|
|
|
Facebook’ta 10 milyondan fazla resim |
KİŞİSEL gizlilik konusunda paranoyasını yenememiş insanoğlu, konu sosyal paylaşıma gelince ipin ucunu kaçırmış gibi görünüyor.
İnternet tarihinin bir çok dönüm noktasını işaretleyen Facebook, kullanıcılarının yüklediği 10 milyondan fazla kişisel fotoğrafla yeni bir dönüm noktasını daha işaretledi. Yüklenen her görüntü dosyasının 4 farklı ebadını saklayan Facebook sunucularında 40 milyondan fazla resim bulunuyor. Her gün 2-3 terabayt kadar fotoğraf yüklenilen Facebook’da 1 petabayt kadar fotoğraf yer alıyor.
|
17.10.2008
|
|
|
Makiler kuraklığın panzehiri |
“Akdenİz’e özgü bitki örtüsü’’ olarak bilinen makilerin, yağmur suyunu yer altı rezervlerine aktaran ve erozyona izin vermeyen yapılarıyla büyük önem taşıdığı bildirildi.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Kurucu Başkanı Hayrettin Karaca, Akdeniz ikliminin bitki örtüsü olan makiliklerin, uzaktan göründüğü gibi çalı çırpı toplulukları olmadığını, birçok bitki ve hayvan türünün ancak makilerin yetiştiği alanlarda gelişip üreyebildiklerini söyledi. Karaca, ‘’Makiliklerde o kadar çok tohum oluşur ki, bu tohumların hepsi tüketilmez ve toprakta, sanki bir tohum bankası oluşturacak şekilde birikirler. Bu yedek tohumlar, daha sonra kullanılmak ya da zamanı gelince çimlenmek üzere toprakta beklerler. Makilikler, biyolojik çeşitliliğin ve tür zenginliğinin sigortasıdır’’ dedi.
“MAKİLER KURAKLIĞA VE YANGINLARA
DAYANIKLI”
Karaca, maki türlerinin çoğunun kuraklığa dayanıklı olduğuna işaret ederek, bu bitkilerin köklerinin gövdelerine göre daha hızlı büyüdüğünü, böylelikle toprağı sıkı sıkı tutarak erozyona da izin vermediğini vurguladı.
Yağışların belirli mevsimlerde ve çok hızlı düştüğü Akdeniz kıyı kuşağında, erozyonu önleme bakımından makiliklerin ayrı bir yeri ve değeri bulunduğuna değinen Karaca, makiliklerin ayrıca yangından sonra hızlı bir şekilde toparlanma ve yeniden gelişme özelliği gösterdiğine dikkati çekti. Karaca, şöyle devam etti:
‘’Maki türleri yangına uyum sağlamışlardır. Bir yangın sırasında makiler, gövde ve yaprakları tamamen yanarak ölse bile, toprak altındaki organları ölmez, canlılıklarını korurlar. Yangından sonraki sonbahar veya ilkbaharda, bu kök ve toprak altı organlardan yeni sürgünler, bireyler ortaya çıkar. Küresel ısınmayla birlikte özellikle Akdeniz iklim kuşağında sık sık yangınlar yaşanacağı bildiriliyor. Bu açıdan, yangına dayanıklı olan makilikler çok önemli. Makilikler ayrıca su kaynaklarımızın korunmasında ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesinde hayati etkilere sahiptir. Makilikler, kısa süre içinde rant elde edilecek arazi parçaları olarak değil, su kaynaklarımızın uzun süreli bekçileri ve biyolojik çeşitliliğin sigortası olarak görülmelidir. Maki türleri diğer türlere göre, kuraklığa daha dayanıklıdır. Maki bitki türleri daha az su kaybeder, daha geniş bir toprak hacminden su sağlayabilir ve topraktaki suyu daha ekonomik olarak kullanırlar. Bu özellikleriyle makilikler, özellikle küresel ısınma çağına girdiğimiz bu dönemde, genetik kaynak olarak korunması, öğrenilmesi, ders alınması ve kullanılması gereken türlerle doludur.’’
|
17.10.2008
|
|
|
Tuz Gölü’nün üzerinde yürüyorlar |
Tuz Gölü’nün, Ankara’nın Şereflikoçhisar kesimi, Kapadokya’ya giden yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri oluyor.
Turist kafileleri, Ankara-Adana arasındaki E-90 Kara yolunun 129. kilometresinde göl kenarındaki bir dinlenme tesisinde mola veriyor. Ziyaretçiler, Tuz Gölü manzaralı tesiste, sac kavurma ve diğer et yemeklerinin tadını keşfediyor. Çocuklarıyla birlikte ayakkabılarını çıkararak göl üzerinde yürüyen yerli ve yabancı turistler, bol bol hatıra fotoğrafı çektiriyor. Yöre halkı ve ziyaretçiler, çıplak ayakla Tuz Gölü’nde yürümenin, ayak sağlığına iyi geldiğini düşünüyorlar. Yöreye özellikle Japon turistler ilgi gösteriyor. Fransa’nın başkenti Paris’ten Türkiye’ye gelen Herve-İsabella Besuit çifti de Kapadokya’ya giderken Şereflikoçhisar’da mola veren turistlerden. Ayakkabılarını çıkarmadan göl üzerinde gezerek hatıra fotoğrafı çektiren finans danışmanı çift, ‘’Türkiye’ye ilk gelişimiz. Kapadokya’ya giderken yolun kenarında Tuz Gölü’nü görünce durmadan edemedik. Tuz Gölü’nden çok etkilendik’’ diyorlar.
|
17.10.2008
|
|
|
Siparişler MSN’den |
Malatya’da bir bakkal, yaptırdığı web sayfasıyla ürünlerini tanıtıyor, MSN ile sipariş alıyor.
Siparişleri adreslere götüren çocuklara telsiz yardımıyla ulaşarak yeni siparişleri bildiriyor. Zafer Mahallesi’nde bakkallık yapan Yaşar Baran, değişen şartlar ve hızla gelişen teknoloji sebebiyle küçük esnafın ayakta kalabilmesinin zorlaştığını, alışveriş merkezleri karşısında ayakta kalabilmek ve mahalle bakkallığını modernize edebilmek için teknolojiyi lehine çevirmeye çalıştığını söyledi. ‘’Uzun yıllardır bakkallık yaparak aileme bakıyorum. Başka bir iş alanına atılmam veya farklı bir iş yapmaya kalkmam doğru olmayacaktı. Bu nedenle kendimi çağın gerekliklerine göre yenilemem gerektiğini düşündüm’’ diyen Baran, bakkallığı günün ihtiyaçlarına cevap verebilir bir duruma getirebilmek için yaptıklarını şöyle anlattı: ‘’Bakkal olarak çalışıyorsunuz, ancak çevrenizde çok büyük alışveriş merkezleri açılıyor. Reklam yapıyorlar, servis imkânı sunuyorlar. Dolayısıyla insanlar bu yerleri tercih etmeye başlıyor. Yapmaya çalıştığım şey; bakkallığı modernize edip günümüz şartlarında ihtiyaçlara yanıt veren bir pozisyona getirmekti. Öncelikle bir web sayfası hazırlatarak insanların buradan ürünleri ve markaları görebilmelerini sağladım. Ardından MSN yoluyla sipariş almaya başladım. MSN kullanıcıları ücretsiz olduğu için bu yolu tercih ediyorlar. Şu anda mahallede her vatandaş tarafından bilinen ve tercih edilen bir hizmetimiz var.’’
|
17.10.2008
|
|
|
Çocuklar oynarken eğitilecek |
Microsoft, bilim adamlarının, video oyunlarının çocukların bilim ve matematik algısını geliştirdiği yönündeki açıklamalarından hareketle, özellikle ABD’deki ortaokul çağındaki çocuklara yönelik eğitim amaçlı hazırlanacak oyun projelerine 1,5 milyon dolar verecek.
