"Gerçekten" haber verir 20 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

 

Kullanılıp atılanlar

Pakistan lideri General Müşerref.

Müşerref Arapça bir kelimedir.

Anlamı da: Onurlu ya da onurlandırılmış.

Adamcağız neredeyse 20 yılını ABD hizmetinde geçirmiş ama ABD şimdi ondan vazgeçiyor. Daha önce başkalarından vazgeçtiği gibi.

Pakistan 61 yıl önce bağımsızlığını ilan etti. Bu süre içinde ABD emrindeki askerler 31, siviller ise 30 yıl ülkeyi yönetti.

Pakistan ve Müşerref’in sonu başkalarının hizmetinde olanlara ders olsun.

Örneğin Gürcistan lideri.

Saakaşvili...

Adamcağız ABD ve yandaşlarının gazına gelerek tanklarını ve uçaklarını kendi halkı Osetler üzerine sürdü.

Abhazya’da, Acarya’da ve Güney Osetya’da kendi vatandaşları ile zor problemler yaşayan Saakaşvili kahraman olmak istiyordu.

Hem de başkaları adına ve Rusya’ya karşı... Ama ne gariptir ki aynı Saakaşvili 4 milyon nüfuslu ülkesinin bir milyonu aşkın insanın Rusya’da çalışarak ekmek parası kazandığını unutmuşa benziyordu. Ayrıca Gürcistan tüm ihraç mallarını Rusya’ya satmaktadır.

Anlaşılan Saakaşvili hem bunları unutmuş hem de tarihten ders almayı.

Üstelik Pakistan Gürcistan’dan hiç de uzak değil.

Aralarında Ahmedinecad’ın İran’ı var.

General Müşerref’ten vazgeçen bir ABD’nin kendisinden hiç düşünmeden vazgeçebileceğini hiç düşünmemiş.

(...)

Bir taraftan ABD, bir taraftan NATO.

Bir de İsrail...

Her yıl Saakaşvili’ye 200 milyon dolarlık silah satıyor.

İsrailli subaylar, istihbaratçılar ve ajanlar Gürcistan’da cirit atıyor.

Rusya’ya karşı saldırıya geçtiğinde İsrail 100 önemli adamını özel bir uçak ile Tiflis’ten kaçırdı. Bunların başında General Gal Hersh Adam 2006 Lübnan savaşında başarsız kalınca İsrail ordusundan istifa ederek Gürcistan askerlerini eğitmeye gitmiş.

Sonuç ortada.

Özetle ABD, NATO ve İsrail ve tabii Soros hep birlikte Saakaşvili’yi kullandı.

Demek ki kendisi de kullanılmaya müsait.

(...)

Müşerref ile Saakaşvili yalnızca kendi ülkelerinin coğrafyasını değil ABD, İsrail ve Batı adına tüm coğrafyamızı darmadağın etmeye soyunuyor.

Sonra da kendileri çırılçıplak ortada kalıyor.

Onları kullananlar onları sırtüstü bırakarak durumlarından haz alıyor.

Müşerref; Türkiye, Suudi Arabistan ya da Dubai’de sığınacak yer bulabilirken bakalım Saakaşvili nerelere kaçacak?

Akşam, 19.8.2008

Hüsnü Mahalli

20.08.2008


 

Gürcistan ve İsrail

Rusya’nın Gürcistan’a saldırısından pek çok ülke etkilendi. Bunlardan birisi de İsrail elbette...

İsrail, Gürcistan ile çeşitli alanlarda yakın ve iyi ilişkilere sahip; özellikle de savunma ve güvenlik alanlarında. Esasen bu alanlardaki ilişkiler 2000 yılından bu yana mesafe kaydediyordu; ancak bu ilişkilerin dönüm noktası da Gürcü lider Saakaşvili’nin 2004 yılı Temmuz’un son günlerinde İsrail’e yaptığı 3 günlük resmi ziyaretti ve biz buna, o zaman yazdığımız iki yazıyla işaret etmiştik.

İşte bu ziyaretten sonra söz konusu alanlardaki ilişkiler ivme ve kapsam kazanmış, bu çerçevede İsrail, Gürcistan’a çeşitli askerî donanım ve silah satmaya başlamış, son olaylara kadar da bu durum çok iyi bir şekilde devam etmişti.

Ancak, Rusya’nın saldırısından sonra durum değişmiş bulunuyor; zira İsrail, Rusya’yı daha fazla kızdırmamak için Gürcistan’a yaptığı askerî donanım ve silah satışlarını askıya almış bulunuyor. Bunu haber veren İsrail gazetesi Haaretz, bu konuda adını vermediği bir yetkilinin “İsrail bugünlerde çok dikkatli ve hassas olmalıdır. Ruslar, İran ve Suriye’ye çok silah satıyorlar. Bu yüzden Ruslara bu ülkelere daha gelişmiş silahlar satmalarına yol açacak mazereti sunmamak lazım.” şeklindeki sözlerine de yer vermişti.

İsrail’in Gürcistan’a sattığı silah ve donanımın cinsi, miktarı ve tutarı devlet sırrı olmakla birlikte bazı kaynaklar İsrail’in bu satışlardan yılda 200 milyon dolar kazandığını, satılan donanım ve silahlar arasında roketlerin, gece görüş sistemlerinin, hassas elektronik sistemlerin ve DRONE denen insansız uçakların bulunduğunu söylüyorlar. Esasen İsrail’in Gürcistan’a DRONE sattığı çoktandır söyleniyordu ve bu iki ay kadar önce Abhaz güçlerin Elbit şirketinin imalatı olan gelişmiş bir DRONE’u düşürmeleriyle gerçeklik de kazandı.

İsrail, bu ve başka donanım ve silahlara ilaveten bir süredir Gürcü özel kuvvetlerine de eğitim veriyordu. Ancak eğitim, özel İsrail güvenlik şirketlerince veriliyordu. Bunlar da emekli General Yisrael Ziv’in Global CST ve yine emekli General Gal Hirsch’in Defense Shield adlı şirketleriydi. Ziv, İsrail ordusu Operasyonlar Dairesi başkanı; Gal de iki yıl önceki Lübnan Savaşı sırasında görev yapan Galilee Tugayı komutanıydı.

İsrail medyası, bu iki generalin şirketlerinde danışman olarak çalışan emekli İsrailli subayların Gürcü özel kuvvetlerine tabur seviyesinde piyade ve keşif eğitimleri verdiklerini yazıyor. Haberlere göre bu eğitmenler, olayların patlak vermesi ihtimalinin güçlenmesi üzerine eğitimlere son verip ülkelerine dönmüşler.

Yine bazı haberlere göre, bazı Gürcü Yahudiler Gürcistan’ı terk edip İsrail’e gelmişler. Saakaşvili bu yöndeki sorulara da hezimeti ortaya çıkmadan önce şöyle cevap vermişti: “...Hükümette iki İsrailli bakanımız var; birisi savaşla (Savunma Bakanı David Kezeraşvili), diğeri müzakerelerle (toprak bütünlüğünü sağlamakla görevli Devlet Bakanı Temur Yakobaşvili) uğraşıyor. İsrail’in buradaki rolü işte bu. Hem savaş ve hem de barış İsrailli Yahudilerin elinde.”

Gürcü liderin bu sözleriyle adını verdiği Yakobaşvili, gerçekte İsrail vatandaşı değil; ancak akıcı İbranice biliyor ve İsrail’in silah ve donanım satışlarını askıya almasına büyük tepki göstermiş bulunuyor ve şöyle diyor: “...İsrail bunu Rusya’nın isteği üzerine yaptı. Bu utanç vericidir. Karşılığında ne aldı, bilmiyorum. Ancak Hizbullah’ın daha çok Rus silahı almasına şahit olacaktır. İsrail buradaki çıkarlarını korumalıdır. Birçok İsrailli işadamı Gürcistan’a yatırım yaptı. İsrail, vatandaşlarının yatırımlarını korumalıdır.”

Kafkaslar’a çok uzak İsrail, Rusya’nın saldırısından anlattığım şekilde etkilenmiş bulunuyor. Bu da beklenmeyen gelişmelerden birisiydi elbette. Gürcistan-İsrail ilişkileri bundan sonra nasıl seyreder, söylemesi zor; ancak İsrail’in Gürcistan’a silah satmadan önce iki defa düşüneceği şimdiden belli. Bu da şüphesiz Rusya’nın gücünden dolayı...

Zaman, 19.8.2008

Fikret Ertan

20.08.2008


 

Aczmendi ‘devlet memuru’ çıktı!

Yazar Zihni Çakır gündemi sarsacak iddialarda bulundu ama…

Gündem bir tuhaf bugünlerde. Neyin ilgi uyandıracağı pek belli olmuyor.

Çakır’ın ‘Aczmendileri asker kışlada eğitti’ iddiası tartışılmadan gündemden düştü bile. Oysa yalnız tartışılmaya değil, araştırılmaya ve ortaya çıkarılmaya muhtaç bir konu bu.

Kaldığı F tipi cezaevinden sesini duyurmaya çalışan Çakır, 28 Şubat sürecinin aktörlerinden Aczmendi Tarikatı müritlerinin asker tarafından kışlada ve Yalova’da eğitildiklerini ileri sürüyor. Çok çarpıcı başka iddia ve analizleri var yazarın.

Aslında yeni değil. 1996 yılında, Ankara’da, Asayiş Şube Müdürlüğü yapan bir emniyet yetkilisinin ağzından da Aczmendilerle ilgili benzer sözler duymuştum.

O yıl Kocatepe Camii’ni mesken edinen Aczmendiler sık sık gösteri yapıyor ve bu gösteriler polis gözaltıları ile sonuçlanıyordu. Aczmendilerin Ankara’da yaptıkları bu eylemlerde başı çeken mürit(!) ile bir gün Maltepe Pazarı’nda karşılaştık.

O kadar çok gösteride haberci ve eylemci olarak karşı karşıya gelmiştik ki, beni tanımakta hiç güçlük çekmedi. İroni dolu bir gülümsemeyle yanımdan geçerek az ileride bulunan bir tezgahın başında durup, esnafla sohbete koyuldu. Neredeyse her tezgahta duruyor ve esnafla sohbet ediyordu.

Aczmenedilerin nereden geldikleri ve kim oldukları sorusuna yanıt aranan o günlerde eylemlerde başı çeken adamı dışarıda bulmuş ve haber yapma fırsatı yakalamıştım. Hemen haber merkezini arayarak bir kamera istedim.

Kısa süre içinde bir kameraman gönderildi ama kuş birkaç dakika evvel uçmuştu. Kameramı bu kez Aczmendinin sohbet ettiği esnafa çevirdim. Bu adam kimdir, nerede oturur, ne iş yapar?..

Kimse konuşmazlık etmedi. İsmini, nerede oturduğunu hatta ne iş yaptığını… Hepsini öğrendim. Aczmendinin pazarda dükkanları vardı. Maltepe’de tanınan bir adamdı. Etlik’te oturuyordu. Bunların yanında ilginç bir bilgi daha edindim.

Cep telefonu satan bir esnaf, onun ‘devlet memuru’ olduğundan bahsetti.

‘Devlet memuru olduğundan size açıklama yapamaz’ deyince, pazarda bir kahkaha koptu.

Acaba adam istihbaratçı mıydı? Bu soruya Maltepe Pazarı’nda değil ama emniyette cevap buldum.

Şimdilerde büyük bir ilin valisi olan o günün Asayiş Şube Müdürü, Maltepe Pazarı’nda rastlaştığım Aczmendinin ismini verince, onu tanıdıklarını, hakkında bilgi sahibi olduklarını söyledi.

Peki Aczmendilerin başını çeken eylemci gerçekten devlet görevlisi miydi?

‘Olabilir’ dedi emniyet müdürü ve ekledi ‘Ama nerede görevli dersen…’

Müdür bu sözleri, dudağını bükerek ‘bilemem’ tarzında anlam dolu bir bakışla noktaladı.

Çok şaşırmıştım. Öylece kalakaldım. Israr etsem de nerede görevli olduğunu söylemeyecekti. Üstelemeden teşekkür edip, kameraman arkadaşımla müdürün odasından ayrıldık.

Anlaşılan Aczmendilerin başını çeken bir devlet görevlisiydi! Ama nerede ve kimin emrinde görevli sorusuna aradan geçen on iki yılda bir türlü yanıt bulamadım. Ta ki Zihni Çakır bu konuda ortaya önemli bir iddia atana kadar.

Peki, Aczmendiler gerçekten askerin, özel harp dairesinin mi emrindeydiler?

Olabilir!

Aczmendilerin devletin içinden bir grup tarafından yönlendirildiğine dair en ufak bir şüphem yok. Tüm eylemlerini izlemiş, onlarla ilgili üst düzey emniyet yetkililerinden bilgi almış bir haberci olarak…

Ama daha fazlasını araştırmak ve ortaya çıkarmak şimdi artık savcılara düşüyor.

Tabi, bu iddia ile ilgili soruşturma yapabilecek cesur savcılar var ise?...

Bugün, 19.8.2008

Erhan Çelik

20.08.2008


 

28 Şubat sorgulanmalı

Medyada kavga toplumun bir kesimini rahatsız eder ama bir bölümünü de neşelendirir.

Çünkü kapalı kapılar ardında geçen bir sürü olayı bu kavgalar sırasında öğrenme fırsatı bulurlar.

Kavgalar olmasa kimsenin “suya sabuna” dokunacak hali yoktur.

Kavga başlayınca herkes eteğindeki taşları döker.

Şimdi yine bir medya kavgasına tanıklık ediyoruz, iddialar havada uçuşuyor.

Bu aslında yakın geçmişin mal kavgası gibi görünüyor.

Hak, hukuk tartışmasına girmeye gerek yok.

Bu tablonun bize gösterdiği bir gerçek var, 28 Şubat dönemi tam bir talan ve yağma dönemi olmuş.

Bu dönemin sorgulanması gerekir.

Çünkü o dönemde de çeteler türemiş ve çetelerin illa da elinde silah olması gerekmiyor.

Bazen banka, bazen borsa operasyonu yapacak kudreti olması, siyasileri istediği gibi evirip çevirme yeteneğine de sahip olması şart.

28 Şubat Türkiye’nin en kirli ilişkiler ağının doruğa çıktığı bir dönem.

Kimin elinin kimin cebinde olduğunun fark edilmediği bir dönem.

12 Eylül’ü sorgulayamadık belki bir savcı çıkar da 28 Şubat ve o dönemki medya-siyaset-iş alemi üçgeninde derin bir araştırma yapar.

Böylece kimse o kirli ilişkilere girme cesareti gösteremez artık.

Sabah, 19.8.2008

Ergun Babahan

20.08.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır