|
|
|
Sedyeyle gitti, yürüyerek çıktı |
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanarak Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevine konulan emekli Orgeneral Hurşit Tolon hastaneye kaldırıldı. Ambulanstan sedyeyle indirilen Tolon, muayene edildikten sonra hastane girişinden yürüyerek çıktı. Avukatı, Tolon'un sağlık sorunları olduğunu, tutuksuz yargılanması için tahliye talebinde bulunacaklarını söyledi.
“ERGENEKON” soruşturması kapsamında tutuklanarak Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevine konulan emekli Orgeneral Hurşit Tolon hastanede muayene edildi. Alınan Bilgiye göre, rahatsızlığı sebebiyle Kocaeli Devlet Hastanesine kaldırılan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, ambulanstan sedyeyle indirildi. Tolon’un hastanenin acil servisinden içeri alınması sırasında jandarma ekipleri geniş güvenlik önlemi aldı. Muayene edildiği öğrenilen Tolon, hastanenin B Blok girişinden yürüyerek çıktı. Koyu renk takım elbiseli ve kravatlı olduğu gözlenen Tolon, ambulansla tekrar cezaevine götürüldü. Tolon’un rahatsızlığı ile ilgili açıklama yapılmadı. Tolon’un avukatı İlkay Sezer, Tolon’un sağlık sorunları olduğunu, bu sebeple tutuksuz yargılanması için tahliye talebinde bulunacaklarını söyledi. Sezer, şunları kaydetti: ‘’Tutuksuz yargılanmasını istiyoruz. Tolon’un, yüksek tansiyon sorunu, prostat rahatsızlığı bulunuyor. Daha önce anjiyo yapılmıştı, bu yüzden kalbinde de sorun var. Cezaevine konulduktan sonra yaklaşık 12-13 kilo kaybetti.’
|
25.09.2008
|
|
|
Özdabak’ın davası yarın |
ÇİZERİMİZ İbrahim Özdabak hakkında, gazetemizde yayınlanan bir karikatüründen dolayı, “neşren hakaret”i düzenleyen 125. maddeden açılan dâvâ yarın görülmeye başlanacak.
Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki dava, yarın saat 09:35’te başlayacak. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, 19 Mart 2008 tarihli Yeni Asya Gazetesi’nin birinci sayfasında yayınlanan İbrahim Özdabak imzalı kurumuş bir ağacın dalında pinekleyen bir baykuşa cübbe giydirildiği, ‘Huguk! Huguk! Huguk! Huguk!’ yazılarının yer aldığı karikatürde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na karşı görevinden dolayı hakaret edildiği ileri sürülmüştü. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, şüphelinin yargılanmasının yapılarak, eylemine uygun TCK 125/1-2 delâletiyle 125/3a, 126, 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istenmişti
|
25.09.2008
|
|
|
Metrobüste yangın çıktı, can kaybı yok |
BAKIRKÖY'DE yaklaşık 200 yolcu olan metrobüste çıkan yangın maddi hasara yol açtı.
Alınan bilgiye göre, Avcılar’dan Zincirlikuyu’ya gitmek üzere günün ilk seferine başlayan Dursun Cansuz’un kullandığı 34 ZJ 6062 plakalı metrobüsün arka kısmındaki motor bölümünde, İncirli’deki Ömür durağı yakınında yangın çıktı. Bunun üzerine kapıları açan Cansuz, yolcuları tahliye etti. Yolcular, Ömür durağına yürüyerek araç değiştirdi. Cansuz’un söndürme tüpüyle müdahale ettiği yangın, itfaiye ekiplerince daha fazla büyümeden söndürüldü. Yangında, metrobüsün motor kısmında hasar oluştu. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Cansuz, ‘’Mazot kaçırmasından dolayı birden alev aldı. Alevleri aynadan gördüm. Hemen durarak, yolcuları tahliye ettim ve yangın söndürme tüpüyle müdahalede bulundum’’ dedi. Yangın dolayısıyla Avcılar-Zincirlikuyu yönünde bir süre durdurulan metrobüs seferleri, bir süre tek hattan karşılıklı yapıldı.
|
25.09.2008
|
|
|
2010’da yeni nüfus çalışması |
TÜRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkan Vekili Ömer Toprak, 2010 yılında nüfus ile ilgili yeni bir çalışma yapacaklarını belirterek, “Bu çalışma, 5-6 aya yayılmış bir survey (alan araştırması) olacak” dedi.
