|
|
|
YURTTA GAZ FACİASI: 17 ÖLÜ |
PATLAMAYLA BİNA YERLE BİR OLDU Konya’nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde, üç katlı bir öğrenci yurdu gaz sisteminden kaynaklandığı tahmin edilen patlamayla çöktü. Enkaz altından 17 çocuk ölü, 26 kişi yaralı olarak çıkarıldı. Patlamayla birlikte bina tamamen tahrip olurken bir bölümü de çöktü. Devlet Bakanı Çubukçu, İçişleri Bakanı Atalay ve Sağlık Bakanı Akdağ, helikopterle Balcılar’a giderek bilgi aldılar.
KUR’ÂN KURSU DİYANETE BAĞLI DEĞİL
Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, “yurdun Diyanet İşleri Başkanlığı ile hiçbir organik bağlantısının olmadığını” söylerken, Konya Millî Eğitim Müdürlüğü yurt ve burslardan sorumlu Şube Müdürü Sabit Çalık ise, kayıtlara göre, yurdun kendilerinin izniyle açıldığını belirtti.
Öğrenci yurdu çöktü: 16 ölü
KONYA'NIN TAŞKENT İLÇESİNE BAĞLI BALCILAR BELDESİNDE, ÜÇ KATLI BİR ÖĞRENCİ YURDU ÇÖKTÜ. ENKAZ ALTINDA 16 ÇOCUK ÖLÜ, 27 KİŞİ YARALI OLARAK ÇIKARILDI.
KONYA'NIN Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde, bir vakfa ait kız öğrenci yurt binasının bir bölümü gaz sisteminden kaynaklandığı tahmin edilen patlamanın ardından çöktü.
Alınan bilgilere göre, Balcılar beldesinde, Kur’ân kursu kız öğrencilerinin kaldığı yurt binasında, dün sabah 05.00 sularında şiddetli bir patlama meydana geldi. Patlamayla birlikte bina tamamen tahrip olurken bir bölümü de çöktü.
Olayın ardından ilk müdahale vatandaşlar ve jandarma ekiplerince yapılırken, enkaz altından çıkarılan öğrenciler özel araç ve ambulanslarla Hadim ve Konya’daki hastanelere kaldırıldı. Balcılar Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneğine bağlı olduğu belirtilen Özel Boğaziçi Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurt binasında kaç kursiyerin kaldığı konusunda net bir bilgi verilmezken, bu sayının 35 ile 50 arasında olabileceği belirtildi.
16 ÖLÜ, 27 YARALI
Konya Sağlık Müdürü Hasan Küçükkendirci, yurt binasının enkazından şu ana kadar 16 ceset çıkardıklarını, 27 kişiyi de yaralı kurtardıklarını söyledi. Enkaz altından sağ çıkarılan 3 öğrencinin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait helikopterle Konya’ya gönderildiğini bildiren Küçükkendirci, yaralılardan 8’inin Hadim Devlet Hastanesinde diğerlerinin ise Konya’daki hastanelerde tedavi altına alındığını kaydetti.
Küçükkendirci, enkaz altında canlı olabileceği ihtimalinin değerlendirildiğini, özel eğitimli köpeklerle enkazda arama yapıldığını belirterek, olay yerinde 8 ambülansın ve sağlık personelinin hazır bulunduğunu söyledi.
KURTARMA ÇALIŞMALARI
Bu arada, Ankara’dan 3 askerî helikopterle 30 kişilik arama kurtarma ekibi bölgeye geldi. Enkaz alanına ulaşan ekipler, beraberindeki arama kurtarma köpeğiyle birlikte arama kurtarma çalışmalarına başladı. Alanya’dan da arama kurtarma ekibi çalışmalara katılmak üzere beldeye geldi. Yurt binasının çöktüğü haberinin Ankara’ya ulaşmasının ardından Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ, helikopterle Balcılar’a gitti.
Arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği enkaz bölgesinde bulunan Konya Valisi Osman Aydın ile diğer yetkililer de olayın Konya merkeze haber verilmesinden itibaren koordinasyon faaliyetlerini yürüttü. Konya ve Balcılar beldesine yakın ilçelerdeki hastaneler alarm durumuna geçirilirken bölgeye çok sayıda ambülans sevk edildi. Türk Kızılayı da Balcılar’a, psikososyal destek uzmanının da bulunduğu 4 kişilik uzman personel ile kumanya gönderdi.
DİYANETE BAĞLI DEĞİL
Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, Konya Taşkent’teki yurdun çökmesiyle ilgili olarak kendisine ulaşan bilgilerin, ‘’yurdun Diyanet İşleri Başkanlığı ile hiçbir organik bağlantısının olmadığı şeklinde’’ olduğunu söyledi. Konya Müftü Vekili Muhammet Ünal da, çöken kız yurdunun, Diyanet İşleri Başkanlığı veya İl Müftülüğüyle hiçbir ilgisinin olmadığını bildirdi.
Yurt binasının İl Müftülüğüne bağlı olmadığını bildiren Ünal, bu tip yurtların Kur’ân-ı Kerim kursu olarak değil öğrenci yurt ve pansiyonları olarak faaliyet gösterdiğini kaydetti. Ünal, ‘’Konya Taşkent’teki yurdun, Diyanet İşleri Başkanlığı veya İl Müftülüğüyle hiçbir ilgisi yoktur. Bize bağlı olan yerler müfettişlerimiz tarafından denetlendikten sonra bizim onayımızla açılır. Bu yurdun bizle alâkası yok’’ dedi.
2000 YILINDAN BU YANA FAALİYETTE
Konya Millî Eğitim Müdürlüğü yurt ve burslardan sorumlu Şube Müdürü Sabit Çalık ise kendilerindeki kayıtlara göre, yurdun kendilerinin izniyle açıldığını belirtti.
Özel bir derneğe bağlı olan yurdun 2000 yılında hizmete açıldığını ifade eden Çalık, şunları kaydetti: ‘’Bir dernek tarafından işletilen bu özel yurt 34 öğrenci kapasiteli olarak 2000 yılında bizden izin aldıktan sonra faaliyete geçmiş. Yurdun teknik donanımlarıyla ilgiyi belgeler dosyamızda mevcut. Gerekirse onlar incelenecek. Ancak biz teknik donanımlarıyla ilgili bir denetim yapmıyoruz. Biz yurdun işleyişiyle ilgili periyodik denetimler yaparız. En son 29 Mayıs 2008 tarihinde işleyişiyle ilgili Kaymakamlık nezdinde denetlenmiş. Bu denetimler 2 yılda bir yapılır.’’
ENKAZDAN KURTARILAN MERVE AVCI ANLATIYOR: Hoca, "Mutfakta gaz hortumu
çıkmış" dedi
KONYA’NIN Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde çöken kız yurdu binasından kurtarılan bir öğrenci, patlamadan önce hocalarından birinin ‘’mutfakta gaz hortumu çıkmış’’ dediğini duyduğunu söyledi.
Balcılar beldesinde çöken yurt binasından kurtarılan ilk öğrencilerden biri olan 13 yaşındaki Merve Avcı, bu sabaha karşı yaşanan olayı şöyle anlattı: ‘’Sabah saatlerinde namaza kalktık. Ben abdest almaya aşağı indim. Zemin kattan kuvvetli bir hışırtı geliyordu. Yurttaki iki hocamızla birlikte mutfağa girdik. Hocalarımızdan biri, ‘mutfakta gaz hortumu çıkmış’ dedi. Ben mutfağın kapısında duruyordum. Hocalarımız ‘kapıyı kapat’ dediler. Ben de ikinci kata çıktım. Binada panik yoktu, hatta öğrenciler yataklarındaydı.
Ben yukarı çıktıktan 5 dakika sonra aşağıdan yatakhanelere gaz kokusu gelmeye başladı ve hemen ardından çok şiddetli bir patlama meydana geldi. 5 arkadaşımla birlikte patlamadan sonra binanın ayakta kalan kısmındaydık. Zemin kattan yukarı doğru çıkan alevleri çok yakınımızda hissettik. Kapıyı açtığımızda binanın yarısının yıkıldığını ve sadece bizim bulunduğumuz bölümün ayakta kaldığını gördük. Üzerime iki tahta parçası devrilmişti. Bağırarak yardım istedim. Yardıma gelenler beni kurtardı. Önemli bir sağlık sorunum olmadığı için hastaneye götürülmedim.’’
|
/ Konya
02.08.2008
|
|
|
Kurtarma ekipleri çalışıyor |
Ankara ve Antalya'dan kurtarma ekiplerinin geldiği Balcılar’a Türk Kızılayı da psikososyol destek uzmanının da bulunduğu 4 kişilik uzman personel ile kumanya gönderdi.
Gaz sisteminin hortumu çıkmış
nkazdan kurtarılan öğrenci Merve Avcı, patlamadan önce hocalarından birinin “Mutfakta gaz hortumu çıkmış. Kapıyı kapa, yukarı çık’’ dediğini söyledi. 5 dakika sonra patlama olmuş.
Adana'da 100 hektarlık orman alanı yandı
Adana'nın İmamoğlu ilçesi Uluçınar köyü mevkiinde çıkan yangında 100 hektarlık orman alanı yandı. Ölen veya yaralanın olmadığı yangın dün sabah kontrol altına alındı.
Orman yangını herşeyi yaktı, kül etti
Karataş ve Sarıboğan köylerinde onlarca ev ve ahır tamamen yanarken yüz-lerce hayvan telef oldu. Köylüler, gece boyunca yanan evlerine, itfaiye ve arozözlerin müdahale etmediğini savundu.
|
02.08.2008
|
|
|
ORMANLARIMIZ CAYIR CAYIR |
HALK BÖLGEDEN UZAKLAŞTI Manavgat’ın Karabük köyü yakınlarında başlayan ve Serik ilçesine bağlı Sarıabalı, Bucak, Deniztepesi ve Karataş köyleri civarına da sıçrayan orman yangın sebebiyle yerleşim biriminde oturan halk evlerini boşalttı, hayvanlarını, eşyalarını araçlara yükleyerek bölgeden uzaklaştı. Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayan yangın ise Serik ilçesine sıçradı. Jandarma ekipleri köyleri boşalttı.
CAN KAYBI YOK
Köylerin boşaltılması kararına rağmen bazı vatandaşların evlerini ve mahallerini terk etmek istemedikleri yangında, can kaybı olmadı. Adana’nın İmamoğlu ilçesi Uluçınar köyü mevkisinde çıkan ve yaklaşık 100 hektarlık alanda etkili olan yangın ise tamamen kontrol altına alındı.
Antalya alev alev yanıyor
ANTALYA'nın gördüğü en büyük orman yangını olduğu belirtilen Manavgat yangını gece boyunca şiddetini hiç kesmeyen rüzgârın da etkisiyle dün sabaha karşı Serik İlçesi’ne 5 kilometre kadar yaklaştı. Önü alınamayan alevler, 2 bin yıllık Aspendos Antik Tiyatrosu’nu da tehdit ediyor. Akdeniz Bölgesi’nde meydana gelen en büyük orman yangını olarak değerlendirilen yangında yaklaşık 4 bin hektarlık kızılçam ormanının kül olduğu belirtiliyor. Manavgat ilçesinde başlayan ve Serik ilçesine kadar dağılan orman yangınına Ankara, Konya, Kütahya, Eskişehir, Denizli, Isparta ve Muğla’dan takviye edilen ekiplerle müdahale ediliyor. Yangının etkili olduğu Akbaş, Karataş, Bucak, Sarıabalı ve Deniztepesi Köylerinde vatandaşlar yangından zarar görmemeleri için jandarma tarafından güvenli bölgelere sevk ediliyor. Yangın söndürme çalışmaları 8 helikopter, 6 uçak, 110 arazöz, 30 dozer, 50 teknik ekip, 700 orman işçisi, jandarma ve köylülerin de bulunduğu 2 bin kişilik insan gücüyle müdahale yapılıyor. Yangın bölgesinde Antalya Orman Bölge Müdürü Recep Kaşan ile birlikte incelemelerde bulunan Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuş, yangının çok geniş bir alana dağıldığını ve kontrolsüz bir şekilde devam ettiğini söyledi. Kurtulmuş, bölgede etkili olan poyrazın çalışmaları olumsuz yönde etkilediğini belirterek, yangının bölgede meydana gelen en büyük orman yangını olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, “Yangın ciddî mânâda dağılmış durumda. Kontrol altına alınması henüz söz konusu değil. Bölgede etkili olan fırtına çalışmaları güçleştiriyor. Yangına 4 ayrı cepheden müdahale ediliyor. Yangının yönü ve şiddeti çok sık değişiyor. Başladığı yere dönmesinden kaygılanıyoruz. En büyük risk ise 4 gün sürmesi beklenen poyraz” dedi.
Köylerde ürküten manzara
Karataş ve Sarıboğan Köylerinde onlarca evin ve ahırın tamamı yandı. Gazetecilere gözyaşları içerisinde yaşananları anlatan köylüler, ev ve ahırlarına sıçrayan yangını söndürmek için kendilerinin çaba sarf ettiğini, gece boyunca yanan evlerine, itfaiye ve arazözlerin müdahale etmediğini savundu. İtfaiye ve orman teşkilâtlarına tepki gösteren köylüler, evlerinin ve ahırlarının yanı sıra, çok sayıda hayvanlarının da telef olduğunu anlattı. Dumandan etkilenen bazı yaşlı vatandaşlar da yakınları tarafından hastaneye kaldırılırken, çok sayıda vatandaş da yanan evlerinin başında gözyaşı döktü.
Adana’daki yangın kontrol altında
Adana Orman Bölge Müdürü Seyfettin Yılmaz, İmamoğlu ilçesi Uluçınar Köyü mevkiinde çıkan ve yaklaşık 100 hektarlık alanda etkili olan yangının tamamen kontrol altına alındığını açıkladı. Yılmaz, İmamoğlu ile Aladağ ilçeleri arasındaki ormanlık alanda henüz belirlenemeyen sebeple çıkan yangını gece geç saatlerde kontrol altına aldıklarını, yanan alanda soğutma çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Yangının çıkış sebebinin araştırıldığını ifade eden Yılmaz, zarar gören alanın ise daha sonra yapılacak çalışmalarla netlik kazanacağını bildirdi.
|
/ Antalya / Adana
02.08.2008
|
|
|
Yüksek Askerî Şûrâ toplandı |
YÜKSEK Askerî Şûra (YAŞ), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nda toplandı.
Başbakan Erdoğan, Karargâha gelişinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından karşılandı.
YAŞ’ın Ağustos ayı olağan toplantısı, Çakmak Salonu’nda saat 09.55’te başladı. Toplantıya, Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Muzaffer Metin Ataç, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, 1. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Koçman, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Necdet Özel, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Atila Işık, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Donanma Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ile Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu katılıyor. Toplantıda, Şûra ile ilgili diğer generaller de yer alıyor. Yüksek Askerî Şûra’nın Ağustos ayı olağan toplantısında, terfi sırasında bulunan albay, general ve amirallerin bir üst rütbeye yükseltilmesi, general ve amirallerin görev sürelerinin uzatılması ve emeklilik işlemleri ile disiplinsizlik ve ahlaki durumları sebebiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ayrılacak personel ve TSK’yı ilgilendiren diğer konular görüşülecek. Şûra çalışmaları, 4 Ağustos Pazartesi günü tamamlanacak.
|
/ Ankara
02.08.2008
|
|
|
Cepte numara değiştirmeye son |
ELEKTRONİK Haberleşme Kanunu Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda verilen çok sayıdaki değişiklik önergesiyle kabul edilerek, yasalaştı.
Kanuna göre, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı ve görev alanlarıyla ilgili olmak üzere Dışişleri Bakanlığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğüne elektronik haberleşmede muafiyet tanınacak, bu kurumlar için kanun hükümleri uygulanmayacak. Ulaştırma Bakanlığı, genel haberleşme altyapısının deprem, sel, yangın, savaş gibi olağanüstü durumlarda kesintiye uğraması riskine karşı, önceden alternatif bir haberleşme altyapısını kuracak, kurduracak ve ihtiyaç duyulan durumlarda söz konusu sistemi devreye sokacak. Aboneler, kullandıkları telefon numarasını değiştirmeden farklı bir işletmeden hizmet alabilecek. İşletmeciler, işletmeci numara taşınabilirliği hizmeti vermek veya taşınmış numaralara çağrı göndermek üzere kuracakları sistemler ile mevcut sistemlerinde yapacakları değişiklikler dolayısıyla oluşan maliyeti kendileri karşılayacak. GSM mobil telefon hizmeti sunanlar nezdinde tutulan abonelik kayıtlarının tam, doğru ve güncel bilgilerden oluşmasını sağlamak için tüm abonelik kayıtları, kanunun yayımdan itibaren 1 yıl içinde güncellenecek.
|
02.08.2008
|
|
|
Mars’ta su bulundu |
NASA'nın Mars'ta araştırmalarını sürdüren uzay aracı Phoenix, Kızıl Gezegen'de suyun mevcut olduğunu doğruladı.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’dan yapılan açıklamada, Arizona Üniversitesi’nden bilim adamı William Boynton, Mars’ta su olduğunu söyledi.
Boynton, daha önce de Mars Odyssey aracıyla elde edilen gözlemlerin ve geçen ay Phoenix tarafından gözlenen kaybolan kütlelerin buz olduğuna ilişkin deliller verdiğini belirterek, “Ancak ilk kez Mars’ın suyuna dokunup tattık” ifadesiyle de elde edilen bulguların önemine vurgu yaptı.
