|
|
|
367 krizi 28 Şubat işi |
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, 367 olayının 28 Şubat’ın devamı olduğunu söyledi. Star gazetesine konuşan Soylu, “TBMM’nin 28 Şubat’la ilgili Meclis araştırması yapması lâzım. Birçok insan, kamuoyunun önüne çıkıp bir şekilde yaptıklarıyla ilgili sorumluluğunu ortaya koymazsa Temiz Eller olmaz” dedi.
Demokrat Parti (DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmemesi için ortaya atılan 367 tezinin arkasında 28 Şubat’ın olduğunu ifade ederek, “TBMM’nin 28 Şubat’la ilgili Meclis araştırma yapması lazım” dedi. Star gazetesine konuşan DP lideri Soylu, Türkiye’yi erken seçime götüren 367 krizinde Ergenekon’un parmağı olduğunu dili getirerek, Türkiye’de yürütülen Temiz Eller operasyonunun 28 Şubat’sız başarılı olamayacağını belirtti. 28 Şubat’ın bugüne kadar hiçbir tarafının aydınlatılmadığını ifade eden Soylu, hala korunup kollanmakta olduğunu kaydetti. Genelkurmay eski Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile Erkan Mumcu’nın 367 ile ilgili açıklamalarının hiç kimseyi tatmin etmediğini belirten Soylu, “Bu işler beylik lâflarla çözülmez. Baskıyla karşı karşıya kalan unsurlar yiğitlik yaparak gerçekleri açıklasın, bir kere olsun demokrasiye katkıda bulunsunlar” dedi.
DIŞARIDAN YÖNLENDİRME OLDU
Yakın tarihin aydınlatılmayan iki önemli olayının 367 tezi ile yarım kalan DP-ANAP birleşmesi olduğunu belirten Soylu, “Bu dönemlerin aydınlatılması lazım. Türkiye’nin karanlıkta kalan işleri çok olursa Türkiye birinci lige çıkamaz. Her şey şeffaf ve halkın önünde oluşmalı. Tarafların izahatı bizi ve kamuoyunu tatmin etmemektedir. 367 için dışarıdan bir yönlendirme olduğu açıktır” dedi. DP -ANAP birleşme iradesinin toplumsal bir talebin sonucu olduğunu kaydeden Soylu, “Bunu iki parti yöneticileri gerçekten istiyorlar mıydı bilmiyorum. Birleşmeyi kimin bozduğu da aydınlatılmalı” dedi.
28 ŞUBAT KOLLANIP KORUNUYOR
367 olayının 28 Şubat’ın devamı olduğunu anlatan Soylu, 1960, 1971 ve 1980 darbe dönemlerini paralel süreçler olarak gördüğünü belirterek, “367’nin arkasında 28 Şubat var. 28 Şubat’ın hiçbir tarafı aydınlatılmamıştır, korunmaktadır, kollanmaktadır. Oysa 28 Şubat süreci aydınlatılmadığı sürece Türkiye’de tam demokrasiye ulaşılmış olunmayacak. 28 Şubat tüm ayrıntılarıyla milletin önüne dökülmeli, bütün kirlilikleriyle açıklığa kavuşturulmalıdır” diye konuştu.
28 ŞUBAT’SIZ TEMİZ ELLER OLMAZ
28 Şubat sürecinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili ortada birçok bilgi ve belge olduğunu ve bunun istenirse rahatlıkla açıklığa kavuşturulacağını kaydeden Soylu, sözlerini şöyle tamamladı: “TBMM’nin 28 Şubat’la ilgili Meclis araştırma yapması lâzım. Birçok insan, kamuoyunun önün çıkıp bir şekilde yaptıklarıyla ilgili sorumluluğunu ortaya koymazsa Temiz Eller olmaz. İtalya’da Temiz Eller operasyonunda 40 bin insan sorgulandı, çok üst düzey insanlar da var. Türkiye bir Temiz Eller operasyonundan kaçmamalıdır. Türkiye kendisini şeffaflığa, dürüstlüğe taşıyabilecek her türlü yolu ve yöntemi kullanmalıdır.”
|
04.02.2009
|
|
|
Gazzeli ailelere para yardımı |
İHH İnsanî Yardım Vakfı, İsrail ordusu tarafından evleri yıkılan Gazzeli ailelere ve şehit ailelerine toplam 5 milyon 350 bin euroluk maddî yardım yaptı.
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın resmî dâvetlisi olarak bu ülkeye gitti. Suudi Arabistan’a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Gül, Filistin’de 2006 yılında yapılan ve Hamas’ın kazandığı seçimin ardından Türkiye’nin Hamas’lı yetkililerle görüştüğünü, ‘’Doğru yolun ne olduğunu, yanlış yola girilirse bunun sonucunun ne olacağını’’ açıklıkla konuştuğunu belirterek, ‘’Eğer o zaman fırsat verilmiş olsaydı Türkiye’ye, belki bugün yaşananların hiçbiri yaşanmazdı. Belki bugün Gazze çok farklı olurdu’’ dedi.
‘’Gazze’de kalıcı ateşkes sağlanması için çabaların sürdüğü, ancak bölgedeki ateşkesin halen kırılgan olduğu ve ablukanın kalkmadığı’’ hatırlatılarak, ‘’Sizin bu konuda bir endişeniz var mı?’’ diye sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Tabiî ki endişemiz var, daha önce de söyledim. Son Gazze olayları başlamadan 1 ay önce biz çok kaygılanmaya başlamıştık. Bunu kamuoyuyla da paylaştık’’ dedi. Filistin’den çağrılan heyetlerle, Avrupalı, Amerikalı ve Mısırlı yetkililerle bu endişeyi paylaştığını aktaran Gül, şöyle konuştu: ‘’’Bakın bir felâkete doğru gidiliyor. Tarihler belli. Nelerin olabileceği sürpriz olmaz dedik. Bütün bunlar da oldu, gördünüz. Şimdi de olabilir. Onun için herkesin büyük bir gayret içinde, yapıcı, neticeye ulaşacak çalışma içerisinde olması gerekir. Unutmayın ki Filistin dâvâsına sadece İsrail ile Filistin arasındaki bir mesele olarak bakılamaz. Bu mesele dünyadaki birçok problemlerin de kaynağıdır. Onun için bu meselenin halli dünyadaki bir çok problemlerin de hallini çok kolaylaştıracaktır.’’
“YANLIŞ YAPANLAR İKAZ EDİLMELİ”
CUMHURBAŞKANI Gül, Davos’ta yaşanan gerginliğin ardından İsrail basınında, ‘’İsrail’in Türkiye ile ilişkilerini, askeri ihaleler konusunu gözden geçirebileceğine ve Türkiye’deki Musevi vatandaşların endişeleri olduğu’’ yönünde haberler konusunda da,’’Türkiye’deki Musevi vatandaşlarımız sen, ben ne isek onlar da odur. Onlar da milletvekili, cumhurbaşkanı olabilir. Onların da bu ülkede hakkı, hukuku vardır. Bütün vatandaşlarıma da buradan sesleniyorum; sakın böyle bir yanlış tavır içerisine kimse girmesin. Herkes birbirine eşittir, herkesin hak ve hukuku aynıdır bu ülkede. Bu konuda yanlış yapanlar olabilir, yanlış yapanlar her toplumda çıkar. O yanlış yapanları da herkesin ikaz etmesi gerekir’’diye konuştu. Ankara / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Çanakkale’de 500 Filistinli şehit oldu |
Çanakkale Savaşları’nda Türk ve Araplardan oluşan yaklaşık 500 Filistinli asker, vatanları için savaştı ve şehit düştü.
Edinilen bilgiye göre, yıllardır savaşın sürdüğü bir toprak parçasında yaşayan Filistinliler, Gelibolu Yarımadası’nda Boğazı geçmek isteyen İtilaf devletlerine karşı savaşta görev aldı. Bugün, İsrail’in topraklarını işgal etmesine karşı mücadele eden Filistinliler, 1915 yılında da emperyalist devletlerin Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a ulaşma hayallerinin Boğazın karanlık sularına gömülmesinde önemli rol oynadı. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun toprağı olan Filistin’de yaşayan ve içleri vatan sevgisi dolu herkes gibi hiç düşünmeden ailelerinden ve sevdiklerinden ayrılıp Gelibolu’ya koşan yaklaşık 500 Türk ve Arap askeri, vatan toprağı için canlarını hiçe sayarak, şehitlik mertebesine ulaştı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır, yaptığı açıklamada, 1. Dünya Savaşı’nda diğer Türk cephelerinde olduğu gibi Çanakkale Cephesi’nde de çok sayıda Filistinli askerin savaştığını bildirdi. Türk ve Araplardan oluşan 500’e yakın Filistinli askerden 88’inin Çanakkale Cephesi’nde şehit olduğunu, bir kısmının ise yaralanıp götürüldüğü hastanelerde şehit düştüğünü anlatan Sayılır, savaş süresince yaklaşık 400 askerin de dizanteri, zatürre, tifo gibi hastalıklar nedeniyle tedavi gördükleri Çanakkale ve İstanbul’daki hastanelerde hayatını kaybettiğini ifade etti.
Sayılır, Filistinli şehit askerlerin Gelibolu Yarımadası’nda Seddülbahir, Arıburnu, Anafartalar ve Kireçtepe’deki muharebelere katıldığını ifade ederek, ‘’Filistin’in Nablus, Kudüs, Yafa, Gazze, Halilürrahman, Tulkarim gibi yerlerinden gelen askerler Çanakkale’de başta 57. Alay olmak üzere, 13, 14, 27. 64, 72, 77’nci alaylarda diğer Mehmetçiklerle birlikte düşmanın karaya çıkmaması için canla başla mücadele etti’’ dedi.
1. Dünya Savaşı’nın ardından Filistin’in Osmanlı Devleti’nden koptuğuna işaret eden Sayılır, ülkelerini savunmak için Türk ordusu içinde Çanakkale Savaşı’na katılan Filistinlilerin, bugünkü vatanlarından çok uzakta, ama uğruna şehit oldukları vatan topraklarında huzur içinde yattığını kaydetti. Çanakkale / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Vadeli çek krizi kapıda |
ETO Başkanı Cemalettin Sarar, Türkiye’de vadeli çeklerin ödeme zamanının önümüzdeki aylara denk geldiğini belirterek, “Bu nedenle krizin etkileri önümüzdeki birkaç ay içerisinde, en yoğun biçimde hissedilecek” dedi.
Eskİşehİr Ticaret Odası (ETO) Başkanı Cemalettin Sarar, Türkiye’de mevzuatta olmamasına rağmen vadeli çek şeklinde bir uygulama olduğunu, o vadeli çeklerin ödeme zamanının da önümüzdeki aylara denk geldiğini belirterek, ‘’Bu nedenle krizin etkileri önümüzdeki birkaç ay içerisinde, en yoğun biçimde hissedilecek’’ dedi.
Sarar, yaptığı açıklamada, tüm dünyayı etkisi altına alan küresel krizin Türkiye’de de yoğun olarak hissedildiğini belirterek, bugün yaşanan krizin, dünyanın yaşadığı ne ilk ne de son kriz olduğunu kaydetti. Devletin aldığı mal ve hizmetlerin ödemelerini geciktirmemesinin de son derece önemli olduğunu belirten Sarar, şöyle devam etti: ‘’Bu yolla piyasaların ihtiyacı olan nakit akışına katkıda bulunulur. Türkiye piyasasında, mevzuatta olmamasına rağmen vadeli çek şeklinde bir uygulama var. İşte o vadeli çeklerin ödeme zamanı önümüzdeki aylara denk geliyor. Bu nedenle krizin etkileri önümüzdeki birkaç ay içerisinde, en yoğun biçimde hissedilecek. İyi bir kriz yönetimi ile bu zor günleri en az hasar ile atlatacağımıza inanıyorum.’’ Eskişehir / aa
|
04.02.2009
|
|
|
ÇOCUKLARA İNTERNET VE TELEVİZYON TEHDİDİ |
OKULLARIN yarı yıl tatiline girmesiyle evlerinde televizyon ve bilgisayar başında özgürlüklerine kavuşan çocukların, ciddi tehlikelerle karşı karşıya oldukları bildirildi.
Ailelerinin kontrolü dışında televizyonlardaki şiddet ve cinsel muhtevalı yayınların etkisinde kalan çocukların önemli derecede davranış bozuklukları yaşadığını belirten uzmanlar, uzun süreli etkiler karşısında birçoğunun küçük yaşta potansiyel suçlular arasında yer alabileceğine dikkati çekti. Gün içinde 2-3 saati aşan sürelerle televizyon ve bilgisayar başında kalan çocukların psikolojik olarak bir takım sorun yaşadığını belirten Psikolog Serap Duygulu, son yıllarda kendi içine kapanan ve sosyal ortamlardan uzaklaşan çocuk sayısındaki artışa işaret etti.
Yapılan araştırmalarda, şiddet muhtevalı görüntüler izleyen veya bilgisayar oyunları oynayan çocukların, saldırgan davranışlar sergilediğini ve uyku bozuklukları yaşadıklarını dile getiren Duygulu, birçoğunun çevresine karşı duyarsızlaşarak, şiddet göstereni model aldığını söyledi.
