Türkİye Zekâ Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Uluslararası Yüksek IQ Topluluğu (Mensa) üyesi Emrehan Halıcı, ‘’Bir matematik problemini çözmek için eskiden kendiniz uğraşırken şimdi her şeyi bilgisayara, hesap makinalarına yaptırıyorsanız o zaman bu işleri yapma yeteneğinizde bir körelme ortaya çıkar.
Bunu ciddî bir risk olarak görüyorum’’ dedi.
Yazılım Sanayicileri Derneği Başkanlığı, Satranç Federasyonu Başkanlığı, Dünya Satranç Federasyonu Asbaşkanlığı, Türkiye Bilişim Vakfı Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunan ve aynı zamanda DSP Ankara Milletvekili olan Halıcı, 30 yılı aşkın süredir ‘’zekâ soruları’’ hazırlıyor.
Halıcı, zekâ sorusu hazırlamaya 1977 yılında TÜBİTAK’ın Bilim ve Teknik dergisinde başladığını, daha sonra günlük gazeteler ve dergiler için köşeler yaptığını, halen Bilim ve Teknik dergisi için soru hazırlamaya devam ettiğini anlattı. Ayda 60-70 soru ürettiğini kaydeden Halıcı, bugüne kadar hazırladığı soru sayısının 10 bini geçtiğini ifade etti. ‘’Puzzleup’’ adlı İngilizce soru sitesi de bulunduğunu belirten Halıcı, insanların ‘’düşünme yetenekleri geliştirmeleri’’ amacıyla Zekâ Oyunları Yarışması da düzenlediklerini kaydetti.
AKIL, GELİŞTİRİLEBİLİR BİR ARAÇ
Zekâda hem kalıtımın hem de eğitimin etkisi olduğunu dile getiren Halıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Tabiî beslenme de önemli. Beslenme yeterli değilse o zaman beyin de bundan etkileniyor. Vücut bir bütündür. Ama insanlar daha çok fizikî durumlarına önem verirler, örneğin kilo gibi. Aynaya bakarsınız kendinizi zayıf veya şişman görürsünüz, rejim yaparsınız. Herhangi bir yerinizde bir sivilce, yara görürsünüz bunu tedavi etme konusunda bir önlem alırsınız. Eğer vücudunuzda bir hantallık hissediyorsanız spor yapmaya başlarsınız. Ama akılla, zekâyla ilgili konularda insanlar bu tür bir çaba içerisine maalesef girmiyorlar. Zekâ gözle gözükmediği için etkisi de hemen bugünden yarına belli olmadığı için insanlar kendi akıllarını veya zekâlarını değerlendirirken oldukça iyimser davranıyorlar. Aklın geliştirilebilir olduğunu da kabul etmek lâzım. Kaslarınıza egzersiz yaptırdığınızda kol gücünüz nasıl artıyorsa beyninize egzersiz yaptırdığınızda da beyin gücünüzün artacağını bilmeniz gerekir. Her şeyi olduğu gibi kabul eden, düşünme süreçlerini yaşamayan bir beyin hantal bir beyin hâline gelir. Düşünmemiz, beynimize düşünme egzersizleri yaptırmamız gerekir. Bunun için ille de bulmaca çözmek gerekmez ama bulmaca bunun zevkli yollarından biridir. Zekâ oyunları, satranç oynanabilir. Ama böyle oyunlara ilgi yoksa veya bu oyunlarla tanışılmamışsa, hap verir gibi ‘her gün yarım saat bilmece çöz, daha akıllı hâle gel’
demek mümkün değil.’’
“ÇOCUKLARIN SORUSU BÜYÜK ZENGİNLİK’’
Çocukların çok soru yönelttiklerine işaret eden Halıcı, bunun ‘’büyük bir zenginlik olduğunu’’ belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Çocukken sorulan çok çeşitli, alâkasız görünen, hatta bazen gülümseten sorular en zengin, en besleyici sorulardır. Çocuk büyüdükçe, belli bir kalıba girdikçe soruları standartlaşır, normalleşir, hatta belki soru sormaz hâle gelebilir. Ailelerin çocuklarına zaman zaman ‘çok soru soruyorsun, bunu annene sor, babana sor, öğretmenine sor’ gibi yaklaşımları veya okulda farklı, ilginç sorular soran çocuklara zaman zaman kimi öğretmenlerin azarlayarak yaklaşması bu çocukların üretkenliğinin, hayâl kurma alışkanlığının veya bazı yeteneklerinin körelmesine sebep olur. Soru sormak oyun oynamak gibi bir şeydir. Size yöneltilen sorunun cevabını bilmeyebilirsiniz ama onunla beraber siz de o sorunun içine girebilirsiniz. Bazen cevabı bulmaktan daha çok soruyu sormak önemlidir. Bir sorudan üç-beş soru çıkarabilirsiniz, merak unsurunu paylaşabilirsiniz. ‘Ansiklopediden bak, bilgisayardan bak’ demek yerine soru seansını birlikte yapar hâle gelmek bence çocuğa çok büyük katkı sağlar.’’
|