|
|
|
Deniz Baykal: Evet, Ergenekon’un avukatıyım |
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili olarak, “Başbakan savcıysa ben avukatım” sözünün hatırlatılması üzerine, “Bir başbakanın bir hukuk sürecinin içine bu kadar dahil olması şaşırtıcıdır. Yoksa, hukuk işler. Başbakanın dahil olmasından, müdahil olmasından, yönlendirmesinden kaynaklanmıştır. Başbakan savcı gibi davranıyor. Bana da ‘avukatı mısın?’ dediler? Demokrasilerde muhalefet halkın avukatıdır. Milletvekili, milletinin adına söz söyler. Biz, milletin temsilcisiyiz. O nedenle biz bütün mağdurların, mazlûmların hakkı çiğnenmiş olanların avukatıyız” dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘’Başbakan savcıysa ben avukatım’’ sözlerinin hatıratılması üzerine “Eğer bir ülkede Başbakan davaların savcısıysa ben muhalefet lideri olarak davanın avukatıyım’’ dedi.
Habertürk’te Basın Kulübü programına konuk olan Baykal, gazetecilerin sorularını cevapladı. Baykal, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasına ilişkin sorular üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl Ümraniye’de bulunan bombalardan başlayarak ‘’bir hesaplaşma arayışı içine girdiğini’’ savundu. Bu hesaplaşmanın AKP hakkındaki kapatma davası karşısında şekillendiğini ileri süren Baykal, ‘’Türkiye’de hiç bir dava siyasetle bu kadar içli dışlı olmamıştır’’ dedi.
‘’7 Temmuz’da darbe olacakmış da bizi kurtarmışlar. Bunlar uyduruk senaryolar’’ diyen Baykal, ‘’Anı defterinin sahibini çağırıp konuşmadılar bile’’ dedi.
Baykal, ‘’Ümraniye’den önce Danıştay saldırısını bu noktaya getirmeye çalıştılar. O olmayınca şimdi Ümraniye’den buraya getirmeye çalışıyorlar’’ diye konuştu. ‘’Niye şimdi çıktı bu? Kapatma davası olmasaydı böyle bir şey olur muydu?’’ sorusunu yönelten Baykal, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasının ‘’hukuki değil siyasi olduğunu’’ savundu. Baykal, ‘’esas çıkış noktasının bir misilleme bir hesaplaşma’’ olduğunu iddia etti.
Baykal, ‘’Başbakan savcıysa ben avukatım’’ sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi: ‘’Bir başbakanın bir hukuk sürecinin içine bu kadar dahil olması şaşırtıcıdır. Yoksa, hukuk işler. Başbakanın dahil olmasından, müdahil olmasından, yönlendirmesinden kaynaklanmıştır. Başbakan savcı gibi davranıyor. Bana da ‘avukatı mısın?’ dediler? Demokrasilerde muhalefet halkın avukatıdır. Milletvekili, milletinin adına söz söyler. Biz, milletin temsilcisiyiz. O nedenle biz bütün mağdurların, mazlumların hakkı çiğnenmiş olanların avukatıyız. Örneğin Kuddusi Okkır. İzlerken üzülmüyor musunuz? ‘Ergenekon’un kasası’ diye aldılar içeriye, hastane masraflarını ödeyecek parası yoktu, cenazeyi taşıyacak parası yoktu kadının. Bunun elbette avukatıyız. Bunun hesabını sorarım. Eğer bir ülkede Başbakan davaların savcısıysa ben muhalefet lideri olarak davanın avukatıyım.’’
Baykal, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasına ilişkin olarak, ‘’İktidarın elini bu işten çekmesi gerekmektedir. Yargının saygın unsurlarının ağırlıklarını koyarak olayın kendi zemini içinde değerlendirilmesi gerekir. Bu olursa ortada tahribat, kutuplaşma kalmaz’’ diye konuştu.
CUMHURBAŞKANI GÜL’Ü DE ELEŞTİRDİ
BAYKAL ‘’Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün devreye girmesine işaret ettiler. Sizce Cumhurbaşkanı ne yapsın?’’ sorusu üzerine, şunları kaydetti: ‘’Aslında keşke, böyle bir tablo karşısında toplumda yönlendirici bir durumda, etkili olabilecek bir Cumhurbaşkanı söz konusu olabilseydi. Asıl sorun, sıkıntı belki buradan kaynaklanıyor. Sorunu doğru takip edecek, yargıya müdahaleleri etkisiz kılacak, bunları onaylamadığını söyleyecek, buna izin vermeyecek, ‘durun’ diyecek, savcılığa, adliyeye siyasî müdahaleleri uygun görmediğini ifade edecek, adliyeye sahip çıkacak, siyaseti ayıracak, topluma güven verecek, ‘merak etmeyin, böyle hesaplaşma olamaz, her şey kendi kuralları içinde işliyor, Anayasa Mahkemesi’ndeki dava elbette kendi kuralları içinde işleyecektir, bu soruşturma elbette işleyecektir’ diyecek ve bunu söylediği zaman da inandırıcı olacak bir Cumhurbaşkanı olsaydı. Bugün maalesef böyle bir tablo yok. Sorun da zaten buradan kaynaklanıyor. Sorunu bu noktaya gelmesini önlemeye çalıştık Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında.’’
BAYKAL'DAN “YUMUŞAMA” SİNYALİ
Anayasa Mahkemesi AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili olarak karar aldıktan sonra artık Türkiye’nin ‘’yeni bir Türkiye’’ olacağını belirten Baykal, dava reddedilirse AKP’nin değişim geçirmesi ihtiyacının olmayacağını söyledi. Baykal, ‘’Böyle karar çıkarsa onlar ferahlayacaklar, rahatlayacaklar. Bu karar ile hesap sorma ihtiyacı da ortadan kalkacak’’ dedi.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
SİYASETİ YÖNLENDİRME MİSYONU |
Emekli Askerî Hakim Ümit Kardaş, TSK mensuplarının askerî okullardan başlayarak belli bir formasyonla yetiştirildiklerini belirterek, bunun da siyaseti yönlendirme ve cumhuriyeti tehlikede gördüklerinde işin kendilerine düştüğü anlayışı olduğunu belirtti. Kardaş Sabah'ta yayınlanan röportajında, bütün bunların siyaset yapan bir ordunun yansımaları olduğunu belirterek "Türkiye’nin birinci gündemi ‘Orduyu nasıl siyasetten arındıracağız?’ olmalı. TSK genel olarak şeffaflaşmak, siyasî iktidara veya parlamentoya hesap vermek istemiyor" dedi.
DARBE GÜNLÜKLERİNE YANSIMIŞTI
Kamuoyuna yansıyan, Deniz Kuvvetleri eski komutanı Özden Örnek'e ait olduğu belirtilen günlüklerdeki notlarda da askerin siyasetle nasıl iç içe olduğu belgelenmişti. Sarıkız ve Ayışığı kod adlı darbe girişimlerinin, zamanın Genelkurmay başkanı Hilmi Özkök tarafından engellendiği anlatılan notlarda, paşaların asıl görevlerini unutup siyasetle nasıl içli dışlı oldukları bizzat kendi ağızlarından kayıtlara geçmişti. Orgeneral Örnek "Bundan sonra Bahriye işlerine daha az zaman ayıracağız" demişti.
Haberin devamı için Basından Seçmeler kısmına gidiniz...
|
08.07.2008
|
|
|
Tutuklamalar Çin basınında |
Ergenekon soruşturması kapsamında emekli generaller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un tutuklanması Çin basınında da yer aldı. Çin’in devlet televizyonu CCTV’nin konuyla ilgili haberinde, Türk emniyetinin, eski iki generali darbe girişimi ve Ergenekon örgütü üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına aldığı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandığı kaydedildi. Haberde polisin aldığı yoğun güvenlik tedbirlerine de dikkat çekildi.
“ERGENEKON” soruşturması kapsamında emekli generaller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un tutuklanması Çin basınında da yer aldı. Çin’in devlet televizyonu CCTV’nin konuyla ilgili haberinde, Türk emniyetinin, eski iki generali darbe girişimi ve Ergenekon örgütü üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına aldığı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandığı kaydedildi. Haberde polisin aldığı yoğun güvenlik tedbirlerine de dikkat çekildi. Komünist Partisi’nin resmî yayın organı Halkın Günlüğü Gazetesi’nin çıkardığı Global Times ekinde de, geçen hafta soruşturma kapsamında 21 kişinin gözaltına alındığı, emekli generallerin tutuklanmasının Türkiye’de büyük yankı uyandırdığı ifade edildi. İngilizce yayımlanan Çin günlüğü gazetesi ise, dış haberler sayfasında yabancı ajansların konuyla ilgili haberini yayımladı. Haberde, Ergenekon’dan “gizli, ultra milliyetçi, aşırı laik grup’’ olarak bahsedildi. Yabancı ajanslar tarafından dünyaya duyurulan Ergenekon haberlerine, Singapur’da yayımlanan The Strait Times gazetesinin yanı sıra Malezya, Endonezya gibi Uzak Doğu ülkelerindeki görsel ve yazılı medyaya da geniş yer verildi.
|
/ Pekin
08.07.2008
|
|
|
Asker, Cumhuriyet’in tirajını dert edinmiş |
“Ergenekon” soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, askerle Cumhuriyet gazetesinin tirajını konuştuklarını söyledi. ART televizyonunda gazeteci Emin Çölaşan’ın sorularını cevaplayan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Balbay, askerle arasında geçen konuşmayı şu sözlerle aktardı: “Jandarma teşkilâtının iç bilgi notu varmış. ‘Cumhuriyet gazetesine 100 bin YTL verip dağıtımı sağlanabilir mi’ diye. ‘Cumhuriyet neden az satıyor?’ dediler. ‘Kışlaya aldınız da mı satılmıyor?’ dedim.”
