
Bütçede de ciddî sorunlar olduğuna dikkat çekilen açıklamada, bütçe açığının iki ayda yüzde 2 bin 187 oranında artarak 10,4 milyar TL olarak gerçekleştiği bildirildi. Açıklamada şöyle denildi:
“Ekonomideki daralma nedeniyle azalan tüketim harcamaları, dolaylı vergilerin tahsilatını önemli ölçüde düşürdü. Öte yandan çalışmayı değil, çalışmamayı özendiren uygulamalar da bütçe açığında rol oynadı. Nitekim 2009 yılı Ocak-Şubat döneminde kamu kurumlarının sağlık giderleri 311 milyon TL düzeyine, yeşil kart ilaç ve tedavi giderleri 805 milyon TL düzeyine yükseldi. Bir başka ifadeyle, çalışmayanların sağlık harcamaları çalışanların yaklaşık iki buçuk katı oldu.”
|
AHMET TERZİ
02.04.2009
|
|
|
AB değerlerini teşvik ediyoruz |
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya, Balkanlar ve Kuzey Afrika dahil geniş bir coğrafyada barış, istikrar ve refahı yaygınlaştırmaya çalışmanın yanında “demokrasi, temel haklar ve serbest piyasa ekonomisi gibi AB değerlerini teşvik ettiğini” söyledi.
AB değerlerini teşvik ediyoruz
DIşİşlerİ Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya, Balkanlar ve Kuzey Afrika dahil geniş bir coğrafyada yalnızca barış, istikrar ve refahı yaygınlaştırmaya çalışmak yanında ‘’demokrasi, temel haklar ve serbest piyasa ekonomisi gibi AB değerlerini teşvik ettiğini’’ söyledi. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu’nun (KPK) üyelerine verdiği yemekte konuşan Ali Babacan, AB üyelik süreciyle birlikte ciddi bir dönüşüm sürecine giren Türkiye’nin, yakın coğrafyasını da olumlu yönde etkilediğini anlattı. 2009’un seçimler ya da devamındaki siyasal süreç nedeniyle İsrail, Lübnan, Irak, İran, Afganistan ve Pakistan başta olmak üzere dünyanın birçok hassas bölgesinde çok önemli dönüşümlerin yaşandığı bir yıl olabileceğini anlatan Babacan, Türkiye’nin ‘’geniş bir coğrafyada yalnızca barış, istikrar ve refahı yaygınlaştırmaya çalışmadığını, demokrasi, temel haklar ve serbest piyasa ekonomisi gibi AB değerlerini teşvik ettiğini’’ vurguladı.
|
02.04.2009
|
|
|
AKP başörtülü diye itiraz etti, halk seçti |
Gazİantep’İn Islahiye ilçesinde ilginç bir seçim yarışı yaşandı. Anketlerde önde görünen AKP’li Başkan Mehmet Uludağ aday gösterilmeyince, eşi DP’den aday oldu ve AKP’ye ciddi bir fark attı.
AKP, seçimden sonra da ilk kadın başkana itiraz etti. Hem de türbanlı olduğu gerekçesiyle...
ÖNCE ULUDAĞ’A SONRA
EŞİNE İTİRAZ ETTİLER
Mehmet Uludağ, AKP’den aday gösterilmeyince DP’ye geçmiş, ancak AKP’nin temayül yoklamasında ismi geçtiği için adaylığı red edilmişti. Uludağ yerini eşi Malika Uludağ’a bıraktı. Bu aşamada da Malika Uludağ’a türbanlı olduğu gerekçesiyle itiraz edildi. Ancak başvurusunda türbanlı resmi olmadığı için Malika Uludağ’ın adaylığı geçerli oldu. 29 Mart’ta ise Uludağ, oyların yüzde 36.9’ını alarak İslahiye Belediye Başkanı seçildi.
AK PARTİ ÜÇÜNCÜ OLDU
Mahmut Durdu’nun isteği ve baskısı üzerine aday gösterilen Osman Öztürk, seçimi kaybetti. AKP elinde bulunduğu İslahiye’yi kaybederken, CHP İslahiye’de ikinci parti oldu. Buna göre DP 36.9, CHP 31.6, AKP 24.1 ve MHP 5.9 oy aldı.
STAR YAZARI OLAYA İSYAN ETTİ
Kendİsİ de Islahiyeli olan Star Gazetesi Yazarı Şamil Tayyar yazısında seçim yarışını anlattı. Yazısını ‘Canım memleketim hepinizi kutluyorum’ diye bitiren Tayyar’ın yazısında şu ifadelere yer verdi: “2004 yılında AK Parti listesinden belediye başkanı seçilen Mehmet Uludağ da ilkokul ve mahalleden arkadaşımdır. (...) DP ilçe yönetimi, kendilerine destek veren diğer partiler ve kanaat önderleriyle acilen toplanıp karar verdiler. Dediler ki; ‘Biz bu haksızlığı Uludağ soyadını yaşatarak telafi ederiz. Eşini aday gösterelim.’ Malika Uludağ’a koştular. Ev kadınıydı. Siyasetle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Emrivaki yaptılar, ‘adayımızsın’ dediler. (...) Bununla da bitmedi. AKP’liler, bu sefer Malike hanımın adaylığını düşürmek için ilçe seçim kuruluna koştular: ‘Bu kadın başörtülü, nasıl aday olur?’ Yetkilinin cevabı: ‘Önümdeki belgelerde başörtülü fotoğraf yok. Ben ona bakarım. Dışarıda nasıl giyindiğine karışamam.’ (...) Bu kez duvara çarptılar. Sinir harbi bu noktada sonuçlandı, Malika hanımın adaylığı kesinleşti. Sonuç; DP yüzde 40, CHP yüzde 35, AK Parti yüzde 20...”
|
02.04.2009
|
|
|
Hedefi yarım asırlık muhtarlık yapmak |
Kastamonu’nun Araç ilçesinin Gemi köyünde 46 yıldır muhtarlık yapan 75 yaşındaki Kadir Yetkinoğlu, muhtarlığa tekrar seçilerek görevde 50 yılı doldurmayı hedefliyor.
İlk olarak 29 yaşında muhtarlığa seçilen Yetkinoğlu, girdiği bütün seçimleri kazanmasıyla biliniyor. Yetkinoğlu, 1963 yılında başladığı görevini askeri darbeler yaşamasına rağmen aralıksız sürdürürken, tekrar aday olduğu 29 Mart seçimlerinde en yakın rakibinden 4 oy fazla alarak muhtarlığa tekrar seçildi. Yetkinoğlu, yaptığı açıklamada, muhtarlık görevinin vatandaşlara hizmet eden en küçük makam olduğunu belirterek, kendisini göreve tekrar layık gören seçmenlerin güvenini bundan sonra da boşa çıkartmayacağını söyledi. İlerleyen yaşına rağmen hedefinin muhtarlıkta 50 yılı geride bırakmak olduğunu aktaran Yetkinoğlu, insanlara hizmet etmeyi çok sevdiğini kaydetti.
|
02.04.2009
|
|
|
Şoförlükten belediye başkanlığına |
Konya’nIn Beyşehir ilçesine bağlı Gölyaka belde belediyesinde 5 yıldır otobüs şoförü olarak görev yapan Ramazan Erdoğan, kadrolu işçi olarak çalıştığı kurumda belediye başkanlığı koltuğuna oturmaya hazırlanıyor.
Kadrolu işçi olarak 2004 yılında iş başı yaptığı Gölyaka Belediyesinde 5 yıldır belediye otobüsü şoförlüğü yaparak ilçe merkezine yolcu taşıyan Erdoğan, yerel seçimlerde AKP’den belediye başkan adayı oldu. 534 seçmenin oy kullandığı beldede 209 oy alan ve en yakın rakibi MHP adayı İbrahim Tekin’e 13 oy fark atan Erdoğan, belediye başkanlığını kazandı.
|
02.04.2009
|
|
|
3. kez başkan seçildi |
OylarIn yüzde 40.6’sını alan Demokrat Parti adayı (DP) Şehmus Nasıroğlu üçüncü kez Midyat Belediye Başkanı oldu.
Nasıroğlu’na en yakın olan DTP adıyıydı. Nasıroğlu DTP’li rakibinden 968 oy fazla alarak Belediye Başkanı seçildi. Nasıroğlu, tebrikleri Köşk meydanındaki seçim bürosunda kabul etti. Nasıroğlu yaptığı açıklamada ‘Hizmetlere kaldığımız yerden devam edeceğiz’ dedi.
|
02.04.2009
|
|
|
Kaboğlu-Oran dâvâsı düştü |
İnsan Hakları Danışma Kurulu eski Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Alt Komisyon Başkanı Prof. Dr. Baskın Oran’ın 301’den yargılandıkları dâvâ, Adalet Bakanı yargılama izni vermediği için düştü.
Bakan izin vermedi, dâvâ düştü
İNSAN Hakları Danışma Kurulu eski Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Alt Komisyon Başkanı Prof. Dr. Baskın Oran’ın, Türk Ceza Kanununun (TCK) 301. maddesinden yargılandıkları dava düştü.
Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Kaboğlu ile Oran’ın avukatları Oya Aydın ve Kemal Akkurt katıldı.
Yargıç Avni Mis, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, Kaboğlu ve Oran hakkında yargılama izni vermediğinin bildirildiğini belirtti.
Diyecekleri sorulan sanık avukatları, Adalet Bakanı’ndan yargılama izni istenmesinin yargı bağımsızlığına müdahale anlamı taşıdığını, adil yargılanma ilkesine ters düştüğünü savunarak, davanın düşmesi yerine, müvekkilleri hakkında beraat kararı verilmesini istediler.
Esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Ferhan Özdemir, ‘’devletin yargı organlarını alenen aşağılama’’ eyleminde soruşturma şartının Adalet Bakanlığının iznine bağlı olduğunu hatırlattı. Bakanlığın, 5 Şubat 2009 tarihli yazısıyla, soruşturma izni verilmediğini belirttiğine dikkati çeken Özdemir, sanıklar hakkındaki kamu davasının düşürülmesini istedi.
Sanık avukatları, savcının görüşüne karşı önceki beyanlarını tekrarladı.
Yargıç Avni Mis, daha sonra, bakanlığın kararı gereğince, Kaboğlu ve Oran hakkındaki kamu davasının düşürüldüğünü açıkladı.
DÂVÂNIN GEÇMİŞİ
Prof. Dr. Kaboğlu ve Prof. Dr. Oran hakkında, ‘’Azınlıklar ve Kültürel Haklar Raporu’’ nedeniyle, TCK 216. maddesinde tanımlanan ‘’halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme’’ ve 301. maddesinde tanımlanan ‘’devletin yargı organlarını alenen aşağılama’’ suçları uyarınca dava açılmıştı.
Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi, Kaboğlu ve Oran hakkında açılan davayı, TCK’nın 301. maddesi yönünden düşürmüş, 216. maddede tanımlanan ‘’halkı kin ve düşmanlığa tahrik’’ suçundan ise beraatlarına karar vermişti.
Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, TCK’nın 216. maddesinden verilen beraat kararını, suçun maddi ve manevi unsurları oluştuğu gerekçesiyle bozmuş, 301. maddede tanımlanan suç yönünden ise Adalet Bakanı’nın izni gerektiğine işaret ederek, izin alınması gerektiğine hükmetmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 8. Ceza Dairesinin 216. madde yönünden verdiği karara itiraz etmişti. İtirazı görüşen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, sanıklara TCK’nın 216. maddesi yönünden verilen beraat kararını onamıştı.
|
02.04.2009
|
|
|
AİHM’deki komiserlerin gözü TBMM’de |
ANAYASA Mahkemesi’nin Emniyet Müdürü olmak isteyen 750 komiserin önünü kapatan yasayı iptal etmesinin ardından meclise yeni yasal düzenleme yapılması için verilen 1 yıllık süre 8 Nisan’da sona eriyor.