Microsoft, kendi Ar-Ge bölümü başta olmak üzere G4L Enstitüsü (Games for Learning Institute) gibi çok sayıda üniversite ve araştırma kuruluşunun oluşturduğu konsorsiyum için 1,5 milyon dolar bütçe ayırdı. Konsorsiyum üyelerinin de katkısıyla 3 milyon dolara çıkması beklenen miktar, video oyunlarının, ‘’Kavrama ve alışkanlık meydana getiren” özelliklerinin tespiti ve bunun eğitim oyunlarının geliştirilmesinde kullanılmasına yönelik harcanacak. Genellikle matematik gibi derslerden hoşlanmayan ve derse olan ilgisini kaybeden ortaokul öğrencilerine, yeni oyun ve oyun teknikleri ile matematik ve benzeri sayısal derslerin sevdirilmesi amaçlanıyor. Öte yandan bazı yatırımcıların, ‘’Eğitim amaçlı oyunlar çok para getirmez’’ ve bir grup eğitim uzmanının, ‘’Çocuklar, oyun adı altında bir şeyler öğretilmeye çalışıldığını düşünürse sıklıkla o oyunları oynamaz. Çocukların o oyunları oynamak isteyeceğini kim garanti edebilir ki’’ şeklindeki düşüncelerinin gerçekliği de projenin tamamlanmasının ardından cevap bulacak.
|
17.10.2008
|
|
|
Ahlat Taşı teknolojiyle tanıştı |
BİTLİS’İN Ahlat ilçesinde bulunan ve Nemrut Krater Gölü eteklerinde çıkarılan Ahlat Taşı, artık teknolojik yöntemler kullanılarak işleniyor.
Ahlat’ta taş ocağı işleten Ayvaz Değerli, teknolojik yöntemler kullanılmasıyla birlikte üretimin yüzde 500 arttığını söyledi. Önceki yıllarda taşı zeminin birkaç metre altından, el yardamı ile çekiç ve murç kullanarak çıkardıklarını söyleyen Değerli, bu yöntemin oldukça zahmetli olduğunu ifade ederek şunları söyledi: ‘’Önceki yıllarda taşı el yordamı ile beden kuvvetiyle çıkarıp, sonra yine el yordamı ile işlerdik. Şimdi teknolojik gelişmelerle birlikte taşı ocakta yani bulunduğu yerde iki aşamada çıkarıp inşaatlarda kullanılabilir hale getiriyoruz. Tek katlı bir binanın taşını el yordamıyla ancak 5 günde çıkarırken şimdi makineyle bir günde aynı işi yapıyoruz. Kullanılan teknolojik yöntem hem ustaların hem de bizim avantajımıza oluyor.’’
|
17.10.2008
|
|
|
Kuraklığa meydan okuyan sebzeler |
Gazİantep’te kimi çiftçi aileler kuraklığa meydan okuyan ‘’deşti domates’’ ve ‘’haylan kabağı’’ üretiyor.
Çiftçiler, sebze üretiminin genellikle sulu koşullarda yapıldığına dikkati çekerek, tarlalarını sulama imkânından yoksun olmaları sebebiyle sulama suyu kullanmadan domates ve kabak yetiştirdiklerini belirtti. ‘’Desti domates’’ olarak bilinen domateslerin olgunlaşmış olanlarıyla sebze ihtiyaçlarını karşıladıklarını, olgunlaşmamış olanlarını ise turşu yaptıklarını ve turşu yapacak ailelere sattıklarını belirtti. Sulama suyu kullanmadan yetiştirdikleri kabağın ise ‘’haylan kabağı’’ adıyla bilindiğini ifade eden çiftçiler, bu sebzeyi dolmalık olarak kuruttuklarını ve kışın tükettiklerini ifade etti. Çiftçi Yılmaz Bozkurt, ‘’desti domates’’ ve ‘’haylan kabağı’’ üretimini para kazanmak için değil kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıklarına dikkati çekti.
|
17.10.2008
|
|
|
Numara taşınabilirliğinde ‘ücret’ işletmenin tercihine kaldı |
Telekomünİkasyon Kurumu, numarasını değiştirmeden başka cep telefonu operatörüne abone olmak isteyenlerden ücret alınıp alınmamasını, işletmelerin tercihine bıraktı.
GSM operatörleri ise geçiş işleminde ücret almayacaklarını sözlü olarak Telekomünikasyon Kurumuna bildirdi. Telekomünikasyon Kurumu dün yaptığı toplantıda, abonelerin aynı numarayla başka operatöre geçişine imkan verecek ve 9 Kasımda başlayacak uygulamayı değerlendirdi. Toplantıda, Telekomünikasyon Kurumu, numara taşınmasında aboneden ücret alınıp alınmaması konusunda bağlayıcı bir karar almak yerine ücret alınıp alınmamasını GSM operatörlerinin tercihine bıraktı. GSM operatörleri, numara taşınmasında olası ücretin 5 YTL'yi geçmemesi yönünde görüş bildirmişti.
|
17.10.2008
|
|
|
5 şehit daha |
Hakkari’nin Kavaklı bölgesinde operasyon sırasında meydana gelen patlama ve ardından açılan ateş sonucu 4 asker şehit oldu. Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Lokman Ekici de, helikopterle çatışma bölgesine hareket etti. Ancak helikopter, teknik arıza sebebiyle düştü; bu kazada da bir asker şehit oldu. Tuğgeneral Ekici ile birlikte 15 asker hafif yaralandı.
Hakkari’de 5 asker daha şehit
GENELKURMAY Başkanlığı, Hakkari’de 5 askerin şehit olduğunu, 5 teröristin öldürüldüğünü bildirdi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Hakkari’nin Kavaklı bölgesinde 15 Ekim 2008 tarihinde icra edilen operasyonda görev alan bir komando bölüğünün, teröristlerin muhtemel bulunabileceği yerlere saat 20.30 civarında manevra yaparken bir patlama olmuş ve bunu takiben teröristlerin açtığı ateş sonucu 4 güvenlik görevlisi şehit olmuştur. Teröristlere şiddetle karşılık verilmesi üzerine, teması keserek kaçmışlardır. Teröristlerin muhtemel kaçış istikametlerini kesmek maksadıyla, helikopterlerle bölgeye, gece birlik sevk edilmiştir. Bir helikopterin inişi esnasında meydana gelen teknik arıza sonucu, helikopter kırıma uğramıştır. Bu olayda ağır yaralanan bir güvenlik görevlisi Şırnak Asker Hastanesinde şehit olmuş, aralarında Tugay Komutanının da bulunduğu 15 personel hafif şekilde yaralanmıştır. Ayrıca, Hakkari ili Şemdinli ilçesi Derecik bölgesinde, Irak sınırına 4 kilometre mesafede bir grup terörist tespit edilmiş, yapılan müdahale sonucu 4 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Şırnak’ın Cudi Dağı bölgesinde icra edilen operasyon esnasında ise 1 terörist etkisiz hale getirilmiştir’’
|
17.10.2008
|
|
|
Akan kandan şehit aileleri de sorumlu mu? |
Genelkurmayın Aktütün Karakolu sonrası basına yaptığı açıklaması toplumla ordu arasında açılan mesafeyi derinleştirecek nitelikte.
Genelkurmay herkesin kendisi gibi düşünmesini istiyor ve “Dayatıyor.”
Buna karşı “Adalet için, Hrant için” pankartlarının boy gösterdiği mahkeme kapıları şimdi milletin sinesinde “Şehitler için, adalet için” sloganlarına dönüşeceğe benziyor. Halk cebinden çıkarıp verdiği vergilerle işleyen bütün sistemi sorgulamak istiyor. Cevapsız bırakılan soruları yüksek sesle dillendirmeye başlıyor. Onun içindir ki PKK ile yapılan mücadelede bütün sistemi ve mekanizmayı denetleme eğilimi içine giriyor. Bunu yaparken “PKK’la mücadele etmeyelim” demiyor. “Nasıl yürüdüğünü bilmediğimiz bu mücadele bizim denetlememiz olmadan devam ederse çocuklarımızı bir bilinmezliğe göndermek isteyemiz” diyor. O zaman yapılması gereken toplum vicdanını rahatsız eden bilinmezlerin ortadan kaldırılması.
