|
|
|
Şimdi Anayasayı yenileme zamanı |
GENİŞ KAPSAMLI BİR SİYASî REFORM Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin başlamasının üzerinden üç yıl geçerken, AB Komisyonu Türkiye'yi, bir an önce anayasal reformu gerçekleştirip istikrarlı ve geniş kapsamlı bir siyasî reform programı ortaya koymaya çağırdı. Olli Rehn'in sözcüsü, "Şimdi Türkiye için, ülkesini ve toplumunu yansıtacak ve vatandaşları için hak ve özgürlükleri pekiştirecek şekilde anayasasını güncelleme zamanıdır" dedi.
REFORM SÜRECİ KATILIM KADAR ÖNEMLİ
Türkiye'nin AB'ye giden yolunun uzun ve bazan zor olduğunu herkesin bildiğini, reform sürecinin en az varış noktası olan AB'ye katılım kadar önemli olduğunu ifade eden Sözcü Krisztina Nagy, “Türkiye, istikrarlı ve geniş kapsamlı bir siyasi reform programı ortaya koymalıdır, aynı zamanda yargı reformunun uygulanması ve sendikal hakların geliştirilmesi gereklidir” diye konuştu.
TÜRKİYE'NİN AB’ye katılım müzakerelerinin başlamasının üzerinden üç yıl geçerken, AB Komisyonu Türkiye’yi, bir an önce anayasal reformu gerçekleştirmeye ve “istikrarlı ve geniş kapsamlı bir siyasî reform programı ortaya koymaya” çağırdı.
Türkiye’nin AB ile müzakerelere 3 Ekim 2005’te başlamasının üçüncü yıl dönümü dolayısıyla Türkiye-AB ilişkileri hakkındaki sorularını cevaplayan AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in sözcüsü Krisztina Nagy, Türk hükümetinin anayasal reformu gerçekleştirmesinin önemine dikkati çekerek, “Şimdi Türkiye için, ülkesini ve toplumunu yansıtacak ve vatandaşları için hak ve özgürlükleri pekiştirecek şekilde anayasasını güncelleme zamanıdır” dedi. 15 Eylülde yapılan Türkiye-AB Troyka toplantısında, AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in, Türkiye’yi ülkenin modernleşmesi için reformları bütün enerjisiyle sürdürmesi konusunda teşvik ettiğini hatırlatan Nagy, “Türkiye, istikrarlı ve geniş kapsamlı bir siyasî reform programı ortaya koymalıdır, aynı zamanda yargı reformunun uygulanması ve sendikal hakların geliştirilmesi gereklidir” diye konuştu.
Nagy, Türkiye’nin AB’ye katılıma giden yolunun uzun ve bazen zor olduğunu herkesin bildiğini ifade ederek, reform sürecinin en az varış noktası olan AB’ye katılım kadar önemli olduğunu bildirdi.
AB’nin Türkiye’nin üyeliği konusunda “net bir kararlılığı” olduğunu da belirten Krisztina Nagy, Türkiye’nin gerekli şartları karşılaması ve yükümlülükleri yerine getirmesi durumunda AB üyesi olabileceğini kaydetti. Türkiye’nin AB ile yürüttüğü müzakerelerde şimdiye kadar sekiz müzakere başlığının açıldığını hatırlatan Nagy, AB Komisyonunun bu sürecin reformlar esasında düzenli bir şekilde ilerlemesini beklediğini söyledi. Fransa’nın yürütmekte olduğu AB dönem başkanlığında yapılan çalışmaların müzakerelerde ilerleme kaydedilmesine yönelik olduğunu ifade eden Krisztina Nagy, “Bazı müzakere başlıklarının bu yıl Aralık ayında açılmasını ve bunun 2009’un ilk yarısında Çek Cumhuriyeti dönem başkanlığında da devam etmesini bekliyoruz” dedi.
AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ,
MÜKTESEBAT VE MEVCUT DURUM
TÜRKİYE AB’ye katılım müzakereleri, AB devlet ve hükümet başkanlarının 17 Aralık 2004 zirvesinde aldığı karar doğrultusunda, üç yıl önce 3 Ekim 2005’te Lüksemburg’da yapılan Hükümetler Arası Konferans sonucunda başlatıldı. Böylece Türkiye’nin AB müktesebatına uyum süreci de başlamış oldu.
AB hukuk sistemine verilen ad olan AB müktesebatı, yaklaşık 120 bin sayfadan oluşuyor. AB’yi kuran ve daha sonra değişiklikler getiren antlaşmalar ve aday ülkelerin AB’ye katılırken imzaladıkları katılım antlaşmaları ile Konsey, Komisyon ve Avrupa Toplulukları Adalet Divanı gibi topluluk organlarının çıkardığı bütün mevzuatı ifade eden müktesebat, Katılım Müzakere Fasıllarını 35 başlık altında sınıflandırıyor.
Bugüne kadar Türkiye için “Müzakeresi açılan ve geçici olarak kapatılan fasıllar”, “Müzakeresi açılan fasıllar”, “AB Konseyinde onaylanıp açılış kriteri belirlenmeyen ve müzakerelere açılması beklenen fasıllar”, “AB Konseyinde onaylanıp açılış kriteri belirlenen fasıllar”, “AB Konseyinde görüşülmesi süren fasıllar” ve “Taslak tarama sonu raporlarının henüz Türkiye’ye iletilmediği fasıllar” şöyle:
Müzakeresi açılan ve geçici olarak kapatılan fasıllar: Bilim ve Araştırma.
Müzakeresi açılan fasıllar: Şirketler Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstatistik, İşletme ve Sanayi Politikası, Trans-Avrupa Şebekeleri, Tüketicinin ve Sağlığının Korunması ve Malî Kontrol.
AB Konseyinde onaylanıp açılış kriteri belirlenmeyen ve müzakerelere açılması beklenen fasıllar: Ekonomik ve Parasal Politika, Eğitim ve Kültür.
AB Konseyinde onaylanıp açılış kriteri belirlenen fasıllar: Malların Serbest Dolaşımı, İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi, Sermayenin Serbest Dolaşımı, Kamu Alımları, Rekabet Politikası, Malî Hizmetler, Bilgi Toplumu ve Medya, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı, Vergilendirme, Sosyal Politika ve İstihdam, Çevre ve Gümrük Birliği.
AB Konseyinde görüşülmesi süren fasıllar: İşçilerin Serbest Dolaşımı, Balıkçılık, Taşımacılık Politikası, Enerji, Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu, Yargı ve Temel Haklar, Adalet, Özgürlük ve Güvenlik, Dış İlişkiler, Malî ve Bütçesel Hükümler.
Taslak tarama sonu raporlarının henüz Türkiye’ye iletilmediği fasıllar: Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları AB dönem başkanlığını 1 Temmuzda üstlenen ve görevi 1 Ocakta Çek Cumhuriyeti’ne devredecek olan Fransa’nın AB dönem başkanlığı sırasında Türkiye ile yürütülen müzakerelerde bugüne kadar iki yeni başlık (Şirketler Hukuku ve Fikri Mülkiyet Hukuku) açıldı.
|
03.10.2008
|
|
|
Toptan: Askerin mazereti yok |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’yeni yasama yılı açılışına katılmayan askerlerin mazeret bildirip bildirmediğine’’ ilişkin soruya, ‘’Evet, bildirdiler’’ cevabını verdi. Askerlerin mazeretini kamuoyu ile paylaşıp paylaşmayacağının sorulması üzerine de Toptan, ‘’Sır birşey yok. Katılamayacaklarını bildirdiler. Bir neden bildirilmedi. Katılamayacakları bildirildi’’ dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Meclis çatısı altında tartışmaya davet edildiklerinin hatırlatılması üzerine de Toptan, ''O formatta bir tartışma yok'' diye konuştu.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, yeni yasama yılı açılışına katılmayan askerlerin mazeret bildirmediğini söyledi. Askerlerin mazeretini kamuoyu ile paylaşıp paylaşmayacağının sorulması üzerine de Toptan, ‘’Sır bir şey yok. Katılamayacaklarını bildirdiler. Bir sebep bildirilmedi. Katılamayacakları bildirildi’’ dedi. Toptan, 23. Dönem 3. Yasama Yılının başlaması dolayısıyla TBMM’de verdiği resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, ‘’(CHP’nin uzlaşma komisyonlarına üye vermemesi, bu komisyonların toplanmasına engel) diye görüşler var. Sizin, bu konudaki görüşünüz nedir?’’ sorusu üzerine Toptan, şu anda karar vermek için erken olduğunu söyledi. Toptan, en azından partilerin yöneticileriyle istişareyi sürdürmekte ve kapıyı kapatmamakta yarar olduğunu belirtti. Aynı gazetecinin, ‘’Teknik anlamda soruyorum. Bir parti katılmazsa, örneğin CHP katılmazsa, uzlaşma komisyonları toplanabilir mi toplanamaz mı?’’ diye sorması üzerine Toptan, şunları söyledi: ’’Bunlar, resmî komisyonlar değil, uzlaşma komisyonu... Uzlaşma komisyonu, ‘komisyon kurmaya uzlaşan kişiler, gruplar’ demektir. Onun bir ayağı olmazsa, adı uzlaşma komisyonu doğal olarak olmayabilir, olmaz. 3 parti, 2 parti bir araya gelip de bir çalışma yaparsa bizim dışımızda, ona bizim, ‘Yok, bir araya gelemezsiniz’ deme hakkımız yok. Orada bizim inisiyatifimiz olmayabilir. Onun için bu anlamlarda 4 grubun da Başkanvekiliyle istişareler yapacağım. Ben, kapıyı kesinlikle hiçbir zaman kapatmak istemiyorum. Çünkü, bugün de konuşmamda vurgulamaya çalıştım. Biz, uzlaşmaya mecburuz.’’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Meclis çatısı altında tartışmaya dâvet edildiklerinin hatırlatılması üzerine Toptan, ‘’O formatta bir tartışma yok’’ diye konuştu.
|
03.10.2008
|
|
|
Türkiye’de kaç gazete, TV ve radyo var? |
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre, Türkiye’de 55 yaygın, 23 bölgesel, 2 bin 381 yerel olmak üzere toplam 2 bin 459 gazete; 27 ulusal, 16 bölgesel, 215 yerel olmak üzere toplam 258 televizyon; 36 ulusal, 100 bölgesel, 951 yerel olmak üzere toplam bin 87 adet de radyo kanalı buluyor.
BASIN Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre; Türkiye’de 55 yaygın, 23 bölgesel, 2.381 yerel olmak üzere toplam 2.459 gazete; 27 ulusal, 16 bölgesel, 215 yerel olmak üzere toplam 258 televizyon kanalı bulunuyor. Türkiye’de basın kartı sahibi olan gazeteci sayısı ise 6 bin 888’i göreve bağlı, 3.243’ü sürekli, 229’u Basın Şeref Kartı, 98’i ise Serbest Basın Kartı olmak üzere 10.458. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre, Türkiye’de 55 yaygın, 23 bölgesel, 2.381 yerel olmak üzere toplam 2.459 gazete; 2.522 dergi ve 1.043 bülten bulunuyor. Süreli toplam yayın sayısı da 6 bin 24. Türkiye’de yayın yapan (4 TRT kanalı dahil) 27 ulusal, 16 bölgesel, 215 yerel olmak üzere toplam 258 televizyon kanalı bulunuyor. Bunlardan 65’i kablo ve 92’si uydu üzerinden yayın yapıyor.Türkiye’de 36 ulusal, 100 bölgesel, 951 yerel olmak üzere toplam bin 87 tane de radyo kanalı buluyor. Bu arada ülke genelinde genelinde 24 haber ajansı ile üniversiteler bünyesinde bu alanda eğitim veren 33 iletişim fakültesi var. İletişim fakültelerine yaklaşık her yıl 5 bin civarında öğrenci eğitim görüyor.
|
03.10.2008
|
|
|
ABD’nin borcu 10 trilyon dolara dayandı |
ABD’nin toplam borcu 10 trilyon dolara yaklaşmış durumda. Ekonomik krizin muhtemel sonuçları, her 10 Amerikalıdan 8’ini korkutuyor. Bazıları işini kaybetmekten korkarken, bazıları evinin değerinin daha da düşeceğinden endişeleniyor, bazıları çocuklarının geleceğinden, bir başka kesim ise emeklilik planlarının suya düşmesinden kaygı duyuyor.
ÇOCUKLARININ GELECEĞİNDEN ENDİŞELİLER
ABD’DE finans sektörünü kurtarmak amacıyla hazırlanan ancak hafta başında Temsilciler Meclisinde reddedilerek çıkmaza giren 700 milyar dolarlık paketin genişletilmiş hali Senato’da yapılan oylamada kabul edildi. Senato’da yapılan oylamada paket 74’e 25 oyla kabul edildi. Yeni pakette eskisine ilâve olarak vergi indirimi içeren ve bankacılık sektörüne güvenin arttırılmasını amaçlayan tedbirler yer alıyor. Başkan George W. Bush yönetimi ve Kongre liderleri ilk paketin Pazartesi günü Temsilciler Meclisinde reddinin ardından, planın genişletilmiş versiyonunun bu defa önce, pakete daha sıcak bakan Senato’dan geçirilmeye çalışılmasına karar vermişti. Senato’nun kararının ardından yönetim, paketin Temsilciler Meclisi’nden de geçmesi için Meclis üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyor. Paketin Temsilciler meclisinde bugün oylanması planlanıyor. ABD’de bir yasanın yürürlüğe girebilmesi için Kongrenin alt kanadı Temsilciler Meclisi ve üst kanadı Senatoda kabul edilmesi ve Başkan tarafından imzalanması gerekiyor.
BUSH’TAN, ‘PAKETİ KABUL EDİN’ ÇAĞRISI
Başkan George W. Bush, paketin, Kongrenin alt kanadı Temsilciler Meclisinden de geçirilmesi çağrısında bulundu. Bush, Senatodaki oylamanın ardından yayımladığı yazılı açıklamada, ‘’Senato’dan geçen bu yasa teklifi, her Amerikalının finansal güvenliği için şart. Bu iyi yasa teklifinin, bu hafta Temsilciler Meclisinde kabul edilerek bana gönderilmesini Amerikan halkı bekliyor. Ekonomimiz de bunu istiyor’’ dedi.
Senatoda yapılan oylamada Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Senatör John McCain, Demokrat Partinin başkan adayı Barrack Obama ve Demokrat Partinin Başkan Yardımcısı adayı Senatör Joe Biden’in paketin kabulü yönünde oy verdiği öğrenildi.
Senato’dan onay alması sonrasında piyasaların gözü paketi bugün oylayacak Temsilciler Meclisi’ne çevrildi. Kurtarma paketi, seçmene ve Temsilciler Meclisi üyelerine cazip gelebilecek ekler içeriyor. Bu ekler; orta gelir düzeyi başta olmak üzere, halk için on milyarlarca dolar tutarında vergi indirimleri sağlanarak paket daha cazip hale getirildi. Bu indirimlerden ev sahipleri, arazi sahipleri, enerji sektörü ve girişimciler yararlanabilecek. Ekler arasında ayrıca, sigorta ile garanti altına alınacak her bir banka mevduatının üst sınırının 100.000 Dolardan 250.000 Dolara yükseltilmesini içeren, böylece bankacılık sektörüne olan güvenin arttırılmasını amaçlayan madde de yer alıyor. Ancak kırsal alanlardaki okulların gelecek 5 yıllığına desteklenmesi için 3 milyar dolar ayrılması, orta batı eyaletler başta olmak üzere felâket bölgeleri için 8 milyar doların yine 5 yıllığına ayrılması gibi seçmene hoş gelecek pek çok ek de, Kongre salonlarındaki pazarlıklar sırasında alelacele pakete ilave edildi. Kabul edilen bu metnin bugün öğle saatlerinde (Türkiye’ye göre Cuma akşam saatleri) Temsilciler Meclisinde oylanması bekleniyor.
KRİZ, 10 AMERİKALIDAN 8’İNİ
KORKUTUYOR
ABD’deki ekonomik krizin
muhtemel sonuçları, her 10 Amerikalıdan 8’ini korkutuyor. ‘’AP ajansı-GfK’’ ortak kamuoyu yoklamasına göre her 10 Amerikalıdan 8’i, çeşitli soruları cevaplarken, krizin bir şekilde doğrudan kendisini de olumsuz yönde etkileyeceğinden kaygı duyduğunu belirtiyor. Kamuoyu yoklamasının sonuçlarına göre, katılımcıların yarısından çoğu, tasarrufları eriyeceği için emeklilikten önce daha fazla çalışmak zorunda kalacağından kaygı duyuyor. Katılımcıların yaklaşık yarısı, evlerinin değerinin uzun vadede düşük kalacağını düşünüyor. Yaklaşık üçte birlik bir kesim, krizin, işini kaybetmesine yol açmasından korkuyor. Her 10 kişiden 8’i, ülkenin yüksek borçluluğunun, çocuklarının ve torunlarının sırtına yük oluşturacağını düşünüyor. Ülkenin toplam borcu 10 trilyon dolara yaklaşmış durumda. Anket örneklem olarak seçilen 1600 yetişkin ile 27-30 Eylül tarihleri arasında yapılan telefon görüşmeleriyle gerçekleştirildi.
|
/ Washington
03.10.2008
|
|
|
Gül: Bayramdan sonra gerçek gündeme dönülür |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’Bayramdan sonra Türkiye’nin gerçek gündemine eminim ki herkes sarılacaktır. Çoğulcu toplumlarda zaman zaman bunlar oluyor. Bunlar vardır, karşılıklı eleştiriler. Bunun dozajı çok önemli’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’Bayramdan sonra Türkiye’nin gerçek gündemine eminim ki herkes sarılacaktır. Çoğulcu toplumlarda zaman zaman bunlar oluyor. Bunlar vardır, karşılıklı eleştiriler. Bunun dozajı çok önemli’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, yeni yasama yılının başlangıcı dolayısıyla TBMM’de verilen resepsiyona katıldı.
TBMM’ye saat 18.40’da gelen Cumhurbaşkanı Gül’ü, TBMM Başkanı Köksal Toptan kapıda karşıladı. Cumhurbaşkanı Gül salona girişinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile karşılaştı. Cumhurbaşkanı Gül, TBMM Başkanı Toptan ve Başbakan Erdoğan burada ayak üstü kısa sohbet ederek, yakında çıkacakları yurt dışı gezilerinden söz ettiler. Sohbetin ardından Başbakan Erdoğan resepsiyondan ayrıldı. Cumhurbaşkanı Gül, TBMM Başkanı Toptan ile salonu dolaşarak milletvekilleri ve dâvetlilerle kısa bir süre sohbet etti.
Gül, bu sırada gazetecilerin sorularını da cevapladı. Bir gazetecinin ‘’Son günlerde siyasette tartışma ve düellolar serisi devam ediyor’’ sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Bayram geldi bunların üstüne... Herkesin de arzusu bu. Bayramdan sonra Türkiye’nin gerçek gündemine eminim ki herkes sarılacaktır. Zaman zaman çoğulcu toplumlarda bunlar oluyor. Bunlar vardır, karşılıklı eleştiriler... Bunun dozajı çok önemli. Bugün konuşmamda da söyledim; bunların ölçüsü çok kaçarsa o zaman zararı çok oluyor memleketimize. Bunun örnekleri var. Bazı dönemler var, bu örneklerin çok olduğu. Şimdi artık önümüzde büyük gündemler var. Hepimizin ona sarılması lâzım’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, bir başka gazetecinin, TBMM’deki açılış konuşmasında elindeki yazılı metnin dışına çıkarak Türkiye’de işsiz ve mesleksiz bir nüfus olduğuna işaret ettiğini hatırlatması ve bu konuda Hükümete ya da Başbakana özel bir tavsiyede bulunup bulunmadığını sorması üzerine, bu çağrıyı herkese yaptığını söyledi.
|
03.10.2008
|
|
|
Altınova’da 37 gözaltı |
Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu, Altınova’daki olayların, bir işyerinin bayramda çalıştırılmasından kaynaklanan husumetten çıktığını söyledi. İki günde çıkan olaylarda 37 kişinin gözaltına alındığını belirten Hatipoğlu, “Gençlerimize sahip çıkın” dedi.
