|
|
|
Yardımların yüzde 40’ı Afrika’ya gitti |
Dünya genelinde en çok kalkınma yardımı yapan ülkelerin öncelikleri arasında Afrika ve Irak ön plana çıkarken, geçen yıl yapılan kalkınma yardımlarının yaklaşık yüzde 40’ı Afrika ülkelerine gitti.
TOPLAM YARDIM 103 MİLYAR DOLAR
“Türkiye Kalkınma Yardımları 2007 Raporu”ndan derlenen bilgilere göre, Türkiye’nin de gözlemci statüsüyle yer aldığı OECD Kalkınma Yardımları Komitesi üyesi ülkeler tarafından geçen yıl dünya genelinde toplam 103,7 milyar dolarlık kalkınma yardımı yapıldı. En fazla resmi kalkınma yardımı veren ilk 5 ülke, ABD, Almanya, Japonya, Fransa ve İngiltere olarak sıralandı.
DÜNYA genelinde en çok kalkınma yardımı yapan ülkelerin öncelikleri arasında Afrika ve Irak ön plana çıkarken, geçen yıl yapılan kalkınma yardımlarının yaklaşık yüzde 40’ı Afrika ülkelerine gitti.
Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) tarafından hazırlanan “Türkiye Kalkınma Yardımları 2007 Raporu”ndan derlenen bilgilere göre, Türkiye’nin de gözlemci statüsüyle yer aldığı OECD Kalkınma Yardımları Komitesi (DAC) üyesi ülkeler tarafından geçen yıl dünya genelinde toplam 103,7 milyar dolarlık kalkınma yardımı yapıldı. En fazla resmi kalkınma yardımı veren ilk 5 ülke, ABD, Almanya, Japonya, Fransa ve İngiltere olarak sıralandı.
ABD tarafından geçen yıl yapılan resmî kalkınma yardımları 21,8 milyar dolar olurken, bu ülkeyi 12,3 milyar dolarla Almanya, 9,9’ar milyar dolarla Fransa ve İngiltere, 7,7 milyar dolarla da Japonya izledi. Toplam DAC resmî kalkınma yardımlarının yüzde 60’ını gerçekleştiren AB üyesi DAC ülkelerinin kalkınma yardımları ise 2007 yılında 62,1 milyar dolar olarak gerçekleşti.
2007 yılında yaptığı kalkınma yardımları 1,33 milyar dolara ulaşan Türkiye, DAC üyesi olmayan OECD üyesi ülkelerin resmi kalkınma yardımları sıralamasında, 602 milyon dolarlık resmî kalkınma yardımı ile Güney Kore’nin ardından ikinci sırada yer aldı.
Rapora göre, 2006 yılında en fazla kalkınma yardımı alan 10 ülke arasında Nijerya 11,4 milyar dolarla ilk sırada gelirken, Nijerya’yı 8,6 milyar dolarla Irak, 3 milyar dolarla Afganistan takip etti.
En çok yardım alan ülkelerin genel olarak sıcak çatışmaların yaşandığı ve iş savaş bölgelerinde bulunduğu gözlenirken, söz konusu ülkelerin aldığı yardımlar özellikle barışı yapılandırma çalışmaları ve acil insanî yardımlar dolayısıyla yükseldi. Yardım alan ülkeler arasında önemli yer tutan Afrika ülkeleri, ortalama olarak, yapılan yıllık kalkınma yardımlarının yaklaşık yüzde 40’ını alıyor. Türkiye yardımı tarihî, coğrafî ve kültürel olarak yakın bağlarının bulunduğu Orta Asya, Doğu Avrupa-Balkanlar ve Orta Doğu ülkelerine öncelik veriyor. Bu durum, söz konusu bölgelerde Türkiye’yi aktif bir donör (kalkınma yardımı yapan) ülke olarak ön plana çıkarıyor. Bunun yanı sıra Türkiye, dünyanın çeşitli ülkelerine de yardım yapıyor. Türkiye’nin yardım yaptığı ülkeler, geniş bir coğrafyaya yayılıyor. Geçen yıl Türkiye’nin kalkınma yardımlarından en çok payı 71,61 milyon dolarla Afganistan alırken, Afganistan’ı 69,56 milyon dolarla Kırgızistan, 42,81 milyon dolarla Kazakistan, 36,22 milyon dolarla Azerbaycan, 33,47 milyon dolarla Pakistan, 25,54 milyon dolarla Kosova, 19,84 milyon dolarla Türkmenistan, 15,86 milyon dolarla Bosna Hersek izledi. 2005-2006 yıllarındaki ortalama resmî kalkınma yardımlarına göre yapılan sıralamalarda ise Türkiye, 21 ülkeye en fazla yardım yapan ilk 10 ülke arasında yer alıyor.
|
13.12.2008
|
|
|
Papadopulos hastanede öldü |
Eski Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, solunum yetmezliği şikâyetiyle 22 Kasım’dan bu yana Lefkoşa Rum Genel Hastanesi Yoğun bakım servisinde tutuluyordu.
Annan Planına ‘hayır’ diyen Papadopulos öldü
ESKİ Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, tedavi gördüğü hastanede öldü. Rum Radyosu, Lefkoşa Rum Genel Hastanesinde akciğer kanseri tedavisi gören Papadopulos’un 74 yaşında öldüğünü bildirdi. Papadopulos, solunum yetmezliği şikâyetiyle 22 Kasımdan bu yana Lefkoşa Rum Genel Hastanesi Yoğun bakım servisinde tutuluyordu. Eski Rum liderinin durumunun dün sabah saatlerinde ağırlaştığı ve öğle saatlerinde öldüğü bildirildi. 24 Nisan 2004’te yapılan Annan Planı referandumunda Papadopulos, televizyondan ağlayarak yaptığı konuşmada, Rum halkının planan “hayır” demesini istemişti. Sonuçta da Rum tarafı onun tercihine uydu.
|
13.12.2008
|
|
|
Yunan konsolosluğuna domates attılar |
İZMİR'DEKİ Yunanistan Konsolosluğu önünde toplanan bir grup genç, Atina’da 16 yaşındaki Aleksis Grigoropulos’un öldürülmesini protesto ederek, konsolosluğa domates attı.