Bunun yanında Başbuğ yapıtığı basın açıklamasında basına yüklenerek “”Bölücü terör örgütünün yaptığı eylemleri,—altını çiziyorum— başarılı gibi gösterenler, akan ve akacak olan her damla kanın sorumluluğuna ortak olurlar” diyor. Peki bu mücadelede başarısız olan, şehit ailelerinin yüreğinde mahkûm edilen komutanların sorumluluğunu ne yapacağız? Hem çocuğu şehit düşmüş, hem de orduyu sorgulayan şehit aileleri de “Akan her damla kanın sorumluluğuna ortak olacak mı?” Zaten bu millet yıllardır kanın ortasında yaşamıyor mu?
Başbuğ’un son sözü “Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum”du. Artık anlaşılmalı ki millet emirden, çağırmaktan, bağırmaktan bir şey anlamıyor. Halk neresinin doğru yer olduğunu kendisi tayin etmek istiyor. Başkalarını suçlayıcı bir üslupla sorumluluktan kaçmak yerine sorulara cevap bekliyor. Anlaşılan o ki Türkiye’yi yönetenleri terletecek yeni soru ve süreçlere hızla adım atıyoruz.
[email protected]
|
HASAN HÜSEYİN KEMAL
17.10.2008
|
|
|
Erdoğan’dan Başbuğ’a destek |
Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un yaptığı sert çıkışa destek verdi. Erdoğan da medyayı eleştirdi ve kimsenin TSK’nın moralini bozmaya hakkı olmadığını söyledi. Erdoğan “Defalarca bunu yapmayın dedim. Adeta onlara destek veriyorsunuz, propagandasını yapıyorsunuz” şeklinde konuştu.
R.T. Erdoğan’dan Başbuğ’a tam destek
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, medyayı sert bir üslupla eleştiren Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a destek verdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ‘’Terörle mücadelenin başarısı birlikte ortak bir kararlılıkla karşı durmamıza bağlıdır. Genelkurmay Başkanımız da haklı olarak buna vurgu yapmıştır. Elbette basın hürdür. Eleştirme hakkı da vardır. Buna mukabil kendilerine yapılan eleştirilere de cevap hakkı vardır. Verilen cevabın üslubundan ve sertliğinden şikayet edenler önce dönüp bir de kendilerine baksınlar. Hiç ayna karşısında durmadan bu süreci devam ettirme hakkına da sahip değiller. Özgür basının da uymak zorunda oldukları meslek ahlak kuralları var. Teröre karşı hepimiz aynı safta olmalıyız. Bu bir seçim değil, insani, ahlaki ve hukuki bir zorunluluktur. Kimse terörü cesaretlendirme hakkına sahip değildir, olamaz.’’
|
17.10.2008
|
|
|
Basına tehdit kabul edilemez |
Bazı basın meslek örgütleri tarafından yapılan açıklamada, ‘’Genelkurmay Başkanının olağanüstü sert bir dille yaptığı ‘herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet eden’ açıklaması kabul edilemez tehditkâr bir üslûbu yansıtmaktadır’’ denildi.
Tehditkâr üslup kabul edilemez
Bazı basın meslek örgütleri tarafından yapılan açıklamada, ‘’Genelkurmay Başkanı’nın olağanüstü sert bir dille yaptığı ‘herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet eden’ açıklaması kabul edilemez tehditkar bir üslubu yansıtmaktadır’’ görüşüne yer verildi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Foto Muhabirleri Derneği, Avrupa Gazeteciler Birliği Türkiye Temsilciliği, Profesyonel Haber Kameramanları Derneği, Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği, Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (Haber-Sen) ve Basın Enstitüsü Derneği IPI Ulusal Komitesi tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, ‘’alışılmamış bir biçim ve tonda, kuvvet komutanları ile birlikte yaptığı açıklamanın, gazetecilik meslek örgütleri tarafından şaşkınlık ve endişeyle karşılandığı’’ belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
‘’Genelkurmay Başkanlığı’nın Taraf gazetesinde yayımlanan ve daha sonra da diğer medya kuruluşları tarafından geniş olarak kullanılan belgelere/haberlere karşı ‘gizli bilgi sızdırılması’ gerekçesi ile adli işlem başlatmış olmasını anlayabiliriz.
Ancak, ‘...bölücü terör örgütünün yaptığı eylemleri... başarılı gibi gösterenler... akan ve akacak olan her damla kanının sorumluluğuna ortak olurlar’ ifadesini anlayabilmek mümkün değildir. Hangi ifadelerin ‘başarı gibi göstermek’ sayılacağına kim, nasıl karar verecektir? Neyin eleştiri, neyin ‘sınırları aşan eleştiri’ olduğunun ölçüsü nedir? ‘Bu tip saldırılar karşısında her ordunun vereceği belli olan cevap’ nedir?
Genelkurmay Başkanı’nın olağanüstü sert bir dille yaptığı ‘herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet eden’ açıklaması kabul edilemez tehditkar bir üslubu yansıtmaktadır.’’
Açıklamada, ülke olarak son derece hassas bir dönemden geçildiği ve gazeteciler olarak özenli davranılmasının gerekliliği de vurgulanarak, ‘’Ancak demokrasilerde hiçbir kurumun eleştiriden muaf olmadığını anımsatmak isteriz. Basın meslek örgütleri olarak içinden geçmekte olduğumuz zor dönemde sorunlarımızı aşmanın daha fazla özgürlük ve şeffaflıkla mümkün olduğuna inanıyor, basını hizaya getirmeye dönük çıkışların ülkeye hiçbir yararı olmayacağını belirtmek istiyoruz’’ görüşüne yer verildi.
|
17.10.2008
|
|
|
Şener Eruygur iyileşti, çay içti |
KOCAELİ Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nazım Mutlu, Atatürkçü Düşünce Derneği ‘ADD) Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’un sağlık durumunun iyiye gittiğini belirterek, “Karşılıklı çay içtik, hastayı bir iki gün içinde taburcu edeceğiz” dedi.
Beklenen gelişme: Eruygur iyileşti
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğu Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’ndeki koğuşunda merdivenlerde düşerek beyin kanaması geçiren Eruygur’un tedavisi Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde devam ediyor. 27 gün yoğun bakımda tedavi gören Eruygur, 3 gün önce çıkartılarak Beyin ve Sinir Sistemleri servisine kaldırıldı. Eruygur’un durumunun hızla iyileşmesi üzerine dün koltuk değnekleri ile yürümeye başladı. Tedavi gördüğü odada yaklaşık 20 metre yürüyen Eruygur bir iki gün içinde taburcu edilecek. Eruygur’un durumu hakkında bilgi veren hastane başhekimi Prof. Dr. Nazım Mutlu, hastanın tamamen iyileştiğini söyledi. Önceki gün akşam karşılıklı çay içtiklerini de belirten Mutlu, hastayı taburcu edeceklerini söyledi.
|
17.10.2008
|
|
|
Kuzeni, Savcı Öz’e hakaretten gözaltına alındı |
ERGENEKON soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün teyzesinin oğlunun, Öz’e hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alındığı bildirildi.
Alınan bilgiye göre, Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, bir dergide yayımlanan yazıda teyzesinin oğlu olan Zekeriya Öz’e hakaret ettiği öne sürülen zanlıyı, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla gözaltına aldı. Çevresinde “Seyfullah” adını kullandığı, ancak emniyet müdürlüğünde yapılan kimlik sorgulamasında adının “Seyrullah V.” olduğu anlaşılan zanlının, suçlamayı kabul etmediği, dergide kendisine atfen yazılan yazıdaki bazı cümleleri kendisinin söylemediğini öne sürdüğü öğrenildi. Zanlı, sorgulamasının tamamlanmasının ardından “Kamu görevlisi hakkında asılsız ve doğru olmayan bilgiler vererek rencide etmek” suçundan adliyeye sevk edildi.
|
17.10.2008
|
|
|
CHP’den Dişli hakkında suç duyurusu |
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli ve Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Namık Öndeş hakkında suç duyurusunda bulundu.
