TÜRKİYE ise 2008’i AB sürecinde heyecansız bir yıl olarak geçirirken, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın deyimiyle “uzun ince yolda”, memnuniyet verici olmasa da göz ardı edilemeyecek mesafe aldı.
Türkiye’nin “Müzakere sürecine siyasî yaklaşmayın” talebi, gerçek karşılığını bu yıl da bulamadı. Limanların ve havaalanlarının Kıbrıs Rum kesiminin kullanımına açılmaması gerekçesiyle 2006 yılında müzakerelere konu 33 fasıldan 8’i AB tarafından dondurulan Türkiye, Fransa’nın üyelikle doğrudan ilgili 5 fasıldaki keyfi engellemesini aşamazken, Kıbrıs Rum kesimi, tek yanlı taviz beklentisiyle en az 2 faslı daha tıkadı. Fransa’nın keyfi engellediği 5 fasıldan birinin AB’nin resmen dondurduğu 8 fasıl arasında bulunması sebebiyle, Türkiye’nin mevcut şartlarda en az 14 fasılda ilerlemesi kısıtlanmış oldu. Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, tarama sürecinin ardından geçen iki yılda AB’nin 10 fasılda tarama sonu raporlarını dahi hazırlayamamasını Brüksel’deki temaslarında sürekli gündeme getirerek, AB’nin müzakerelerle ilgili kendi ödevini yapmaktaki başarısızlığını kayıtlara geçirdi. Babacan, ayrıca AB’de her dönem başkanının 2 fasılda müzakereleri başlatmasının adeta gelenek halini aldığına ve “gizli bir anlaşma” izlenimi uyandırdığına dikkatleri çekti.
AB Komisyonunun üyelik hazırlıklarında Türkiye’nin son 1 yıldaki performansını değerlendirdiği 5 Kasımdaki İlerleme Raporunda, sivil anayasa çalışmalarının sonuç vermemesi eleştirilerek demokrasi ve insan haklarını güçlendirecek reformlar yapılması istendi. Brüksel / aa
|