BALIKESİR'İN Ayvalık ilçesine bağlı Altınova beldesinde, dün iki grup arasında çıkan kavgada ölen Oğuz Dörtkardeşler ile olayda ağır yaralanan ve kaldırıldığı Balıkesir Devlet Hastanesi’nde ölen Ezel Kırca, toprağa verildi. Bu arada, Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu Altınova’da yaşanan olayların, bir işyerinin bayramda çalıştırılmasından kaynaklanan husumetten çıktığını söyledi. Vali Hatipoğlu, Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Altınova beldesinde bayramının birinci günü başlayan ve 2 kişinin öldüğü, 6 kişinin yaralandığı, ölenlerin cenaze törenlerinde de devam eden olaylarla ilgili iki gündür süren olaylarda 37 kişinin gözaltına alındığını belirtti. Vali Hatipoğlu, belde halkı ile bir toplantı yapılarak, vatandaşların sükûnete dâvet edileceğini söyledi. Hatipoğlu, “Hepimiz bu vatanın evlâdıyız. Hepimiz birbirimiz için varız. Keşke olaylar bu boyuta gelmeseydi” şeklinde konuştu. Öte yandan, bölgede hasar tespit çalışmalarına başlandığı kaydedilirken, 17 işyerinin hasar gördüğü olaylarda en son gözaltına alınan 22 kişi ile gözaltında olanların sayısı 37’ye yükseldi.
|
03.10.2008
|
|
|
İflâs ettiniz, millî görüşe dönün |
Eski başbakanlardan Necmettin Erbakan, hükümetin politikalarını eleştirerek, ‘’AK Parti’deki kardeşlerimize sesleniyorum, bu gidişle bir yere varamazsınız. Millî görüşten ayrılmakla hata yaptınız, iflâs ettiniz. Bir an evvel millî görüşe dönün” dedi.
ESKİ başbakanlardan Necmettin Erbakan, ‘’AK Parti’deki kardeşlerimize sesleniyorum iflâs ettiniz. Bir an evvel millî görüşe dönün’’ dedi. Erbakan, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığındaki bayramlaşma töreninde partililere hitap etti. Türkiye’de işsizliğin arttığını söyleyen Erbakan, ‘’Her zaman böyle işsizlik olmuyordu. Şimdi korkunç bir şekilde işsizlik artıyor. 15 milyon işsiz var’’ dedi. Erbakan, Türkiye’nin borcunun da korkunç boyutlara ulaştığını savunarak, ‘’Kim ödeyecek bu borcu, nasıl ödeyecek?’’ diye sordu. Türkiye’de, Alevi-Sünnî, laik-antilaik, Kürt-Türk gibi çeşitli şekillerde bölücülüğün bütün gücüyle kışkırtıldığını iddia eden Erbakan, bunların 6 yıllık AKP iktidarında yaşandığını ileri sürdü. Hükümetin Kıbrıs ve AB politikalarını eleştiren Erbakan, ‘’Nedir bu AB işi? Siz değil miydiniz? Kızılay’da havai fişekler attınız, Avrupa ile müzakereler başlıyor diye bayram ettiniz. Ne oldu? Şimdi AB lâfını ağzına alamıyorsun. İşte millî görüşten ayrılmanın sonuçları’’ diye konuştu. Erbakan, Türkiye’nin önünde büyük sorunlar varken, CHP ve AKP’nin ‘’Tencere dibin kara, seninki benden kara’’ şeklinde birbirleriyle uğraştıklarını iddia ederek, ‘’Bu nasıl iktidar, bu nasıl muhalefet? Birbirinizle aynısınız. Bir farkınız yok’’ dedi.
|
03.10.2008
|
|
|
Baştuğ: Sun’î gündemlerden bir an önce uzaklaşılmalı |
AYDIN Ticaret Odası Başkanı Mustafa Baştuğ, ‘’Hükümet, daralan ekonominin önünü açmak suretiyle plan ve programlarını harekete geçirmeli’’ dedi.
Baştuğ, yaptığı açıklamada, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin yaptığı bir ankette yüzde 55 oranında ekonominin kötüye gittiği sonucunun çıktığını, son bir yılda kurulan şirket sayısının yüzde 3,6 gerilediğinin tesbit edildiğini ifade etti.
Ekonomide daralma ve yavaşlamanın hızla sürdüğünü savunan Baştuğ, şöyle konuştu: ‘’Hükümet, daralan ekonominin önünü açmak suretiyle plan ve programlarını harekete geçirmeli. Elde edilen veriler ekonominin söylendiği gibi iyiye değil, aksine kötüye gittiğini gösteriyor. Ülkemizdeki cari açığın bu kadar yüksek olmasının nedeni döviz kurunun düşük olmasından kaynaklanan bir ithalat artışıdır. İthal markalar yeterince denetlenmediği için piyasada rahatça dolaşmakta ve cari açığın büyümesine neden olmaktadır.’’
Yüksek ulaşım maliyetlerinin, sanayicinin Anadolu’ya yayılmasını engellediğini ifade eden Baştuğ, ham petrol piyasası yaklaşık yüzde 30 gerilediği halde bunun yurt içi pompa fiyatlarına yansımadığını kaydetti. Baştuğ, son dönemlerde siyaset ortamında yaşanan gerilimin Türkiye’nin esas meselesi olan ekonomiyi geri plana ittiğini, sun'î gündemlerden bir an önce uzaklaşılması gerektiğini söyledi.
|
03.10.2008
|
|
|
TALAT, AİHM BAŞKANI COSTA İLE GÖRÜŞTÜ |
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Avrupa Konseyindeki temasları çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Jean-Paul Costa ile görüştü.
Görüşmede özellikle, Rumların Türk kesimindeki mal ve mülkiyet haklarının ihlâl edildiği gerekçesiyle mahkemeye yaptığı başvurular gündeme geldi.
Talat, KKTC’de Rumların mal ve mülkiyet taleplerine ilişkin kurulan tazmin komisyonunun çalışmaları hakkında Costa’ya bilgi verdi. Talat, bu komisyonla birlikte, AİHM’e gelecek başvuru sayısının düşeceğini ve mahkemenin böylece önemli bir yükten kurtulacağını ifade etti.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat, dün Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) genel kuruluna hitap etmişti. Talat, ‘’Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili müzakerelerde en büyük sorunun, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerin siyasî eşitliğini tanımaktaki isteksizliği olduğunu’’ söylemişti. Talat, Rumların adada egemenliği Türklerle paylaşmak istememelerinin en önemli sorunların başında geldiğini bildirmişti.
|
/ Strasbourgh
03.10.2008
|
|
|
Şehidin adını oğlu yaşatacak |
ŞIRNAK'TA 13 Temmuzda teröristlerle girdiği çatışmada yaralanan ve 9 gün sonra tedavi gördüğü hastanede şehit olan Sinan Yavuz’un ismi oğluna verildi.
Alınan bilgiye göre, Muş’un Kızılağaç beldesinde çiftçilik yapan Sinan Yavuz, Naile Yavuz ile evlendikten 7 ay sonra vatani görevini yapmak üzere Şırnak’a gitti. Şırnak’ta, 13 Temmuzda, teröristlerle girilen çatışmada yaralanan Yavuz, kaldırıldığı Ankara Gülhane Askerî Tıp Akademisinde (GATA) yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 22 Temmuzda şehit oldu. Yavuz’un şehit olduğu dönemde 6 aylık hamile olan eşi Naile Yavuz, 13 Eylülde Muş Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Naile Yavuz, yaptığı açıklamada, çocuğuna şehit babası Sinan Yavuz’un adını verdiklerini belirterek, ‘’Oğluma Amber Sinan ismini koyduk. Oğlum şehit babasının adını taşıyarak büyüyecek. O bize şehit eşimin hediyesi. İsmi oğlumuzda yaşayacak’’ diye konuştu. Yavuz’un babası Şirin Yavuz ise oğlunun şehit düşmesinin üzerinden 2.5 ay geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: ‘’Oğlumun şehit olmasının ardından torun sahibi oldum ve şu anda onun sevincini yaşıyorum. Oğlumun ismi torunumda yaşayacak. Bir oğlum daha askere gitti. Benim oğlum şehit oldu başkasının oğlu şehit olmasın. Anaların babaların gözü yaşlı kalmasın.’’
|
03.10.2008
|
|
|
Devlet Bahçeli: Yolsuzluk, Türkiye’de ciddî bir hastalık |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘’yolsuzluğun Türkiye’de kendisini ciddî bir hastalık olarak hissettirdiğini’’ söyledi.
Bahçeli, yeni yasama yılının başlaması dolayısıyla TBMM’de verilen resepsiyona katıldı. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmayı, ‘’Yaşadığımız süreçte anlamlı ama anlamlı olduğu kadar da geleneksel bir konuşma’’ olarak değerlendirdi. Son zamanlarda yaşanan siyasî polemikleri de değerlendiren MHP lideri Bahçeli, vatandaşın gergin ortam istemediğini belirterek, ‘’Vatandaş; incitici, kırıcı ifadelerden oldukça rahatsızlık duyuyor. Siyasiler de buna uymak durumunda. İfadeleri anlaşılabilir olmalı, kişilerin şahsiyetine dokunmamalı ve toplumsal gerginliği arttırmamalı. Yolsuzluk Türkiye’de kendisini bir hastalık olarak hissettiriyor. Yolsuzlukla mücadele ciddi şekilde ele alınmalıdır.’’
|
03.10.2008
|
|
|
Türkiye'nin, nükleer enerjiye ihtiyacı var |
ULUSLARARASI Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) genel kurulu toplantısında konuşan Türk heyeti başkanı Büyükelçi Ahmet Ertay, “Türkiye’nin uzun ve orta vadede nükleer enerjiye ihtiyacı olduğunu” söyledi.
Konuşmasında, enerji kaynaklarını çeşitlendirmesinin çok önemli olduğunu ifade eden Büyükelçi Ertay, “Güvenli ve maliyeti ucuz olduğu için nükleer enerji de enerji kaynaklarımız arasında yer alacaktır” dedi. Ertay, “Türkiye’nin 2020 yılına yönelik projeksiyonlarının nükleer enerjiye ihtiyaç olduğunu gösterdiğini” kaydetti. UAEK’nun İran ve Kuzey Kore’nin nükleer programlarına yönelik çalışmalarını takdirle karşıladıklarını da belirten Büyükelçi Ertay, İran ile uluslar arası toplum arasında barışçı güvenin tesisinden memnuniyet duyulacağını bildirdi. Türkiye’nin taraf olduğu, Nükleer Silâhların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasının (NPT) önemine değinen Büyükelçi Ertay, NPT’nin bütün boyutlarıyla izlenmesi ve uygulanması gerektiğini vurguladı.
|
03.10.2008
|
|
|
TÜRKİYE BU İŞTEN KÂRLI ÇIKACAK |
BOĞAZİÇİ Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Arık, gelecekte kullanılacak ‘’Hızlandırıcıya dayalı enerji üretme teknolojisi’’nde toryumun önemli bir aktör olacağını belirterek, ‘’Hem patlamayan, hem atom bombası yapılamayan bir enerji üretilecek. Tabi Türkiye’de de çok miktarda toryum rezervi olduğu için Türkiye bu işten kârlı çıkacak’’ dedi.
Arık, toryum kullanarak enerji elde etme yöntemine ilişkin bilgi verirken, gelecekte ‘’Hızlandırıcıya dayalı enerji üretme teknolojisi’’nin ön plana çıkacağını, bu teknolojide toryumun önemli bir aktör olacağını söyledi. Toryumun uranyuma benzeyen bir madde olduğunu ancak toryumun zincirleme reaksiyon yapmadığını, toryumun dışardan nötron verildiğinde bölünebildiğini, hiçbir zaman ortaya daha fazla nötron çıkartmadığını anlatan Arık, ‘’Dolayısıyla toryumun patlama tehlikesi yok’’ diye konuştu.
Metin Arık, tek başına toryumdan nükleer enerji elde edilemediğini, toryumun bu yüzden uranyum 235 ile kullanıldığını kaydetti. ‘’Gerekli nötronları bir hızlandırıcıdan elde edilen protonlarla çıkarma yöntemi’’ olan ‘’hızlandırıcıya dayalı enerji üretme teknolojisine’’ değinen Arık, ‘’Bu teknolojide, Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi’nde (CERN) kullanılan parçacık hızlandırıcısının aynısı kullanılıyor’’ dedi.
Arık, şunları kaydetti: ’’Projenin hızlandırılması için bilgi arttırımı gerekiyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yüksek enerji fiziği konusunda gençlerin yetişmesi için her türlü desteği vermekte. Yakın fizik dallarından da yüksek enerji fiziğine şu anda transferler oluyor. Fizikçi sayımız sağlıklı olarak en iyi şekilde artıyor. Hem hızlandırıcı teknolojisi hem yüksek enerji fiziği birbirine çok yakın. Türkiye şimdiye kadar hiç hızlandırıcı çalışması olmadığı için orada yüksek enerji fiziğinde olduğundan daha da geri.’’ Prof. Dr. Engin Arık ile birlikte 6 bilim insanının bu hızlandırıcı projesi çalışmaları için Isparta’ya giderken uçak kazasında öldüklerini anımsatan Arık, ‘’6 bilim şehidi verdik artık bu dâvâ kutsal oldu’’ dedi.
|
03.10.2008
|
|
|
Başbakan Erdoğan Orta Asya gezisine çıkıyor |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, bugün Türkmenistan ve Moğolistan’ı kapsayan Orta Asya gezisine çıkacak. Başbakan Erdoğan, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov’un daveti üzerine 3-4 Ekim 2008’de Türkmenistan’a, Moğolistan Başbakanı Sanjaa Bayar’ın dâveti üzerine de 4-6 Ekim 2008’de Moğolistan’a resmî ziyaretler gerçekleştirecek.
Türkmenistan ziyareti sırasında yapılacak ikili ve heyetler arası görüşmelerde, Türkiye ile Türkmenistan ilişkilerinin gündeminde yer alan konular ile her iki ülkenin ortak ilgi alanına giren bölgesel ve uluslar arası gelişmeler ele alınacak. Ziyaret esnasında Türkiye-Türkmenistan İş Konseyi Toplantısı yapılacak ve Başbakan Erdoğan bu ülkede bulunan Türk vatandaşları ve iş adamlarıyla bir araya gelecek. Erdoğan’ın ziyareti, geçen ay gerçekleştirilen üst düzey ziyaretler ile ivme kazanan iş birliğinin ve kardeşlik ilişkilerinin daha ileri düzeylere taşınabilmesi yönünde bir fırsat olarak görülüyor. Başbakan Erdoğan, Türkmenistan temaslarının ardından Moğolistan’a gerçekleştireceği ziyarette, TİKA tarafından yapımı üstlenilen ve Orhun Anıtları’nın bulunduğu Hoşo Saydam ile Karakurum’u birbirine bağlayan 46 kilometrelik Bilge Kağan Karayolu, Orhun Anıtları’nın korunması için inşa edilen Orhun Müzesi, açılışlarını yapacak. Moğolistan’a gerçekleştirilecek ziyaret sırasında ikili ve heyetler arası görüşmeler yapılarak, Türkiye-Moğolistan ilişkilerinin gündeminde yer alan konular ile her iki ülkenin ortak ilgi alanına giren bölgesel ve uluslar arası gelişmeler ele alınacak. Başbakan Erdoğan’ın bu ziyaretinin, zengin bir tarihi ve kültürel ortak mirasın paylaşıldığı ve 2009 yılında diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 40. yıl dönümünün kutlanacağı Moğolistan ile gelişen kardeşlik ve iş birliği ilişkilerinin daha da derinleştirilmesine imkân sağlayacağı belirtiliyor. Erdoğan’a, iki ülkeye yapacağı resmî ziyaretlerde, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de eşlik edecek.
|
03.10.2008
|
|
|
HAK-İŞ: İSTİHDAMDA AB’YE UYUM KAPLUMBAĞA HIZINDA |
Hak-İş tarafından hazırlanan raporda, bu haliyle 10 yıl sonra ortaya çıkacak tabloda Türkiye’nin AB’ye üye olmasını kimsenin kabul etmeyeceği öne sürüldü.
HAK-İŞ'in kayıt dışı istihdama ilişkin raporunda, Türkiye’nin kayıt dışı istihdamla mücadeledeki ‘’kötü tablosunun bir türlü düzelmediği’’ savunuldu. 2000 yılında yüzde 50,6 düzeyindeki kayıt dışı istihdam oranının 2007 sonunda yüzde 46,9’a gerilediği ifade edilen raporda 2008 Haziran itibariyle bu oranın yüzde 46,3 düzeyinde gerçekleştiği kaydedildi. OECD’nin her yıl üye ülkelerdeki iş gücü piyasasını değerlendiren ve gelişmeleri inceleyen İstihdam Görünümü Raporu’nun 2008 verilerine göre Türkiye’nin kayıt dışı istihdam oranı yüksek ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldığına işaret edilen raporda, kayıt dışı istihdam sorunu yaşayan Meksika’da bu oranın yüzde 31,5, Kore’de yüzde 25,8 ve Macaristan’da yüzde 19,4 düzeyinde bulunduğu belirtildi. Kayıt dışı istihdamın bir yıl azalan, ertesi yıl yükselen ya da iki yıl azalıp ertesi yıl yükselen bir seyir izlediği vurgulanan raporda, kayıt dışı istihdamın adeta ‘’kaplumbağa hızında’’ gerilediği iddia edildi. Bu durum, ‘’Türkiye’nin kayıt dışı istihdam ile mücadele konusunda bir stratejisinin, eylem planının olmadığının göstergesi’’ olarak değerlendirildi. ‘’Kayıt dışı istihdam ile mücadele konusunda, stratejisi ve hedefleri net belirlenmiş eylem planına ihtiyaç bulunmaktadır’’ denilen raporda, şu görüşlere yer verildi: ’’Kaldı ki ülkemizde Kayıtdışı İstihdamla Mücadele Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurulun sosyal tarafların katkısını da alarak aktif şekilde çalışması gerekmektedir. Ancak görülmektedir ki ne bu kurulun ne de hükümetin kayıt dışı istihdam konusunda bir hedefi ve stratejisi vardır. Bu nedenledir ki Ulusal Program Taslağı’nda bile kayıt dışı istihdamla mücadele konusuna yer verilmemiştir. Bu kurulun oluşturulma amaçlarından biri de kayıt dışı istihdamla mücadele hedefinin, hangi önlemlerin, ne zaman ve ne şekilde ele alınacağının yer aldığı stratejik bir eylem planının hazırlanmasıdır.”
Raporda ayrıca, kayıt dışı ekonominin peşinden getirdiği kayıt dışı istihdamın, kamu finansman dengesinde meydana getirdiği olumsuzlukların yanı sıra yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getirenler aleyhine haksız rekabet ortamı oluşturduğu belirtildi.
|
03.10.2008
|
|
|
TOKİ, tarım köyleri kuruyor |
TOPLU Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), köy yaşantısını cazip kılmayı amaçlayan ‘’Tarımköy Projesi’’ kapsamında 20 ilde yaklaşık 3 bin 500 tarım konut inşa etti.
Edinilen bilgiye göre TOKİ, projeyle, kırsal kesimde altyapı sorunu çözülmüş modern yerleşim alanları oluşturuyor, şehirlere göçün sebeplerinden biri olan altyapı ve sosyal imkânları köylere taşıyarak, çarpık şehirleşmeyi engellemeyi hedefliyor.
‘’Tarımköy Projesi’’ ile ayrıca, köy mimarisinin geliştirilmesi, köylerin ve köylülerin yerinde iskânı ve sağlıklı, yaşanabilir konutlara ve düzenli gelire kavuşturulması, dağınık durumda bulunan yerleşim birimlerinin bir araya getirilmesi, üretimin teşvik edilmesi de amaçlanıyor. İdare, projenin uygulaması sırasında kırsal bölgelerin arazi yapısını, köyün su kaynaklarını, çayır, mera ve orman alanlarını göz önüne alıyor, mevcut köy mimarisi ve dokusunun korunmasına özen gösteriyor.
