Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Genelkurmay çalışması ve düşündürdükleri

Dün Taraf gazetesinde Genelkurmay belgesi olarak yayımlanan ‘Bilgi Destek Faaliyet Eylem Planı’ bir dizi vahim gerçeği ortaya çıkardı. Haberde, 2007 Eylül ayından bu yana yürürlükte olduğu duyurulan belge ile, özetle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasi ve toplumsal hayatı, ‘kamuoyunu TSK’nın hassasiyet gösterdiği konularda kendi çizgisine getirmek, TSK hakkında yanlış fikirlerin gelişmesine mani olmak ve TSK içinde fikirde ve eylemde birlik ve beraberliği sağlamak’ amacının güdüldüğü aktarılıyordu. Bu üç amaçtan son ikisi daha çok iç bünyeye ilişkin düşünülebilirse de, ilki TSK’nın adeta bir siyasi parti yerine koyulduğu izlenimi veriyordu.

Önerilen faaliyetin medyayı etkilemenin ötesinde yargıyı etkilemeye dek ilerletilmiş olması, Taraf gazetesi yorumcularınca Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ile Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün görüşmesinin zemini olarak ortaya atıldı.

Genelkurmay tarafından yapılan açıklama, doğrusu yüreklere su serpen cinsten olmadı. “Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarında, Komuta Katı tarafından onaylanmış böyle bir resmi evrak veya plan bulunmamaktadır” açıklaması, neyse ki bu çalışmanın Genelkurmay Başkanı tarafından onaylanmamış olduğunu söylüyor. Bu ve benzeri durumlarla Irak krizi esnasında da karşılaşmıştık. Demek ki Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve heyeti, askerin siyasi ve toplumsal hayata bu derece müdahalesini öngören bir karargâh çalışmasını geri çevirmiş. Ama bu yeterince teselli vermiyor.

Gelişme, şu yönleriyle ciddiyetle ele alınmayı gerektiriyor:

1- TSK’yı siyasi parti benzeri bir faaliyetin içinde görmek isteyen bir kurmay anlayış var. Bunun Genelkurmay’ın iç siyaseti halinde resmileşmediğini beyan eden açıklama, böyle bir çalışmanın yürütülmüş olduğu konusuna girmiyor. Karargâh egzersizi tabii ki yapılacaktır; ancak böyle bir egzersiz var ise, bu durum TSK bünyesinde siyasete, topluma, yargıya, medyaya dair belli bir kurmay bakışını yansıtıyor. Bu, askerin sivil ilişkilere fazla dahil olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu devirde, bu bakışın yanlış olduğunun kabul edilmesi gerekiyor. Çünkü bu tür faaliyet, TSK’nın itibarını güçlendirmiyor, yıpratılması çabalarına gerekçe veriyor.

2- Genelkurmay karargâhından, Komuta Katı’nın bilgisi dışında ve aleyhine giderek daha çok belge, ya da resmi belge haline gelmemiş evrak dışarıya çıkmaya başladı. Genelkurmay adeta kevgire dönmüş görüntü veriyor. İnsanın aklına, neticede ülke içi gelişmelere ait bu belgeler bu kadar kolay dışarı çıktığına göre, acaba ülke güvenliğine, terörizmle mücadeleye, hassas istihbarat üzerine belgelerin de bu kadar kolaylıkla çıkıp çıkmadığı sorusu, bu belgelerin rakip ülkelerin, örgütlerin eline geçip geçmediği sorusu takılıyor. Genelkurmay harekât ve istihbarat başkanlıklarının, hangi sivil toplum örgütüyle nasıl ilişki kurulacağından çok, bina güvenliğine sahip çıkmaya çalışmalarında ülke çıkarı açısından yarar var.

3- AK Parti’ye kapatma davası ile şahikasına çıkan sistem içi çatışma, Anayasa Mahkemesi’nin türban üzerine Anayasa değişikliklerini geri çevirmesiyle şahikasına vardı. Bazı meslektaşlarımızın bu işi savaş ilanı saymalarının boşuna olmadığı anlaşılıyor. Nasıl statükocu cephenin odağında hükümet ve hükümetin içinde zerk çalışan dini inanç temelli bazı gruplar varsa, hükümet yandaşları ve o grupların hedefinde de öncelikle asker ve yüksek yargı var. O kadar ki, bazı ordu mensupları, bugüne dek Yüksek Askeri Şûra terfileri öncesindeki ‘irticacı avını’ atlatarak bugüne dek getirdikleri mesleklerini bir belgeyi sızdırmak uğruna yakmayı, belki askeri mahkemede yargılanmayı göze alabiliyorlar.

Askeri ve yargıyı siyasete karıştırmak isteyen anlayışa, askerin siyasete müdahalesine hoş bakan anlayışa karşı olmanız, asker ve siyasete yırpratma savaşı açmayı demokratlık

sayan anlayıştan yana olmanızı gerektirmez. İki yanlış bir doğru etmez.

Geçtiğimiz hafta boyunca asker ve yargıya karşı açılan kampanyayı tepkisel ve acemice yürütülmekle ve dolayısıyla hata yapmaya mecbur olmakla tanımlamıştık. Son gelişme gösteriyor ki, tepkisel ve acemice davranan yalnızca onlar değil.

Hükümet, Meclis, Yargı, TSK ve Cumhurbaşkanlığı bu ülkenin temel kurumları; bu kadar hoyratça yıpratılmamalı.

Şu dava bir an önce hayırlısıyla bitse de, herkes ne olacağını görse.

Radikal, 21.6.2008

Murat Yetkin

22.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Gezi Eki Pdf

Bütün haberler

Başlıklar

  ‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...

  Genelkurmay çalışması ve düşündürdükleri

  Askerin ‘eylem planı’

  Mâlûmun tekzibi

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır