Ünlü şairimiz Yahya Kemal ne diyordu; “Artık demir alma günü gelmişse zamandan,/ meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan./ Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol,/ Rıhtımda kalanlar bu seyahatte elemli./ Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.”
Rahmetli başkanın ölüm haberi bizlere ulaştığında işte bu elemle gözlerimiz nemlendi. Çocuklarının, ailesinin ve Türk Milleti’inin hisleri neyse biz deo anda ve şimdi de bu hsilere yaşıyoruz. Peki bizi kendine bu kadar bağlayan, bu kadar sevdiren neydi?
143 gün önce onu yakından tanımaya başladık. Oysa o, iş dünyasında çok başarılı bir işadamıydı. Önce futbola barışı getirdi. O geldikten sonra kavgalar kesildi. Ezeli rakipler husumetleri bitirdi. Geldiği gün, Türk futboluna adalet getireceğini söyledi. Dediğini üç ay gibi kısa sürede yaptı. Türk milleti bir kere onun samimiyetine inanmıştı. Senelerce bu topluma kendini kazandırmaya, inandırıcı olmaya çalışanlar, bu hayattan ibret almalı. Rahmetli Hasan Doğan, yaşayışıyla, topluma verdiği mesajla, gönüllerde yaşamaya devam edecek. Hele Milli Takımın Avrupa Futbol Şampiyonası’ndaki maçlarında eşiyle gösterdiği o samimi sevinçler hiç unutulmayacak.
Kim ne derse desin, bu ülkede halk en iyi süzgeçtir. Türk halkı, federasyon başkanını, cumhurbaşkanını, başbakanını, bakanlarını ilk kez kendisi gibi sevindiğine şahit olmuştur. O eski, sevincini belli etmeyen, soğuk yüzler gitmiş, yerlerine sıcak, halk gibi sevinen, sevincini dışa vuran yüzler gelmiştir. Bu ülke ilk kez cumhurbaşkanını, başbakanını avazı çıktığı kadar sevinirken görmüştür. Ve rahmetli federasyon başkanını da. Her golden sonra eşine sarılması, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve bakanlarla içinden geldiği sarmaş dolaş olması, onu bize yakınlaştırmıştır. İşte onun arkasından üzülen bunun için üzülmüştür. Geriye doğru dönün bakın bakalım, kaç futbol federasyonu başkanının ismini hatırlayacaksınız? Bir ya da iki. Ama ilk olarak Hasan Doğan ismini hatırlayacaksınız.
O şimdi aramızda değil ama başlattığı futbol hamleleri umarız yarım kalmaz. En büyük iki hayalinden biri sporu ve futbolu okullara götürmek, geleceğin yıldızlarını mümkün olan en erken yaşta futbolla tanıştırabilmekti. Diğer bir hayali de, her şehre Avrupa standartlarında, modern ve sosyal amaçlı kullanılabilecek statlar inşa ettirmek vardı. Göreve başladıktan sonra Türk futbolunda gördüğü bu eksikliği giderebilmek adına durup dinlenmeden çalışıyordu.
Unutmayın, onun kalbini durduran Türk futbolu adına üzerine aldığı ağır yüktü. En son görüntülerinde bile futbolu konuşuyordu. Tatilde bile bu ülke futbolunu bir adım ileriye götürmenin derdindeydi. Rahmetli başkanın bayrağı bize teslim ettiği yer, o kadar zirvede bir yer ki, o bayrağı daha da ileriye götürmek boynumuzun borcu olmalı.
Biz, Türk Milleti olarak, işini doğru, dürüst ve ilkeli yapan, özel hayatında da örnek bir aile babası ve insan olan rahmetli başkana Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun
|