“Ergenekon” soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, askerle Cumhuriyet gazetesinin tirajını konuştuklarını söyledi.
Hürriyet’in haberine göre, ART televizyonunda gazeteci Emin Çölaşan’ın sorularını cevaplayan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Balbay, gözaltına alınmasından serbest kalmasına kadar geçen süreci şöyle anlattı:
PAŞAYLA İÇ GÜVENLİK KONUŞMASI
“Gitmiştik, Şener Paşa’nın makamına. Konuştuk, kaygılıydı adamlar. Ülkeyi konuştuk. Gidişatı konuştuk. Levent Ersöz’le de görüşmüştüm. Makam odasında kamera varmış.. İç güvenlik konuşması belki. O gizli kayıt yapılmış. Ben o kaydı bilmiyorum. Savcılığa ulaşmış o kayıt.. Sanırım Şener Paşa’nın arşivinden çıkmış. 15 yıllık Ankara Temsilcisiyim. Herkesle görüştüm. ’Bu medya teslim oldu ne yapacağız. Ortalık çok gergin’ diyor Ersöz. ’Oyun sahası’ diye bir şey geçiyor. Savcı ’Nedir bu oyun sahası’ dedi. Ben bereket, gizli çekimde bile, ’Oyun sahası meclis’ demişim.
“ÖZBEK’İN SİYASAL ARAYIŞLARI NEDİR?”
Savcı, ’Mustafa Özbek’i nereden tanıyorsunuz?’ diye sordu; ’Türkiyem Topluluğu nedir?’ Türkiye Topluluğu kendisini kamuoyuna açıklamış, TOBB ve Türk Metal’in salonlarında toplantılar yapmış. Özbek’le üç ortak noktamız var. Ülke bütünlüğü, laik devlet, Atatürk Devrimleri. ’Mustafa Özbek’in siyasal arayışları nedir?’ diye sordu. ’Özbek, Türkiye’de bugün 200 bin üyeli bir sendikanın genel başkanı. Gidişattan kaygısı var. Ve siyasal olarak ne yapabiliriz ona bakıyor’ dedim.
“HANGİ GÜÇLE BİR ARADALAR?”
Sonra Mehmet Haberal’ın arayışlarına geldi sıra. Gölbaşı Toplantıları’nı sordular. Haberal’ın kurduğu bir örgüt varmış. Kamuran İnan, yanılmıyorsam bu yılın Ocak ayında, ’Şu tarihte bir toplantı yapacağız, siz de gelin’ diyor. Ben de, arayışlar nedir onu da görmüş oluruz diye gittim. Davetli olmanız da yeterli onlar için. ’Sayın Balbay, bu kadar farklı kesimlerden insanları hangi güç bir araya getiriyor’ diye sordu. ’Sayın savcı, ortak kaygıda olan insanlar’ dedim. Gözaltına alınmam, örgüt üyeliği ve darbecilik. ’Bir belge daha göstereceğiz’ dediler. ’Ahmet Necdet Sezer’ ismi verilmiş bir belge. ’Neyle ilgili’ dedim; ’Sezer’in CHP’ye girişiyle ilgili’ dedi. Bir liste, en tepede Sayın Cumhurbaşkanı’nın ismi, sırasıyla iniyor, Emin Çölaşan, Mustafa Özbek, Mustafa Balbay, Mustafa Koç gibi isimler sıralanmış. ’Bu isimler CHP’ye girmedikçe CHP yükselemez’ deniliyor. CHP’ye girmesi istenen isimler listesi, suç delillerimin arasında.
“CUMHURİYETİ KIŞLALARA DAĞITIN MESAJI”
Tam metni yazmışlar; ’Ergenekon suç örgütüne üye olma zanlısı ve halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik etmek’. ’İkinci suçlamayı tekrar eder misiniz’ dedim. Silâhlı isyana teşvik etmek suçlaması, çok ağırıma gitti... Yargıç şöyle bir soru sordu; ’Jandarma Teşkilâtı’nın kendi iç bilgi notunda, Cumhuriyet Gazetesi’ne 100 bin YTL verilip, gazete dağıtmaları sağlanabilir diye bir not var. Nedir bu?’ Bana, ’Cumhuriyet neden az satılıyor’ diye sormuştu Levent Ersöz Paşa. Ben de ’Kışlalara aldınız da satmadık mı?’ dedim. ’Onlar nasıl satıyor’ dedi, Ben de ’Bedava dağıtıyorlar. Cumhuriyet’in gücü buna yetmez’ dedim. Demek ki onlar kendi aralarında ’100 bin YTL, olsa cumhuriyet dağıtılsa’ gibi bir şey demişler.
|
08.07.2008
|
|
|
Dink dâvâsı basına açıldı |
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davanın duruşmalarının açık yapılması kararlaştırıldı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanıklardan Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu, Ahmet İskender, Mustafa Öztürk, Tuncay Uzundal, Coşkun İğci, Erbil Susaman, Veysel Toprak ve Salih Hacı Salihoğlu katıldı. Duruşmada, mahkeme başkanı, duruşmanın sesli ve görüntülü olarak kayıt edildiğini hatırlattı. Heyet Başkanı daha sonra sanıklardan Ogün Samast’ın 28 Haziran 2008’de 18 yaşını doldurmasından dolayı yargılamanın açık yapılıp yapılmamasına ilişkin iddia makamının görüşünü sordu. Cumhuriyet savcısı, duruşmanın açık yapılması yönünde görüş bildirdi. Mahkeme, Samast’ın 18 yaşını doldurduğunu göz önüne alarak, duruşmaya açık olarak devam edilmesine karar verdi. Bu kararın ardından basın mensupları ve izleyiciler salona alındı.
Söz alan sanık Ogün Samast’ın avukatı Levent Yıldırım, duruşmanın kapalı yapılması yönündeki talebini iletti. Mahkeme heyeti, avukat Yıldırım’ın talebini reddetti.
ENİŞTESİ: YASİN HAYAL’İ OYALAMAYA
ÇALIŞTIM
Duruşmada ifadesi alınan Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci, daha önce bu davada “tanık” sıfatı ile bulunduğunu ancak ardından “sanık” olarak yer aldığını hatırlattı. Yasin Hayal’ın halası olan eşinden boşandığını belirten İğci, “Yasin’in böyle bir eylem yapacağını duyduğum zaman kendisini oyalamaya çalıştım. Engelleyemeyeceğimi anlayınca da jandarmada görevli 2 istihbaratçıya bildirdim” diye konuştu. Hayal ile bu durumu jandarmaya bildirdikten sonra Ekim 2006’dan itibaren görüşmediğini anlatan İğci, “Hrant Dink’in öldürüldüğünü duyunca şok oldum. ‘Eyvah Yasin bu işi yapmıştır’ dedim. Sonra Ogün Samast’ın ismini duyunca rahatladım. Olaylar aydınlığa kavuşunca Yasin’in de bu işin içinde olduğunu öğrendim” dedi.
|
/ İstanbul
08.07.2008
|
|
|
YANLIŞ İLÂÇLAMA KENEYİ ARTTIRIYOR |
ANKARA Üniversitesi (AÜ) Veterinerlik Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer, kenelerin aktif oldukları yaz aylarında ilaçlama yapılmasının gelecek yıl kene sayısında artışa sebep olacağını bildirdi
. Karaer, Türkiye’de ziraat ve hayvancılık alanında kullanılan ilâçların temel etkileşim maddelerinin aynı olduğunu belirtti. ‘’Bu preparatların doğadaki tahribatları ve etkileşimleri üç aşağı beş yukarı birbirine benzerdir’’ diyen Karaer, Türkiye’de yıllık yaklaşık 100 bin ton ilâç kullandığını söyledi. Zafer Karaer, şöyle konuştu: ’’Bu miktar Türkiye yüz ölçümüne vurulduğunda, her metrekareye düşen ilâcın yarattığı tahribat, ekosistem açısından inanılmaz büyük. Sadece ilâçlar değil, Türkiye’de orman arazilerinin yakılması ve tarla amaçlı açılması da ekosistemi bozuyor. İnsanın doğayı tahrip etmesi, dönüp dolaşıp insanı vuruyor. Bu etkenler yüzünden ekosistemin bazı noktalarında kırılmalar oluşuyor. Bu noktaların dolmaması felâketlere neden oluyor.’’
