Memurların keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz?
Sâbık mahkemelerde dâvâ ettiğim ve hüccetlerini gösterdiğimiz gibi, bizim gizli düşmanlarımız ve hükûmeti iğfal ve bir kısım erkânını evhamlandıran ve adliyeleri aleyhimize sevk eden resmî ve gayr-ı resmî muarızlarımız, ya gayet fena bir sûrette aldanmış veya aldatılmış veya anarşilik hesabına gayet gaddar bir ihtilâlcidir veya İslâmiyete ve hakikat-i Kur’ân’a karşı mürtedâne mücadele eden bir dessas zındıktır ki, bize hücum etmek için istibdad-ı mutlaka cumhuriyet namını vermekle, irtidad-ı mutlakı rejim altına almakla, sefahet-i mutlaka medeniyet namını takmakla, cebr-i keyfî-i küfrîye kanun namını vermekle hem bizi perişan, hem hükûmeti iğfal, hem adliyeyi bizimle mânâsız meşgul eylediler. Onları Kahhâr-ı Zülcelâlin kahrına havâle edip, kendimizi onların şerrinden muhafaza için “Hasbünallah ve ni’me’l-vekil” (Allah bize yeter; O ne güzel vekildir / Âl-i İmrân Sûresi, 3:173.) kalesine iltica ederiz.
Şuâlar, s. 329
***
Ve sizi iğfal eden ve adliyeyi şaşırtan ve hükümeti bizimle vatana ve millete zararlı bir surette meşgul eyleyen muarızlarımız olan zındıklar ve münafıklar, istibdad-ı mutlaka “cumhuriyet” nâmı vermekle, irtidad-ı mutlakı rejim altına almakla, sefahet-i mutlaka “medeniyet” ismi vermekle, cebr-i keyfî-i küfrîye “kanun” ismini takmakla hem sizi iğfal, hem hükümeti işgal, hem bizi perişan ederek, hâkimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabına darbeler vuruyorlar.
Şuâlar, s. 256
***
İstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir.
Sefâlet derelerinin esfel-i sâfilînine insanı tekerlendiren ve âlem-i İslâmiyeti zillet ve sefâlete düşürttüren ve ağrâz ve husûmeti uyandıran ve İslâmiyeti zehirlendiren, hattâ herşeye sirâyet ile zehrini atan, o derece ihtilâfâtı beyne’l-İslâm îkâ edip, Mûtezile, Cebriye, Mürcie gibi dalâlet fırkalarını tevlid eden, istibdattır.
Münazarat, s. 22
***
Dünyada hükümet süren, hükmeden her kavmin, hattâ insan eti yiyen yamyamların, hattâ vahşî, canavar bir çete reisinin bir usulü var, bir düsturla hükmeder. Siz hangi usulle bu acip tecavüzü yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz. Yoksa bazı alçak memurların keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz?
Mektubat, s. 417
iğfal: Aldatma, yanıltma, gaflette bırakma.
erkân: Rükûnler, esaslar.
muarız: Karşı, zıt, ters.
mürtedâne: İrtidat ederek, dinden çıkarak.
dessas: Aldatıcı, hilekâr.
zındık: Dinsiz.
istibdad-ı mutlak: Tam bir baskı, diktatörlük.
irtidad-ı mutlak: Hiçbir kayıt ve şart tanımayan dinsizlik.
sefahet-i mutlak: Nefsin kötü arzularına mutlak sûrette uyma.
cebr-i keyfî-i küfrî: Keyfî olarak küfrî bir baskı yapma.
hâkimiyet-i İslâmiye: İslamın hakimiyeti.
esfel-i sâfilîn: Aşağıların aşağısı.
ağrâz: Garazlar, kötü maksatlar.
husûmet: Düşmanlık.
|