Birinci Kordon’da ‘’Özgürlük sokaktadır’’ yazılı pankart taşıyarak Yunanistan Konsolosluğuna yürüyen bir grup liseli, tedbir alan Çevik Kuvvet polisi tarafından konsolosluk önüne yaklaştırılmadı. ‘’Yunan gençliği yalnız değildir’’, ‘’Çetelere değil, öğrenciye barikat’’, ‘’Yaşasın halkların kardeşliği’’ şeklinde sloganlar atan grup, Yunanistan’da Grigoropulos’un öldürülmesini kınayan basın açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından gençlerden bazıları, ceplerinde getirdikleri domatesleri çıkararak Yunanistan Konsolosluğuna attı. Öğrenciler daha sonra dağıldı.
|
13.12.2008
|
|
|
Toker: Türkiye'de reform yapıldığını görmüyorum |
İBERAL Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı Cem Toker, kendisinin Türkiye’de bir reform yapıldığını görmediğini söyledi.
Toker, Friedrich Naumann Vakfı tarafından Almanya’nın başşehri Berlin’deki Hür Üniversite’de düzenlediği “Avrupa Yolundaki Türkiye” konulu toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’de bireysel hak ve özgürlüklerin geliştirilmediğini, aksine ya yerinde saydığını ya da kısıtlandığını öne sürerek, “Son 5 ya da 6 yıldan bu yana AK Parti’nin reformlar yaptığını duymaktan sıkıldım. Reform yapılıyorsa ben Türkiye’de yaşayan bir insan olarak en ufak bir reform falan görmüyorum” dedi. Türkiye’de bilgi erişiminin ve bilgi edinme hakkının kısıtlandığını, 2 binden fazla internet sitesine girişin yasakladığını ifade eden Toker, AB’ye aday hiç bir ülkenin böyle bir şey yapamayacağını, ABD ve AB ülkelerinin de bu kısıtlamalara hiç bir tepki vermediklerini kaydetti. Türkiye’nin AB kriterlerini yerine getirmesi ve AB’nin kapısını çalması durumda AB’nin paniğe kapılacağını, AB’nin bir genişleme sürecinden geçtiğini ve bunu hazmetmeye çalıştığını belirten Toker, “Burada en büyük tehlike Avrupa’nın bu gelişmeleri reform diye kabul edip ya sessiz kalması ya da ağzını açmaması” şeklinde görüş belirtti.
|
13.12.2008
|
|
|
Anayasa Mahkemesi’ne en fazla Sezer başvurdu |
CUMHURBAŞKANLARI arasında Anayasa Mahkemesi’ne en fazla iptal başvurusunda bulunan Ahmet Necdet Sezer oldu. Sezer, görevde bulunduğu süre içerisinde 25 kez Anayasa Mahkemesi’ne TBMM’nin çıkardığı kanununların iptali için başvurdu.
Anayasa Mahkemesi’nin kurulmasından ardından kuruma ilk yasa iptali başvurusu 1975 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından yapıldı. Korutürk, sonraki yıllarda da 5 kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ve TBMM tarafından kabul edilen yasaların iptalini istedi. Korutürk’ün başvurularının 6’sı da iptalle sonuçlandı. Korutürk’ten sonra 12 Eylül darbesi sonrasında Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Kenan Evren de 6 kez Meclis’in çıkardığı yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çaldı. Evren’in başvurularından birisi hariç diğerleri kabul edildi. Üniversitelerde başörtüsü yasağını ortadan kaldıran düzenleme Evren’in başvurusu üzerine mahkeme tarafından iptal edilmişti. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ise görev yaptığı süre içerisinde iki kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Özal’in iptalini istediği kanunlar Mahalli İdareler Kanunu’nda yapılan değişiklik ile Adalet Bakanlığı’nın Teşkilât ve Görevleri hakkındaki kanundu. Özal’in yaptığı iki başvurunun bazı maddeleri mahkeme tarafından iptal edilirken bazılarının iptaline gerek görülmedi. Özal’ın ani ölümüyle Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Süleyman Demirel de görev süresi içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne TBMM tarafından kabul edilen yasanın iptali için 4 kez başvuruda bulundu. Demirel’in Milletvekilli Seçimi Kanunu’nda değişiklik yapan düzenlemenin iptal talebi mahkeme tarafından kabul edilirken, diğer üç başvurusuna maddelerini kısmen reddedildi. Demirel’den sonra Cumhurbaşkanlığı görevine seçilen Ahmet Necdet Sezer, en fazla Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açan cumhurbaşkanı oldu. Sezer görev yaptığı 7.5 yıllık süre içinde Anayasa Mahkemesi’ne 25 defa başvurdu. Sezer, göreve seçildikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne ilk başvurusunu 2001 yılında Avukatlık Kanunu’nda yapılan değişiklik için yaptı. Sezer’in ilk başvurusu mahkeme tarafından reddedildi. Sezer, görevde bulunduğu süre içinde aralarında kullanılmayan orman arazilerinin satışını düzenleyen kamuoyunda 2B olarak bilinen düzenleme, YÖK Teşkilat Kanunu’nda yapılan değişikliğin de bulunduğu kanunlar için Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çaldı. Sezer’in başvurularının büyük bir kısmına mahkeme talep doğrultusunda iptal kararı verdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise görevde bulunduğu süre içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapmadı.
|
13.12.2008
|
|
|
Suriyeli ziyaretçiler dönmeye başladı |
YAKINLARIYLA bayramlaşmak üzere 48 saatliğine Türkiye’ye gelen Suriyeliler memleketlerine dönmeye başladı.
Kurban Bayramı sebebiyle bayramın 3. ve 4. gününde Türkiye’ye gelen 5 bin 500 Suriyeli, dün sabah saatlerinden itibaren Nusaybin Sınır Kapısı’na gelmeye başladı. Suriyeliler, Kamışlı Sınır Kapısı’ndan geçiş yaparak ülkelerine döndü. Yoğun güvenlik tedbirleri altında ülkelerine dönen Suriyeliler, Türkiye’den satın aldıkları eşyaları taşımakta güçlük çekti. 300 YTL’ye kadar hediyeleşmenin serbest olduğu bayramlaşma dönüşü Suriye vatandaşları genellikle yanlarında battaniye, elektrikli soba, elektronik eşyalar ve gıda maddeleri götürdü. Nusaybin Kaymakamı Yücel Gemici, Kurban Bayramı sebebiyle Türkiye’ye 48 saatliğine gelen Suriyelilerin dönüş işlemlerinin başladığını belirterek, geçişlerin huzur içinde sağlanması için gerekli tedbirlerin alındığını söyledi.
|
13.12.2008
|
|
|
Manisa’da feci kaza: 7 ölü |
MANİSA’NIN Akhisar ilçesi yakınlarında iki otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, ilk belirlemelere göre 7 kişinin öldüğü, 1 kişinin yaralandığı bildirildi.
Akhisar yakınlarında Gelenbe yolu üzerinde sürücüleri henüz belirlenemeyen 16 GN 636 plâkalı özel otomobil ile karşı yönden gelen 16 Y 0872 plâkalı özel otomobil çarpıştı. Kazada ilk belirlemelere göre 7 kişi olay yerinde vefat etti. Yaralanan 1 kişi Akhisar Devlet Hastanesine kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturmanın sürdüğü, kimlik belirleme çalışmalarına devam edildiği öğrenildi.
|
13.12.2008
|
|
|
Gaziantep'te zehirlenme: 3 ölü |
GAZİANTEP’TE karbonmonoksit gazından zehirlenen aynı aileden 3 kişi öldü. Alınan bilgiye göre, Atakent Mahallesi 17. Sokak Merve Yapı Kooperatifi’nde oturan Emine Bütün (9), Osman Bütün (7) ve anne Halime Bütün’ün evinde elektrik sobası devrildi.
Karbonmonoksit gazından zehirlenen 3 kişi vefat etti. Cenazeler, otopsi için Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesine kaldırıldı.
|
13.12.2008
|
|
|
Müzakereler iyi yolda |
BM Genel Sekreteri Ban ki-Mun’un Kıbrıs Özel Temsilcisi Alexander Downer, Kıbrıs müzakerelerinin “iyi bir biçimde ilerlediğini” ifade ederek, “müzakerelerde önemli olan şeyin elverişli konjonktürün korunması olduğunu” söyledi.
BİRLEŞMİŞ Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban ki-Mun’un Kıbrıs Özel Temsilcisi Alexander Downer, Kıbrıs müzakerelerinin ‘’iyi bir biçimde ilerlediğini’’ ifade ederek, ‘’müzakerelerde önemli olan şeyin elverişli konjonktürün korunması olduğunu’’ söyledi. Kıbrıs’a gelen Downer, Larnaka Havaalanı’nda yaptığı açıklamada, ‘’müzakerelerde önemli olan şeyin elverişli konjonktürün korunması olduğunu’’ belirterek, ‘’müzakerelerin iyi bir biçimde ilerlediğini’’ kaydetti. ‘’Gelecek haftalarda müzakerelerde iyi bir konjonktür ortaya çıkacağı umudunu’’ da dile getiren Downer, müzakerelerde iyi ve başarılı bir sonuç elde edilmesinin mümkün olduğunu, ancak Kıbrıs sorununun çözümü için zamana ihtiyaç olduğunu bildirdi. Sürecin, yapılacak açıklamalara değil, sonuca bağlı olacağını dile getiren Downer, müzakerelerde daha ağır ilerleyecek zor konular olacağı gibi, daha hızlı ilerleyecek kolay konular olacağını da vurguladı.
|
13.12.2008
|
|
|
Daima Irak’ın yanındayız |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kerkük’te 55 kişinin ölümüne, 93 kişinin de yaralanmasına sebep olan bombalı saldırıyla ilgili olarak, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye gönderdiği mesajda, “bu hain eylemde yaralananların ülkemizde tedavisi için her türlü yardımı yapmaya hazır olduğumuzu, bu amaçla bir ambülans uçağımızın ve yeterli sayıda tıbbi personelimizin talep ettikleri anda harekete geçirilmek üzere hazır tutulduğunu” bildirdi.
Gül: Yardıma hazırız
CumhurbaşkanI Abdullah Gül, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye bir mesaj göndererek, ‘’Irak’ın etnik ve mezhepsel zenginliğini, ülke halkının barış içinde birarada yaşama arzusunu ortadan kaldırmayı hedefleyen Kerkük’teki terörist saldırıyı şiddetle kınadığını’’ bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, Abdullah Gül’ün, Kerkük şehrinde gerçekleştirilen bombalı intihar saldırısıyla ilgili olarak Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye bir mesaj gönderdiği bildirildi. Kerkük’te önceki gün gerçekleştirilen bombalı saldırıda, 58 kişinin öldüğü, 93 kişinin de yaralandığını büyük bir üzüntüyle öğrendiğini belirten Gül, mesajında şunları kaydetti: ‘’Sizin Kerkük’e gerçekleştirmeyi planladığınız ziyaretin 1 gün öncesinde düzenlenen ve bu güzide şehrin temsil ettiği Irak’ın etnik ve mezhepsel zenginliğini, ülke halkının barış içinde birarada yaşama arzusunu ortadan kaldırmayı hedefleyen bu menfur terörist saldırıyı şiddetle kınıyorum. Saldırıda hayatlarını kaybeden Iraklı kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralananlara da acil şifalar dilerim. Bu hain eylemde yaralananların ülkemizde tedavisi için her türlü yardımı yapmaya hazır olduğumuzu, bu amaçla bir ambülans uçağımızın ve yeterli sayıda tıbbî personelimizin talep ettiğiniz anda harekete geçirilmek üzere hazır tutulduğunu belirtmek isterim. Kerkük’te düzenlenen bu alçak saldırının, dost ve kardeş Irak’ın birlik, bütünlük ve egemenliğini pekiştirdiği, ülke halkının barış, hoşgörü ve refah içinde yaşama yolunda kaydadeğer adımlar attığı bir dönemde düzenlenmesi endişe vericidir. İçinden geçmekte olduğunuz bu hassas dönemin, ülkeyi tekrar kaosa sürüklemek isteyen mihraklarca istismar edilmesini önlemek ve hepimiz için büyük tehdit oluşturan terör belâsını ortadan kaldırmaya yönelik olarak somut adımlar atmak amacıyla Türkiye her zaman olduğu gibi bugün de Irak’ın yanındadır. Sizin nezdinizde tüm Irak halkına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi yineler, bu acılı gününüzde sabır ve metanet dilerim.’’
|
13.12.2008
|
|
|
DP Lideri Soylu’dan Yeni Asya’ya ziyaret |
Partisinin 9. Olağan Büyük Kongre’sinde yeniden başkanlığa seçilen Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, Genel İdare Kurulunun bazı üyeleriyle beraber gazetemize bayram ziyaretinde bulundu. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’la karşılıklı fikir alış verişinde bulunan Soylu, daha sonra Kutlular’ın ve gazetemiz çalışanlarının bayramlarını kutladı.
|
13.12.2008
|
|
|
Alman CSU, Türkiye karşıtlığından vazgeçiyor |
ALMAN Abendzeitung gazetesi, Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine karşı olan tutumunu değiştirmeye başladığını yazdı.
Gazete, parti içinde yayımlanan bir strateji belgesine dayanarak verdiği haberde, CSU’nun, Avrupa Parlamentosu (AP) seçim mücadelesinde Türkiye’nin AB üyeliği konusunu artık gündeme getirmeyeceğini belirtti. CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyaleti Başbakanı Horst Seehofer’in, beklenmedik bir şekilde yeni bir yabancılar politikası uygulamaya başladığı ve uyuma yönelik mesajlar verdiği kaydedilen haberde, Seehofer’in Bavyera eyaletinde yaptığı hükümet açıklamasında, ‘’Biz birbirimizle ilgilenmeden yan yana yaşamak istemiyoruz, sosyal bir şekilde birlikte yaşamak istiyoruz’’ diye konuştuğuna işaret edildi.
|
13.12.2008
|
|
|
Krize “vizesiz” çözüm |
İZMİR Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, AB ile yapılacak özel anlaşmayla Türkiye’ye tanınacak 90 günlük vizesiz giriş hakkının, iki tarafın da ticaretini ve ekonomisini olumlu etkileyeceğini bildirdi.
Demirtaş, pek çok dünya ülkesinin vatandaşlarının, özel anlaşmalar ile AB’ye 90 gün vizesiz girebildiğini hatırlatarak, ‘’Krizde iki tarafında ticaretini arttırmak için birbirine ihtiyacı var. Türkiye’ye tanınacak 90 günlük vizesiz giriş hakkı, iki tarafın da ticaretini, ekonomisini olumlu etkiler. Ankara Anlaşması’nı 45 yıl önce imzalayarak Avrupa ile ortaklığını başlatan Türkiye’nin bazı Asya, Afrika ülkeleri kadar değeri yok mu?’’ görüşlerini bildirdi.
|
13.12.2008
|
|
|
BAYRAM YAKINLAŞTIRDI |
Pakistan’ın çeşitli şehirlerindeki mülteci kamplarında tüm imkânsızlıklara rağmen bayram coşkusu yaşanıyor. Bayramın mutluluğu Türkiye'deki hayırseverlerin gönderdiği yardımlarla ikiye katlanıyor. Pakistan'da, Hindistan, Afganistan ve sınır bölgelerden göç eden 2.5 milyon mülteci yaşıyor. İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsanı Yardım Vakfı ile Pakistan'daki ortağı Hubeyd Vakfı tarafından ülkedeki çeşitli kamplarda yaşayan yaklaşık 3 bin aileye yardımda bulunuldu.
Kurban bayramı yakınlaştırdı
Kurban Bayramı’nda Latin Amerika ve Uzakdoğu ülkelerinde yaşayan Müslümanlar da unutulmadı. Türkiye’den giden hayırseverler Kurbanlar keserek, buradaki Müslümanları yalnız bırakmadı. Kardeşlik, paylaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerini sergilediler. 110 ülkede Kurban kesen İHH İnsanî Yardım Vakfı, Latin Amerika ülkeleri Brezilya, Bolivya, Ekvator, Haiti, Kolombiya, Küba, Peru, Surinam, Venezuella ile Uzakdoğu ülkeleri Açe, Arakan, Bangladeş, Burma, Çin, Doğu Türkistan, Endonezya, Filipinler, Hindistan, Kamboçya, Keşmir, Moro, Nepal, Patani, Sri Lanka, Tayland ve Vietnam’da da Kurbanlar keserek ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Nepal’de 51 büyük baş ve 25 küçük baş Kurban kesilerek etleri ihtiyaç sahibi ailelere dağıtıldı. Ayrıca 800 adet de battaniye dağıtıldı. Filipinler’de ise başşehir Manila’da 70 hisse, Cotobato şehrindeki mülteci kamplarında 448 hisse Kurban kesilerek Müslüman halka dağıtıldı. Açe’de kesilen Kurbanlar 390 aileye dağıtıldı. Budist Myanmar devletinin zulmünden kaçarak Bangladeş’e sığınan ve bataklık üzerinde oluşturulan barakalarda yaşama mücadelesi verilen Arakanlı mültecilere de bayram iklimi yaşatıldı. Burada kesilen Kurbanlar kampta kalan bütün mülteci ailelere dağıtıldı.
KURBAN, PROBLEMLERİ GÖRMEMİZE VESİLE OLDU
İHH Genel Başkan Vekili Yavuz Dede, Kurban vesilesiyle gittikleri ülkelerdeki Müslümanların sıkıntılarını yerinde gördüklerini ve daha sonra bu sorunları çözecek projelerini hayata geçirdiklerini söyledi. Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda Nepal’e gittiklerinde buradaki Müslümanların henüz kendi dillerinde okuyabilecekleri Kur’ân-ı Kerimleri olmadığını öğrendiklerini ifade eden Yavuz Dede, “Nepal`deki en büyük İslâmî kuruluş olan İslâmî Sangh’ın Kur’ân-ı Kerim’i Nepalce’ye tercüme etme çalışmasında bulunduğunu öğrendik. Biz de buna maddi destek de bulunarak projenin daha erken bitmesini sağladık. Böylece Nepal’de yaşayan 2 milyon Müslüman, kendi dillerinde Kur’ân’a kavuşmuş oldular” dedi. Yavuz Dede, şöyle devam etti: “Kurban vesilesiyle mülteci kamplarına gittiğimizde buradaki insanların nasıl bir çaresizlik içerisinde yaşadıklarını görüyoruz. Afrika ülkelerine gittiğimizde ise bu ülkelerde cami, okul, hastane ve su sıkıntısının yanı sıra katarakt hastalığının ne kadar yaygın olduğunu gördük. Ve daha sonra 10 Afrika ülkesinde katarakt ameliyatları yapmaya başladık. Bugüne kadar 10 bin insanın gözlerini açtık. 100 YTL’lik bir bağışla bir ameliyat yapıyoruz. Hedefimiz 100 bin insanın gözlerini açmak.”
|
13.12.2008
|
|
|
İnteraktif oyunlar vicdan duygusunu köreltiyor |
Aİle ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürü Doç. Dr. Ayşen Gürcan, internette oynanan interaktif stratejik oyunların küçük yaştaki çocuklarda şiddet eğilimlerini arttırabileceğini belirterek, ‘’Bu oyunlar, çocukların iç dünyasında karmaşa yaratıp, vicdan duygusunu köreltebilmektedir’’ dedi.
Gürcan, sanal ortamda oynanan dijital oyunların kullanımının, her geçen gün arttığını belirtti. Bilgisayar oyunlarının kullanımına ilişkin yapılan araştırma ve uygulamaların, olumlu durumların yanı sıra bağımlılık ve buna bağlı psikolojik ve fizyolojik sorunları da gözler önüne serdiğini vurgulayan Gürcan, özellikle okul çağındaki gençlerin aşırı ve uygunsuz internet kullanımının psikolojik ve bedensel gelişimlerini olumsuz yönde etkilediğini kaydetti. İnternet bağımlılığının online oyunlar oynayan ve bu sebeple derslerinde başarısız olan 12-18 yaş grubundaki çocuklarda yoğun olarak görüldüğüne dikkati çeken Gürcan, şunları kaydetti: ‘’Stratejik oyunları küçük yaşta oynayan çocuklarda şiddet eğilimi daha fazla olmaktadır. Özellikle stratejik oyunların, çocukların iç dünyasında karmaşa yaratıp, vicdan duygusunu köreltebileceği, kazanma duygusunun onu sosyal hayattan koparabileceği, ödülün de çocuklarda bağımlılığı tetikleyen bir unsur olabileceği belirtilmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalar, bu bağımlılık türünün, çocuklarda hiperaktivite ve dikkat bozukluğuna, yalnızlık hissine sebep olduğu, sosyal ilişki kaybını arttırdığını göstermiştir. Obezite internet kullanan çocuklar ve gençlerde hayli yaygındır.’’
Gürcan, birden fazla kişiyle online olarak oynanabilen sanal evrende bir karakter oluşturup, çeşitli yetenekler ve güçlerle en üst seviyeye ulaşmanın hedeflendiği oyunlarda çocukların para kazanma ve sürekli başarı elde etme hırsına kapıldığına dikkati çekti. Şiddet içeren bilgisayar oyunlarını özümseyen çocuğun gerçek hayatta da bunu devam ettirdiğini vurgulayan Gürcan, ‘’Sanal dünyada sorunlarını tek tuşla çözen çocuğun, gerçek hayatta sorunlarını çözememekte, bu da çocuğu saldırganlaştırıp, şiddete yönlendirmekte’’ dedi. Bilgisayar oyunlarının, denetlenmesi, sınıflandırılması, çocuklar ve aileleri açısından güvenli hale getirilmesinin önemine dikkati çeken Gürcan, bu amaçla bir rapor hazırladıklarını ve raporu İnternet Üst Kuruluna sunduklarını bildirdi.
ŞİDDET GÖRÜNTÜLERİ ÇOCUKLARI HIRÇINLAŞTIRIYOR
Gazİantep Üniversitesi (GAZÜ) Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Hamamcı, şiddet içeren dizi, haber ve çizgi film izleyen çocuklarda model alma yoluyla saldırgan davranışlar ve şiddet eğilimi ortaya çıkabileceğini söyledi. Doç. Dr. Hamamcı, televizyonun çocuklar üzerindeki etkisinin diğer yaş gruplarına göre daha fazla olduğunu belirtti. Televizyonun çocuklar için önemli bir taklit kaynağı olduğunu, çocukların televizyonda gördüğü modellerin davranışlarını taklit ederek değerlerini içselleştirebileceğini ifade eden Doç. Dr. Hamamcı, şöyle konuştu: ‘’Özellikle şiddet içeren dizi, haber ve çizgi filmleri izleyen çocuklarda model alma yoluyla saldırgan davranışlar ve şiddet eğilimi ortaya çıkabilir. Uzun süre televizyon karşısında kalmak çocuğun sosyalleşmesini ve üretkenliğini olumsuz yönde etkileyebilir.’’ Televizyonun bilinçli kullanıldığında önemli bir bilgi kaynağı olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Hamamcı, çocukların televizyon izledikleri saatlerin sınırlandırılması ve ailelerin çocukların izleyeceği, haber, dizi, film ya da çizgi filmlerde seçici olması gerektiğini kaydetti.
|
13.12.2008
|
|
|
Okula, hastanede gidiyorlar |
HastalIklarI sebebiyle yatarak tedavi görmek zorunda kalan okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklar, ‘’hastane okulları’’nda eğitimlerine devam edebiliyor.
Türkiye’de birçoğu onkoloji dalında olmak üzere toplam 48 hastanede, ‘’hastane okulu’’ hizmet veriyor. Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Isparta, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Samsun ve Trabzon’daki hastane okullarından yılda yaklaşık 5 bin çocuk yararlanıyor. Hastane okullarında eğitim sistemi normal okullardan farklı işliyor. Bazı çocuklara yatak başında, ayağa kalkabilecek durumdakilere de ‘’sınıfta eğitim’’ veriliyor. Sınıfa giriş çıkış saatleri, ‘’teneffüs’’ saatleri çocukların günlük tedavi işlemlerine göre şekilleniyor.
|
13.12.2008
|
|
|
Hobi olarak başladı, sülün çiftliği kurdu |
Çocukluğundan beri hobi olarak merak saldığı kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde emekliliği ile ileri adım atan Orhan Coşkun, yılda 10 bin Anadolu halkalı sülün üretimini hedefleyen girişim başlattı.
Uşak’ın Banaz ilçesine bağlı Kızılhisar Köyünde yaşayan işçi emeklisi Orhan Coşkun (53), çok küçük yaşlardan bu yana hobisi olan sülün bakıcılığını, bugün bir üretim çiftliği kurarak büyüttüğünü söyledi. Emekli olduktan sonra bu alanda ne yapacağını düşünürken, Kırım Kongo Kanamalı Hastalığı Ateşi (KKKA) ile mücadelede tabiî hayatın korunması için Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından tabiata keklik ve sülün bırakıldığını öğrendiğini bildiren Coşkun, bu girişimin sülün üretim çiftliği kurmasına vesile olduğunu belirtti.
|
13.12.2008
|
|
|
Rize’de, 12 katlı bina yandı |
Rİze’nİN Çiftekavak mahallesinde sabah saatlerinde elektrik kontağından çıkan yangında 12 katlı bina insanların gözleri önünde yandı.
Binada kimse oturmadığı öğrenilirken, itfaiyenin müdahalede yetersiz kalması vatandaşları çileden çıkardı. Yaklaşık 10 kilometre uzaklıktan görünen yangın sebebiyle Rize-Trabzon karayolu trafiğe kapandı. Sabah erken saatlerde çıkan yangında, 12 katlı binada vatandaşların olmayışı olası bir faciayı önledi. Yangın söndürme çalışmaları sırasında suyun yüksek katlara basılamaması sebebiyle vatandaşlar duruma tepki gösterdi. Yaklaşık 3 saat süren yangın sonrası bina kullanılamaz hale geldi.
|
13.12.2008
|
|
|
İlâç olarak en çok antibiyotik kullanılıyor |
Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı Erdoğan Çolak, Türkiye’de akılcı ilâç kullanımına dikkat edilmediğini belirterek, ‘’2007 verilerine göre, ülkemizde antibiyotikler yüzde 16,5, romatizma ilâçları yüzde 13, ağrı kesici ve analjezikler yüzde 8,7, soğuk algınlığı ve öksürük ilâçları da yüzde 7,9 oranında kullanım sıklığına sahip’’ dedi.
Çolak, Türkiye’de ilâç kullanımında hekim tavsiyesinden çok kulaktan dolma önerilerin etkili olduğunu ifade etti. Başkasının tedavisinde kulanılan ilâcın tavsiye edilmesi üzerine eczacıya başvuranların sayısının çok fazla olduğuna işaret eden Çolak, ‘’Oysa her ilaç her hastayı tedavi edecek diye bir durum söz konusu değildir. Aksine, birine çok iyi etki eden ilâç, bir başka kişide tam tersi etki oluşturabilir. Hatta hastayı geri dönüşü olmayan bir sonuca götürebilir’’ uyarısında bulundu. Bilinçsiz ilâç kullanımının, ülkelerin ekonomisine zarar verdiğine dikkati çeken Çolak, gereksiz ilâç kullanımının Türkiye’ye yıllık 1 milyar dolar bir maliyet getirdiğini belirtti.
|
13.12.2008
|
|
|
Ağrı, eks 27 dereceyle dondu |
AğrI’da sıfırın altında 27 dereceyle, mevsimin en soğuk gecesi yaşandı.
Meteoroloji Bölge Müdürlüğü verilerine göre bölgede gecenin en düşük sıcaklıkları sıfırın altında olmak üzere Ağrı 27, Erzurum 26, Ardahan 24, Kars 20, Bayburt 17, Erzincan 9 ve Iğdır 7 olarak ölçüldü. Önümüzdeki 3- 4 gün daha soğuk havanın etkisini sürdürmesi bekleniyor. Kar kalınlığı ise Erzurum merkez 14, Palandöken Dağı’nın yüksek kesimleri 25, Kars 4, Ağrı 15, Ardahan 12 ve Bayburt 16 santimetreye ulaştı.
|
13.12.2008
|
|
|
Meteorolojiden buzlanma ve don uyarısı |
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, yurdun iç ve doğu bölgelerinde görülecek buzlanma ve don olayına karşı uyarıda bulundu.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün son tahminlerine göre, yurdun batı kesimlerinde yağmur ve sağanak yağış geçişlerinin görüleceği bekleniyor. Kıyı Ege’de (İzmir, Manisa, Muğla ve Aydın) başlayacak olan yağışların, Marmara, Ege, Batı Akdeniz ve Eskişehir çevrelerinde aralıklarla devam edeceği tahmin ediliyor. Doğu Anadolu’nun kuzeyi (Erzurum, Kars, Ağrı ve Ardahan) ile yurdun iç ve doğu bölgelerinde buzlanma ve don olayı ile birlikte hafif sis görüleceği bekleniyor. Hava sıcaklığı yurdun iç ve doğu kesimlerinde 2 ila 4 derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak.
|
13.12.2008
|
|
|
İstanbul’un denizleri artık daha temiz |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Haydarpaşa Atık Kabul Tesisi’nde 2 yılda 13 bin 453 gemiden toplanan 343 bin 797 metre küp petrol türevli atık işlenerek, 8 milyon 500 bin YTL gelir elde edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü verilerine göre, 2005 yılında yapımına başlanan ve 2006 yılında hizmete açılan tesisin faaliyete geçmesiyle İstanbul’daki denizlerin kirletilmesinin önüne geçilmesi konusunda önemli bir aşama kaydedildi. Son yıllarda İstanbul Boğazı’ndaki kirliliğin büyük ölçüde azalmasında önemli rol oynayan Haydarpaşa Atık Kabul Tesisi’nde, yüzde 80-85’i kimyasal arıtmaya tabi tutulması gereken ve yüzde 15-20’si geri dönüştürülebilen sintine, slaç ve slop gibi petrol türevli atıklar işleniyor.
|
13.12.2008
|
|
|
HOŞ GELDİN HACI BEBEK |
Hac ibadetini yerine getirmek üzere Muğla’dan Suudi Arabistan’a giden hacı kafilesinde bulunan, Muğla’nın Dalaman ilçesinden anne ve babalarıyla hac yolculuğuna çıkan 7 aylık bebek ve 2.5 yaşındaki çocuk yurda döndü.
Minik hacılar eve döndü
Alınan bilgiye göre, özel bir şirketin organizasyonuyla Muğla, Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Milas ve Fethiye ilçelerinden hacca giden 196 kişi ile 5 din görevlisinin yer aldığı hac kafilesi, Dalaman Havalimanı Dış Hatlar Terminali’ne geldi. Burada yakınları ve Dalaman Belediye Başkanı Beyhan Korkut tarafından sevinç gözyaşları, çiçekler ve Türk bayraklarıyla karşılanan hacılar, hasret giderdi. 196 hacı adayı arasında bulunan 7 aylık Furkan Buğra ile 2.5 yaşındaki Hasan Basri Duman da anne ve babalarıyla yaptıkları hac yolculuğunu tamamladı. Babası Ramazan ve annesi Seval Duman ile hac yolculuğuna çıkan Furkan Buğra Duman’ı ağabeyleri (14) Şefik, (10) Muhammet Burak ve yakınları, sevinç gözyaşlarıyla karşıladı. Muğla Müftüsü Mustafa Kaya, hac ibadetinin 7 aylık bebek ve 2.5 yaşındaki çocuk için farz olmadığını belirterek, ‘’Hac ibadeti çocuklar üzerine farz değil, nafile bir ibadet olarak kabul edilir. Aileler çocuklarını hacca evlerine bereket geleceği düşüncesiyle götürüyor’’ demişti.
|
13.12.2008
|
|
|
Hasta anne, bebeğini emzirebilir |
Hasta iken emzirmenin ve halk arasında bilinenin aksine sezaryen doğumun anne sütü vermeye engel olmadığı bildirildi.
Anne rahatsızlığının belirtilerinin fark etmeden zaten bebeğe geçeceğini belirten uzmanlar, “Anne vücudunun hastalığa karşı oluşturduğu antikorlar sütüyle birlikte bebeğe geçer ve bebeğin hastalığa karşı savunmasını sağlarlar. Ancak bazı hastalıkların gerektirdiği tedaviler (radyoaktif, narkotik ilâçlar) emzirme ile uygun düşmezler. Bu hallerde emzirme kesilmelidir.” uyarısında bulunuyor. Birçok hasta annenin bebeğini hiçbir sakınca olmadan emzirebileceğini kaydeden Bursa Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. İsmail Özcan, üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren annenin de bebeğini emzirmesinde sakınca olmadığının altını çizdi. Aksine bu durumda annenin emzirmesinin hastalık sırasında vücudunda yapılan antikorları bebeğe vermesi açısından koruyucu olduğunu anlatan Özcan, “İshal geçirmekte olan anne de bebeğini emzirebilir, ancak bebeğini emzirmeden önce ellerini özenle yıkaması çok önemlidir. Bebeklerini emzirmeden önce annelerin ellerini yıkaması her zaman uyulması gereken bir davranıştır. dedi. Emzirilmemesi gereken hallere de değinen Dr. Özcan, bunları şöyle sıraladı: “Annenin hastaneye yatacak kadar ağır hasta olması ya da bebek için sakıncalı ilaç alması durumlarında emzirme sakıncalıdır. HIV(+) olan annelerin de bebeklerini emzirmeleri sakıncalı olabilir.”
|
13.12.2008
|
|
|
Beyin kullanılmazsa körelir |
Türkİye Zekâ Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Uluslararası Yüksek IQ Topluluğu (Mensa) üyesi Emrehan Halıcı, ‘’Bir matematik problemini çözmek için eskiden kendiniz uğraşırken şimdi her şeyi bilgisayara, hesap makinalarına yaptırıyorsanız o zaman bu işleri yapma yeteneğinizde bir körelme ortaya çıkar.
Bunu ciddî bir risk olarak görüyorum’’ dedi.
Yazılım Sanayicileri Derneği Başkanlığı, Satranç Federasyonu Başkanlığı, Dünya Satranç Federasyonu Asbaşkanlığı, Türkiye Bilişim Vakfı Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunan ve aynı zamanda DSP Ankara Milletvekili olan Halıcı, 30 yılı aşkın süredir ‘’zekâ soruları’’ hazırlıyor.
Halıcı, zekâ sorusu hazırlamaya 1977 yılında TÜBİTAK’ın Bilim ve Teknik dergisinde başladığını, daha sonra günlük gazeteler ve dergiler için köşeler yaptığını, halen Bilim ve Teknik dergisi için soru hazırlamaya devam ettiğini anlattı. Ayda 60-70 soru ürettiğini kaydeden Halıcı, bugüne kadar hazırladığı soru sayısının 10 bini geçtiğini ifade etti. ‘’Puzzleup’’ adlı İngilizce soru sitesi de bulunduğunu belirten Halıcı, insanların ‘’düşünme yetenekleri geliştirmeleri’’ amacıyla Zekâ Oyunları Yarışması da düzenlediklerini kaydetti.
AKIL, GELİŞTİRİLEBİLİR BİR ARAÇ
Zekâda hem kalıtımın hem de eğitimin etkisi olduğunu dile getiren Halıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Tabiî beslenme de önemli. Beslenme yeterli değilse o zaman beyin de bundan etkileniyor. Vücut bir bütündür. Ama insanlar daha çok fizikî durumlarına önem verirler, örneğin kilo gibi. Aynaya bakarsınız kendinizi zayıf veya şişman görürsünüz, rejim yaparsınız. Herhangi bir yerinizde bir sivilce, yara görürsünüz bunu tedavi etme konusunda bir önlem alırsınız. Eğer vücudunuzda bir hantallık hissediyorsanız spor yapmaya başlarsınız. Ama akılla, zekâyla ilgili konularda insanlar bu tür bir çaba içerisine maalesef girmiyorlar. Zekâ gözle gözükmediği için etkisi de hemen bugünden yarına belli olmadığı için insanlar kendi akıllarını veya zekâlarını değerlendirirken oldukça iyimser davranıyorlar. Aklın geliştirilebilir olduğunu da kabul etmek lâzım. Kaslarınıza egzersiz yaptırdığınızda kol gücünüz nasıl artıyorsa beyninize egzersiz yaptırdığınızda da beyin gücünüzün artacağını bilmeniz gerekir. Her şeyi olduğu gibi kabul eden, düşünme süreçlerini yaşamayan bir beyin hantal bir beyin hâline gelir. Düşünmemiz, beynimize düşünme egzersizleri yaptırmamız gerekir. Bunun için ille de bulmaca çözmek gerekmez ama bulmaca bunun zevkli yollarından biridir. Zekâ oyunları, satranç oynanabilir. Ama böyle oyunlara ilgi yoksa veya bu oyunlarla tanışılmamışsa, hap verir gibi ‘her gün yarım saat bilmece çöz, daha akıllı hâle gel’
demek mümkün değil.’’
“ÇOCUKLARIN SORUSU BÜYÜK ZENGİNLİK’’
Çocukların çok soru yönelttiklerine işaret eden Halıcı, bunun ‘’büyük bir zenginlik olduğunu’’ belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Çocukken sorulan çok çeşitli, alâkasız görünen, hatta bazen gülümseten sorular en zengin, en besleyici sorulardır. Çocuk büyüdükçe, belli bir kalıba girdikçe soruları standartlaşır, normalleşir, hatta belki soru sormaz hâle gelebilir. Ailelerin çocuklarına zaman zaman ‘çok soru soruyorsun, bunu annene sor, babana sor, öğretmenine sor’ gibi yaklaşımları veya okulda farklı, ilginç sorular soran çocuklara zaman zaman kimi öğretmenlerin azarlayarak yaklaşması bu çocukların üretkenliğinin, hayâl kurma alışkanlığının veya bazı yeteneklerinin körelmesine sebep olur. Soru sormak oyun oynamak gibi bir şeydir. Size yöneltilen sorunun cevabını bilmeyebilirsiniz ama onunla beraber siz de o sorunun içine girebilirsiniz. Bazen cevabı bulmaktan daha çok soruyu sormak önemlidir. Bir sorudan üç-beş soru çıkarabilirsiniz, merak unsurunu paylaşabilirsiniz. ‘Ansiklopediden bak, bilgisayardan bak’ demek yerine soru seansını birlikte yapar hâle gelmek bence çocuğa çok büyük katkı sağlar.’’
|
13.12.2008
|
|
|
Cepten oy kullanabiliyorlar |
Seçİmlerde internetten oy kullanılabilen ilk ülke olan Estonya’da, artık seçmenler cep telefonundan da oy kullanabilecek.
Projenin sorumlularından Liia Hanni, yaptığı açıklamada, ‘’Sistemin tam olarak güvenli olduğunu’’ söyledi. ‘’Ancak bu, oy kullanmak için herhangi bir cep telefonuna sahip olmanızın yeterli olacağı veya kısa mesaj göndererek oy kullanabileceğiniz anlamına gelmiyor’’ diye konuşan Hanni, yalnızca onaylanmış SIM kartına sahip olanların bu imkândan yararlanabileceğini kaydetti.
|
13.12.2008
|
|
|
Türksat 4A geliyor |
TÜRKSAT Genel Müdürü Özkan Dalbay, 2011’de fırlatılması planlanan TÜRKSAT 4A uydusunun yapımına gelecek yıl Nisan ayında başlanacağını bildirdi.
Dalbay, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yeni uydusu TÜRKSAT 4A’nın teknik özelliklerine ilişkin çalışmaların tamamlandığını belirtti. Uydunun kapsama alanlarının belirlendiğini kaydeden Dalbay, uydunun yapımı için bu ay firmalarla temasa geçeceklerini söyledi. Firmalarla yapacakları değerlendirmelerin ardından 2009 başında ihaleye çıkacaklarını bildiren Dalbay, Nisan 2009’da üretimine başlanacak 4A’nın, 2011’in üçüncü çeyreğinde fırlatılmasının planlandığını kaydetti. TÜRKSAT Genel Müdürü Dalbay, 42 derece Doğu boylamındaki uydularından Orta Asya ülkelerinin ardından Avrupa ülkelerinin de yayın yapmasını hedeflediklerini, bu kapsamda yapılacak 4A’nın kapsama alanına yönelik çalışmaların tamamlandığını söyledi.
|
13.12.2008
|
|
|
MSN şifresi çalınan kişi polise başvurdu |
Bursa’nIn Mustafakemalpaşa ilçesinde, internet mesajlaşma programı MSN Messenger adresinin çalındığını söyleyen bir kişi, polise başvurdu.
MSN adresini çalan kişilerin adresi, 500 kontör karşılığında satmaya kalkıştıklarını belirten genç, kimliği belirsiz MSN hırsızından şikâyetçi olduğunu kaydetti. MSN adresini çalan hırsız yakalanırsa, ‘Bilişim hırsızlığı’ suçundan adliyeye sevk edilecek. Edinilen bilgiye göre, Abdulkadir B. (27) adlı vatandaş, Mustafakemalpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müracaat ederek, kimliği belirsiz bir kişinin internet mesajlaşma programı olan MSN adresini çaldığını söyledi. MSN hırsızının adresi tekrar verme karşılığında kendisinden 500 kontör istediğini anlatan Abdulkadir B., “Dostlarımla haberleştiğim ve çevremce bilinen MSN aresim çalındı. Çalan kişiler benden kontör istedi. Bilişim hırsızlarının bulunmasını istiyorum” dedi.
|
13.12.2008
|
|
|
Kıt'aların hareketi ilk kez kaydedildi |
AmerİkalIlarIn başını çektiği uluslar arası bir bilim adamı ekibi, ilk kez Dünya kabuğunu şekillendiren bir jeolojik olayı kaydetti.
Amerikan basınına göre, Purdue Üniversitesi’nden Profesör Eric Calais başkanlığındaki araştırmacılar, birbirinden ayrılan ve yüzeye doğru erimiş kayaları püskürten iki Afrika tektonik plâkasının hareketini ölçtüler. “Bent hareketi” verdikleri bu yeryüzü kabuğu hareketini ilk kez ölçümleyerek kaydeden bilim adamları, bu jeolojik olay sonucu iki plâka arasında en az 10 km uzunluğunda ve 1,5 metre genişliğinde bir magma duvarı oluştuğunu belirttiler. Bu tip bent hareketlerinin ince okyanus kabuğunda daha önce oluştukları bilinirken, bilim adamları ilk yeryüzü kabuğunun bu ince tabakasındaki jeolojik hareketi doğrudan gözlemleme ve rakamlarla ölçme imkânı buldular. Bu jeolojik hareketin, Dünya’nın nazik dış kabuğu “litosfer”in nasıl kırılarak ayrıldığı ve hareket ettiğini gösteren önemli bir olay olduğunu belirten araştırmacılar, kıt'aları iten ve çeken güçlerin kabuğu kıracak kadar güçlü olmadıklarını, ancak sürekli bent hareketinin litosferi zayıflattığını ve böylece daha az güçle kırılgan hâle getirdiğini kaydettiler. Çalışmanın ayrıntıları Nature dergisinin bu haftaki sayısında yayımlanacak.
|
13.12.2008
|
|
|
Her atık pile, bir ters lâle |
Van’da Biyolojik Çeşitlilik ve Araştırma Derneği ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezince oluşturulan kampanya kapsamında, atık pil karşılığında ters lâle tohumu veriliyor.
YYÜ Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr Fevzi Özgökçe, yaptığı açıklamada, atık pil toplama projesi kapsamında, atık pillerin evsel atıklardan ayrı olarak toplanmasını, bertaraf edilmesini ve mümkünse geri dönüşümünün sağlanmasını hedeflediklerini söyledi. Yrd. Doç. Dr. Özgökçe, proje dahilinde ‘’her atık pile ters lâle tohumu’’ sloganıyla kampanya geliştirdiklerini ifade ederek, Biyolojik Çeşitlilik Derneği ile Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezine atık pil gönderenlere, ters lâle tohumu verdiklerini kaydetti. Ters lâle tohumlarının tükendiğini belirten Özgökçe, ‘’bundan sonra atık pil göndereceklere, mevcut başka lâle tohumları vereceğiz’’ dedi.
|
13.12.2008
|
|
|
Konya’da, nadir görülen fay kırığı |
Selçuk Üniversitesinde (SÜ) yapılan bir araştırmada, Konya’da, dünyada nadir görülen, Türkiye’de benzeri bulunmayan fay yarıklarına rastlandı.
SÜ Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaşar Eren, yaptığı açıklamada, Konya’nın merkez Selçuk ilçesi Yazır Mahallesi’ndeki Yazır Fayı üzerinde uzun süren bir araştırma yaptıklarını söyledi. Araştırmalarında, faydaki hareketlere bağlı olarak yer yüzünde oluşan, içleri alüvyonlarla doldurulmuş yarıklara rastladıklarını ifade eden Doç. Dr. Eren, ‘’Yani bir deprem anında ve sonrasında yeryüzü yarıldığında akarsu ve rüzgârların getirdiği malzemeler, bu yarıklara dolmuş ve doğal bir fay yarığı oluşmuş’’ dedi.
|
13.12.2008
|
|
|
|