|
|
|
Görme özürlü bebeğin ışığa yolculuğu |
KANADALI Jacob Bielskis adlı 10 aylık doğuştan görme özürlü erkek bebek, kök hücre tedavisi için Çin’e gitti.
Tedâvinin başarılı olması durumunda Bielskis, kök hücre tedâvisi ile görmeye başlayan ilk kişi, ilk bebek ve ilk Kanadalı olma ünvanlarını da kazanacak. Baba Richard Bielskis, tedâvi süresince doktorların bebeklerine milyonlarca kök hücre enjekte edeceğini, bunun da bebeğin göz sinirlerine uyarıcı etki yapmasının plânlandığını anlattı.
|
07.10.2008
|
|
|
Boza her mevsim içilir |
Bozası ile meşhur Bilecik’in Pazaryeri ilçesinde boza sezonu açıldı.
İlçenin önemli boza üreticilerinden Soydan Boza ortaklarından Mümin Soydan, bozanın kuvvetli bir içecek olduğunu, çocuklarda kemik yapısının güçlenmesine yardımcı olduğunu, anne sütünü arttırdığını ve bağırsakların çalışmasını kolaylaştırdığını söyledi. Eylül ayının sonlarının yaklaşması ve soğukların başlaması ile Pazaryeri’nde boza sezonu açıldı. Sezonun açılması sebebiyle bozacılık hakkında bilgi veren 72 yıllık Soydan Boza ortaklarından Mümin Soydan, bozanın tarihçesini ve faydalarını anlattı. Anavatanı Orta Asya olan, Türkiye’ye de Balkan göçmenleri ile getirilen Boza, kış aylarının önemli içeceklerinden birisi. Ancak, Soydan Boza sahibi Mümin Soydan, bozanın Balkanlar’da yaz aylarında içildiğini belirterek, Türkiye’de kış aylarında içilmesinin sebebini şu sözlerle anlattı: “Atalarımız yıllar önce Balkanlar’da boza üretirmiş. Oralarda yaz aylarında içilen boza kışın satılmazmış. Bizimkiler de kışın boş durmamak için Anadolu’ya gelerek boza üretip satarlarmış. Bu yüzden de Türkiye’de kışın içilmeye başlamış. Şu anda Yugoslavya, Kosova ve Balkanlar’da hâlâ yazın boza içilir.” Osmanlı’nın Balkanları kaybetmesi ile dedelerinin Anadolu’ya geldiğini ve Pazaryeri’nde yerleşerek boza üretimini buraya taşıdıklarını belirten Mümin Soydan, ata mesleği olarak devam ettirdikleri bozacılığı çocuklarına devretmeye hazırlandıklarını söyledi. Bozanın buğday, mısır, şeker ve sudan yapıldığını, kendilerinin katkı maddesi kullanmadıklarını belirten Mümin Soydan, “Boza yapısı itibariyle kuvvetli bir içecek. Bu yüzden faydası çok. Çocukların kemik gelişimini güçlendiriyor. Annelerin sütünü arttırıyor. Kuvvet veriyor. Bağırsaklardaki çalışmayı hızlandırıyor. Her mevsimde içilebileceği gibi, vücudun soğuklara karşı direncinin azaldığı kış aylarında vücuda güç veriyor” dedi.
|
07.10.2008
|
|
|
Caretta Carettalar her şeye rağmen direniyor |
OLUMSUZ çevre faktörlerine rağmen nesillerini korumayı başaran caretta carettalar, Belek ve Patara kumsallarında, Özel Çevre Koruma Kurumu, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları işbirliğinde 3 ay boyunca, gece gündüz incelendi.
Bu yıl Patara ve Belek kumsallarında yumurtadan çıkan 16 bin caretta caretta yavrusundan 13 bin 120’si denizle buluşmayı başardı. Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı ile Akdeniz Üniversitesi (AÜ), İnsan ve Doğa Derneği İktisadî İşletmesi işbirliğinde imzalanan protokolle caretta carettalar, Belek ve Patara kumsallarında incelemeye alındı. Proje ekibi, Haziran-Eylül ayları arasında, gündüz ve gece yaptıkları araştırmalarda, populasyon izleme ve koruma çalışmaları hakkında rapor hazırladı. Hazırlanan rapor sonucunda Patara kumsalında 96, Belek kumsalında 398 yuva olmak üzere toplam 494 yuva tesbit edildi. Bu yuvalardan ilk yavru çıkışının Belek kumsalında 22 Temmuzda, Patara kumsalında ise 25 Temmuzda gerçekleştiği kaydedildi. İki kumsaldaki 494 yuvanın 342’sinde yavru çıkışı olurken, bu yuvalardan çıkan yaklaşık 16 bin yavrunun yüzde 82’sinin (13 bin 120) denize ulaştığı belirlendi. Hayatlarının her anında tehlikelerle yüz yüze olan deniz kaplumbağalarının daha yuva yaptıkları andan itibaren, yuvalarının tilki, yengeç, domuz gibi hayvanların tehdidi altında olduğu belirtildi. Proje çerçevesinde dış baskılardan korumak amacıyla yuvaların yüzde 75’inde tel kafes uygulaması yapıldığı açıklandı. Ancak, kafes uygulamasının yapılmadığı ilk gün, Patara’daki yuvaların yüzde 30’unun zarara uğradığı kaydedildi. Bazı yavruların ise yuvadan çıktıktan sonra yapay ışıklar sebebiyle yollarını şaşırdığı ve deniz yerine otellere yöneldiği, dolayısıyla bazen zamanlarını, bazen ise hayatlarını kaybettikleri ifade edildi.
|
07.10.2008
|
|
|
Matematik bilen yabancı dili de kolaylıkla öğreniyor |
YENİ ZELANDA Otago Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. John Clark, matematiksel düşünce sistemini geliştirebilenlerin yabancı dili rahat öğrendiklerini ifade ederek, ‘’Diller, kurallar çerçevesinde öğrenilir ve bu da zaten matematik demek’’ dedi.