Çalışma ile nüfusun özelliklerinin tespit edileceğini kaydeden Toprak, nüfusun, en küçük yerleşim yeri bazında, en ince detayına kadar karakteristiklerinin belirleneceğini bildirdi. Toprak, çalışmada, eğitim, sağlık, özürlülük durumu, sosyal dışlanmayla alakalı bir takım parametrelerin alınacağını da kaydetti. TÜİK Başkan Vekili Toprak, yaptığı açıklamada, söz konusu tarihte yapılacak çalışmanın genel nüfus sayımı gibi olmayacağını, 5-6 aya yayılmış bir alan araştırması (survey) olacağını söyledi. Bu konuda uluslararası standartlar bulunduğunu ifade eden Toprak, “Onlardan ülkemiz koşullarına uygun olanların hepsini soracağımız bir çalışma yapacağız” dedi. Toprak, nüfus verilerini yayımlama görevinin TÜİK’te olduğunu ifade ederek, ‘’2009 Ocak ayında, 2008 itibariyle nüfusumuzu açıklayacağız. Bunun çalışmalarına başladık’’ dedi
|
25.09.2008
|
|
|
Türk-İş’te yolsuzluğa karşı “Etik Kurul” |
TÜRK-İŞ, bazı sendikalarda gündeme gelen usulsüzlük iddiaları sebebiyle “Etik Kurul” oluşturulması için çalışma başlattı.
Sendikalardaki usulsüzlük iddiaları üzerine harekete geçen Türk-İş, hukukçuları aracılığıyla bir çalışma yürütüyor. Bu tür olayları değerlendirmek amacıyla konfederasyon içerisinde bir “Etik Kurul” oluşturulması öngörülüyor. Türk-İş Genel Başkanının başkanlık etmesi düşünülen kurulda, 5 sendika genel başkanının da görev alması planlanıyor. Türk-İş Yönetim Kurulunun, hukukçuların çalışmalarını tamamlamasının ardından konuyu ilk Başkanlar Kurulu toplantısında gündeme getirmesi düşünülüyor.
|
25.09.2008
|
|
|
AB, Türkiye’nin yararına |
İSVEÇ Meclisindeki Çevre Partisi’nin Türk asıllı milletvekili Mehmet Kaplan, AB’nin, Türkiye’nin yararına bir oluşum olduğunu söyledi.
İsveç Meclisinde ülkedeki Türk ve Müslüman grupları için iftar yemeği veren Kaplan, Türkiye’nin, AB üyesi olma konusunda kararsız davranmaması gerektiğini belirterek, “AB, Türkiye’nin yararına olan bir konudur. Hükümet bu konuda kararlı olmalı ve gerekli adımları atmalı. Reformlar bir an önce tamamlanmalıdır. Türkiye’nin Kıbrıs dahil çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur” dedi.
Kaplan’ın iftar yemeğine bazı İsveçli politikacılar da olmak üzere 60’a yakın davetli katıldı.
2006 seçimlerinde Çevre Partisi’nden Meclise giren Mehmet Kaplan, seçimlerden sonra her yıl iftar yemeği verdiğini belirterek, şunları söyledi:
“Bu yıl üçüncü iftar yemeğini veriyoruz. Aslında öyle düşünmemiştim ama geleneksel hale geldi. Benim Müslüman olduğumu ve oruç tuttuğumu bilen milletvekilleri ‘Ne zaman yemek vereceksin?’ diye soruyorlar. Yani onlar arasında da böyle bir beklenti oluştu. Ramazan ayının birlik ve beraberliğini paylaşalım istiyorum. İsveçli Milletvekilleri de 400 bin Müslümanın yaşadığı bu ülkede, Müslüman nüfusun kültürünü, dinini tanımış oluyor.”
|
25.09.2008
|
|
|
Türkiye -AB KİK Eşbaşkanlığı'na Kudatgobilik seçildi |
TÜRKİYE İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik, Türkiye-AB Karma İstişare Komisyonu (KİK) Eşbaşkanlığı’na seçildi.
