"Gerçekten" haber verir 08 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

Cezaevlerinde 37 insan öldü

İHD’nin başvurulardan ve basın taramalarından derlediği bilgilere göre, 2008’de cezaevlerindeki hak ihlâlleri sebebiyle toplam 37 insan öldü. Bu ölümlerde 10’dan fazla intihar iddiası var.

İNSAN Hakları Derneği’ne (İHD) geçen yıl cezaevlerinde hak ihlâlleriyle ilgili toplam 3 bin 519 başvuru yapıldı. İHD, cezaevlerinde hak ihlâlleri 2008 raporunu açıkladı. Dernek merkezi ve şubelerine geçen yıl cezaevleriyle ilgili toplam 3 bin 519 başvuru yapıldı. İHD’nin başvurulardan ve basın taramalarından derlediği bilgilere göre, 2008’de cezaevlerindeki hak ihlâlleri sebebiyle toplam 37 insan öldü. Bu ölümlerde 10’dan fazla intihar iddiası var. Derneğe gelen yaklaşık her 10 başvurudan biri işkence iddiası. 333 başvuru işkenceye, 602 başvuru disiplin soruşturmaları sebebiyle yaşanan ihlâllere, 462’si sağlık hakkı ihlâllerine, 363’ü mektup, kitap yasaklama gibi keyfi uygulamalara, 323’ü de Kürtçe konuşma ve haberleşmenin engellenmesine ilişkin.

08.02.2009


 

AİHM KARARLARINA AYKIRI

Mahkemenin ''Ergenekon şeması'' olarak adlandırılan şemadaki üzerleri kapalı isimlerin açıklanmaması yönündeki kararını eleştiren sanık Kemal Kerinçsiz, kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, AİHM kararlarına ve CMK'ya aykırı olduğunu söyledi.

BAZI KİŞİLERİN ADLARI NİYE GİZLİ?

Bazı kişilerin adlarının kapatılmasını eleştiren Veli Küçük'ün avukatı ve kızı Zeynep Küçük de bu kişiler hakkında neden soruşturma açılmadığını sorarak, “Şemadaki kapalı isimlerin bir an önce açılmasını ve âdil yargılanma hakkımızın iadesini istiyorum” dedi.

Ergenekon şeması açıklansın

‘’Ergenekon’’ dâvâsının 49. duruşmasında, tutuklu sanıklar Kemal Kerinçsiz ile Veli Küçük’ün avukatı ve kızı Zeynep Küçük, ‘’Ergenekon Şeması’’ olarak adlandırılan şemadaki bazı kişilerin adlarının kapatılmasını eleştirerek, bu kişiler hakkında neden soruşturma açılmadığını sordular.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen ‘’Ergenekon’’ dâvâsının 49. duruşmasında, tutuklu sanıklardan Abdülmuttalip Tonçer’in çapraz sorgusu tamamlandı. Duruşmada, söz alan tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz, mahkeme heyetinin, Ümraniye’de ele geçirilen el bombaları üzerinde bilirkişi incelemesinin, sanık savunmalarının tamamlanmasından sonra yapılmasına karar verdiğini hatırlattı. Kerinçsiz, ‘’Emniyetin tertibi sonucu ülkenin her tarafından çıkan patlayıcı maddeler sebebiyle huzurunuzdaki sanıklar zan altında tutulduğundan, sanık lehine netice doğurabilecek bilirkişi incelemesinin ertelenmesi tutukluluk süresini uzatacağından, 3 Şubat 2009 tarihli celsenin 7 nolu ara kararından vazgeçilip, bilirkişi heyeti oluşturularak el bombaları materyalleri üzerinde gecikilmeksizin inceleme yapılmasına karar verilmesini istiyorum’’ diye konuştu.

Mahkeme heyetinin ‘’Ergenekon Şeması’’ olarak adlandırılan şemadaki üzerleri kapalı isimlerin açıklanmaması yönündeki kararını eleştiren Kerinçsiz, kararın her yönüyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve CMK’ya aykırı olduğunu savundu. Kerinçsiz, ‘’Yargılanmakta olduğum sözde suç örgütünün bir delili olan şemanın sanık hakları kapsamında gizlenmesi mümkün olmadığından açıklanmasına, üçüncü kişilerin haklarının korunması yönünden CMK’nın 187/3. maddesi uyarınca gerekli yasal tedbirlerin alınmasına, MİT Müsteşarlığından gönderilen kitapçık ve bilgi notunun suretlerinden bu doğrultuda birer suretinin tarafıma teslimine karar verilmesini saygılarımla arz ederim’’ şeklinde konuştu. Söz alan Veli Küçük’ün avukatı ve kızı Zeynep Küçük de söz konusu şemayı Tuncay Güney’in el yazısıyla yaptığını, MİT’in de bunu bilgisayara aktardığını savundu. Şemada yer alan bilgilerin de Güney’in mülâkatıyla aynı olduğunu öne süren Küçük’ün, ‘’Şemaya ilişkin kararınızla, bu bilgilerin siz de Güney tarafından belirlendiğini düşünerek, ‘buna itibar etmiyorum’ demeye mi çalışıyorsunuz?’’ demesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, ‘’Zerre kadar öyle düşünmedim’’ dedi.

Küçük, bazı kişilerin adlarının kapatılmasını eleştirerek, bu kişiler hakkında neden soruşturma açılmadığını sordu.