Hacettepe ve Louisiana Üniversitelerinin ortaklaşa düzenlediği ‘’Uluslar arası Halka ve Modül Teori Konferansı’’ için Türkiye’ye gelen Prof. Dr. John Clark, günlük hayatta ve dil öğreniminde matematiksel düşünmenin önemini anlattı. Matematiksel düşüncenin, insanların günlük hayatlarında karşılaştıkları olaylara sistematik, doğru ve çabuk yaklaşmalarında büyük yararlar sağladığını ifade eden Clark, bu düşünce sisteminin gelişmesinde, aile, çevre ve ekonomik şartların etkili olduğunu söyledi. Clark, sistematik düşünce yapısı da denilebilecek matematiksel düşüncenin çoğu kez kesin sonuçlar vermesine karşın, bazen de olayların doğru anlatılması, algılanması ve yorumlanmasında kullanıldığını kaydetti. Matematiğin ekonomide ve mühendislik alanlarında yaygın kullanımının bilindiğini vurgulayan Clark, günlük hayattaki matematiksel düşünmenin de pek çok yararı bulunduğunu söyledi. Yakın arkadaşları arasında 10 dil bilen matematikçiler bulunduğunu belirten Clark, ‘’Bu bir tesadüf değil. Bu konuda bilimsel bir çalışma olmamasına rağmen kişiden kişiye değişebilecek bazı durumları da göz önünde tutarak bir genelleme yapabiliriz’’ dedi.
|
07.10.2008
|
|
|
Uluslararası Uzay İstasyonu yeni turistlerini bekliyor |
ALTINCI uzay turistini 8 gün sonra ağırlayacak Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ), konuklarını getirecek uzay aracının kenetlenme işlemine uygun şekilde yörüngesini düzeltti.
İnterfaks ajansının bildirdiğine göre, Rus uzay programı yetkilileri, manevranın otomatik şekilde yapıldığını belirterek, Rus kozmonot Yuri Lonçakov, Amerikalı astronot Michael Fincke ve turist Richard Garriott’ı taşıyan Rus Soyuz roketinin gelişine en uygun şartları sağlamak için UUİ’nin dünyadan uzaklığını 1,25 km daha arttırdığını, irtifasını 353 km’ye çıkardığını kaydetti. Amerikalı eski astronot Owen Garriott’ın oğlu mültimilyoner iş adamı Richard Garriott’ı getirecek Soyuz TMA-13 roketi 12 Ekimde Kazakistan’ın Baykonur Uzay Üssü’nden fırlatılacak. 6. uzay turisti Garriott, yolculuğu düzenleyen Amerikan Space Adventures şirketine 30 milyon dolardan fazla ödeme yaptı.
|
07.10.2008
|
|
|
Viyana'da, dünyanın en büyük Lego kulesi yapıldı |
AVUSTURYA'NIN başşehri Viyana’da dünyanın en büyük Lego kulesi yapıldı.
Belediye binasının önündeki ünlü Rathaus meydanında inşa edilen kule, Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başardı. ‘Çocukların 100 yıllık arkadaşlığı’ festivali esnasında yapılan kule, 29,4 metre yüksekliğe ulaştı. Kulenin üst kısımları, bir vinç yardımıyla tamamlandı. Yapımı dört gün süren Lego kulenin inşasına yüzlerce çocuk yardımcı oldu. Kulenin yapımı için 500 bin lego parçası harcandı. Yapının ağırlığı ise, bitmiş haliyle yaklaşık 1.5 tona ulaştı. Rekor onaylanır, onaylanmaz legolar yeniden söküldü. Daha önceki rekor, Mayıs ayında İngiltere’de yapılan 29,2 metre uzunluğundaki Lego kuleye aitti.
|
07.10.2008
|
|
|
KARAKOLLARIN TAŞINMASI NİYE GECİKTİ? |
Aktütün karakolunda 15 askerimizin şehit düşmesiyle sonuçlanan saldırı sonrasında Genelkurmay'ın basına yaptığı ayrıntılı açıklamalar yeni soruları gündeme getirdi. Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Iğsız'ın olayda istihbarat zaafiyeti bulunmadığı ve Aktütün'le birlikte beş karakolun başka yerlere taşınmasının maddî sıkıntı sebebiyle geciktiği yönündeki beyanları tatminkâr bulunmazken tartışmalara yol açtı.
CİDDî BİR ÖZELEŞTİRİYE İHTİYAÇ VAR
Terörle mücadelede ciddî bir özeleştiriye ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan DP Genel Başkanı Süleyman Soylu “Eğer bir karakola beş kez baskın yapılıyorsa, 45 şehit orada can veriyorsa ve askerlerimiz neredeyse dağlardaki çobanların koyunlarına lâyık gördüğü barakalardan daha kötü yerlerde bırakılıyorlarsa burada bir yanlış vardır” derken, CHP'li Canan Arıtman hükümet ve askeri hesap vermeye çağırdı.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, Terörle mücadele konusunda Türkiye’nin öz eleştiriye ihtiyacı olduğunu söyledi. Partisinin Tekirdağ il kongresine katılan Soylu, toplantı sonrasında, gazetecilere, terör örgütünce yapılan son saldırı ve terörle mücadele konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Menfur bir saldırı ve adi cinayetle karşı karşıya olunduğunu ifade eden Soylu, ‘’Bunu, bölücü terör örgütünün ortaya koyduğu bir olay olarak algılamak ve böyle değerlendirmek yanlış. Türkiye’nin bu konuda ciddî bir öz eleştiriye ihtiyacı var. Evet, yaramız taze, acımız sonsuz. Ama bu büyük devlet, bu büyük millet, bu meselenin üzerine farklı bir değerlendirme yapmak zorundadır’’ dedi. Terörle mücadelenin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini savunan Süleyman Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Terörle mücadelede nerede yanlış yapıyoruz? Bu konuda bugüne kadar Irak’ta geliştirdiğimiz ilişkilerde, Amerika’dan aldığımız istihbaratta terör örgütünü destekleyen, lojistik destek sağlayan ülkelerle ilişkilerimizde nerede eksik var? Eğer bir karakola 5 kez baskın yapılıyorsa ve 45 şehit orada bu ülkenin topraklarını korumak için can veriyorsa ve ocaklar, aileler, anneler büyük bir yangınla karşı karşıya kalıyorsa, askerlerimiz neredeyse dağlardaki çobanların koyunlarına lâyık gördüğü barakalardan daha kötü yerlerde bu ülkenin sınırlarını korumak için bırakılıyorlarsa burada bir yanlış vardır.’’
