İNSANIN hayatında sadece bir kere yaşayabildiği en güzel hayat merhalesi desek doğrudur herhalde çocukluk için.
Ve çocuk olmak çok şey demektir aslında: Çocuk olmak yaşını büyülterek söylemektir meselâ, dişlerinin birer ikişer düşmesidir. Başka bir çocukla saniyesinde arkadaş olabilmek, sonraki saniyeyi hesaplamadan içinden geldiğince davranmak demektir. Çocuk olmak, hayat bilgisi ve güzel yazı derslerini öğrenmek, teneffüs aralarında köşe kapmaca ve seksek oynamaktır. Çocuk olmak, annenin tabakla arkandan dolaşmasıdır, sebze veya et yemiyorsun diye sana kızmasıdır. Oyun oynarken sırtına ter bezi konulmasıdır. Çocuk olmak sınırsız resim yapma ve şarkı söyleme özgürlüğüdür, törenlerde şiir okuma heyecanıdır, her sabaha kaygısızca uyanmaktır. Büyüme hayallerinin en çok kurulduğu yıllardır. Velhasıl, çocuk olmak güzeldir.
Tabiî her çocuk farklı farklı yaşıyor çocukluğunu. Bu farklılığın oluşmasında en büyük etkense yaşanılan yer, şehir-kasaba-köy bağlamında. Şehirli bir çocuğun yaşadıklarını köylü bir çocuk; köylü çocuğun yaşadığını da şehirli çocuk yaşayamıyor çoğu zaman.
Şimdilerde bir reklâm var ya hani, deniz “Ne kadar güzelmiş” diyor muhtemelen Doğu illerinden İstanbul’a gelen bir kız. Şehirden köye giden bir başka kız da, buğday tarlasına hayretle bakıyor, “Daha önce hiç tarla görmemiştim, tıpkı deniz gibi.”
Aylık kadın ve aile dergisi Bizim Aile bu ayki kapak dosyasını şehirde çocuk olmaya ayırmış. Çocuk olmak aslında özgürlük demek olsa da, büyük şehirlerde çocuk olmak, çocukluğun kendine has özgürlüğünü kısıtlıyor mu sizce? Şehirde çocuk olmak ne demektir? Bir kaç kısa cevap: Binaların arasında büyümektir; ağaç gördüğünde mutlu olmaktır; arabalardan kollanarak oyun oynamaktır; annenizin ikide bir sizi kontrol etmesi, aklının hep sizde kalmasıdır; yanınızda bir büyük olmadan parka gidememe hadisesidir…
Kapak dosyasında Psikolog Banu Yaşar, “Camın ardındaki hayatlar” adlı çalışmasıyla, şehir hayatının karmaşasında kaybolan çocukları anlatıyor.
Nurefşan Çağlaroğlu, “kâinat şehrinde çocuk olmak”tan bahsediyor.
Eğitimci Hilal Sivri, “Duâ çekirdeği çocuk meyvesinde” çalışmasıyla, çocuğun dinî eğitime olan ihtiyacına vurgu yapıyor.
Bu ay Amerika’dan muhtereme bir misafiri var Bizim Aile’nin. Amerikalı Havva Kurter’le yapılan hoş sohbeti severek okuyacaksınız.
Yine her ay olduğu gibi bu ay da, Dünya Dönüyor, Hayatın İçinden, Kadının Dünyası, Dekorasyon, Şifahane, Enstitü ve daha pek çok sayfayla derginiz Bizim Aile yine sizlerle.
|