|
|
|
İngiltere’de her yıl 50 bin İngiliz Müslüman oluyor |
İngiltere İçişleri Bakanı Jackoi Smith’in BBC’ye verdiği beyanata göre, İngiltere’de her yıl 50 bin İngiliz İslâm dinine giriyor.
Bakan demecinde, 11 Eylül 2001 olaylarından beri toplam 400 bin İngilizin Müslüman olduğunu söyledi. İngiltere’de 2 milyondan fazla Müslüman olduğunu ve İslâmın Hıristiyanlıktan sonra ikinci din haline geldiğini bildiren Bakan, ülkesinde Müslümanların ihtiyacını karşılayacak bir İslâm üniversitesi kurulması gerektiğini kaydetti.
|
23.07.2008
|
|
|
SAVAŞ SUÇLARI MAHKEMESİNE ÇIKACAK |
Karadziç'in tutuklanmasının, Balkanlar'ın batısına kalıcı uzlaşma ve adaletin getirilmesine katkı sağlayacağını belirten Avrupa Komisyonu Başkanı Barroso, bu gelişmenin, Sırbistan'ın Avrupa ile bütünleşme hedefi açısından da çok önemli olduğunu söyledi. AB Komisyonu genişlemeden sorumlu üyesi Rehn de tutuklamayı “Sırbistan'ın uluslararası mahkeme ile işbirliğinde bir mihenk taşı” olarak niteledi.
AB: ADALET VE UZLAŞMAYA KATKI SAĞLAR
Karadziç'in tutuklanmasının, Balkanlar'ın batısına kalıcı uzlaşma ve adaletin getirilmesine katkı sağlayacağını belirten Avrupa Komisyonu Başkanı Barroso, bu gelişmenin, Sırbistan'ın Avrupa ile bütünleşme hedefi açısından da çok önemli olduğunu söyledi. AB Komisyonu genişlemeden sorumlu üyesi Rehn de tutuklamayı “Sırbistan'ın uluslararası mahkeme ile işbirliğinde bir mihenk taşı” olarak niteledi.
KARADZİÇ, ALLAH'IN ADALETİNDEN
KAÇAMADI
osnalı kaçak savaş suçlusu Radovan Karaciç’in yakalanarak, tutuklandığı bildirildi. Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç’in bürosundan yapılan açıklamada, ‘’Karaciç’in yeri belirlendi ve tutuklandı’’ ifadeleri yer aldı. Açıklamada, tutuklanan Karaciç’in eski Yugoslavya’daki savaş suçlularını yargılamak amacıyla kurulan özel savaş suçları mahkemesindeki yargıçların önüne çıkarılacağı belirtildi.
Bu arada, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra işlenmiş en büyük savaş suçlarının elebaşısı olarak görülen Bosnalı Sırp lider Radovan Karaciç’in Cuma sabahı Sırbistan’ın başşehri Belgrad’da bir belediye otobüsünde yakalandığı bildirildi.
Başta 8 bin Bosnalı yetişkin ve erkek çocuğun öldürüldüğü Srebrenitsa katliâmı olmak üzere Bosna’da on binlerce kişinin öldüğü şiddet olaylarını organize etmekle suçlanan Karaciç, eski Yugoslavya Federasyonu’nda işlenen savaş suçlarını yargılamak için kurulan BM’ye bağlı uluslar arası savaş suçları mahkemesinin en çok arananlar listesinin de başında bulunuyordu.
Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç, savaş suçları mahkemesinin “cehennemden sahneler ve insanlık tarihinin en karanlık sayfalarının yazılmasının” mimarı olarak gösterdiği Karaciç’in önceki akşam tutuklandığını açıkladı. Sırbistanlı bir polis kaynağı, Karaciç’in yabancı bir istihbarat servisinin verdiği bilginin ardından saklandığı evde haftalarca izlendikten sonra Belgrad’ın bir banliyösünde yakalandığını söyledi. Karaciçi’in avukatı Sveta Vuyaciç de müvekkilinin Cuma günü 09.30’da bir belediye otobüsünde yakalandığını, mahkemeye çıkarıldığı önceki güne kadar gözaltında tutulduğunu ifade etti.
Sırbistan jandarmasının ağır silâhlı özel birlikleri Belgrad’daki savaş suçları mahkemesinin etrafında geniş güvenlik tedbirleri alırken, mahkemenin önünde bekleyen Karaciç’in kardeşi Luka Karaciç kardeşinin teslim olmadığını, bunun onun tarzı olmadığını söyledi. Mahkeme binası yakınlarında toplanan Karaciç yanlısı onlarca kişi “Kahraman Karaciç” ve “Vatan Haini Tadiç” sloganları atarken, mahkeme binası önünde bekleyen gazetecilere saldıran bazı kişiler ise tutuklandı.
Belgrad’ın merkezinde bazı noktalara güvenlik güçleri yerleştirilirken, Kosova’nın bağımsızlığını ilân etmesinden sonra saldırıya uğrayan Amerikan Büyükelçiliği önünde de geniş güvenlik tedbirleri alındı.
Psikiyatrist ve şair olan ancak daha sonra Bosnalı Sırp milliyetçilerinin kervanına katılan Karaciç, uluslar arası mahkeme tarafından 1995 yılında çeşitli fiillerden suçlanmıştı. Sırbistan, Karaciç’in yakalanmaması sebebiyle yıllardır AB’nin yoğun baskısı altındaydı. Karaciç’in en büyük suç ortağı ve Bosnalı Sırp milislerin komutanı Ratko Mladiç ise en son 2005 yılında Belgrad’da görülmüş, ondan sonra izine rastlanmamıştı.
Karaciç ve Mladiç’in milliyetçi Sırp güvenlik güçleri tarafından korunduğu ileri sürülürken, geçen ay iktidara gelen Batı yanlısı hükümet, savaş suçlularını tutuklamakla görevli gizli polis şefini görevden uzaklaştırmıştı. Sırp insan hakları eylemcisi Natasa Kandiç, hükümetin bu adımının Karaciç’in yakalanmasını sağladığını kaydetti.
Bu arada, Çeşitli uluslararası kuruluşların yetkilileri ve devlet adamları, kaçak savaş suçları sanığı Radovan Karaciç’in tutuklanması üzerine açıklamalar yayınladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso açıklamasında, Karaciç’in tutuklanmasından duyduğu memnuniyeti vurguladı. Tutuklanmayı, ‘’çok olumlu bir gelişme’’ olarak niteleyen Barroso, bunun, Balkanların batısına kalıcı uzlaşma ve adaletin getirilmesine katkı sağlayacağını belirtti.
AB genişlemeden sorumlu şefi Oli Rehn, konuya ilişkin açıklamasında, ‘’Bu, kesinlikle Sırbistan’ın, eski Yugoslavya’daki savaş suçlularını yargılamak amacıyla kurulan özel uluslar arası mahkeme ile işbirliğinde bir mihenk taşıdır’’ görüşüne yer verdi. Rehn, Karaciç’in tutuklanmasını ‘’Sırbistan’ın Avrupa ile bütünleşme arzusu açısından çok önemli’’ diye niteledi.
Eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın Balkanlar özel temsilcisi James O’Brien ile ABD eski dışişleri bakan yardımcısı Richard Holbrooke da Karaciç’in tutuklanmasına ilişkin birer bildiri yayınladı.
Holbrooke da yayınladığı mesajında Karaciç’in tutuklanmasını ‘’büyük haber’’ olarak niteledi.
Bosnalı Müslümanların lideri Haris Sılaciç de Karaciç’in yakalanması sebebiyle yayınladığı mesajında şu ifadelere yer verdi: ‘’Bu, en azından katliâm kurbanlarının aileleri için bir çeşit tatmindir. Adalet Karaciç ve Mladiç tutuklanmadan tam anlamıyla yerine gelemez. Ancak Miloseviç’in ölmesine, Karaciç tutuklanmasına karşın, onların etnik temizlik projeleri ne yazık ki Bosna Hersek’te halen devam ediyor olması bir hakikat olarak halen önümüzde duruyor.’’ Sılaciç, buna karşın yine de Karaciç’in tutuklanmasının Bosna’da olumlu etkisi olacağını belirtti. Kaçak savaş suçlusu sanığı Radovan Karaciç’in tutuklanması haberi, Saraybosna’da sevinç gösterileriyle kutlandı.
Saraybosna’nın 43 ay süren muhasarası sırasında ölen 11 bin Saraybosnalı dolayısıyla soykırımı suçu işlemekle suçlanan Karaciç’in tutuklanmasının öğrenilmesi üzerine halkın akşam saatlerinde Saraybosna caddelerinde bir araya gelerek kutlamalar yaptığı gözlendi. NATO’nun konuya ilişkin açıklamasında, Bosna’da işlenen savaş suçlarının sanığı Karaciç’in tutuklanması ‘’uzun bir süreden beri beklenen iyi bir haber’’ olarak nitelendirildi.
Bir NATO sözcüsü, ‘’Eğer bu bilgi doğrulanırsa, bu uluslar arası toplum için gerçekten de çok iyi bir haber olur. Bu uzun zamandan beri duymayı ümit ettiğimiz bir haber. Bu, Sırbistan’dan beklentilerimiz açısından iyi bir haber. Bu olumlu bir ışık olarak görülmelidir’’ dedi.
Bosna’da buruk sevinç
Kaçak savaş suçlusu Radovan Karadziç’in tutuklanması haberi, Saraybosna’da sevinç gösterileriyle kutlanırken, Bosnalı Müslümanların lideri Haris Sılaciç, “Miloseviç’in ölmesine, Karadziç'in tutuklanmasına karşın, onların etnik temizlik projelerinin ne yazık ki Bosna Hersek’te devam ediyor olması bir hakikat olarak halen önümüzde duruyor” dedi.
|
/ Belgrad
23.07.2008
|
|
|
Cunta mağdurlarının yardım çığlığı |
Askerî cunta tarafından yönetilen Myanmar’ın baskıları sebebiyle vatanlarını terk ederek Bangladeş’e sığınan Arakanlı mülteciler, hayatlarının en zor günlerini yaşıyor. Türkiye’den yardım isteyen mülteciler, “Yağ, soğan, et, sebze istemiyoruz. Sadece pirinç istiyoruz. Biz çocuklarımızın hayatını kurtarmak istiyoruz” şeklinde feryat ettiler.
ASKERÎ cunta tarafından yönetilen Myanmar’ın baskıları sebebiyle vatanlarını terk ederek Bangladeş’e sığınan Arakanlı mülteciler, hayatlarının en zor günlerini yaşıyor. Türkiye’den yardım isteyen mülteciler, “Yağ, soğan, et, sebze istemiyoruz. Sadece pirinç istiyoruz. Biz çocuklarımızın hayatını kurtarmak istiyoruz” şeklinde feryat ettiler.
Cunta Myanmar (eski adıyla Burma) devletinin baskıları sebebiyle vatanlarını terk ederek Bangladeş’e sığınan Arakanlı mülteciler, hayatlarının en zor günlerini yaşıyor. Bangladeş’in Cox’s Bazaar şehrinde bulunan Teknaf kampında yaşayan 12 bin Arakanlı Müslüman mülteci açlıktan ölümlerle karşı karşıya. Yiyecekleri tükenmiş durumda. Naf Nehrinin kıyısında bataklık alan üzerine hasırdan yapılan baraka kulübelerde hayatlarını sürdüren mültecilerin yiyecekleri tükenmiş durumda. Tüm dünyada yaşanan gıda fiyatları Bangladeş’te de iki katına çıktı. Pahalılık sebebiyle hiçbir şey alamayan mülteciler, Türkiye’den yardım istediler. Mülteciler, “Yağ, soğan, et, sebze istemiyoruz. Sadece pirinç istiyoruz. Biz çocuklarımızın hayatını kurtarmak istiyoruz” şeklinde feryat ettiler. Teknaf kampında 2 bin mülteci aile var. 7 bin çocuğun olduğu kampta okul ve hastane yok. Kamplar yarı bataklık bir arazi üzerine kurulmuş. Özellikle Muson yağmurları başladığı zaman mülteciler, büyük sıkıntı yaşıyor. Hiçbir geçim kaynakları olmayan mülteciler, nehirden tuttukları balıklarla ve çevreden topladıkları otlarla, yapraklarla hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Bazı çocuklar da çevreden topladıkları yaprakları satarak ailelerinin geçimine katkıda bulunmaya çalışıyor. Birleşmiş Milletler (BM) mülteci statüsünde kabul etmediği için sınırlı sayıda yardım yapıyor. Bu kampın yanı sıra Kutupalong kampında kalan Arakanlı mülteciler de açlık ve sağlık sorunu yaşıyor.
|
23.07.2008
|
|
|
Benazir Butto’nun koruması öldürüldü |
PAKİSTAN'IN Karaçi şehrinde, suikasta kurban giden eski Başbakan Benazir Butto’nun korumasının silâhlı kişiler tarafından vurularak öldürüldüğü belirtildi.
Butto’nun Pakistan Halk Partisi’nin sözcüsü Ijaz Durrani, kimliği belirlenemeyen silâhlı kişilerin, koruma Halid Şahenşah’ın aracına evinin yakınında ateş açtığını kaydetti. Sözcü, hastaneye kaldırılan Şahenşah’ın kurtarılamadığını belirtti. Karaçi Emniyet Müdürü Halid Muhammed ise olayı doğruladı ve gerekli soruşturmanın açıldığını belirtti. Uzun bir süredir partinin üyesi ve güvenlik görevlisi olan Şahenşah, 27 Aralık’ta İslamabad’da düzenlenen suikasttan Butto’yu koruyamamıştı. Şahenşah, aynı zamanda Butto’nun eşi Asıf Ali Zerdari’nin de korumalığını yapıyordu.
|
/ Karaçi
23.07.2008
|
|
|
Beşşar’a, katliâmının hesabı soruluyor |
ULUSLAR ARASI insan hakları kuruluşu İnsan Haklarını İzleme örgütü, Suriye yetkililerinden, bu ay başında kanlı bir şekilde bastırılan hapishane isyanı konusunda bağımsız soruşturma açılmasını istedi.
Örgütten yapılan açıklamada, 5 Temmuzda’ki isyanda kaç kişinin öldüğü ve yaralandığının da açıklanması talep edildi. Örgüt, kendilerinin şimdiye kadar 9 mahpus ve bir polisin öldüğünü belirlediklerini kaydederken, Suriye’deki bazı insan hakları örgütleri en az 25 kişinin ölmüş olabileceğini belirtiyor. Suriye yetkilileri başşehir Şam’ın kenar mahallesindeki Saidnaya hapishanesindeki isyan ve can kayıpları konusunda ayrıntılı bilgi vermedi. Yapılan resmî açıklamada, isyanın Suriye ve Irak’ta terörist eylem yapan bir grup aşırı militan tarafından başlatıldığı ve kısa sürdüğü ileri sürülmüştü.
|
/ Beyrut
23.07.2008
|
|
|
Maliki, Amerikalı askerlerin çekilmesini istiyor |
IRAK Başbakanı Nuri El Maliki’nin, Amerikan askerlerinin Irak’tan 2010’a kadar çekilmesini istediği bildirildi.
Amerikalı Demokrat Parti başkan adayı Barack Obama’nın Senato’daki bürosundan yapılan yazılı açıklamaya göre, “Maliki, sayıları ve görevleri de dahil olmak üzere Irak’taki Amerikan askerlerinin yeniden düzenlenmesinin zamanının geldiğini” aktardı. Orta Doğu ve Avrupa gezisi çerçevesinde Irak’a yaptığı ziyaret dolayısıyla Senatörler Jack Reed ve Chuck Hagel ile ortak yapılan açıklamada, “Maliki’nin Irak’taki Amerikan askerlerinin 2010’a kadar çekilmesini umduğu” belirtildi. Iraklıların açık bir tarih istediklerinin ifade edildiği açıklamada, Maliki’nin Iraklıların, Amerikan askerlerinin yaptığı fedakârlığı takdir ettiğini ancak Amerikan askerlerinin sonsuza dek kalmasını istemediklerini söylediği kaydedildi.
|
/ Washington
23.07.2008
|
|
|
İranlı siyasî uzman: “Tahran, Türkiye’ye karşı Ermeni kozunu kullanıyor” |
İRANLI Kafkasya uzmanı Hatem Gadiri, Tahran’ın Türkiye ile Ermenistan arasında arabuluculuk yapmak istemesinin iç yüzünü anlattı.
Azeri Trend haber ajansına konuşan İranlı uzman Gadiri, ülkesinin Türkiye ve Ermenistan arasında arabuluculuk yapmaya hazır olmasına ilişkin açıklamasını değerlendirdi. İran’ın bu girişimle Ankara’ya baskı yapmayı arzuladığını iddia eden siyasi uzman Gadiri, “İran, Ermeni faktörünü kullanarak Ankara’ya baskı yapmayı düşünüyor. Ayrıca, İran’da Ermeni lobisi güçlü ve dolayısıyla bundan yararlanan Ermeniler, İran’dan Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelmesini talep ediyorlar” dedi. İran’ın Ankara ve Erivan arasında arabuluculuk yapmak istemesi, Türkiye’nin Suriye ve İsrail arasında arabuluculuğa soyunmasına bir cevap olduğunu ifade etti. Gadiri, “Türkiye Suriye ve İsrail arasında arabuluculuk yapmakta, İran da Ermeni faktörünü kullanarak Türkiye ile “oynamak” istiyor. İşin gerçeği şu: “Türkiye ilk olarak kendisi İranla bu konuda oyun oynamaya başladı. Tahran da buna karşılık, Ermeni kozunu ortaya attı. Şimdi Ermenistan, Tahran için bir koz sayılmakta” diye konuştu.
|
/ Moskova
23.07.2008
|
|
|
Hindistan’da ‘modern medreseler’ üniversitelerle yarışıyor |
NÜFUSUNUN yüzde 14’ü Müslüman olan Hindistan’da medreseler bilime odaklandı. Anayasa ve yönetim tarafından korunan medreseler, Hintli Müslümanları topluma bağlıyor. Rüştünü ispat edenlere üniversite denkliği de veriliyor.
Aksiyon dergisinde çıkan habere göre, Batı’nın Taliban ve El Kaide’yi beslemekle suçladığı Afganistan ve Pakistan’daki medreselerin tam aksine Hindistan’daki medreseler sorun olarak görülmüyor. Hatta anayasa ve hükûmet tarafından korunup destekleniyor bu medreseler. Ülkedeki sistem, bütün dinî gruplara kendi inancını özgürce yaşama ve anlatma imkânı sağlıyor. Ülkedeki İslâmî medreseler kendi içinde ikiye ayrılıyor. Büyük kısmı, bünyesine modern bilim ve teknolojiyi de dahil edip çağa ayak uydurmaya çalışıyor. Diğer grup ise geleneksel çizgiyi koruyor. Çoğu, halkın ve vakıfların yardımıyla ayakta. Hemen her Müslüman mahallesi ve köyünde medreselerle karşılaşmak mümkün. Orta öğretimde gösterilen dersleri de müfredata ekleyen medreseler Müslüman halkın ihtiyaçlarına cevap veriyor, çağa ayak uydurmalarını kolaylaştırıyor. Başta Darul Ulum Deoband’daki merkez olmak üzere Müslüman nüfusun yaşadığı Uttar Pradeş eyaletinin başşehri Lucknow’da, Bombay’da ve Haydarabad’daki birçok medrese bilgisayarlı eğitime geçmiş.
|
/ İstanbul
23.07.2008
|
|
|
|