Terörle mücadelede herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Süleyman Soylu, ‘’Artık bıçak kemiğe dayandı. Hepimiz üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Türkiye’nin sınır karakoluna yapılan saldırı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğüne, milletimizin ırzına ve namusuna yapılmış bir saldırıdır’’ diye konuştu.
|
07.10.2008
|
|
|
Şehitler için hatim ve mevlid |
İstanbul Müftülüğü, Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Aktütün Jandarma Sınır Karakolu’na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan 15 asker için bazı büyük camilerde hatim ve mevlid programları düzenledi. İstanbul Müftülüğünden yapılan açıklamada, Sultanahmet, Fatih, Eyüp, Üsküdar İskele, Hamid-i Evvel ve Selimiye gibi merkez camilerinde hatim programı ve mevlid düzenlendiği ifade edildi.
İSTANBUL Müftülüğü, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Aktütün Jandarma Sınır Karakolu’na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan 15 asker için 6-7 Ekimde bazı camilerde hatim ve mevlit programları düzenledi. İstanbul Müftülüğünden yapılan açıklamada, 4 Ekimdeki terör saldırısında Hakkâri Aktütün Karakolu’nda 15 askerin şehit olduğu, 2 askerin kaybolduğu ve 10’u aşkın askerin de yaralandığı hatırlatılarak, ‘’İstanbul Müftülüğü olarak Yüce Mevlâdan şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza şifa, aile üyeleri, ordumuz ve milletimize başsağlığı diliyoruz’’ denildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Müftülüğümüz, şehitlerimizin aziz ruhlarına ithaf edilmek üzere başta Sultanahmet, Fatih, Eyüp, Üsküdar İskele (Mihriman Sultan), Hamid-i Evvel ve Selimiye gibi merkez camiler olmak üzere, her ilçede bir veya birkaç camide 6-7 Ekim tarihlerinde mevlit programları düzenlemiştir. Şehitlerimizin ruhları için hatim ve mevlit duâlarının da yapılacağı bu programlara vatandaşlarımızın aileleriyle birlikte katılmalarını sağlamak üzere camilerde duyurular yapılmaktadır.’’
|
07.10.2008
|
|
|
Yozgatlı ustalar, Aktütün'de çalışmak istiyor |
YOZGAT'IN Boğazlıyan ilçesinde 4 inşaat ustası, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde bulunan ve PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucunda 15 askerin şehit olduğu Aktütün Jandarma Sınır Karakolu’nun taşınması ve inşaatında gönüllü olarak çalışmak için Kaymakamlığa başvurdu.
Muharrem Özgödekli, İbrahim Yıldırım, Yusuf Alasulu ve Kamil Ateş isimli inşaat ustaları, televizyonlarda sınır karakolunun güvenli bir bölgeye nakledileceğini öğrendiklerini belirttiler. Sabah bir araya gelip, karakol inşaatında ücret almadan çalışma kararı aldıklarını belirten inşaat ustalarından Muharrem Özgödekli, kendisinin de şehit yakını olduğunu, karakol inşaatında sadece kendilerinin değil, ilçede bulunan diğer ustaların da gönüllü olarak çalışmaya hazır olduklarını ifade etti.
|
07.10.2008
|
|
|
Savaş uçakları K. Irak’ı vurdu |
GENELKURMAY Başkanlığı, Irak’ın kuzeyindeki Avaşin Basyan bölgesinde tesbit edilen bir terörist gruba yönelik olarak dün sabah saatlerinde Türk Hava Kuvvetlerine mensup savaş uçaklarınca hava operasyonu yapıldığını bildirdi.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan basın açıklamasında şunlar kaydedildi: ‘’3 Ekim 2008 tarihinde Aktütün Jandarma Sınır Bölük Merkezine teröristlerce düzenlenen saldırıya katılan PKK/KONGRA-GEL terör örgütü gruplarının takibine devam edilmektedir. Bu kapsamda 5 Ekim 2008 gece yarısı Irak’ın kuzeyindeki Avaşin Basyan bölgesinde iki ayrı noktada tespit edilen teröristler ateş destek vasıtalarıyla ateş altına alınmıştır. Yine aynı bölgede tesbit edilen diğer bir terörist gruba yönelik olarak ise 6 Ekim 2008 günü sabah saatlerinde Türk Hava Kuvvetlerine mensup savaş uçaklarınca hava operasyonu icra edilmiştir. Görevlerini başarıyla tamamlayan uçaklarımız emniyetle üstlerine dönmüşlerdir. İcra edilen operasyonlarda, her zaman olduğu gibi sadece PKK/KONGRA-GEL terör örgütü hedef alınmış, sivil halk ve yerel unsurların olumsuz etkilenmemesi için gereken hassasiyet gösterilmiştir.’’
|
07.10.2008
|
|
|
CHP’li Arıtman: Asker, saldırının hesabını versin |
CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, hükümetin ve askeri yetkililerin, Aktütün Karakolu’na yapılan saldırının hesabını vermesi gerektiğini söyledi.
Arıtman yaptığı yazılı açıklamada, Aktütün Karakolu’na yapılan saldırıda vefat eden 15 şehidin cenazelerinin önceki gün kaldırıldığını hatırlattı. Canan Arıtman, “Milletimizin yüreğine yine ateş düştü. Düştü de, bu kaçıncı ateş? Yeter artık. Bunu durdurmak hükümetin görevidir. Nerede bu hükümet? Yüce Türk Devletini yedi cihana böyle aciz göstermeye ne hakları var? Devletin sınırlarını korumaya yolladığımız evlâtlarımızı böylesine korumasız bırakmaya kimin ne hakkı var? Bunun hesabını hem hükümet hem de askerî yöneticiler vermelidir” dedi.
“Trilyonluk zırhlı makam otoları alınacağına, Aktütün’e korunaklı bir karakol yaptırsaydınız ya” diyen Arıtman, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Artık hamasi nutuklar, duya duya ezberlediğimiz içi boş sözler, vaatler duymak istemiyoruz. Hangi yüzle, hangi hakla bu şehit cenazelerine gidebiliyorsunuz? Ne hakkınız var ki cenaze namazında hakkınızı helâl ediyorsunuz? Esas onlar, şehitlerimiz size haklarını helâl etsinler. Gidin ve asli görevinizi yapın. Bilmem kaç yüzüncü yurtdışı gezilerinizi iptal etmekle milletin yüreğindeki ateşi söndüremezsiniz. Sorumlular hesap vermelidir, bedel ödemelidir. Bir asır sonra bu millete yeniden ‘Yemen Türküsü’ söyletenler başarısızdır, gitmelidir.”
|
07.10.2008
|
|
|
TÜSİAD: Asıl amaç karşılıklı nefreti beslemek |
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne yönelik saldırıyla terör örgütünün asıl olarak Türk halkının sağduyusunu azaltmayı ve karşılıklı nefreti beslemeyi amaçladığını belirtti.
TÜSİAD, terörün bu amacına ulaşmasını engellemek için halkın birlik ve beraberliğine daha da sahip çıkacağından, ortak vicdan ve akıl ile davranacağından kuşku duyulmadığını bildirdi.
TÜSİAD tarafından, Şemdinli’deki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne düzenlenen terör saldırısında 15 silahlı kuvvetler mensubunun şehit edilmesi sebebiyle yazılı açıklama yapıldı. Bu saldırının, Türk halkının huzurunu ve Türkiye’nin istikrarını hedef aldığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Unutmamalıyız ki, terör örgütünün asıl amacı ülkede bir korku iklimi yaratarak, Türk halkının sağduyusunu azaltmak ve karşılıklı nefreti beslemektir. Terörün bu amacına ulaşmasını engellemek için bu tür saldırılar karşısında, halkımızın birlik ve beraberliğine daha da sahip çıkacağından, ortak vicdan ve akıl ile davranacağından kuşkumuz yoktur. Bu hain saldırıyı nefretle kınıyor, saldırıda hayatını kaybeden güvenlik görevlilerine rahmet, yakınlarına ve Türk milletine sabır ve baş sağlığı diliyoruz.”
|
07.10.2008
|
|
|
Küçük Silivri’ye, Tolon Kandıra’da |
“Ergenekon” dâvâsı kapsamında Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutuklu bulunan, aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de bulunduğu 16 sanık Silivri Ceza İnfaz Kurumuna nakledildi. Hakkında henüz iddianame hazırlanmayan emekli Orgeneral Hurşit Tolon ise nakledilen tutuklular arasında yer almadı.
Küçük ve Perinçek Silivri’de
‘’Ergenekon’’ dâvâsı kapsamında Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli ve Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı cezaevlerinde tutuklu bulunan ve aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de bulunduğu 39 sanık Silivri Ceza İnfaz Kurumu’na nakledildi.
Hakkında henüz iddianame hazırlanmayan emekli Orgeneral Hurşit Tolon ise nakledilen tutuklular arasında yer almadı.
‘’Ergenekon’’ davasına ilişkin yargılamayı yapacak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanık sayısının fazlalığı, tutuklu sanıkların farklı infaz ve tutukevlerinde bulunmalarını dikkate alarak, güvenliğin sağlanması bakımından duruşmaların Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü içindeki duruşma salonunda yapılması kararı sebebiyle Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de bulunduğu 16 sanığın nakli için sabah saatlerinde hazırlık yapıldı. Jandarma ekiplerinin nakil öncesi cezaevi çevresinde geniş güvenlik önlemi aldığı gözlendi. Bu sırada bazı tutuklu yakınları cezaevine gelerek, yakınlarının özel eşyalarını aldı. İşlemleri tamamlanan 16 tutuklu, 3 cezaevi aracı ile zırhlı eskort eşliğinde cezaevinden çıkarıldı. Tutuklu yakınları önden giderek, Çayırköy mevkisinde yakınlarına el salladılar. Araçlar, Silivri’ye gitmek için Kandıra sapağından TEM otoyoluna çıktı.
Bu arada, ‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan, ancak hakkında henüz iddianame hazırlanmayan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Silivri’ye götürülmedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına göre, şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in de aralarında bulunduğu başka suçlardan tutuklu diğer sanıklar, duruşmanın yapılacağı gün mahkemede hazır edilecek.
