|
|
|
Yargıya asker müdahalesi |
28 Şubat döneminde Diyarbakır DGM’de görülen bir dâvâyı yakından takip eden 7. Kolordu Komutanlığının, müdahale ile dâvânın seyrini etkilemeye çalıştığı ortaya çıktı. İddiaya göre, kolordu komutanı hâkimlere istediği yönde karar aldırmak için çeşitli yönlendirmelerde bulunmuş. Ancak mahkemenin kararı istenen yönde çıkmayınca, DGM başkanı ve üyeleri tenzil-i rütbe ettirilerek normal görevlerle sivil mahkemelere atanmış.
28 Şubat sürecinde, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in yargıya dönük yaptığı yönlendirme çalışmalarının yankıları sürürken, benzer bir uygulamanın Diyarbakır’da yaşandığı ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, o dönemde DGM’de görülen bölgenin önde gelen ve isimleri PKK’nın ölüm listesinde geçen işadamları Selahattin ve Mehmet Emin Altındağ kardeşlerin, terör örgütüne lojistik destek sağladığı iddiasıyla yargılandığı dâvâyı yakından takip eden 7. Kolordu Komutanlığının, dâvânın seyrini belirlemeye çalıştığı iddia edildi.
Hâkimlere istediği yönde karar aldırmak için çeşitli yönlendirmelerde bulunulmasına rağmen, mahkemenin kararı istenen yönde çıkmadı. Altındağ kardeşler hakkında beraat kararı veren DGM Başkanı Hakim Ali Çağan, Hakim Kıdemli Albay Tarık Senkeri ve Ali Akyan’ın çok kısa bir süre sonra görev yerleri değiştirildi. Hakim Çağan, Aydın Sulh Ceza Mahkemesine gönderildi. Hakim Akyan Ankara’ya tayin edildi. Hakim Kıdemli Albay Senkeri ise istifa etti.
|
08.03.2009
|
|
|
DARBE KALINTILARI HAYATIMIZDAN ÇIKSIN |
Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, İzmir İl Genel Meclisinin 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren’in ismi ile “12 Eylül” isminin İzmir’deki bazı okullardan kaldırılması girişimini “darbenin politik, hukuksal ve sosyal kalıntılarının temizlenmesi adına önemli bir adım” olarak değerlendirdi.
DEMOKRASİ ADINA ATILAN OLUMLU BİR ADIM
Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı da girişimi, “demokrasi adına atılmış olumlu bir adım olarak kabul ettiğini” söyledi. Avcı, “Yerel yönetim görevini yerine getirmiştir. Sıra merkezî hükümettedir. Özgürlük ve demokrasi kelimelerini ağzından düşürmeyen AKP hükümetinin samimiyetini göstermesinin zamanı gelmiştir” dedi.
Darbelerin izi silinsin
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, İzmir İl Genel Meclisinin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in ismi ile ‘’12 Eylül’’ isminin İzmir’deki bazı okullardan kaldırılması girişimini ‘’darbenin politik, hukuksal ve sosyal kalıntılarının temizlenmesi adına önemli bir adım’’ olarak değerlendirdi. Uslu, yaptığı yazılı açıklamada, farklı siyasî kültürleri temsil eden İl Genel Meclisinin bu konuda ortak bir karar almasının, Türk demokrasi kültürünün ve sivil siyasetin geldiği yer açısından son derece önemli olduğunu vurguladı. ‘’12 Eylül 1980 askerî darbesi ile tüm kesimler gibi emeği ile geçinenlerin de büyük bir zarar gördüğünü’’ savunan Uslu, 12 Eylül’ün çalışma hayatına en önemli yansımasının ise 2821 sayılı Sendikalar ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt yasaları olduğunu belirtti. Uslu, ‘’Örgütlenmenin ve toplu pazarlık sisteminin önündeki en önemli engellerden biri olan darbe ürünü bu yasaların değiştirilmesi öncelikli talebimizdir’’ dedi. Devlete hizmet edenlerin önemli olduğuna ve toplumda saygı gördüklerine dikkati çeken Uslu, ‘’ancak Türkiye’de demokrasi kültürünün yerleşmesi için darbelerle iktidara gelenleri temsil eden sembolik unsurların da silinmesi gerektiğini’’ vurguladı. Uslu şunları kaydetti: ‘’12 Eylül 1980 askeri darbesini meşrulaştıran semboller ve ürünü olan başta sendikal mevzuat olmak üzere toplumun hayatına nüfuz etmiş tüm sembol ve ürünler, vakit kaybetmeden temizlenmeli, 2821 sayılı Sendikalar ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt yasaları bir an önce değiştirilmelidir.’
|
08.03.2009
|
|
|
Şok tedbirlere ihtiyacımız var |
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihat Vardan, şok krizi şok tedbirlerle bertaraf ederek, üstesinden gelmek zorunda olduklarını belirterek, “Güven arttırıcı tedbirlerin yanı sıra, talep oluşturacak, iç pazarın canlı kalmasını sağlayacak kısa vadeli şok tedbirlere halen ihtiyacımız var” dedi.