Şemada isimlerine açık olarak yer verilen kişilerin 1 yıldır itibar kaybına uğradığını savunan Küçük, kararda ‘’sosyo-ekonomik durumun göz önüne alındığı’’ yönündeki ibareyi, sanıklar açısından büyük bir haksızlık olarak gördüğünü söyledi. Bu sözler üzerine Başkan Şengün, ‘’Kesinlikle öyle düşünmeyin’’ dedi.

Küçük de ‘’İsimleri örtülü olanlara soruşturma açılmamışsa savcılık onları aklamış demektir. O zaman sosyo-ekonomik durumları zarara uğrar mı? Bu şemadaki kapalı isimlerin bir an önce açılmasını ve adil yargılanma hakkımızın iade edilmesini istiyorum’’ şeklinde konuştu.

08.02.2009


 

Tolon neden tahliye edilmiş?

Yedi aylık tutukluluğun ardından önce GATA'ya sevk edilip sonra tahliyesine karar verilen E. Org. Hurşit Tolon'un tahliye gerekçesinin “sağlık sebepleri” değil, “delil yetersizliği” olduğu belirtildi.

Bu tahliye ile, içeride Veli Küçük'le hastanede yoğun bakımda olduğu açıklanan Levent Ersöz dışında general kalmamış oldu.

08.02.2009


 

Suriye ile ticaretimiz üç kat arttı

Türk-Suriye İş Konseyinin Başkanı Ruhsar Pekcan, Türkiye ile Suriye arasındaki dış ticaret hacminin, 2000 yılından sonra üç katına çıktığını bildirdi.

DIŞ Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesinde faaliyet gösteren Türk-Suriye İş Konseyinin Başkanı Ruhsar Pekcan, 2000 yılından önce 250-300 milyon dolar arasında seyreden Türkiye ile Suriye arasındaki dış ticaret hacminin, Türk-Suriye İş Konseyinin kurulmasıyla 750-800 milyon dolar gibi bir seviyeye ulaştığını kaydetti. DEİK’ten yapılan açıklamada, Türkiye ile Suriye arasındaki ticaret ve ekonomik işbirliğine ivme kazandırılması amacıyla DEİK’in Şam’a ziyaret gerçekleştirdiği ifade edildi. Açıklamada, Türk-Suriye İş Konseyi Başkanı Ruhsar Pekcan’ın görüşlerine de yer verildi. Pekcan, 2000 yılında kurulan ve kurulduğu günden itibaren Türk özel sektörünün Suriye ile olan temaslarını derinleştirmek için çalışmalarda bulunan Türk-Suriye İş Konseyinin, Türkiye’nin Suriye ile olan dış ticaret hacmini iş konseyinin kurulmasıyla birlikte 3 katına çıkardığını belirtti. ‘’2000 yılından önce Türkiye ve Suriye arasında bulunan dış ticaret hacmi ortalama 250-300 milyon dolar arasında seyrediyordu. Ancak, Türk-Suriye İş Konseyinin kurulmasıyla birlikte bu rakam 750-800 milyon dolar gibi bir seviyeye ulaştı’’ diyen Ruhsar Pekcan, bu rakamın daha da artmasını hedeflediklerini ifade etti. Türkiye ve Suriye arasında 2007 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşmasının bu rakamı 1 milyar dolara yükselttiğini söyleyen Pekcan, 2008 yılında bu rakama 750 milyon dolar daha eklediklerini, 2009 yılındaki hedeflerunun ise 2,5 milyar dolar olduğunu söyledi.

08.02.2009


 

Din eğitimi insanî ihtiyaç

CHP İzmir Milletvekili Cânân Arıtman, dinî eğitimin insanî bir ihtiyaç olduğunu belirtti. Arıtman, “Belediyeler Kur’ân kursu hizmeti veremez, ama böyle bir hizmete ihtiyaç varsa Diyanet İşleri Başkanlığının önderliğinde bunu koordine edebilir” dedi.

Cumhurİyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Canan Arıtman, dinî eğitimin insanî bir ihtiyaç olduğunu belirtti. CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol ve Hakkı Süha Okay ve milletvekilleriyle partisinin belediye başkan adaylarını tanıtmak amacıyla Sakarya’nın Sapanca ilçesine gelen Arıtman, gazetecilerin sorularını cevapladı. CHP’nin Kur’ân kursu açılımını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Arıtman, ‘’Ku’ran kursu açmak Diyanet İşleri Başkanlığının görevindedir. Diyanet’in bütçesi 10 bakanlığın bütçesine eşittir. Belediye, vatandaşların doğumundan ölümüne tüm hizmetleri karşılamakla sorumludur. Dini eğitim insanî bir ihtiyaçtır’’ dedi. Böyle bir ihtiyaç varsa belediyelerin bunu tesbit etmesi ve Diyanet İşleri Başkanlığının kontrolünde bu hizmetin verilmesi gerektiğini ifade eden Arıtman, şunları kaydetti: ‘’Belediyeler Kur’ân kursu hizmeti veremez ama böyle bir hizmete ihtiyaç varsa Diyanet İşleri Başkanlığının önderliğinde bunu koordine edebilir. Belediye dini eğitimin sağlıklı verilmesini sağlayacaktır. Bu konuda belediyeye düşen görev yer tahsis etmektir. Sağlıklı ve güvenli bir eğitim binası sağlamaktır. Belediyelerin görevi bundan ibarettir. Ben 10 yıl belediye meclis üyeliği ve meclis başkan vekilliği yaptım. Belediye kanununu iyi bilirim.’’

08.02.2009


 

Yargıya sonuna kadar sahip çıkalım

Kocaelİ İnanç Özgürlüğü Platformu, “Türkiye’nin aydınlığa çıkması, faili meçhul cinayetlerin açığa çıkması, demokrasiyi içine sindiremeyenlerin deşifre edilmesi için yargıya sonuna kadar sahip çıkalım” çağrısında bulundu.

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 199. hafta eyleminde, Ergenekon örgütü canavar kılıklı bir mizansenle canlandırıldı. Platform adına basın açıklamasını yapan MAZLUMDER Kocale. Şube Başkanı, medya mensupları, polis ve kameramanlar “Ergenekon Canavarı” tarafından medya önünde fişlendi. Basın açıklamasında, Ergenakon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz’e destek dile getirilerek şöyle denildi: “Türkiye’nin aydınlığa çıkması, faili meçhul cinayetlerin açığa çıkması, demokrasiyi içine sindiremeyenlerin deşifre edilmesi için yargıya sonuna kadar sahip çıkalım. TCK önünde herkes eşit olmasına rağmen, bir yandan da örgüt avukatlığına soyunup, suçluların korumasını yapanlar ne demek istiyorlar? Bir takım insanlara bu düzende farklı muamele yapılmasını mı bekliyorlar! Soruyoruz; yoksa bunlar bir takım ayrıcalıklı insanlar mı? Anayasa önünde herkes eşit değil mi? Ama belirtmek isteriz ki, hukuk devletinde devlet içinde devlet olunmaz.”

08.02.2009


 

Mazıdağı’nda 2 evde daha kazı yapılacak

MARDİN'NİN Mazıdağı ilçesinde 33 el bombasının bulunduğu evi sattığı belirtilen kişilere ait 2 evde daha kazı çalışması yapılacağı bildirildi.

Edinilen bilgiye göre, Hizbullah terör örgütüne üye olmaktan sabıka kaydı bulunan ve halen ceza evinde olduğu bildirilen Fadıl ile kardeşi Abdülkadir Şani’nin sattığı belirtilen evde önceki gün ortaya çıkan el bombalarının ardından başlatılan soruşturma sürdürülüyor. Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, önceki gün akşam ara verilen kazı çalışmalarına sabah saatlerinde yeniden başlandı. Soruşturma kapsamında, ilçe merkezinde terör örgütü Hizbullah’a üye olmaktan sabıka kaydı bulunan Fadıl ve Abdülkadır Şani’ye ait olduğu belirlenen 2 evde daha kazı çalışması yapılacağı bildirildi.

08.02.2009


 

Diş tedavisinde özele sevk yapılamayacak

MALİYE Bakanlığının "Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği" Resmî Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı.

Buna göre, diş tedavisi amacıyla özel sağlık kurum ve kuruluşları ile serbest diş hekimliklerine sevk yapılmayacak. Konuyla ilgili olarak yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği ve Tebliğ hükümleri çerçevesinde diş tedavileri resmi sağlık kurum ve kuruluşlarında sağlanmaya devam edilecek.

08.02.2009


 

Doktor muayenesinde gün kısıtlaması geliyor

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, gittiği bir hastane ile yetinmeyip aynı branşta muayene için birkaç hastane dolaşıp kuruma fatura çıkaranların sağlık harcamalarını arttırdığını belirterek, “Sağlık Uygulama Tebliği gereğince, 1 Nisandan itibaren, 10 gün içinde aynı branşta birden fazla muayene olunamayacak” dedi.

Acar, sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleşmesinin ardından gerek sigortalıya hizmette gerekse gereksiz sağlık harcamalarıyla kurumun zarara uğratılmasını engellemede önemli mesafe aldıklarını hatırlatarak, şunları söyledi: “Yaptığımız incelemelerde en fazla rastladığımız ve kurumun malî yükünü arttıran faturaların önemli bir bölümünün hastalık hastası diye tabir edilen kişilere ait olduğunu görüyoruz. Aynı branşta aynı gün ya da birkaç gün içinde birden fazla hastanede muayene olanlar, kurumun faturalarını gereksiz yere şişiriyor. Ancak, Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında, 1 Nisan 2009’dan itibaren, 10 gün içinde aynı branşta birden fazla muayene olunamayacak. Hastanelerin acil servislerine yapılacak başvurular bundan ayrı tutulacak.

Hasta aynı branşta 10 gün dolmadan hastaneye gitmişse, hastane görevlileri, hastaya daha önce aynı branşta muayene olduğunu, üzerinden 10 gün geçmediğini, bu nedenle bedeli kendi cebinden ödemek zorunda olacağını bildirecek. Çünkü, sağlık harcamalarının daha kontrol edilebilir hale gelmesini sağlayacak teknik altyapıyı tamamladık. Daha önce böyle bir kontrol mekanizması yoktu.”

08.02.2009


 

Abbas’tan teşekkür

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Türkiye’nin Filistin-İsrail sorununun çözümü için gösterdiği barışçı çabalar ile Gazze halkına yönelik sergilediği insanî dayanışma sebebiyle Erdoğan’a teşekkür etti.

Mahmut Abbas'tan, Başbakan Erdoğan’a teşekkür

FİLİSTİN Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Türkiye’nin Filistin-İsrail sorununun çözümü için gösterdiği barışçı çabalar ve Gazze halkına yönelik sergilediği insanî dayanışma dolayısıyla teşekkür etti. Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, önceki gün Başbakan Erdoğan ile Abbas’ın Başbakanlık Resmi Konutu’nda görüştüğü hatırlatılarak, görüşmede, Filistin-İsrail sorunu güncel boyutlarıyla ele alındığı, Gazze’de ateşkesin kalıcı olması için atılabilecek adımlar, Filistin’de ulusal uzlaşı faaliyetlerinde gelinen son nokta ayrıntılı olarak gözden geçirildiği belirtildi. Görüşmede Abbas’ın, Fransa, İngiltere ve Avrupa Parlamentosu’ndaki temasları hakkında da bilgi verdiğini ifade edildi. Abbas’ın Türkiye’nin Filistin-İsrail sorununun çözümü için gösterdiği barışçı çabalar ile Gazze halkına yönelik sergilediği insanî dayanışma sebebiyle Erdoğan’a teşekkür ettiği kaydedildi. Abbas’ın Türkiye’nin Mısır’da yürütülmekte olan müzakerelere olumlu katkılarını sürdürmesini istediği ifade edilen açıklamaya şöyle devam edildi: “Taraflar Filistin ve bölgenin çok kritik bir süreçten geçtiği gerçeğinden hareketle, bütün Arap ve bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler içinde olan Türkiye’nin, özellikle çift taraflı, sürdürülebilir ateşkes şartlarının sağlanması, Gazze’ye yönelik insanî yardımların ulaştırılması ve ulusal uzlaşı için Mısır’ın yürütmekte olduğu müzakerelere olumlu katkılarını sürdürmesi hususunda mutabık kalmışlardır. Taraflar bütün bu konularda bundan sonra da yakın ilişki ve temas halinde olma ve etkin bir şekilde birlikte çalışma kararlılıklarını bir kere daha vurgulamışlardır.” Bu arada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, resmî dâvetlisi olarak Ankara'ya bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi. Abbas, TBMM Başkanı Köksal Toptan'ı da ziyaret etti.

08.02.2009


 

Yeni anayasa ihtiyacı şiddetleniyor

TBMM Başkanı Köksal Toptan, askerî müdahalelerin ardından yeni anayasaların getirildiğine dikkati çekerek, “Her üç müdahalenin peşinden yeni anayasa reformu ‘kendi ifadeleriyle’ gündeme gelmiştir. Şimdi baktığımızda bunların hepsinin yanlış olduğunu görüyoruz” dedi.

BATI STANDARTLARINDA YENİ BİR ANAYASA

Köksal Toptan şöyle konuştu: “Yeniden bir anayasa yapma, sürekli olarak Türkiye’nin gündeminde kalmıştır. Modern Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verecek, Batı standartlarında bir anayasa Türkiye’de her gün kendini daha da hissettirmektedir.”

Yeni Anayasa ihtiyacı şiddetleniyor

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verecek bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, anayasa yapımcısı bir Meclisin kurulabileceğini söyledi. Toptan, Samanyolu televizyonunda yayınlanan Özel Gündem programına katılarak, gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı. Toptan, siyasî hayatıyla ilgili soru üzerine 27 Mayıs 1960 askeri müdahalede, ailesine ve babasına çok kötülük, haksızlık yapıldığını kaydederek, Türk demokrasisinin, müdahalelerden büyük yara aldığını bildirdi. 12 Eylül 1980 müdahalesi sırasında bakanlık görevinde olduğunu hatırlatan Toptan, 11 Eylülde Bakanlar Kurulu yapıldığı sırasında dışarıdan art arda patlama seslerinin duyulduğunu, ertesi gün darbe olduğunu anlattı. Toptan, ‘’Bu müdahaleler, insanları siyaset kurumuna karşı ciddî şekilde soğutmuştur, insanların siyasî partilere duyduğu güvende erozyon meydana getirmiştir’’ dedi. Askerî müdahalelerin ardından yeni anayasaların getirildiğine dikkati çeken Toptan, ‘’Her üç müdahalenin peşinden yeni anayasa reformu (kendi ifadeleriyle) gündeme gelmiştir. Şimdi baktığımızda bunların hepsinin yanlış olduğunu görüyoruz. Yeniden bir anayasa yapma, sürekli olarak Türkiye’nin gündeminde kalmıştır. Modern Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verecek, batı standartlarında bir anayasa Türkiye’de her gün kendini daha da hissettirmektedir’’ diye konuştu. Yeni bir anayasa yapılması veya anayasa değişikliği konusunda kendisinin bir çalışması bulunmadığını belirten Toptan, yerel seçimlerden sonra anayasa değişikliği konusunda uzlaşma komisyonu kurulması girişiminde bulunacağını bildirdi.

“ANAYASA YAPIMCISI MECLİS KURULMALI’’

TBMM Başkanı Toptan, reform nitelikli çok geniş kapsamlı bir anayasa yapma imkânının şu anda gözükmediğini belirterek, ‘’Türkiye’nin demokratikleşmesi, kalkınması, reformları gerçekleştirmesi yolunda önüne çıkan taşların ayıklanmasını önemsiyorum’’ dedi. Toptan, ‘’Bana göre Türkiye bir anayasa yapımcısı bir meclis kurmalı, bu Meclisin dışında. 1-2 yıl süre verilerek, modern bir anayasa hazırlanmalı ve referanduma sunulmalı. Herkesin ‘benim’ diyebileceği bir anayasaya kavuşulmalı’’ diye konuştu. Anayasa yapımcısı meclisin 50’si ilgili sivil toplum, kurum ve kuruluşların temsilcileri ile 100’ü seçilmiş milletvekillerinden olmak üzere 150 kişiden oluşabileceğini kaydeden Toptan sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Onlar yepyeni bir anayasa yaparlar. Bunu, anayasa değişikliğinden daha kolay görüyorum. 1982 Anayasasının maddelerinin hepsi bile değişse 1982 Anayasası olmasında takılıp kalırız. Yeni anayasa, 2010 veya 2012 Anayasası olur.’’

ABD’nin anayasasının, 200 yılı aşkın süredir yürürlükte olduğunu bildiren Toptan, benzer bir anayasaya Türkiye’nin ihtiyacı olduğunu vurguladı.

08.02.2009


 

İsrailli pilotlar yine gelecek mi?

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) sözcüsü Tayfun Mater, Konya’da her yıl yapılan Anadolu Kartalı Tatbikatı’na katılan İsrail pilotlarının, bu yıl yapılacak eğitimlere de katılıp, katılmayacağını sordu.

Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Gazze’yi bombalayan pilotların Konya’da eğitildikleri iddiaları üzerine haftalık basın toplantısında, İsrail hava kuvvetlerinin Konya’da her yıl dönemler halinde yapılan Anadolu Kartalı Tatbikat programına katıldığını söyledi. Gürak’ın verdiği bilgiye göre, bugüne kadar Anadolu Kartalı tatbikatlarına aralarında İsrail, ABD ve bazı Arap ülkelerinin de yer aldığı 11 ülke katıldı. Küresel BAK sözcüsü Tayfun Mater, açıklama üzerine Genelkurmay’ın “Gazze’yi bombalayan pilotların bu yıl yine gelip gelmeyeceğini açıklamasını” istedi. Mater, “Gazze’yi bombalayan İsrail pilotları bu yıl yine gelecek mi, bunu açıklasınlar” diye sordu.

“ZAFER İÇİN EĞİTİLİYORLAR”

İsrail pilotları, geniş alanda uçabilmek için Konya’ya geliyor. Türkiye’yle İsrail arasında 23 Şubat 1996 tarihli bir askerî eğitim ve işbirliği anlaşması var. Yılda dört kez düzenlenen tatbikatın bu yılki ilk dönemi Nisan sonu ya da Mayıs başında gerçekleştirilecek. Anadolu Kartalı eğitimlerinin resmî askerî bilgilerine göre, İsrail bu taktik eğitimlere Haziran 2001’de, 2003’te üçüncü tatbikatına, 2004’te ikinci tatbikatına, 2005’te dördüncü tatbikata ve son olarak 2008’de üçüncü tatbikata katıldı. Resmî bilgilere göre, bu taktik eğitimlerin amaçlarından biri “savaş pilotlarını zafer için eğitmek.”

08.02.2009


 

50’den fazla işçi çalıştıran işverene “VIP muamele”

ANKARA Sosyal Güvenlik İl Müdürü Ali Pekten, 3 ay içinde "büyük işverenler sosyal güvenlik merkezi" açacaklarını söyledi.

Pekten, kahvaltılı basın toplantısında, Maliye Bakanlığı'nın daha önce hayata geçirdiği VIP Vergi Dairesi'ne benzer uygulamayla 50 ve üzeri işçi çalıştıran işyerlerinin takibini yapacaklarını ifade ederek, şunları kaydetti: "Ankara'daki 800 bin istihdamın yaklaşık 380 binini çalıştıran işverenlerin sıra beklemeden işlerini yapmasını sağlayacağız. İstihdama büyük katkı veren işadamlarıyla müdürler ve müdür yardımcıları ilgilenecek. Kurumun prim alacaklarının büyük bölümünü teşkil eden 50 ve üzerinde işçi çalıştıran yerlerde bulunuyor. Borçların takibi firmaya işverene gitmek suretiyle takip daha kolay olacak. Kuruma olan borçların yükselmeden ödenebilir halde tahsile imkân sağlanacak. Ana amaç işverenlerin daha yakından takip edilmesidir" dedi. Pekten, son günlerde hastanelere yapılan denetimlerde ortaya çıkarılan yolsuzlukların üzerine gitmeye devam edeceklerini belirtti.

08.02.2009


 

Ekonomik kriz demokrasiyle aşılır

Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısına katılan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Krizi gündem maddesi olmaktan çıkaracak şekilde bireye ve topluma dönük demokratikleşme ve özgürleşme çalışmalarına hız verilmelidir” dedi.

Memur-Sen: Kriz, demokrasi ile aşılır

Ekonomik ve Sosyal Konsey Toplantısı’na katılan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, krizin toplumsal doku üzerinde tahribat oluşturmasının önüne geçmek için anayasada soyut olarak tanımlanan sosyal devletin somut olarak hayata geçirilmesiyle mümkün olacağını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) toplantısında, sosyal taraflar taleplerini rapor olarak sundu. Toplantıda konuşan Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu, mevcut krizin toplumsal doku üzerinde tahribat oluşturmasının önüne geçmek için anayasada soyut olarak tanımlanan sosyal devletin somut olarak hayata geçirilmesiyle mümkün olacağını söyledi. Psikolojik faktörlerin büyük oranda etkili olduğu krizin talep daralmasını da beraberinde getirdiğini söyleyen Gündoğdu, “Talep daralması beraberinde istihdam azalmasını tetiklemiştir. İstihdamı arttırmanın ön koşulu ise şüphesiz talebin artması ve üretim çarkının dönmesidir. Talebin artması ise tüketicilerin gelirlerinin artmasına bağlıdır” diye konuştu. Çözüme yönelik teklifleri de katılımcılara sunan Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, istihdamı arttırmak için Başbakan Erdoğan’ın TOBB Başkanına hitaben, “her üyeniz bir kişi istihdam etsin” teklifini desteklediklerini ancak ilk adımı kamunun atmasını beklediklerini ifade etti.

Memur-Sen’in Ekonomik Konsey toplantısında

sunduğu tekliflerin bir kısmı şu şekilde:

nÇalışanlardan alınan gelir vergisi 5 puan indirilmeli.

nKamu çalışanlarına, 2009 yılında, asgarî ücret tutarında iki kez ikramiye verilmeli ya da her ay 100 TL tutarında seyyanen zam verilmeli.

nİstihdam oluşturan GAP, DAK, KOP gibi projeler ile duble yol yapımı, TOKİ uygulamaları hızlandırılmalı.

nTSK’nın yeniden yapılandırılma süreci hızlandırılmalı, niceliksel büyüklük yerine sonuç alma kabiliyeti açısından yüksek nitelik sahibi olunmalı.

nSosyal yardımlar arttırılmalı, sosyal dayanışma geleneği güçlendirilmeli.

nSiyasette, husûmet odaklı siyaset yerine, çözüme yönelik rekabet odaklı siyaset benimsenmeli.

nKrize yönelik kararlar alınırken, sosyal kesimlerin de görüşü alınmalı ve çözüme dahil edilmelidir.

n Cari açığın giderilmesi amacıyla dış ticaret fazlası veren ülkelerle ilişkiler geliştirilmeli ve yeni pazarlar oluşturulmalı.

nMal ve hizmet üretimine değil, teknoloji üretimine yönelinmeli, tüketici bilinci arttırılmalıdır.

nKriz bahanesiyle, IMF’nin yeni borçlandırma girişimlerine fırsat verilmemelidir.

nBürokrasinin azaltılması; ilk olarak yatırıma yönelik alanlarda başlamalıdır.

nVergi, tabana yayılarak adaletli bir vergi sistemi oluşturulmalıdır.

nBüyük sermaye guruplarının ürettikleri ürünlerde, kâr marjını düşürecek indirimler yapılması, talebi arttırmaya yönelik bir eylem olarak gerçekleşmelidir.

nKrizden etkilenen bir sektör olarak medya; kriz tellâllığı yapmak yerine, krizin çözümüne yönelik yayın politikaları belirlemeli ve çözüm önerilerini kamuoyuna taşımalıdır.

nGirişimcilerin risk yüklenme eğilimini arttıracak istikrarlı ve demokratik bir yaklaşım hayata geçirilmelidir.

nKörfez ve Ortadoğu ülkelerinden finansman girdisi sağlanmalı ve kalıcı hale getirilmelidir.

nKOBİ’lere yönelik teşvik ve destekler arttırılmalıdır.

nHazine ve kamuya ait ihtiyaç fazlası gayrimenkuller ekonomiye kazandırılmalıdır.

nTarım ürünleri destekleme kapsamına alınarak istihdam muhafaza edilmeli.

nFazla sularımız sınır ötesi ülkelerin tarımında kullanılır hale getirilerek gelir elde edilmeli.

nÜlkemiz kurumlarının yurtdışına açılması sağlanmalıdır.

nMayınlı araziler temizlenerek ekonomiye kazandırılmalıdır.

nNitelikli eleman istihdamının temelini oluşturan meslekî eğitimin önündeki katsayı engeli, 2009 ÖSS’ni kapsayacak şekilde ivedilike kaldırılmalı.

nEğitim sisteminde, insan merkezli, gelecek odaklı, ekonomiye duyarlı, üretime dayalı olacak şekilde düzenlemelere gidilmeli.

nKrizi gündem maddesi olmaktan çıkacak şekilde bireye ve topluma dönük demokratikleşme ve özgürleşme çalışmalarına hız verilmelidir.

08.02.2009


 

Yarın ders zili çalacak

İLKÖĞRETİM ve ortaöğretim okullarında 2008-2009 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı 9 Şubat Pazartesi günü başlıyor.

İlköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci ile 600 bine yakın öğretmen, 2 haftalık yarıyıl tatilinin ardından ders başı yapacak.

Eğitim-öğretim yılının ikinci dönemi sınavlar sebebiyle öğrenciler için yoğun geçecek. Seviye Belirleme Sınavı, ilköğretim 6. sınıflar için 13 Haziran 2009, 7. sınıflar için 7 Haziran 2009 ve 8. sınıflar için ise 6 Haziran 2009 tarihlerinde yapılacak. İlköğretim 5. sınıf ile liselerin 9, 10 ve 11. sınıflarında okuyan öğrencilerin katıldığı Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (DPY) 3 Mayıs 2009 tarihinde gerçekleştirilecek. İlköğretim 8. sınıf için DPY sınavı 6 Haziran 2009, ilköğretim 7. sınıf için 7 Haziran 2009, ilköğretim 6. sınıf için ise 13 Haziran 2009 tarihlerinde düzenlenecek.

Üniversiteye giriş sınavı ÖSS, 14 Haziran 2009 tarihinde yapılacak.2008-2009 eğitim-öğretim yılı 12 Haziran Cuma günü sona erecek. Okullar gelecek eğitim-öğretim yılında önceki yıllara göre daha geç açılacak. 2009-2010 eğitim öğretim yılı 24 Eylül 2009 Perşembe günü başlayacak.

08.02.2009


 

Eve, internet geldi kitaplar yetim kaldı

TOPLUMDA internet yaygınlaştıkça kütüphaneler biraz daha tenhalaşıyor.

Artık herhangi bir konuda araştırma yapmak isteyenler kitap yerine arama motorlarına başvuruyor. Adana İl Halk Kütüphanesi Müdürü Mehmet İvren, internetle birlikte kitap okuma veya bir konuda kitaptan yararlanma oranının yüzde 40’lara gerilediğini söyledi. Bu olumsuz gidişin önüne geçebilmek için kütüphanede oluşturdukları bölümde 20 bilgisayara internet bağladıklarını açıklayan İvren, “Şu anda birçok öğrenci geniş, sessiz ve sıcak ortamından, dolayı ders çalışmak için kütüphaneyi tercih ediyor. Günlük ortalama 150 öğrenciyi ağırlıyoruz. Bunun yanında ayrı bir bölümde okumak için gelenler de oluyor. Geçmişle kıyasladığında okuyucunun internete ciddî şekilde kaydığını gözlemlemek mümkün” dedi.

08.02.2009


 

Kabaklı anılacak

8 ŞUBAT 2001’de ömrünü tamamlayan yazar ve düşünce adamı Ahmet Kabaklı’nın vefalı dostları, bugün saat 11.00’de Eyüpsultan’daki kabrinin etrafında toplanacak ve kendisini Fâtihalarla yâd edecekler.

25’i aşkın kitabın yanında beş ciltlik ‘Türk Edebiyatı’ ile ‘Temellerin Duruşması 1-2’nin yazarı olan Ahmet Kabaklı, on binlerce talebe yetiştirdi, on binlerce makale yazdı. Kabaklı’nın 37 yıl önce başlattığı ‘Türk Edebiyatı’ dergisi ile ‘Çarşamba Sohbetleri’ halen geniş kesimleri aydınlatmaya devam ediyor.

08.02.2009


 

Coşan yâd ediliyor

PROF. Dr. Mahmud Esad Coşan Hocaefendi, doğumunun 73. Hicri yıl dönümünde 10 bini bulan Kur’ân hatimleriyle ve Akra fm’de özel yayın akışıyla bugün yâd edilecek.

Esad Coşan Hocaefendi, Akra fm’de 20 farklı programdan oluşan özel yayın akışıyla, ikindi namazından sonra Eyüp’teki kabri başında ve akşam namazını müteakiben İskenderpaşa Camii’nde özel programlarla ve hatim duâlarıyla severleri tarafından anılacak.

08.02.2009


 

Tarım işçilerinin göçü başladı

EKMEK parası kazanmak için yılın sadece 2-3 ayında memleketlerinde kalabilen Doğu ve Güneydoğu Anadolulu tarım işçileri, her yıl olduğu gibi sene de geçim yolculuğunun ilk durağı Çukurova’ya geldi.

İlk durakları Çukurova’da, sulama kanallarının kenarına çadırlarını kurmaya başlayan tarım işçileri, yanlarında eğitim çağındaki çocuklarını, hastalarını ve hayvanlarını da getirdi. Karpuz seralarında işbaşı yapan tarım işçilerinden Şanlıunrfalı Ahmet Dolap (25), 3 kardeşi ve aileleriyle bu yıl Çukurova’ya ilk kez geldiklerini söyledi. Çukurova’da, karpuz ile diğer sebze ve meyve saraları, pamuk çapalama, pamuk toplama ve narenciye hasadında çalıştıklarını, İç Anadolu’da patates, Amik Ovasında soğan, Karadeniz’de fındık topladıklarını anlatan Ahmet Dolap, ‘’nerede tarım işi varsa biz oradayız’’ dedi. Çukurova’ya 3 yıldır geldiğini belirten 11 çocuklu İbrahim Haydar (65) ise ‘’yevmiyelerimiz 18-20 TL arasında değişiyor. Bunun 2 TL’sini bize iş bulan elciye veriyoruz’’ diye konuştu.

08.02.2009


 

Kirli hava yorgunluğa ve hastalığa sebep oluyor

DIş ortam kadar ev ve iş yerlerinde plastik, ahşap ürünler, yanan ocak ve sigaradan kaynaklanan iç ortam kirliliği de insan sağlığını olumsuz etkili-yor ve birçok hastalığa davetiye çıkarıyor.

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Özer, insan eliyle yapılan kirliliğin özellikle son yıllarda toplum sağlığını tehdit edici boyutlara ulaştığını bildirdi. Dış ortam kadar ev ve iş yerlerinde plastik, işlenmiş ahşap ürünler, tüp ve doğal gazlı ocak, sigaradan kaynaklanan iç ortam kirliliğinin de insan sağlığını olumsuz etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Özer, ‘’Bu etkenler de birçok hastalığa yol açabilir. İç ortam kirliliğinin önlenmesi veya et-kisinin azaltılması için olabildiğince tabiî ürünler kullanılması, sigara içilmemesi, havalandırmaya ağırlık verilmesi gerekiyor’’ dedi. Kirli havada kül benzeri karbon partikülleri, sülfür ve azot bileşikleri gibi asitler bulunduğunu belirten Özer, şunları kaydetti: ‘’Bunlar insan sağlığını doğrudan etkileyen maddelerdir. Solunduğu için akciğerden başlar, kalp-damar rahatsızlıkları, kronik bronşit, KOAH, astım gibi hastalıklara yol açabilir. Kirlilik, genel sağlığı etkisi altına aldığı için insanları daha fazla yorar, yeterli düzeyde uykuya rağmen insan tam olarak dinlenemez. Uykusuzluk hali görülür. Köyde 7-8 saat uyuyan kişi dinç uyanabilir ancak kirliliğin yoğun olduğu kent merkezlerinde bu kadar uyku çoğu zaman yeterli gelmez. Saydığımız hastalıkları olan kişiler, kirlilikten daha fazla ve ciddî etkilenir. Kirliliğin yoğun olduğu akşam saatlerinde olabildiğince kapalı ortamlarda bulunmalarını öneriyoruz.’’

08.02.2009


 

Kaynaklarımızı hızlı tüketiyoruz

Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, ‘’Son 10 yılda Avrupa’da doğal kaynaklarını en hızlı tüketen ülke Türkiye’de Kyoto, umarız tersine bir dönüşün sembolü olur’’ dedi.

Türkiye’nin son 10 yılda dünyada karbon emisyonu en hızlı artan ve Avrupa’da tabiî kaynaklarını en hızlı tüketen ülke olduğunu belirten Eken, Kyoto Protokolü’ne ilişkin kanun tasarısının TBMM’de kabul edilmesini olumlu bir adım olarak gördüğünü belirtti. Güven Eken, şunları kaydetti: ‘’Ancak daha da önemli olan icraattır. Türkiye’nin son 20 yılda bu alanda imzaladığı önemli uluslar arası doğa sözleşmeleri bulunmaktadır. Ancak uygulamada ciddî zafiyetler bulunmaktadır. Türkiye daha on gün önce 2B ve diğer orman alanlarının satışını kolaylaştıran yasayı onaylamıştır. Son 10 yılda Tuz Gölü dahil olmak üzere 20 gölün kurumasına neden olan su politikaları ısrarla uygulanmıştır. Tüm bunlar Kyoto’nun özüne tümüyle aykırıdır. Son 10 yılda Avrupa’da doğal kaynaklarını en hızlı tüketen ülke olan Türkiye’de Kyoto, umarız tersine bir dönüşün sembolü olur ve Türkiye’nin doğa politikası iyi yönde değişir. Doğa Derneği, protokolün imzalanmasını önemli bir adım olarak görüyor. Ancak Türkiye için asıl gerekli olan olan bu protokolün özünün anlaşılması ve uygulamada önemli adımlar atılması.’’

Eken, Türkiye’nin yükümlülüğünün 2012 yılında başlaması sebebiyle protokolün yaptırımları ve muhtevası konusunda söz sahibi olunacağını ve 2013’te yeni Kyoto döneminin Türkiye’nin de katkılarıyla başlayacağını söyledi. Kyoto altında yapılan çalışmaların karbon emisyonunu azaltmak ve adaptasyon önlemleri olmak üzere iki temel gruba ayrıldığını vurgulayan Eken, ‘’Türkiye için iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirecek adaptasyon önlemleri büyük önem taşıyor” diye konuştu.

08.02.2009


 

364 minibüsün yerine 182 doğal gazlı otobüs

KAYSERİ'DE, kademeli olarak şehiriçi ulaşımdan çekilecek olan 364 minibüsün yerini, 182 doğal gazlı otobüs alacak.

Kayseri Minibüsçüler ve Servis İşletmecileri Odası Başkanı Mustafa Çabucak, şehiriçi toplu taşımada kullanılan 364 minibüsün kademeli olarak ulaşımdan çekileceğini söyledi. Her 2 minibüse karşılık 1 doğal gazlı halk otobüsünün sefere başlayacağını ifade eden Çabucak, şunları anlattı: “Kademeli olarak şehiriçi ulaşımdan çekilecek olan 364 minibüsün yerini, 182 doğal gazlı otobüs alacak. Otobüslerin ilk teslimatı da bu ay sonunda ya da Mart ayı başında yapılacak. İlk etapta yaklaşık 50 doğal gazlı otobüs sefere başlayacak ve karşılığında 100 minibüs ulaşımdan çekilecek.’’ Çabucak, dizel otobüslere oranla daha az hava kirliliğine sebep olan doğal gazlı otobüslerin, yakıttan da yüzde 45-50 tasarruf sağladığını belirtti.

08.02.2009


 

Niğde’de kuduz karantinası

NİĞDE'DE, kuduz vakası görülmesi sebebiyle karantinaya alınan merkeze bağlı Konaklı beldesinde, kuduz köpeğin aynı aileden 11 kişiyi daha ısırdığı belirlendi.

Niğde İl Sağlık Müdürü Dr. Bahattin İlter, yaptığı yazılı açıklamada, kuduz olduğu tesbit edilen köpeğin Konaklı beldesinde aynı aileden 11 kişiyi ısırdığının belirlendiğini kaydetti. Bu kişilerle birlikte kuduz şüphelisi biri kadın 2 kişinin daha aşı programına alındığını belirten İlter, karantinaya alınan Orhanlı beldesinde de kuduz köpeğin ısırması sonucu ölen inekle teması bulunan 16 kişinin kuduza karşı aşılandığını bildirdi. Dr. İlter, karantina uygulanan 2 beldede gerekli tedbirleri aldığını, muhtemel yeni vak'alara karşı araştırmaların sürdüğünü kaydetti.

08.02.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır