Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Geleceğin teknolojisi Türkiye’den

Doktora öğrencisi Bayram Bütün, organik kimya ve nanoteknoloji kullanarak yeni nesil görüntüleme sistemlerinde kullanılabilecek geleceğin teknolojisini üretti. Dünya optoelektronik teknolojisinde yeni bir çığır açması beklenen teknoloji ile görüntüleme teknolojilerinde milyonlarca renk çok daha ucuza ve yüksek kaliteyle elde edilebilir hale geldi.

Bilkent Üniversitesi doktora öğrencisi Bayram Bütün, organik kimya ve nanoteknoloji kullanarak yeni nesil görüntüleme sistemlerinde kullanılabilecek geleceğin teknolojisini üretti. Dünya optoelektronik teknolojisinde yeni bir çığır açması beklenen teknoloji ile yeni nesil DVD, LCD, cep telefonu ekranı, dijital fotoğraf makinesi gibi görüntü cihazlarında ve sağlıkta kullanılan görüntüleme teknolojilerinde milyonlarca renk çok daha ucuza ve yüksek kaliteyle elde edilebilir hale geldi. Bütün’ün çalışması ‘’Nanotechnology’’ dergisinin Nisan 2008 sayısında yayımlandığı da bildirildi.

/ Ankara

24.05.2008


 

MAHKEME SÜRECİ DEVAM EDİYOR, DOĞRUSU OLACAKTIR

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Yargıtay bildirisi ile ilgili olarak, bu gerilimden ilk tokadı esnafın yediğini söyledi. Çağlayan, “Şu anda bir mahkeme yargı süreci devam ediyor. Bu konuda zaten bir şey söylemek söz konusu değil. İnanıyorum en doğru olan neyse o olacaktır” dedi.

VATANDAŞ HARCAMALARINI ERTELİYOR,

ESNAF SIKINTILI

Bu konunun yabancı yatırımcılar açısından önem arz ettiğini ifade eden Çağlayan, şunları söyledi: “Bu tür durumlarda vatandaşlar tüketim harcamalarında kısıtlama yapıyor. İnsanlar temel alımlarını erteleyip vazgeçiyor. Bu yüzden ilk tokadı da esnaf yiyor..”

-----XXX-------

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisiyle ilgili olarak, bu gerilimden ilk tokadı esnafın yediğini söyledi. Çağlayan, “Şu anda bir mahkeme yargı süreci devam ediyor. Bu konuda zaten bir şey söylemek söz konusu değil. İnanıyorum en doğru olan neyse o olacaktır” dedi.

Bakan Çağlayan, engellilerin çalıştığı Bizim Köy’ü ziyaretinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin gemi sektöründeki işçi ölümlerini hatırlatması üzerine Çağlayan, kazalara başka bir açıdan baktığını açıkladı. Türkiye’de gemi sektörünün hızla gelişmesinin dış güçleri rahatsız etmiş olabileceğini belirten Çağlayan, tersanelerdeki kazaların bu dış güçlerin bir provokasyonu olabileceğini söyledi. Bakan Çağlayan, kaza olaylarını şöyle değerlendirdi:

“Dünyanın 8. büyük gemi inşa sanayisi sıralamasına gelmişiz. Mega yat üretiminde Dünya 3’üncüsü olduk. Acaba bu kadar büyümemizin altında bir başkalarının provokasyonu var mı? Gazetecilerin bu boyuta da bakması lazım. Bu da son derece önemsenmesi gereken bir boyuttur. Acaba Türk gemi inşa sanayi ve mega yat sanayi bir noktada Türkiye dışındaki bir takım mihrakların sanayimizin bu hale gelmesinden dolayı duyduğu bir sıkıntı ve mutsuzluk mu var? Bir provokasyon var mı? Bunun özellikle altının iyi araştırılması lâzım ve iyi kontrol edilmesi gerekiyor. Ama bu hiçbir zaman işyerinin güvenlik tedbiri almamasının önünde bir sebep olamaz. Çok önemli bir sektör, çok büyük bir sektör ve çok çalışanın olduğu bir sektör. Bu yüzden çalışma şartları diğer sektörlerden çok daha farklılık arz ediyor. Ama ne olursa olsun, ister taşeron isterse işverenin kendisi olsun çalışan ve çalıştıran her iki kesimin ortak sorunu bu. Tek bir kesime yüklenilecek bir sorun değil bu. Ben bunu 27 yıl sanayicilik yapmış biri olarak sanayi savunması yapmıyorum. Elbette sanayimi her zaman savunurum. Çalışanımı da savunurum ama hiçbir işveren işçisi aman ölsün diye kalkıp sanayi yatırımı yapmaz.”