DOĞU PERİNÇEK DE NAKLEDİLDİ
Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde Ergenekon dâvâsı kapsamında tutuklu bulunan ve aralarında Doğu Perinçek’in de yer aldığı 29 kişiden 23’ü de Silivri Cezaevi’ne nakledildi. Tutukluların nakli yoğun güvenlik tedbirleri altında 5 cezaevi aracıyla gerçekleştirilirken, 6 tutuklu, haklarında henüz dâvâ açılmadığı için nakledilmedi. Kocaeli - Tekirdağ / aa
|
07.10.2008
|
|
|
Dindarlık arttıkça hoşgörü gelişiyor |
Almanya’nın en itibarlı vakıflarından Bertelsmann tarafından ülkede yaşayan Müslümanlarla ilgili yapılan bir araştırmaya göre, Müslümanlar diğer dinlere mensup insanlara karşı yüksek düzeyde hoşgörü gösteriyorlar. Dindar Müslümanların yüzde 67’si diğer dinleri kabul ederken, kendisini çok dindar olarak tanımlayanlar arasında bu oran yüzde 71. “Diğer din ve dindarlara hoşgörü gösterilmeli” diyen Müslümanların oranı yüzde 86, “Diğer dinlere karşı hoşgörü gerekmez” diyenler ise yüzde 6 oranında.
Almanya’nın etkin vakıflarından Bertelsmann tarafından ülkede yaşayan Müslümanlarla ilgili yapılan bir araştırmaya göre, Müslümanlar diğer dinlere mensup insanlara karşı yüksek düzeyde hoşgörü gösteriyorlar. Araştırma 21 bin kişinin katılımı ile yapıldı.
1977 yılında kurulan ve eski Alman Meclis Başkanı Rita Süssmuth’un başkanlığını yaptığı Bertelsmann Vakfı’nın ‘Din Monitörü-Müslümanlarda Dindarlık’ adını taşıyan kamuoyu araştırmasının amacı bilimsel verilere dayanarak dinlerarası diyaloğu kalıcı bir şekilde desteklemek olarak tanımlanıyor. Araştırmanın en önemli sonucu 11 Eylül sonrası İslam dini ile terörizmi özdeşleştirilmeye çalışan önyargıların en azından Almanya’da yanlış olduğunu ortaya çıkaran farklı bir neticeye ulaşması. Toplam yüz sorunun yer aldığı araştırmaya göre, Almanya’da yaşayan ve toplam nüfusu 3 buçuk milyon olarak belirlenen Müslümanların yüzde 90’ı dindar, hatta yüzde 41’i ‘çok dindar’. Sünnî, Alevi ve Şii gibi mezhep farklılıklarını dikkate alan araştırmada Sünnilerin yüzde 92’sinin, Şiilerin yüzde 90’ının, Alevilerin yüzde 77’sinin kendisini dindar olarak tanımladığı belirlenmiş. Kendini dindar olarak tanımlayan Hıristiyan Almanların oranı ise yüzde 77. Araştırmanın kamuoyunda en çok yankı uyandıran sonuçlarından biri ise, Müslüman kadınların yüzde 100´ünün, Müslüman erkeklerin de yüzde 99´unun hem kendileri hem de çocukları açısından yaşadıkları topluma uyumu ve eğitimi başarının koşulu olarak tanımlamaları. Dindar müslümanların yüzde 67’si diğer dinleri kabul ederken, kendisini çok dindar olarak tanımlayanlar arasında bu oran yüzde 71. Diğer dinlere ve dindarlara hoşgörü gösterilmeli diyen Müslümanların oranı yüzde 86, diğer dinlere karşı hoşgörü gerekmez diyenler ise yüzde 6 oranında. Berlin sokaklarındaki vatandaşlarda Almanya’da kendi dinlerini hoşgörülü bir ortamda yaşayabildiklerini belirtiyorlar, ancak dinle siyasetin karıştırılmaması gerektiğini de savunuyorlar.
Bertelsmann Vakfı’nın araştırmasına göre, siyasi görüşünü dini inancı ile eş tutan katılımcıların oranı yüzde 16, yüzde 65 ise İslami siyaset çizgisi olan bir partiye karşı çıkıyor.
|
07.10.2008
|
|
|
Papa: Kriz ilâhî ikaz |
Roma Katolik Kilisesi lideri Papa 16. Benediktus, ABD başta olmak üzere Avrupa piyasalarını da etkilemeye başlayan küresel mâlî krizi ‘’bir ilâhî uyarı’’ olarak nitelendirdi. 16. Benediktus, ‘’yaşanan krizin maddiyata bel bağlamanın yanlışlığını ortaya koyduğunu’’ söyledi.
Papa 16. Benediktus,‘’Hayatlarını sadece başarı, kariyer ve para gibi gözle görülür ve hissedilebilir şeyler üzerine bina edenler, evlerini kum üzerine kurmuşlardır. Gerçekmiş gibi görünen bu şeyler eninde sonunda geçip gidecektir’’ diye konuştu.
ROMA Katolik Kilisesi lideri Papa 16. Benediktus, ABD başta olmak üzere Avrupa piyasalarını da etkilemeye başlayan küresel mali krizi ‘’bir ilahi uyarı’’ olarak nitelendirdi. Vatikan’da ‘’Piskoposlar Sinodu’’ adı altında yapılan toplantının açılışında konuşan Papa, bankalar ve kredi kuruluşlarının batmakta olmasından ibret alınması gerektiğini belirterek, ‘’Büyük bankaların çöküşünde, paraların yok oluşunda, tüm bunların bir hiç olduğunu görüyoruz’’ dedi. 16. Benediktus, ‘’yaşanan krizin maddiyata bel bağlamanın yanlışlığını ortaya koyduğunu’’ savunarak, ‘’Hayatlarını sadece başarı, kariyer ve para gibi gözle görülür ve hissedilebilir şeyler üzerine bina edenler, evlerini kum üzerine kurmuşlardır. Gerçekmiş gibi görünen bu şeyler eninde sonunda geçip gidecektir’’ diye konuştu. Papa, yaşanan küresel mali krizden hareketle, İncillerde Hz. İsa’ya atfedilen bir konuşmada geçen, Tanrı’nın sözünü dinleyenlerin ‘’evlerini kaya üzerine kuran akıllı adam’’a, dinlemeyenlerin ise ‘’evlerini kum üzerine kuran budala adam’’a benzetilmesini hatırlatmış oldu. Banka ve kredi kuruluşlarının çöküşünü ‘’insanların sahte gerçekler peşinde koşmalarının göstergesi’’ biçiminde yorumlayan 16. Benediktus, sözlerini, ‘’Tüm bunlar gerçekmiş gibi görünse de, aslında bunların gerçekliği sadece ikincil düzeydedir. Bunlar üzerine bina yapmak, kum üzerine ev kurmaktan başka bir şey değildir’’ diye sürdürdü.
