|
|
|
Derviş: Yüzde 7 büyüme şart |
Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu Başkanı Kemal Derviş: Türkiye 2010-2015 arasında yüzde 7 büyümeyi mutlaka yakalamalı.
Bırleşmış Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş, dünyadaki merkez bankalarının enflasyonun geçici olarak yükselmesine, makul ölçüler içinde, müsaade etmek durumunda olduğunu bildirdi.
Derviş, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında yaptığı konuşmada, 2002-2006 arasındaki ekonomik büyüme ve enflasyondaki başarısından dolayı hükümete övgülerde bulundu. Derviş büyümede elde edilen başarı ile ilgili, “Türkiye’de çok güzel, takdir edilecek, bütün dünyanın takdir ettiği bir büyüme süreci yakalandı” ifadelerini kullandı. Derviş enflasyon ile ilgiliyse, “2002’de enflasyon hedefimiz yüzde 35 diyordum bana gülüyorlardı. Türkiye bugün enflasyonu indirdi. Yüzde 8 mi diye tartışıyoruz. Bu ciddi bir başarı” dedi.
Türkiye’nin büyüme açısından uzun vadeli bakıldığında başarılı bir ülke olduğuna işaret eder Kemal Derviş, şunları söyledi: “Maalesef gerçekten uzun vadeli sürdürülebilir bir yapıda değil. Büyümenin sürdürülebilir olması için mucizeye ihtiyaç yok. Türkiye yüzde 20’nin üzerindeki yatırımla yüzde 7 oranında bir büyümeyi sağlayamaz. 2002-2006 arasındaki performansı yakalamak istiyorsak yatırım oranın artırılması gerekiyor. Bu özellikle istihdam için gerekli. İş alanı sayısı, yeni iş gücüne katılanların sayısından az. Türkiye olarak bu sorunların üstesinden gelmek istiyorsak, Avrupa’ya güçlü bir şekilde girmek istiyorsak hiç kuşkusuz Türkiye’nin yüzde 7’ye yakın, belki biraz daha fazla bir büyüme hızını sürdürebilmesi gerekiyor. Mutlaka yüzde 7 hata yüzde 8’i yakalayan büyümeye ulaşmamız lâzım. Bu büyüme ile işsizlik ve yoksulluk sorunun giderebiliriz.” Kemal Derviş önümüzdeki döneme ilişkin perspektifini de sundu. Derviş şunları dile getirdi: “2010-2015 arasında yüzde 7’yi mutlaka yakalayabilmeliyiz. Bunu yüzde 8’e kadar çıkarmalıyız. Neden olmasın? Hindistan, Çin, Tayland, Malezya yakaladıysa biz de yakalayabiliriz. Ama bunu yüzde 21-22 oranında yatırım ile gerçekleştirmek mümkün değil. Yatırım yapılmalı.”
|
/ İstanbul
20.06.2008
|
|
|
Telefonda, “Sabit ücrete son” kampanyası |
Tüketiciler Birliği tarafından Türk Telekom’un sabit ücrete son vermesi için 29 Mart’ta Adana’dan başlatılan kampanyada 190 bin imzaya ulaşıldığı bildirildi.
Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, yaptığı açıklamada, sabit telefon hizmeti satın alan her tüketicinin, her ay ödediği konuşma bedelinin yanı sıra sabit ücret adı altında, satın aldığı tarifeye göre belli bir miktar parayı Türk Telekom’a ödediğini söyledi. Türk Telekom’un yaklaşık 19 milyon olan telefon abonesinden yarısının standart hat tarifesini kullandığını bildiren Kaya, 17 Haziran’dan itibaren bu tarifeye yüzde 4,9 oranında zam yapılarak ödeme miktarının 12,55 YTL’den 13,16 YTL’ye çıkarıldığını öne sürdü. Alınan sabit ücrete ilişkin tüketici tepkisini somutlaştırmak amacıyla 29 Mart’ta Adana’dan ‘’Sabit soyguna son’’ kampanyası başlattıklarını hatırlatan Kaya, bugüne kadar 190 bin imzaya ulaştıklarını ifade etti.
|
/ Adana
20.06.2008
|
|
|
IMF’den “tedbir” reçetesi |
Uluslararası Para Fonu (IMF) Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky, ‘’Tedbirli Malî Politika’’nın altında yatan fikrin, ‘’malî harcamalara kılavuzluk edecek bazı orta vadeli kuralların belirlenmesi’’ olduğunu belirterek, ‘’Bunun, burada da ciddî olarak düşünülmesi gereken bir seçenek oluşturduğunu söylüyoruz’’ dedi.
Yatırım Danışma Konseyi Toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Lipsky, bu Konsey toplantısının, Hükümet yetkililerinin ekonominin iyi performans göstermesine, yatırım akışının güçlü olmasına ne kadar önem verdiklerinin göstergesi olduğunu belirtti.
Lipsky, ekonomide karşı karşıya olunan zorluklar değişmiş olsa da Konsey’in tartışmalarının asıl olarak yapısal reformlar ve Türkiye’de imkânlı ve sürdürülebilir olduğuna inandıkları hızlı büyümeye geri dönüşü sağlayacak makro ekonomik politikalar üzerine odaklandığını anlattı.
Yatırım Danışma Konseyinin sonuç bildirisinde ifade edilen ‘’Tedbirli Malî Politika’’ uygulaması önerisinin, özel bir IMF programı olup olmadığına ilişkin soru üzerine de John Lipsky, bunun mutlaka bir IMF programı olması gerekmediğini belirterek, şöyle konuştu: ‘’Bu, Brezilya gibi büyük ve gelişmekte olan bir ülkeden, Yeni Zelanda gibi küçük, gelişmiş ülkelere kadar bazı ülkelerde uygulanmış bir program. Bunun altında yatan fikir, malî harcamalara kılavuzluk edecek bazı orta vade kuralların belirlenmesi. Burada, politikaların gelecekte izleyeceği yol konusunda güven vermek ve neye göre değerlendirileceğini belirlemek amaçlanıyor. Diğer türlü net ölçütlerin olmadığı devam eden bir süreç haline gelir. Burada, geleceğe yönelik bazı makul ölçütler belirliyorsunuz. Elbette bu sene olduğu gibi dış kaynaklı şokları dikkate almanız gerekir, ama burada önemli olan bazı ölçütleri tesbit etmek. Bu, bir IMF programı çerçevesinde olabilir mi? Evet, elbette olabilir. Diğer bir deyişle, orta vadeli malî çerçeveyle uyumlu önleyici bir stand-by anlaşması olabilir.’’
Lipsky, böyle bir modelin Hükümet’le de görüşüldüğünü ve Hükümet yetkililerinin malî disiplinin önemini çok iyi bildiğini belirterek, ‘’Malî politikalara orta vadeli sürdürülebilir kredibilite sağlanmasının tek yolunun bu olduğunu söylemiyoruz. Bunun, başka ülkelerin kullandığı, başarı elde ettiği, faydalı bir yol olduğunu ve burada da ciddî olarak düşünülmesi gereken bir seçenek oluşturduğunu düşündüğümüzü söylüyoruz’’ dedi.
|
/ İstanbul
20.06.2008
|
|
|
Çalışanın "alım gücü" eridi |
KESK tarafından yapılan araştırmada, kamu emekçilerinin ücretlerinin, yılın ilk 5 ayında resmî rakamlara göre mutfaktaki enflasyon karşısında yüzde 6, enflasyon karşısında ise yüzde 4 eridiği belirtildi.
KESK’ten yapılan yazılı açıklamada, kamu emekçilerine yılın ilk altı ayı için yapılan toplam yüzde 2,7’lik artışa karşın, enflasyondaki artışın yılın ilk 5 ayında yüzde 6,38 olarak gerçekleştiği ifade edildi. KESK-AR’ın gerçekleştirdiği araştırmaya göre, aynı dönemde mutfaktaki fiyat artışlarının yüzde 9,46 olarak gerçekleşmesinin kamu emekçilerini büyük ölçüde etkilediği vurgulandı. Söz konusu verilere göre kamu emekçilerinin mutfaktaki enflasyon karşısında alım gücünün yüzde 6,3 gerilediği kaydedildi.
|
/ Ankara
20.06.2008
|
|
|
Memura enflasyon zammı |
MEMUR konfederasyonlarıyla toplu sözleşme sürecindeki yazılı taahhüde göre memurlar, Ocak-Haziran dönemi tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) enflasyonunun yüzde 5,2’nin üzerindeki bölümünü, enflasyon zammı olarak alacaklar.
Maliye Bakanlığı, şimdi Ocak-Mayıs döneminde yüzde 6,38 olarak belirlenen enflasyonda, haziran rakamlarını bekliyor. Maliye Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile bu yılın ilk yarısında memur ve sözleşmeli maaşlarına ortalama yüzde 2 zam yapılırken, katsayılar, düşük maaşlı memura yüksek, yüksek maaşlı memura ise düşük zam olacak şekilde belirlendi. Bu şekilde en düşük memur maaşındaki artış, aile yardımı dahil yüzde 5,2, aile yardımı hariç yüzde 5,7 olarak hesaplandı. Memur Konfederasyonları ile toplu sözleşme sürecinde de masaya bu rakamlar getirildi ve enflasyon farkında aile yardımı dahil en düşük memur maaşındaki artış olan yüzde 5,2’lik rakamın baz alınacağı telaffuz edildi. Devletin yazılı maaş önerilerinde de yüzde 5,2’nin üzerisi için enflasyon zammı taahhüdü yer aldı. Maliye Bakanlığı, şimdi 3 Temmuz’da ilan edilecek haziran ayı enflasyon rakamlarını bekliyor. Haziran enflasyonun belirlenmesinin ardından, tüketici fiyatlarında 6 ayda kaydedilen artış, memur, sözleşmeli ve memur emeklilerinin enflasyon farkının hesaplanmasında belirleyici olacak. Böylece 6 aylık enflasyona göre memur ve memur emeklilerinin yüzde 2’lik temmuz zammına ilave edilecek enflasyon farkı belirlenecek.
|
/ Ankara
20.06.2008
|
|
|
Eker: İhraç edilen hiçbir ürünümüz geri gelmedi |
TARIM ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, ‘’Son günlerde birtakım söylentiler var, Türkiye’den ihraç edilen ürünlerin yurtdışından geri geldiği yönünde.
Bu gerçek değil, çünkü bugüne kadar hiçbir ürünümüz geri gelmedi’’ dedi. Antalya’nın Kumluca ilçesinde bir firma tarafından tabiî üretim yapılan domates serasında incelemelerde bulunan Mehmet Mehdi Eker, firma yetkililerinden bilgi aldı. İnceleme sonunda gazetecilerin soruları cevaplayan Eker, son günlerde iddia edildiği gibi, Türkiye’den ihraç edilen domatesin Rusya’dan geri dönmediğini, bunun kimi basın organları tarafından çarpıtılarak yazıldığını söyledi. Eker, şöyle devam etti: ‘’Son günlerde birtakım söylentiler var, Türkiye’den ihraç edilen ürünlerin yurtdışından geri geldiği yönünde. Bu gerçek değil, çünkü bugüne kadar hiçbir ürünümüz geri gelmedi. Bizim çiftçimizin ürettiği ürünler denetleniyor. Medya bu konuda bazen kantarın topuzunu kaçırıyor."
|
/ Kumluca
20.06.2008
|
|
|
Çaykur, son yılların en yüksek alımını yaptı |
ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce, bu yıl kampanyanın ilk sürgününde aldıkları 220 bin ton civarındaki yaş çayın, 2000 yılından bu yana yaptıkları en yüksek alım olduğunu söyledi.
Yüce, yaptığı açıklamada, bu yıl hava şartlarının uygun olması sebebiyle kampanyayı 25 Nisanda açtıklarını belirterek, ‘’En son 25 yıl önce böyle şartlar oluşmuş ve yaş çay kampanyası erken başlamıştı. Bu yıl da o yıllardaki iklim şartlarını yaşadık ve yaş çay, hasat olgunluğuna geldi. Biz de kampanyamızı yaklaşık 15 gün erken açtık’’ dedi. Nisan ayındaki sıcak havanın daha sonra yerini soğuğa terk ettiğini, böylece yaş çayın hasat olgunluğuna geliş sürecinin yavaşladığını, dolayısıyla fabrikalarda izdiham ortamının ortadan kalktığını ifade eden Yüce, ‘’İlk sürgünde alımların Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında olmak üzere 3 aya yayılması sayesinde biz de fabrikalarımızda çok daha rahat yaş çay işleme imkânı bulduk. Yaş çay hasadının erken başlaması aynı zamanda kaliteli çay üretmemizi de sağladı’’ diye konuştu.
|
/ Rize
20.06.2008
|
|
|
Gezi Eki Pdf
|
|
|
|
|
|