2008-2009 Türkcell Süper Ligi 23-24 Ağustosta başlıyor. Tabiî olarak tüm takım yöneticileri ve futbolcular birbirlerine başarı dileyip centilmen bir sezon olması için dua edecekler.
Hatta bazı takımlar adak bile adayacaklar, ama maalesef her zaman işler yolunda gitmiyor. Zaten bu kendisini 1-2 haftada belli ediyor. Bazı yöneticilerin yanlış tutumları ve abartılı demeçleri olayların çıkması için yetiyor. Bu yöneticiler Türkiye’deki taraftar kitlesinden habersiz, onları galeyana getirip köşelerine çekilerek sorumluluklarından kurtulduklarını zannediyorlar. Ancak kendilerini aldatıyorlar. Sonrasında sahaları kapanıyor ya da para cezası alıyorlar. Tribün de öldürülen insanlardan da aslında biraz da onlar sorumlu. O yüzden sadece başarı dilemekle olmuyor. Bunu davranış haline yerleştirmekle ancak verimlik elde edilebilir.
Sadece yöneticiler değil, taraftarda suçlu. Takım bir maçta yenildiğinde hemen sokağa çıkıp, takım ve yönetim aleyhinde slogan atıyorlar. Hepsi mutlak galibiyete kendileri şartlandırmışlar. Sanki futbolda yenilmek diye bir şey yok. Evet bazen takım iyi oynamayabilir. Takdir hakkını kullanıp slogan atabilirsin, ama takımın güzel oynadığı maçta kaybetmesini de içine sindireceksin.
Hakemler saha içerisinde hata yapabilirler. Zaten hakemlerden yüzde yüz doğru karar vermesini beklersek, büyük bir yanılgıya düşeriz. Ama bu hatalar maçı sonucuna etki etmemelidir. Azami dikkat gösterilmeli, doğru kararlar vermelidir. Kararları verirken zan altında kalmamalı. Deneyimli hakemlerin yetişmemesi ve bizi Avrupa da temsil edecek hakemlerimizin azlığı bu doğru kararları veremeyişlerinden kaynaklanıyor.
Bu yıl Türk takımları birbirinden güzel oynayan oyuncular aldılar Fenerbahçe; Güiza, Emre, Galatasaray; Meira ve Kewell. Beşiktaş; Zapotony, Sivok Trabzon; Gökhan Ünal, Song. Dört büyük dışında Anadolu kulüplerinde iyi transferler yaptılar, ama ben bu yıl bir Anadolu takımının şampiyon olmasını arzu ediyorum. Her ne kadar uzak bir ihtimal olsa da...
Olaysız kazasız bir yıl olması dileğiyle.
|