|
07.10.2008
|
|
|
KKTC’de, kamuda kış mesaisi uygulaması başladı |
KUZEY Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kamu kurumlarında, Pazartesi hariç tek mesaî yapılan ve haftada 35 saat çalışılan yaz mesaisi uygulaması dün sona erdi ve haftada 40 saat çalışılacak kış mesaisi uygulanmaya başlandı.
Kış mesaisinde Pazartesiden Cuma gününe kadar olan hafta içi günlerde sabah ve öğleden sonra olmak üzere çift mesaî uygulanacak. KKTC Personel Dairesi Müdürlüğü genelgesine göre, kış mesai saatlerinde 24 saat süreklilik gösteren ve elzem olan hizmetler dışında kalan kurumlarda, hafta içinde öğleden önce 08.00-12.30, öğleden sonra 13.30-17.00 saatleri arasında çalışılacak. Yaz mesaisinde kamu kurumları, Pazartesi günleri hariç, saat 14.00’e kadar çalışıyordu.
|
07.10.2008
|
|
|
Şahin: Ne güvenlik ne özgürlükten taviz veririz |
ADALET Bakanı Mehmet Ali Şahin, Terörle Mücadele, Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasaları ile diğer yasalarda değişikliğe ilişkin Genelkurmay, Emniyet ve terörle mücadelede uzman savcıların katılımıyla yapılan çalışmalarla ilgili raporun kendisine ulaştığını belirterek, ‘’Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler bakımından geldiği nokta, bir de terörle mücadele bir araya getirilerek, ne güvenlik ne özgürlük, her ikisinden de taviz vermeden, geri adım atmadan bu değişiklikleri nasıl yaparız üzerinde çalışıyoruz’’ dedi.
Şahin, beraberinde Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ile Ankara Adalet Sarayı’na gelerek personelle bayramlaştı. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Adalet Bakanı Şahin, Terörle Mücadele Yasası’nda, Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası’nda ve diğer yasalarda terörle mücadelede zafiyete yol açtığı ileri sürülen konularla ilgili Genelkurmay, emniyet ve terörle mücadelede uzman savcıların katılımıyla yapılan çalışma sonrası hazırlanacak raporun ne aşamada olduğunun sorulması üzerine şöyle konuştu:
‘’Bu konuda yapılan çalışmalarla ilgili rapor geldi. Hafta sonu onları inceledim. Genelkurmay ve Jandarma Genel Komutanlığı’ndan gelen 5 talep vardı. Bunlardan ikisiyle ilgili bir yasal düzenleme, bir yönetmelik değişikliği yapılması konusunda bu kurulan komisyon bir karar almış. Ben de o karara büyük ölçüde katılıyorum. Üstünde mutabakat sağlanmayan 2-3 konu daha var ki, kasım ayının hemen başında tekrar aynı komisyon bir araya gelerek onlar üzerinde de çalışmalarını devam ettirecek.Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler bakımından geldiği nokta, bir de terörle mücadele bir araya getirilerek, ne güvenlik ne özgürlük, her ikisinden de taviz vermeden, geri adım atmadan bu değişiklikleri nasıl yaparız üzerinde
çalışıyoruz. İki konuda mutabakat var. Onlarla ilgili önümüzdeki günlerde sanıyorum gerekli değişiklikler yapılacaktır.’’ Şahin, konuyla ilgili ayrıntılara girmeyeceğini kaydetti.
|
07.10.2008
|
|
|
Meclis işbaşı yapıyor |
MECLİS, yeni yasama yılının açılışının ardından çalışmalarına bugün denetim konularıyla başlayacak.
Genel Kurulda, Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Araştırma Komisyonunun raporu görüşülecek. Raporda, Türkçede yaşanan sorun ve çözüm önerilerine ayrıntılı olarak yer veriliyor. 22. Dönemde de kurulan Komisyonun raporu, seçim kararının alınması sebebiyle ele alınamamış, bu dönem de yine aynı konuda komisyon kurulmuştu. Sınır ötesi operasyonla ilgili Başbakanlık Tezkeresi ise 8 yarın ele alınacak. Tezkere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla Hükümete verilen sürenin, 17 Ekim 2008 tarihinden itibaren 1 yıl daha uzatılmasını öngörüyor.
|
07.10.2008
|
|
|
10 yılda, 35 bin ölü 1 milyon yaraldı |
SON 10 yılda meydana gelen 5 milyon 62 bin 494 trafik kazasında 35 bin 237 kişi hayatını kaybetti, 1 milyon 142 bin 887 kişi ise yaralandı. Emniyet Genel Müdürlüğü, 10 yılda meydana gelen trafik kazaları ve denetimlere ilişkin istatistik yayınladı.