SİSTEM NASIL İŞLİYOR?
Projeyi, iki sistem çerçevesinde hayata geçiren TOKİ, ilk sistemde TOKİ ile kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkilerini devralan Afet İşleri Genel Müdürlüğü işbirliğinde, baraj yapımı ve benzeri sebeplerle istimlâk edilen köylerde yaşayanlara yeni yerleşim alanları meydana getiriliyor.
İkinci sistemde ise valilik, kaymakamlık veya belediyelerin başvurusunu değerlendirerek, tarım konutları inşa ediyor. Talep olması halinde projeye ilişkin imar ve yerleşim planlarını hazırlayıp, konutların yaklaşık satış fiyatlarını tesbit ederek, ilgili kurumlara gönderen İdare, bunun ardından, belirlediği satış kriterleri doğrultusunda konut almak isteyen vatandaşlardan, belirlenen tarihler arasında ve açıklanan banka şubesine başvuru bedelini yatırmasını istiyor. TOKİ, talebin yetersiz olması halinde ise projeyi iptal ederek, yatırılan ön peşinat bedellerini geri ödüyor. TOKİ’nin sürdürdüğü Tarımköy Projesi çerçevesinde bugüne kadar 20 ildeki 31 yerleşim yerinde, 3 bin 472 tarım konut inşa edildi.
|
03.10.2008
|
|
|
Kadınlar dedikodu yerine iş üretiyor |
ANKARA'NIN Nallıhan ilçesi Çayırhan beldesinde, kadınlara yönelik ayakkabı sayacılığı kursu ilgi görüyor.
Çayırhan Belediyesi ve Ostim Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürlüğü iş birliğiyle Çayırhan’da ‘’ayakkabı imalatı ve teknolojileri eğitim kursu’’ açıldı Kursa katılan 20 kadın ve genç kız hem ‘’saya’’ olarak tabir edilen yumuşak olan üst bölümün dikimini öğreniyor hem de aile bütçelerine katkı sağlıyor. Kursiyerler, yaptıkları işten son derece memnun kaldıklarını belirterek ‘’evde boş yere oturacağımıza aile ekonomisine katkıda bulunuyoruz’’ dediler. Kursta kadınlar, ünlü bir ayakkabı firmasının verdiği sipariş ile, Ayaş Cezaevi iş atölyelerinin verdiği ‘’saya dikiş işlerini’’ yetiştirmek için çaba harcıyor. Çayırhan Belediye Başkanı Hüsamettin Yüksel, yaptığı açıklamada, Ayaş Cezaevinde imal edilen ayakkabıların saya kısmının beldedeki kadınların yapmaya başladığını belirterek, şöyle konuştu: ‘’Kadınlara, çalışma yapabilecekleri bir alan oluşturduk. Kadınlar burada 8 aydır çalışıyorlar. Kadınlar, her iş alanında başarılar sağlamaktadır. Beldemiz, maden ocakları ve termik santrali ile geniş bir iş alanı sahasını kapsıyor. Bu insanlar çalışmak üzere gelmektedirler. Burada da kadınlar marifetlerini sergilemeye çalışıyorlar.’’Yaptıkları işten son derece memnun olduklarını anlatan kursiyer kadınlar ise duygu ve düşüncelerini şöyle dile getirdiler: ‘’Seve seve çalışmalarımızı yürütüyoruz. Kadınlar her zaman dedikoducu olarak bilinirler, bizler burada dedikodu değil, iş üretiyoruz. Bizim bu çalışmamız diğer insanlara örnek teşkil edecektir. Çalışan, bu ülkede aç kalmaz.’’
|
03.10.2008
|
|
|
Sokak hayvanları kayıt altına alınacak |
İZMİR Büyükşehir Belediyesinin, ilçe belediyeler ve hayvanseverlerle koordineli olarak sokak hayvanlarına yönelik yürüttüğü projeyle, hayvanlar kayıt altına alınmaya başlandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, ilçe belediyeler ve hayvansever kuruluşlarıyla koordineli olarak sokak hayvanlarına yönelik hazırlanan projelerin hayata geçirildiği belirtildi.
Son dört yılda başarıyla sürdürülen çalışmalar kapsamında, Işıkkent’teki 500 hayvan kapasiteli bakım ve barınma evine, Sasalı’da 500 köpek kapasiteli yeni bir evinin eklendiğinin aktarıldığı açıklamada, Seyrek’te bin hayvan kapasiteli yeni bir bakım ve barınmaevinin projesinin hayata geçirileceği bildirildi. Sokak hayvanlarına yönelik, Türkiye’ye örnek olacak bir çalışmanın İzmir’de yürütüldüğü ifade edilerek, şu görüşlere yer verildi: ‘’Sokakta yakalanan köpekler, ilçe belediyeler tarafından Işıkket Köpek Bakımevine getirilerek 10 gün gözetim altında tutuluyor. Bu sürede parazit ilâcı uygulanıyor, kuduz aşıları vuruluyor ve kısırlaştırılarak ilçe belediyelerine teslim ediliyor. 2004 yılından bugüne 8 bin 500 civarı sokak hayvanının aşıları yapıldı. Bin 893 kedi ve 6 bin 253 sokak köpeği kısırlaştırdı. 2 bin 428 köpek ise ‘’havyan bakmak isteyen’’ kişiler tarafından sahiplenildi. Sokakta yaşayamayacak durumda olan hayvanlar, barınaklarda tutuluyor ve bakımları yapılıyor. Amacımız sokak hayvanlarını sağlıksız koşullardan kurtarmak, çevre ve halk sağlığı açısından tehdit oluşturmasını önlemek. İlçe belediyeleri ve gönüllü kuruluşların desteği de sorunların çözümünde önemli rol oynuyor. Hayvansever derneklerin istekleri doğrultusunda Menderes ve Foça’da bulunan hayvan bakımevle-rine de mama, ilâç ve ameliyat malzemeleri veriyoruz.’’
KAYIT ALTINA ALMA VE MİKROÇİPLE TAKİP BAŞLATILDI
İzmir Büyükşehir Belediyesinin, Karşıyaka, Konak ve Balçova Belediyeleri ile ortak bir ağ oluşturarak ‘’hayvan kayıt sistemi’’ ile ‘’mikroçipli takip’’ uygulamasına geçtiğinin belirtildiği açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’İlçe belediyeler tarafından getirilen tüm hayvanlar kayıt altına alınıyor. Sahipli hayvanların da daha sonra sokağa bırakıldığından hareketle, sahipli kedi ve köpeklere, içinde sahibinin adı, adresi, geçirdiği hastalıklar, yapılan aşı ve operasyon bilgilerinin bulunduğu mikroçip yerleştiriliyor. Mikroçip uygulaması ve kuduz aşısı ücretsiz yapılıyor. Bu kapsamda sahiplendirilen 445 köpek mikroçip takılarak kayıt altına alındı.’’ Açıklamada, haftada 2 kez ilköğretim öğrencilerinin hayvan bakımevlerini ziyaret etmelerinin sağlandığı da bildirildi.
|
03.10.2008
|
|
|
Engelli çocuklar hayallerine kavuşacaklar |
ENGELLİ çocuklar, ‘’deniz görme’’ ve ‘’uçakla seyahat etme’’ hayallerine, Serebral Palsili Çocuklar Derneği (SERÇEV) sayesinde kavuşacak.
Bir grup engelli çocuk, Ramazan Bayramı sonrası Samsun’a giderek Bandırma Vapuru’nu ziyaret edecek. Bir grup da Türk Hava Kurumu uçaklarıyla Ankara semalarında tur atacak. Dernek Genel Müdürü Serhat Ay, yaptığı açıklamada, derneğin internet sitesindeki ‘’Bir fikrim var’’ köşesine bir beyin felçli çocuğun , ’’Hep otobüsle seyahat etmekten sıkıldım. Gemiyle seyahat etmenin nasıl olduğunu çok merak ediyorum. Benim için büyük bir hayal bu. Hayalimi gerçekleştirir misiniz?’’ diye yazdığını anlattı.
Engelli çocuğun hayalinden yola çıkarak çocuklara hem denizi göstermek hem de tarih hakkında bilgi vermek için Samsun Belediyesiyle görüşmeler yaptıklarını kaydeden Ay, engelli çocuklara, Samsun’daki Bandırma Vapuru’nu gezdireceklerini söyledi. Ay, Ramazan Bayramı’ndan sonra 2 gün boyunca engelli çocuklarla deniz gezisi yapacaklarını bildirdi.
|
03.10.2008
|
|
|
Asi Nehri, ıslâh ediliyor |
ANTAKYA Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu, Asi Nehri’nde ıslâh çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
Yeloğlu, yaptığı açıklamada, Antakya’nın nehri, köprüleri ve çevre düzenlemeleriyle modern bir görünüme kavuşturulması için çalıştıklarını söyledi. Bu kapsamda Lübnan’dan doğan ve Hatay’ın Samandağ ilçesinden Akdeniz’e dökülen 88 kilometrelik Asi Nehri üzerinde peyzaj ve ıslâh çalışması başlatıldığını belirten Yeloğlu, şöyle devam etti: ‘’Asi Nehri yazın su bulunmaması ve pis görünüme sahip olması nedeniyle kentimize yakışmıyordu. Asi Nehri’nin kentimize yakışır bir görünüme kavuşması için kolları sıvadık. Öncelikle nehrimize dökülen kanalizasyonu arıtma tesisine yönlendirerek nehre atık suyun dökülmesini önledik. Daha önce kanalizasyon nedeniyle kent merkezinde kötü bir koku vardı. Artık bu kokudan ve görüntü kirliliğinden kurtulduk. Şimdi sıra güzel bir görünüme kavuşmasına geldi.’’ Asi Nehri’ndeki ıslâh çalışmalarının kısım kısım ihale edilerek yapılacağını aktaran Yeloğlu, şu an Vakıflar Bankası ile Gündüz Sineması arasında kalan bölüm üzerinde çalışmaların sürdürüldüğünü bildirdi. Çalışmaların önümüzdeki yıl tamamlanacağını müjdeleyen Yeloğlu, ‘’Asi Nehri kentimize yakışır bir hale kavuşacak. Şehir terasları, sandal gezintilerinin yapıldığı Asi Nehri kente gelenleri kendine hayran bıraktıracak’’ diye konuştu. Yeloğlu, nehre Lastik Set Barajı’nın da bayramdan sonra montajlanacağını sözlerine ekledi.
|
03.10.2008
|
|
|
İzmir'e, ikinci büyük termal tesis geliyor |
DEMİRDÖĞEN Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Demirdöğen, Balçova Termal Tesisleri’nin bitişiğinde aldığı araziye, konsepti aynı olan ancak fizikî olarak çok daha modern bir tesis kazandırmaya hazırlanıyor.