TÜRKİYE’DEKİ SİYASÎ GERİLİMDEN

İLK TOKADI VATANDAŞ YİYOR

Yargıtay ile hükümetin karşılıklı açıklama yapması sonucu ortaya çıkan gerilime de değinen Bakan Çağlayan, bu gerilimden ilk tokadı esnafın yediğini söyledi. Yabancı yatırımcılar için siyasî istikrarın şart olduğunu da hatırlatan Çağlayan sözlerini şöyle sürdürdü: “Gündemimizde üretim var, çalışmak var, istihdam var, ihracat var, dünyanın ilk büyük 10 ekonomisi içine girmek var. Tabiî ki bu tür tartışmalar ve ortaya çıkan bu gelişmeler, ister istemez özellikle yabancı yatırımcının Türkiye’ye gelme noktasındaki kararında menfi etki yapar. Bunu çok net görüyorum, biliyorum. Bugün Gebze’de bir yabancı yatırım 500 milyon euroluk ihracat yapacak bir yatırım yapacak. Bir ülkeye gidip yatırım yapan yabancı yatırımcılar ilk önce o ülkedeki siyasi istikrara bakarlar. Türkiye son 5 yılda ekonomi alanında çok büyük başarılar elde etti. İhracatımız 5 yıl önce 36 milyar dolardı. Türkiye şimdi 4 ayda 42 milyar dolarlık ihracat yaptı. Türkiye’nin daha önceki toplam ihracatı şimdi 3.5 ayda yapılıyor. Bunların altında yatan tek sebep siyasî istikrardır. Bu yüzden Türkiye’nin her zamankinden daha fazla siyasi istikrara ihtiyacı var. Şu anda bir mahkeme yargı süreci devam ediyor. Bu konuda zaten bir şey söylemek söz konusu değil. İnanıyorum en doğru olan neyse o olacaktır. Ama bu konu yabancı yatırımcılar açısından önem arz ediyor ve bu tür durumlarda vatandaşlar tüketim harcamalarında kısıtlama yapıyor. İnsanlar giyiminden, kuşamından, yiyeceğinden, konut veya araba gibi temel alımlarını erteleyip vazgeçiyor. Bu yüzden ilk tokadı da esnaf yiyor.”

/ Kocaeli

24.05.2008


 

TEDAŞ, okullardaki lambaları değiştirecek

ENERJİ Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, okullardaki lambaları verimli lambalarla değiştirdiklerini, ilgili projeleri başlattıklarını ve bunu TEDAŞ’ın yapacağını bildirdi.

Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından düzenlenen ‘’Global Liderlik Forumu’’ sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Güler, bütün dünyada enerji verimliliğinin birinci plana çıktığını, aynı zamanda bir enerji kaynağı olarak ele alındığını, küresel ısınmaya çare anlamında önemli bir katkısı bulunduğunu söyledi. ‘’Her bir 100 vatlık verimsiz akkor lambayı 20 vatlık verimli ise değiştirdiğiniz zaman iki ağaç da dikmiş oluyorsunuz’’ diyen Güler, şunları kaydetti: ‘’Bunları verimli lambalarla değiştiriyoruz, yalıtıma ağırlık veriyoruz. okullarda şimdi bununla ilgili temin ettiğimiz lambaları da değiştiriyoruz. İlgili projeleri başlattık. Bunu TEDAŞ yapacak. Bunu yaparsak hem vatandaşımızın parası cebinde kalacak hem ülkemizin parası ülkemizde kalacak hem de çevreyi ısıtmamış, kirletmemiş olacağız. Sadece 100 vatlık lambaları 20 vatlık verimlisiyle değiştirdiğimiz zaman 2 Keban Barajı da yapmış olacağız.’’

/ İstanbul

24.05.2008


 

Facia yaşanmadan tedbir alın

Mardın’ın Nusaybin ilçesinde Endüstri Meslek Lisesi binasının çökme tehlikesi altında olduğu iddia edildi.

Nusaybin’de 200 öğrencinin eğitim gördüğü lise binasının çökme tehlikesi altında olduğunu savunan Okul Aile Birliği Başkanı Takyettin Aktaş, 8

derslikli okulun 1979 yılında yapıldığını, dış duvarlarından büyük beton parçaların koptuğunu, iç bölümde ise yer yer çökmelerin meydana geldiğini belirtti.

Okulun fiziki şartlarının öğrencilerin kalamayacağı kadar kötü bir hale geldiğini, en son 8 yıl önce küçük çapta bir onarımdan geçirildiğini kaydeden Aktaş, şehir dışında olması ve herhangi bir güvenliğinin bulunmaması sebebiyle 2 ay önce atılan molotofkokteyli ile çatısının büyük oranda zarar gördüğünü bildirdi. Bu yıl içerisinde okulda 2 hırsızlık olayının yaşandığını da ifade eden Aktaş, şöyle dedi: ‘’Yarı pansiyonlu lisede hizmetli bulunmuyor. İhate duvarının olmaması sebebiyle çevrede oturanların hayvanları okul bahçesinde barınıyor. Okulun duvarları ve tavanları çökme tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Okul onarımdan geçirilmezse öğrencilerimizi okula göndermemeyi düşünüyoruz. Olası bir facia yaşanmadan yetkililerin bir an önce gerekli önlemleri almasını istiyoruz.’’

Kaymakam Yücel Gemici de ödenek geldikçe okulları onardıklarını söyledi.

/ Mardin

24.05.2008


 

Çocuğun yeri ailesinin yanı

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğü tarafından çocukların aile sıcaklığından mahrum kalmaması amacıyla geliştirilen ‘’Aileye Dönüş ve Aile Yanında Destek Projesi’’nde şu ana kadar 7 bine yakın çocuğa ulaşıldığı bildirildi.

SHÇEK Genel Müdür Yardımcısı Sefer Koç, SHÇEK’e bağlı kurumları ziyareti için geldiği Mersin’de, yaptığı açıklamada, sosyal hizmetler alanına giren tüm sorunları, aile odaklı çözmeyi hedeflediklerini belirterek, bu yönde çalışmalar yaptıklarını söyledi. Bu kapsamda 2005 yılında yürürlüğe konulan ve yurtlardaki çocukların ailelerinin yanında büyütülmesini esas alan ‘’Aileye Dönüş ve Aile Yanında Destek Projesi’’nin geliştirildiği hatırlatan Koç, maddi imkansızlıklar nedeniyle yurtlarda kalan çocukların ailelerine maddi destek verilerek, çocukların ailelerinin yanında yetişmesini sağlayan projenin başarılı bir şekilde sürdürüldüğünü vurguladı.