Verilerden derlenen bilgiye göre, Türkiye geneli şehir içi ve şehirler arası yollarda 1998 yılında 440 bin 149, 1999’da 438 bin 338, 2000’de 466 bin 385, 2001’de 409 bin 407, 2002’de 407 bin 103, 2003’de 422 bin 272, 2004’de 494 bin 819, 2005’de 570 bin 25, 2006’da 664 bin 540 ve 2007’de 749 bin 456 trafik kazası meydana geldi. Kazalarda 1998’de 4 bin 935, 1999’da 4 bin 596, 2000’de 3 bin 941, 2001’de 2 bin 954, 2002’de 2 bin 900, 2003’de 2 bin 811, 2004’de 3 bin 81, 2005’de 3 bin 195, 2006’da 3 bin 365, 2007’de ise 3 bin 459 kişi hayatını kaybetti. Bu kazalarda toplam 1 milyon 142 bin 887 kişi yaralandı. İstatistiklere göre yaralanmalar en çok geçen yıl meydana geldi. 2007’de 149 bin 140 kişi trafik kazalarında yaralandı. En az yaralanma ise 94 bin 225 kişi ile 2002 yılında oldu. Trafik polislerinin 1998-2007 yılları arasında yaptığı denetimlerde 69 milyon 615 bin 163 araca trafik cezası uygulandı. Araçlara söz konusu dönemde 3 milyar 81 milyon 409 bin 491 YTL para cezası kesildi.
|
07.10.2008
|
|
|
AB, Gürcistan kriziyle Türkiye’nin önemini anladı |
BRÜKSEL'DEKİ AB çevrelerine (Avrupa Komisyonu ve Parlamentosu’ndaki Türkiye uzmanları) göre Gürcistan krizi, Türkiye’nin Kafkaslar’da olduğu kadar Birlik açısından da önemini artırdı.
ABHaber’e konuşan AB çevreleri Türkiye’nin, kendisine komşu bölgelerde aktif ve başarılı bir diplomasi yürüttüğünün altını çizdiler. Ayrıca Türkiye’nin, AB ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine katkıda bulunması ve İstanbul’daki İsrail-Filistin görüşmelerine aracılık etmesinin AB açısından çok önemli olduğunu ifade eden AB çevreleri, tüm bunların dışında Türkiye’nin, Avrupa ile İslam dünyası arasında çok önemli bir köprü vazifesi görmeyi sürdürüyor olmasının da önemine işaret ettiler. Kafkasya’da gelişen olaylar, AB perspektifinden sadece Türkiye’nin stratejik önemini artırdığına dikkati çeken AB çevreleri, Türkiye’nin Birliğe üyeliğinin gerçekleşebileceği konusunda kesin bir tarihin ise şimdiden verilmesinin ise zor olduğunu vurguladılar. Birliğe katılmaya istekli ve halen birlik ile katılım müzakerelerini yürüten Türkiye’nin, Kafkaslarda istikrarı sağlamayı amaçlayan görüşmelerde çok önemli bir girişimde bulunduğunu hatırlatan AB çevreleri, ‘’Şu an Kafkaslardaki problem, bölgede ikili temasta bulunmayan Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve kısa bir süre öncesine kadar Türkiye ile Ermenistan gibi birçok ülkenin bulunmasıdır.Ama Türkiye bölge çapında görüşmelerde çok aktif ve AB bunları destekliyor’’ diye konuştular
|
07.10.2008
|
|
|
Çiftçi yağışlarla moral buldu |
HUBUBAT fiyatlarının düşük kalması ve toprakta yeterli nemin olmaması nedeniyle bu yıl ekim yapmayı düşünmeyen pek çok çiftçinin, son yağışlarla fikrini değiştirdiği belirtildi.
Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Hasan Hüseyin Motuk, yaptığını açıklamada, Meteorolojinin verilerine göre Eylül ayı uzun yıllar yağış ortalaması 10, ekim ayı uzun yıllar yağış ortalaması 30 kilogram olan Konya şehir merkezine son 15 günde metre kareye 54 kilogram yağış düştüğünü söyledi.
Motuk, metre kareye yaklaşık 54 kilogram düşen son yağışların, mevsim normallerinin çok çok üzerinde gerçekleştiğini vurgulayarak, bu yağışların önümüzdeki sezon hububat rekoltesini doğrudan etkileyeceğini bildirdi.
Son yıllarda sürekli kuraklığın egemen olduğu ve istenen yağışların düşmediği Konya’da bu sürpriz yağışın, hububat ekim dönemi öncesi çiftçileri çok sevindirdiğini ifade eden Motuk, ‘’Hububat fiyatlarının düşük kalması ve toprakta yeterli nemin olmaması nedeniyle bu yıl ekim yapmayı düşünmeyen pek çok çiftçi, son yağışlarla fikrini değiştirdi’’ dedi.
Çiftçideki bu fikir değişikliğinin tamamen maliyetlerle ilgili olduğunu dile getiren Motuk, şunları kaydetti: ’’Tarlasına hububat ekmek isteyen çiftçi, toprağı, ‘gönen’ olarak adlandırılan, istenen nem düzeyine kavuşturmak için sulayacak, sonra sürecekti. Çünkü gerekli neme ulaşmadan sürülen tarlada ‘kesek’ denilen sertleşmeler oluşuyor. Bu kesekleri ufalamak için de parçalayıcılar kullanmak gerekiyor. Gerek tarlayı sürüm öncesi sulamak gerekse traktörle işleme maliyeti, ürün maliyetini içinden çıkılamaz duruma getireceği için pek çok kişi, bu yağışa kadar tarlasına hububat ekmekten vazgeçmişti. Şimdi ise yağışlar tarlada nemi istenen seviyeye getirdiği için, bu çiftçilerin çoğu tarlalarını ekmeye hazırlanıyor.’’
Motuk, bu durumun, her yıl düşük rekolte sorunu yaşayan Türkiye için sevindirici olduğunu belirterek, ‘’Bizleri bereketli bir hububat sezonunun beklediğini şimdiden söyleyebiliriz. Bu yağışlar çiftçiye moral verdiği gibi, hasat dönemi öncesi çiftçinin beklentilerini arttıracağı için piyasada da canlanma sağlayacaktır’’ diye konuştu.
|
07.10.2008
|
|
|
SERA GÖLÜ “ÇÖP GÖL” OLDU |
DAĞ yamacının 1950 yılında kayarak sera deresinin önünü doldurması sonucu oluşan ve tabiat harikası Uzungöl’den sonra Trabzon’un turizmde çok şey beklediği Sera Gölü, çevredeki köylerden gelen çöpler sebebiyle her geçen gün güzelliğini kaybediyor.
