2010 Dünya Kupası grup eleme maçları nedeniyle tam hızlanmak üzere olan Süper Lige ara verildi. İyiki de ara verildi.
Bakıyorum, hep bir ağızdan, "Beşiktaş'ta bir şey yok, Trabzonspor Beşiktaş'ı havada, karada yener" sözleri duyuyorum. Trabzonspor, Beşiktaş'ı yenebilir. Hele Avni Aker'de yenmesi çok doğal. İyi bir kadronuz olmasa da Trabzon'daki her maça Trabzonspor galibiyet için çıkar. Bu maçta öyle olacak ama. Haftalar önceden oyuncuları, hocayı baskı altına almanın ne anlamı var? Bundan ulusal basının da katkısı var. Fırtına, kasırga gibi ifadelerle sezon öncesinde havası abartılan takımın sonu kötü olmaz.
Başkan Sadri Şener de bu yönde açıklamalarda bulundu. Başkan olarak başka takımları medya önünde değerlendirmeyebilirdi. Ama başkandır, düşüncelerini söylemiştir. Burada bütün iş Ersun Yanal'a düşüyor. Taa en başından beri kendisini bu köşeden destekliyorum. Desteklemeye de devam edeceğim. Çünkü Ersun Yanal, Trabzonspor için en ideal hocadır. Beşiktaş maçını oyuncular değil Yanal kazanacaktır. Maç öncesiyle, maç sırasındaki hamleleriyle bu maç Yanal'ın maçı.
Maç öncesi maç kadar önemli. Neden? Bir kere oyuncuları ayakları yere sağlam basar hale getirmeli. Yani siz Beşiktaş'la oynuyorsunuz. Holosko, Nobre yakaladı mı atar. Aklınız Ankaragücü maçına gitmesin. Beşiktaş maçı, Trabzonspor'un bu seneki en ciddi maçı. Yani Beşiktaş en ciddi rakibi. Bu rakibe karşı hangi oyuncular ve sistemle oynayacak, bu da önemli. Isaac ne olacak? Sanırım Ersun Yanal, Ankaragücü kadrosunu bozmayacak ama kadroda bir iki revizyona gitmek zorunda. Sağ bekte Tayfun'la başlamak gibi mesela.
Bütün bunları hesap ederken, Beşiktaş'ta Nobre, Delgado, Holosko, Cisse, Serdar Özkan gibi vasatın üzerinde oyuncuların olduğu unutulmamalı. Bu oyuncuların başına oyuncu vermek yerine Yanal, kontrollü hücumu düşünmeli. Tabii hoca bunların farkındadır. Ama tedbiri de elden bırakmamalı. Beşiktaş maçını camianın çok büyütmesine de gerek yok kanımca. Daha sezon başı, olası bir kayıp normal karşılanmalı. Telafisi var.
|