‘’İLÂÇLAR KENE YİYEN CANLILARI YOK EDİYOR’’
Karaer, kenelerin aktif ömrünün yaklaşık 5 ay sürdüğünü ve bu sürenin sonunda 5-10 bin civarında yumurta verdiğini kaydetti. Kenelerin pasif dönemlerinin Ekim-Mart ayları arasında olduğunu aktaran Karaer, pasif dönemde toprak altında yaşayan ve kışı burada geçiren kenelerin yaz aylarında uyanarak, faaliyete geçtiğini söyledi. Kenenin ömrü boyunca insan veya hayvanda bulunma ve kan emme döneminin 1 ay olduğunu belirten Karaer, kalan süreyi yumurtlamak veya korunmak için toprak altında geçirdiğini bildirdi. Karaer, ‘’Bundan sonra sığır veya koyunda kene görülmez. Yumurtlama dönemlerinde, yerleri tesbit edilmeli. İlâçlar yerine, bazı mantarlar toprağa bırakılarak kene üremesi önlenebilir veya kene yiyen canlılar toprağa bırakılabilir. Kenelerin yumurtaları topraktan dışarı çıkarılarak üremeleri için uygun ortam yok edilebilir. Bu yumurtaları kuşlar bile yer. İlâçlama yapılması zorunlu değil’’ diye konuştu.
Kenelerin yerlerinin tesbit edilmesi ve bu bölgelerde ilâçlama yapılmasının doğru olacağını kaydeden Karaer, sözlerini şöyle sürdürdü: ’’İlâçlama, kenelerin aktif döneminde, bu aylarda yapılırsa gelecek yıl sayılarında artış olur. Keneler bu dönemi toprak altında geçiriyor. Bu nedenle ilâçlar kenelerin yerine, onları yiyen canlıları yok ediyor, böylece çoğalıyorlar. Aslında ilâçlamanın faydalı olmadığı belli zaten. Geçen sene 4 trilyonluk ilâç alındı, 25 ilde uygulandı. Bu sene 30-40 trilyonluk ilâç alınmış, il sayısı da artarak, 36’ya çıktı. 60 senedir her sene Türkiye’ye 60 tür ilâç girdi. Kenelere ne kadar farklı ilâç verilirse direnci o kadar çok artar. Geçen sene dağıtılan ilâçların illere göre etken maddeleri farklı. Bu sayede kenelerde birden çok ilâca karşı direnç oluştu. İlâç şirketlerinin hedefi de bu. Ne kadar fazla direnç kazandırılırsa o kadar çok ilâca bağımlılık artar.’’ Zafer Karaer, sürek avlarında kuş, bıldırcın, keklik, ceylan, yaban domuzu avlandığını, bu sebeple kenelerin ve başka zararlıların arttığını belirtti. Karaer, ‘’Bunlar kenelerle beslenebileceği gibi, keneler de bu hayvanların üzerinde yaşamlarını sürdürebilir. Bu hayvanları avlayınca, oradaki keneler farklı canlılara ve insanlara gider. Çünkü beslenme ihtiyacı içinde. Diğer taraftan keneyle beslenen türlerin azalması, kenelerin artmasına neden oluyor. İlâçlama yerine avlanmada belirlenen kotalar düşürülmeli’’ diye konuştu.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
Öğretmenlere afet eğitimi |
TÜRK Kızılayı ile Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) arasında ‘’Toplum Liderlerini Teşkilâtlandırma Projesi, Afet Zararlarının Azaltılması ve Toplumu Harekete Geçirme Programı’’ kapsamında, öğretmenlere afetlere hazırlık eğitimleri verilmesi için iş birliği protokolü imzalandı.
Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali, Dedeman Oteli’nde düzenlenen imza töreninde yaptığı konuşmada, projenin, Türkiye’ye faydalı ve afetler konusunda vatandaşların problemlerini azaltacak ciddi bir çalışma olduğunu söyledi. Geçtiğimiz günlerde Japonya’da 7,2 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiğini hatırlatan Küçükali, bu depremde sadece 3 kişinin öldüğünü kaydetti. Küçükali, ‘’Ülkemizde 7’nin üzerinde bir deprem maalesef ciddî bir felâkettir. Olası bir afete hazırlıklıyız, ancak ülkenin çarpık yapılaşması bir afet anında bu hazırlıkları yapılmamış hale getirebilir’’ dedi. Dünyadaki birçok sorunun eğitim ile çözülebileceğini ifade eden Küçükali, projenin bu anlamda büyük bir eksiği gidereceğini dile getirdi. Küçükali, öğretmen, din adamı ve muhtarların deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gerekenleri halka anlatmasının ve halkı bu konuda bilinçlendirmesinin amaçlandığını belirterek, bunun için öncelikle bu toplum liderlerine gerekli eğitimlerin verileceğini kaydetti.
Küçükali, proje kapsamında sadece depremle ilgili değil, sel, yangın, heyelan ve çığ düşmesi gibi afetlerde yapılacaklara yönelik eğitimler de verileceğini belirtti. Kurumlar arasındaki iş birliğinin önemine değinen Küçükali, ‘’Göreceksiniz birbirimize destek verdiğimiz sürece, karşılaştığımız problemlere çok kısa çözeceğiz’’ diye konuştu.
MEB Müsteşarı Muammer Yaşar Özgül de Türkiye’nin deprem ve diğer afetler açısından ciddî risk teşkil eden bir ülke olduğunu kaydetti. Doğal afetleri önlemenin mümkün olmadığını, ancak zararlarını en aza indirmek için hazırlıklı olunabileceğini anlatan Özgül, ‘’Sadece deprem sonrası kurtarma çalışmaları yeterli değildir. Deprem öncesinde de zararları azaltmak için gerekli hazırlıklar yapılmalıdır. Japonya bunun en güzel örneğidir’’ dedi. Türkiye’de 1999’da yaşanan depremlerin ardından önemli çalışmalar yapıldığını anlatan Özgül, projenin halkın bilinçlenmesine katkı sağlayacağına inandığını ifade etti. Konuşmaların ardından Türk Kızılayı Genel Başkanı Küçükali ile MEB Müsteşarı Özgül iş birliği protokolünü imzaladılar.
Halkı afetlere karşı bilinçlendirme amacıyla Ocak 2007’de başlatılan ‘’Toplum Liderlerini Teşkilâtlandırma Projesi, Afet Zararlarının Azaltılması ve Toplumu Harekete Geçirme Programı’’ kapsamında, İstanbul ve Düzce’de eğitimler verildi. Her yıl 10 il dahil edilerek, 2015 yılında 81 ilde eğitimlerin tamamlanması hedeflenen proje kapsamında, bu yıl Adana, Aydın, Bolu, Bursa, Elazığ, Erzincan, İzmir, Karabük, Manisa ve Muş’ta toplum liderlerine eğitimler verilecek.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
At sırtında olta salladılar |
BURDUR'DA düzenlenen ‘’Balık Tutma Yarışması’’na katılan iki avcı atlarının üzerinde balık yakalamaya çalıştı.
Burdur Avcılar Atıcılar ve Amatör Balıkçılar Derneği tarafından, Karamanlı Karataş Gölü’nde bir şirketin sponsorluğunda ‘’1. Amatör Balık Tutma Yarışması’’ düzenlendi. İlginç görüntülere sahne olan yarışmaya katılan dernek üyeleri Karataş Gölü’ne giderek balık avlamaya çalıştı. Tarım İl Müdürlüğü görevlilerinin gözetiminde yapılan yarışmaya, Şeref Taşoluk ve arkadaşı Rıza Aydın atlarıyla katıldılar. Taşoluk ve Aydın, diğer yarışmacıların şaşkın bakışları altında atlarıyla göle girerek oltalarını göle atıp balık avlamaya çalıştılar ancak başarılı olamadılar. Yıllardır Nazar adlı atıyla balıkçılık yaptığını belirten Şeref Taşoluk, şunları kaydetti: ‘’Balığa hep atımla gidiyorum. Atım da alıştı. Sudan hiç ürkmeden gölün içerisinde gezebiliyor. Bölgeyi iyi bildiğim için balıkların nerelerde olduğunu da biliyorum. Ancak yarışmada hiç balık tutamadım. Şanssızlık.’’ Yarışmada, Alper Tür birinci, Hacı Veli Deniz ise ikinci oldu. Dernek başkanı Hasan Gencer, ödül töreninde yaptığı konuşmada, bu yıl ilki düzenlenen amatör balıkçılar yarışmasının, bundan sonraki yıllarda da yapılması için ellerinden gelen gayreti göstereceklerini söyledi. Gencer, amaçlarının, vatandaşları doğa sporuna özendirerek, balık neslinin korunması, amatör balıkçıları bilinçlendirmek ve bu sporu daha ileri seviyeye taşımak olduğunu bildirdi. Burdur Tarım İl Müdürü Kadir Güven ise göllerin hoyratça avlanılan alanlar yerine sportif amaçlı, vatandaşların doğaya saygı gösterdiği alanlar olmasını temenni etti.
|
/ Burdur
08.07.2008
|
|
|
OKS sonuçları Cuma günü açıklanacak |
BU YIL son kez düzenlenen Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nın (OKS) sonuçları 11 Temmuz Cuma günü açıklanacak. Sınav sonuçları Milli Eğitim Bakanlığının ‘’http://meb.gov.tr’’ internet adresinden duyurulacak.