Genişliği yaklaşık 200 metre, uzunluğu ise 2 kilometre dolayında olan Sera Gölü, derelerle gelen çöpler ve toprakla doluyor. Yıldızlı Belediye Başkanı Yahya Tarakçı, yaptığı açıklamada, Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Yıldızlı beldesi sınırları içerisinde yer alan Sera Gölü’nün il merkezine 8 kilometre, denize ise 2 kilometre mesafede olduğunu belirtti. Gölün, 1950 yılında meydana gelen bir toprak kayması sonucunda oluştuğunu ifade eden Tarakçı, çevredeki köylerin çöplerinin derelere atıldığını, her yağmur yağışında bu çöplerin dereler vasıtasıyla Sera Gölü’ne geldiğini belirterek, ‘’Son yağışlarla birlikte gölümüz adeta çöple doldu’’ dedi.
|
07.10.2008
|
|
|
Mobese sayesinde suç oranları düştü |
TÜRKİYE'NİN önemli turizm merkezlerinden Kuşadası’nda mobese sisteminin faaliyete geçmesinin suç oranlarının gerilemesine katkı sağladığı bildirildi.
Kuşadası Kaymakamı Mustafa Esen, yaptığı açıklamada, turizm sezonu başında faaliyete geçen mobese sistemi sayesinde asayiş olaylarında yüzde 20 oranında düşüş olduğunu söyledi. Esen, ’’Kuşadası Limanı geçen yıl 193 liman arasında dünyanın en güvenli limanlarından biri seçildi. Şehrin 47 noktasını 24 saat gözetim altında tutuyoruz. Şehre gelen bütün araçların plâkaları taranıyor, polnet sistemine entegre. Şehrin 24 saatini kaydediyoruz, geçmişe dönük de bakabiliyoruz, bu bizi güçlü kılıyor.’’ Kuşadası Belediye Başkanı Fuat Akdoğan ise mobese sisteminin altyapısının belediye tarafından hazırlandığını, 14 kilometre kablo döşendiğini, inşaat çalışmalarına yaklaşık 300 bin YTL’lik katkı sağladıklarını söyledi.
|
07.10.2008
|
|
|
Makilikler SOS veriyor |
ANTALYA'DA makilik alanlarda henüz belirlenemeyen bir sebeple bitkilerin kurumaya başladığı bildirildi.
Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Derneği (Doğa-Der) Başkanı Orman Mühendisi Halil Sarıbaşak, yaptığı açıklamada, Antalya bölgesinde Akdeniz bitki örtüsünde yer alan makilik alanlarda kurumaların meydana geldiğini bildirdi. Sarıbaşak, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü teknik elemanlarından oluşan bir heyet tarafından kurumaların olduğu alanlarda inceleme başlatıldığını anlattı. Sarıbaşak, kuruyan makilik alanlarda herhangi bir hastalık ya da zararlı türüne rastlanmadığını, mantar salgını bulunmadığını belirterek, ‘’Binlerce yıldır bölgenin bitki türlerinden olan başta sandal, akçakesme, yabanî zeytin gibi daha birçok türün yoğun bir şekilde kurumasıyla tabiî zincirde bir kopma meydana gelecektir. Bu kopmanın insan dahil yaban hayatının diğer paydaşlarını olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.’’ Sarıbaşak, makilik alanlardaki kurumalarla ilgili orman fakültelerindeki araştırmacıların bölgede inceleme yapmalarını istedi. Sarıbaşak, sebep su açığı gibi görünse de başka etkenler olabileceğine değinerek, bilim adamları ile tabiat çalışanlarının konuyu acil olarak incelemesi gerektiğini vurguladı. Sarıbaşak, Antalya bölgesinde Akdeniz bitki örtüsünün sandal, yabanî zeytin, mersin, akçakesme, keçiboynuzu ve sakız gibi çeşitli bitkilerden oluştuğuna dikkat çekti.
|
07.10.2008
|
|
|
6 katlı binadaki yangında iki itfaiyeci yaralandı |
AĞRI’DA 6 katlı bir binada çıkan yangında, 2 itfaiye görevlisi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Erzurum Caddesi üzerinde bulunan bir binanın çatı katındaki onarım sırasında kullanılan pürmüz, yangına yol açtı. Yangın, binanın diğer katlarına yayılmadan itfaiye ekiplerince söndürüldü. Yangın söndürme çalışması sırasında, kimlikleri henüz belirlenemeyen 2 itfaiye görevlisi yaralandı. Ağrı Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan yaralıların, sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
|
07.10.2008
|
|
|
Lodos, gemicileri korkuttu |
MARMARA Denizi’nde şiddetli lodos deniz ulaşımını olumsuz etkiliyor.
Alınan bilgiye göre, Marmara Denizi’nde seyreden yerli ve yabancı bandıralı yaklaşık 80 gemi, olumsuz hava şartları yüzünden Tekirdağ’ın Şarköy ilçesi açıklarına demirleyerek geceyi burada geçirdi. Sabah saatlerinde lodosun etkisinin azalmasıyla gemilerin bir kısmı yoluna devam etti. Şarköylü balıkçılar da meteorolojik uyarıları dikkate alarak denize açılmadılar. Denize açılan tekneler ise balıkçı barınaklarına döndüler. Meteoroloji yetkilileri, şiddetli lodosun bugün de etkili olacağını bildirdi.
|
07.10.2008
|
|
|
|