Türk siyasetinde ilginç gelişmeler yaşanıyor. CHP’nin İslam’a, AKP’nin Güneydoğu’ya bakışında ‘şaşırtıcı’ gelişmeler var.
Sizce bu parti politikalarında bir değişime mi işaret ediyor, yoksa yaklaşan seçimler için atılan taktik adımlar mı?
Aslında partilerin birbiriyle yer değiştirdiğini görüyoruz. Başka türlü söylemek gerekirse AKP CHP’lileşiyor, CHP AKP’lileşiyor. Mesela, bugüne kadar türban ve çarşaf konusunda olumsuz ve radikal bir tavır takınmış olan CHP, türbanlıları ve kara çarşaflıları partisine alıyor. Bu, bana göre doğrudan doğruya CHP’nin AKP’lileşmesi demek. Çünkü türban meselesi AKP’nin en temel koyucu argümanlarından biri. O temel koyucu argüman konusunda olumlu tavır almak da ister istemez AKP’lileşmek demek. Siyasette bazı şeyler bir partinin ‘öz’üne, bazı şeyler de ‘teferruat’a ilişkindir, Ama bu teferruata değil, öze ilişkin bir şey.
AKP’nin de CHP’lileştiğini söylediniz. Bunun göstergesi ne?
Kürt politikasındaki değişim ile Başbakan’ın Doğu ve Güneydoğu gezilerinde yaptığı devletçi konuşmalar. CHP devletçi bir parti. Ama Tayyip Bey’in son söylemleri, CHP’nin özü, temel koyucu özelliklerinden birini oluşturan devletçi politikayı benimsediğini gösteriyor.
Bu da katı ve bürokratik bir yaklaşım...
Kesinlikle. Belki de temelde şunu konuşmak lazım. Aslında AKP’nin de, CHP’nin de ‘öz’ü yok. Bu yüzden de birbirleriyle çok kolay yer değiştirebiliyorlar. Oysa belli bir felsefi arka planı olan partilerde böyle şeyler olmaz. Bir doktrin partisi bu kadar kolay kılıf değiştiremez. Düşün, bir Markist parti, bir kapitalist partinin söylemini edinebilir mi? Edinemez. AKP’ye de, CHP’ye de ‘merkez partisi’ deniyor. İdeolojisiz ve dünya görüşsüz olmanın adı, merkez partisi oldu.
Omurgası oluşmamış bir iktidarla ana muhalefetten söz ediyoruz yani...
Evet, sen metaforik bir şekilde ifade ediyorsun. Öz, doktrin, felsefi arkan plan dediğimiz şeyler, bu omurga tabii.
Bu durumda parti politikaları da, gündelik siyesetin rüzgarına göre mi belirleniyor?
Tastamam öyle... Bir partinin felsefi bir arka planı yoksa, gündelik olaylardan yola çıkarak, ‘taktik ve stratejik siyaset’ yapmaktan başka bir çaresi yok çünkü.
(...)
‘Partiler arasında, tabelalarından başka bir fark kalmadı diyorsunuz’ aslında.
Kesinlikle. Başa dönersek. Türkiye’de laiklik savunucu gibi görünen CHP, siyasi İslam’a ait olduğu varsayılan siyasi sembollere tavır aldı. Ama partiye gelen ilk çarşaflıyı da üye yaptı. O üyeliği onaylayarak laiklik ilkesinden kolayca vazgeçti. Ne anlama gelir bu? CHP için laikliğin hiçbir anlamı olmadığının...
Bu tespitten yürürsek, ortaya ironik bir manzara çıkıyor. Çünkü AKP, laikliğe karşı bir tehdit olarak görüldü hep. Bu tehdite karşı Cumhuriyet yürüyüşleri düzenlendi. CHP-MHP koalisyon yapsın da, laiklik kurtulsun nutukları atıldı. Durum buysa, yani laiklik CHP için gündelik siyaset uğruna feda edilebilecek kadar önemsizse, 6 yıldır herkes boşa konuştu.
Evet, hepsi boşaydı. Ben böyle düşünüyorum. Yıllardır karşı çıktığın türban bir anda meşrulaştığına göre, böyle...
Bu bağlamda MHP’yi nereye oturtuyorsunuz? Onlar da bir süredir Alevilerle dirsek temasında...
Aynı şey, onlar için de geçerli. MHP de pratik yapıyor, teori değil. Herkesin birbirinin malında gözü var, işin özeti bu.
Konuşan: Mehmet Kenan Kaya
Akşam, 27.11.2008
|