Davayı AİHM’e taşıyan 450 komiser, yasal düzenleme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ile Başbakanlık İnsan Hakları Komisyonu’na başvurdu.
Emniyet Genel Müdürlüğü(EGM)’nün 2001 yılında açtığı komiser yardımcılığı sınavını kazanan 4 yıllık fakülte mezunu 750 polis memuru, sınavı kazandıktan sonra kursa giderek ‘A’ grubu emniyet amiri’ sıfatıyla emniyet müdürü olma hakkı kazandı. Polis memurları, kurs devam ettiği dönemde çıkartılan bir kanunla sadece başkomiserliğe yükselme hakkı bulunan ‘B grubu emniyet amiri’ statüsüne sokuldu. Karar üzerine 450 komiser kararın düzeltilmesi için bulundukları illerde idare mahkemelerine dava açtı. İki yerel mahkeme, kanun maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle davayı Yüksek Mahkeme’ye taşıdı. Yüksek mahkeme de komiserler lehine karar verdi. Ancak Danıştay 12. Dairesi, Yüksek Mahkeme’nin kararında polislerin B grubundan A grubu polis amirliğine geçişleri için bir gerekçe göstermediğini belirterek kararı dikkate almadı. Danıştay’a karar düzeltme için başvuran komiserler olumsuz cevap alınca davayı AİHM’e taşıdı. Komiserler, AİHM’de Türkiye aleyhine her bir komiser için 100 bin Euro’luk tazminat davası açtı. Komiserler son olarak TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na ve Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’na yeni bir yasal düzenleme yapılması için başvuruda bulundu.
|
02.04.2009
|
|
|
Baraj kapaklarına inceleme |
CUMHURİYET Savcılığı, Antalya’nın Alanya ilçesindeki Dim Barajı’nın savak kapaklarından birinin yerinden çıkmasıyla ilgili inceleme başlattı.
Alanya’da geçen hafta Cuma günü barajdaki dip savak kapaklarından birinin yerinden çıkması nedeniyle başlayan kontrolsüz su akışı devam ediyor. Su taşkınına maruz kalabilecekleri ihtimaline karşı başka yerde kalmaları önerilen 125 hane halkı yavaş yavaş evlerine dönmeye başlarken, risk bölgesinde bulunan Müminler İlköğretim Okulu’ndaki 400 öğrenci, Kestel İlköğretim Okulunda eğitim alıyor.
İlçe Milli Eğitim Müdürü İbrahim Köseoğlu, çoğu taşımalı olarak köylerden gelen öğrencilerin de gelmesi üzerine, Kestel’deki okulda bir süre ikili eğitim uygulayacaklarını bildirdi. Köseoğlu, uygulamanın bir hafta süreyle yapılmasının kararlaştırıldığını, ancak yapılacak incelemelerden sonra kendilerine verilecek bilgi doğrultusunda daha sonrası için yeni bir karar alabileceklerini kaydetti.
Alanya Cumhuriyet Savcılığı, Dim Barajı’ndaki dip savak kapağının yerinden çıkmasıyla ilgili inceleme başlattı. Yapılacak incelemeler sonucunda barajı yapan firmanın bir hatası olduğunun tespit edilmesi halinde, Türk Ceza Kanunu’nun 171. maddesindeki ‘’Genel Güvenliğin Taksirle Tehlikeye Sokulması’’ uyarınca sorumlular hakkında 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılabilecek.
|
02.04.2009
|
|
|
Seçimde görevli öğretmenlere ek ders ücreti |
BAKANLAR Kurulu’nun, yerel seçimlerde idari izinli sayılan öğretmenlerin 30 Marta ait ek ders ücretlerini almalarına ilişkin kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Kararda, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında görev yapan yönetici ve öğretmenlerden mahalli idareler genel seçimi nedeniyle 30 Mart 2009’da idari izinli olanlardan eğitim ve öğretim faaliyetlerini fiilen yerine getiremeyenlerin 30 Marttaki aylık karşılığı ders, varsa ek ders, ders niteliğinde yönetim görevi ile hazırlık ve planlama görevi karşılığı ders ve ek ders görevlerini yapmış sayılacakları bildirildi.
|
02.04.2009
|
|
|
“Gazi”li çocuklardan Gazzeli çocuklara |
GAZİ Üniversitesi Vakfı Özel Okulları ilköğretim 4. sınıf öğrencileri, Gazze’ye yardım kampanyası düzenledi.
Okulda düzenlenen törende, Müdür Davut Yılmaz ile öğrenciler, kuru gıda bulunan 111 yardım paketini, Gazze’ye ulaştırılmak üzere, Kızılay Afet Müdahale ve Yardım Müdürü Zafer Karakaş’a teslim etti. Karakaş, yaptığı konuşmada, bir süre Gazze’de bulunduğunu ve orada yaşananların kendisini çok duygulandırdığını ifade ederek, savaş ve afet bölgelerinde, Türk milletinin duygularına tercüman olmaya çalıştıklarını söyledi. İnsanlığın ihtiyaç duyduğu her yerde Kızılayın bulunduğunu belirten Karakaş, ‘’Her ülkede Kızılay ya da Kızılhaç olur. Biz, dünyadaki ilk Kızılayız. Gazze’de insanlar, bombalanan evlerde, enkazlarda yaşıyor. Bu yardımlar o kadar anlamlı, o kadar değerli ki...’’ dedi.
|
02.04.2009
|
|
|
Cezaevine güvercinli sevkiyat |
Brezİlya’da polis, Sao Paulo’daki bir cezaevine cep telefonu parçaları taşımak için kullanılan eğitimli iki güvercin yakaladı.
Hindistan Times’ın haberine göre polis, güvercinlerin, cezaevinin yakınında, sırtlarına içinde cep telefonu parçalarının bulunduğu kese bağlanmış halde yakalandığını belirtti. Brezilya’da cezaevlerine çeşitli maddeler sokmak için eğitimli güvercinlerin kullanılması çok da yeni bir uygulama değil. Yine Sao Paulo’daki Marilia cezaevinde geçen haziranda yapılan bir aramada polis, bir kadını cezaevinden çıkarken çantasında iki güvercinle yakalamıştı.
|
02.04.2009
|
|
|
Kaybedenlere depresyon uyarısı |
Psİkolog Serap Duygulu, yaptığı açıklamada, seçimden zaferle çıkan isimlerin kendisine oy veren seçmenlerine karşı sorumluluklarının arttığını belirterek, bundan sonraki süreçte vaat ettiklerini yerine getirebilmek için büyük mücadeleler yaşayacaklarını söyledi.
Seçimi kaybeden birçok belediye başkan adayını ise zor bir sürecin beklediğini ifade eden Duygulu, seçim sonuçlarını takip eden birkaç hafta içinde bu kişiler üzerindeki psikolojik baskının artacağı uyarısında bulundu.
‘’Seçimi kaybeden bazı adaylar, tıpkı üniversite sınavını kazanamayan öğrenciler gibi ailesi ve yakın çevresine karşı mahcup duruma düşüyor’’ görüşünü savunan Duygulu, özellikle ilk kez siyasete atılanların ‘’artık insanların yüzüne nasıl bakabilirim’’ gibi bir duyguya kapılmamalarını istedi. Seçim sürecinde yaşanan stresli propaganda döneminin birçok adayın ruhsal yapısını etkilediğini, bu süreç içinde yaşanan sıkıntıların sonunda istediği sonuca ulaşamayanların büyük bir hayâl kırıklığı ile karşı karşıya kalabileceğini aktaran Duygulu, ‘’Kaybeden adaylar mutlaka bir duygu karmaşası yaşar. Birçokları ‘Seçimi kazanamadım, bana güvenenleri hayâl kırıklığına uğrattım. Bu kadar masraf yaptım, günlerce yoruldum. Demek ki değmezmiş. Bu insanlara güvenmekle hata ettim’ gibi düşüncelere kapılır’’ dedi.
Kimilerinin ise başarısızlığı kariyerlerinde önemli bir leke olarak görebileceğini dile getiren Duygulu, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Seçimi kaybettiğini öğrenen birçok adayın bir süre evlerine kapandığını veya yaşadıkları bölgeden bir süre uzak kalmayı tercih ettiklerini gözlemliyoruz. Bu kişilerin birçoğu, başta ailesi ve yakın çevresine karşı mahcup olma duygusu yaşıyor. Bu ruh hali yavaş yavaş yerini güven bunalımına bırakabiliyor. İçine düştükleri sıkıntılı dönemleri aşamayanlar, mutlaka bir psikologdan destek almalı. Özellikle kendine güven sorunu yaşayan adaylar, bu duygu ve düşüncelerden 1-2 ay içinde kurtulmazsa sorun kalıcı hale gelebilir.’’
|
02.04.2009
|
|
|
Büyük ikramiye başlarına belâ getirdi |
Portekİz’de 2 yıl önce loto çekilişinde 15 milyon Avro kazanan bir çift, ikramiyeyi almalarından sonra anlaşmazlığa düşünce, hem ayrıldı, hem de ikramiyeye dokunamayacak hale geldi.
Habere göre, Luis Ribeiro (25) ve Cristina Simoes (22) adlı çift, loto çekilişinden 15 milyon Avro ikramiye kazandı. Para, ortak açılan banka hesabına yatırıldı. Diario de Noticias gazetesine göre Luis Ribeiro, çiftçi olan ailesine yardım etmek için hesaptaki paranın bir bölümünü çekmek istediğinde parayı alamadığını, çünkü önce kızlarıyla evlenmesini isteyen Simoes ailesinin paranın çekilmesini engellediğini söyledi. Ribeiro, buna karşılık olarak dâvâ açtı ve hesabın dava sonuçlanana kadar dondurulmasını sağladı. Çift bunun üzerine ayrıldı. Habere göre, Cristina, artık annesi yanında olmadan dışarı çıkamıyor, çünkü ailesi, milyoner olarak görülen Cristina’nın kaçırılmasından endişe ediyor. Luis ise hayatını, ailesinin çiftliğinde inek sağarak sürdürüyor.
|
02.04.2009
|
|
|
Sigara şirketine dev tazminat cezası |
ABD’de görülen bir dâvâda, Amerikan sigara üreticisi Philip Morris şirketinin, akciğer kanserinden ölen bir kişinin eşine 145 milyon dolar tazminat ödemesine karar verildi.
Oregon Eyalet Yüksek Mahkemesi, şirketin itirazının reddedilmesine karar vererek, 10 yıldır süren davayı karara bağlamış oldu. Mahkeme, 2007’de Philip Morris’in 79.5 milyon dolar tazminat ödemesi yönündeki kararı onaylamıştı. Sigara şirketinin itirazının reddedilmesiyle, bu kararın kesinleşmesinin ardından ödenecek tazminatın faiziyle birlikte 145 milyon doları geçtiği belirtiliyor. Jesse Williams adlı sigara tiryakisi, 1997 yılında 67 yaşında akciğer kanserinden ölmüştü. 42 yıl boyunca Marlboro sigarası içen Williams’ın ailesi, 1999’da mahkemeye başvurarak tazminat istemişti. Mahkeme, Philip Morris’i suçlu bularak tazminat ödemeye mahkûm etmiş, önce şirketin temyiz başvurusu kabul edilmiş, ancak 2006 yılında Oregon Yüksek Mahkemesi, tazminat kararını onaylamıştı. Şirketin karara yeniden itiraz etmesini değerlendiren mahkeme, 2007’de kararı onaylamıştı.
|
02.04.2009
|
|
|
Mars’a yolculuk simülasyonu başladı |
Mars’a yolculuğun simülasyonu için 6 gönüllü, Moskova’da dış dünyayla bağlantısı kesilmiş bir konteynerin içinde üç aydan fazla süre birlikte yaşamaya çalışacak.
Mars’a insanlı yolculuğun şartlarını canlandıracak şekilde Moskova’daki Tıbbi ve Biyolojik Sorunlar Enstitüsünün otoparkında kurulan “Yer Keşif Kompleksi”nde yapılan deney bugün başladı. Deneye katılan 4 Rus, 1 Fransız ve 1 Alman, 105 gün boyunca yemek yerken, uyurken ve minyatür jimnastik salonunda egzersiz yaparken izlenecek. Simülasyona katılan tamamı erkek denekler, önceden hazırlanmış yemekleri yiyecek, ıslak mendillerle temizlenecek. Gönüllülerin kullanacağı tuvalet de Uluslararası Uzay İstasyonundakinin (UUİ) aynısı olacak. Bu deneyin ikinci aşamasında gönüllüler, Mars’a gidiş dönüş süresi olarak tahmin edilen 520 gün boyunca bir konteynerde yaşayacak.
|
02.04.2009
|
|
|
Uzay istasyonunda moraller bozuk |
BİR zamanlar astronotların yemeklerini ve her türlü imkanlarını paylaştıkları Uluslararası Uzay İstasyonunun (UUİ) mürettebatı arasındaki durum, Soğuk Savaş dönemini aratmıyor.
Rus kozmonot Gennadi Padalka, Rusya’da yayımlanan Novaya Gazeta’ya yaptığı açıklamada, artık Amerikan tuvaleti ve egzersiz aletlerini kullanmalarına izin verilmediğini belirterek, paylaşmanın ortadan kalkmasının mürettebatın moralini bozduğunu kaydetti. Sorunun UUİ’nin 2003’ten bu yana daha ticari işletilmesinden ve Moskova’nın diğer ülkelerin astronotların uzaya göndermek için para almaya başlamasından kaynaklandığını ifade eden 50 yaşındaki deneyimli kozmonot, 1998’de ilk kez uzaya çıktığını ve tüm seyahatlerinde Amerikalı meslektaşlarıyla tamamen uyum içinde çalıştığını anlattı.
|
02.04.2009
|
|
|
Düşünceyle kontrol edilebilen robot |
Japon araştırmacılar, yüksek sesle aldıkları emirleri yerine getiren robotların, yalnızca insanın düşünmesiyle harekete geçen modellerini yapmaya hazırlanıyorlar.
İnsana benzeyen Asimo robotunu tasarlayan Japon otomobil firması Honda’nın araştırmacıları, insanın düşünce gücüyle bu tür bir robotu kontrol etmesine imkân sağlayacak bir teknoloji geliştirdi. Honda Araştırma Enstitüsü Başkanı Yasuhisa Arai, yaptığı açıklamada, henüz başlangıç aşamasında olduklarını belirterek, ‘’Bu teknolojiyi bir gün farklı makinalara yerleştirmeyi düşünüyoruz’’ dedi. Beyinden gelen talimatları robotlara uygulatmayı amaçlayan bu teknolojide, beynin faaliyetlerinin analizi, sensörlerle donatılmış bir kask vasıtasıyla gelişmiş bir bilgisayar tarafından yapılıyor. Bu kaskı kullanan bir insan, konuşmadan ya da parmağını bile oynatmadan Asimo’ya bir ayağını ya da kolunu kaldırması talimatını verebilecek. Araştırmacılara göre, insanın bir elin havaya kalktığını düşünmesi robotun bu eylemi yapabilmesi için yeterli olacak. Şirket, bu teknolojinin, elektronik temizlik cihazları, bilgisayarlar, yardımcı robotlar ve otomobillerde kullanılabileceğini düşünüyor.
|
02.04.2009
|
|
|
|