Bediüzzaman Haftası münasebetiyle KÖPRÜDER’in organize ettiği panel Gebze’de büyük ilgi gördü. Panele Dr. Vehbi Karakaş, Araştırmacı-Yazar İbrahim Kaygusuz, Araştırmacı-Yazar Hüseyin Yılmaz ve Hukukçu-Yazar Nihat Derindere katıldı. Panelin konusu ise “Yüz Yıllık Demokrasi Serüvenimiz ve Bediüzzaman”dı.
Açılış konuşmasını KÖPRÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Saraç yaptı. KÖPRÜDER’in, her zaman olduğu gibi gönüllere köprü kurmaya devam ettiğini belirten Saraç, “Maziyi atiye taşımaya çalışıyor. Geçmişle gelecek arasında köprü kurarak karınca kararınca üstüne düşeni yapmaya çalışıyor. Toplumsal değerlerimizi, model insanlarımızı tanıtarak; toplumumuzun dertleriyle dertlenerek, güzel bir gelecek inşa etmek için çaba sarf ediyor” dedi..
Panelistlerden Vehbi Karakaş ise: “İnsanlığın yeisini parçalayan, müreffeh bir atmosfere taşıyan Bediüzzaman’ı anlatmaya çalışacağını belirterek şunları kaydetti:
“Bediüzzaman Peygamber ahlâklı ve Ebubekir meşrepli idi. Kur’ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım, çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur’ diyen bir dâvâ adamıydı. Milletin imanını kurtarmaya gönül vermiş ve tek gayesi bu olmuş bir dâvâ adamıdır.”
Konuşmacılardan Hüseyin Yılmaz da,: meşrutiyetin ‘şart’tan geldiğini hatırlatarak meşrutiyetin tarihini anlattı.
Bediüzzaman’ın meşrutiyet havarisi olarak bu tarihte karşımıza çıktığını ifade eden Yılmaz, “Devleti ebed-müddet kılacak olan meşrutiyettir” dedi. Yılmaz, bu gün cumhuriyetin de demokrasinin de gerçek anlamıyla uygulanmadığına değinerek, “Demokrasimiz için bu yüz kızartıcı bir durumdur” diye konuştu.
Konuşmacılardan İbrahim Kaygusuz da, Osmanlı’yı meşrutiyete zorlayan iç ve dış sebepleri anlattıktan sonra, Osmanlı’daki fikir akımlarını aktardı. Kaygusuz, “Bediüzzaman meşrutiyet fikrini savunuyordu. Fakat uygulamalardaki yanlışlıkları ve aydınların gruplaşarak fikir ayrılıklarına düştüğünü gördü. Bunların çekişmelerine, bir yarar sağlamayacağını düşünerek katılmadı. Bütün ömrünü Kur’ân ve iman hizmetine adadı” şeklinde konuştu..
Son konuşmacı Nihat Derindere ise şunları söyledi:
“Tarihî ayrıntıları bir kenara bırakarak günümüze dönelim. Bu gün demokrasimizi geliştirmenin çareleri üzerinde düşünmemiz gerekir. Bediüzzaman ve talebeleri hiçbir menfi harekete katılmadığı gibi destek dahi vermemiştir. Her zaman müspet hareket etme gerektiğini vurgulamıştır”
Derindere, demokrasinin tam olarak oturması için adalet, meşveret, hukukun üstünlüğü yani herkesin kanun önünde eşit olması gerektiğini söyleyerek sözlerine son verdi.
|