Duygulu, şiddet içeren görüntüleri izlediği için başkalarına şiddet uygulamayı normal bir davranış olarak gören çocukların, önemli davranış bozuklukları yaşadığına işaret ederek, bu sebeple uzmanlara başvuran ailelerin sayısında ciddî artışlar olduğunun altını çizdi.
İnternet ve televizyonlardaki cinsel muhtevalı yayınlar ile çeşitli çevresel etkenlerin etkisi altında kalan çocuklardaki ergenlik yaş sınırının 13’ten 9’a düştüğünü kaydeden Duygulu, özellikle anne ve babası çalışan çocukların kontrol dışında kalma riskinin çok daha fazla olduğuna işaret etti.
DİZİLERDEKİ ÇARPIK İLİŞKİLER ÇOCUKLARI ETKİLİYOR
‘’Son dönemde gazete sayfalarına yansıyan olaylar ışığında okul arkadaşına tecavüz eden öğrenci çocukların sayısı giderek artıyor’’ diyen Duygulu, televizyon ekranlarında reyting rekorları kıran bazı dizilerdeki ‘’çarpık ilişkiler’’ ve tecavüz sahnelerinin de bunda önemli rol oynadığını savundu. Bu konuda ailelere büyük görevler düştüğünü vurgulayan Duygulu, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Kabul edelim ki çocuklara televizyon seyretmeyi ya da bilgisayar kullanmayı yasaklamak, asla bir çözüm değildir. Aksine yasaklanan her şey daha çok ilgi ve merak uyandırır. Dolayısıyla yasaklamak yerine çocukla işbirliği yapmak ve onun da onayını alarak gün içinde 2-3 saatini televizyon ve bilgisayar başında geçirmesine izin vermek daha mantıklı ve kabul edilebilir bir yöntemdir.’’
‘’ÇOCUK ANNELER’’ GERÇEĞİYLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ
HACETTEPE Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülin İçli ise bazı televizyon yayınları ile toplumdaki ahlak yapısının önemli derecede tahrip edildiğini ifade ederek, bunun özellikle çocuklar üzerinde ciddî etkileri olduğunu kaydetti. Artık hemen hemen her evde bir bilgisayar ve internet bağlantısının olduğuna işaret eden Prof. Dr. İçli, birçok çocuğun ailelerinin denetimi dışında şiddet muhtevalı oyunlar oynadığını veya cinsel muhtevalı web sayfalarına girdiğini anlattı. Bunun sonucunda çocukların şiddete ve cinselliğe yöneldiğini kaydeden Prof. Dr. İçli, başta ABD olmak üzere pek çok gelişmiş ülkede de aynı sürecin yaşandığına dikkati çekti. Tedbir alınmazsa Türkiye’nin de çok kısa süre içinde böylesi bir tabloyla karşı karşıya kalacağını söyleyen Prof. Dr. Tülin İçli, ‘’Devletin ilgili kurumları ve aileler gerekli önlemleri almadığı takdirde yakın bir zamanda ‘çocuk anneler’ gerçeğiyle yüzleşeceğiz’’ dedi. Ankara / aa
|
04.02.2009
|
|
|
ÜNİVERSİTELİ DEPRESYONDA |
UÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nazan Bilgel ve UÜ İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi (İİBF) Ekonometri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Nuran Bayram tarafından, üniversite öğrencilerinde depresyon, anksiyete, stres sıklığı ve bunu etkileyen sosyo-demografik etmenleri belirlemek için yapılan araştırmaya, UÜ’nün değişik fakültelerinde okuyan bin 617 öğrenci katıldı.
Geçerliliği ve güvenilirliği yüksek olan ‘’Depresyon Anksiyete Stres- 42 ölçeği’’nin uygulandığı öğrencilere, depresyon, anksiyete ve stresi ölçen 42 soru yöneltildi. Sınav zamanlarının dışındaki bir süreçte gerçekleştirilen araştırmada, öğrencilerin yüzde 27,1’inde orta derece ve üstünde depresyon, yüzde 47,1’inde orta derece ve üstünde anksiyete (kaygı) ve yüzde 27’sinde ise orta derece ve üstünde stresin var olduğu belirlendi. Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Nazan Bilgel, üniversite öğrencilerinin akıl sağlığının, bütün dünyada giderek artan bir önem kazandığını, bu kapsamda UÜ’de üniversite öğrencilerinin depresyon, anksiyete ve stres durumlarını belirlemek için bu araştırmayı yaptıklarını söyledi.
KIZLARDA STRES DAHA YÜKSEK
Bilgel, araştırmada, anksiyete ve stres değerlerinin kız öğrencilerde erkek öğrencilere göre daha yüksek bulunduğunu dile getirerek, şöyle konuştu: ‘’Aldıkları eğitimden memnun olduğunu söyleyen öğrencilerin, aldıkları eğitimden memnun olmadıklarını söyleyen öğrencilere göre daha düşük depresyon, anksiyete ve stres değerlerine sahip oldukları gözlenmiştir. Depresyon ve anksiyete değerleriyle, yaş arasında bir ilişki bulunmamıştır. Stres açısından ise 17-19 yaş grubundakilerin, 20-26 yaş grubundakilere göre daha yüksek stres değerlerine sahip oldukları saptanmıştır. Kızlarda stres ve anksiyete değerleri erkeklere göre daha yüksek bulunmuştur. Depresyon için ise cinsler arasında bir fark elde edilmemiştir. Depresyon ve anksiyete değerleri, sosyal ve politik bilimlerde eğitim alan öğrencilerde fen bilimleri, mühendislik ve tıp eğitimi alan öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur.’’
Uluslar arası ‘’Social Psychiatry&Psychiatric Epidemiology’’ adlı tıp dergisinde de yayımlanan araştırmada, 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin depresyon, anksiyete ve stres değerlerinin, üst sınıf öğrencilerine oranla yüksek bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Nazan Bilgel, ayrıca ekonomik durumu kötü olan ailelere mensup öğrencilerin depresyon ve stres değerlerinin, ekonomik durumu orta ve iyi olan ailelere mensup öğrencilere göre daha yüksek olarak tesbit edildiğini bildirdi. Köyden gelen öğrencilerin depresyon, anksiyete ve stres değerlerinin, şehir veya beldelerden gelen öğrencilere göre daha yüksek olduğunun belirlendiğini de anlatan Bilgel, şunları kaydetti: ‘’Çalışmada, üniversite öğrencileri arasında depresyon, anksiyete ve stresin görülme sıklığının yaygın olduğu belirlenmiştir. Özellikle 1. ve 2. sınıf öğrencileri, ekonomik durumu kötü olan ailelere mensup öğrenciler, köyden gelen öğrenciler, sosyal ve politik bilimlerde eğitim gören öğrenciler tehlike altındadır. Depresyon, anksiyete ve stres, ruh sağlığı kadar beden sağlığına da olumsuz etki eden durumlardır. Yükseköğretimdeki öğrencilerin sağlıklarının korunması için bu durumların erkenden tanınması ve tedavi edilmesi, koruyucu ruh sağlığı hizmetleri verebilecek bir destek biriminin acilen kurulması gerekmektedir.’’ Bursa / aa
|
04.02.2009
|
|
|
20 milyon çocuk aç |
Dünya genelinde her yıl 5 yaşın altında yaklaşık 10 milyon çocuğun önlenebilir hastalıklardan dolayı öldüğü, bu çocukların en az yüzde 30’unun açlıktan dolayı öldüğü bildirildi. Dünya Halk Sağlığı Dernek ve Birlikleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Paulo Buss, koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasıyla başta çocuklar olmak üzere çok sayıda ölümün önüne geçilebileceğini vurguladı. Buss, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde her yıl 5 yaşın altında yaklaşık 10 milyon çocuğun önlenebilir hastalıklardan dolayı öldüğünü belirterek, bunların çok basit ve önlenebilir hastalıklardan kaynaklandığını kaydetti. Ölen 5 yaşın altındaki çocukların en az yüzde 30’unun açlıktan öldüğüne dikkati çeken Buss, ‘’Dünya genelinde 20 milyon çocuk şiddetli açlık çekiyor’’ dedi. Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Başkanı ve Uluslararası Bilimsel Komite Üyesi Prof. Dr. Hilal Özcebe de dünyada her yıl yaklaşık 57 milyon kişinin öldüğünü bildirdi. Ölümlerin, 10 milyon 904 binin enfeksiyon ve parazit hastalıklarından kaynaklandığını belirten Özcebe, 2006’da doğumdan sonraki 1 yıl içinde ölen bebek sayısının 9,5 milyon olduğunu ifade ederek, ‘’Yaklaşık olarak her yıl 10 milyon çocuk ölmekte ve her saat bin bebek ölümü olmaktadır. Bunlar, ufak müdahaleler ile önlenebilir nedenlerden kaynaklanmaktadır” diye konuştu. Ankara / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Önce oyun sonra ameliyat |
SİVAS Numune Hastanesinde ameliyat olacak çocuklar, yeni uygulama kapsamında ameliyata eğlenerek giriyor. Hastanenin çeşitli servislerinde yatan çocuklar, çocuk gelişimci gözetiminde ameliyatları öncesinde çeşitli faaliyetler yaptırılaraak ameliyat stresinden uzaklaştırılıyor. Hastanenin kulak-burun-boğaz servisinde yatan çocuklar, dün girecekleri ameliyat öncesinde faaliyetlere katıldı. Çocuk gelişimci Arife Bozkurt gözetiminde hastane odasında boyama yapan, masal dinleyen çocuklar, çeşitli çocuk oyunlarını da oynama imkânı buldu. Çocuklarla tek tek ilgilenen Bozkurt, başlattıkları bu çalışmayla, ameliyat öncesi çocukları stresten ve ameliyat korkusundan uzaklaştırıldıklarını söyledi. Uygulamanın aileler ve çocuklardan ilgi gördüğünü, velilerin de faaliyetlere katıldığını belirten Bozkurt, ‘’Sivas Numune Hastanesinde yatan çocukların ameliyat öncesinde streslerini azaltmak amacıyla sabah etkinlikler yapıyoruz, sonra çocuklar ameliyata giriyor’’ dedi. Sivas / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Toprak doydu, barajlar dolmadı |
SONBAHAR ve kış aylarında iyi yağış düşmesine rağmen Konya’daki baraj ve göller, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,5 ile 53 arasında değişen oranlarda daha az su tutuyor. DSİ 4. Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, son yıllarda kuraklık sebebiyle zor günler dönemlerden geçen Konya, bu yıl yağışlı periyoda girilmesiyle oldukça iyi yağış aldı. Zaman zaman mevsim normallerinin üzerine çıkan yağış, özellikle bölge çiftçisini çok sevindirdi. Yağışla birlikte toprak suya doydu ama baraj ve göller şu ana kadar aynı oranda yararlanamadı. Konya’daki baraj ve göller 1 şubat itibariyle, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,5 ile 53 arasında değişen oranlarda daha az su tutuyor. Konya / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Ekmek parası için günde 30 kilometre |
EKONOMİYE büyük katkı sağlayan geri dönüşümün emektarları hurdacılar, bir günde yaklaşık 30 kilometre yürümek zorunda kalıyor. Tam 15 yıldır metropol şehirde 3 tekerlekli el arabasıyla saatlerce yürüyerek ekmek parası kazandığını söyleyen hurdacı Aslan Arı, “Ekonomik krizle birlikte binlerce işçi işinden oldu. Durum böyle olunca herkes eline bir araba alarak hurda toplamaya başladı. Her gün 30 kilometre yürü-yorum. Dilencilik veya hırsızlık yapmıyorum “ diye konuştu. Bursa / cihan
|
04.02.2009
|
|
|
Küçük sınıf otomobillere ilgi arttı |
EKONOMİK krizde cebini düşünen vatandaşlar tercihlerini düşük silindir hacmine sahip tasarruflu otomobillerden yana kullanıyor. Konya’da faaliyet gösteren Koyuncu Otomotiv Satış Müdürü Atıf Dikici, ekonomik krizin etkilerinin görülmeye başladığı son aylarda müşterilerin büyük bölümünün yakıt tüketiminde daha cimri otomobilleri tercih etmeye başladığını söyledi. En çok 1.3 cc motor hacmine sahip multijet 75 beygir otomobillerin ilgi gördüğünü belirten Dikici, şunları kaydetti: ‘’1.3 cc silindir hacmine sahip bu otomobillerle 46 litre dizel yakıtla bin kilometre yol kat edilebiliyor. Bu otomobiller, yakıt tasarrufuyla bilinen LPG’li otomobillerden bile daha az yakıyor. Yakıtta bu kadar cimri olan otomobiller bu sebeple ekonomik kriz döneminde çok yoğun ilgi görüyor.’’ Bu otomobillere olan yoğun ilgi sebebiyle bayiye gelip otomobili hemen almanın da mümkün olmadığını ifade eden Dikici, ‘’Bu otomobillerden birine sahip olmak isteyen vatandaşların 2-3 hafta sırada beklemesi gerekiyor’’ diye konuştu. Konya / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Kirli hava ölüm sebebi |
DÜNYA Sağlık Örgütü verilerine göre, hava kirliliği öldürmeye devam ediyor. Verilere göre, dünyadaki yaklaşık 50 milyon ölümün 2 milyon 390 binine yani yaklaşık yüzde 4-5’ine hava kirliliği sebep oluyor. Türkiye’de ise ölümlerin yüzde 10’u hava kirliliğine bağlı olarak gerçekleşiyor. Dünya Sağlık Örgütü verileri hava kirliliğine bağlı ölümlerde çarpıcı tabloyu gözler önüne serdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre; dünyada bir yılda iç mekân kirliliği sebebi ile 1 milyon 497 bin kişi, dış mekân kirliliği nedeniyle ise 865 bin kişi olmak üzere toplam 2 milyon 362 bin kişi hava kirliliğine bağlı olarak ölüyor. Yani dünyadaki yaklaşık 50 milyon ölümün yüzde 4-5’ine hava kirliliği sebep oluyor. Verilere göre, Türkiye’de ise bir yılda hava kirliliği’nden 21 bin 300 kişi ölüyor. Türkiye’de bir yılda ölen yaklaşık 240 bin kişinin yüzde 10’u hava kirliliğine bağlı olarak ölüyor. Hava kirliliğine bağlı ölümler açısından dünya ülkeleri sıralamasında Türkiye 14’üncü sırada yer alıyor.
|
04.02.2009
|
|
|
Başmüzakereci Bağış, AYM Başkanı Kılıç’ı ziyaret etti |
DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı, makamında ziyaret etti. Ziyaretin ardından gazetecilere açıklama yapan Bağış, göreve atanmasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla gerek muhalefet parti liderlerine, gerekse anayasal kurumların önderlerine nezaket ziyareti gerçekleştirdiğini söyledi. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’u da ziyaret ettiğini hatırlatan Bağış, muhalefet partilerinden de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye nezaket ziyaretinde bulunduğunu anlattı. Dün de Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’ı ziyaret ettiğini belirten Bağış, şöyle konuştu: ‘’Bu çok olağan, doğal, olması gereken, karşılıklı fikir alışverişiyle alakalı bir ziyarettir. Çünkü üstlendiğim görev, proje, sadece bizleri değil, yarınlarımızı, çocuklarımızı ilgilendiren Türkiye’nin ortak paydası olarak gördüğümüz bir proje. Bugün de bu çerçevede Anayasa Mahkemesi Başkanımızı ziyaret ettim. Sağ olsunlar kendileri de çok sıcak karşıladılar. Benimle görüşlerini paylaştılar. Biz de her zaman fikirlerini dinlemeye hazır olduğumuzu, soruları olduğu zaman cevaplandırmaya hazır olduğumuzu belirttik. Kendilerine, gösterdikleri konukseverlik için teşekkür ediyorum. Olağan bir ziyaretti.’’ Ankara / aa
Unakıtan'ın sağlığı iyi
nHACETTEPE Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın sağlık durumunun ‘’gayet iyi’’ olduğunu belirtti. Prof. Dr. Erdener, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi görmekte olan Maliye Bakanı Unakıtan’ın sağlık durumuna ilişkin bilgi verdi. Erdener, Bakan Unakıtan’a ‘’tamamen tanı amaçlı bir kroner anjiyo’’ yapıldığını hatırlatarak, sağlık durumunun ‘’gayet iyi’’ olduğunu belirtti. Erdener. ‘’Tüm bulguları hızla stabil hale geldi, gelmekte. Herhangi bir sorunumuz şu an itibariyle yok’’ dedi. Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu da ziyart ettiği Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın sağlık durumuyla ilgili olarak, ‘’Sayın Bakanımızın sağlık durumu gayet iyi. Ayakta dolaşıyor. Bizi ayakta karşıladı’’ dedi. Ankara / aa
Memur sendikacılığı
için yeni taslak
nÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, memur konfederasyonlarına, toplu sözleşme ve grev hakkını içermeyen yeni bir yasa tasarısı taslağı sundu. Taslak, sendika üyeliği yasağının daraltılmasını, hizmet kollarının yeniden düzenlenmesini ve toplu görüşmelerin kapsamının genişletilmesini içeriyor. Ancak, taslağı yeterli görmeyen konfederasyonlar, kanunda köklü değişiklikler istiyor. Türkiye Kamu-Sen tarafından, kanunla ilgili değişiklik çalışmalarını sürdüren Üçlü Danışma Kurulu Teknik Komitesi’ne sunulan raporda, toplu sözleşme hakkının mutlak tanınması ve kamu çalışanlarının grev gibi önemli bir “baskı aracına” sahip olmasının gerektiği vurgulandı. KESK’in hazırladığı raporda da taslağın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) memur sendikacılığıyla ilgili kararlarının gereklerini yerine getirmekte yetersiz kaldığı belirtildi. Ankara / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Otogaza 17 kuruş zam |
OTOGAZ olarak kullanılan likit petrol gazın (LPG) litre fiyatına 317 kuruş arasında zam yapıldı. Edinilen bilgiye göre, Ankara’da daha önce 1,331,43 lira arasında satılan otogazın litresi, yapılan fiyat değişikliğiyle dağıtım şirketlerinden Opet’te 1,43 liradan 1,52’ye çıktı. Shell, BP ve PO otogaz satış fiyatını değiştirmezken, otogaz Shell’de 1,38 lira, BP’de 1,42 lira, PO’da ise 1,39 liradan satılıyor. İstanbul’daki dağıtım istasyonlarında da otogazda, 38 Kr arasında artırıma gidildi. İstanbul’da Petrol Ofisinde litre fiyatı daha önce 1,64 TL olan otogaz, 1,72 TL’ye satılırken, Opet istasyonlarında otogazın fiyatı 1,69 TL’den 1,72 TL’ye, BP’de ise 1,64 TL’den 1,72 TL’ye çıktı.Dağıtım firmalarının belirlediği tavan fiyatlar, rekabet ve serbesti sebebiyle, şirketler ve şehirlere göre küçük çaplı değişiklikler gösteriyor. Ankara / aa
|
04.02.2009
|
|
|
İhracat yıl sonu yüzde 17 düşecek |
TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, ‘’İhracat rakamlarında önümüzdeki bir iki ay içerisinde yüzde 2025 arasında, yıl sonu hedefinde ise yüzde 17 düşüş bekliyoruz’’ dedi. Büyükekşi, Ocak ayı ihracat rakamlarını açıklamak için geldiği Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaptığı açıklamasında, ABD’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan krizin etkilerinin giderek arttığını, dünya ekonomilerinin ise ancak 2010 yılının başlarından itibaren toparlanmaya başlayacağının öngörüldüğünü söyledi. İhracat rakamlarında hedeflerden sapma ve gerileme olduğunun altını çizen Büyükekşi, şöyle konuştu: ‘’Aralık ayında ihracatta yüzde 25 düşüş olmuştu. Ocak ayı ihracatı da yüzde 27 düştü. Biz bu gerilemeyi ön görmüştük. Bunun önümüzdeki bir iki ay içerisinde de yüzde 2025 arasında devam edeceğini düşünüyoruz. 2009 yılı sonu ihracat hedefinde yüzde 17 düşüş bekliyoruz. Bunu da son derece doğal karşılıyoruz. Bizim ihracat yaptığımız pazarlardaki talep düşüklüğü bunu yaratıyor. İkinci çeyrekten sonra dış piyasalarda oluşacak gelişmelere paralel ihracatımız da ona göre şekillenecek, şu anda önümüzü net olarak göremiyoruz.’’ Adana / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Bin 591 siteye erişim yok |
VİDEO paylaşım sitesi youtube’un kapanmasıyla gündeme gelen erişimi engellenen internet sitesi sayısı bin 591’e ulaştı. Edinilen bilgiye göre, 26 Ocak 2009 itibariyle bin 591 siteye ulaşılamıyor. Bin 221 internet adresine erişim engellenirken, 370 adet IP adresine de erişim yasaklandı. Yasak uygulanmadan önce başvurulan bildirkaldır yöntemi büyük bir işlev gördü. BTK’nn bildirkaldır formülüyle 389 adet uygun olmayan içeriğin veya bölümün sitelerden kaldırılması sağlandı. Atatürk’e hakaret, çocukların cinsel istismarı, fuhuş, uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma, intihara yönlendirme, bahis ve kumar oynatma ile müstehcenlik gibi içerikler sebebiyle söz konusu sitelere ulaşım yasaklandı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan (BTK) alınan verilere göre, en çok kapatma çocukların cinsel istismarına yönelik yayınlar yapan internet sitelerine uygulandı. Youtube yasağına sebep olan 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun kapsamında mahkeme kararlarıyla toplamda 18 farklı internet adresine bu suçtan dolayı erişim engellendi. 50 erişimin engellenmesi işleminin 32’si aynı internet adreslerine ilişkin olarak, farklı mahkeme kararlarıyla gerçekleşen mükerrer uygulamalar. Ankara / cihan
|
04.02.2009
|
|
|
Bahçeli: Doğrular, yanlışları silmeye yetmez |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Davos’taki tepkisinin, 6 yılı aşkın süredir sergilediği ‘’taşeron siyasetini’’ örtemeyeceğini, yalnızca bir doğrusunun, sayısız yanlışlarını silmeye yeterli olmayacağını söyledi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında, İsrail’in Gazze’ye saldırısı, Davos toplantısı ve ardından yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Bahçeli, Erdoğan’ın Davos’taki tepkisi ile ilgili ise şunlanı söyledi: “Katılma gerekçesi ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Başbakanına yönelik İsrail Cumhurbaşkanı ile oturum yöneticisinin küstah, aşağılayıcı tavırları karşısında Erdoğan’ın tepkisi; yöntemi tartışılsa bile haklı, meşru ve yerindedir. Ancak, Başbakan Erdoğan’ın bu tepkisi ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak göstermesi gereken bu tavrı, 6 yılı aşkın süredir sergilediği ilkesiz, omurgasız, teslimiyetçi ve daha da önemlisi taşeron siyasetini örtemeyecek, yalnızca bir doğrusu, sayısız yanlışlarını silmemize yeterli olmayacaktır. Başbakan’dan bugüne kadar görmediğimiz tutum, toplumda 6 yıldır özlenen ve aranan devlet adamlığı duygularını da ortaya çıkarmış, milletimizde haklı bir umut uyandırmıştır. Bu umudu, basit hesaplarla iç siyasette, oya tahvil etmek isteyen AKP zihniyeti, köhnemiş anlayışını yurda dönüşünde de sergilemiş ve maalesef değişen hiçbir şeyin olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur.’’ Ankara / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Milletin kalbinden geçeni yansıttım |
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Davos’ta, Gazze konulu toplantıda ortaya koyduğu tavırla ilgili olarak, ‘’Başbakan, milletinin kalbinden ne geçiyorsa, onu orada, ortamın nezaketine uygun bir şekilde yansıtmıştır. Ama bir moderatör, uluslararası bir toplantıda, bir Başbakan’ın omuzuna elini atamaz. Bu, edepsizliktir. Eğer ben orada diplomatik davranmamış olsaydım, benim daha farklı bir şey yapmam gerekirdi, yapmadım’’ dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda yaşanan olayları değerlendirdi. 29 Ocak Perşembe gecesi Davos’ta arzu edilmeyen bir olayın meydana geldiğini hatırlatan Erdoğan, ‘’Türkiye’nin itibarını, Türkiye’nin onurunu, Türkiye’nin haysiyetini savunmak, orada bana düşerdi ve ben onu yaptım. Kimsenin Türkiye’yi, Türk milletini küçük düşürmesine arkadaşlar göz yumamayız. Bizden kimse haksız eleştirilere, haksız yorumlara karşı yutkunmamızı, alttan almamızı, söylenenlere göz yummamızı beklememeli. Haddi zatında hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’ndan veya devlet görevlisinden böyle bir tavır beklenmez ve beklenmemelidir’’ diye konuştu.
Erdoğan, kimi medya kuruluşları, yazarlar ve siyasetçilerin, böyle bir sınavda bir kez daha milletin gerisinde kalmalarını millete havale ettiğini belirterek, ‘’Artık, belli çevreler ezberlerini bozmalı, kendisine, milletine ve ülkesine daha fazla güvenmelidir. Bugüne kadar Atatürk’ün ortaya koyduğu ‘yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesinin samimiyetle takipçisi olduk ve olmaya devam edeceğiz’’ dedi. Ankara / aa
|
04.02.2009
|
|
|
DP, Sincan'da seçim startını verdi |
Demokrat Parti (DP) Sincan İlçe Teşkilâtı’nda bir araya gelen eski yeni tüm DP’liler Sincan’dan Ankara’nın seçim startını birlikte verdiler. AKP’den istifa ederek tekrar DP’ye geçen Atılgan Doğan, Sincan İlçe Başkanlığı görevini de devraldı.
DP Sincan İlçe Teşkilatı’nda düzenlenen toplantıya eski ilçe başkanlarından Hasan Özkan ve Ali İpek’in yanı sıra çok sayıda partili katıldı. DP Ankara İl Başkanı Orhan Ünsal, Sincan siyasetinde DP’nin olması gerektiğini belirterek, “Dürüst insanların siyasette olması çok önemlidir, dürüst insanlar siyasetten çekilmemelidir, onlar çekildiği için bu gün ülkemiz bu duruma gelmiştir” dedi.
Konuşmasının sonunda eski ve yeni ilçe başkanları ile birlikte Sincan için el ele verdiklerini söyleyen Ünsal, mevcut İlçe Başkanı Raif Gürbüz’e de hizmetlerinden dolayı teşekkür etti. Gürbüz tarafından Atılgan Doğanay’a parti rozeti takılırken salonda duygulu anlar yaşandı. Parti rozetini takan ve Sincan DP İlçe Başkanlığı görevini üstlenen Atılgan Doğanay da göz yaşlarını tutamayarak “Sizlerle burada olmaktan mutluluk duyuyorum, duygulandım kusura bakmayın sizleri ve partimi özledim, 46 ruhu ile yaşayan bizler tabana ihanet eden bir anlayışla bir arada olamayacağımızı bir kez daha anlamış bulunuyorum” dedi. Ankara / Yeni Asya
|
04.02.2009
|
|
|
Simav adayları tanıtıldı |
Demokrat Parti (DP), Simav Belediye Başkanı Adayı Kasım Karahan ile belde belediye başkan adaylarını tanıttı. Kütahya’da aday tanıtım çalışmalarına hız veren DP, Emet ve Gediz’den sonra Simav’da da gerçekleştirdiği törenle adaylarını kamuoyuna tanıttı. DP Simav İlçe Teşkilatı’ndaki aday tanıtım törenine GİK üyesi İlhami Özatağ, DP İl Başkanı Atila Palangalı, bazı il yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve belde teşkilatları ile çok sayıda partili katıldı. Kasım Karahan’ın Simav Belediye Başkan adayı olduğu açıklandığı törende belde belediye başkan adayları şu isimlerden oluştu:
Karacahisar: Ali Tekel, Yemişli: Kamil Karabodur, Çaysimav: Mustafa Erdem, Güney: Alaattin Öztaş, Öreyler: Ali Okur, Kestel: Orhan Töre, Bahtılı: Veysel Karabulut, Yeşilköy: Salim Orbay, Yeşildere: Mustafa Demirhan, Akdağ: Ali Ürekli, Şenköy: Himmet Cengiz . Kütahya / Servet Bilgin
|
04.02.2009
|
|
|
"Özel Güvenlik Daire Başkanlığı" kuruluyor |
EMNİYET Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatına bağlı olarak ‘’Özel Güvenlik Daire Başkanlığı’’ kuruluyor. Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararında, Emniyet Genel Müdürlüğü merkez teşkilatına bağlı bir daire başkanlığı ve bu daire başkanlığına bağlı beş şube müdürlüğünün İçişleri Bakanlığının yazısı üzerine 29 Aralık 2008’de kurulmasının kararlaştırıldığı belirtildi. ‘’Özel Güvenlik Daire Başkanlığı’’ idari örgütlenmesi ile ilgili çalışmaların sürdüğü, daire başkanlığı görevini üstlenecek ismin ise henüz belli olmadığı öğrenildi.. Ankara / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Uzman çavuş, tartıştığı karakol komutanını vurdu |
ADANA'NIN Karaisalı İlçesi Jandarma Karakolu’nda görevli bir uzman çavuş, karakol komutanını tabancayla ağır yaraladı. Alınan bilgiye göre, Karapınar Mahallesi’ndeki bir lokantada karakol komutanı Jandarma Başçavuş Fuat Altan Kapdağ (38) ile yemek yiyen aynı karakolda görevli Uzman Çavuş Hayati T, Kapdağ ile ‘’kanunsuz emir verdiği’’ iddiasıyla tartışmaya başladı. Tartışma sırasında Hayati T, Kapdağ’a beylik tabancasıyla 3 el ateş ederek, kasığından yaraladı. Kapdağ, Karaisalı Devlet Hastanesi’ndeki ilk müdahalenin ardından, helikopterle sevk edildiği Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Hayati T. ise ilçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafında gözaltına alındı. Karaisalı / aa
|
04.02.2009
|
|
|
MAZLUMDER’e ziyaret |
İNGİLTERE'DE faaliyet gösteren (İslami İnsan Hakları Komisyonu (Islamic Human Rights Commission) Başkanı MAZLUMDER’i ziyaret etti. İslami İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sayyed Massoud Shadjareh ve IHRC temsilcilerinden Seyfettin Kara MAZLUMDER İstanbul Şubesi’ni ziyaret ederek MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, GYK üyesi Cüneyt Sarıyaşar ve İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Taner Ayaz ile görüştüler. İki insan hakları kuruluşunun tanışıp fikir alış verişinde bulunduğu toplantıda gelecekte ortak olarak yapılabilecek çalışmalardan da bahsedildi. İstanbul / Yeni Asya
|
04.02.2009
|
|
|
Ayakkabı, Çin’de de ıskaladı |
ÇİN Başbakanı Ven Jiabao, İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde konuşurken, ABD’nin önceki başkanı George W. Bush’a yapıldığı gibi ayakkkabı saldırısıyla karşılaştı. Ayakkabı, şans eseri Ven Jiabao’nun kürsününün 1 metre önüne düşerken, pabuç saldırganı polislerce kargatulumba dışarıya çıkarıldı ve üniversite arandı. Cambridge / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Hudson inişi oyunlara konu oldu |
ABD’nİn New York şehrinde 15 Ocak günü motorları durmuş bir uçağın ‘kahramanca’ Hudson nehrine indirilmesi iki video oyununa ilhâm oldu. ‘Hero on the Hudson’ ve ‘Double Bird Strike’ isimli iki oyun, yayınlanmalarının ardından özellikle ABD’te tıklama rekorları kırıyor. İnternet kullanıcıları, bu iki oyun sayesinde kendilerini kahraman pilot Chesley “Sully” Sullenberger’in yerine koyabiliyorlar. Özellikle ‘Hero on the Hudson’ oyununun 21 Ocak’taki yayınlanışının ardından birkaç günde 1.4 milyon kez oynandığı belirtiliyor. New York / cihan
|
04.02.2009
|
|
|
Yeni amfibik türleri keşfedildi |
Kolombİya dağlarında, 3’ü zehirli kurbağa, 3’ü saydam derili cam kurbağa cinsinden olmak üzere hem karada hem de de suda yaşayabilen 10 yeni amfibik tür keşfedildi. Uluslar arası çevre koruma grubu ‘’Conservation International’’dan amfibik uzmanı Robin Moore, amfibiklerin dünyada tehdit altında olduğunu hatırlatarak, bu buluşun hem cesaretlendirdiğini hem de yeni türlerin bulunduğu bölgenin korunmasını gerektiğini gösterdiğini söyledi. Washington / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Nihavent Sofrası keşfedilmeyi bekliyor. |