Bilimadamları, kimyasal testlerin Mars’ın kuzey kutbu yakınında buzun mevcut olduğunu doğruladı. Şimdiye kadar Mars’ta buz olduğuna ilişkin iddialar ikincil derecedendi. 25 Mayıs’ta Mars’a gönderilen Phoenix uzay aracı, gezegende su olup olmadığını belirleyecek çalışmalar yürütüyor, nümune topluyor, gezegenden aldığı görüntü ve verileri dünyaya gönderiyor.
NASA, Phoenix’in Mars’taki görev süresini 2 ay daha uzattı. Mars’ta su bulunduğunu doğrulayan uzay aracı Phoenix, topraktan aldığı nümuneyi ısıtarak buhar elde etti. ABD Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) internet sitesinde yer alan açıklamasında, topraktan alınan nümunenin, yaklaşık 5 santimetre derinlikteki bir çukurdan alındığı belirtildi. Phoenix’in robot kolunun aldığı toprak örneği bir haznenin içine konuldu, nümunenin bu haznede ısıtılmasıyla buhar çıkışı tesbit edildi. Böylece, suya ilişkin delil elde edilmiş oldu.
|
02.08.2008
|
|
|
Ülkesinde huzuru olmayan yola çıkıyor |
30 TEMMUZ 2008 günü sabah saatlerinde İstanbul Küçükçekmece yakınlarında araziye atılmış 13 yasa dışı göçmenin cesedinin bulunmasının ardından dikkatler tekrar insan kaçakçılığı üzerinde yoğunlaştı.
Emniyet, Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerinin son 3 yılda gerçekleştirdiği operasyonlarda toplam 173 bin 701 kaçak göçmen yakalandı. İlgili kurumların istatistiklerinden derlenen bilgiye göre, polis, jandarma ve sahil güvenlik ekiplerinin Türkiye genelinde yaptıkları çalışmalar sonucunda, 2005 yılında 57 bin 428, 2006’da 51 bin 983, geçen yıl ise 64 bin 290 olmak üzere 173 bin 701 kaçak göçmen yakalandı. Bunun 154 bin 442’si polis, 7 bin 831’i Sahil Güvenlik Komutanlığı, 11 bin 428’i de Jandarma Genel Komutanlığı sorumluluk bölgesinde gerçekleşti.
Türkiye’de yaşamak veya Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine gitmek isteyen kaçak göçmenlerden geçen yıl yakalanan 9 bin 384’ü Irak, 8 bin 313’ü Filistin, 6 bin 970’i Pakistan, 6 bin 614’ü Afganistan, 3 bin 921’i Somali, 3 bin 830’u Moritanya, 2 bin 439’u Gürcistan, bin 502’si Burma ve bin 383’ünün Suriye uyruklu olduğu bildirildi. Suç organizasyonlarına yönelik emniyet birimlerinin Türkiye genelinde gerçekleştirdiği planlı ve projeli çalışmaları neticesinde, geçen yıl 21 göçmen kaçakçılığı suç organizasyonu deşifre edildi. Yılbaşından itibaren emniyetin ilgili birimlerince yapılan operasyonlarda ise 26 bin 680 yasadışı göçmen ile 555 göçmen taciri yakalandı.
Jandarma Genel Komutanlığı ekiplerinin yasadışı göçle mücadele kapsamında yaptıkları çalışmalarda son 3 yılda 11 bin 428 yabancı uyruklu kişi yakalandı. Jandarma Genel Komutanlığı istatistiklerine göre, göçmenlerin 2 bin 716’sı 2005, 3 bin 801’i 2006, 4 bin 911’i ise 2007 yılında yapılan operasyonlarda yakalanarak haklarında işlem yapıldı. Deniz yoluyla yapılan göçmen kaçaklığına göz açtırmayan Sahil Güvenlik ekipleri ise 2005 yılında bin 334, 2006’da bin 665, 2007’de ise 4 bin 832 göçmenin yasadışı seyahatlerini engelledi. Ekiplerin 2008’in ilk yarısında yaptığı çalışmalarda 2 bin 383 yasadışı göçmen yakalandı.
İÇ SAVAŞLAR, AFETLER, KITLIK,
AÇLIK GÖÇLERİ TETİKLİYOR
Emniyet yetkililerine göre, özellikle ülkelerin yapılarında meydana gelen gelişmeler, ekonomik ve politik çalkantılar, ülkeler arasındaki çıkar çatışmaları, iç savaşlar, tabiî afetler, kıtlık, açlık, salgın hastalıklar, zorunlu göçler ve insan hakları ihlâlleri göçmen kaçakçılığını tetikliyor. Yetkililer, ‘’Irkı, dini, mezhebi yüzünden azınlık durumunda olanlar ile siyasî ya da toplumsal yapının kabul etmediği için dışlandığını düşünen insanlar tek çözüm yolu olarak başka ülkelere gitmeyi düşündüğü’’ değerlendirmesinde bulundular. Bu beklentiyle yola çıkan bu insanlar için özellikle Avrupa ülkelerinin, cazibesini her geçen gün artıran ve yasadışı olsa bile alternatif hayat sunan bir hedef haline geldiği belirtildi. Yetkililere göre, ülkelerin gerek iç ve dış politikalarını, gerekse ekonomilerini tehdit eden bu hareketlenmeler, aynı zamanda göçmenlerin umuda yolculuklarında hayatlarını riske eden ‘’göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suç organizasyonlarını’’ doğurdu ve bu suç organizasyonları için yeni bir kazanç ve menfaat kapısı haline geldi. Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle Doğu-Batı arasında bir köprü pozisyonunda olması, Karadeniz’den açık denizlere tek çıkış kapısı olan boğazlara sahip olması, birçok ülkeye nazaran tarihi, tabiî ve kültürel güzelliklere ve demokratik ve evrensel hukuk ilkelerini uygulayan toplumsal bir yapıya sahip olmasından dolayı Türkiye bu illegal faaliyetlerden etkilenen bir konumda bulunuyor.
|
/ Ankara
02.08.2008
|
|
|
KÜÇÜKÇEKMECE’DEKİ İNSAN KAÇAKÇILIĞI |
Dışişleri Bakanlığı, Küçükçekmece’deki insan kaçakçılığı olayına sebebiyet veren kaçakçıların yakalanmaları için gerekli takibatın kararlılıkla sürdürüldüğünü ve olaydan büyük üzüntü duyulduğunu bildirdi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, 30 Temmuz 2008 günü sabah saatlerinde İstanbul Küçükçekmece yakınlarında araziye atılmış 13 yasa dışı göçmenin cesedinin bulunmasına ilişkin olarak, Emniyet makamlarından alınan bilgiye göre, Van ilinde bir kamyon kasasına bindirilerek İstanbul’a götürülen çok sayıda yasa dışı göçmenin İstanbul Küçükçekmece Kayabaşı Köyü civarında araziye bırakıldığı kaydedildi. Çoğunluğu Pakistan uyruklu olan yasa dışı göçmenlerden 10’unun yaralı ve 13’ünün ölü bulunduğunun tespit edildiği, 9 Bangladeş ve 4 Afganistan uyruklu yasa dışı göçmenin de aralarında bulunduğu 63’ünün ise işlemlerinin bölge karakolunda devam ettiği belirtilerek, yaralıların tedavi için hastaneye kaldırıldıkları ifade edildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
|
02.08.2008
|
|
|
Önemli olan AB standartlarını yakalamak |
BELÇİKA'NIN Spordan ve Aileden Sorumlu Türk asıllı Devlet Bakanı Emir Kır, “Türkiye AB’ye yaklaştıkça vatandaşlarımız AB standartlarına yaklaşmış olacaktır. Önemli olan buradaki insanlarımızın AB standartlarında yaşamasını sağlamamız” dedi.
Kır, Sakarya’nın Akyazı ilçesinin Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı’nın daveti üzerine geldiği ilçede gazetecilere yaptığı açıklamada, AKP ile ilgili alınan kararın AB’de çok iyi karşılandığını belirtti. Kır, sözlerini şöyle sürdürdü:’’AB’nin hiçbir şekilde Türkiye’nin yargısına karışmaması gerekiyor. Sadece tavsiyede bulundular. Alınan karar çok önemli bir karardır. Bu karar Türkiye için hayırlı olacaktır. Türk halkı için hayırlı olacaktır’’ diye konuştu. Demokrasi konusunda her vatandaşın sorumluluğu olduğunu ifade eden Kır, ‘’Türkiye’nin AB’ye girmesi konusunda zaman zaman bizim orada da çatlak sesler çıkıyor. AB, Türkiye’ye belli bir standart getirecek. Her alanda yükselmesini sağlayacak. Türkiye AB’ye yaklaştıkça vatandaşlarımız AB standartlarına yaklaşmış olacaktır. Türkiye AB’ye girecek mi? diye herkesin kafasında bir soru var. Türkiye AB’ye girse ne yazar girmese ne yazar? Önemli olan buradaki insanlarımızın AB standartlarında yaşamasını sağlamamız. AB’ye girmek değil, standartları yakalamak hedef olmalı. AB’den en iyisini almanız lazım’’ diye konuştu.
BELÇİKA BAŞKA BİR SİSTEME GEÇECEK
Kır, Belçika’da büyük bir siyasi kriz yaşandığını belirterek, ‘’Belçika’nın Belçika olarak kalması için federal sistemden başka bir sisteme geçmesi gerekecek’’ dedi. Belçika’da 3 ayrı milletin yıllardır sorunsuz şekilde bir arada yaşadığını, ancak son zamanlarda sorunlar çıkmaya başladığını kaydetti. Dünyada Belçika’daki sistemin Kıbrıs sorununu çözmek için örnek alınması gerektiği konusunda fikirler olduğunu ifade eden Kır, şunları söyledi: ‘’Belçika’da büyük bir siyasi kriz var. Belçika’da 3 millet yaşıyor. Flamanlar, Valonlar ve küçük bir azınlık olan Almanlar yaşıyor. Belçika bir arada yaşamayı başaran bir ülke olarak adlandırılıyor ve sık sık Kıbrıs konusunda model olarak gösteriliyordu. Kıbrıs’la ilgili görüşmelerde bazıları Belçika modelini gösterip federal yapının içinde 3 tane ayrı millet çok güzel yaşıyor diyorlardı, ama maalesef her şeyin bir sınırı varmış. Belçika’nın Belçika olarak kalması için federal sistemden başka bir sisteme geçmesi gerekecek. Konfederal sisteme geçmesi konuşuluyor. Bu sistemde herkes bağımsızlığını alıyor, sonra bu yapı içinde kendini buluyor.’’
|
/ Sakarya
02.08.2008
|
|
|
Adlî tatil başladı |
YARGIDA ‘’toplu izin kullanımı’’ anlamına gelen adli tatil dün başladı. Adli tatil süresince nöbetçi mahkemeler görev yapacak.
Nöbetçi mahkemeler, tutuklusu olan ve acil nitelik taşıyan davaları görüşecek. Diğer davalara ise yeni adli yıla kadar ara verilecek. Yüksek yargı organları Danıştay, Yargıtay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde de nöbetçi heyetler görev yapacak. Bu mahkemelerde acil konular görüşülürken, Danıştayda görev yapacak olan nöbetçi heyet esastan karar veremeyecek ve yalnızca ‘’yürütmenin durdurulmasına’’ istemlerini karara bağlayacak. Yargıtayda da ceza ve hukuk olmak üzere iki nöbetçi daire görev yapacak. Kapatılan DGM’lerin yerine kurulan özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ile askeri mahkemeler, adli tatil kapsamında olmadığından yargılama faaliyetlerini sürdürecek. Adli tatil, 6 Eylülde sona erecek. 6 Eylülün cumartesiye denk gelmesi nedeniyle yeni adli yıl, 8 Eylül Pazartesi Yargıtayda düzenlenecek törenle başlayacak.
|
02.08.2008
|
|
|
Nusaybin sınırındaki mayınlar temizlendi |
TÜRKİYE-SURİYE arasında açılacak yeni sınır kapısının yapımı için 200 dönümlük mayınlı arazinin temizlenmesi çalışması sona erdi.
Mardin’in Nusaybin ilçesinden Suriye’ye açılacak yeni sınır kapısının inşa edileceği bölgeyi mayınlardan temizlenmesi amacıyla açılan ihaleyi kazanan TÜSAN Yapı Sanayi A.Ş’nin Alman ortağı TAUBER Firmasından Detlef Jungfermann başkanlığındaki 6 kişilik teknik ekip, ‘’Mayın Faresi’’ olarak tanımladıkları mayın tarama cihazıyla, Mohris Tepesi ile 2. Hudut Taburu’na bağlı Demirtepe Karakolu arasında bulunan 200 dekarlık mayınlı bölgeyi 26 günde sahayı mayınlardan tamamen arındırdı. Çalışma kapsamında 310 antipersonel, 35 antitank mayını ile bir 1 bombası bulunarak imha edildi. Firma olarak 45 yıla dayanan bir tecrübeye sahip olduklarını kaydeden Tauber Firması Türkiye Genel Müdürü Sıddık Özdemir, “Suriye sınırdaki mayınların temizlenmesi için ihale yapılırsa sınırdaki tüm mayınlar 5 yılda temizlenebilir. Mayınlı arazilere 60 yıldır el değmemiş. Tarıma açıldığında Türkiye için çok yararlı olacak’’ dedi.
|
/ Nusaybin
02.08.2008
|
|
|
Engelliler, yapısal değişiklik istiyor |
İHMALKÂRLIK ve sosyal bilinç eksikliğinin getirdiği engellerle de boğuşmak zorunda kalan Bitlisli engelliler, acıma değil; insanca muamele görmek istediklerini söyledi.
Bitlis’teki yapıların tamamına yakınının engelliler göz önünde bulundurulmadan yapıldığını belirten Artık Saklanmak İstemiyorum Engelliler Derneği Başkanı Bayram Tutgaç, 3 bin 200 bedensel engellinin bulunduğu Bitlis’te devlet kurumları ve belediyelerde engelli vatandaşların kullanımı için yapısal bir değişiklik yapılmadığını kaydetti. Herhangi bir işleri ya da ihtiyaçları için gittikleri devlet dairelerinde çoğu zaman kucakta taşındıklarını kaydeden Tutgaç şunları söyledi: “Biz engelliler kimseye muhtaç olmadan hayatımızı devam ettirmek istedikçe bizi muhtaç duruma düşürüyorlar. Ne asansörlü bir yapı var, ne de tekerlekli sandalye kullanabileceğimiz bir ortam. Bitlis’in şu anki şartları engellilere hiçbir çözüm sunmuyor. Çünkü bir engellinin şehir merkezinde rahatça dolaşıp oturabileceği bir yer yok. Toplum engellileri kendisi dışlıyor.”
|
02.08.2008
|
|
|
Noterler 1 Ocak’a kadar devrede |
İKİNCİ el araç satış sözleşmelerinin, trafik tescil şube müdürlüklerince yapılmasına ilişkin düzenlemenin yürürlük tarihi, 1 Ocak 2009’a ertelendi.
Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan konuyla ilgili Kanuna göre, ikinci el araç satış sözleşmelerinin, 1 Ağustos 2008 tarihinden itibaren noterlikler yerine trafik tescil şube müdürlüklerince yapılmasına ilişkin düzenlemede değişiklik yapılarak yürürlük tarihi, 1 Ocak 2009’a ertelendi. Kanunla, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nda da düzenlemeye gidildi. Oda ve borsa genel sekreteri olabilmek için bazı suçlardan, ‘’Mahkûm olmamak’’ şeklinde yazılması gerekirken, sehven, ‘’Mahkûm olma’’ şeklinde yazılan ifade değiştirilerek madde yeniden düzenleniyor. Karayolları Trafik Kanununda yapılan değişiklikle de G sınıfı sürücü belgesi kapsamında iş makinelerinin sürücülerinin ve operatörlerinin eğitimleri ve sınav başarı belgeleri, Millî Eğitim Bakanlığınca veya bakanlıkça yetkilendirilen kurumlarca verilecek.
|
/ Ankara
02.08.2008
|
|
|
Çerkezköy’e 8’inci su kuyusu |
TEKİRDAĞ'ın Çerkezköy Belediyesi ilçedeki su ihtiyacını karşılamak için 8’inci su kuyusu açmak için çalışmalara başladı.
Suya ulaşmak için 450 metre sondaj yapan belediye yeni kuyudan saniyede 40 çıkarmayı hedefliyor. Çerkezköy’de 8’inci su kuyusunu açmak için Su Terfi Merkezi’nin karşısında sondaj çalışmalarına başladıklarını belirten Çerkezköy Belediyesi Su ve Kanalizasyon Sorumlusu Özcan Tayan, “Şu an su sıkıntımız yok fakat herhangi bir aksaklığın yaşanmaması için arızalara karşı önceden önlemler alıyoruz. Hedeflimiz delme derinliği 400-450 metre olan çalışmalarım sonrasında saniyede 40 litre suya ulaşmak” dedi. Yeni su kuyusundaki sondaj çalışmalarının yaklaşık 15 gün süreceğini belirten Tayan, sondaj çalışmasının tamamlanması ile birlikte yeni su kuyusunu şebekeye dahil edeceklerini söyledi.
|
02.08.2008
|
|
|
112’yi gereksiz meşgul edene 2 ay hapis |
MERSİN'DE 112 acil servisi telefonlarını gereksiz yere meşgul eden bir kişi, 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.
2006 yılında M. Ö. (20) isimli bir genç, sürekli 112’yi arayarak meşgul etti. Gereksiz yere ambülans isteyerek ambülansları da meşgul eden şahıs hakkında Mersin Sağlık Müdürlüğü Ambülans Servisi tarafından Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Telefonu belirlenen M.Ö., hakim karşısına çıkarıldı. Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından görülen dâvâ sonunda mahkeme M.Ö’ye 2 ay 15 gün hapis cezası verdi. 25 istasyondaki ambülanslarla bütün Mersin’e hizmet verdiklerini belirten Sağlık Müdürlüğü Ambulans Servisi Başhekimi Kemal Coşkun, 24 saat içinde 112’yi 9 bine yakın telefon geldiğini söyledi. Coşkun, “Bunlar arasında gerçek vak'a sayısı 150’yi buluyor. Bunun dışındakilerin birçoğu gereksiz aramalar. 112’yi gereksiz yere meşgul edenler belki de kendi yakınlarının hayatını ile oynuyorlar. Artık gelişen teknoloji ile 112’yi taciz edenleri tesbit edip savcılığa suç duyurusunda bulunuyoruz.” dedi.
|
/ Mersin
02.08.2008
|
|
|
3 Eylül için yakın temas |
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda pozisyonunda bir değişiklik olmadığını belirterek, 3 Eylül müzakere sürecini desteklemeye devam ettiklerini söyledi.
Özügergin, Dışişleri Bakanlığındaki haftalık basın toplantısında Kıbrıs sürecine ilişkin soru üzerine, Kıbrıs’ta iki liderin 25 Temmuzda bir araya geldiğini ve görüşmenin sonucunda kapsamlı müzakerelerin 3 Eylülde başlatılmasına karar verildiğini hatırlatarak, “Biz bunu memnuniyetle karşıladık” dedi.
“Biz başından beri Kıbrıs sorununun yerleşik BM parametreleri olan iki kesimlilik, siyasî eşitlik, iki eşit kurucu devletin oluşturacağı yeni ortaklık temelinde çözülebileceğini ve bu çözümün de BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu çerçevesinde olabileceğini düşünüyoruz” diyen Özügergin, ayrıca Türkiye’nin etkili garantisinin sürdürülmesi gerektiğini de ifade ettiklerini belirtti. Özügergin, “Pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik yok. 3 Eylül müzakere sürecini biz bu anlayışla desteklemeye devam ediyoruz” diye konuştu.
Sözcü Özügergin, 21 Mart süreci çerçevesinde kurulan grupların yürüttükleri faaliyetler sonucunda çevre, kültürel miras, kriz yönetimi gibi işbirliği yapılacak alanları kapsayan 16 başlığın tespit edildiğini ve bu konularda çalışmalara başlanmasına karar verildiğini de hatırlattı. Bu çalışmaların olumlu sonuçlar getirmesini ümit ettiklerini ifade eden Özügergin, “Neticede adada tüm bu çalışma ve görüşmelerin iki taraf arasında güven ve işbirliği ortamını tesis edecek olmasını ümit ediyoruz” dedi. Özügergin, bir başka soru üzerine, “Kıbrıs konusunda Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve devletin diğer kurumları çok yakın temas ve işbirliği halindedir” diye konuştu.
|
02.08.2008
|
|
|
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI: KERKÜK'TE POLİTİKA DEĞİŞİMİ YOK |
TÜRKİYE Kerkük’teki gerilim ortamını kaygıyla izlediğini ve Kerkük politikasında herhangi bir değişiklik olmadığını bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Irak Ulusal Meclis’inde, Kerkük’ü de yakından ilgilendiren yasama faaliyetleri sürdüğü, son günlerde bu faaliyetler bahane edilerek Kerkük’te baş gösteren gerilim ortamının kaygıyla izlendiği belirtildi. Ayrıca Kerkük Vilayet Meclisi’nin, Kürt İttifakı mensubu üyelerinin bir basın toplantısı düzenleyerek, Kerkük’ün Irak’ın kuzeyindeki yerel yönetime bağlanmasını talep ettiği kaydedilen açıklamada, şunlar ifade edildi: ’’Bu çerçevede, Irak’ta bazı yerel ve bölgesel TV kanallarından yapılan yayınlarda bu girişime Türkiye’nin itirazı olmadığına dair iddialar da yayınlanmaktadır. Türkiye her zaman Irak halkını oluşturan tüm toplum kesimlerinin ahenk içinde birlikte yaşamalarını sağlayacak siyasî uzlaşı çözümlerini desteklemiştir. Kerkük’ün de tüm kesimlerinin Irak’ın bütünlüğü içinde adil ve dengeli bir şekilde temsil edildiği özel bir statüyle yönetilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu politikamızda herhangi bir değişiklik yoktur ve olması da söz konusu değildir.’’
|
02.08.2008
|
|
|
SİLÂHLI KUVVETLER TASARRUFA YÖNELDİ |
TÜRK Silahlı Kuvvetleri (TSK), 2007 yılında toplam 218 milyon 655 bin 402 YTL tasarruf sağladı.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan tasarruf tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin bilgi notuna göre, TSK’nın tasarruf faaliyetleri, TSK Verimlilik ve Tasarruf Tedbirleri Yönergesi ve Genelkurmay Başkanlığı direktifleri esasları uyarınca yürütülüyor.
TSK’da yürütülen tüm faaliyetlerde, kaynakların etkin şekilde kullanılarak tasarruf sağlanması temel prensip olarak belirlenirken, tasarruf, vazifenin başarılmasından ödün verilmeden ihtiyaç duyulan kaynakların veriminin arttırılmasına yönelik gayretleri kapsıyor. TSK’da tasarruf tedbirlerinin ölçülebilmesi ve sonuçların en iyi şekilde değerlendirilebilmesi amacıyla elektronik ortamda web tabanlı tasarruf raporlama sistemi kullanılıyor. Tasarruf raporları; birlik bazında aylık yüzdeler, harcama kalemi bazında aylık yüzdeler, yıllık tasarruf yüzdeleri, yıllık tasarruf miktarları (birim bazında) ve yıllık parasal miktarlar (YTL bazında) olarak alınabiliyor ve komutanlıkların tasarruf ile ilgili alacakları kararlara destek sağlanıyor. Değerlendirmeye esas alınan başlıca tüketim kalemleri; hafif silah mühimmatı, ağır silah mühimmatı, uçak yakıtı, benzin, motorin, fueloil, doğalgaz, LPG, madeni yağ, su, elektrik, ekmek, tabela, haberleşme, sağlık giderleri, kırtasiye ve büro malzemeleri ile temizlik malzemelerinden oluşuyor.
TSK, belirlenen bu tüketim kalemlerinden 2007 yılında toplam 218 milyon 655 bin 402 YTL tasarruf sağladı. TSK, 2006 yılında da 190 milyon 600 bin 577 YTL tasarruf sağlanmıştı.
|
02.08.2008
|
|
|
Oğuz Satıcı: AB sürecine dört elle sarılmalıyız |
TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkındaki kararını ‘’Akıl dışı gündemden kurtulma’’ olarak nitelendirdi ve ‘’Türkiye parti kapatmak ayıbını yaşamamıştır’’ dedi.
Temmuz ayı ihracat rakamlarını Muğla’da açılayan Satıcı, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararı değerlendirerek, şöyle konuştu: ‘’Bugün farklı, sıkıntılı, sıkışık ve ileriyi göremeyen bir gündemle karşınızda olabilirdik. Ancak Anayasa Mahkemesi, toplumun sağduyusunu temsil ederek verdiği kararla bizleri akıl dışı gündemden kurtardı. Türkiye parti kapatmak ayıbını yaşamamıştır. Bu bizim için yeni bir başlangıç. Sanki 22 Temmuz’a bir daha geri döneceğiz. İnşallah iktidarıyla, muhalefetiyle bu mesajı herkes doğru okur. Artık gündem tamamen ekonomidir. Bu noktadan sonra yapacağımız tek şey Türkiye’yi büyütmek. Unutmayalım ki, ne kadar demokratikleşirsek, o kadar zenginleşiriz, ya da ne kadar zenginleşirsek, o kadar demokratikleşiriz. Bu noktadan sonra AB konusunda soğukkanlı tavrımızı sürdürmeli, içeride ve dışarıda AB sürecinin bizim için ne kadar vazgeçilmez olduğunu göstermeliyiz. Dolayısıyla AB sürecine dört elle sarılmalıyız.’’
Son zamanlarda çeşitli sektörlerin cari açıktan yakınmaya başladıklarına işaret eden TİM Başkanı Satıcı, ‘’Dün bazı arkadaşlar cari açığın canavar olduğunu ve hatta bu canavarın büyümesinde kendi payları olduğunu belirterek timsah gözyaşları dökmeye başladılar. Özellikle de bankacılar bu konuda konuşmaya başladı. Oysa biz 5 yıldır bu konuya dikkat çekiyorduk. Bazılarının geçmişte işledikleri günahlardan arınabilmeleri için önlerinde hala fırsat var’’ diye konuştu.
Satıcı, son 3 ayda birilerinin yüksek faiz ve düşük kur politikasından faydalanarak yüzde 30 civarlarında para kazandığını iddia ederek, ‘’125 milyar dolarlık ihracat hedefini şimdiden tutturduk. Tutturulan bu hedefi 130 milyar dolarlık hedefle revize ettik. Temmuz ayı ihracat şampiyonu otomotiv sektörünün üretiminin yüzde 71’inin tamamen yerli. 500 milyar dolarlık ihracat hedefimize ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz’’ dedi.
|
/ Muğla
02.08.2008
|
|
|
DEVLET YARDIMLARINA AB STANDARDI |
AVRUPA Birliği (AB) kriterlerine uygun bir devlet yardımı sisteminin oluşturulmasını öngören kanun tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Devlet yardımlarının, Türkiye ile AB arasındaki anlaşmalara ve diğer uluslararası yükümlülüklere uygun olarak düzenlenmesi, koordinasyonu, izlenmesi ve denetlenmesini düzenleyen Devlet Yardımları Kanunu Tasarısı, hayvancılık dahil tarım ve balıkçılık sektörlerinde uygulanan devlet yardımları, AB’de ayrı bir mevzuatla yer aldığı için kapsam dışında bırakıyor. Devlet yardımı, ‘’devlet tarafından veya kamu kaynakları aracılığıyla herhangi bir şekilde sağlanan, belirli teşebbüslere veya belirli mal veya hizmetlerin üretimine ayrıcalık tanıyarak rekabeti bozan veya bozma tehdidi oluşturan tedbir’’ olarak tanımlanan tasarıda, devlet yardımı uygulamalarında; devlet tarafından doğrudan veya dolaylı olarak kullanılan araçlar belirleniyor. Buna göre, ‘’hibe, kredi ve iştirak gibi doğrudan fon transferleri, kredi garantileri, alınması gereken bir devlet gelirinin kısmen veya tamamen terkini veya ertelenmesi, piyasa şartlarından daha avantajlı veya uygun şartlarda mal veya hizmet sağlanması veya satın alınması, herhangi bir şekilde gelir veya fiyat desteği verilmesi’’ devlet tarafından uygulanan araçlar olarak sayılıyor.
Devlet yardımları, ülke ekonomisinin ihtiyaçları ile AB müktesebatı ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde belirlenecek, uygulanacak, izlenecek ve denetlenecek. Devlet yardımları uygulamalarında, rekabetin korunması, etkinlik ve verimliliğin sağlanması, yerli ve yabancı teşebbüsler arasındaki eşitliğin sağlanması, şeffaflık ve yardımların bütçeleştirilerek kullandırılması esas olacak. Ayrım yapılmaksızın tüm teşebbüslere uygulanan genel nitelikli ekonomik ve mali tedbirler devlet yardımı sayılmayacak.
|
02.08.2008
|
|
|
Avrupa’nın kapatma kriteri şiddete çağrı |
AVRUPA ülkelerinde siyasî partilerin yargılandığı dâvâlarda Venedik Kriterleri esas alınıyor.
Avrupa Konseyinin anayasa hukuku konularındaki danışma organı Venedik Komisyonu tarafından belirlenen Avrupa’da parti kapatma kriterleri, bir partinin ancak şiddet çağrısında bulunması ya da şiddetle bağlantılı olması durumunda kapatılabileceğini, barışçıl ve demokratik yollardan anayasayı değiştirme girişimlerinin ise kapatma gerekçesi olamayacağını belirtiyor. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Günday, Venedik kriterlerine göre bir partinin kapatılması için o partinin zor kullanarak anayasal düzeni yıkmaya yönelik eylem içinde olması gerektiğini kaydetti. Ancak Türkiye’de durumun biraz değişik olduğunu ifade eden Günday, Anayasa’nın 69. maddesinin daha farklı düzenlendiğini, bu çerçevede parti kapatılması için partinin anayasanın temel ilkelerini ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerin odak noktası haline gelmiş olması gerektiğini belirtti. Günday, Venedik kriterleriyle mukayese edildiğinde, parti kapatmayı daha kolaylaştırıcı bir düzenlemenin ortaya çıktığını ifade etti. Doktorasını Almanya’da yapan Günday, parti kapatmalarına Almanya’dan iki örnek verdi. 2. Dünya savaşının ardından Almanya ikiye bölündükten sonra Batı Almanya’da iki partinin Anayasa Mahkemesi kararlarıyla kapatıldığını belirten Günday, Türkiye Anayasası’nda bu konuda yer alan hükümlerin Bonn Anayasasından esinlendiğini kaydetti. Partilerin programlarının da belirleyici olduğunu kaydeden Günday, Kominist Parti’nin programını örnek vererek, parti programının uygulanmasının anayasal düzeni bozmaya yönelik eylemleri zorunlu kılması durumunun da kapatma sebebi olduğunu söyledi. “Zor kullanmak” ifadesinin altını çizen Günday, demokratik ülkelerde bunun ötesinde bir partinin kapatılmasının söz konusu olamayacağını belirtti. Günday, “Bir parti düşüncesi şu olur bu olur. Hatta ben iktidara geldiğimde anayasayı tamamen değiştireceğim diyebilir. Ancak bu parti kapatmaya sebep olamaz” diye konuştu.
|
02.08.2008
|
|
|
Babasını savcılığa ihbar etti |
DİYARBAKIR'DA bir genç, kan davalı amcasını öldürmesi için kendisine baskı yaptığını iddia ettiği babası hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Diyarbakır’da merkeze bağlı bir köyde oturan 17 yaşındaki A.K. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda, babası F.K’nın, aralarında arazi anlaşmazlığı sebebiyle husûmet bulunan amcası M.K’yı öldürmesi için kendisine baskı yaptığını ileri sürdü. Babasının ‘’Amcanı öldüreceksin’’ yönündeki baskılarına karşı çıktığını ve bu sebeple evde şiddete maruz kaldığını savunan A.K, suç duyurusunda şu ifadelere yer verdi: ‘’Babam bana amcamı öldürmem için silâh verdi. Ben amcamı öldürmek istemiyorum. Kan dâvâsına karşıyım. O nedenle babam hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Beni aileme geri göndermeyin.’’ Suç duyurusu üzerine A.K’nın Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünce koruma altına alınmasına kararlaştırılırken, can güvenliği sağlanması için başka bir şehre gönderildi. Gözaltına alınan baba F.K. ise çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. F.K, mahkemede verdiği ifadesinde kardeşi ile aralarında arazi yüzünden sorun bulunduğunu doğrulayarak, şöyle konuştu: ‘’Kardeşimle aramızdaki arazi meselesi yargıya taşındı. Kardeşimi öldürtmem için bir sebep yok. Kardeşimi öldürmem için oğluma baskı yapmış da değilim. Kendisini yaramazlık yaptığı zaman dövüyorum. Onun dışında kötü muamelem söz konusu değildir. Oğlumundaki silâh, benim babadan kalma silâhımdır. O silâh sürekli evde dururdu. Oğlum neden bunu yaptı bilmiyorum. Bir baba olarak oğlumun koruma altına alınmasından büyük üzüntü duyuyorum.’’ Dicle Üniversitesi (D.Ü) Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan kan dâvâlarında çoğunlukla çocukların kullanıldığını söyledi. Çocukların, ceza indiriminden yararlanmak için kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Sır, ‘’ancak yeni Türk Ceza Kanunu’nda azmettiren de büyük ceza almaktadır. Kan dâvâlarında çocuklar kullanılıyor. Çocuklar genellikle yakınlarını öldürüyor. Çocuk, bu olaydan sonra ömür boyu devam eden psikolojik travma yaşamaktadır’’ dedi.
|
02.08.2008
|
|
|
Meclis önümüzdeki dönem daha çok çalışacak |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Milletvekili arkadaşlarım çok yoğun, yorucu bir yasama yılını geride bıraktılar.
İktidarıyla, muhalefetiyle bütün parlamentoyu oluşturan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum’’ dedi. Erdoğan, Meclisin 23. Dönem 2. yasama yılının sona ermesinin ardından yaptığı açıklamada, milletvekillerinin çok yoğun ve yorucu bir yasama yılını geride bıraktıklarını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’İktidarı ile muhalefeti ile eksiklik var. Tabiî ki bunları çok daha ideal bir şekilde komisyonlarda görüşerek, tartışarak Genel Kurula indirilmesi, bu tür sıkıntıların da olmasını ortadan kaldıracaktır. Tabiî bunlar birer tecrübedir de aynı zamanda. Ama buna rağmen yaklaşık 1100’ü aşkın kanun çıkardık. Tabii bunlar yasama organının ne kadar yoğun da çalıştığını gösteriyor. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki yasama yılında bütün bu durumları gözden geçirmek suretiyle çok daha farklı bir çalışmayı arkadaşlarımla planlayacağız. Ben bundan dolayı iktidarıyla, muhalefetiyle bütün Parlamentoyu oluşturan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Aynı zamanda TBMM’nin başta Başkan ve Başkanvekilleri, tüm yöneticilerine ayrıca teşekkür ediyorum ve hayırlı olsun diyorum.’’
|
02.08.2008
|
|
|
Pamukoğlu parti kuruyor |
EMEKLİ Tümgeneral Osman Pamukoğlu, bir ay içinde yeni kuracakları parti için İçişleri Bakanlığı’na müracaat edeceklerini söyledi.
Pamukoğlu, Sinop Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek yeni yönetime başarılar diledi. Burada gazetecilerin sorularını cevaplayan Pamukoğlu, yeni bir parti kurma hazırlığında olduklarını belirterek, partilerinin isminin Hak ve Eşitlik Partisi olacağını kaydetti. Hak ve eşitliğin olmadığı yerde başka hiçbir şeyden bahsedilemeyeceğini ifade eden Pamukoğlu, partinin temel misyonunun insan ve insanların huzuru ve güvenliği olduğunu vurguladı. ‘’Bir ay içinde yeni kuracağımız parti için İçişleri Bakanlığı’na müracaat edeceğiz’’ diyen Pamukoğlu, parti ambleminin ise kırmızı zemin üzerinde, sarı güneşin içinden kanatları güneşin dışına taşan, özgürlüğü simgeleyen siyah Anadolu Kartalı olacağını belirtti.
|
02.08.2008
|
|
|
Denetimler arttı, kazalar azaldı |
EMNİYET Genel Müdür Yardımcısı ve Trafik Hizmetleri Daire Başkanı Celal Uzunkaya, denetimlerin artmasıyla birlikte trafik kazası sayısında düşüş meydana geldiğini bildirdi.
Celal Uzunkaya, yıllardır Türkiye’nin önemli sorunlarından biri olan trafik kazalarının önlenmesine yönelik büyük bir çaba içinde olduklarını söyledi. Sürücülerin yanı sıra yayalara yönelik de yoğun denetimler yapıldığını bildiren Uzunkaya, ‘’Geçen yılın ilk 5 ayına oranla bu sene toplam ceza sayısında artış oldu. 2007’nin ilk beş aylık döneminde 2 milyon 862 bin kişiye 275 milyon 208 bin YTL ceza yazılmış. Bu sene ise söz konusu dönemde 3 milyon 587 bin kişiye 384 milyon 899 bin YTL ceza verilmiş’’ dedi. Denetimlerin arttırılmasının, trafik kazası sayısında düşüşe sebep olduğuna dikkati çeken Uzunkaya, şöyle devam etti: ‘’Geçen yılın ilk 5 ayında toplam kaza sayısı 278 bin 750 iken, bu sene 236 bine düştü. Ölümlü kaza sayısı 929’dan 750’ye, ölü sayısı da 1184’den 923’e geriledi. Bunlar çok çarpıcı rakamlar. Arttırdığımız denetimlerle kazalarda büyük oranda azalma sağladık. Çok önemli bir süreç. Beş aylık rakamlar bize ümit verici tabloyu gösterdi. Biz gerekli tedbirlerimizi alıyoruz. Burada toplumun desteği çok önemli. Toplum da aynı amaç doğrultusunda gerekli desteği verirse, bir gayret ortaya koyarsa trafik sorununu aşağıya çekme konusunda büyük bir yol katederiz. Toplum isterse bu işi çözeriz, sorunu asgariye indiririz.’’ Uzunkaya, 1 Nisanda başlayan uygulamaya vatandaşların kısa sürede adapte olduklarını belirtti. Bu durumun polisin yükünü hafifleten önemli faktörlerden biri olduğunu ifade etti.
|
02.08.2008
|
|
|
Türkiye'nin en büyük acil servis hastanesi |
KAYSERİ’DE yaptırılacak Türkiye’nin en büyük acil servis hastanesinin temelinin gelecek hafta atılmasının planlandığı bildirildi.
Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. İsmail Tamer, bir süredir proje çalışmalarını yürüttükleri acil servis hastanesinin Türkiye’nin müstakil bir hastane olarak faaliyet gösterecek en büyük acil servis hastanesi olacağını ifade etti. Kayseri’nin sağlık alanında bölge illere de hizmet veren bir merkez konumunda olduğunu ve her geçen gün artan ihtiyaca cevap verebilmek için projeler geliştirdiklerini ifade eden Tamer, acil servis hizmeti konusunda dünyadaki gelişmeleri takip ederek mo-dern bir proje hazırladıklarını kaydetti. Acil servis hastanesinin yapımını üstlenmesi için daha önce bir hayırseverden söz aldıklarını hatırlatan Tamer, projenin büyümesi ve maliyetin artması sebebiyle hayırseverin hastane yapımını üstlenemediğini kaydetti. Acil servis hastanesi inşaatının 20 ayda tamamlanmasının öngörüldüğünü ifade eden Tamer, gelecek hafta düzenlemeyi planladıkları temel atma törenine Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın da katılmasını beklediklerini sözlerine ekledi.
|
02.08.2008
|
|
|
2008-2009 Ortaöğretim kayıtları başladı |
2008-2009 öğretim yılında bütün illerde, sınavsız öğrenci alan ortaöğretim kurumlarının 9. sınıflarına kayıtlar dün başladı.
Ortaöğretimde geçen yıl 16 ilde pilot uygulama olarak başlatılan ‘’e-kayıt’’ sistemi, bu yıl Türkiye geneline yaygınlaştırılıyor. Türkiye’deki sınavla öğrenci alan liseler dışındaki bütün liselere kayıtlar internet üzerinden gerçekleştirilecek. Öğrenci kayıtları için başvurular, genel lise ve meslek lisesi müdürlüklerince 1-29 Ağustos 2008 tarihleri arasında elektronik ortamda yapılacak. Okul müdürlükleri, kendilerine başvuran öğrencilerin kimlik, diploma notları ve adres bilgilerini e-okul sisteminden TC Kimlik Numarası ve ilköğretim öğrenci numarası ile girerek kontrol edecek. Genel liselere aday kayıt işlemleri genel lise müdürlüklerince, meslek lisesi aday kayıt işlemleri ise meslek lisesi müdürlüklerince yapılacak. Genel liselere aday kayıtlarında bölge ve ikametgâh adresi esas alınacak. Meslek liselerine kayıtlarda ise bölge sınırlaması olmaksızın 10 adet okul tercihinde bulunulacak. Adaylar hem genel li-seye hem de meslek lisesine kayıt yaptıramayacak.
|
02.08.2008
|
|
|
İklim değişikliğinin faturasını çocuklar ödüyor |
KÜRESEL iklim değişikliğinin tetiklediği tabiî afetlerin önümüzdeki dönemde çocuklar ve aileleri için çok daha büyük riskler oluşturacağını söyleyen uluslar arası yardım örgütü Save the Children, hükümetlerden bu konuda şimdiden tedbir almalarını istedi.
“Felâketle Yüz Yüze” başlıklı bir rapor açıklayan örgüt, afet sonrası yardım çalışmalarından çok önleyici tedbirlerin öncelenmesi gerektiğini söyledi. “İklim değişikliği konusunda fikir birliği oluştu” diyen rapor “Şimdiden etkilerini gördüğümüz bu durum tabiî afetlerin sıklığının ve etkisinin artmasına yol açacak” dedi. “En yoksul ülkeler ve özellikle de bu ülkelerde yaşayan çocuklar, oluşmasında hiç sorumlulukları olmamasına rağmen bu afetlerin bedelini en ağır ödeyen grup olacak.”
“Milyonlarca çocuk etkilenecek”
Örgüt, Birleşmiş Milletler’in yakın geçmişte yaptığı çalışmaların tabiî afetlerin sayısının 30 yıl öncesine göre üç ilâ dört kat arttığını gösterdiğini vurguladı. Rapora göre, önümüzdeki 10 yılda, her yıl tahminen 175 milyon çocuk iklim değişikliğinin yol açtığı tabiî afetlerden etkilenecek. Acil duruma hazırlık çalışmaları konusunda uzman olan Ian Rodgers “Bu verilerin ışığında, uluslar arası toplumun kalkınmakta olan ülkelerin bu afetlere hazırlanması için yardım etme yükümlülüğü var” dedi. Rapor, önleyici çalışmaların nasıl faydalı olabileceğini örneklerle açıklıyor. Geçen Kasımda Bangladeş’te yaşanan Sidr tayfunu öncesinde binlerce eğitilmiş gönüllü harekete geçerek on binlerce ailenin bölgeden uzaklaştırılmasını sağladı. Bu sayede vefat edenlerin sayısı 4 binle sınırlı kalabildi. 1991’de aynı bölgede yaşanan benzer bir afette 140 binden fazla insan vefat etmişti.
Türkiye, afet koordinasyonunu yapmadı
Rapor, 2005’te Türkiye’nin de aralarında olduğu 168 ülkenin imzaladığı ve yerel, ulusal, uluslar arası ölçekte afet indirgeme çabalarını düzenleyen Hyogo Hareket Çerçevesi’yle verilen sözlerin tutulmadığını da ekledi. 10 yıllık bir plan öngören çerçeve sözleşmeye göre hükümetler ulusal ölçekte koordinasyon çalışmaları yürütecek Ulusal Platformlar kurmakla yükümlü, fakat Türkiye henüz bunu yapmadı. Türkiye’de Bayındırlık ve İskân Bakanlığı uygulamadan sorumlu. Geçen yıl sözleşmeyle ilgili değerlendirme toplantısında konuşan Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nden Mustafa Taymaz, “akademisyenlerin ve sivil toplum örgütlerinin de katılacağı platformun kurulmasının öncelikli olduğunu” belirtti. Taymaz, 1992 Erzincan ve 1999 Marmara depremlerinin ardından ülkede afet önleme bilincinin geliştiğini söyledi.
|
/ Bia
02.08.2008
|
|
|
Yeşil Yayla Festivali başladı |
GOLA Kültür, Sanat ve Ekoloji Derneği tarafından organize edilen ve üçüncüsü düzenlenen “Yeşil Yayla” Doğu Karadeniz’in alternatif festivali 1-3 Ağustos tarihlerinde Rize’nin Fındıklı ve Hemşin ilçelerinde gerçekleşecek.
Hidroelektrik santral tehdidi altındaki dereler ana konusu ile festival, bu yıl Orta Anadolu Bozlak müziğinin büyük ustası Neşet Ertaş’ı yöre halkıyla buluşturuyor.
Gola Kültür, Sanat ve Ekoloji Derneği tarafından organize edilen festivalde Neşet Ertaş, Hemşin vadisinin Çüpendüzü yeşilliğinde sahne alacak. “Bozkırın Tezenesi” olarak tanınan Ertaş, Doğu Karadenizli sevenleriyle böylece ilk defa yaylanın yeşilinde buluşmuş olacak. Festival kapsamında, Doğu Karadeniz müziği üzerine derleme çalışmaları ve albümleriyle bilinen Birol Topaloğlu ile birlikte yerel destancılar (mabira) “destan ve atma türkü dinletisi”nde dinlenebilecek.
Festivalin özgün faaliyetleri arasında yer alan “ihtiyar horonu” yörenin emektar müzisyeni Yaşar Çorbacıoğlu’nun tulumu eşliğinde Kamil Usta yönetimindeki ekip tarafından gerçekleştirilecek.
Grup Helesa ise özgün yorumlarıyla bölgenin müzikal geleneklerinden örnekler sunacak. Bölgedeki yerel kültürler ve çevre konularında duyarlı olmaya dâvet eden festivalde ayrıca Gürcüdüzü Vadisine bir gezi düzenleniyor. Gezide; Türkiye Çevre ve Temiz Enerji Platformları Ulusal Koordinatörü Doç. Dr. Tanay Sıdkı Uyar ile “Derelerin Kirliliği ve HES’lerin Toplumsal Maliyeti” konulu söyleşi gerçekleşecek.
Bölgenin ayrılmaz parçası olan yağmurların, festival programını etkilemeyeceğini vurgulayan organizasyon komitesi, derneklerini Doğu Karadeniz için taze kan olarak niteliyor. Bütün faaliyetlerin ücretsiz olduğu festival süresi boyunca el san'atları, mimarî ve yöre yemeklerine yönelik faaliyetler yapılacağını da duyurdu.
|
www. yaylafest.org
02.08.2008
|
|
|
Çölleşme büyük tehdit |
BM tarafından çevreyle ilgili yapılan çeşitli araştırmalar, dünyada çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan 110 ülke bulunduğunu ortaya koydu.
BM, BM Çevre Programı (UNEP) aracılığıyla çevreye ilişkin çeşitli araştırmalar yaptı. Araştırmaların sonuçlarına göre, dünyanın önemli bir bölümünün çölleşme tehdidi altında olması sebebiyle bir an önce ciddî tedbirler alınması gerekiyor.
Çölleşme, yılda 42 milyar doları bulan yıllık maliyetinin yanı sıra açlık, yoksulluk ve göç ile de insanoğlunu tehdit ediyor.
Merkezi ABD’de bulunan Worldwatch Institue, her yıl toprağın üst tabakasının 24 milyar tonunun kaybedildiğini ileri sürdü.
Araştırmalar, son 20 yıl içinde ABD’deki bütün ekili alanı kaplayacak kadar toprağın kaybolup gittiğini ortaya koydu.
Bu kriz, dünya üzerindeki karaların üçte birinden daha fazlasını kaplayan kurak alanlarda ortaya çıkarken, çölleşme, toprak tabakasının hassas, bitki tabakasının ince ve iklimin son derece sert olduğu bölgelerde kendini hissettiriyor.
Çölleşme, toplam kara alanının yüzde 30’una zarar verirken, Afrika’da kurak alanların yüzde 73’ünü kaplayan 1 milyon hektarın üzerinde arazinin orta veya ciddî bir çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirlendi.
Asya’da ise bu miktarın 1,4 milyon hektarı bulduğu belirtilen araştırmalarda, şu bilgilere yer verildi:
“Fakat bu problem, sadece kalkınmakta olan ülkelere mahsus değildir. Ciddî bir şekilde veya orta derecede çölleşmiş alanların en fazla bulunduğu kıt'a yüzde 74 ile Kuzey Amerika’dır. AB’deki ülkelerin 5 tanesinde çölleşme sorunları mevcuttur. Asya’da en fazla etkilenen bölgeler eski Sovyetler Birliğinde yer almaktadır.
Genel olarak bakılırsa çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan kurak alana sahip 110 ülke olduğu görülür. UNEP çölleşmenin genel maliyetinin yılda 42 milyar dolar olduğunu hesaplamıştır. Sadece Afrika’nın yıllık kaybı 9 milyar dolardır.”
Türkiye’nin durumu
Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünde görevli Şube Müdürü Erdoğan Özevren, Türkiye’nin içinde bulunduğu Orta Doğu coğrafyasının yarı-nemli ya da kurak-kurak iklim rejimi içerisinde yer aldığını hatırlatarak, ülke topraklarının yüzde 86’sının erozyon tehdidi altında olmasının, erozyonu çölleşmenin en önemli sebebi yaptığını vurguladı.
Özevren, “İklimsel verilere göre, ülkemizde Iğdır ve Konya Ovaları ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi kuraklık ve çölleşmeye en hassas bölgeler olarak ortaya çıkmaktadır. Unutulmamalıdır ki ülkemizde erozyon olması sebebiyle ülke topraklarının tamamına yakını tehdit altındadır” dedi.
|
02.08.2008
|
|
|
11 BİN BİTKİ TÜRÜ VAR |
Türkiye’de 4 binden fazlası endemik, 11 binin üzerinde bitki türü olduğu kaydedildi.
YÜZÖLÇÜMÜNÜN yüzde 27’si önemli tabiat alanı niteliğinde olan Türkiye’de, 39 millî park, 30 tabiat parkı, 350 jeolojik miras, 81 yaban hayatı koruma sahası bulunuyor. Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürü Mustafa Kemal Yalınkılıç’ın, Çevre Sorunlarının Araştırılarak Sürdürülebilir Çevre Politikası İçin Alınması Gereken Önlenmelerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna sunduğu raporda, Türkiye’nin tabiî alanlarıyla ilgili bilgiler yer aldı. Yalınkılıç, Türkiye’de 6 milyon hektarlık alanda, 6 bin 500 adet korunan veya korunması gereken alan bulunduğunu kaydederek, ‘’Ülkemiz yüzölçümünün yüzde 27’si yani ülkenin dörtte biri önemli tabiat alanı niteliğinde’’ dedi.
Buna göre Türkiye’de, 39 millî park, 30 tabiat parkı, 32 tabiat koruma alanı, 105 tabiat anıtı, 3000 mağara, 135’i uluslar arası öneme sahip 750 sulak alan, 947 tabiat sit ve yüzlerce arkeolojik tarihi sit alanı, 350 jeolojik miras, 14 özel çevre koruma alanı, 350 avlak sahası (23’ü özel sektörde), 18 yaban hayatı üretim istasyonu, 188 tohum ve gen muhafaza ormanı, 56 muhafaza ormanı ve 337 tohum istasyonu sahası, 439 mesire yeri ve kamp alanı (2012’de 1000 olacak), 81 yaban hayatı koruma sahası, 20 kaplumbağa yuvalama ve koruma alanı bulunuyor.
‘’11 BİNİN ÜZERİNDE BİTKİ TÜRÜ VAR’’
Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürü Yalınkılıç, bütün kıt'a Avrupa'sında 12 bin bitki türü varken, Türkiye’de 4 binden fazlası endemik 11 binin üzerinde bitki türü olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin hayvan türü zenginliğine de dikkati çeken Yalınkılıç raporda, ‘’Hayvan türüyle tüm kıt'a Avrupa'sında 80 bin hayvan türü varken Türkiye’de 60 bin tür var. Türkiye’de 141 tür sürüngen, 716 tür balık, 161 tür memeli, 460 kuş gibi türler yaşamakta olup bu türlerin dörtte biri endemiktir. Endemizm oranı Avrupa’da yüzde 10’un altında, ülkemizde yüzde 35’e yakındır. Bu kaynakları koruma - kullanma dengesi içinde yönetemezsek zengin kaynakların fakir bekçiliğini yapmaya devam edeceğiz’’ diye konuştu.
|
02.08.2008
|
|
|
|