OKS sonuçlarına göre, 2008-2009 öğretim yılı için resmi ve özel fen liselerine, sosyal bilimler liselerine, Anadolu liselerine, Anadolu teknik liselerine, Anadolu meslek liselerine, Anadolu öğretmen liselerine, Anadolu imam-hatip liselerine, Anadolu Sağlık Meslek Lisesine, sağlık meslek liselerine, adalet meslek liselerine, Anadolu Tapu ve Kadastro Meslek Lisesine, Anadolu tarım meslek liseleri ve tarım meslek liselerine öğrenci yerleştirilecek.
OKS-Türkçe Matematik (OKS-TM) ve OKS-Matematik Fen (MF) puan türlerinin herhangi birinden 160 ve üzeri puan alan adaylar tercihte bulunabilecek.
Fen liselerine ve Anadolu Sağlık Meslek Lisesi ile Sağlık Meslek Liselerine OKS-MF puanıyla, diğer okullara ise OKS-TM puanıyla yerleştirme yapılacak. Yerleştirme, adayların puanları ile tercihleri dikkate alınarak, kontenjanlara göre yapılacak.
Tercih işlemleri, Milli Eğitim Bakanlığının ‘’http://oges.meb.gov.tr’’ veya ‘’www.meb.gov.tr’’ adresli internet sitesinden yapılabilecek. Tercihler, veliler tarafından bireysel ya da ilgili okul müdürlükleri aracılığıyla 11-18 Temmuz arasında gerçekleştirilecek. Sınav sonucuna göre adaylar için iki kez yerleştirme ve bir kez de tercihte yükselme işlemi yapılacak. Adaylar bir defa olmak kaydıyla 20 tercihte bulunacak. İkinci kez tercih işlemi yapılmayacak. İkinci yerleştirme ve tercihte yükselme işlemlerinde de aynı tercihler geçerli olacak.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
Karadeniz'de 3 kişi boğuldu |
KOCAELİ'NİN Kandıra ilçesinde denize giren 3 arkadaştan 1’i boğuldu, 2’si kayboldu.
Alınan bilgiye göre, Koray Moğul (17), Sercan Korkutur (17) ve Selahattin Küpelioğlu (17), Kumcağız sahilinde denize girdi. Denizin dalgalı olması sebebiyle akıntıya kapılarak açığa sürüklenen 3 arkadaş, kayboldu. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü Kurtarma Timi ekipleri, yaptıkları arama sonucu Selahattin Küpelioğlu’nun cesedini denizden çıkardı. Sahil Güvenlik Komutanlığı ve İtfaiye Müdürlüğü Kurtarma Timi ekipleri tarafından Moğul ile Korkutur’u arama çalışmaları sürdürülüyor.
|
/ Kocaeli
08.07.2008
|
|
|
Tankerler suyu gölden alıyor |
ANKARA'NIN Gölbaşı İlçesi Koruma Geliştirme ve Turizm Derneği Başkanı (GÖLDER) İsa Ömercan, son haftalarda su tankerlerinin gölden su aldığını belirterek, bunun gölde su seviyesinin düşmesine neden olduğunu iddia etti.
Dernek Başkanı Ömercan, yaptığı açıklamada, bir süre önce Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmalar sonucu Kesikköprü Barajı’ndan getirilen suyun iki ayrı boru hattıyla Mogan Gölü’ne verildiğini ve gölde su seviyesinin hızla artmaya başladığını hatırlattı. Ancak bir süredir bazı sulama tankerlerinin gölden su aldığı yönünde ihbar aldıklarını kaydeden Ömercan, tankerlerin buradan aldıkları suyla Gölbaşı, Dikmen ve Balgat’ta yeşil alanların sulandığını öne sürdü. Bunun göldeki su seviyesinin azalmasına neden olduğunu iddia eden Ömercan, ‘’Birkaç günden beri göldeki su seviyesinin düştüğüne dair hem işletmecilerden hem de vatandaşlardan yoğun şikayet alıyoruz. Mogan Gölü’nden su çekildiğini görmedik ancak Kesikköprü hattından Mogan için bırakılan suyun tankerlerce çekildiğini tespit ettik’’ dedi. Ömercan, göle bırakılan suyun bu şekilde tankerlerce kullanılmasının göle verilen su miktarını azaltacağını kaydederek, yetkilileri göreve çağırdı.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
Tuz Gölü daha temiz olacak |
ÇEVRESİNDEKİ yerleşim birimlerinden bırakılan atıklarla kirlenen Tuz Gölü’nü kurtaracak en önemli adım olan Konya Atık Su Arıtma Tesisi bitme aşamasına geldi.
Alınan bilgiye göre, Konya Kapalı Havzası’nda yer alan ve ülkenin tuz ihtiyacının büyük bölümünün karşılandığı Tuz Gölü, yer altı sularından besleniyor. Konya Kapalı Havzası’nda 60 binden fazlası kaçak, yaklaşık 90 bin kuyudan kontrolsüz ve denetimsiz şekilde çekilen sular, göldeki su miktarında azalmaya neden oldu. Van Gölü’nden sonra ülkenin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, WWF Doğal Hayatı Koruma Vakfı yetkililerine göre, 40 yılda yüzde 50’den fazla küçüldü. Tuz Gölü’nü sularının azalması dışında tehdit eden en büyük etkenlerden birini de şehir atıkları oluşturuyor. Konya, Kulu, Cihanbeyli, Eskil ve Şereflikoçhisar ile birçok beldenin atık suları, herhangi bir atık su arıtma tesisi kurulmadığı için Tuz Gölü’ne doğru akıyor. KOSKİ Genel Müdürü Sorgun, tesis inşaatıyla ilgili parasal ya da başka bir sorunları olmadığını belirterek, günde 140 bin metreküp atık su işleyecek tesisin yıl sonundan önce faaliyete geçirileceğini, ancak monte edilecek mekanik aksamlar yurt dışından geleceği için tesisin faaliyete başlayacağı tarihi net olarak verebilmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
|
/ Konya
08.07.2008
|
|
|
Okullarda, obezite eğitimi verilecek |
AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı tarafından Antalya’da pilot okul seçilen ilköğretim okullarındaki öğrenci, öğretmen ve velilere obezite eğitimi verilecek.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necati Dedeoğlu gözetiminde öğrencilerin, velilerin ve öğretmenlerin obezite konusunda bilinçlenmelerini sağlamak amacıyla bir proje yürütülecek. Proje çerçevesinde pilot okul seçilen ilköğretim okullarında öğrenci, öğretmen ve velilere obezite anlatılacak ve beslenme yöntemleri konusunda bilgi verilecek. Okullardaki obezite eğitiminin, 2008-2009 eğitim öğretim döneminde yapılacağı kaydedildi. Prof. Dr. Dedeoğlu ile projede çalışacak Araştırma Görevlisi Meltem Akdemir, yaptığı açıklamada, obezliğin çocukluk yaşlarda oluştuğunun iyi bilindiğini, bu yüzden çocuk yaştaki obezitenin önemli bir sağlık sorunu olarak ele alındığını vurguladı. Obezite eğitiminin çocukluk çağında başlaması gerektiğine işaret eden Akdemir, ‘’Çocuğa şimdiden sağlıklı beslenmenin eğitimini verirsek, 20-30 yıl sonrayı kurtarmış oluruz’’ dedi. Obezitenin müfredata da girmesi gerektiğini düşündüklerini anlatan Akdemir, okul kantinlerinin de bu konuda iyi denetlenmesi gerektiğini vurguladı.
|
/ Antalya
08.07.2008
|
|
|
Alkol ve sigara, sedef hastalığını arttırıyor |
ADNAN Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neslihan Şendur, alkol ve sigara kullanımının sedef hastalığını artırdığına dikkat çekti.
Prof. Dr. Neslihan Şendur, yaptığı açıklamada, sedef hastalarının kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskinin daha fazla olduğunu belirterek, sedef hastalarının beslenmelerine özen göstermeleri ve kilolarına dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Şendur, sedef hastalığının deride sedef beyazı renginde pullanmalar ve kırmızı plaklar halinde ortaya çıktığını belirterek, bu belirtilere bağışıklık siteminin deri hücrelerini çok hızlı büyütmesinin yol açtığını söyledi. Dünyada yaklaşık 125 milyon kişinin sedef hastalığından etkilendiğini kaydeden Şendur, ‘’Hastalığın ortaya çıkışı birçok nedene bağlıdır. Bunlar arasında vücutta oluşan fiziksel hasar, enfeksiyon ve alerjiler, bazı ilaçlar ile genetik faktörleri sayabiliriz’’ dedi.
|
/ Aydın
08.07.2008
|
|
|
Cepte kayıt altı gaspları azalttı |
TELEKOMİNİKASYON Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, kayıt dışı cep telefonlarının kayıt altına alınmasıyla gasp olaylarının yüzde 90 oranında azaldığını belirterek, ‘’Sokaklarımız daha güvenli hale geldi’’ dedi.
Acarer, Hatay Kültür Merkezinde düzenlenen ‘’Elektromanyetik Ölçümler ve Kayıt Dışı Telefonlar’’ konulu panele katılmak için geldiği Hatay’da yaptığı açıklamada, halk arasında ‘’kaçak’’ olarak tabir edilen kayıt dışı cep telefonları ile yaklaşık 2.5 yılı aşkın süredir mücadele ettiklerini belirtti. Acarer, konuyla ilgili yasa çıktığında kayıt altında 18 milyon cep telefonun olduğunu, geçen sürede ise kayıtlı telefon sayısının 94 milyonu aştığını, kayıt dışı olan 5.5 milyon telefonun da görüşmelere kapatıldığını bildirdi. Telefonların kayıt altına alınması sayesinde, gaspçıların çaldıkları telefonları kolay kolay satamadığına dikkati çeken Acarer, gasp olaylarının yüzde 90 oranında azaldığını belirtti. Acarer, kullanıcıların istediği operatöre aynı telefon numarasıyla geçebilmesini sağlayan ‘’numara taşınabilirliği sistemi’’ne Kasım ayında geçileceğini söyledi.
|
/ Hatay
08.07.2008
|
|
|
Türkiye’deki son gelişmeler AB karşıtlarının işine yarayacak |
Alman Türk Parlamanterler Grubu Başkanı Thomas Kossendey, ülkedeki gelişmelerin AB içindeki Türkiye karşıtlarının işine geldiğini ve var olan kuşkuları daha da arttırdığını söyledi.
Abhaber’e göre, “Türkiye ile tam üyelik yerine özel bir ortaklık gibi başka bir yol deneyelim” diyeceklerini ifade eden Kossendey, şunları kaydetti:
“Bu koşullar altında Türkiye’deki durum Avrupa’nın değerler ve hukuk sistemini hayata geçirmek gibi açık bir hedef ortaya koymuyorsa, böyle düşünenleri suçlamak mümkün değil. Eğer Türkiye’nin Avrupa yolu tıkanırsa, Türkiye’nin hatanın ne olduğunu kendine sorması gerekir.”
TÜRKİYE, ÇEKİCİLİĞİNİ YİTİRİYOR
Bu arada Türkiye’de 2300 işletme ile temsil edilen ve büyük yatırımları olan Alman sanayi çevrelerinde de, ülkedeki gelişmeler kuşku ile takip ediliyor. Almanya’nın en tanınmış ekonomi yazarlarından Ralf Dreschler’e göre, Türkiye Alman yatırımcılar için çekiciliğini yitiriyor. Türkiye’nin kredi notunun giderek azalacağını tahmin eden Dreschler, küresel finansal ortamın zaten zorlaştığı bir dönemde, uluslar arası yatırımcıların siyasi rizikoları olan bölgelerden kaçınacaklarını belirtiyor. Alman medyası ise Türkiye’deki gelişmeleri, “Ergenekon” kapsamındaki tutuklamaları ve AKP’ye yönelik kapatma davasını, çok geniş bir şekilde konu olarak işliyor. Gelişmeleri günlerdir birinci sayfalarından duyuran gazetelerdeki yorumlarda genel olarak Türkiye’de bir sistem çatışması yaşandığı ve ülkenin ağır bir krize doğru sürüklendiğine vurgu yapılıyor.
|
/ AB Haber
08.07.2008
|
|
|
Terörden zarar görenlere 529 milyon YTL ödendi |
Terörden zarar gören vatandaşlara, bugüne kadar 529 milyon 873 bin 358 YTL ödeme yapıldı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Köye Dönüş Projesi’ne ilişkin soru önergesine, yazılı cevap verdi. Bakan Atalay’ın verdiği bilgiye göre, Terör ve Terörden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında, Türkiye genelinde 313 bin 829 başvuru oldu. Terörden zarar gören vatandaşlara, bugüne kadar 529 milyon 873 bin 358 YTL ödendi. Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi’nin uygulandığı 14 ilde ise 151 bin 469 kişi, Mayıs 2008 tarihi itibariyle yerleşim yerlerine geri döndü.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
Kâğıthane’de 5 otomobil kundaklandı |
Kâğıthane’de park halindeki 5 otomobil kundaklandı. Alınan bilgiye göre, Ortabayır Mahallesi Talatpaşa Caddesi’ne bağlı Balkon, Mayıs, Kader ve Okul sokaklarda park halindeki 5 otomobil, gece yanıcı madde dökülerek ateşe verildi.
Sahipleri ve vatandaşlar tarafından su dökülerek müdahale edilen yangınlar, itfaiye görevlileri ve polis ekiplerince söndürülebildi. Olayda, 2 otomobil kullanılamaz hale geldi, 3 otomobilde büyük hasar oluştu. Polis, eşkali tespit edilen 3 şüpheliyi yakalamak için araştırma başlattı.
|
/ İstanbul
08.07.2008
|
|
|
Soyer: Grev bu ülkede ilk kullanılan silâh |
KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, demokratik hak ve özgürlüklerin belli bir dönemden itibaren daha rahat kullanıldığını ifade ederek, ‘’grevin bir ülkede en son kullanılacak silah, ancak bu ülkede ilk kullanılan silah olduğunu’’ söyledi.
Başbakan Soyer, Cumhuriyet Meclisinde Türkiye’den gelen Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik ile Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Genel Başkanı Adnan Eraslan ve sendikanın diğer yetkililerini kabul etti. Soyer, kabulde yaptığı konuşmada grevlere değinerek, grevin bu şekilde kullanılmasının demokrasi, hak ve özgürlüklerini kamuoyu önünde erozyona uğrattığını belirterek, demokrasinin kurumsallaşmasının önemini dikkate alarak, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin genel durumu ve süreci bir kez daha değerlendirmesini istedi. Soyer, demokratik hak ve özgürlüklerin belli bir dönemden itibaren daha rahat kullanıldığını ifade ederek, ‘’grevin bir ülkede en son kullanılacak silah, ancak bu ülkede ilk kullanılan silah olduğunu’’ söyledi.
|
/ Lefkoşa
08.07.2008
|
|
|
AİHM baraja ilişkin son kararını bugün verecek |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’de uygulanan yüzde 10’luk seçim barajına ilişkin son kararını bugün açıklayacak.
Seçim barajına karşı açılan davada son sözü, AİHM’nin temyiz niteliğindeki Büyük Dairesi söyleyecek. AİHM, 30 Ocak 2007 tarihinde aldığı kararda, söz konusu seçim barajının insan hakları ihlali olmadığı görüşüne varmıştı. Bu kararın ardından davacılar, konunun Büyük Dairede görüşülmesini talep etmişti. Mahkemenin 21 Aralık 2007 tarihinde davayla ilgili ikinci duruşmasında Türk hükümetinin avukatı, ‘’seçim barajının siyasi istikrar için gerekli olduğunu’’, davacıların avukatı ise ‘’barajın, çoğulcu demokrasi açısından temsil ve meşruiyet sorunu oluşturduğu” savunmuştu.
|
/ Strasbourg
08.07.2008
|
|
|
İstanbul’da günde 14 bin ton çöp toplanıyor |
“Uluslararası Küresel Isınma Konferansı”, 48 ülkeden yaklaşık 200 akademisyen ve araştırmacının katılımıyla başladı.
Konferasta konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 12,5 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da günlük 14 bin ton çöp toplandığını bildirdi. Topbaş, bu çöpün ayrıştırılması ve geriye dönüşümü konusunda çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Çöpten gübre üretiyoruz. Çöp gazından enerji üretmeye başladık. Rüzgar enerjisiyle ilgili olarak belediyenin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik projeler başlattık” dedi. Küreselleşmenin, teknolojik gelişmelerin, şehre göçün yoğun olduğu bir dönemin yaşandığını anlatan Topbaş, doğal kaynakların yüzde 75’inin şehirlerde tüketildiğini, çevrenin büyük oranda şehirlerce kirletildiğini kaydetti. Küresel ısınmada şehirlerin etkisine işaret eden Topbaş, bu sebeple yönetimdekilere önemli sorumluluklar düştüğünü, eğitimin büyük önem taşıdığını söyledi.
|
/ İstanbul
08.07.2008
|
|
|
TBMM Üstün Hizmet Ödülleri sahiplerini buluyor |
TBMM Üstün Hizmet Ödülü verilmesi kararlaştırılan 74 kişi, kurum ve kuruluş, 10 Temmuz Perşembe günü düzenlenecek törenle ödüllerine kavuşacak.
TBMM Üstün Hizmet Ödülleri, Perşembe günü saat 10.00’da Mecliste düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Türkiye’nin her tarafından halkın mutluluğu, refahı, eğitimi, sosyal refahı için katkıda bulunanlara verilmesi öngörülen Üstün Hizmet Ödülünün, bu yıl 74 kişi, kuruma ve kuruluşa verilmesi kararlaştırıldı. Kurumsal bazda bu yıl hizmet ödülüne, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Erzincan Kültür, Eğitim Vakfı (EKEV), Keçici Eğitim Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı, Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) layık görülmüştü. TBMM Üstün Hizmet Ödülü verilmesi kararlaştırılan ancak, bu kararın açıklanmasından sonra vefat eden Adil Erdem Bayazıt’ın ödülünü yakınları alacak. 18. Dönem TBMM’de ANAP Kahramanmaraş milletvekili olarak görev yapan Bayazıt’ın yayınlanmış çok sayıda şiir ve yazısı bulunuyor. TBMM Onur Ödülü’ne layık görülen Prof. Dr. Halil İnalcık’ın ödülü ise daha sonra düzenlenecek törenle verilecek.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
Belen kahvesine ziyaretçi ilgisi |
MUĞLA'YA bağlı Çaybükü (Gevenes) Köyünde bulunan ve meşhur ‘’Ormancı’’ Türküsüne konu olan ‘’Belen Kahvesi’’, yılda ortalama 40 bin turist ağırlıyor.
Eski adıyla Gevenes Köyüne hakim bir tepede bulunan Belen Kahvesi’ni ziyaret edenler, zeytin ve çam ağaçları arasında Ormancı Türküsü eşliğinde çaylarını yudumlayıp, yorgunluk atma fırsatı buluyor.
Muğla Valiliğince 2005 yılında restore edilen Belen Kahvesi, yılda ortalama 40 bin turist ağırlıyor. Çaylarını yudumlayıp, köy peyniriyle hazırlanmış ‘otlu gözleme’ yiyerek yorgunluk atan ziyaretçiler, olaya şahit olmuş yaşlılardan türkünün hikâyesini dinliyor. Köylülerden 68 yaşındaki Abdi Kırlı, kahveye gelen ziyaretçileri, bağlamasıyla ‘’Ormancı’’ Türküsünü söyleyerek karşılıyor. Kahvenin duvarlarını, türküde adı geçenlerin resimleri ve mahkeme tutanakları süslüyor. O günü yaşatmak için, kahvehanede Belen Türküsü ile diğer Muğla türküleri çalıyor.
Gevenes Köyünü yasa boğan olayların yaşandığı 1946 yılından sonra kullanılmayan ‘’Belen Kahvesi’’nin, 62 yıl sonra köyün kaderini değiştirdiğini belirten muhtar Necati Cezayir, restore edilen kahvehanenin, Ormancı Türküsünün hikâyesini dinlemek için gelenlerle dolup taştığını anlattı.
|
/ Muğla
08.07.2008
|
|
|
Rize bezi “Feretiko” dünyaya tanıtılacak |
RİZE Valisi Kasım Esen, Rize bezi ‘’feretiko’’nun uluslararası arenada tanıtılması için çalışma yaptıklarını söyledi.
Vali Esen, yaptığı açıklamada, feretiko bezinin yaygınlaştırılması ve adının daha fazla duyurulması için çeşitli çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Bu kapsamda ilk olarak İyidere pilot ilçe seçilerek bütün köylerinde feretiko dokumacılığına başlandığını ifade eden Esen, şöyle konuştu: ‘’Feretiko bezi dokumacılığının diğer ilçelere de yaygınlaştırılması zor değil. Ancak bu konudaki en önemli sorun, pazarlama. Pazarlama sorununu aşabilmek için arayış içindeyiz. Feretiko bezini Rize’de turizmle birlikte geliştirmek istiyoruz. Feretiko bezinin Rize’ye gelen yerli veya yabancı her turistin alabileceği bir turistik ürün olmasını arzu ediyoruz.’’ Vali Esen, feretiko bezi konusunda yaptıkları çalışmaları üç aşamada gerçekleştirmeye çalıştıklarını belirtti. Geleneksel Rize el dokumacılığının temelini teşkil eden feretikonun milattan önceki dönemlerde yöreye hakim olan İskitler tarafından Rize’ye kazandırıldığı sanılıyor.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
Gençbilimciler “su altı” keşfinde |
TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Başkanlığının organize ettiği su altı bilim kampının ikinci gününde, katılımcılar, tüple ilk dalışlarını yaptı.
Kaş’tan Güvencin Adası açıklarına tekneyle gelen katılımcılar, teorik ve uygulamalı dalış eğitimlerine başladı. Kampla ilgili değerlendirme yapan TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Anlağan, TÜBİTAK’ın, bilimin toplumun her kesiminde popülerleştirilmesi için yürüttüğü çalışmalar arasında su altı bilim kampının önemli bir yeri bulunduğunu söyledi. Türk denizlerinin çok zengin tür ve arkeolojik değerler içerdiğine işaret eden Anlağan, bu zenginliklerin ortaya konulmasında deniz bilimleri üzerine çalışacak bilim insanlarının yetiştirilmesinin önemli olduğunu vurguladı. Anlağan, TÜBİTAK’ın genç bilim insanlarının yetiştirilmesine yönelik katkılarının süreceğini bildirdi. TÜBİTAK’ın popüler bilim dergisi Bilim ve Teknik yazarı ve eğitmen dalgıç Bülent Gözcelioğlu, kampın ikinci gününde katılımcılara tüp, regülatör, yüzerlik denge yeleği olan BC ve su altı saati gibi ekipmanlar konusunda teorik eğitimler verildiğini anlattı. Gözcelioğlu, su altı hastalıklarını önleme konusundaki eğitimin ardından katılımcıların ilk keşif dalışlarını başarıyla yaptıklarını aktardı. Kampın Kaş’ta yapılma nedenlerine değinen Gözcelioğlu, bölgenin, Türkiye’nin en önemli dalış merkezleri arasında bulunduğunu söyledi.
|
/ Kaş
08.07.2008
|
|
|
Bir kişi daha keneden öldü |
ONDOKUZMAYIS Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı sebebiyle tedavi gören yaşlı kişi öldü.
Edinilen bilgiye göre, Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesinde yüksek ateş ve halsizlik şikâyetiyle Gümüşhacıköy Devlet Hastanesine kaldırılan ve oradan da KKKA hastalığı sebebiyle OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi sevk edilerek Enfeksiyon Hastalıkları Servisinde tedavi altına alınan C.S. (74), müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Yetkililer, C.S’nin cenazesinin Gümüşhacıköy’e gönderileceğini söylediler.
|
/ Samsun
08.07.2008
|
|
|
Uşak, otoban ve hızlı tren ile çağ atlayacak |
UŞAK Belediye Başkanı Mesut Apaydın, kültürel ve sosyal projelerle şehrin büyük bir dönüşüm yaşadığını söyledi.
Apaydın, yaptığı açıklamada, önceki yıllarda Uşak denildiğinde insanların aklına ‘’büyük bir köy’’ geldiğini ifade ederek, yürütülen altyapı çalışmalarıyla, sosyal ve kültürel projelerle bu anlayışın değiştiğini kaydetti. Apaydın, Banaz’daki Hamam Boğazı termal tesislerinin dünyanın en önemli jeotermal kaynaklarından olduğunu ifade ederek, ‘’O bölge bir kongre merkezi olmalı. İzmirAnkara otobanı ile hızlı tren projeleri Uşak’a çağ atlatacak.’’
|
/ Uşak
08.07.2008
|
|
|
Kabil’i sarsan bomba |
Afganistan’ın başşehri Kabil’deki Hindistan Büyükelçiliği yakınında düzenlenen intihar saldırısında öldürülenler arasında bir askerî ataşe ve bir diplomatın da bulunduğu bildirildi.
Afganistan Savunma Bakanlığı sözcüsü Sitanşu Kar, saldırıyla ilgili açıklamasında, ölenler arasında bir askeri ataşe, bir diplomat ve büyükelçilikte görevli iki Hintli korumanın bulunduğunu söyledi. Kar, “Hindistan askeri ataşesi Tuğgeneral Mehta, patlamada hayatını kaybetti. Hindistan Savunma Bakanlığı ölenlerin cesetlerini ve yaralıları almak üzere bir uçak gönderecek” diye konuştu. Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, saldırıyı kınayarak, saldırının Afganistan ile Hindistan arasındaki dostluğu bozmaya çalışan militanlar tarafından düzenlendiğini belirtti. Hindistan Dış İlişkiler Bakanlığı da saldırının, kendilerini, “Afgan halkı ve hükümetine karşı yükümlülüklerini yerine getirme” misyonundan caydıramayacağını bildirdi. Öte yandan, Afganistan Dışişleri Bakanı Rengin Dadfar Spanta, saldırıdan hemen sonra elçiliği ziyaret etti. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sultan Ahmed Bahin, Spanta’nın elçilik çalışanına, “Hindistan ve Afganistan’ın derin ilişkileri bulunduğunu, düşmanın bu türden saldırılarının ilişkilerini zedelemeyeceğini” söylediğini kaydetti. Bahin, saldırı anında büyükelçi ve yardımcısının elçilikte olmadığını da ifade etti. Hindistan elçiliğinin girişinde düzenlenen saldırıda 41 kişinin öldüğü, 141 kişinin yaralandığı açıklanmıştı. Elçilikteki saldırı Kabil’de bu yıl düzenlenen altıncı intihar saldırısı oldu.
|
/ Kabil
08.07.2008
|
|
|
Hedef garanti değil |
ABD’nin, İsrail’in İran’a yönelik muhtemel bir hava saldırısının başarılı olacağından endişe ettiği öne sürüldü.