TOPLU yemek hizmetleri ve restoranıyla müşterilerinin gönlünde taht kuran Nihavent Sofrası keşfedilmeyi bekliyor. Çekmeköy mevkiinde görkemli törenlerle hizmete giren ve o günden bu yana müşterilerinin vazgeçilmezi haline gelen Nihavent Sofrası restoranları bu konuda marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Birbirinden lezzetli Türk ve Dünya mutfağından zengin mönüler, ma-rifetli ustaların ellerinde lezzet harikalarına dönüyor. Nihavent Sofrası mutlu günlerde de müşterilerinin yanında yer alıyor. Düğün ve nişan gibi önemli günler ve her türlü organizasyonlar için uygun olan 10 bin metrekarelik piknik arazisiyle bu hizmet sahasında da iddialı olan Nihavent Sofrası, özel günleri unutulmaz kılmaya yardımcı oluyor. Her damak tadına göre farklı seçeneklerin sunulduğu, müşterilerin kendilerini evlerinde hissedeceği ve üst düzey hizmetin güler yüzlülükle verildiği Nihavent Sofrası’nda yenilen yemeklerin tadı ömür boyu damaklardan silinmiyor. İstanbul / Yeni Asya
|
04.02.2009
|
|
|
İsveç’te kuş tüyüne son |
İsveç’te, birçok mağazada satılan ürünlerde kullanılan tüylerin, kuşlardan canlı oldukları sırada hayvanlara eziyet edilerek yolunduğunun ortaya çıkması üzerine aralarında pek çok büyük ve tanınmış mağazanın da bulunduğu alış veriş merkezleri, bu giysi ve ev eşyalarının satışının durdurulduğunu açıkladılar. İsveç’te özel bir televizyon kanalında yayınlanan belgeselde, giyim ve ev eşyalarında kullanılan kuş tüylerinin, hayvanlar canlı oldukları sırada eziyet edilerek toplandığının ortaya çıkması üzerine birçok alış veriş merkezi ve mağaza basın açıklaması yaptı. İsveç’in en büyük alış veriş merkezlerinden biri olan Ahlens’in basın danışmanı Monica Hultgren, yaptığı basın açıklamasında, başta kazlar olmak üzere bütün kuşların tüylerinin hayvanlara eziyet edilerek yolunduğu ve bunların satışa sunulduğunu belirterek, ‘’Bugünden sonra mağazalarımızda kuş tüyünden yapılan giyim eşyası ve ev eşyalarının satışını durduruyoruz. Bu ürünleri satan firmalarla da ilişkimizi keseceğiz. Bu ürünleri satanlar, bize tüylerin ölü kuşlardan yolunduğu güvencesini verene dek bu ürünleri alıp satmayacağız. Ayrıca bu ürünleri daha önce alanlar da ellerindeki faturalarla birlikte bu ürünleri bize geri verebilirler’’ dedi. Dünyada kuş tüyü toplayan ülkelerin başında Polonya, Macaristan ve Çin geliyor. Kaz tüylerinden mont paltoyla birlikte türlü giyim eşyalarının yanı sıra yatak ve yastık yapılıyor. Stockholm / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Hayvanlardan kök hücre üretilemedi |
Memelİ hayvanlardan alınan ovositlerin (olgunlaşmamış dişi cinsiyet hücresi) insanlar için cenin kök hücresi deposu olarak kullanılamayacağı anlaşıldı. ABD’deki ‘’Advanced Cell Technology’’ şirketinin uzmanlarından Robert Lanza ve arkadaşları, cenin klonlama çalışmaları yaparken, bazı araştırmacıların umduğunun aksine, klonlanmış hayvan ovositlerinden insanlar için kök hücre edilemediğini ilk kez tesbit etti. Lanza ve ekibi, çekirdeklerini değişterek klonladıkları cenin hücrelerini, ‘’morula’’ (döllenmeden sonraki ilk 4 gün) aşamasına getirerek, hücrelerin önce 8’e sonra da 16’ya bölünmesini başardı. Araştırmacılar, DNA’nın yeniden programlanabildiğini de böylece ispatladı. Zira genler klonlarda, normal ceninde olduğu gibi gelişiyordu. Ancak bundan sonra işler umulduğu gibi gitmedi ve tavşan, fare ve inek hücresi çekirdekleri insan hücresi çekirdekleriyle değiştirilince sihir bozuldu. Lanza, AFP muhabirine, ‘’Güzel minik ceninlerimiz vardı ama iş yürümedi. Hayvan ovositleri istediğimiz genlere dönüşmedi ve işler bozuldu’’ dedi. Araştırmacılar, klonlanmış hayvan ovositlerinin, kök hücre elde etmek amacıyla kullanılabileceğini ve bazı hastalıkların tedavisinde insan cenininden alınan kök hücrelerin yerini tutacağını düşünüyorlardı. Cenin kök hücresi konusu, dünyada ahlâkî tartışmalara konu oluyor, zira kök hücreleri alınan ceninl
|
04.02.2009
|
|
|
İran haberleşme uydusu fırlattı |
İran’In, ilk yerli haberleşme uydusunu başarıyla fırlattığı bildirildi. Devlet televizyonunun haberine göre, İranlı bilim adamı ve mühendislerin imzasını taşıyan “Ümit” adlı haberleşme uydusu, dün erken saatlerde “Sefir-2” adlı uydu taşıyıcısıyla fırlatıldı. Yörüngeye yerleştiği açıklanan uydunun 24 saatte 15 kez dünyanın etrafında döneceği ve her turda yerden iki kez kontrol edilip yönlendirileceği kaydedildi. İran Havacılık ve Uzay Ajansı tarafından yüksek teknoloji ürünüyle yapılan hafif türdeki uydunun 27 kilogram olduğu belirtildi. Haberleşme uydusunun, 2 frekans bandı ve 8 antenle yeryüzüne bilgi göndereceği ve yeryüzünden bilgi toplayacağı açıklandı. “Sefir” adlı ilk yerli uydu taşıyıcısını 17 Ağustos 2008’de başarıyla fırlatan İran, 2020’ye kadar ilk astronotunu uzaya göndereceğini açıklamıştı. Tahran / aa
|
04.02.2009
|
|
|
Google Earth okyanuslara dalıyor |
Google Earth, yeni versiyonuyla kullanıcılara okyanus diplerini ve kızıl gezegen Mars’ı keşfetme imkânı tanıyor. Google’ın popüler coğrafik programının yeni versiyonu, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un da katıldığı California Bilimler Akademisi’nde tanıtıldı. Earth 5.0 programı, kullanıcılara okyanus dibine dalma, 3 boyutlu görüntülerle sualtını keşfetmenin yanı sıra bu konuda video ve makale gibi materyallere ulaşma imkânı tanıyor. Google Earth, ayrıca Mars gezegeninin yüksek çözünürlüklü görüntülerine izleme şansını da veriyor. San Fransisco / aa
|
04.02.2009
|
|
|
|