TİSK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, 9 Eylülde KİK’e üye kuruluşların başkanları düzeyinde gerçekleştirilen toplantıda, Kudatgobilik’in 1 Ekimden geçerli olmak üzere 2008-2010 dönemi için Türkiye-AB KİK Eşbaşkanlığı’na getirilmesi oy birliğiyle kabul edildi.
|
25.09.2008
|
|
|
Sağlık Bakanlığı 246 diş tabibi alacak |
SAĞLIK Bakanlığı, Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesine tabi sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilmek üzere kurayla 246 diş tabibi alacak.
Resmi Gazetede yayımlanan ilana göre, söz konusu diş tabiplerinden 131’inin ücreti merkezi yönetim bütçesinden, 115’inin ise görev yapacakları kurumların döner sermaye gelirlerinden karşılanacak. Başvurular, 6-10 Ekim günleri arasında yapılacak, atama kuraları 24 Ekim Cuma günü noter tarafından çekilecek.
|
25.09.2008
|
|
|
Bütün dokunulmazlıklar kalkmalı |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, dokunulmazlık denildiği zaman herkesin milletvekili dokunulmazlığı üzerinde tartışma yaptığını belirterek, “Keşke Türkiye dokunulmazlıkların tümünü masaya yatırarak, herkesi, şahsen beni de öteden beri rahatsız eden bu dokunulmazlıklara çare bulabilse. Milletvekillerine de dokunulabilmeli, ama bir memura da, hakime de, bir öğretim üyesine dokunulmalı” dedi.
CumhurbaşkanI Vekili, TBMM Başkanı Köksal Toptan, dokunulmazlık denildiği zaman Türkiye’de herkesin milletvekilliği dokunulmazlığı üzerinde tartışma yaptığını belirterek, ‘’Keşke Türkiye dokunulmazlıkların tümünü masaya yatırarak, herkesi, şahsen beni de öteden beri rahatsız eden bu dokunulmazlıklara çare bulabilse’’ dedi.
Toptan, TGRT Haber’de ‘’Ankara’nın Gündemi’’ adlı programda, gündeme iişkin soruları cevaplandırdı. Milletvekilliği dokunulmazlığı ilgili bir soru üzerine Toptan, şunları söyledi:
‘’Dokunulmazlıklar, milletvekilleri için de incitici oluyor. Bunu yumuşatmak lazım. Dokunulmazlık denildiği zaman Türkiye’de herkes milletvekilliği dokunulmazlığı üzerinde tartışma yapılıyor. Kamuda çalışıp dokunulmazlığı olmayan hiç kimse yok. Belki de sadece odacılarla çaycıları dokunulmazlık dışında tutabilir. Üniversitelerde var. Üniversite mensuplarıyla ilgili soruşturma yapabilmek için YÖK’e kadar giden izin alma mekanizması var. Yargıda daha çok var. İllerde idare kurullarının izni olmadan bir kamu personeli hakkında soruşturma yapma imkanı yoktur. Türkiye’de herkesin dokunulmazlığı var. Aslında keşke Türkiye sadece milletvekilliği dokunulmazlığını odaklanmasa da bu dokunulmazlıkların tümünü masaya yatırarak, herkesi rahatsız eden şahsen beni de öteden beri rahatsız eden bu dokunulmazlıklara çare bulabilse. Olsun dokunulmazlık. Ama kimseye dokunulamazı bizim kaldırmamız lazım. Milletvekillerine de dokunulabilmeli ama bir memura da hakime de bir öğretim üyesine dokunulmalı. Bunun ölçüsünü bizim çok kurmamız lazım. Bunu tartışmaya açmak lazım.’’