İran devlet televizyonu, The Sunday Telegraph gazetesinde yayınlanan, ABD Savunma Bakanlığının “İsrail’in İran’daki nükleer tesislere olası saldırı planı” ile ilgili raporuna yer verdi.
Raporda, ABD’nin İran’a muhtemel bir İsrail saldırısından istenen sonucun alınamayacağına inandığı ve hedefe ulaşmanın “garanti edilemeyeceği” belirtildi.
“İsrail’in aceleci davrandığı ve zamansız olarak İran’ın nükleer tesislerine hava saldırısı düzenleyebileceği” endişesinin dile getirildiği raporda, “Pentagon, İsrail’in İran’ı bombalamasının başarısızlıkla sonuçlanmasından endişe ediyor. Çünkü İsrail’in elinde yeteri kadar istihbarat bilgisi yok” ifadeleri kullanıldı.
İsrail’in, İran’a saldırı konusunda “yeşil ışık yakması” için ABD’yi ikna etmeye çalıştığı ve bir yandan da saldırı hazırlıklarını hızlandırdığı kaydedildi.
“Ne CIA, ne de MOSSAD, İran’ın nükleer tesislerinin kesin yerini ve buralardaki güvenlik açığını biliyor” bilgisinin aktarıldığı raporda, İsrailli emekli General İsaac Ben-İsrael’in, “İran’ın değişik bölgelerine saçılmış nükleer tesisleri bombalamak çok zor olacak” şeklindeki görüşüne yer verildi. Raporda, Tel Aviv yönetiminin, İran’ın nükleer programını durdurabileceğine inandığı görüşünde olduğu da belirtildi.
|
/ Tahran
08.07.2008
|
|
|
İran’lı öğrencilerden Bush’a savaş mektupu |
İranlı üniversite öğrencileri, ABD Başkanı George W. Bush’a hitaben yazdıkları mektupta, muhtemel İran-ABD savaşının sonuçları konusunda uyarıda bulundu.
İran’da 37 üniversitedeki öğrencileri temsilen yazılan mektupta, “ABD’nin İran’a askeri saldırı düzenlemesinin kendi mezarını kazmakla eş anlamlı olduğu” görüşü savunuldu. Mektupta, “Haksızlığa ve zorbalığa karşı mücadele kültürü İranlı gençlerde hala canlı ve tazedir. Hakkımızı ve halkımızı korumak için canımızı feda etmeye hazırız. Düşmanları Basra Körfezine dökmek için dakika sayıyoruz” ifadesi kullanıldı. Beyaz Saray yöneticilerini, “siyonistlerin oyuncağı” olmakla suçlayan öğrenciler, “İsrail’in çıkarları için İran’a karşı yanlış bir adım atmayın” uyarısında bulundu. “Maceracı politikaların ABD’ye pahalıya mal olacağının” belirtildiği mektupta, “Amerikan askerlerinin dünyalarını cehenneme çevirmek için sabırsızlanıyoruz” ifadesine yer verildi.
|
/ Tahran
08.07.2008
|
|
|
İsrail ordusundan Hamas kurumlarına baskın |
İsrail ordusu, Batı Şeria’da Filistin Diyanet İşleri Bakanlığının bir bürosuna baskın düzenleyerek, bir okul, tıp merkezi ve caminin Hamas ile bağlantısı olduğu şüphesiyle üç yıllığına kapatılması talimatını verdi.
Bir İsrailli askeri yetkili, Nablus’ta düzenlenen baskının hedefinin “sözde hayır örgütleri” olduğunu söyledi. İsrail, “sözde hayır örgütleri” ifadesini Hamas ile bağlantısı olan kuruluşlar için kullanıyor. Filistin Diyanet İşleri Bakanlığının kentteki bürosunun yetkilisi Hasan Hilali, büroya geldiklerinde kırık kapılar ve alt üst edilmiş dolaplarla karşılaştıklarını, bazı belgelere el konulduğunun sanıldığını söyledi. Hilali, İsrail askerlerinin bir lise, cami ve kliniğin kapılarına da “militan örgütleriyle bağlantıları olduğu gerekçesiyle 3 yıl kapalı kalmalarını” içeren bir not bıraktıklarını belirtti.İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi de İsrail ordusunun Batı Şeria’da Hamas ile bağlantılı hayır kurumlarına karşı seferberliğini artırmayı planladığını yazdı.
|
/ Nablus
08.07.2008
|
|
|
Blair: Gaz salınımına hayır, 'et'e evet |
Küresel ısınmayı önlemek için 2050’ye kadar sera gazları salımının yarıya indirilmesini savunan eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, bununla birlikte, dünyayı kurtarmak için et yemekten vazgeçmeye gerek olmadığını söyledi.
Blair, İngiliz gazetesi Independent’in okuyucularıyla yaptığı soru-cevap toplantısında, “Tropikal yağmur ormanlarının et ve tahıl için tarla yapılmak üzere yok edilmesi durdurulmak ve süreç tersine döndürülmek zorundadır. Bu nedenle ben G-8 liderlerinden ormanların yok olmasını ve tahribatını durdurmalarını istedim” dedi. “Tarımsal kaynaklardan gelen salımı en aza indirmenin iklim değişikliğini sınırlama çabalarının önemli bir parçası olacağını” ifade eden Blair, “Bu nedenle vejetaryen olup bir örnek teşkil etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna, “(Söylediklerim) dünyanın etten vazgeçmesi anlamına gelmez” yanıtını verdi.
|
/ Londra
08.07.2008
|
|
|
Saddam’ın uranyumları Kanada’ya satıldı |
Irak hükümetinin, Saddam Hüseyin döneminden kalan doğal uranyumu bir Kanada firmasına sattığı bildirildi.
Hükümet sözcüsü Ali Dabbağ, “Irak hükümeti 550 ton olan uranyumdan, Irak ve bölgeye potansiyel zararları ve çevreyi kirletmesi nedeniyle kurtulma kararı aldı” dedi. Irak devlet televizyonunun haberine göre, Saddam’ın nükleer silah programının merkezi olan Tuvaitha’da depolanmış 550 ton uranyum bir Kanada firmasına satıldı. Kanada firmasının adını açıklamayan Dabbağ, satılan uranyumun herhangi bir zenginleştirme işleminden geçirilmemiş olduğunu söyledi. Dabbağ, satışın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile işbirliği içinde yapıldığını belirtti.
|
/ Bağdat
08.07.2008
|
|
|
Maliki resmî anlaşmadan kaçınıyor |
Irak Başbakanı Nuri El Maliki, ülkedeki Amerikan güçlerinin varlığına ilişkin Washington ile resmi bir anlaşmadan ziyade, kısa dönemli bir mutabakat zaptı imzalanmasını istediğini söyledi.
Maliki, Amerikan askerlerinin BM’nin tanıdığı sürenin dolacağı yıl sonundan sonra Irak’ta kalmasını sağlaması öngörülen, resmi Güçlerin Statüsü Anlaşmasıyla ilgili ABD ile yürütülen görüşmelerdeki zorluklar üzerine hükümetinin mutabakat zaptı önerisinde bulunduğunu kaydetti. Nuri Al Maliki, önerdikleri memorandumun, Amerikan askerlerinin Irak’tan çekilmesiyle ilgili bir formülü de içerdiğini belirtti. ABD Başkanı George Bush daha önceki açıklamalarında, askerlerin geri çekilmesiyle ilgili belirli bir takvim verilmesi düşüncesine karşı olduğunu kaydetmişti. Irak ile ABD arasında görüşmelere mart ayında başlandığı belirtilen güvenlik anlaşmasıyla, BM Güvenlik Konseyi’nin Amerikan varlığı için belirlediği son tarih olan 31 Aralık 2008’den sonra da Amerikan birliklerinin Irak’ta kalabilmesinin yasal temellerinin atılmasının hedeflendiği belirtiliyor.
|
/ Bağdat
08.07.2008
|
|
|
Pakistan’da ölü sayısı artıyor |
Pakistan’ın başşehri İslamabad’daki Lal Camisi yakınında düzenlenen intihar saldırısında ölü sayısı 19’a yükseldi.
Hindustan Times gazetesinin internet sitesindeki habere göre, hastane kaynakları ve yetkililer, ordunun geçen yıl Lal Camisinde Taliban yanlılarına karşı düzenlediği operasyonunun birinci yıl dönümünü protesto için bölgede toplanan binlerce kişiyi korumakla görevli polislerin hedef alındığı saldırıda 73 kişinin de yaralandığını belirtti. Saldırıda ölenlerden 14’ünün polis, 5’inin sivil olduğu kaydedildi. Ölü sayısı daha önce 10 olarak açıklanmıştı.
|
/ Ankara
08.07.2008
|
|
|
Suriye: Cezaevi isyanını bastırdık |
Suriye, güvenlik güçlerinin başşehir Şam’ın kuzeyindeki bir hapishanede çıkan isyanı bastırdığını belirtti.
Sana ajansı, terörizm ve aşırılık yanlısı suçlardan hüküm giymiş tutukluların, kontrol sırasında düzeni bozarak karışıklık çıkardığını, bunun üzerine görevlilerin durumu kontrol altına almak ve hapishanede sükûnetin yeniden sağlanması amacıyla derhal müdahale ettiklerini kaydetti. Suriye İnsan Hakları Gözlem Örgütü adlı muhalefete yakın bir sivil toplum kuruluşunun bildirisinde, Şam’ın kuzeyindeki bir hapishanede çıkan isyanda en az 25 tutuklunun öldüğü, tutuklularla güvenlik görevlileri arasında çatışma çıktığı, gardiyanların tutuklulara gerçek mermilerle ateş açtığı kaydedilmişti.
|
/ Şam
08.07.2008
|
|
|
Kaddafi’den Sarkozy’e çalım |
Libya lideri Muammer Kaddafi’nin, Paris’te 13 Temmuzda yapılacak Akdeniz İçin Birlik zirvesine katılmayacağı bildirildi.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin yardımcısı Claude Gueant, Europe-1 radyosuna yaptığı açıklamada, zirvede Libya’nın bakanlık düzeyinde temsil edileceğini bildirdi. Zirveye 40’dan fazla liderin katılmasını bekleniyor. Libya lideri Muammer Kaddafi, geçen ay Fransa’nın Akdeniz Birliği projesine karşı olduğunu belirterek, “Bizler hem Arap Birliği hem de Afrika Birliği’ne mensup ülkeleriz” demiş ve bu birliği bozacak hiçbir girişimi kabul etmeyeceklerini söylemişti.
|
/ Paris
08.07.2008
|
|
|
Başbakan Brown: İsraftan kaçının |
İngiltere’de yılda 1 milyar sterlin değerinde gıdanın çöpe atıldığı belirtildi. İngiltere Başbakanı Gordon Brown, halkı, israftan kaçınması konusunda uyardı.
Süpermarketlerde satılan gıda maddelerinin her geçen gün daha da pahalandığına dikkat çeken Brown, dikkatli davranılarak haftada 8 sterlin tasarruf edilebileceğini söyledi. Bu arada hükümet tarafından hazırlatılan, ancak henüz kamuoyuna açıklanmayan bir raporun da aynı konuya dikkat çektiği ve her yıl 4,1 milyon ton gıda maddesinin çöpe atıldığına işaret edeceği belirtildi.
|
08.07.2008
|
|
|
Türkiye, Darfur’un yaralarını sarıyor |
Güney Sudan’daki krizin çözümlenmesi ardından, yerel hükümetin uzun yıllar devam edegelen ihmalleri ve Batı’nın manüplasyonları gibi sebeplerle Darfur’da 5 yıldır süren karışıklıklar ve çatışmalar, binlerce insanın ölümüne, 2 milyonun üzerinde insanın evini terk ederek başka yerlere sığınmasına ve 4 milyon kişinin de insanî yardıma muhtaç duruma gelmesiyle sonuçlandı.
Bölgedeki durum mevsimlerin kurak geçmesi ve gerekli insanî yardımların ulaşmaması gibi sebeplerle içler acısı. Mülteci kamplarına sığınan insanların durumu ise daha kötü. Binlerce mülteci, derme çatma çadırlarda açlık sınırının altında zor şartlarda hayat mücadelesi veriyor. İHH İnsanî Yardım Vakfı, bölge insanına yönelik yardım faaliyetlerine devam ediyor. Daha önce bölgede birçok sosyal kalkınma projesine imza atan İHH ekipleri, Selam Mülteci kampına yeni gelen 3 bin 500 aileye (24 bin 500 kişi) gıda malzemesi dağıttı. Yapılan yardımla en azından bir süreliğine bu insanların gıda sorunları çözülmüş oldu. Gıda paketlerini alan aileler, hayırsever Türkiye halkına teşekkür ettiler, selâmlarını gönderdiler.
SBÖLGENİN, İSTİKRARA KAVUŞTURULMASI
ÜREKLİ ENGELLENİYOR
Darfur, Sudan’ın devasa çöl ve çorak arazilerinin batı kesiminde 510 bin kilometrekare toplam alanı bulunan ve tamamı Müslüman 6 milyon nüfuslu, Fransa’nın yüzölçümüne eş bir eyalet. İdarî olarak üç ayrı bölgeye (Kuzey, Orta ve Güney Darfur) ayrılmış olan Darfur’da yaşayanların çoğunluğu yerli Afrikalılardan oluşurken Arap nüfus, bölgenin yüzde 40’ını oluşturmakta. Devasa uranyum ve petrol yataklarıyla ünlü Darfur’da ABD, Fransa ve Çin bölgenin kontrolü için mücadele veriyor. Bunun için yerel kabileler sürekli olarak Sudan hükümetine karşı kışkırtılarak bölgenin istikrara kavuşması sürekli engelleniyor.
DARFUR SUN’Î BİR PROBLEM Mİ?
Güney Darfur’un merkezi üç milyonu aşkın nüfusuyla Nyala bir kamplar şehri. Onlarca mülteci kampında yüzbinlerce Darfurlu mülteci durumunda yaşıyor. Batı dünyasının Darfur’daki manüplasyonları bugün de devam ediyor. Cahil bırakılan insanlar birbirlerine düşman olmuşlar. Buradaki bazı Arap kabilelerinin de kontrolsüz hareketleri düşmanlığa tuz, biber ekmiş. Fakat Darfur’un çözülmeyecek bir sorun olarak değil, çözülmek istenmeyen bir sorun olarak durması dikkat çekiyor. Sorunun devamı, bölgeyi müdahaleye açık bir pozisyona büründürüyor ve bu durum, Batılıların istediği bir sonuç olarak yorumlanıyor.
|
Seyhan ŞENTÜRK
08.07.2008
|
|
|
Havaalanlarında 637 bin laptop kayboldu |
ABD’nin 36 büyük ve orta çaplı havaalanında geçtiğimiz yıl 637 binden fazla dizüstü bilgisayarın kaybolduğu bildirildi.
Merkezi Arizona eyaletinde bulunan Ponemon Enstitüsü’nün araştırmasına göre, 2007’de özellikle kontrol noktalarında haftada 10 bin 279 laptop kayıplara karıştı. Kaybolan laptopların yüzde 69’u hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadı. Laptoplarını kaybedenlerin yüzde 77’si bilgisayarları için ümidi kesmiş. Yüzde 16’lık bir kesim de, laptopları iş gezisinde kaybolduğu için herhangi bir şey yapmayı planlamıyor. Kaybolan bilgisayarların yüzde 53’ünde özel şirket bilgileri yer alıyor. Yüzde 65’lik bir kısımda da bu bilgileri korumak için herhangi bir program bulunmuyor. Amerikan Federal Ticaret Komisyonu, ülkedeki havaalanları kullanan kişilere yönelik internet sitesinde bir uyarı yayınladı. Uyarıda, havaalanlarının yanı sıra, otel odaları ve park edilmiş araçlarda da kolaylıkla bilgisayarların çalınabileceği kaydedildi.
|
/ Washington
08.07.2008
|
|
|
Serinlemek isteyenlerin uğrak mekânı |
Sıcakların artmasıyla birlikte vatandaşlar serinlemek için yer arama telâşına düştü.
Özellikle yaz aylarında ziyaretçi akınına uğrayan Bursa’nın Kestel ilçesindeki Saitabat Şelâlesi büyük ilgi görüyor. Derelerin kurumasıyla birlikte şelâlenin de geçmişteki heybetli görüntüsü olmamasına rağmen vatandaşlar bölgeye akın ediyor. Arap turistlerin de ilgisini çeken bölgedeki otopark sorunu ve yolun dar olması ziyaretçileri sıkıntıya sokuyor. Her şeye rağmen gördükleri manzara karşısında hayretlerini gizleyemeyen vatandaşlar, bölgenin turizm merkezi olması gerektiğini düşünüyor. Bursa merkez girişinde göbekten sola Ankara yönüne dönerken 9 km sonra Cumalıkızık, 12 km sonra Kestel’e girmeden Saitabat girişini takip ederek çimento fabrikasının arkasındaki yoldan hafif meyilli rampayı birkaç keyifli virajla çıkarak, Derekızık Köyü’nü geçerek şelâle bölgesine ulaşabilirsiniz. Derekızık Köyüne 3 km, Cumalıkızık Köyüne 9 km uzaklıkta bulunan Saitabat Şelâlesi, bir kanyondan dökülmekte. Köylülerin Güvercinlik olarak da isimlendirdiği Saitabat Şelâlesi, Uludağ’dan toplanan suların aşağıya akması ile oluşur. Çevresinde et mangal lokantaları ve büfelerin yer aldığı Saitabat Şelâlesi’nin çevresi aynı zamanda bir mesire ve dinlenme alanı olarak kullanılıyor.
|
/ Bursa
08.07.2008
|
|
|
Gezi Eki Pdf
|
|
|
|
|