Yeni Asya’nın 40. yılına girmesi münasebetiyle, Eskişehir Yeni Asya Temsilciliği tarafından düzenlenen faaliyete Eskişehir Yeni Asya okuyucuları ve Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz katıldılar.
Güleçyüz, “İttihad’dan Yeni Asya’ya, Risâle-i Nur Matbuat Lisanında” adlı seminerini sundu. Kalabalık bir dinleyici kitlesi tarafından ilgiyle izlenen seminerde Güleçyüz, hakim güçler tarafından medyanın nasıl kontrol altına alındığını ve nasıl bir medya meydana getirilmek istendiğini anlattı. Birçok medya kuruluşu gönüllü olarak veya zorlama ile bu gücün güdümüne girerken, İttihad ve Yeni Asya’nın her türlü baskıya rağmen dik durmayı başardığını ve tavizsiz istikrar çizgisini her devirde koruduğunu anlatan Güleçyüz şöyle devam etti: “Gazetelerin etkileri tirajları ile doğru orantılı değildir. Özellikle fikir gazetelerini tirajları ile değerlendirmek yanlış olur. Fikir gazetesi, aslında çok baskı yapan gazetelerden daha çok okunmaktadır. Okunduğu zaman da okuyucu üzerinde büyük etki bırakır. Ülke ve millet meseleleri de bu fikir gazeteleri tarafından ciddiyetle dile getirilir ve takip edilir. Manşetleri her zaman dikkate alınır. Nitekim Yeni Asya’nın attığı birçok manşet, gerek hükümet, gerekse devlet yetkilileri tarafından doğrudan veya dolaylı olarak cevaplandırılmış, bu şekilde bazı vahim hatalar düzeltilmiştir. Bunun son örneği, ilköğretim kitaplarında darbeleri haklı gösteren metinlerin kitaplardan çıkartılması için yapılan ısrarlı yayınlarımızın meyvesini vermesi ve bu bölümlerin müfredattan kaldırılmasıdır. Bunun gibi örnekler çoktur. Ayrıca, darbelere karşı Yeni Asya’nın direnişi bir destan olmuştur. Herkesin sesini kesip köşesine çekildiği dönemlerde, demokrasi ve özgürlükleri müsbet hareket çerçevesinde müdafaa eden tek gazete Yeni Asya olmuştur. Bunun bedelini de aylarca kapatılmakla, yönetici ve yazarlarının mahkemelerde hesap vermesiyle ödemiştir.”
Kâzım Güleçyüz, seminerin ikinci oturumunda, 28 Şubat sürecine ilişkin sorulara cevap verdi. 28 Şubat’ın hangi tezgâhlarla nasıl hazırlandığını anlatan Güleçyüz, darbelerin babası olarak 27 Mayıs’ı gösterdi ve diğer darbelerin de 27 Mayıs’ın yaptığı düzenlemeleri korumak için yapıldığını ifade etti. “Darbelerin etkisinin azaldığı dönemlerde millet demokrasiyi yeniden inşa etmek için demokratların etrafında toplanmaya başlamış, fakat bundan memnun olmayan darbeciler, iplerin ellerinden çıkmasından çekindikleri için yeni darbelerle konumlarını korumak istemişlerdir. Bunun için de her on yılda bir darbe yapmak neredeyse gelenek hâline gelmiştir. Ama son yıllarda dünya konjonktürünün demokrasiden yana değişmesi ve AB süreci ile girilen demokratikleşme süreci, bu geleneğin bozulmasına sebep olmuştur. Türkiye’nin kendi dinamikleri ile demokratikleşmeyi gerçekleştirmesi çok zordur. Dış dinamiklerin zorlaması ile darbeler dönemi kapanmaktadır” diyen Güleçyüz, bu konuda milletin de bilinçlenmesi gerektiğini vurguladı. Bediüzzaman Hazretlerinin “Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti de müstebit eder” sözünü hatırlatarak, milletin de haklarına sahip çıkması gerektiğini belirtti. Konuşmadan sonra 40 yıllık Yeni Asya okuyucularının bazılarına hizmet beratları takdim edildi. Kâzım Güleçyüz de kitaplarını imzalayarak okuyucularla bir müddet sohbet etti.
|