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihat Vardan, şok krizi şok tedbirlerle bertaraf ederek, üstesinden gelmek zorunda olduklarını belirterek, “Güven arttırıcı tedbirlerin yanı sıra, talep oluşturacak, iç pazarın canlı kalmasını sağlayacak kısa vadeli şok tedbirlere halen ihtiyacımız var” dedi. Vardan, MÜSİAD Genel İdare Kurulu tarafından Hatay’ın İskenderun ilçesindeki Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı onuruna verdiği yemekte ekonomik krizden dolayı her ülkenin kendi şartlarına göre sorunlar yaşadığını, Türkiye’nin bundan en az etkilenen ülkeler arasında olduğunu ifade etti. Dünyanın son 65 yılın en büyük kriziyle sarsıldığını belirten Vardan, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bizler şok krizi şok tedbirlerle bertaraf ederek, üstesinden gelmek zorundayız. Hükümetin aldığı tedbirler bizleri memnun ediyor, ancak, yeterli görmüyoruz. Bir kısım bürokratik engellerden dolayı alınan önlemler etkisini gösterebilmiş değil. Güven arttırıcı tedbirlerin yanı sıra, talep oluşturacak, iç pazarın canlı kalmasını sağlayacak kısa vadeli şok tedbirlere halen ihtiyacımız var.’’
|
08.03.2009
|
|
|
Krizden yara almadan çıkmak zor |
Merkezi Eskişehir’de bulunan Sarar Şirketler Grubu Başkanı Cemalettin Sarar, bu krizden ancak üreterek, üretileni de satarak çıkılabileceğini belirterek, “Şu da bir gerçek ki krizden yara almadan çıkmak zor” dedi.
Sarar: Krizden yara almadan çıkmak zor
MERKEZİ Eskişehir’de bulunan Sarar Şirketler Grubu Başkanı Cemalettin Sarar, bu krizden ancak üreterek, üretileni de satarak çıkabilineceğini belirterek, ‘’Şu da bir gerçek ki krizden yara almadan çıkmak zor’’ dedi. Cemalettin Sarar, yaptığı açıklamada, devam eden küresel ekonomik krizin dünyanın önde gelen kuruluşlarını iflas ettirdiğini, bazılarını da iflasın eşiğine getirdiğini belirterek, krizin 2010 yılına kadar devam edeceğini tahmin ettiklerini kaydetti. Türkiye’nin diğer ülkelere oranla krizlere alışık olduğunu ifade eden Sarar, şöyle konuştu: ‘’Türkiye bedelini ödeyerek birkaç kriz atlattı. Dolar ve avronun bir gecede 3-5 kat arttığına şahit olduk. O günleri atlattık. Bu krizi de atlatırız. Dünyayı saran bu krizden en az zararla kurtulmaya çalışıyoruz. Kar marjımız yüzde 3’lere, 5’lere kadar düştü. Şartları zorlayarak üretimi devam ettirmek istiyoruz. Bu krizden ancak üreterek, ürettiğimizi de satarak çıkabiliriz. Şu da bir gerçek ki krizden yara almadan çıkmak zor.’’
|
08.03.2009
|
|
|
Reformlar devam etsin |
Türkiye-AB Karma Parlamento Eş Başkanı Joost Lagendijk, yerel seçimlerin ardından Türkiye’nin (AB katılım müzakereleri kapsamında) reform sürecine geri döneceğine ilişkin Avrupa’ya pekçok söz verildiğini, kendisinin de reform sürecine dönüleceğini ümit ettiğini söyledi. Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Franz Müntefering de, “Avrupa’ya günün birinde Türkiye’nin de dahil olmasını diliyorum” dedi.
Reformlar devam etsin
TÜRKİYE-AB Karma Parlamento Eş Başkanı Joost Lagendijk, yerel seçimlerin ardından Türkiye’nin (AB katılım müzakereleri kapsamında) reform sürecine geri döneceğine iişkin Avrupa’ya pekçok söz verildiğini, kendisinin de reform sürecine dönüleceğini ümit ettiğini söyledi. Columbia Üniversitesi’nde düzenlenen Türkiye konulu konferansın ilk oturumunun sonunda soruları cevaplayan Lagendijk, ’hükümetin ve muhalefetin bir süredir terk ettikleri reform projesine yeniden döndüklerini’’ düşündüğünü söyledi. Lagendijk, bu kapsamda 29 Martta yapılacak yerel seçimlerin ardından neler olacağını beklediklerini, seçimin ardından Türkiye’nin reform sürecine geri döneceğine dair Avrupa’ya pek çok söz verildiğini, kendisinin de bunu ümit ettiğini söyledi. Lagendijk, ‘’Türkiye’de son derece az reformun yapıldığı birkaç yıldır devam eden hayal kırıklığı döneminin ardından bir anlamda beklemedeyiz’’ diye konuştu. ‘’Türkiye’nin ancak laik kaldığı sürece AB’ye girebileceğine inanıyorum’’ diyen Lagendijk, ancak ülkedeki başörtüsü sorunu meselesinin de çözülmesi gerektiğini, Avrupa açısından bakıldığında üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkmasının makul algılandığını, bu tartışmanın (başörtüsü yasağı meselesi) laikliğe karşı bir tehdit olmadığına inandığını kaydetti.
|
08.03.2009
|
|
|
Müntefering: Türkiye, Avrupa'ya dahil olmalı |
ALMANYA Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Franz Müntefering, “Avrupa’ya günün birinde Türkiye’nin de dahil olmasını diliyorum” dedi.
Müntefering, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu'nun (AABF) 20. kuruluş yıl dönümünü kutlama programında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB üyeliğine de değinerek, hala eksiklerin bulunmasına rağmen Türkiye’de çok sayıda reformlar yapıldığını, bu sebeple Avrupa kapısının Türkiye’nin yüzüne kapatılmaması gerektiğini belirtti. Müntefering, ‘’Avrupa’ya günün birinde Türkiye’nin de dahil olmasını diliyorum’’ dedi. Avrupa’nın yaşanan büyük savaşlardan sonra günümüzde barış ve refah için büyük bir fırsat olduğunu ifade eden Müntefering, Türkiye’nin de bu nedenle Avrupa içinde yer alması gerektiğini kaydetti.
|
08.03.2009
|
|
|
Yerel yönetim görevini yaptı, sıra hükümette |
BAĞIMSIZ Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı da konuyla ilgili yaptığı açıklamada İzmir İl Genel Meclisi üyelerinin müşterek kararını, demokrasi adına atılmış olumlu bir adım olarak kabul ettiğini söyledi.
Avcı, şunları kaydetti: “Okullarda bu tür isimlerin bulunması büyük bir çelişkidir. Biz çocuklarımıza demokrasinin erdemlerini anlatıyoruz. Demokratik iklimin yerleşmesi için türlü türlü etkinlikler düzenliyoruz. Bir taraftan da demokrasiyi kesintiye uğratan, darbelerle anılan, çağrıştıran isimleri okullarımıza, parklarımıza, caddelerimize veriyoruz. Bu bir komedidir. Biz bu önergenin ‘Türkiye’deki bütün darbe çağırıştıran isimlerin değiştirilmesi’ şeklinde genişletilerek hükümet tarafından hazırlanmasını istiyoruz Yerel yönetim görevini yerine getirmiştir. Sıra merkezi hükümettedir. Özgürlük ve demokrasi kelimelerini ağzından düşürmeyen AKP hükümetinin samimiyetini göstermesinin zamanı gelmiştir. İzmir İl Genel Meclisi’nin oy çokluğuyla değil, oy birliğiyle aldığı bu demokratik kararın altına biz imzamızı atıyoruz.” İzmir İl Genel Meclisi’nin oy birliğiyle aldığı haklı, meşru ve demokratik talebinin başta merkezi iktidarın atadığı İzmir Valisi ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik olmak üzere Başbakan Erdoğan tarafından bir an önce uygulamaya geçirilmesini ve bütün illere örnek olması gerektiğini söyleyen Gürkan Avcı, “Demokratlığıyla övünen Başbakan Erdoğan, bu konudaki tutum ve davranışıyla bir sınav verecektir. Umarım kazanan ‘sözde değil, özde demokrasi’ olur” dedi.
|
08.03.2009
|
|
|
Filistin Başbakanı istifa etti |
Filistin Yönetimi Başbakanı Selam Feyyad, sürpriz bir şekilde görevinden istifa etti. Feyyad’ın, Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a istifasını sunduğu bildirildi.
Başbakan Feyyad istifa etti
FİLİSTİN Yönetimi Başbakanı Selam Feyyad, sürpriz bir şekilde görevinden istifa etti. Feyyad’ın, Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a istifasını sunduğu bildirildi. Abbas’ın istifayı kabul edip etmediğine ilişkin henüz açıklama gelmedi. Filistin kaynakları, Feyyad’ın, Abbas’ın El Fetih partisiyle arasındaki uyuşmazlıklara işaret ederken, bazı kaynaklar da istifanın El Fetih ile Hamas arasındaki diyalog görüşmelerinin yeniden başlamasından sonra geldiğine dikkati çekerek, bunun yeni bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasıyla ilgili olabileceğini belirtiyorlar.
|
08.03.2009
|
|
|
Onu anlamaya muhtacız |
DİYANET İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, ‘’Giderek dünyeviliğe, bireysel benliklerine, çıkar ve hazza dayanan bir hayata yönelen çağımız insanlarının, Hz. Muhammed’in örnekliğine, manevî önderliğine, sevgisine, onu anlamaya ve sevmeye son derece ihtiyacı vardır’’ dedi.
Bardakoğlu, Mevlid Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajda, bugece, ‘’yüce Yaratıcının insanlığa gönderdiği en son rahmet elçisi ilâhî vahyin son ve tamamlayıcı halkası Hz. Muhammed’in hicri takvimle Mevlid Kandili’nin idrak edileceğini’’ hatırlattı. Kur’ân-ı Kerim’de, ‘’And olsun ki Resulullah’da sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için mükemmel bir örnek vardır’’ denildiğini, ve Hz. Muhammed’in hayatının insanlara en güzel örnek olarak takdim edilip, onun örnek alınmasının istendiğini belirten Bardakoğlu, Hz. Muhammed’in hem ferdî, ailevî ve sosyal hayatı hem de söz ve açıklamalarıyla insanlığa kıyamete kadar kalıcı bir rehberlik ve örneklik sunduğunu vurguladı. Kur’ân’da ‘’Allah’ın sevgisine mazhar olmanın Hz. Peygamber’e tabi olmaktan geçtiğinin’’ ve ‘’Hz. Peygamber’in mü'minlerin içinde olduğu sürece Allah’ın kendilerine azap etmeyeceğinin’’ vurgulanmasının, Hz. Peygamber’in örnekliğinin inananlar için ne kadar önemli olduğunu gösterdiğine işaret eden Bardakoğlu, mesajında şu görüşlere yer verdi: ‘’Hz. Peygamber’i sevmek ve onu örnek almak demek, onun insanlığın huzuru ve kalıcı mutluluğu için yaptığı çağrıyı günümüze taşıyarak, hayatımıza yansıtmak, davranışlarımızı onun örnek ahlâkına, emir ve tavsiyelerine göre şekillendirebilmek demektir. Çünkü onun örnek hayat çizgisi söz ve davranışlarının temsil ettiği değerler bütünü, bizler için her zaman yaşanabilir ve uygulanabilir özelliktedir. Yüce Rabbimizin peygamberleri, meleklerden ve olağanüstü güçlere sahip ve başka alemlere ait varlıklardan değil de içimizden seçmesi, bir beşer olarak göndermesi, peygamberlerin davetinin insanlar için anlaşılabilir, yaşanabilir, yapılabilir olduğunu göstermek içindir. Rahmet peygamberi Efendimizi (asm) örnek almamız, sahip olduğumuz sorumluluğu, misyonu, insanî ve ahlâkî değerleri fark etmek demektir. Dindarlığımızın olgunlaşması da onu tanımaya, anlamaya, sevmeye bağlıdır. Dünya hayatının sonu gelmez koşuşturması, her bir yönden gelen bilgi kirlenmesi, iç dünyamızda yaşanan gel-gitler arasında bocalayan bizlerin günümüzdeki önemli sorunlarından biri, Hz. Peygamber’in örnek hayatı ile kendi hayatımız arasında sağlam bilgiye dayalı bir köprü kuramayışımız, sonuçta insanlığa rehberlik edecek, umut kapıları açacak ahlaki duyarlılığa sahip dindarlıkların üretilemeyişidir. Bu nedenle giderek dünyeviliğe, bireysel benliklerine, çıkar ve hazza dayanan bir hayata yönelen çağımız insanlarının onun örnekliğine, manevi önderliğine, sevgisine, onu anlamaya ve sevmeye son derece ihtiyacı vardır.’’
|
08.03.2009
|
|
|
Komadaki Şaron ortada kaldı |
İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’u üç yıldan beri komada yattığı Tel Aviv’deki Şeba hastanesi yönetimi evine göndermek istedi, ancak ailesi Şaron’u kabul etmedi.
Komadaki Şaron ortada kaldı!
Bulunduğu hastane Şaron’u ailesine teslim etmek isterken, ailesi ise kabul etmedi ve hastanenin bakmasını talep etti. İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’u üç yıldan beri komada yattığı Tel Aviv’deki Şeba hastanesi yönetimi evine göndermek istiyor. Tedavisinin mümkün olmaması sebebiyle Şaron’u hastane yönetiminin çıkarmaya çalışması üzerine, ailesi karara itiraz etti. Şaron ailesinin itirazı, krize sebep oldu. Hastane yöneticileri, gözeticiler eşliğinde Şaron’un bakımının evinde devam ettirilmesini istiyor.
|
08.03.2009
|
|
|
Obama da Türkiye’ye gelecek |
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Orta Doğu ve Avrupa’daki temaslarının ardından, çalışma ziyaretinde bulunmak üzere Ankara’ya geldi.
Clinton, temasları çerçevesinde ilk olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakanlık Resmi Konutu’nda yaklaşık 1.5 saat görüştü. Başbakanlık Basın Merkezi internet sitesinde yer alan açıklamada, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın da katıldığı heyetler arası görüşmede, dost ve müttefik iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra başta Filistin Sorunu, Irak, Afganistan ve terörle mücadele konuları olmak üzere önemli bölgesel ve küresel sorunların ayrıntılı olarak ele alındığı bildirildi. Clinton, daha sonra Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile bir araya geldi. Clinton, görüşmelerin ve çalışma yemeğinin ardından yapılan ortak basın toplantısı ABD Başkanı Barrack Obama’nın gelecek bir ay içinde Türkiye’yi ziyaret edeceğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da kabul edilen Konuk Bakan, temaslarının ardından akşam saatlerinde Ankara’dan ayrıldı.
|
08.03.2009
|
|
|
İstanbul için projelerim hazır |
Gazetemizi ziyaret eden Demokrat Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Dülger, partisiyle birlikte bir takım hazırlıklar yaptıklarını, projelerinin hazır olduğunu söyledi.
İstanbul için projelerim hazır
Demokrat Parti (DP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Dülger, İstanbul için projelerinin hazır olduğunu belirterek, seçildiği takdirde bunların hayata geçirileceğini söyledi.
DP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Dülger beraberindeki bir heyetle gazetemizi ziyaret etti. Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kutlular ile görüşen Dülger, İstanbul için hazırladığı projelerini anlattı. DP’nin makul bir zeminde muhalefet yaptığını, bu mânâda gerçekten alternatif olduğunu vurgulayan Mehmet Dülger, “Aşırı uçlarda bulunmaktansa gelin makul bir şekilde güzel çareler bulalım” dedi. Demokrasi halkın kendini idare edecek olan insanları seçme konusundaki hürriyeti olduğuna dikkat çeken Mehmet Dülger, İstanbul için önceliklerini şöyle sıraladı: “Vatandaşın yönetime katılması, trafik sorununun çözülmesi, çarpık kentleşmenin ortadan kaldırılması ve depreme karşı tedbirlerin alınması.” İstanbul’u yönetmek için partisiyle birlikte bir takım hazırlıklar yaptıklarını ifade eden Dülger şunları kaydetti: “İstanbul’u 68 ayrı konuda inceliyorum. 112 tane ayrı projem var. Bunların hepsi konu. Konunun geliştirilmesi, bunların nasıl çözüleceğine dair şeyler. İstiyorum ki bizim karşımızda alternatifimiz olarak çıkacak olanlar da aynı şekilde, aynı hazırlıkla çıksınlar. Bundan İstanbul sakini istifade eder. Tarihî açıdan mı istersin, teknik açıdan mı istersin, şehircilik açısından mı istersin, metropol açısından ne yapılacak, ne edilecek bunları mı istersin? Bunlar benim İstanbul için hazırladığım, benim hazır olduğu gösteren çalışmalar. Ben mimarım, şehirciyim. Bunlar üzerine söyleyecek çok sözüm var. Diyorum ki gelin bu dört haftalık zaman içerisinde propagandanın açık olduğu zaman içerisinde keşke belli zeminlerde CHP’li, AKP’li, MHP’li ve diğer adaylarla oturup konuşsak. Bundan da oy kullanacak vatandaş bizleri ölçme fırsatı bulsa. Bunun neticesinde vatandaşlarımız temiz kanaat sahibi olsa.”
Halkımız, demokratların hizmetlerini unutamıyor
Demokrat Parti Bahçelievler Belediye Başkan Adayı İnşaat Mühendisi İsa Sever ve beraberindeki heyet de gazetemizi ziyaret etti. Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kutlular ile görüşen Sever, DP gibi köklü bir partinin adayı olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Siyasete 1972 yılında Iğdır Adalet Partisi Gençlik Kollarında başladığını ifade eden İsa Sever, Seçim çalışmaları hakkında da bilgi verdi. İsa Sever, Bahçelievler halkının seçim gezileri sırasında kendilerini sempati ile karşıladığı belirterek, “Halkımız demokratların bu millete yaptığı hizmetleri unutamıyor. Bizleri takdir ediyor. Bunu görmek bizlere mutluluk veriyor” diye konuştu.
|
08.03.2009
|
|
|
Yeni Asya’nın çizgisinde kırılma yok |
Yeni Asya Gazetesi Sincan Temsilciliği tarafından 40. Yıl Kutlamaları çerçevesinde düzenlenen “Demokrat Misyon ve Yeni Asya” konulu konferans Sincan’da gerçekleştirildi.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Bekir Kurun, Yeni Asya Gazetesi’nin 40. yılına girmesinin mutluluk ve heyecanını yaşadıklarını söyledi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan gazetemiz yazarlarından M. Latif Salihoğlu, Yeni Asya’nın yayın hayatına başlarken oluşturduğu yayın ilkelerini maddeler halinde açıkladı. 40 yıldır bu yayın ilkelerinde bir kırılma, bir sapma olmadığını belirten Salihoğlu, şunları söyledi: “Evet, Yeni Asya’nın yayın çizgisini ve bu camianın temsil ettiği dâvâyı, misyonu beğenmeyenler olabilir. Ancak, hiç kimse ortaya çıkıp da, bu dâvâ çizgisinden bir inhiraf, bu misyondan bir sapma, bir kırılma olduğunu iddia edemez.”
Demokrat misyonun oluşumu ve tarihî süreci hakkında bilgi veren Salihoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Bediüzzaman, bu vatandaki dört parti/dört temayül var” dediği mektubunda, Halk Partisinin karşısında bir değil, tam üç siyasî temayülün olduğunu belirtiyor.
“Meselâ, bunlardan biri Demokrat iken, bir diğeri ise Millet Partisidir. Bediüzzaman, Millet Partisini de iki şıkka ayırmakta olup, bunlardan birinin dinî, diğerinin ise, millî/ırkî argümanları ön plana çıkardığını nazara verir. Aynı mektuplarda, ayrıca “vatan, millet ve İslâmiyet” nâmına desteklenen Demokrat Partinin iktidardan düşmesi halinde, “tek başına iktidara gelme şansı”na Halk Partisinin değil, Millet Partisinin sahip olduğunu açıkça ifade eder.”
“Kim bu memlekette Kürtçülük yapmışsa, kim milliyetçilik yapmışsa, kim ‘dincilik’ yapmışsa bu millete en büyük zararı vermiştir” diyen Salihoğlu, şunları kaydetti: “Ahrarların devamı olan Demokratların çizgisinde herhangi bir kırılma yoktur. Dindarlık yönü ağır basan ve Millî Görüş’ün gömlek değiştiren modern versiyonu mânâsındaki mevcut iktidar partisinin fikir ve siyaset telâkkisi, ana hatlarıyla Millet Partisi orjinlidir. Kökü ve kökeni itibariyle gidip ona dayanıyor.”
Konferansa Sincan dışında, Etimesgut, Eryaman, Elvankent ve Yenikent gibi bölgelerden çok sayıda katılım oldu. Demokrat Parti Sincan İlçe Başkanı Atılgan Doğanay ve ilçe Yönetim Kurulu da konferansa iştirak ettti.
|
KADİR SİVRİ
08.03.2009
|
|
|
Saatler, 29 Mart’ta 1 saat ileri alınacak |
GÜN ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla her yıl yapılan ileri saat (yaz saati) uygulaması kapsamında, bütün yurtta saatler, 29 Mart Pazar Günü saat 03.00’ten itibaren bir saat ileri alınacak.
Bakanlar Kurulunun konuya ilişkin kararı Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Buna göre, bütün yurtta saatler yerel seçimlerin de yapılacağı 29 Mart Pazar günü saat 03.00’ten itibaren bir saat ileri alınacak. 25 Ekim 2009 Pazar günü de saatler 04.00’ten itibaren bir saat geri alınacak. Geçmiş yıllara bakıldığında yaz saati uygulaması, AB ülkeleriyle birlikte Mart ayının son Pazar günü başlayıp, Ekim ayının son Pazar günü bitiyor. Yaz saati uygulaması, çalışma saatlerinin günün güneşli bölümüne alınması suretiyle, gün ışığından daha fazla yararlanılması, elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılan bölümünden tasarruf sağlanması amacını taşıyor. TEİAŞ’nin hesaplarına göre, yaz saati uygulaması ile yıllık 500-600 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf sağlanıyor.
|
08.03.2009
|
|
|
“Sorunumuz ihtilâf, yoksulluk ve cehalet” |
YALOVA Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu, Türkiye’nin en önemli üç sorununun ihtilâf, yoksulluk ve cehalet olduğunu söyledi.
Akademisyenler Birliği ile Yalova Üniversitesinin birlikte organize ettiği “21. Yüzyılda Sosyal Bilimler ve Türkiye’nin Sorunları” konulu sempozyum bir çok siyasî, akademisyenin katılımı ile Yalova’da başladı. Sempozyumun açılışında konuşan Yalova Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu, “Bana göre ülkemizin üç temel sorunu vardır. Bunlar: İhtilâf, Yoksulluk ve Cehalettir. Eğer ki bu meseleleri kendi içimizde kendi dinamiklerimizle halledersek başarıya ulaşma yolunda en büyük adımımızı atmış oluruz” dedi. Sorunların çözümü için de sağcısının, solcusunun ortak değerler etrafında birleşilmesi gerektiğini vurgulayan Eruslu, konuyu şu örnekle açıkladı; “Özetlemek gerekirse üç insanı alt alta koyup toplasan üç kişi eder fakat bu insanları yan yana koyup baktığında sayı değeri 111 eder ki aradaki farkı gördüğümüzde başarının sırrı ortaya çıkmış oluyor.”
|
08.03.2009
|
|
|
İnançlı insanda stres daha az |
KANADA'DA yapılan bir araştırma sonucunda inanan ve dindar insanların karşılaşılan zorluk ve problemler karşısında yahut bir hata yaptıklarında inanmayanlara göre daha az strese maruz kaldıkları belirlendi.
Toronto Üniversitesi Psikoloji Bölümü Profesörü Michael Inzlicht, Canadian Press’e yaptığı açıklamada, “Dindar insanlar ya da Allah’a inananlar bir hata yaptıkları zaman daha az strese kapılıyorlar” dedi. Habere göre sözkonusu çalışma Müslümanlar, Hıristiyanlar, Hindular ve Budistlerin de aralarında bulunduğu bir grup dindar ile ateistlerin katılımıyla yapıldı. Katılımcıların dindarlık oranlarının ölçülmesi amacıyla öncelikle din ve inanç ile ilgili sorular yöneltildi. Daha sonra ise gönüllü katılımcılara psikolojide sıkça uygulanan ve insanların reaksiyonlarını ölçmeye yarayan bir dizi test uygulandı. Bu sırada da deneklerin beyin aktiviteleri elektrodlar vasıtasıyla incelendi. İncelemeler sonucunda bilim adamları, inançlı insanların inanmayan insanlara göre hata yaptıkları yahut bir problemle karşılaştıkları zaman beyinlerinde daha az stres aktivitesi gerçekleştiğini belirledi. Çalışma sonucunda insanların Allah’a olan inançları güçlendikçe hatalara ve problemlere karşı daha dirençli hale gelindiği belirlenmiş oldu. Prof. Inzlicht araştırmayla ilgili yaptığı açıklamada, “İnançlı insanlar hatalarla karşılaştığı zaman daha az stresli tepki veriyor ve kendilerine güvenleri daha üst düzeyde oluyor. Oldukça sakin görünüyorlar ve duruma hemen hakim olabiliyorlar” dedi.
Prof. Inzlicht henüz bu neticelerin arkasındaki mekanizmayı tanımlayamadıklarını belirtirken, “Şimdi bunun sebeplerini araştırıyoruz.” dedi.
|
UMUT YAVUZ
08.03.2009
|
|
|
İNSAN MUCİZESİ |
TIP BİLİMİ geliştikçe ve bilim adamları araştırmalar yaptıkça insanoğlunun ne kadar mucizevi bir yaratılış harikası olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Dünya üzerinde bilim adamları sürekli yaptıkları araştırma ve deneylerle yaratılış harikası olan insanı inceliyor ve hergün yeni ve şaşırtıcı bilgiler elde ediyorlar. Sözgelimi vücudumuzun 30 dakikada ürettiği toplam ısı ile iki litre suyu kaynatabiliyoruz. Ayrıca insan beyninin sadece bir hücresi 5 takım ansiklopedi bilgisini alabilecek kapasitededir ve üstelik beynimizde milyonlarca hücre bulunmaktadır.
İşte bilim adamlarının ulaştığı, insan vücudu ile ilgili çarpıcı gerçeklerden bazıları:
nBir adım atmak için 200 kasınızı kullanırsınız.
nOrtalama bir kadın ortalama bir adamdan 5 inc (12,5 cm) daha kısadır.
nAyak başparmağınızda iki kemik olmasına karşılık diğer dört parmağınızda üçer kemik bulunur.
nBir çift ayakta 250.000 terbezi vardır.
nTam dolu bir idrar kesesi aşağı yukarı bir beyzbol topu ebadındadır.
nMide asidiniz bir jileti eritebilecek güçtedir.
nİnsan beyin hücresi 5 takım Encyclopedia Britannica’daki bilgileri alabilecek kapasitededir.
nYiyeceğin ağzınızdan midenize ulaşması yedi saniye sürer .
nOrtalama bir rüya 2-3 saniye sürer.
nGöğüslerinde kıl olmayan erkekler, kıl olan erkeklerden daha fazla karaciğer sirozuna yakalanırlar.
nİnsan vücudundaki en büyük hücre yumurta hücresi, en küçük hücre ise sperm hücresidir.
nDöllenme anında, yaklaşık yarım saat tek bir hücre olarak yaşarsınız.
nHer bir ayağınızda yaklaşık bir trilyon bakteri vardır.
nVücudunuzun 30 dakikada saldığı ısı ile iki litre suyu kaynatabilirsiniz.
nDiş minesi vücuttaki en sert maddedir.
nDişleriniz doğumunuzdan 6 ay önce (dişetlerinizin içinde) oluşmaya başlar.
nSarışınlar, esmerlerden daha fazla saç teline sahiptir.
nBilim adamlarına göre IQ’nuz ne kadar yüksekse o kadar çok rüya görürsünüz.
|
08.03.2009
|
|
|
İnsan zekâsı arttırılabilir |
ATATÜRK Üniversitesi (A.Ü) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (KKEF) Biyoloji bölümünde yapılan bir yüksek lisans çalışmasında, dikkat ve çevresel farkındalığın gelişimiyle zekânın geliştirilebileceği sonucuna ulaşıldı.
AÜ Tıbbi ve Aromatik Bitki ve İlâç Araştırma Merkezi Müdürü ve KKEF Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Aslan, yaptığı açıklamada, kendisinin yöneticiliğini yaptığı yüksek lisans öğrencisi Emine Çoban Kaya tarafından yapılan ‘’Dikkat ve çevresel farkındalığı arttırıcı alıştırmaların, ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin zekâ gelişimi üzerine etkisi’’ isimli çalışmada, önemli sonuçlara ulaşıldığını söyledi. İki farklı okuldan toplam 40 öğrenci üzerinde yapılan çalışmada, dikkat ve çevresel farkındalığın gelişiminin zekâyı olumlu yönde etkilediğine dikkati çeken Aslan, şunları kaydetti: ‘’Yaptığımız çalışmada bu sonuca ulaştık. Öğrencilerimize farklı testler uyguladık. Verdikleri cevapları istatistiksel olarak değerlendirdik. Belli bir puan dilimi oluşturduk. Ardından dikkati ve çevresel farkındalığı arttırıcı bir takım egzersizler uygulayarak, yeniden testler yaptık. Gördük ki öğrencilerimizin durumunda olumlu yönde büyük değişiklik oluyor. Zekâ seviyelerinin en az yüzde 20-30 oranında artabileceğini tesbit ettik.’’ Batı ülkelerinde zekâ türüne göre eğitimin bulunduğunu ifade eden Aslan, şunları söyledi: ‘’Zekâ türünün gelişimine göre eğitim daha sağlıklıdır. Yani herkese eşit standartta soru sorulup, insanların değerlendirilmesi yanlıştır. Örneğin müzik zekasına sahip olanın matematik sorularına tabii tutulması büyük bir yanlışlıktır. Çalışmamız bu noktada da yetkililere ışık tutabilecek niteliktedir.’’
|
08.03.2009
|
|
|
Komşudan daha az balık tüketiyoruz |
BİR YARIM ada olan Türkiye’de yıllık balık tüketiminin Yunanistan’ın gerisinde olduğu bildirildi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özgür Çadırcı, yaptığı açıklamada denize kıyısı olan gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’nin su ürünleri tüketiminde en alt sıralarda yer aldığını belirtti.
Balığın beslenmedeki önemine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Çadırcı, ülkemizde hayvansal proteinin sağlanabileceği besin değeri yüksek tüketim maddelerinin başında et, süt ve yumurtanın yanında su ürünleri geldiğini vurguladı. Üç tarafı denizlerle çevrili, önemli su kaynakları olan Türkiye’de yıllık balık üretiminin yaklaşık 700 bin ton olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Çadırcı, balık tüketiminin ise yeterli olmadığına dikkat çekti. ‘’Denize kıyısı olan gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye su ürünleri tüketiminde en alt sıralarda yer alıyor’’ diyen Çadırcı, Fransa’da kişi başına yıllık balık tüketiminin 28.7 kilo, İtalya’da 23,5 kilo, ABD’de 20.3 kilo, İngiltere’de 22,1 kilo, Almanya’da 14,6 kilo olduğunu belirtti. Komşumuz Yunanistan’da da Türkiye’den daha çok balık tüketildiğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Çadırcı, Yunanistan’da yıllık kişi başına 26,7 kilo balık tüketilirken bu oranın ülkemizde yalnızca 6,9 kilo olduğunu vurguladı.
|
08.03.2009
|
|
|
Kepler, “başka dünyalar” arayacak |
ABD'NİN Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Güneş Sistemi dışında Dünya’ya benzer ve yaşanabilir gezegen arayışı çerçevesinde ‘’Kepler’’ uzay aracını dün sabah uzaya gönderdi.
NASA’nın Kepler projesi yetkililerin verdiği bilgiye göre, 1,03 ton ağırlığındaki Kepler uzay aracı, Delta 2 roketiyle 7 Mart tarihinde ‘’başka hayat’’ aramak üzere Florida’daki Cape Canaveral Uzay Üssü’nden fırlatıldı. Adını Alman gök bilimci Johannes Kepler’den (1571-1630) alan araç, güneş çevresindeki yörüngeye başarıyla girdi. NASA’nın Astrofizik Bölümü Müdürü Jon Morse’un verdiği bilgiye göre, Kepler, Dünya’ya ‘’benzer’’ şartların bulunabileceği gezegenlerin bulunması ve incelenmesi çabalarında ilk ve çok önemli proje konumunda bulunuyor. Samanyolu galaksisinin Cygnus-Lyra bölgesinde 3,5 yıl boyunca 100 binden fazla Güneş’e benzer yıldızı inceleyecek olan Kepler’in yıldızlardan çeşitli uzaklıklarda Dünya ölçülerinde veya daha büyük yüzlerce gezegen bulması bekleniyor. 600 milyon dolarlık Kepler, şimdiye dek uzayda en gelişmiş, yani 95 megapiksel kamera sistemi taşıyor. Avrupalı astronomlar geçen ay, Güneş Sistemi dışındaki en küçük Dünya benzeri kayalık gezegeni gözlemlediklerini açıklamıştı. NASA tarafından yapılan açıklamada, Florida’daki Cape Canaveral Uzay Üssü’nden dün TSİ 05.49’da uzaya gönderilen 1,03 ton ağırlığındaki Kepler uzay aracının Delta füzesinden, öngörüldüğü gibi, fırlatılmasından 1 saat kadar sonra 721,53 kilometre irtifada ayrıldığı belirtildi.
|
08.03.2009
|
|
|
Avrupalının tatil tercihi Türkiye |
Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Volkan Şimşek, Türkiye’nin, ‘’sahip olduğu fiyat avantajını ve her şey dahil sistemini iyi pazarlayabildiği’’ takdirde dünyadaki krizi yara almadan atlatabileceğini söyledi.
Şimşek, Avrupalı turistlerin uzun mesafeli uçuşların olduğu ülkeler yerine yakın mesafeli tatil ülkelerini tercih edeceğini belirtti. Türkiye’nin turizmde rakip ülkelerin önüne çıktığını kaydeden Şimşek, ‘’Avrupalı’nın tatilde ilk tercihi Türkiye olacaktır’’ dedi.
|
08.03.2009
|
|
|
|