Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in “din kurallarının yorumlanabileceği” şeklindeki açıklamasını değerlendiren Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, “Devletin yasama organlarının, diğer organlarının bir konuyu farklı görmesi din kurallarının da ona ayak uydurması anlamına gelmez. Biri o konuda herhangi bir yorum yaptı diye diğerinin ona göre kendini uyarlaması gerekmez” dedi.
Dİyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, devletin yasama organlarının, diğer organlarının bir konuyu farklı görmesi din kurallarının da ona ayak uydurması anlamına gelemeyeceğini belirtti.
Bardakoğlu, önceki gün Diyanet İşleri Başkanlığı binasında basın mensuplarına verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, Başkanlık olarak dinin doğru bilgisini kaynaklara dayanarak vermeye çalıştıklarını, açık ve şeffaf hizmet anlayışı benimsediklerini söyledi. Sosyal açılımlı din hizmetini öne çıkardıklarını vurgulayan Bardakoğlu, bu kapsamda din görevlilerinden sadece ezan okuyup, namaz kıldırmalarını beklemediklerini, sosyal sorumluluk içeren projelerde yer almalarını istediklerini belirtti. Bir gazetecinin ‘’Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in adli yıl açılışında laiklikle ilgili yaptığı konuşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz’’ sorusu üzerine Bardakoğlu, konuşmada doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığını ilgilendiren bir durum olmadığını söyledi. Gerçeker’in ‘’din kurallarının yorumlanabileceği’’ yönünde açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının insanların din kurallarını yorumlamasını önleyen, onun önüne set çeken ve ‘’din yorumlanacaksa bunu sadece ben yorumlayabilirim’’ şeklinde tekel oluşturan bir kurum olmadığını ifade etti. Tüm vatandaşların dinlerini yorumlama ve inşa etme hakkı olduğuna işaret eden Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’İnsanların dindarlıklarını ve dinlerini anlamaları üzerine tekel ve baskı kuracak, onları belli kalıplara zorlayacak değiliz. Her insan kendi dinini kendi Müslümanlığını veya kendi dini hayatını dilediği gibi düzenleme inşa etme, Kur’ân âyetlerini, din kurallarını istediği gibi anlama ve algılama hakkına sahiptir. Biz ona saygı duyarız, ama bize sordukları vakit biz de nasıl anladığımızı ve bunların nasıl yorumlanması gerektiğini insanlarla paylaşırız. Kaldı ki laiklik Diyanet İşleri Başkanlığı da dahil bu toplumun ortak paydalarından birisidir. Diyanet, laiklikle sorunu olmayan kurumların belki de başında gelir. Biz laikliği din özgürlüğünün güvencesi, devletin dinlere eşit mesafede durması olarak görmekteyiz. Bizim özgürlükten şikâyetimiz olmaz.’’ Özgürlüklerin gelişmesinin barışın, hoşgörünün, insan sevgisinin gelişmesi ve insanların birbirlerine daha çok saygı göstermesini sağlayacağını belirten Bardakoğlu, ‘’Özgüveni olan insan özgürlükten korkmaz kaldı ki bu coğrafyada laiklik sadece Cumhuriyet ile başlamış bir kavram ve anlayış değildir ta Osmanlı’ya kadar uzanan tarihi derin bir geçmişi vardır. Bizim toplulumuzda artık kavram, ilke ve prensip olarak tartışılan değil üzerinde mutabakat sağlanan bir prensip, ilke ve tavır olmuştur’’ diye konuştu.
İNSANLAR KENDİ SINIRLARINDA KALSINLAR
Laİklİğİn din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olduğunu dile getiren Bardakoğlu, şunları kaydetti: ‘’Devletin yasama organlarının, diğer organlarının bir konuyu farklı görmesi din kurallarının da ona ayak uydurması anlamına gelmez. İkisi ayrı mecrada yürür. Biri o konuda herhangi bir yorum yaptı diye diğerinin ona göre kendini uyarlaması yerine, herkesin kendi işini kendi alanında yapması ve kimsenin kimseye karışmaması her halde doğrusudur. Bu bakımdan ne din adamları ve din konusunda konuşanlar, devlet işlerini kendi fikirleri doğrultusunda uygulanmasını beklesin, ne de devlet ricali kendi uygulamalarının kendi düşüncelerinin yorumlarının din kuralları açısında da uygun olduğunu belirten ifadeleri talep etsin. Yani herkes kendi işini yaparsa çatışmalar olmaz. Yeter ki insanlar kendi sınırlarında kalsınlar. Madem laiklik de bir sınır çiziyor ki Diyanet İşleri Başkanlığının da görevi İslam dininin inanç, ibadet, ahlak prensipleri konusunda toplumu aydınlatmaktır. Diyanet, dinin ana kaynaklarının doğru bilgisini topluma verir. Devletin diğer organları da yasama, yürütme ve yargı organları da kendi alanlarında rasyonel şekilde uygulamalarını icraatlarını yaparlar ve herkes yoluna devam eder.’’
|