Projeden yararlanan çocuk sayısının 7 bin civarında olduğunu ifade eden Koç, ‘’bu projeyle çocukların aile sıcaklığından mahrum kalması önleniyor. Kurumlardaki hizmetler oldukça iyi. Ama bizim hizmetimiz ne kadar iyi olursa olsun, çocuk her zaman bir ailenin özlemini hisseder. Bu açıdan proje çok yararlı oluyor’’ dedi.

Projeden yararlanan çocuk sayısını kurumlarındaki çocukların yüzde 60’ını kapsayan 12 bin 500’e çekmeyi hedeflediklerini anlatan Koç, şöyle konuştu: ‘’Projeden yararlanan çocuklara, kişiliğinin gelişmesinden, bireysel hak ve toplumla kaynaşmasına sayısız faydası sağlıyor. Kurum olarak bakanlığımızla birlikte (Her çocuğun bir ailesi olmalı) düşüncesiyle yola çıktık. Bu kapsamda geliştirilen (Aileye Dönüş ve Aile Yanında Destek Projesi’yle ailesi bulunan çocuklara eğitim ve giyim masrafları ile okula giden çocukların cep harçlıkları göz önünde bulundurularak, yaş grubuna göre 325-350 YTL arasında para ödüyoruz.’’ Koç, ailesi olmayan çocukların da aile sıcaklığına özlem duymaması için ‘’koruyucu aile’’ projesinin geliştirildiğine dikkati çekerek, bu kapsamda aileleri projeye katılmaya davet etti.

/ Mersin

24.05.2008


 

Yargıtay darbecileri neden eleştirmiyor?

Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisini eleştirdi. Yargıtay’ın Tansel Çölaşan’ın 27 Mayıs darbesini öven sözlerine karşı herhangi bir açıklama yapmadığını hatırlatan Soylu, “Türkiye bu çifte standardın altında ezilmektedir” dedi.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisini eleştirdi. Yargıtay’ın Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’ın 27 Mayıs darbesini öven sözlerine karşı herhangi bir açıklama yapmadığını hatırlatan Soylu, “Türkiye bu çifte standardın altında ezilmektedir” dedi.

DP Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘’Gelecekteki Gıda Krizi Şoku’’ paneli öncesi gazetecilerin sorularını cevaplayan Soylu, yasamanın, yürütmenin ve yargının, birbirlerinin alanlarına müdahale etmekten keyif aldıklarını vurguladı.

Soylu, “Bu tartışmaların Türkiye’de demokratik bir Anayasa’nın yapılmasına, Siyasi Partiler Kanunu değişmesine, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik duruma hiç bir faydası yoktur. Herkes sorumluluğu görecesinde hareket etmeye zorunludur. Biz sivil siyasetten ve demokrasiden yanayız. DP olarak tavrımız budur” dedi.

Yargıtay’ın, Başsavcı Tansel Çölaşan’ın 27 Mayıs darbesini öven sözlerine karşı herhangi bir açıklama yapmadığını hatırlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye 1960 ile yüzleşmedikçe, 1960 olaylarını irdelemedikçe ve bu olayı değerlendirmedikçe özgürlüğe ve demokrasiye ulaşması mümkün değildir. 1960’tan itibaren Türkiye’de bir ara rejim vardır. Bugün de Türkiye bir ara rejimdedir. Dönem dönem harareti artan dönem dönem düşen ara rejimi sürekli yaşamaktayız. Bu karşılıklı tavırlar, bildiriler aslında ara rejim sendromlarıdır. Türkiye bunu sürekli olarak yaşamaktadır. Yargıtay, siyasetin müdahalesini bir şekilde def etmeye çalıştığı bildiri gibi, 1960’ı sanki bir bayrammış gibi gösteren yargı mensuplarına da aynı yüreklilikle cevap verebilmeliydi. Türkiye bu çifte standardın altında ezilmektedir.” Soylu, Anavatan ile sürdürülen birleşme çalışmalarının da bittiğini ifade ederek, “İki siyasi partinin birleşme çabaları kamuoyuna çok da mal edilmeden iyi niyetle sürdürüldü ve bitti” dedi.

İbrahim DOĞRU / Ankara

24.05.2008


 

Başörtüsü kararı Haziran’da

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, üniversitelerde başörtüsü serbestliği getiren Anayasa değişikliğiyle ilgili açılan dâvânın, Haziran ayının ilk haftası görüşüleceğini söyledi.

ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, üniversitelerde başörtüsü serbestliği getiren Anayasa değişikliğiyle ilgili açılan dâvânın, Haziran ayının ilk haftası görüşüleceğini söyledi. Kılıç, Anayasa Mahkemesi’ne gelişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Haşim Kılıç, üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un birinci ve ikinci maddelerinin iptali veya yok hükmünde olduklarına karar verilmesi ve dâvâ sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması talebiyle açılan dâvânın Haziran ayının ilk haftası görüşüleceğini kaydetti. Kılıç, gazetecilerin Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun bildirisiyle ilgili soruları ise cevapsız bıraktı.

24.05.2008


 

Mazlum-Der suç duyurusunda bulundu

MAZLUM-DER, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun basın açıklamasının içeriğine ilişkin Yargıtay Başkanlar Kurulu üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, “Söz konusu açıklama, 5237 sayılı yasaya göre suç niteliğindedir” denildi.

MAZLUMDER, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinin içeriğine ilişkin Yargıtay Başkanlar Kurulu üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Beytar tarafından yapılan suç duyurusunda, “Söz konusu açıklama, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na aykırılık teşkil ettiği gibi sarf edilmiş sözlerin bir kısmı, 5237 sayılı yasaya göre suç niteliğindedir” dedi. 2797 Sayılı Yargıtay Kanunun 13. maddesindeki Başkanlar Kurulu’nun görevlerini sıralanan suç duyurusunda “Söz konusu iki maddede açıkça anlaşılacağı üzere, Yargıtay ve Yargıtay Başkanlar Kurulunun tek görevi hukuk ve adaletin muhafazasıdır. Hal böyle olmasına rağmen, suça konu basın açıklamasında kullanılan dilin ve verilmek istenen mesajların, kurumun kuruluş, amaç ve işleyişini belirleyen kanuna aykırılığı açıktır” denildi. Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun birisinde henüz karara bağlanmamış iki davanın gidişatına müdahale olduğu açık olduğunu belirtilen suç duyurusunda şu ifadelere yer verildi: “Şüpheliler, söz konusu bu ve benzeri ifadelerle Anayasa Mahkemesi’ndeki adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmişlerdir. Bu ifade ve eylemleri, 5237 sayılı yasanın 288. maddesinde tanımlanmış suçun unsurlarını oluşturmuştur. Şüpheliler; 2797 sayılı yasanın 1. ve 17. maddelerinde açık ve sınırları net olarak belirtilmiş görev ve yetki alanlarının dışına çıkarak görev ve yetkilerini kötüye kullanmışlardır. Demokrasinin ve hukukun önceliği/üstünlüğü ilkesinin hâkim olduğu, evrensel hukuk ilkelerini benimsemiş ülkelerde, yargı mekanizması hukukun güçlenmesi ve eşitliğe dayalı adaletin dağıtılması noktasında çaba ve gayret sarf etmektedir. Yargıtay Kanununun 1 ve 13. maddelerinde açıkça bu çaba ve gayretlerin sınırları ve yöntemi belirlenmiştir. Şüphelilerin, söz konusu açıklamalarıyla çizilen sınırları aşarak görev alanlarına girmeyen bir konuda makam ve yetkilerini kullanarak açıklamada bulunmakla, TCK’nın 257. maddesinde tanımı yapılmış bulunan görevi kötüye kullanma suçunu işledikleri açıktır.

Açıklamanın muhtevası incelendiğinde de halkın özgür iradesi ile oluşan Meclis ve Meclisin içinden çıkan hükümetin ve dolayısıyla demokratik devletin kendileri açısından pek bir anlam taşımadığı anlaşılmaktadır. Şüphelilerin söz konusu bu ifadeleriyle, halkın iradesini hakarete varan derecede küçümseyerek 5237 sayılı yasanın 301. maddesinde tanımı yapılmış bulunan suçu işledikleri açıktır. 5237 sayılı yasanın 257, 288 ve 301. maddelerinde tanımı yapılmış bulunan suçları işledikleri gerekçesiyle şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını dilerim.”

Recep GÖREN / Ankara

24.05.2008


 

Türkiye demokrasi sınavından geçiyor

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, son zamanlarda, giderek artan bir biçimde demokrasi ve hukuk devleti olma ilkesiyle bağdaşmayan sistemli saldırılarla kamuoyunda gerginlik oluşturulmaya çalışıldığını kaydederek, Türkiye’nin bir demokrasi sınavından geçtiğini belirtti.

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türkiye’nin bir demokrasi sınavından geçtiğini belirtti. Ahmet Gündoğdu, yaptığı açıklamada, “yargının yargıya muhtırası” niteliğindeki Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisi hakkında görüşlerini açıkladı. Bir yıla yakın süreçte ve özellikle son zamanlarda, giderek artan bir biçimde demokrasi ve hukuk devleti olma ilkesiyle bağdaşmayan sistemli saldırılarla kamuoyunda gerginlik oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Gündoğdu, Türkiye’nin bir demokrasi sınavından geçtiğini belirtti. Yargının bağımsızlığının çok önemli olduğunu, yargının bu konularda taraf olmaması ve uluslararası sözleşmelere uyması gerektiğini ifade eden Gündoğdu, yargının siyasi parti gibi davranarak görüş açıklayamayacağını, bildirinin üslubunun bir polemik üslubu olduğunu ve yüksek yargının da böyle bir üslup seçmesinin doğru olmadığını kaydetti. Gündoğdu, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun beklenmedik bildirisinin, gerek zamanlaması, gerekse kullandığı dil sebebiyle dikkat çekici olduğunu vurgulayarak, bildiriyle hukukun hiçe sayıldığını, açıklamada halkın ve Meclis’in hedef alındığını belirtti.

Fatih KARAGÖZ / Ankara

24.05.2008


 

Büyükşehirlere sağlık kampusleri kurulacak

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bazı büyük şehirlerde sağlık şehri yapılaşmasına gittiklerini ve sağlık kampüsü yapmayı amaçladıklarını belirtti.

Akdağ, Holiday Inn Otel’deki basın toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul’da bir süredir kamu ve özel sektör sağlık hizmetlerinin yerinde incelendiğini ifade etti. Türkiye’yi 25, İstanbul’u da 6 bölge olarak ele aldıklarını ve her bölgenin kendine yetmesi için çalıştıklarını dile getiren Akdağ, her bölgede yanık, yeni doğan ve yetişkin yoğun bakım ve ağır rehabilitasyon merkezleri gibi konularda gerekli kaynağı oluşturmayı hedeflediklerini söyledi.

Akdağ, bazı büyük şehirlerde sağlık şehri yapılaşmasına gittiklerini ve sağlık kampüsü yapmayı amaçladıklarını belirterek, Ankara’da Etlik ve Bilkent’te sağlık kampüsü yaptıklarını, tüm hastaneleri buraya toplayacaklarını, Ankara’nın neresinden hareket edilirse edilsin bu kampüslere 20 dakikada ulaşmanın mümkün olacağını söyledi. İstanbul’daki trafik sıkışıklığına atıfta bulunan Akdağ, bu sebeple İstanbul’da 6 ayrı bölge planlandığını kaydetti. Akdağ, 112 Acil Servisi’nde 30 olan nokta sayısının 140’lara yaklaştığını ve hedeflerinin 160 noktaya ulaşmak olduğunu belirtti. Akdağ, ‘’Vatandaşların hizmet alabilmesi için özel sektörün gücünü de vatandaşa açtık. İstanbul’da uzman doktor özel sektörde 5 binin üzerinde iken kamu hastanelerinde 4 bin civarında’’ dedi. Vatandaşların belli bir oranda fark ödeyerek, özel sektörden yararlandığını ve yeni Sosyal Güvenlik Yasası ile bu farklara belli bir sınır da getirileceğini dile getiren Akdağ, özel sektörün kanser ve organ nakli vakalarında hastadan ilave bir ücret alamayacağını söyledi. Bakan Akdağ, doktorların tam gün çalışması için hazırlanan yasa taslağının Başbakanlıkta olduğunu da kaydederek, sosyal güvencesi olan bir insanın hiçbir zaman muayenehanelere gitme ihtiyacı hissetmemesini istediklerini belirtti.

Bakan Akdağ, ‘’Sağlıkta önümüzdeki 15-20 yıl için risk; doktor ve hemşire gibi insan kaynağı eksiğidir’’ dedi. Öğrencilerin bu alanlarda okumak istediklerini ancak kontenjanların yetersiz olduğunu ve geçen 20 yılda bu konuda topluma haksızlık yapıldığını kaydeden Akdağ, ‘’Hala cüret edebiliyorlar, hala çıkıp bu ülkede ‘doktor sayısı yeterli’ diyenler var. Hatta ‘fazla’ diyenler var. İnatçılığın insanı ne kadar körleştirdiğini görüyoruz. YÖK Başkanı’na teşekkür ediyorum. Yeni dönemde bir iletişim kurabildik. Bu yıl tıp fakültelerinin kontenjanında 1500’e yakın artırıma gidiyoruz. 4 bin 500 olan kontenjan 6 bine ulaşacak. Yılda 13-14 bin yeni tıp fakülteli öğrenci olursa Türkiye’de 2023’e kadar doktor sayısı yeterli rakama ulaşır’’ diye konuştu.

Türk vatandaşı olmayan doktorların Türkiye’de çalışması konusuna da değinen Akdağ, ‘’Yurt dışından Türk vatandaşı olmayan doktorların Türkiye’de çalışabilmesinin yolunu açacağız. Bu konuda süren tartışmalar sunidir. Birilerinin menfaatlerine halel geldiği için bu tartışmalar var’’ diye konuştu. Türk doktorlarının başta ABD ve Kanada olmak üzere yurt dışında çalışabildiğini ifade eden Akdağ, diploma denkliği kabul edilen ve Türk vatandaşı olmayan doktorların Türkiye’de doktorluk yapabilmesi için doktorluk yapabilecek kadar Türkçe bilmek şartı arayacaklarını vurguladı. Akdağ, 19 Mayıs’ta tüm Türkiye’de başlayan sigara yasağı konusuna da halkın büyük destek verdiğini ve yaptıkları çalışmaya göre, uygulamaların yüzde 85-90 oranında kabul gördüğünü anlatarak, Türkiye’nin diğer önemli meselesi olan şişmanlık konusunda da çalışmalara başlayacaklarını, ayrıca el hijyeni konusunda da kampanya yürüteceklerini sözlerine ekledi.

A. Turan SÖYLER - Mustafa GÖKM / İstanbul

24.05.2008


 

İsrailli bakan tarihi hatırladı

İsrail Refah ve Sosyal Hizmetler Bakanı Isaac Herzog, biraraya geldiği Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’ya “Bir dönem bu toprakların sahibi sizlerdiniz” dedi.

Devlet Bakanı Çubukçu ve Herzog, Tel Aviv’deki Sheraton Oteli’nde önceki akşam saatlerinde biraraya geldiler. Herzog, görüşmenin başında yaptığı açıklamada, İsrail-Suriye barışının ‘’uzun zamandır düşlenen bir gelişme’’ olduğunu, bu gelişmenin, Türkiye-İsrail ve Suriye taraflarınca da desteklendiğini söyledi. ‘’Türk hükümetine ve Türk ulusuna çok büyük saygımız var’’ diye konuşan Herzog, ‘’Bir dönem bu toprakların sahibi sizlerdiniz’’ diyerek, Türkiye’deki gelişmeleri de yakından izlemeye çalıştığını anlattı. İsrailli bakan, İsrail’in 6. Cumhurbaşkanı Haim Herzog’un oğlu olduğunu da hatırlatarak, babasının da 1992 yılında, İspanya Yahudileri’nin engizisyonla kovuldukları tarihin 500. yıldönümünde, Türkiye’yi ziyaret ettiğini kaydetti. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da, İsrail’e ikinci gelişi olduğunu, geçen şubat ayında EXPO-İzmir’e destek istemek için geldiğini hatırlattı ve İsrail’in verdiği destekten dolayı teşekkür etti. Çubukçu, her yıl yaklaşık 500 bin dolayında İsrailli turistin Türkiye’ye geldiğini ifade ederek, ‘’Bu sayıyı 1 milyona çıkartmanızı istiyoruz’’ dedi.

/ Tal Aviv

24.05.2008


 

Van’daki çatışmada 2 asker yaralandı

VAN'IN Çatak ilçesi kırsalında güvenlik güçleri ile terör örgütü PKK üyeleri arasında çıkan çatışmada, 2 asker yaralandı, 1 terörist etkisiz hale getirildi.

Terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarını sürdüren jandarma komutanlığı ekipleri, ilçeye bağlı Övecek Köyü Bebluka mevkisinde bir grup teröristle karşılaştı. Terör örgütü üyelerinin, güvenlik güçlerinin “teslim ol” çağrısına ateşle karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada, 2 asker teröristlerin açtığı ilk ateş sırasında yaralandı. Çatışmada 1 terörist de etkisiz hale getirildi. Helikopterle Van Asker Hastanesine kaldırılan yaralıların tedavi altına alındığı, teröristlerin yakalanması için bölgede kara ve hava destekli operasyonların devam ettiği belirtildi.

/ Van

24.05.2008


 

Talat ve Hristofyas bir araya geldi

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas Lefkoşa’da ara bölgede bir araya geldi.

Talat ve Hristofyas, 21 Mart görüşmesinde varılan mutabakat uyarınca, kapsamlı görüşmelere hazırlık amacıyla oluşturulan ve 21 Nisanda çalışmalarına başlayan 6 çalışma grubu ile 7 teknik komitenin bugününe kadarki faaliyetlerini gözden geçirerek, bundan sonrası için “yol haritası” belirlemeye çalıştı. Liderlerin, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi Taye-Brook Zerihoun’un ara bölgedeki ikametgâhında başlayan görüşmesine, liderlerin temsilcileri Özdil Nami ile Yorgos Yakovu da katıldı. İkametgâha sırasıyla Zerihoun, Hristofyas ve Talat geldi. BM Temsilcisi, liderleri kapıda karşılayarak içeri aldı. Liderler, birlikte görüntü vermeden görüşmeye geçti. Görüşmede, çalışma grupları ve teknik komitelerin ele aldığı konuların sonuçları değerlendirildi.

/ Lefkoşa

24.05.2008


 

İSHALLERİN SEBEBİ NOROVİRÜS

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Gaye Usluer, Aksaray’da yaşanan bulantı, kusma ve ishal ile seyreden salgın ile ilgili yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda etkenin norovirüs olduğunun tesbit edildiğini söyledi.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Bakteriyoloji İnfeksiyon Ana Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Dr. Usluer yaptığı açıklamada, norovirüslerin insanlarda mide, bağırsak hastalığı yapan etkenler olduğunu belirterek, virüsün son derece bulaşıcı özellikte olduğunu, 100 tane virüs partikülünün bile hastalık oluşması için yettiğini kaydetti.

Hastalığın özellikle kişisel hijyen kurallarına uyulmadığı durumlarda direk kişiler arasında temas yoluyla ve enfekte partiküller aracılığıyla solunum yoluyla da bulaşabileceğini ifade eden Prof. Dr. Usluer, şöyle konuştu: ‘’Hastaların çıkartılarıyla (kusmuk ve dışkı) bulaşmış yüzeylere temas, norovirüsün salgın yapmasında rol oynamaktadır. Çevre koşullarına dayanıklı olan virüs, buzdolabında, dondurulmuş gıdalarda canlılığını sürdürebilmektedir. Hastalığın kuluçka süresi 12-48 saat arasında değişmektedir. Ani başlayan bulantı, kusma, kramp tarzında karın ağrısı, nadiren de sulu ve kan içermeyen ishal başlıca bulgulardır. Virüsü alan kişilerin yüzde 30’u hiçbir bulgu göstermeden hastalığı belirtisiz olarak geçirebilmekte, ancak bu kişiler de hastalığı bulaştırabilmektedir. Hastalık genellikle kendi kendini sınırlayarak, ek bir tedaviye gerek kalmadan 1-3 gün içinde iyileşmektedir. Ancak küçük çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde bulgular ve sıvı kaybı daha ciddî olabilir.’’

Korunmada temiz su ve gıda kullanımının önemli olduğunu anlatan Prof. Dr. Usluer, ‘’Özellikle su kaynaklı salgınlarda damacana suyu kullanılması veya şebeke suyunun kaynatılarak kullanılması önerilmektedir. Klor içeren dezenfektanlar etkin olmakla birlikte, mutlaka yüksek konsantrasyonlarda kullanılmalıdır’’ dedi.

Prof. Dr. Usluer, ayrıca sebze ve meyve gibi çiğ tüketilen gıdaların çok iyi temizlendikten sonra tüketilmesinin önemli olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

‘’Hasta kişiler başta olmak üzere herkesin kişisel temizlik kurallarına sıkı bir şekilde uyması gerekir. Özellikle ellerin su ve sabunla yıkanması çok önemlidir. Tuvalet temizliği sağlanmalı, hastaların çıkartılarının bulaştığı yüzeyler temizlenmelidir. Yüzey temizliğinde etkin konsantrasyon olmalıdır.’’

/ Eskişehir

24.05.2008


 

Tarım işçilerine tarlada sağlık taraması yapılıyor

HARRAN Üniversitesi (HRÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümünce, Şanlıurfa Belediyesi ve İl Sağlık Müdürlüğü iş birliğinde, mevsimlik tarım işçisi olarak çocuklarıyla birlikte tarlalarda derme çatma evlerde yaşayan aileler, sağlık taramasından geçiriliyor.

HRÜ Halk Sağlığı Bölümü Başkanı Doç. Dr. Zeynep Şimşek, Yrd. Doç. Dr. İbrahim Koruk ile İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri, belediyenin gezici sağlık aracıyla Şanlıurfa-Viranşehir yolu üzerinde bulunan pamuk tarlalarına giderek, küçük yaştaki çocuklarıyla birlikte kalan aileleri sağlık taramasından geçirdi.Uygulama kapsamında ekipler, ailelere tarlalardaki derme çatma evlerinde çocukların ve ebeveynlerin aşılarını yapıyor, temiz su kullanmaları amacıyla klor tabletleri dağıtıyor ve annelere aşı takibi, çocuk bakımı, pratik sağlık tedbirleri konularında bilgi vermeye çalışıyor. Çalışmada, bebeklerin kilo ve boyları da ölçülerek, gelişimleri takip ediliyor. HRÜ Halk Sağlığı Bölümü Başkanı Doç. Dr. Zeynep Şimşek, tarlada gazetecilere yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler ve İçişleri Bakanlığınca Türkiye’de 6 şehirde uygulanan ‘’Kadın ve Kız Çocuklarının Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı’’nın destekleyicilerinden Sabancı Vakfınca finanse edilecek hibe programına, geçen yıl bir proje sunduklarını belirtti.

‘’Mevsimlik Tarım İşçisi Kadınları ve Çocuklarının Gezici Sağlık Hizmeti Yoluyla Sağlık Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi’’ projesinin kabul edildiğini ve bunun ardından 5 ay süreyle şehir merkezinde tarım işçilerinin yoğun yaşadığı Hayati Harrani Mahallesi’nde 600 aileyi gezerek, temel sağlık hizmetlerini götürdüklerini anlatan Şimşek, söz konusu tarım işçilerinin yılın yaklaşık 7-8 ayını tarlalarda geçirdiklerini, dolayısıyla bu taramanın yeterli olmadığını düşündüklerini kaydetti.

Mahalle muhtarlarıyla yaptıkları toplantılarda da şehirde 120 bin tarım işçisinin yaşadığını tesbit ettiklerini, bunun sonucunda ailelere tarlada ulaşmayı planladıklarını ifade eden Zeynep Şimşek, projenin hedeflerinden birinin de tarım işçilerine tarlada ulaşarak, kentsel sağlık hizmetlerini ayaklarına götürmek olduğunu anlattı.

/ Şanlıurfa

24.05.2008


 

Minikler mezuniyet şöleninde buluştu

GÜLÜMSE çocuk kulübü mezuniyet şöleni, Pazar günü yapılan programla kutlandı. Organizasyonunu Aslıhan Koparal ve Şule Akdemir’in yaptığı, Gülümse Çocuk Kulübü tarafından verilen eğitim faaliyetleri, bu yıl da düzenlenen mezuniyet töreni ile sona erdi.

Sene içinde verilen dersler, dağıtılan sertifikalarla tamamlandı. Mamak Kültür Merkezinde düzenlenen törende tiyatrolar, skeçler, ront, sinevizyon gösterileri ve ödül töreni yer aldı.

Sunuculuğunu Neslihan Ölç ve Nuray Yıldız’ın yaptığı şölene çocukların okuduğu Kur’an tilavetiyle başlandı. Ayetlerin meali ve indiriliş sebebinin de okunduğu programda Şule Akdemir açılış konuşmasını yaptı. Akdemir, Gülümse’nin kuruluş amacının çocukların imanını kurtarmak, onların sadece maddi değil manevi vücutlarını da doyurmak ve onları Allah’a yaklaştırmak olduğunu söyledi. Şölenin sonuda, Gülümse’nin eğitimlerine katılan çocuklara mezuniyet sertifikaları ve hediyeler verildi. Program sonunda yapılan çekilişle seyircilere de hediyeler dağıtıldı. Programda Yeni Asya Neşriyat’ın çıkardığı yayınların satıldığı stant ve Ankara Yeni Asya hanım okuyucularının hazırladıkları gıda kermesi de yer aldı.

Elif Nur KURTOĞLU / Ankara

24.05.2008


 

Kaçak ocakta grizu patlaması

ZONGULDAK'IN Gelik beldesindeki kaçak kömür ocağında meydana gelen grizu patlamasında, 2 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Esen mevkisinde, H. T’ye ait kaçak olduğu bildirilen kömür ocağında, henüz belirlenemeyen sebeple grizu patlaması oldu. Ocakta çalıştıkları sırada yaralanan Ayhan Aydemir (19) ile Satılmış Yamakçıklı (20), arkadaşları tarafından Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesine kaldırıldı. Doktorlar, yaralıların vücutlarının çeşitli yerlerinde yanıklar oluştuğunu, sağlık durumlarının iyi olduğunu belirttiler. Türkiye Taşkömürü Kurumu Tahlisiye (kurtarma) ekipleri de ocaktaki patlamanın sebebinin araştırıldığını kaydettiler. Bu arada, emniyet ve kurtarma ekipleri, söz konusu ocağın yerinin tesbit edilmesi için uzun süre arama yaptı.

/ Zonguldak

24.05.2008


 

Okul bahçesinde enginar üretimi

MANİSA Yeşilköy Şehit Gürkan Gökçek İlköğretim Okulunun bahçesinde enginar yetiştiriliyor.

Okul Müdürü Okan Şahin, yaptığı açıklamada, geçen yıl okulun 5 dönümlük bahçesinde yetiştirdikleri domatesten 7 bin YTL gelir elde ettiklerini söyledi. Bahçede, bu yıl enginar üretimine başladıklarını belirten Şahin, şu bilgileri verdi: ’’Ek derslik inşasına başlandığı için bahçede ekilecek alan 2 dönüme düştü. Domatesten elde etiğimiz gelir de inşaat için kullanılıyor. Hem gelirimizin düşmemesi, hem de köylüye örnek olması için bu kez enginar yetiştirmeye karar verdik. Enginarlar tuttu ve ilk mahsulü topladık. Daha öncede bölgede hiç enginar ekimi yapılmadı. Biz bir ilki gerçekleştirdik. Domatesimizi toptan bir mağazaya satmıştık, enginarın miktarı az olduğu için perakende satmayı düşünüyoruz.’’ Manisa Valiliği ve Millî Eğitim Müdürlüğünce okula prefabrike ek derslik yapıldığını ifade eden Şahin, ‘’ Yeni binanın önümüzdeki eğitim yılına yetiştirilmesini ümit ediyoruz. 8 derslikli okulumuza ek bina ile 8 derslik daha ilâve olacak’’ dedi. Şahin okulda 14 öğretmenin görev yaptığını, 186 öğrencinin eğitim aldığını kaydetti.

/ Manisa

24.05.2008


 

Polatlı'nın iki yakası bir araya getiriliyor

ANKARA'NIN Polatlı ilçesi Belediye Başkanı Yakup Çelik, E-90 kara yolundaki alt geçit çalışmalarının bütün hızıyla sürdüğünü belirterek, ‘’Şehrin iki yakasını bir araya getiriyoruz’’ dedi.

Bıyıktay Caddesi üzerindeki Gazi Tepe alt geçidindeki çalışmaları yerinde inceleyen Belediye Başkanı Çelik, yaptığı açıklamada, Polatlı’nın demir yolu ve kara yoluyla üçe bölündüğünü belirterek, bunun şehir ulaşımında önemli aksamalara sebep olduğunu söyledi. İlçenin kuzeyi ile güneyini birbirine bağlamak için demir yolu ve E-90 kara yoluna alt geçit yapmak için projeler hazırladıklarını anlatan Çelik, kısa sürede Duatepe ve Basri Kale alt geçitlerini inşa ettiklerini belirtti.

/ Polatlı

24.05.2008


 

Çok sayıda tarihî eser ele geçirildi

SULTANBEYLİ'DE yapılan bir operasyonda, çok sayıda tarihî eser ele geçirildi.

Alınan bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren Sultanbeyli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, Battalgazi mahallesindeki Medine sokakta bulunan bir eve baskın düzenledi. Evde yapılan aramalarda, aralarında takı, mühür, sikke, kâğıt para, tablo, çanak, vazo, mızrak ucu, hayvan ve insan figürlü heykellerin de bulunduğu 781 parça tarihî esere el koyan polis ekipleri, evsahibi Kutbettin Ş. ile oğlu Cüneyt Ş.’yi gözaltına aldı.

/ İstanbul

24.05.2008


 

Sıcaklar psikolojiyi bozuyor

İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yüksel Çırak, aşırı sıcakların insan psikolojisini olumsuz etkilediğine ilişkin veriler olduğunu söyledi.

Çırak, yaptığı açıklamada, küresel ısınmanın son yıllarda hava sıcaklıklarında meydana getirdiği artışın insan psikolojisi üzerinde etkisine ilişkin kapsamlı bir araştırmanın henüz yapılmadığını söyledi. İklim değişikliklerinin ve yüksek sıcaklıkların insan psikolojisi üzerinde etkisi olduğunu belirten Çırak, ‘’Bu konuyla ilgili bazı veriler var, ama çok net sonuç veren veriler değil. Ancak yüksek sıcaklıkların, ekolojik değişmelerin, ısıdaki değişmelerin, iklimdeki değişmelerin insanın psikolojik yapısı, sağlığı, davranışları üzerine mutlaka etkisi var’’ dedi.

Sıcakların artmasının insan psikolojini etkilemesinin ısının maddeyi değiştirmesi gibi doğrudan bir etki oluşturmayacağını anlatan Çırak, şöyle devam etti: ‘’Son 30-40 yılda da dünya daha fazla ısındı, sıcakların etkisi arttı. İnsanın yapısı buna o kadar çabuk uyum sağlayacak düzeyde değil. Bu sebeple insanlar yüksek sıcaklıklar karşısında zorlanıyor.’’ Aşırı sıcakların bireylerde bazı olumsuz davranışlara yol açtığıyla ilgili bazı bulguların olduğuna dikkati çeken Çırak, ‘’Bazı bulgular da aşırı sıcakların insanları gevşettiği, biraz uyuşturduğunu gösteriyor. Ancak belli zamanlarda, belli gerginlik anlarında aşırı ısının bireyler, topluluklar, gruplar üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu görülüyor’’dedi.

/ Malatya

24.05.2008


 

Türk mutfağı ‘rakı-kebaptan’ ibaret değil

TÜRES 2. Olağan Genel Kurulu 17 Mayıs’ta yapıldı; Ramazan Bingöl güven tazeledi. Bingöl yaptığı konuşmada, “Türk mutfağı sadece rakı ve şiş kebaptan ibaretmiş gibi anlatılarak mutfağımıza en büyük kötülük edilmiştir” dedi.

Türk mutfağının tanıtılması, yaşatılması ve sektörün sorunlarının çözülmesi amacıyla kurulan Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçileri Derneği (TÜRES) Olağan Genel Kurulu’nu geçtiğimiz hafta Feshane’de yapıldı. TÜRES Yönetim Kurulu Başkanı Bingöl, “Dünya geneline baktığımızda sektörümüz açısından henüz yolun başındayız diyebiliriz. Türk mutfağı sadece rakı ve şiş kebaptan ibaretmiş gibi anlatılarak mutfağımıza en büyük kötülük edilmiştir. Ve biz sektör temsilcileri yıllarca buna maalesef ki seyirci kalmışız. Turizm sektörünün içindeki küçük bir parçaymışız gibi gösterilmiş ve öyle de görülmüşüz. Uyuyan dev TÜRES’le uyanmış, Türkiye’nin ve Türk mutfağının tanıtımına gereken önemi vermiş, sektörümüzün Türkiye’de ve uluslar arası arenada yerini alması için çalışmalarını hızlandırmıştır” şeklinde konuştu.

Yeni Asya / İstanbul

24.05.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır