"Gerçekten" haber verir 13 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Beyazperdede farklı bir 3D film

Jules Verne'nin aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan ve animasyon olmayan ilk dijital 3 boyutlu olma özelliği taşıyan “Dünyanın Merkezine Yolculuk’’ 18 Temmuzda gösterime girecek.

JULES VERNE'NİN aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan ve animasyon olmayan ilk dijital 3D (3 boyutlu) olma özelliği taşıyan ‘’Dünyanın Merkezine Yolculuk’’ 18 Temmuzda gösterime girecek.

Medyavizyon’dan alınan bilgiye göre, Jules Verne’nin ‘’Dünyanın Merkezine Yolculuk’’ kitabını Michael Weiss, Jennifer Flackett ve Mark Levin sinemaya uyarladı.

Başrollerinde Brendan Fraser, Josh Hutcherson ve ve Anita Briem’in yer aldığı filmde, Oscar ödüllü görsel efekt uzmanı Eric Brevig ilk ke yönetmenlik koltuğuna oturdu.

‘’Dünyanın Merkezine Yolculuk’’, yaklaşık 100 sinemada Türkçe dublaj veya altyazı seçenekleri ile gösterime girecek.

Animasyon olmayan ilk dijital 3D film olma özelliği taşıyan filmde, biri çocuk üç maceraperestin, dünya yüzeyinin altına gerçekleştirdikleri yolculuk sırasında şahit oldukları inanılmaz tabiat harikaları, karşılaştıkları akıl almaz tehlikeler, heyecan ve eğlence dolu bir şekilde konu ediliyor.

‘’Dünyanın Merkezine Yolculuk’’ NASA teknolojisiyle üretilen ve üç boyutlu sinemaya yepyeni bir soluk getiren ‘’REAL D 3D’’ tekniği kullanılarak çekilen ve animasyon olmayan ilk film.

Filmin görsel dünyası için yaklaşık 200 görsel efekt ve sinematografi uzmanı görev aldı. Efekt içeren 726 planın bulunduğu filmde, bunların 3 boyutlu oluşturulması için ekibin her plan üzerinde iki kere çalışması gerekti. Böylece toplam 1400’ün üzerinde efekt oluşturuldu.

Dijital high definition 3D olarak çekilen filmin sualtı sahneleri 1976’da olimpiyatlara da ev sahipliği yapan Montreal Stadyumu’nun dalış tankında çekildi.

13.07.2008


 

TRT’nin yerine kültür merkezi

BEYOĞLU Tepebaşı’nda bulunan TRT binasının yıkılarak yerine kültür merkezi yapılması projesi gerçekleşiyor.

Tepebaşı’nda 200 milyon dolarlık yatırımla Suna Kıraç Kültür Merkezi’ne dönüştürmek için 2005 yılında harekete geçen işadamı İnan Kıraç’ın hayali böylece gerçek oluyor. TRT binası ve İstanbul Metropolitan Planlama (İMP) Merkezi’nin bulunduğu alana Kültür Merkezi kurulacak.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve İnan Kıraç Tepebaşı’ndaki İMP’de TRT stüdyolarının yerine inşa edilecek Suna Kıraç Kültür Merkezi’nin yapımı ile ilgili basın toplantısı düzenledi. 2005 yılı Ocak ayında İnan Kıraç ile 14 bin metrekarelik TRT stüdyo binası yerine kültür merkezi yapılması konusunda görüştüklerini belirten Topbaş, alanın yüzde 80’inin belediyeye, yüzde 20’sinin ise TRT’ye ait olduğunu söyledi. Topbaş TRT’ye stüdyolarını taşıyabileceği bir yer önerdiklerini ve prensipte anlaştıklarını ifade etti. TRT’nin ve IMP’nin birkaç ay içinde taşınacağını belirten Topbaş, “TRT, kendi hissesini satacak. Biz de yap-işlet olarak ihaleye çıkacağız. İhaleye projeyi dünyanın önde gelen mimarlarından birinin hazırlaması ve içinde bir dram tiyatrosu yapılması şartını koyacağız” dedi.

Projenin maliyetinin 200 milyon dolar olduğunu belirten İnan Kıraç ise, projenin eski dram tiyatrosu ve 1850 kişilik bir konser salonundan oluştuğunu kaydetti. Konser salonunun en ileri teknolojiye sahip olacağını söyleyen Kıraç, bu özellikteki salonlarda dünyanın önemli müzik gruplarının konser vermek için sırada beklediğini söyledi.

13.07.2008


 

Asırların geleneği motiflerde yaşıyor

OSMANİYE'NİN Kadirli ilçesine bağlı Karatepe Köyünde 37 yıldır dokunan kök boyalı Karatepe kilimleri, Türk kültürünün izlerini yaşatırken, genç kızların da duygularına tercüman oluyor.

Kızyusuflu-Karatepe Kalkınma Kooperatifi Başkanı Cengiz Cafri, 37 yıldır dokunan kök boyalı Karatepe kilimlerinin, bölgeyi dünyaya tanıttığını söyledi. Cafri, 10 motifi Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından tescillenen kilimlerin, yerli alıcılar kadar yabancıların da ilgisini çektiğini ifade ederek, ‘’Doğal yün ve kök boya kullanılarak örülen kilimlerimizi, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, Hollanda, Yunanistan, Kuveyt ve KKTC’ye ihraç ediyoruz’’ dedi. Kilimlerin, halkın geçim kaynağı olmasının yanında, yöre kültürünün tanıtımına ve turizmine de büyük katkı sağladığını ifade eden Cafri, şöyle devam etti: ‘’Karatepe Köyündeki 265 hanenin 175’inde ayda yaklaşık 400 metrekare kilim dokunuyor. Köyde kurduğumuz tesiste ise doğal boya atölyesi, 4 boya fırını ve bir dokuma atölyesi var. İpleri, nar, portakal ve ceviz gibi çeşitli bitkilerin kabuklarıyla boyuyoruz. Üretimde, köylülerle birlikte, Adana, Mersin, Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Kayseri’den gelen genç kızlar ve kadınlar da çalışıyor. Kaldıkları süre boyunca, tesisin yanında hazırladığımız evde yaşıyorlar. Osmaniye’nin küçük ilçelerinden Sumbas ile Hasanbeyli’nin Karayiğitli Köyünde de üretim yapılıyor. Tarımdan elde ettikleri kazançla yetinmeyen her yaştan genç kız ile kadın, arazide çalışmak yerine, evlerinde kurdukları küçük tezgâhlarla kilim dokumayı tercih ediyorlar.’’

Cafri, her motifi ayrı bir mesaj olarak dokunan Karatepe kilimlerinin, gelişen teknolojiye rağmen, aynı tezgâhlarda aynı duygularla dokunarak, teknolojiye meydan okuduğunu dile getirdi.

‘’Merdivenli’’, ‘’Aslanbaşı’’, ‘’Çekli’’, ‘’Zincirli’’, ‘’Taraklı’’, ‘’Yar yara baktı’’, ‘’Yıldızlı’’, ‘’Koç boynuzu’’, ‘’Sevdi dolaştı’’, ‘’Seymen’’ ve ‘’Küpeli’’ gibi isimlere sahip motiflerle dokunan kilimlerin, Yörük, Türkmen ve Avşar obalarında olduğu gibi duyguları, beklentileri ve hayalleri dile getirdiğini ifade eden Cafri, şöyle devam etti: ‘’Yıllar önce aile büyüklerine ve çevrelerine duygularını ifade etmekte güçlük çeken, bu nedenle duygularını motiflerle anlatan genç kızlar, aynı duygularla geleneği sürdürüyor.

Meselâ ‘Küpeli motifi’, genç kızın ailesine evlenmeyi arzuladığı mesajını verirken, ‘Taraklı motifi’ni, düzenli bir hayatı hayal eden kadın dokuyor.

/ Osmaniye

13.07.2008


 

TÜRK RESMİ ÜZERİNE İLK BASILI KAYNAK TÜRKÇE'DE

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür A.Ş, Venedik asıllı İstanbul doğumlu Levanten Adolphe Thalaso’nun Türk resmi üzerine ilk basılı kaynak olma özelliği taşıyan ‘’L’Art Otoman-Les Peintres de Turquie’’ adlı kitabını, ‘’Osmanlı Sanatı-Türkiye’nin Ressamları’’ ismiyle Türk sanat hayatına kazandırdı

Kültür A.Ş’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Ömer Faruk Şerifoğlu’nun yayına hazırladığı kitap, Türk resmi üzerine ilk basılı kaynak olma özelliğini taşıyor.

Batılı anlamda Türk resminin oluşumunu sağlayan ilk kuşak hakkında monografik sayılabilecek kitap, Türkçe ve İngilizce paralel metin olarak yayına hazırlandı.

Konu itibariyle birbirini tamamladığı için Thalaso’nun iki eserine birlikte yer verilen kitapta, her iki metni de Fransızca orijinalinden Orçun Türkay Türkçe’ye, Öykü Terzioğlu da İngilizce’ye aktardı.

Adolphe Thalaso’nun kayıp hayat öyküsünü de kitabı yayına hazırlayan Ömer Faruk Şerifoğlu kaleme aldı. Bu arada Kültür A.Ş, bütün yayınlarında yüzde 10 indirim yaptı. Site üyelerine de yüzde 25 indirim fırsatı sunuldu.

13.07.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır | Site yöneticisi | Editör