Parti kapatma konusunda Venedik Kriterleri’nin Türkiye için iyi bir ölçü olup olmayacağına ilişkin soru üzerine de Toptan, ‘’Parti kapatmak çıkar yol değil. Ama parti kapatmayı da tümden ortadan kalmalı mı, hayır o da değil’’ dedi.
YENİ ANAYASA HERKESİN TALEBİ
MECLİS Başkanı Köksal Toptan, ‘’Türkiye’de anayasa değişikliği yerine yepyeni bir anayasa yapılmalı’’ diyerek, yeni anayasa ihtiyacının herkes tarafından kabul edildiğini söyledi. Toplumun bütün kesimlerinin anayasa değişikliği konusunda uzlaşı içinde olduğunu ifade eden Toptan, ‘’Bunun gereğini yerine getirmek parlamentonun görevidir. Bunun girişimini başlatmak da bu Meclisin Başkanı olarak benim görevimdir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuralımın dayanağı budur’’ şeklinde konuştu. Uzlaşma Komisyonuyla ilgili teklifinin tamamen iyi niyetli olduğunu belirten Toptan, şöyle devam etti: “Siyasi partilerimizin de buna ilgi göstereceğini yürekten diliyorum. Şu ana kadar MHP ve AK Parti’den bizim talebimize bir cevap geldi. İsimleri bildirdiler. Şimdi Parlamentoda grubu bulunan 2 siyasi partiden 1 Ekim’e kadar cevap bekliyoruz. Komisyona bütün partilerden eşit sayıda kişi çağırdık. Bu da bizim siyasi amaç gütmediğimizi, parlamentonun itibarını, işlevini savunmak amacını güttüğümüzün açık kanıtıdır.’’
|
25.09.2008
|
|
|
Meclisin ilk işi tezkere |
1 Ekim’de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasıyla açılacak olan Mecliste, 8 Ekim Çarşamba günü Irak’ın kuzeyine sınırötesi operasyon için hükümete verilen yetkinin, 17 Ekim 2008 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi görüşülecek.
MECLİSİ, yeni yasama yılının açılışının ardından yoğun bir gündem bekliyor. 23. Dönem 3. yasama yılına, 1 Ekim’de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasıyla başlayacak olan Meclis, Ramazan Bayramının ardından yasama çalışmalarına yoğunlaşacak. TBMM Genel Kurulu, yeni yasama yılına denetim konularıyla girecek. Çalışmalarını tamamlayan Türkçe, Tuzla ve Çevre araştırma komisyonlarının raporları, 7 Ekim Salı günü görüşülmeye başlanacak. Genel Kurulda, 8 Ekim Çarşamba günü ise Irak’ın kuzeyine sınır ötesi operasyon için Hükümete verilen yetkinin, 17 Ekim 2008 tarihinden itibaren 1 yıl uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi görüşülecek.
Genel Kurulda uzun süreden beri bekleyen Türkiye ile bazı ülkeler arasında çeşitli konularda işbirliği yapılmasını öngören uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin onaylanmasının uygun bulunduğuna dair 25 yasa tasarısı da ilk hafta içinde ele alınacak. Gruplar arasında 25 tasarının öncelikli olarak görüşülmesi konusunda uzlaşma sağlandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ye iade ettiği Elektronik Haberleşme Kanunu, iade gerekçeleri dikkate alınarak görüşülecek.
Üniversitelerle ilişiği kesilen öğrencilere yeni bir hak tanıyan öğrenci affı, mayınların Temizlenmesi, otoyolların özelleştirilmesi, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) talebi doğrultusunda seçim işleriyle ilgili alımların Kamu İhale Kanunu kapsamında çıkarılmasını öngören yasal düzenlemelerin de Ekim ayı içinde yasalaştırılması planlanıyor. Ayrıca, Ulusal Program içinde yer alan bazı konularla ilgili yasal düzenlemelerin de 2009 yılı bütçesi öncesinde Meclis’ten geçirilmesi öngörülüyor.
|
25.09.2008
|
|
|
ŞANLIURFA’DA BEDİÜZZAMAN MEVLİDİ |
ŞanlIurfa’da başta Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (a.s.m) ve bütün peygamberler olmak üzere vefatının 48.yılı münasebetiyle Bediüzzaman Said Nursi ve manevi şehitlerimizin ruhlarına bağışlanmak üzere Ramazanın 25. gecesine rastlayan Perşembe akşamı yatsı namazından sonra Şanlıurfa Dergah Camii’nde Mevlid-i Şerif ve Hatim okunacak.
Risale-i Nur adını verdiği 130 parçadan meydana gelen Kur’an tefsirlerinin müellifi, mütefekkir ve büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursi, Hicri 25 Ramazan 1379 (23 Mart 1960) yılında Şanlıurfa’da misafir bulunduğu İpek Palas Oteli’nin 27 no’lu odasında 48 yıl önce Cenab-ı Hak’kın rahmetine kavuşmuştu. Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatından bugüne kadar her yıl düzenlenen Mevlid-i Şerif, Ramazan’ın 25. gecesine rastlayan Perşembe günü yatsı namazından sonra Hz. İbrahim (A.S)’ın doğduğu makam ve Bediüzzaman Hazretleri’nin ilk defnedildiği yer olan Dergâh Camii’nde okunacak. Yurdun ve dünyanın dört bir yanından sevenlerinin ve okurlarının da katılacağı Mevlid-i Şerife katılımın bir hayli fazla olması bekleniyor.
|
25.09.2008
|
|
|
Vatandaş valiye bağırabilmeli |
Ardahan Valisi Selim Cebiroğlu, ilde sorunları olan vatandaşların kendisiyle 24 saat irtibat kurması gerektiğini belirterek, “Derdini valiye söylesin. Gerekirse derdini söylerken de bağırıp çağırmalı ki, ‘Ben gittim, valiye derdimi anlattım, biraz da bağırdım çağırdım’ diyebilsin. İnsan bunu görürse mutlu olur, haz duyar” diye konuştu.
Ardahan Valisi Selim Cebiroğlu, ilde sorunları olan vatandaşların kendisiyle 24 saat irtibat kurması gerektiğini belirterek, “Gerekirse derdini söylerken de bağırıp çağırmalı ki, ben gittim valiye derdimi anlattım, biraz da bağırdım çağırdım diyebilsin. İnsan bunu görürse mutlu olur, haz duyar” dedi. Vali Selim Cebiroğlu, sivil toplum kuruluş temsilcileri, siyasi parti başkanları ve Ardahan basınına öğretmenevinde iftar yemeği verdi. Yemeğin ardından kısa bir konuşma yapan Vali Cebiroğlu, özelikle vatandaşların dertlerini kendisine iletmesini istedi. Vatandaşların, “validir kaymakamdır ulaşamayız” düşüncesinde olmaması gerektiğinin altını çizen Cebiroğlu, şunları söyledi: “Onlar artık eskide kaldı. Biz hangi düşüncede olursak olalım birlikte oturup sorunlara çözüm üretmeliyiz. Vatandaşların sorunlarına eğilip halletmeliyiz. 24 saat telefonlarımız açık. İsteyen istediği saatte irtibata geçebilir. Sorunlarını bana iletebilir. Eğer vatandaş sorunlarını oturup kahve köşelerinde değil de benimle paylaşırsa çözüm yoluna daha hızlı gidileceğine inanıyorum. O vatandaş bana ulaştığı takdirde en azından işi olmasa bile mutlu olacağını, deşarj olacağını, ‘efendim gittim geldim derdimi anlattım, biraz da bağırdım çağırdım valiye’ diyebileceğini görürse insan mutlu olacak. Bizim çalışma yöntemimizde halk yöneten ekiple en küçükten en büyüğüne kadar kol kola olmalıdır. Sorunlara birlikte çok hızlı ulaşıp çözebilmelidir. Bunun için sizin sorununuz olduğu zaman hemen bize iletmelisiniz.” dedi.
|
25.09.2008
|
|
|
Herşeyi konuşabilen,herşeyin üstesinden gelebilir |
Almanya’nIn Ankara Büyükelçiliği Sözcüsü Klemens Semtner ve eşi Behforus Semtner-Bahadori’nin onuruna, Ankara’dan ayrılacak olmaları nedeniyle veda resepsiyonu verildi.
Büyükelçilik Maslahatgüzarı Peter Prügel’in ev sahipliğindeki resepsiyona, çok sayıda basın mensubu ve davetli katıldı. Büyükelçilikte düzenlenen resepsiyonda konuşan Sözcü Semtner, Ankara’dan normal görev süresinin dolmasından erken ayrıldığını belirterek, Berlin’e döneceğini ve Orta Doğu, özellikle de Irak konusuyla ilgilenen bir birimde çalışacağını kaydetti. Güzel bir şehri ve arkadaşlıkları geride bırakarak Ankara’dan ayrıldığını söyleyen Semtner, Türk medyasıyla ilgili görüşlerini de ifade etti. Semtner şöyle konuştu: “Türk medyası oldukça zorlu ve rekabetçi. Medya, siyasi görüşlerin bir araya geldiği ancak savaş meydanına dönüşmemesi gereken bir ortamdır, bu sadece bu toplum için değil, tüm toplumlar için önemlidir. Bunu burada, gazetecilikle uğraşan insanlar unutmamalı.” Fransa’nın asker imparatoru Napolyon Bonaparte’nin bir sözünü hatırlatarak konuşmasına son veren Klemens Semtner, “Napolyon, ‘Her şeyi konuşabilen insanlar, her şeyin üstesinden gelebilir’ demiştir. Bu, Türkiye için de çok doğrudur” ifadesini kullandı.
|
25.09.2008
|
|
|
Menderes’in köyüne“Demokrasi Müzesi” talebi |
ESKİ Başbakanlardan Adnan Menderes’in Aydın’ın Çakırbeyli köyündeki çiftlik evinin ‘’Demokrasi Müzesi’’ haline getirilmesi isteniyor.
Çakırbeyli Köyü Muhtarı Mehmet Demir, yaptığı açıklamada, köyde Menderes’e ait 3 bin dönümlük bir çiftlik bulunduğunu ve çiftlikte de eski Başbakanın yaşadığı 59 yıllık konağın yer aldığını bildirdi. Çakırbeyli’ye Türkiye’nin her yerinden ziyaretçi geldiğini, Menderes’in konağını gezdiklerini anlatan Demir, köylülerin konağın müzeye dönüştürülmesi için taleplerinin bulunduğunu kaydetti. Muhtar Demir, konağın ‘’Demokrasi Müzesi’’ olması durumunda Çakırbeyli’nin ününün daha da artacağını, ziyaretçi sayısının katlanacağına inandıklarını dile getirdi. Menderes sevgisinin köyde hala çok büyük olduğunu ifade eden Demir, şöyle konuştu: ‘’Çakırbeyli deyince eski Başkanlardan Adnan Menderes’in ismi akla gelir. Türkiye’nin her yerinden ziyaretçi geliyor, gelenler de bizi buluyor. Ama çiftlikte gezilecek yer yok, çünkü çiftlik evi kapalı, gelenler dışarıdan bakıyor, bahçeyi dolaşıyor. Biz buranın müze olmasını istiyoruz. Çiftlik şimdi Adnan Menderes’in oğlu, Aydın Menderes’e ait.’’ Eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’a da çiftliğin müze yapılması teklifini götürdüklerini belirten Demir, Aydın Menderes’in de öneriye sıcak baktığını, ancak seçimlerden sonra bu konuda bir gelişmenin olmadığını kaydetti.
|
25.09.2008
|
|
|
Avcı: Rum tarafı samimî değil |
KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, AB’nin gücünü arkasına alarak müzakere sürecini uzatma ve takvimlendirmeme girişimlerinde bulunan Kıbrıs Rum yönetiminin çözüm konusunda ‘’samimi olmadığını’’ söyledi.
