ÇAĞIMIZ yazıdan çok görselliğin, kitap sayfalarından çok bilgisayar ekranının hakim olduğu bir çağ. Okumak deyince kiminin aklına eğitim, kiminin aklına faydasız bir “boş zaman değerlendirme” faaliyeti geliyor. Oysa ders kitapları dışında bir okuma olmadan alınan eğitim, kendisinden bekleneni veremez. Faydasız olan kitaplar değil, kitapsız geçen ömürlerdir. Zira zaman her anı bir sayfa olan bir kitaptır. Kâinat her zerresi bir harf olan bir kitaptır. Her insan ayrı bir kitaptır. Ve her birisi okunmayı, öğrenilmeyi bekliyor.
Genç Yaklaşım Ocak 2009 sayısında, nedeni ve nasılıyla okumak konusunu ele alıyor.
Saadet Bayri, “İnsandan kâinata: Kalem kalem okuma”yı anlatıyor satırlarında. Meryem Tortuk, “nefes aldığımız sürece” okumaya çağırıyor.
Ahmet Dursun, “İnsan okur, lâkin ne okur?” diye soruyor. Aykut Tanrıkulu, “Okumadan âlim olmanın” mümkün olmadığına dikkat çekiyor.
Habib Fidan, Batı klâsiklerini nasıl ve niçin okumamız gerektiğini sorguluyor.
Bediüzzaman Said Nursî’nin okuma listesi de dergide dikkat çeken çalışmalar arasında.
Kapak dosyası dışında ise…
Murat Çetin, “Az”ı dile getiriyor.
Mustafa Gökmen, medya tarihinde kısa bir gezintiye çıkarak bugünü yorumluyor.
Nurdan Huyut, “Bizi biz yapan mekânlar”da gezdiriyor bizi.
Belgin Çakır, hayatına anlam katan herkese teker teker teşekkür ediyor.
***
Öte yandan, Genç Yaklaşım’ın yeni kalemlere imkân tanımak üzere düzenlediği “Hayalinizi çalıştırın” başlıklı hikâye yarışması sonuçlandı.
Ayrıca, “Bediüzzaman Şehirleri” başlıklı projenin ayrıntıları da derginin sayfalarında.
|