Dibek, Ankara Adalet Sarayı’na gelerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmek üzere suç duyurusu dilekçesini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sundu. Bu arada kroner by-pass ameliyatı olan Dişli’nin sağlık durumunun iyi olduğu ve hafta sonu taburcu edileceği bildirildi.
|
17.10.2008
|
|
|
Ceber’in ölümü Meclis gündeminde |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, son dönemde karakollarda ve cezaevlerinde yaşanan olayları çok yakından izlediklerini belirterek, bu konuda komisyonun bazı kararlar alabileceğini söyledi.
Komisyon, Engin Ceber’in ölümü, Zafer Üskül’ün Mersin Özürlü Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğünde yaptığı inceleme sonucunda hazırladığı inceleme raporu ile gizli dinleme yoluyla özel haberleşmenin ihlali iddialarının araştırılmasına ilişkin hazırlanan alt komisyon raporunun da aralarında bulunduğu bazı konuları görüşmek üzere Üskül’ün başkanlığında toplandı. “İşkence ve kötü muamele ile ilgili iddiaları burada görüşeceğiz” diyen Üskül, “Adalet Bakanının, Engin Ceber’in ölümüyle ilgili özür dilemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna, “Son derece yerinde buldum” cevabını verdi. “Tazminat cezalarının işkence yapanlara rücu edilmesi şeklindeki açıklamasının”hatırlatılması üzerine, Üskül, şöyle konuştu: “Anayasanın 129. maddesinin 4. fıkrasına bir hüküm eklendi. Kamu görevlilerinin kusurlarından ötürü devletin tazminat ödemesi gerektiğinde, bu tazminatın ilgili kamu görevlisine rücu edilmesi zaten gerekli. Bu hükmün işletilmesi gerekiyor. Bunun işkence ve kötü muamele konusunda da caydırıcı bir etki yaratacağını düşünüyorum. Ama onunla sınırlı değil. Nerede bir kamu görevlisi hata yapmış ve tazminat ödenmesine neden olmuşsa, o tazminatın o kişiye rücu edilmesi doğru olur diye düşünüyorum.”
|
17.10.2008
|
|
|
Doğrudan hastaneye gidenin masrafı cepten |
SağlIk şikâyetlerinde ilk olarak aile hekimi veya sağlık ocağına gidilmesi şartı eleştirilere maruz kalırken, en yetkili makam konuya açıklık getirdi.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, kasım ayından itibaren 4 ilde, yeni yıldan itibaren 19 şehirde uygulanacak sistemin tedavi hizmetlerini kısıtlamayacağını söyledi. Acil hallerde vatandaşın istediği hastaneye gidebileceğini aktaran Acar, “Aile hekimliği olmayan illerde vatandaşlar katılım payı ödemek suretiyle 1. basamak sağlık ocaklarına, üniversite hastanelerine, devlet hastanelerine ve özel hastanelere gidebilirler” diye konuştu.
Sevk zinciri ve katkı paylarıyla ilgili CİHAN’a açıklamalarda bulunan Fatih Acar, sistemin halen kamuoyunda bilinmeyen yönlerinin olduğunu kaydetti. Genel olarak bakıldığı zaman reformla birlikte sağlık alanında çok geniş açılımlar getirdiklerine dikkat çeken Acar, 18 yaş altındaki herkesin sağlık güvencesinde olduğu, bütün vatandaşların sağlık şemsiyesine alındığı bir sistemi hayata geçirdikleri vurgusu yaptı. Bu açılımlarla birlikte sağlık alanının finansal açıdan sürdürülebilmesini değerlendirme gerekliliğinin doğduğunu ifade eden Acar, “2009 yılı projeksiyonunda sağlık konusunda alacağımız SGK sağlık prim gelirleri 18,5 milyar YTL. Giderler ise 29-30 milyar YTL civarında. Dolayısıyla sağlık sistemimizin uzun sürdürülebilirliği açısından yeni açılımlarla birlikte finansal açıdan sorunları masaya yatırmak zorundayız. Bu yüzden bütün dünyada gelişmiş kullanılmakta olan katılım payı uygulamasını sevk zinciri uygulamasını mutlaka değerlendirmek ve tedrici olarak hayata geçirmek zorundayız.” diye konuştu. Aile hekimliği uygulamasının 23 ilde hayata geçtiğini dile getiren Acar, geçiş sürecinin sıkıntılı olmaması bakımından pilot olarak 4 il belirlediklerini söyledi.
1 OCAK 2009’DAN İTİBAREN
Sevk sisteminin ilk olarak 1 Kasım’dan itibaren Denizli, Bayburt, Gümüşhane, Isparta’da uygulamaya geçeceğini aktaran Başkan Acar, “Buralarda önce vatandaşlar aile hekimlerine gidecek. Doktorun gerek duyması halinde 2 ve 3 basamak hastanelere gönderilecek. Biz burada insanların sağlığını kısıtlayıcı bir düzenleme getirmiyoruz. Sistem oturtuyoruz.” dedi. Aile hekimine gidilmesi gerektiğini kaydeden Acar, aile hekiminin hastanın üniversite, devlet ve özel hastaneye gitmesi konusunda karar alması halinde bir üst sağlık kuruluşuna sevk edileceğini vurguladı. 19 ilde ve diğer, Sağlık Bakanlığı’nca hayata geçirilecek illerde de 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle sevk zincirine geçileceğine işaret eden Acar, “Hazırlıklar kurum olarak tamamlandı. Sağlık Bakanlığı gerekli tedbirleri alıyor. Herhangi bir sıkıntı yaşanmayacak” diye konuştu.
Aile hekimliği ve sağlık ocaklarının 1. basamak olarak geçtiğine işaret eden Acar, 1. basamağa gitmeden 2. ve 3. basamak hastanelere giden vatandaşların tedavi ve muayene masraflarını devletin karşılamayacağını vurguladı. Acar, sevk zincirinin acil haller dışında uygulanacağını hatırlattı.
|
17.10.2008
|
|
|
Yalova Üniversitesine yeni yüksekokul |
Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu, Termal ve Esenköy’de yüksekokul açmak istediklerini bildirdi.
Eruslu, Yalova Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı İsmail Mutlu’yu ziyaretinde, Yalova’nın konumu itibariyle çok önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, ‘’Yalova otomotiv, tekstil ve kimya sektörüne çok yakın. Üniversitemiz bünyesinde kuracağımız laboratuvarlarla bu sektörlere hizmet vereceğiz’’ dedi. Amerika’dan öğretim görevlileri getireceklerini bildiren Eruslu, ‘’Üniversite olarak paralı yüksek lisans yaptıracağız. Bundan da büyük gelir bekliyoruz. Bunu da vakıf yoluyla alabiliriz. Bu açıdan vakıf kurulması şart. Buradan gelecek paranın yüzde 80’i öğretim görevlilerine verirken, yüzde 10’u da vakfımızda kalacak’’ diye konuştu. Termal ve Esenköy’de yüksekokul açmak istediklerini bildiren Rektör Eruslu, gerekli çalışmalara başladıklarını, incelemelerin sürdüğünü kaydetti.
|
17.10.2008
|
|
|
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bursları açıklanıyor |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) üniversite öğrencilerine verdiği eğitim yardımı sonuçları bugün açıklanıyor.
İBB’den yapılan açıklamada, başvuruları önceki gün sona eren eğitim yardımında tüm işlemlerin elektronik ortamda gerçekleştirildiği ifade edilerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından dağıtılan eğitim yardımını almaya hak kazananların isimlerinin bugün www.ibb.gov.tr adresinden açıklanacağı kaydedildi. Eğitim yardımının üniversitelerin ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora bölümlerinde okuyan 50 bin öğrenciye verileceği belirtilen açıklamada, eğitim yardımına belediyenin internet sitesi üzerinden İstanbul’da okuyan 101 bin üniversite öğrencisinin başvurduğu ifade edildi.
|
17.10.2008
|
|
|
|