KKTC Dışişleri Bakanı Avcı, 63. BM Genel Kurul çalışmaları ve İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) yıllık eşgüdüm toplantısına katılmak amacıyla bulunduğu New York’ta, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile görüştü. KKTC Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Gül ve Babacan ile Kıbrıs konusundaki son durum hakkında fikir alışverişinde bulunan Avcı, New York temasları sırasında Türk gazetecilerin Kıbrıs sorunuyla ilgili sorularını da cevapladı. Avcı, açıklamasında, ‘’Rumların AB’nin gücünü de arkalarına alarak taktiksel olarak süreci uzatma ve takvimlendirmeme girişimleri olduğunu’’ kayderenek, ‘’Müzakereleri takvime bağlama düşünceleri yok. Rum yönetimi adada eşit olarak bir çözüme hazır ise izolasyon ve ambargoların kalkması yönünde adım atmalıdır. Burada bir samimiyetsizlik vardır. Bu kabul edilebilir bir düşünce değildir. Uluslararası camianın bu samimiyetsizliği sorgulaması gerekmektedir’’ dedi.
|
25.09.2008
|
|
|
Zorunlu eğitimde 9 yıl hazırlığı |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığı (MEB), 2009-2010 yılından itibaren, okul öncesinde pilot olarak ‘’zorunlu eğitime’’ geçmeyi planlıyor.
MEB, okul öncesi alanda okullaşma oranları en yüksek 30 il belirleyerek, bu çerçevede hazırlık çalışması yapmaları talimatı verdi. MEB Okulöncesi Eğitim Genel Müdürü Remzi İnanlı, okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarını yükseltmeyi hedeflediklerini belirtti. Bu çerçevede yapılan çalışmaları anlatan İnanlı, geçen yılın verilerine göre yüzde 30 düzeyinde olan okullaşma oranının bu yıl gerçekleşen kayıtlarla yüzde 35’e yükselmesini beklediklerini kaydetti. Okullaşma oranını 2013 yılında yüzde 50’ye çıkarmayı amaçladıklarını ifade eden İnanlı, okul öncesi eğitim çağı olarak kabul edilen 36-72 ay arasında her bir yaş grubunda 1 milyon 100 biner çocuk bulunduğunu belirtti. Okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi amacıyla çalışma başlattıklarını bildiren İnanlı, okullaşma oranları en yüksek olan 30 il belirleyerek bu illere birer yazı gönderildiğini ifade etti. İnanlı, yazıda illerden 60-72 ay (ilköğretime başlama yaşından önceki yaş olan 6 yaş) yaş grubu çocukları için okul öncesi eğitiminin zorunlu tutulmasına yönelik hazırlık çalışması yapmalarının istendiğini söyledi.
İnanlı bu illerden okul, öğretmen ve çocuk sayılarının, bu alandaki ihtiyaçlarının belirlenmesine yönelik çalışma yürütmelerinin istendiğini ifade ederek, gelen sonuçlara göre durum değerlendirmesi yapılacağını anlattı. Bu değerlendirme sonucuna göre uygun görülen illerde ‘’okul öncesinde zorunlu eğitime geçilmesi’’ için pilot uygulama başlatılacağını bildiren İnanlı, uygulamaya 2009-2010 yılında geçmeyi hedeflediklerini dile getirdi. İnanlı, Türkiye genelinde zorunlu eğitime geçilmesi durumunda 20 bin öğretmene ihtiyaç duyulacağını sözlerine ekledi. Okul öncesinde sadece 6 yaş grubunda zorunlu eğitime geçilmesi durumunda, okul öncesi ve ilköğretimle birlikte zorunlu eğitim süresi toplam 9 yıla çıkmış olacak.
|
25.09.2008
|
|
|
|