İşadamı Sabri Demirdöğen, AA muhabirine yaptığı açıklamada EXPO 2015 organizasyonunun İzmir’de yapılacağını düşünerek Balçova Termal Tesisleri’nin yanındaki geniş bir araziyi yüklü meblâğa satın aldığını anlattı. Bölgedeki termal kaynaklar sebebiyle araziye büyük bir otel ve hastane yapmayı planladıklarını belirten Demirdöğen, tesisin projesini Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesine hazırlattığını kaydetti. Tesisin Balçova Termal Tesisleri’nden çok modern olacağını ve dünyaya hitap edeceğini dile getiren Demirdöğen, bitirilen projenin şu anda Kültür ve Turizm Bakanlığında onay beklediğini söyledi. Hastane ve otelin bir arada olacağını ve yurt dışı ağırlıklı çalışacaklarını dile getiren Demirdöğen, şöyle konuştu: ‘’14 katlı olacak otel ve hastanenin projesi hazırlandı. Onayı alır almaz hemen inşaata başlayacağız. Resmî prosedürün tamamlanmasının ardından 1-1.5 yıl içerisinde inşaatı bitirmeyi, 2010’un başında hizmete açmayı planlıyoruz. Finansal herhangi bir problemimiz yok. 23 dönümlük bir arazi üzerine yapılacak. 3 bin kişinin burada çalışmasını öngörüyoruz. 500 civarında sağlık personelini bulundurmayı planlıyoruz. Türkiye’de çok farklı bir mimarî tarzıyla inşa edilecek bina, neresinden bakılırsa bakılsın çiftleşen bir salyangoza benzeyecek. Çitfleşen salyangozun uğur getirdiğine inanırım. Avrupa konseptiyle yapılacak bina delüks olacak. Konferans salonları, eğlence merkezleri, kür merkezleri, termal havuzları, gerekiyorsa ameliyathanesi olacak. Maliyeti geçen yılki hesaplara göre 80 milyon doları bulacak.’’
|
03.10.2008
|
|
|
Bin 112 sitenin erişimi engellendi |
TELEKOMİNİKASYON Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, uygun olmayan yayınların yer aldığı gerekçesiyle bugüne kadar 24 bin 598 site hakkında ihbar aldıklarını belirterek, ‘’861’i re’sen, 251’i ise yargı kararıyla olmak üzere toplam bin 112 sitenin erişimi engellendi’’ dedi.
Acarer, yaptığı açıklamada, internetin 30 milyona yaklaşan ve hızla sayıları artan kullanıcıların vazgeçemeyeceği yeni bir bilgi, eğlence, alış veriş ve forum ortamı sağladığını hatırlattı. Her ortamın yararlı kullanılabildiği gibi, kötü niyetli de kullanılabildiğini ifade eden Acarer, ‘’Devletin görevi vatandaşlarını olumsuz kullanımlara karşı uyarmak, korumak ve kollamaktır’’ diye konuştu. İnternetin suistimale açık kullanımında kullanıcıların mağdur olmasını ya da zararlı içeriklerden etkilenmelerini hatta bu tür içeriklerle karşılaşmalarını önlemek amacıyla yasal düzenleme getirildiğini kaydeden Acarer, Telekomünikasyon Kurumu bünyesindeki Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına bağlı İnternet Dairesi Başkanlığı kurulduğunu dile getirdi. Acarer, ‘’5651 sayılı yasa, Anayasamızın özel olarak korunmasını öngördüğü başta aile, çocuklar ve gençler olmak üzere belirli sosyal kesimlere yönelik suçların kolayca işlenmesini önleyici özel bir kanun mahiyetindedir’’ dedi.
Ulaştırma Bakanlığı tarafından vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla çeşitli çalışmalar yapıldığını dile getiren Acarer, bu amaçla ‘’www.guvenliweb.org.tr’’ adresli internet sitesinin yayına girdiğini belirtti.
ENGELLENEN İNTERNET SİTELERİ
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bünyesinde 23 Kasım 2007’de faaliyete başlayan ‘’Bilgi İhbar Merkezi’’ne ‘’0(312) 582 82 82’’ nolu telefondan, ‘’http://www.ihbarweb.org.tr’’ sitesinden ya da ‘’[email protected]’’ elektronik posta adresinden ihbar alındığını anlatan Acarer, internet sitelerine ilişkin ihbarların titizlikle incelendiğini ifade etti. Acarer, ‘’23 Kasım 2007’den bu güne kadar 24 bin 598 ihbar alındı. 861’i re’sen, 251’i ise yargı kararıyla olmak üzere toplam bin 112 sitenin erişimi engellendi’’ dedi.
‘’YOUTUBE VİDEOLARI KALDIRDI’’
Ayrıca, 26 internet sitesinin uyarılarak uygun olmayan muhtevanın siteden kaldırılmasının sağlandığını bildiren Acarer, özellikle ulu önder Atatürk’e hakaret içeren videoların yer aldığı görüntü paylaşım sitesi youtube’un bu muhtevaları kaldırdığını ifade etti. Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Acarer, ‘’www.youtube.com’ sitesi üzerinden kaldırılması istenen video sayısı 202 adet (158 adet ihbar, 44 adet mahkeme kararı ile gelen) olup, tamamı kaldırılmıştır. Erişime kapatılan sitelerin 40’ı için engellemeyi kaldırma kararı uygulanmıştır’’ dedi. Ankara / aa
|
03.10.2008
|
|
|
Dünyanın en büyük 10 üniversitesinden biri |
Eskİşehİr’de kurulu Anadolu Üniversitesi (AÜ) 1958 yılından bugüne kadar bir milyon 152 bin öğrencinin mezun olduğu uzaktan eğitim modeli açık öğretim ile dünyanın 10 mega üniversitesinden biri olma konumuna yükseldi.
AÜ Rektörlüğünden alınan bilgiye göre, bu yıl uzaktan öğrenim sağlayan fakültelerine 328 bin öğrencinin kayıt yaptırdığı AÜ bünyesinde, 12 fakülte, 10 yüksek okul, 5 enstitü bulunuyor. AÜ’nün temelini, 1958 yılında kurulan Eskişehir İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi oluşturuyor. 1982 yılında Anadolu Üniversitesine dönüşen kurum, kısa zamanda dünyanın en büyük üniversiteleri arasında çağdaş, dinamik ve yenilikçi bir üniversite olarak yerini aldı. AÜ, üçü uzaktan öğretim sistemi uygulayan 12 fakültesi, 6 yüksekokulu, 1 devlet konservatuvarı, 2 meslek yüksekokulu, 9 enstitüsü, 27 araştırma ve uygulama merkezi ile 15 araştırma-geliştirme-uygulama birimiyle evrensel üniversite değerlerine sahip Türk yükseköğretiminde ilklere imza attı. Uzaktan öğretim yapan üç fakültenin toplam öğrenci sayısı 1 milyonun üstünde bulunuyor. Bu sistemin gelişti-rilmesinde gösterilen başarı, birçok ülke tarafından örnek alınıyor.
AÜ’ye 2008-2009 öğretim yılında yerleştirilen örgün öğrenci sayısı 5 bin 209 kişi, uzaktan öğrenim sağlayan İktisat, İşletme ve Açık Öğretim Fakültelerine yerleştirilen öğrenci sayısı 328 bin 432. Dünyanın 10 mega üniversitesi arasında yer alan AÜ’den geçen yıl 4 bin 658 kişi mezun oldu. AÜ, kurulduğu 1958 yılından bugüne kadar 1 milyon 152 bin 401 kişiyi mezun etti.
|
03.10.2008
|
|
|
Soğuktan sonra yağış geliyor |
DOĞU Anadolu Bölgesi’nde yaşanan soğuk hava etkisini sürdürüyor. Meteoroloji Erzurum Bölge Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, bölgede en düşük hava sıcaklıkları, Erzurum ve Ardahan’da eksi 3, Kars’ta eksi 1, Erzincan’da 5, Ağrı’da 2, Iğdır’da 6 derece olarak ölçüldü. Hava sıcaklıklarında hissedilir ölçüde düşüş yaşanan bölgenin kuzey ve kuzey batı kesiminin önümüzdeki hafta sonu yağışlı bir havanın etkisi altına gireceği tahmin ediliyor. Yetkililer, şehir merkezinde etkili olması beklenen yağmurun, yüksek kesimlerde kar yağışına dönüşebileceğini bildirdiler.
|
03.10.2008
|
|
|
Rektörden ilginç kitap okuma alışkanlığı |
AMASYA Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Eren, şoförü ve korumasının da yararlanabilmesi için makam aracındaki seyahatleri sırasında kitaplarını yüksek sesle okuyor.
Edinilen bilgiye göre, çevresindekilere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak isteyen Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Eren, bunun için ilginç bir yöntem geliştirmiş. Makam aracındaki seyahatleri sırasında şoför ve korumasının da yararlanabilmesi için yüksek sesle kitap okuyan Prof. Dr. Eren, bu durumdan şoför ve korumasının da memnunluk duyduğunu söyledi. Kitap okumanın önemli bir alışkanlık olduğunu belirten Eren, televizyon, internet ve radyo gibi iletişim ve görsel araçların yaygınlaşmasına paralel olarak kitap okuma alışkanlıklarının giderek azaldığını söyledi. Bu sebeple çevresine sürekli kitap okumaları tavsiyesinde bulunduğunu ifade eden Rektör Eren, ‘’Makam aracındaki seyahatler sırasında kitap okuma alışkanlığım var. Bundan araç içinde bulunanların da yararlanabilmesi için yüksek sesle okuyorum. Bu duruma şoför ve koruma arkadaşlar da o kadar alıştılar ki okuduklarımı ilgiyle takip ediyorlar’’ diye konuştu.
|
03.10.2008
|
|
|
Fırında temizlik kavgası: 1 ölü |
ŞİŞLİ'DE fırın çalışanları arasında ‘’temizlik yapma sırası’’ yüzünden çıktığı belirtilen kavgada, bir kişi tabancayla vurularak öldürüldü.
Alınan bilgiye göre, Valikonağı Caddesi’ndeki bir fırında çalışan Metin Bektaş (38) ve Celil B. arasında tartışma başladı. Tartışmanın büyümesinin ardından Celil B, Bektaş’ı tabancayla göğsünden vurdu. Metin Bektaş, olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Tartışmanın temizlik yapma sırasından kaynaklandığının belirlendiğini kaydeden yetkililer, kaçan Celil B’nin yakalanmasına çalışıldığını bildirdiler.
|
03.10.2008
|
|
|
Zabıta hikâyeleri kitap oldu |
MEMURSEN Konfederasyonuna bağlı BemBirSen, ülkenin dört bir köşesinden 25 zabıtanın birbirinden ilginç hikâyesini bir kitapta topladı.
BemBirSen’de oluşturulan yayın kurulunca hazırlanan kitap, Şaban Tunçmen’in resimleri eşliğinde okurla buluştu. Sendika tarafından üyelere ücretsiz gönderilen kitap, yurdun çeşitli bölgelerinden 25 zabıta görevlisinin başından geçen ilginç olayları kapsıyor. Kitapta, zabıtaların bazen simitçinin peşinde, kimi gün bozuk gıda denetiminde, yeri geldiğinde bir yaşlının yardımında, kaçak inşaatın tepesinde ya da seyyar satıcı kavgasının ortasında geçen hikâyeleri yer alıyor.
|
03.10.2008
|
|
|
Kızılırmak Deltası’ndaki kuşlar kitapta toplandı |
TÜRKİYE'NİN önemli sulak alanlarından ‘’kuş cenneti’’ olarak bilinen Kızılırmak Deltası’nın korunması amacıyla mevcut bitki ve fauna envanterinin oluşturulduğu rehber kitap hazırlandı.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ornitolojik (Kuş Bilimi) Araştırmalar Merkezi Görevlisi Kiraz Erciyas, yaptığı açıklamada, Doğa ve Yaban Hayatı Koruma Derneği (DYKD) Avrupa Birliği (AB) ve DPT tarafından desteklenen proje kapsamında Kızılırmak Deltası’nın korunması için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Kızılırmak Deltası’nın öneminin bilinmesi ve tanınması amacıyla yürütülen çalışmaların ‘’Önemli Bir Doğa Mirası, Kızılırmak Deltası’’ adıyla kitaplaştırıldığını belirten Erciyas, ‘’Toplam 395 sayfadan oluşan kitapta, deltanın flora ve faunasının yer aldığı 360 bitki ve 325 kuş türü, fotoğraf ve bilgileriyle yer alıyor. Bu kitap 3 yıllık bir çalışmanın sonucunda tamamlandı ve kitapta sadece deltada gözle görülebilecek canlılara yer verildi. Önemli Bir Doğa Mirası, Kızılırmak Deltası rehber kitabı kendi alanında önemli bir kaynak kitap oldu’’ dedi.
|
03.10.2008
|
|
|
Microsoft’un itirafı |
DünyanIn önde gelen yazılım şirketi Microsoft’un CEO’su Steve Ballmer, arama motorunun önemini geç anladıklarını söyledi. Dünyanın bir numaralı arama motoru Google, bu hizmeti ile reklâmı birleştirerek öne çıkarken Microsoft geride kaldı.
Bu eksikliği gidermek için Yahoo’yu almak isteyen şirket, bu adımında da başarı sağlamadı. BBC’ye konuşan Ballmer, “Arama motoruna birkaç yıl önce yatırım yapmayı ister miydim? Evet isterdim” dedie. Ballmer, asıl endişe kaynaklarının Google’un arama motoru ile reklâmı birleştirmesi olduğunu belirtti.
|
03.10.2008
|
|
|
Avrupa, Marmara’yı kirletiyor |
Orta Avrupa ülkelerinin endüstriyel ve evsel atıklarının Tuna Nehri’yle önce Karadeniz’e, daha sonra İstanbul Boğazı yoluyla Marmara Denizi’ne ulaştığı bildirildi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muhammet Türkoğlu, yaptığı açıklamada, boğazlar sistemindeki kirliliğin büyük bir kısmının, Orta Avrupa ülkelerinin endüstriyel ve evsel atıklarından kaynaklandığını savundu. Tuna Nehri boyunca uzanan Orta Avrupa ülkelerinin metropol şehirlerinin, AB üyesi olmadan önce çevre kirliliği oluşturan atık sularını doğrudan söz konusu nehre boşalttıklarına dikkati çeken Türkoğlu, atıkların bu nehir yoluyla önce Karadeniz’e boşaldığını, daha sonra da İstanbul Boğazı yoluyla Marmara Denizi’ne taşındığını bildirdi. Türkoğlu, bu kirliliğin, Marmara baseni boyunca yerleşmiş olan İstanbul, İzmit ve Bursa gibi metropol şehirlerin evsel ve endüstriyel atıklarıyla daha da yoğunlaşıp, denizdeki kirliliği daha da arttırdığını vurguladı. Kirliliğin Marmara Denizi’ndeki yüzeysel akıntıyla Çanakkale Boğazı’na, oradan da Kuzey Ege kıyılarına kadar ulaştığını ifade eden Türkoğlu, ‘’Türk boğazlar sistemindeki kirlilik oranının yüksek olmasıyla birlikte mevcut akıntı sebebiyle kirlilik sürekli taşınmaktadır’’ dedi.
Türkoğlu, Marmara Denizi’nin kendi kendini yenileyebilme kabiliyetinin diğer denizlere göre daha fazla olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: ‘’Eğer sisteme çeşitli kaynaklardan gelen kirlilik yükünü azaltabilirsek, Marmara’da akıntı nedeniyle yüzey suları yaklaşık 6-7 ayda, dip akıntısı sebebiyle de dip suları 6-7 yılda temizlenebilecektir. Marmara Denizi’nde hâlâ dip balıkçılığı avcılığı yapabiliyorsak, bunu Ege Denizi’nden Çanakkale Boğazı’na oradan da Marmara Denizi’ne giden dip akıntı sistemine borçluyuz.’’
Söz konusu çevre sorunlarında, boğazlardaki gemi trafiğinin artış göstermesinin yanı sıra deniz kazaları sonucu oluşan kirliliğin de önemli rol oynadığını anlatan Türkoğlu, şunları kaydetti:
‘’Gemilerin, normal koşullarda kirli sularını yasal çerçevede belirli limanlarda boşaltmaları gerekiyor. Ancak, bu olay gemi şirketleri tarafından önemli bir ekonomik gider olarak görüldüğünden, gemiler atık sularını kirlilik yükü fazla olan ve boşaltıldığında kirlilik yükünün görsel olarak belli olmayacağı, deniz suyu renginin bulanık olduğu Marmara Denizi gibi denizlere boşaltıyor. Böylelikle sistemlerdeki kirlilik önemli oranda artıyor.’’
|
03.10.2008
|
|
|
Otomobiller mikrop yuvası |
İngİltere’de yapılan son araştırma, otomobillerin içinin ve bagajlarının mikrop yuvası olduğunu ortaya koyuyor.
İngiltere’de faaliyet gösteren bir sigorta şirketi için yapılan ve 25 otomobilin iç bölümü ile bagajlarının rastgele incelendiği araştırmada, ortalama bir İngiliz otomobilinde her santimetre karede 285 tür bakteri tesbit edildi. Bunların en az 10 tanesinin önde gelen bakteri tiplerinden olduğu anlaşıldı. Ashton Üniversitesi’nden mikrobiyolog Anthony Hilton’ın başkanlık ettiği çalışmada, direksiyonun en çok mikroba evsahipliği ettiği düşünülürken, santimetre kareye 356 mikrobun düştüğü vites kolunun otomobilin içindeki en kirli yer olduğu ortaya çıktı. Santimetre karede 300 ila 400 bakterinin bulunduğu bagaj halısı da bakterilere en fazla evsahipliği yapan yerler arasında belirlendi. Mikrobiyolog Hilton, otomobillerde bakterilerin büyük bölümünün, ölü deri hücreleri ile ayakkabı, el ve hayvan patileri ile taşınan toprak aracılığıyla geldiğini belirtirken, insanların çoğunlukla bunlardan enfekte olmadıklarının altını çizdi. Araştırmacılar, mikropların araçlara havalandırma ve ısıtma bölümlerinden de girdiklerine işaret ediyorlar. Her otomobilin 11 değişik yerinden örnekler alan ve sürücünün erkek veya kadın, evli ya da bekâr olduğunu not eden bilim adamları, sonuçlara baktıklarında en temiz aracın Arizona’dan bekar bir erkeğe, en kirli arabanın da Florida’dan evli bir kadına ait olduğunu gördüler.
|
03.10.2008
|
|
|
Uzay, yeni doğmuş yıldızlarla dolu |
Alman astronomlar, yeni yıldızların sadece galaksilerin merkezinde doğmadıklarını ve bilim adamlarının şimdiye dek düşündüklerinden çok daha fazla olduklarını tesbit ettiler.
Bonn Üniversitesi’nden gök bilimciler, genç yıldızları gözlemlemeye yarayan H-alfa ışınlarının yoğunluğunun çok sayıda yeni yıldızın varlığına işaret ettiğini belirterek, yeni doğmuş yıldızların sayısının şimdiye dek astrofizikçilerin keşfettiklerinden çok daha fazla olduğunu kaydettiler. Jan Pflamm-Altenburg ve Pavel Kroupa Nature dergisinde yayınladıkları araştırmalarında, her bir dev kütleli yıldız için 230 daha küçük yıldızın doğduğunu hesapladıklarını belirtirken, bu hesaplarını galaksilerin yoğun yıldız kümelerinin bulunduğu merkez bölgeleri temelinde yaptıklarına işaret ettiler. İki bilim adamı, araştırmalarına göre, galaksilerin merkezden uzak kısımlarının da büyük miktarlarda yeni doğmuş yıldızları barındırdığını belirterek, önceden inanılanın tersine galaksilerin merkezden uzak bölümlerinde bir dev kütleli yıldıza karşılık bin civarında küçük yıldız bulunduğunu hesapladıklarını kaydetti.
|
/ Paris
03.10.2008
|
|
|
AIDS’in yayılması, bir asır öncesine uzanıyor |
Öldürücü AIDS hastalığı virüsünün insanlar arasında, bu yüzyılın başında yayılmaya başladığı öne sürüldü.
Nature dergisinde yer alan bir makalede Amerikalı araştırmacılar, bulguların, AIDS hastalığına yol açan HIV virüsünün kaynağını sanılandan onlarca yıl geriye ittiğini belirttiler. Araştırmacılar, şehirlerin büyümesinin ve şehir hayatıyla birlikte ortaya çıkan davranışların virüsün gelişmesine yardımcı olmuş olabileceğine dikkat çektiler. Arizona Üniversitesi’nden Michael Worobey, genetik incelemeler sonucu HIV’in 1884-1924 yılları arasında, tahminen 1908’de insanlara bulaşmaya başladığını düşündüklerini söyledi. Worobey, yeni elde ettikleri sonuçların, bir dönüm noktasından ziyade virüsün bildiğimizden daha uzun bir süre etrafta olduğu anlamına geldiğini kaydetti. Daha önce bilimadamları, bu hastalığın çıkışının 1930’lar olduğunu belirtiyorlardı. AIDS, ABD’de dikkat çektiği 1981 yılına kadar da genel olarak bilinmiyordu.
|
/ Chicago
03.10.2008
|
|
|
Ormanlar için ardıç kuşu yetiştiriliyor |
Orman Genel Müdürlüğü tarafından Anadolu’nun simgesi ardıç ağaçlarının doğal yolla yayılmasında en önemli etken olan ardıç kuşu türünün korunması amacıyla köylülere yönelik başlatılan eğitim çalışmalarının başarıyla sürdüğü bildirildi.
Adana Orman Bölge Müdürü Seyfettin Yılmaz, yaptığı açıklamada, ormanların etkin bir biçimde korunması ve geliştirilmesi amacıyla başlatılan çalışmaların önemine dikkati çekti. Geçmiş yıllarda 3 milyon hektar iken 1.1 milyon hektara düşen ardıç kaplı ormanlık alanın, diğer bazı türler gibi genişletilmesi için suni fidan yetiştirilmesi çalışmaları yapıldığını hatırlatan Yılmaz, ‘’Yine aynı amaçla, ardıç ağaçlarının oluşumunda rol oynayan ardıç kuşlarının korunarak sayısının artması için Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman köylülerine yönelik eğitim ve bilinçlendirme projesi başarıyla sürüyor’’ dedi.
|
03.10.2008
|
|
|
600 yıllık çınarların bakım sırları |
ARALARINDA 6 ASRI GERİDE BIRAKAN VE ÇOĞU ÇINAR OLAN 870 ANIT AĞACIN BULUNDUĞU BURSA’DA, AĞAÇLARIN DIŞ ETKENLERE AÇIK KISIMLARI ÖZEL BİR MACUNLA KAPLANIYOR.
AralarInda 6 asrı geride bırakan ve çoğu çınar olan 870 anıt ağacın bulunduğu, tarihi çınarlar şehri Bursa’da, ağaçların dış etkenlere açık kısımları, daha uzun yıllar dayanmasını sağlamak amacıyla özel bir macunla kaplanıyor.
Alınan bilgiye göre, bir ağacın anıtsal olma niteliği, tabiî hayat tarzının benzerlerinden farklı gelişme göstermesi, konumu, yaş, boy, gövde çevresi veya taç yapısının belirli standartlarda ya da üstünde olması, cins, tür varyetesindeki özellikleri, kültür birikimleri, geçmiş tarihi günümüze taşıması özelliklerinden herhangi birine sahip olmasıyla ortaya çıkıyor. Mistik, folklorik veya tarihsel sebeplerle zarar görmeden varlığını sürdüren anıt ağaçlar bakımından zengin olan Türkiye’de, çarpık yapılaşmanın olumsuz etkilerine rağmen hâlâ ‘’Yeşil’’ olarak anılan Bursa, anıt ağaç sayısı açısından öne çıkıyor. Çınarlar, Bursa’daki anıt ağaçların büyük bölümünü oluşturuyor. ‘’Tarihî çınarlar kenti’’nde, 870 anıt ağaçtan 541’i, kayıtlardaki yerini ‘’Doğu çınarı’’ olarak alıyor. Şehirde, ayrıca, 170 saplı meşe ve 87 adi servi de anıt ağaç olarak tescillenmiş durumda.
Büyükşehir Belediyesi, ‘’Ağaç Koruma Politikası’’ çerçevesinde, şehrin karakteristik özelliklerinden biri haline gelen anıt ağaçların bakım, tedavi ve restorasyonunu yapıyor. Çalışmalar çerçevesinde, ağaçların dış etkenlere açık kısımları, daha uzun yıllar dayanmasını sağlamak amacıyla özel bir macunla kaplanıyor. Kullanılan bu ‘’pansukesen izolasyon’’ macununun muhtevasında, bağlayıcı, birleştirici, kurutucu ve antibakteriyel kimyasallar bulunuyor. Su geçirmez, dış etkilere karşı dayanıklı ve ağacın bozulmasını engelleyen özelliğe sahip olan bu macunun dayanıklılık süresi, 20 yılı buluyor.
|
03.10.2008
|
|
|
Süt tozunda zehirli madde bulundu |
Tayvan Sağlık Bakanı Yeh Chin-chuan, merkezi İsviçre’de bulunan ve Çin’de üretilen Nestle marka süt tozunda, yapılan testler sonucunda az miktarda zehirli madde bulunduğunu kaydetti.
Bakan Yeh Chin-chuan, süt tozlarının, Çin’in kuzeydoğusunda bulunan Heilongjiang eyaletinde üretildiğini, geçici önlem olarak süt tozlarının raflardan kaldırılacağını belirtti. Tayvanlı bakan, az miktarda zehirli madde bulunan süt ürünlerine izin verip vermeme konusunda karar almak için ABD, Japonya, Avrupa ve Dünya Sağlık Örgütünden gıda güvenliği uzmanlarına danışacaklarını ifade etti. Çin’de, zehirli madde bulunan sütler, 4 bebeğin ölümüne, 50 binden fazla çocuğun hastalanmasına neden olmuştu.
|
/ Taipei
03.10.2008
|
|
|
Göçmen yengeçler Türk kara sularında |
Hİnt Batı Pasifik göçmeni pek çok yengeç türünün son yıllarda Türkiye karasularında görülme sıklığının arttığı bildirildi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. A. Suat Ateş, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncer Katağan ile Mustafa Kemal Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Elemanı Dr. Tahir Özcan, Türkiye denizlerindeki Hint-Batı Pasifik göçmeni (egzotik) yengeç türlerini araştırdı.
Yrd. Doç. Dr. Ateş, araştırmalarıyla ilgili yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’in kıyı gölleri ve körfezlerinin deniz taşımacılığı sebebiyle deniz canlılarının biyolojik istilasına açık bir coğrafyada yer aldığını söyledi. Bu istilanın 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla başladığına işaret eden Ateş, birçok Hint-Batı Pasifik göçmeni yengeç türünün Doğu Akdeniz’e giriş yapmaya başladığını ve bölge üzerinde istilâcı bir etki oluşturduğunu vurguladı. Küresel ısınma sebebiyle Akdeniz’in su sıcaklığının daha yüksek olması durumunda tropik göçmen türlerin yerli türlerine göre farklı avantajlara sahip olabileceğine dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. A. Suat Ateş, şunları söyledi:
‘’Ülkemiz denizlerinde tesbit edilen Hint-Batı Pasifik orijinli türlerin sayısı sürekli artmaktadır. Bu türlerin Doğu Akdeniz’e girişleri ve koloni oluşturup, yerli türlerle alan rekabetine girmelerinin başlıca nedenlerinden biri, Akdeniz’deki su sıcaklığının artışı ve sonuçta Akdeniz’in tropikalleşmesidir. Bu durumun tüm havzayı etkilemesi olasıdır. Çünkü Doğu Akdeniz daha sıcak bir coğrafyadır. Akdeniz’deki bu sıcaklık artışı, bölgedeki tüm balık ve omurgasız türler için tehlikelidir.’’
|
03.10.2008
|
|
|
Motor çıktı, semercilik öldü |
Bİngöl’de, 22 yıldır semercilik yapan Hamdullah Akyol, taşımacılıkta motorlu taşıtların yaygınlaşmasının ardından binek hayvanlarına ilginin azalması sebebiyle mesleğin yok olduğunu söyledi. Yenişehir Mahallesi Genç Caddesi’nde kendisine ait iş yerinde yıllardır at, katır ve eşek semeri diken 35 yaşındaki Akyol, Bingöl’ün 2 semerci ustasından biri olarak mesleğini devam ettirmeye çalışıyor.
Akyol, bir dönemin en gözde mesleklerinden biri olan semerciliğin kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasında yerini aldığını söyledi. Mesleğe 13 yaşında babasının yanında çırak olarak başladığını anlatan Akyol, ‘’Yük ve yaya taşımacılığında motorlu araçların kullanılmasıyla semercilik mesleğinde gerileme oldu. Bu iş ile ilgilenen sadece 2 kişi kaldık’’ dedi. Semer işlemeciliğinin, artık bir san'at faaliyeti olarak varlığını sürdürebildiğini belirten Akyol, şöyle konuştu: ‘’Eskiden bütün işlerin binek hayvanları ile yapılması nedeniyle semere rağbet çoktu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte binek hayvanlarının yerini traktörler, kamyonlar almaya başladı. Artık iş yerimize yılda birkaç müşteri geliyor. Ama ben bir tek binek hayvanı kalıncaya kadar bu mesleği sürdüreceğim.’’
|
03.10.2008
|
|
|
|