Aslında AB ile müzakere sürecini başlattık ama geniş yığınlar AB ile ilgili ‘kavramlara’ hala uzak. Batı’daki herhangi bir siyasetçinin herhangi bir sözü ya da üye ülkelerden birinin herhangi bir tasarrufu AB politikalarıyla özdeşleşiyor zihnimizde.
Bu tür ‘tek’ çıkışlar ile AB’nin ortak ve resmi politikasını birbirinden ayırmayı henüz bilmiyoruz.
AB’nin üye ülkeler dışında bağımsız bir örgütlenme olduğu, bir anlamda kendi yasama, yürütme ve yargısı bulunduğu neredeyse sürekli olarak gözden kaçıyor.
Bilinçli biri, AB deyince daha ziyade AB Komisyonu’na kulak verirken, genel eğilim orada yükselen her sesi AB saymak üzerine.
Hálbuki Avrupa’daki sorumsuz siyasal beyanlara ve girişimlere en sert tepki yine AB Komisyonu’ndan geliyor.
* * *
AB’nin, tüm üye ülkelerini bilgi çağına taşımaya ve tümünü dönüştürmeye çalışan yeni bir zihniyetin örgütü olduğunu da çoğunlukla görmezden geliyoruz.
Söylediğim gibi, AB Komisyonu, AB’nin hükümetini oluşturmakta...
AB Komisyonu’nu izlemediğimiz için üye ülkelerle AB arasındaki değişim kavgalarından da haberdar olmuyoruz.
AB Komisyonu’nun yabancılara şirket satışını yasaklayan Fransa’yı nasıl uyardığından...
Uyarıları dinlememesi halinde ise Fransa’yı mahkemeye vereceğine yönelik sert çıkışından...
Yine AB Komisyonu’nun, Napoli caddelerindeki çöp dağlarını temizleyemediği gerekçesiyle İtalya’yı mahkemeye vereceğini açıklamasından...
Kaçımızın haberi var?
Aslında...
Bunları yeniden uzun uzadıya tekrarlamamın amacı, lafı Troyka’ya getirmek...
AB Troykası denilen grup, şimdiki ve bir sonraki dönem başkanı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla, hangi ülkenin sorunu görüşülüyorsa, o ülkenin dışişleri bakanından oluşmakta. Eskiden, bir önceki dönem başkanı ülkenin dışişleri bakanı da bulunurdu. Sonra bu adet ortadan kalktı.
* * *
Dün...
AB Troykası bu kez Ankara’da toplandı...
Dışişleri Bakanı Ali Babacan...
AB dönem başkanı Slovenya’nın Dışişleri Bakanı Dimitrij Rupel...
Sonraki dönem başkanı Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Jean Pierre Jouyet...
Ve AB Komisyonu’nu temsilen Genişlemeden Sorumlu Üye Olli Rehn katıldı.
Dün Ankara’da toplanan Türkiye-AB Troykası’ndan çıkan mesaj ne oldu?
AB, Türkiye’ye ‘Müzakere süreci hızlanmalı, yasaların çıkması kadar uygulanması önemli’ mesajı verdi.
* * *
Müzakerelerin hızlanması açısından, ilgimi çeken en önemli iki vurgu ise Slovenya ve Fransa’dan geldi...
AB dönem başkanı Slovenya’nın Dışişleri Bakanı Rupel ise, ‘Türkiye er ya da geç AB üyesi olacak’ diyerek, AB desteğini yineledi. Rupel, AKP hakkındaki kapatma davasına ilişkin olarak ise endişelerinin söz konusu olduğunu belirtti.
Ve...
Slovenya dönem başkanlığının müzakerelerin ilerlemesi için çaba sarfettiğini belirten Rupel, ‘en azından iki faslın Temmuz’a kadar açılması için de çabalarımızı sürdürüyoruz’ dedi.
Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Jean Pierre Jouyet de, bir gazetecinin Fransız dönem başkanlığında Türkiye’nin müzakere sürecinde bir gelişme bekleyip beklemediklerini sorması üzerine, Avrupa Konseyi’nin geçen Aralık ayında müzakerelere ilişkin aldığı kararı hatırlattı ve ‘Fransa dönem başkanlığı Türkiye konusunda objektif, tarafsız ve dengeli olacak’ yanıtını verdi...
Jouyet, dönem başkanlıkları sırasında Türkiye ile yeni fasılların açılması konusundaki ölçütlerde de bu çerçevede hareket edeceklerini sözlerine ekledi.
Bunlar tazelenen bir yeşil ışık anlamına gelmekte...
* * *
Tabii ki...
AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Rehn’nin, ‘Müzakereler iyi gidiyor ama hızı artabilir. Yasaların çıkması kadar uygulanması da önemli’ vurgusunu...
Ayrıca...
Gene, 1 Mayıs’taki olaylara da değinen Rehn’in, orantısız güç kullanıldığını belirtip, gücün AB standartlarında kullanılmasının önemli olduğuna işaret etmesini...
‘Türkiye’nin politik diyalog ve uzlaşıyı geliştirmesini istiyoruz’ demesini, ardından da ‘Türkiye’nin gerileme değil ilerleme göstermesini istiyoruz’ cümlesini unutmamak gerek...
AK Parti hükümetinin bunları doğru okuması ve gereğini yapması, kapatma davasındaki stratejisi kadar önemli...
* * *
Troyka, Rusça bir kelime...
Üç at tarafından çekilen kızağa verilen ad...
Ve bu açıklamalar, bizim ‘kızaklarımızı’ da çok yakından ilgilendiriyor.
AK Parti mesajları doğru anlar ve gereğini inançla yerine getirirse, Türkiye’nin kızağı da, hükümetin kızağı da daha önceleri olduğu gibi kazasız belasız ve çok hızlı kayarak mesafe alacak...
Zaten en büyük arzumuz ve ihtiyacımız da bu değil mi?
Star, 7.5.2008
|