|
|
|
Rehn: Mahkeme salonları siyasî tartışma yeri değil |
Avrupa Komisyonu Genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, AKP’nin kapatma davası ile ilgili bir soruya "Bu tip siyasi meseleler parlamentoda tartışılır, sandıklarda oylanır mahkeme salonları politik meselelerin yeri değildir. Bu yüzden bu durum hukuka da uygun düşmüyor. Avrupa Komisyonu üyelerini yapacağımız toplantıda bu konu hakkında bilgilendireceğim" dedi.
Avrupa Komisyonu Genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Karadağ Başbakanı Milo Djukanovic ile birlikte düzenlediği basın toplantısında AKP’nin kapatma davası ile ilgili bir soruya muhatap oldu. Rehn soruyu şöyle cevapladı:“Türkiye’deki son siyasi gelişmeler hakkında hafta sonu (Cumartesi/Pazar) günkü açıklamalarımda Komisyon açısından Kopenhag demokrasi kriterlerini çerçevesinde bu durumu değerlendirdim. Bu tip siyasi meseleler parlamentoda tartışılır, sandıklarda oylanır mahkeme salonları politik meselelerin yeri değildir. Bu yüzden bu durum hukuka da uygun düşmüyor. Avrupa Komisyonu üyelerini yapacağımız toplantıda bu konu hakkında bilgilendireceğim. Türkiye’deki son gelişmeleri yakından takip etmek bizim için son derece önemli. Bu gelişmeler bizi müzakere çerçevesince açık bir şekilde AB katılım sürecinde gelecekteki gelişmeleri ve olası sonucları değerlendirmeye itiyor.” Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Jan Marinus Wiersma ise, AKP davasıyla ilgili gelişmelerin AB sürecini etkileyeceği uyarısında bulundu.
|
/ BRÜKSEL
03.04.2008
|
|
|
Çıkış yolu AB süreci |
AKP hakkındaki kapatma dâvâsının kabulüyle derinleşen krizden çıkış için, üç yılı aşkın süredir ara verilen AB sürecinin yeniden canlandırılması görüşü giderek yaygınlaşıyor. Sabah yazarı Erdal Şafak “Çıkış yolu AB süreci” başlıklı yazısında “9. reform paketinden başlayarak AB sürecine güçlü bir dönüş yapılmalı” derken, Vatan yazarı Okay Gönensin, “AKP 301 konusunda hemen adım atar ve AB reformlarını tekrar gündemin önüne alırsa, bugünkü kötümser hava dağılır” diye yazdı. DP Ankara İl Başkanı Arif Şimşek de temsilciliğimizi ziyaretinde, “İç sorunları aşmanın yolu AB hedefini somutlaştırıp gayretleri o yöne sevk etmekten geçiyor” dedi.
Sabah gazetesinden Erdal Şafak, “Çıkış Yolu: AB süreci” başlıklı yazısında, AKP’ye açılan kapatma dâvâsı ile birlikte yaşanan sıkıntının AB reformlarına hız verilerek aşılabileceğini kaydetti. Şafak, “Sistemimizin ‘defoları’nı temizleyelim. 12 Eylül hukukundan kurtulalım. Halkımızı çağdaş hak ve özgürlüklerden ve ileri demokrasiden daha fazla yoksun bırakmayalım” dedi. Vatan gazetesinden Okay Gönensin ise, “Kapı hâlâ aralık” başlıklı yazısında “AKP AB reformlarını gündemin önüne alırsa kötümser hava dağılabilir” tespitinde bulundu.
Sabah yazarı Emre Aköz de, “AB kozunu elinden alalım” başlıklı yazısında, kapatılan Nokta Dergisi’de yayınlanan “darbe günlüklerine” atıfta bulunarak, Şunları kaydetti: “Son kararı elbette mahkeme verecek. Ama biz bu arada o günlüklerden bir bölümünü hatırlayayım: ‘25 Ekim 2004 ... bizim bundan sonra yapmamız gereken Avrupa Birliği’nin bizi istemedeğine dair olan konunun üzerine giderek her tarafta bunu yaygınlaştırmamız. Böylelikle hükümetin ilene geçmiş olan AB kozunu elinden alarak onları iç siyasete döndürerek bizden korkar hale getirmemiz lazım.’ AB’nin nasıl aynı zamanda demokrasinin de teminatı olduğunu görüyorsunuz değil mi?”
Öte yandan, gazetemiz Ankara Temsilciliğini ziyaret ederek Ankara Temsilcimiz Mehmet Kara ve Haber Müdürümüz Kemal Benek ile görüşen Demokrat Parti Ankara İl Başkanı Arif Şimşek de, “İç sorunları aşmanın yolu Avrupa Birliği hedefini somutlaştırıp, gayretleri o yöne sevketmekten geçiyor” dedi.
Hükümetin ekonomi politikalarının işsizliğe çare olamadığını belirten Şimşek, “Ben başlangıçta hükümetin ekonomik politikalarını destekliyor, adımlarını doğru buluyordum. Fakat sonradan bu işsizlik rakamlarında, özellikle de eğitimli ve genç işsiz nüfus oranı bir yıkıntı oldu. Yüzde 11’lerde çakılıp kaldı işsizlik. Biz de bakıyoruz 2001’den bu yana ekonomide istikrarlı bir büyüme var. Buna rağmen büyüme istihdam sorununa katkı sağlamıyor” şeklinde konuştu.
Bir siyasî partinin ancak halk tarafından kapatılabileceğini ifade eden Şimşek, “Geçmişte parti kapatmaya muhatap olmuş bir demokrasi geleneğinden gelen hareketiz. Parti kapatmayı kesinlikle yanlış buluyoruz. Siyasî partileri millet kurar, millet kapatır, seçimle gelir, seçimle gider. Biz Mecliste bile değiliz, bu dâvâya katkıda bulunamıyoruz, ama gelişen hadiselere de üzülüyoruz” dedi.
AB sürecini güçlendirmenin Türkiye’nin iç sorunlarını çözmede çare olacağını söyleyen Şimşek, şunları söyledi: “Bize hep Avrupa’nın farklı yüzleri gösterilir, ama Avrupa’da önemli bir ekonomik girişimciliği destekleyen mekanizma var. Biz bir kere Demokrat Parti geleneği olarak bundan yanayız. O da zaten toplumun kendini ifadesi, yaşam tarzındaki özgürleşme ekonomik özgürlük ile olur. Fakir ve geri kalmış bir toplum insan hakları ve insanların kendini ifade etmesi bakımından daha çaresiz, daha zayıftır. Bu nedenle biz Türkiye’nin zenginleşmesini, zengin ülkeler arasında yer almasını istiyoruz. Bu, Avrupa’daki insanların kültürünü ya da dinini, sosyal geleneklerini alalım anlamında değil, ama bugün orada çevre, gıda, sağlık ve en önemlisi de demokrasi için standartlar var ve bizim de bunlara ihtiyacımız var. Milletimiz de bunlara kesinlikle lâyıktır. Biz hükümetin AB konusunda, baştaki kararlılığına nazaran iştahının azaldığını görüyoruz. Biraz da belki iç sorunların artmasına bağlanabilir ama bence bunları aşmanın da yolu Avrupa Birliği hedefini biraz daha somutlaştırıp, gayretleri o yöne sevketmekten geçiyor.”
|
Cemil YÜZER
/ ANKARA
03.04.2008
|
|
|
Türkiye’yi izliyoruz |
AB Komisyonunun Türkiye’deki gelişmeleri izlemeye devam ettiği açıklandı. Komisyonun toplantısının ardından AB sözcüsü, “Türkiye’deki gelişmelerin izlenmesine ve durumun analizine devam edilmesinin kararlaştırıldığını” söylemekle yetindi.
Anayasa Mahkemesinin AKP’nin kapatılmasıyla ilgili iddianameyi ‘kabul edilebilir’ bulması Brüksel’de kaygıyla izleniyor. AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Brüksel’de Karadağ Başbakanı Milo Djukanovic ile görüşmesi sırasında yaptığı açıklamada, ‘’AKP’nin kapatılma girişimini doğru bulmuyorum. Uluslararası kamuoyu tarafından kabul edilmiş demokratik seçimler sonrası işbasına gelmiş başbakan ve cumhurbaşkanının kanunsuz ilan edilmesi doğru değil’’ dedi. Solana Türkiye’deki gelişmeleri kaygı verici bulduğunu da kaydetti.
|
03.04.2008
|
|
|
Cuntz: Tüm taraflar sorumluluk içinde hareket etmeli |
Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davayla ilgili olarak herkesin sorumluluk içinde hareket etmesi gerektiğini belirtti
Cuntz, “İnanıyoruz ki tüm taraflar görevlerini yerine getirecektir” dedi. Türkiye’yi ziyaret eden Almanya Federal Parlamentosu Savunma Komisyonu onuruna Almanya Büyükelçiliği’nde düzenlenen resepsiyonda konuşan Cuntz, Almanya’nın Türkiye’nin AB üyeliği sürecini desteklediğini kaydederek, “Hukuk devleti ve demokrasi bizim ortak değerlerimizdir” dedi. Büyükelçi şunları söyledi: “Bu nedenle bugün Türkiye’de var olan konuların bizi ilgilendirdiğini söylemek zorundayız. Bugün zorluklar yaşansa da demokrasi ve hukuk devletinin üstün çıkacağına inancımız tamdır.” Konuşması sırasında taraflara sorumluluk çağrısında da bulunan Cuntz, “İnanıyoruz ki tüm taraflar görevlerini yerine getirecek” değerlendirmesinde bulundu.
|
/ ANKARA
03.04.2008
|
|
|
Tüzmen: Rakiplerimiz kapatmayı kullanıyor |
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ‘’AK Parti’nin kapatılma sürecinde yaşananları, bazı rakiplerimiz kullanıyor. Bu durum, İzmir’in EXPO 2015 adaylığında da yaşandı’’ dedi.
Bakan Tüzmen, bu yıl üçüncüsü düzenlenen ‘’Tarım Fuarı’’na katılmak üzere geldiği Mersin’de, yaptığı açıklamada, AKP’nin kapatılma sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, ekonomideki son gelişmeler hakkında da bilgi verdi.
Kapatma davasıyla ilgili olarak ‘’Bu saatten sonra hüküm yürütmek yanlış’’ yorumunu yapan Tüzmen, Anayasa Mahkemesinin kararının beklenmesi gerektiğini söyledi. Yaşanan gelişmelere karşın işlerin aksatılmamasını, aksine eskisinden daha hızlı bir şekilde çalışılması gerektiğini ifade eden Tüzmen, ‘’Biz de bunu yapmaya gayret ediyoruz. Kendi cevabını bile vermekte zorlandığımız bu konu, tabii ki aklımızın bir köşesinde. Yurt dışına da devamlı gidip geliyoruz. Bu soru dışarıda da sürekli soruluyor. Ama bunun cevabını vermekte zorlanıyoruz’’ dedi. Tüzmen AKP’nin kapatılmasının Türkiye aleyhinde de kullanılmaya çalışıldığını belirterek şöyle devam etti: ‘’AK Parti’nin kapatılma sürecinde yaşananları, bazı rakiplerimiz kullanıyor. Bu durum, İzmir’in EXPO 2015 adaylığında da yaşandı. Bazı üyeler, bu söylemlerden etkilendiklerini de zaman zaman söylediler. Şu anda her şeye rağmen ekonomiye, ihracata ve genel gidişe baktığımızda ihracat artış oranı da aynı hızda sürüyor. Mart ayında 11 milyar dolarlık ihracat, 15 milyar dolarlık da ithalat yapıldı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 74 oranına geldi. Geçen yıl bu oran yüzde 61’ler seviyesindeydi. Bunlar sevindirici gelişmeler.’’
|
/ MERSİN
03.04.2008
|
|
|
Uzun bir belirsizlik sürecine girildi |
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Sakarya Şube Başkanı Mehmet Aracı, AK Partinin kapatılma davasının Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle Türkiye’nin zor bir sürece sokulduğunu belirterek ekonomide ve siyasette uzun bir belirsizlik sürecine girildiğini söyledi.
Aracı, yaptığı yazılı açıklamada, kapatılma davasının kabul edilmesiyle Türkiye’nin hiç hak etmediği, zor bir sürecin başladığını kaydetti. Parti kapatma davasının iktidar mücadelesinin bir aracı olarak açıldığını herkesin gördüğünü anlatan Aracı, “Kararla birlikte, hem siyasi alanda, hem ekonomik alanda uzun bir belirsizlik sürecinin içine girmiş bulunuyoruz. Dünyada mali piyasalarda yaşanan çalkantının etkisinin sürdüğü ve Türkiye’nin makro istikrardaki durumu korumaya çalıştığı bir dönemde, şimdi artık gündem tamamen bu davaya ve savunma sürecine kilitlenecek. Hükümetin tüm ilgisi, dikkati davaya yönelecek. Ülkemizde aylarca belirsizlik ve istikrarsızlık süreci olacak. Dış politika, AB’yle üyelik müzakere süreci, ekonomideki reformlar ikinci plana düşecek” diye konuştu.
|
/ SAKARYA
03.04.2008
|
|
|
Erdoğan: Hükümet dimdik ayaklarının üzerinde |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti iki ayağının üzerinde dimdik durmaktadır, sapasağlam durmaktadır. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Biz aynı kararlılıkla işimize bakıyoruz, yolumuza devam ediyoruz’’ dedi.
Başbakan Erdoğan, resmi ziyaret için İsveç’e hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Erdoğan, bir gazetecinin AKP’ye yönelik kapatma davasına ilişkin ‘’MHP Lideri Bahçeli referandum sürecinin kaos doğuracağını söyledi. Bunu da ancak sizin düzeltebileceğinizi söyledi. ’’
‘’Buna ilişkin neler söyleyeceksiniz?’’ sorusu üzerine, şunları söyledi: ‘’Ben bugün Grup toplantısında bu konularla ilgili söylemem gereken ne varsa hepsini söyledim ve Merkez Yürütme Kurulu toplantısından sonra Genel Başkan Yardımcım gerekli açıklamayı yaptı. Pazartesi günü Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuzu topluyorum, onlarla da gerekli görüşmeyi yapacağız. Ve ondan sonra da yine sürece yönelik herhangi bir gelişme olursa bu gelişmeleri de bu toplantıdan sonra açıklayacağız.’’
|
03.04.2008
|
|
|
Şener: Partim bana danışmıyor |
Eski Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener,”Ben siyasette kendime sınır çizmedim. Siyaset yapmayacağım demedim. Önümüzdeki süreçte daha yoğun bir siyasi ortama girebilirim. Benim açımdan süreç yeterince olgunlaşırsa siyasette varım” dedi.
İsmi birçok oluşum ve parti ile anılmaya başlanan Şener, hakkındaki iddialara bir bir cevap verdi. CNN TURK’te 5N1K’da Cüneyt Özdemir’le konuşan eski Bakan Abdullatif Şener, önemli açıklamalar yaptı. Programda öncelikle AKP kapatma davası ile birlikte Türkiye’nin içine girdiği durumu değerlendiren Şener,” İktidar yasama yetkilerini kullanarak bu davanın önünü kesmeye çalıyışor, başka kesimler ise hukukun fazla zorlandığını düşünüyor. İktidar eğer güç yarışının dışında alternatifinin olduğunu düşünürse bu çatışma sürer. Bu da ülkeyi tehlikeli bir duruma sürükler” dedi.
Kendisinin siyaset anlayışı açısından farklı bir tutumu her zaman savunduğunu belirten şener, “Ben sürekli toplumu kucaklayan, hukuk devletine sahip çıkan bir anlayıştan bahsettim. Yanlış anlaşılıyor değil, niye yanlış anlaşılıyorum diye düşünmek gerekir” derken, 22 Temmuz sonrasında bu geriliminden çıkılacağını düşündüğünü de belirtti. Şener, AKP yöneticileri ile arasında soğukluk olup olmadığı yönündeki bir soruya ilk kez net cevap verdi: ” Var olan durum ile ilgili fikirlerimizi doğrudan iletme durumunda değiliz. Kimse partiden bana sormuyor ne yapmak gerekir diye zaten.”
Bu kavga ortamında olmadığı için memnun olduğunu söyleyen Şener, Cüneyt Özdemir’in “Türkiye nereye gidiyor?” surusuna şu karşılığı verdi: “Bu süreç Türkiye’yi sağlıklı bir yere götürmüyor. İran ve Kuzey Irak’la ilgili ciddi sorunlar yaşıyor. ABD-İran gerginliği gündemde. İç dinamikler de ekonomik açıdan zaafiyetler yaşıyor. Kimse büyük bir ekonomik dalganın gelmeyeceğini söyleyemez, ama siyaset Yargı’ya takılıyor. Büyüme oranları açıklandı yüzde 4. 5 çıktı. Türkiye yüzde 6’nın altındaki büyüme oranını tehlikeli kabul etmelidir. Dünya bir kriz ortamına sürüklenirse, Türkiye de peşinden gider. Cari açık çok büyük olduğu için, yabancı şirketler paralarını çekmek zorunda kalırsa kriz nedeniyle bu bizi vurur.”
Abdüllatif Şener ‘yeni bir parti’ kuracağına dair iddialar içinse şunları söyledi: “Önce şunu net söylemek isterim; bazı siyasilerle ilgili çalışmalar yaptığım söyleniyor, bunlar doğru değildir. Ancak ben siyasette kendime sınır çizmedim. Siyaset yapmayacağım demedim. Önümüzdeki süreçte daha yoğun bir siyasi ortama girebilirim. Benim açımdan süreç yeterince olgunlaşırsa siyasette varım.”
|
/ İSTANBUL
03.04.2008
|
|
|
Başsavcılık: Eleştiri sınırını aşanlara dâva açılacak |
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada, ‘’Siyasi partiler hakkında açılan kapatma davaları nedeniyle eleştiri sınırı dışında kalan, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ve tehdit içeren veya yargılama sürecini etkileme niteliğinde bulunan söz ve yazılar ile ilgili olarak adli yargı mercilerince gerekli yasal işlemlerin yapılacağı ise muhakkaktır’’ denildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamada, Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası’nın verdiği yetki ve görev çerçevesinde Başsavcılık tarafından Anayasa Mahkemesi’nde açılan siyasi partilerin kapatılması davaları ile ilgili olarak bugüne kadar yargı sürecini etkilememek amacıyla hiçbir açıklama ve beyanda bulunulmadığı belirtildi. Yargılama süresince de bu hususa özen gösterileceği vurgulanan açıklamada, şöyle denildi: ‘’Bu bağlamda bazı yazılı ve görsel basında yukarıda açıklanan davalaraın içeriğini daraltan veya genişleten bir biçimde Cumhuriyet Başsavcılığımıza izafeten yapılan haberler ile bu haberlere dayalı yorumlar Başsavcılığımızca kabul görmemektedir. Siyasi Partiler hakkında açılan kapatma davaları nedeniyle eleştiri sınırı dışında kalan, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ve tehdit içeren veya yargılama sürecini etkileme niteliğinde bulunan söz ve yazılar ile ilgili olarak adli yargı mercilerince gerekli yasal işlemlerin yapılacağı ise muhakkaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.’’
|
/ ANKARA
03.04.2008
|
|
|
CHP'den bir dâvâ daha |
CHP, 5748 sayılı ‘’Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Yasa’’nın bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Yüksek Mahkemeye, CHP’nin dilekçesini Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız sundu. Başvurunun ardından gazetecilere açıklama yapan Bingöl, iptali istenen yasayla Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim ve araştırma hastanelerindeki klinik şef ve şef yardımcılığı ile baş asistanların atamalarının yeniden düzenlendiğini ifade ederek, bununla kadrolaşmanın önünün açıldığını savundu. Yasadaki bazı hükümlerin 2005 yılında da AKP Hükümeti tarafından ‘’açıktan atama’’ şekliyle uygulandığını ve o zaman Güney ve Doğu Anadolu bölgesindeki üniversite hastanelerinde görev yapan 175 profesör ve doçentin Ankara’daki hastanelere atamalarının yapıldığını öne süren Bingöl, ‘’Hükümet çok küçük değişikliklerle, yeniden eğitim ve araştırma hastanelerindeki klinik şef ve şef yardımcılarının kadrolaşmasına yönelik anlayışla kanunu yasalaştırdı’’ diye konuştu.
|
/ ANKARA
03.04.2008
|
|
|
Hızlı tren gün sayıyor |
Türkiye’nin geçen yıl İspanya’dan satın aldığı ve saatte 250 kilometre hız yapabilen ilk hızlı tren, yol ölçüm aleti gelmeyince Behiçbey Tesislerinde deneme sürüşlerinin yapılacağı günü bekliyor. Tren 17,5 milyon avroya mal oldu.
Ankara-İstanbul hızlı tren hattında kullanılmak üzere İspanyol CAF firmasına sipariş verilen Türkiye’nin ilk hızlı trenini TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, 18 Ekim 2007 tarihinde San Sebastian’da teslim aldı.
Fransa’nın Handea kentine TIR’larla taşınan ve ardından demir yoluna indirilen ve başka bir lokomotifle çekilen hızlı tren İsviçre, Avusturya, Macaristan, Sırbistan, Bulgaristan güzergahını izleyerek 20 Kasım 2007 tarihinde Kapıkule sınır kapısından geçerek Türkiye’ye getirildi.
Ankara’ya taşınan hızlı tren TCDD Genel Müdürlüğünün Behiçbey Tesislerine çekilerek, burada gerekli test ve donanım yüklemelerine geçildi. Tren setinin mekanik bağlantıları tamamlandı. Kum torbaları kullanılarak statik testlerden geçirilen hızlı trenin bilgisayar sistemlerinin yanı sıra diğer donanımlarının sorunsuz çalışıp çalışmadığı kontrol edildi.
Yılbaşında Ankara-Eskişehir arasında deneme sürüşlerine başlanılması planlanırken, hızlı tren hattında gerekli kontrolleri yapacak ve bir anlamda ‘’yolun ultrasonunu çekecek’’ ölçüm aleti bulunamadı.
TCDD Genel Müdürlüğü, geçtiğimiz günlerde Almanya’dan bu cihazı kiralayarak Türkiye’ye getirtti. Söz konusu cihaz, raylarda çatlak, kaynak nokları ve bağlantı unsurları gibi yoldaki fiziki eksiklikleri saptayarak, deneme sürüşü öncesi son kontrolleri gerçekleştirecek. TCDD Genel Müdürlüğünün Behiçbey Tesislerinde Kasım ayından bu yana deneme sürüşleri için bekletilen hızlı tren, ultrason aletinin olmaması nedeniyle raylara indirilemedi.
Hızlı tren, yolda yapılacak ölçümlerin ardından Ankara-Eskişehir hızlı tren hattında deneme sürüşlerine başlayacak. Hızlı tren yolcu taşımacılığına başladığında Ankara-Eskişehir arası demiryolu ulaşımı 3 saatten 1 saat 10 dakikaya inecek.
HIZLI TRENİN ÖZELLİKLERİ
Türkiye’nin ilk hızlı treninin üretiminde son teknolojiler kullanıldı. Saatte 250 kilometre hız yapabilen tren, 17,5 milyon avroya mal oldu. Dağıtılmış 8 motor tarafından çekilen tren, motor arızalarından dolayı yolculuklarda herhangi bir aksamaya meydan vermeyecek. Trende, işletmeyi temsil eden kurumsal renkler olan mavi ve kırmızı renkler yer alıyor. 6 setten oluşan vagonlar, business ve ekonomi vagonları olarak ayrı ayrı dizayn edildi.
Business vagonların oturma düzeni 2 artı 1 şeklinde, ekonomi vagonlar ise 2 artı 2 koltuk şeklinde sağlandı. Tek seferde toplam 419 yolcuyu taşıyabilen trenin koltukları 55 business, 354 birinci sınıf, 2 özürlü, 8’i de kafeterya için monte edildi. Business bölümümdeki koltuklar deri, diğer bölümlerdeki koltuklar ise kumaşla kaplandı. Business bölümündeki tüm koltukların arka bölümlerine 4 ayrı kanaldan yayın yapılabilecek şekilde LCD ekran görsel yayın sistemleri konuldu. Taşınabilir bilgisayarlar için güç kaynağının bulunduğu trende ortak kullanım için ayrıca LCD ekranlar tavanlara yerleştirildi.
Yolculukta maksimum konforun sağlanması amacıyla hızlı trenin ses yalıtım düzeyi yükseltildi. Bu sayede dışarıdan düşük gürültü gelmesi sağlandı. Tünellerde ve karşılıklı tren geçişlerinde yolcuların basınçtan etkilenmemesi için basınç dengeleme sistemi kuruldu. Bu sayede yolcuların olası kulak rahatsızlıkları önlenecek. Dijital göstergelerle yolcuların bilgilendirildiği vagonda, çağrı butonları, vakumlu tuvaletler bulunuyor.
|
/ ANKARA
03.04.2008
|
|
|
DİSK: Soğukkanlı bir duruşa ihtiyaç var |
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Süleyman Çelebi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Conrad Otel’de görüşerek fikir alışverişinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül ile yeni anayasa çalışmaları, Sosyal Güvenlik reformu ve AKP hakkında kapatılma davası gibi pek çok konuda görüşme imkânı bulduklarını söyleyen DİSK Başkanı Çelebi, Türkiye’nin son günlerde yaşanan gerilimin azalması için soğuk kanlı bir duruşa ve duyarlılığa ihtiyacı olduğunu söyledi. Yeni Anayasa değişikliğinin 12 Eylül Anayasası’nın sıkıntılarını ortadan kaldıracak anlamda bir değişiklik olması gerektiğini belirten Çelebi, aksi halde yapılan değişikliğin bir siyasi partinin kapatma davası ile ilgili bir af gibi algılanabileceğini söyledi.
|
/ İSTANBUL
03.04.2008
|
|
|
Rehn ve Barroso Türkiye’ye gelecek |
AB Komisyonu, Barroso ve Rehn’in Türkiye’ye yapacağı ziyaretin önceden planlandığını ve son dönemdeki gelişmelerle doğrudan bağlantılı olmadığını, ancak ziyaretin “kritik ve önemli bir zamanda” yapılacağının bariz olduğunu belirtti.
Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yönelik kapatma davasının da ziyaret sırasında gündeme gelmesi bekleniyor. NTV’nin haberine göre Komisyondan yapılan açıklamaya göre Barroso ve Rehn, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ie görüşecek. Komisyon, Barroso ve Rehn’in, Ankara ve İstanbul temasları sırasında ayrıca diğer siyasi grup ve sivil toplum örgütleri temsilcileriyle görüşeceğini bildirdi. Yapılan açıklamada, Barroso ve Rehn’in Türkiye’de çeşili mesajlar vereceği, bunlar arasında TürkiyeAB ilişkilerinin geliştirilmesine ve Türkiye’deki reform sürecine destek mesajlarının öncelikli olarak yer alacağı duyuruldu. AB Komisyonu, Barroso ve Rehn’in Türkiye’ye yapacağı ziyaretin önceden planlandığını ve son dönemdeki gelişmelerle doğrudan bağlantılı olmadığını, ancak ziyaretin “kritik ve önemli bir zamanda” yapılacağının bariz olduğunu belirtti.
|
Yeni Asya
/ ANKARA
03.04.2008
|
|
|
Gül: Körfez ülkeleriyle yeni bir dönem başlayacak |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmet El Cabir El Sabah’ın ziyaretinin, sadece Türkiye’yle Kuveyt’in değil, bütün Körfez ülkeleriyle Türkiye arasında yeni bir dönemin başlamasına katkı sağlayacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, Sait Halim Paşa Yalısında düzenlenen Türk - Kuveyt İş Adamları Toplantısında yaptığı konuşmada, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmet El Cabir El Sabah’ın ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu ziyaretin Türkiye ile Kuveyt arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açacağını söyledi.
Ziyaretin sadece Türkiye ile Kuveyt’i değil, bunun da ötesinde bütün Körfez ülkeleriyle Türkiye arasında yeni bir dönemin başlamasına katkı sağlayacağını belirten Gül, “Değerli kardeşim, Şeyh Sabah El Ahmet El Cabir El Sabah ve benim burada bulunmam, her iki devletin en üst seviyede sizlerin işbirliğini teşvik ettiğini gösteriyor. Artık iş size kalmış vaziyette... Ekonominin kurallarını en iyi şekilde, karşılıklı çıkar faydalarını en iyi şekilde değerlendirip iş birliği yapmaya sizleri teşvik ediyoruz” diye konuştu.
|
/ İSTANBUL
03.04.2008
|
|
|
Yerel basın zor durumda |
Anadolu Gazetecileri Birliği Genel Başkanı Orhan Efe, yerel basının birleşmediği takdirde şu anda faaliyette olan bin 12 olan yerel gazete sayısının 100’e düşeceği uyarsında bulundu.
Efe yerel basın mensuplarına birlik ve beraberlik içerisinde olun çağrısında bulundu. Osmaniye’de, Anadolu Gazeteciler Birliği’nce, ‘’Anadolu Basınının Sorunları’’ konulu toplantı düzenlendi. Orhan Efe yerel basın mensuplarının katıldığı toplantıda Türkiye’nin doğusundan batısına kadar bütün illerdeki yerel basın mensuplarıyla bir araya geldiklerini belirterek konuşmasında yerel basının sorunlarından bahsetti. Günlük gazetelere verilen yerel ilanların kesilebileceği uyarısında bulunan Efe, “Bu yüzden yerel gazeteciler olarak Anadolu Medya A.Ş’yi kurduk. Buranın ortakları Türkiye’nin her tarafında yer alan yerel basın mensupları. Ayrıca bir haber ajans da kurmayı planlıyoruz. Başka türlü yerel basın mensupları olarak sorunların üstesinden gelemeyiz.” dedi.
|
/ OSMANİYE
03.04.2008
|
|
|
Kaçak yapıyı ihbar vatanseverliktir |
Bursa Valisi Şahabettin Harput, kaçak yapılaşma konusunde herkesin duyarlı olması gerektiğini belirterek, “Kaçak yapıyı ihbar etmek jurnalcilik değil, vatanseverliktir.” dedi.
Bursa Valisi Şahabettin Harput, ilçelere düzenlidiği gezi ve incelemeleri programı kapsamında geldiği Mudanya’da çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Harput, özellikle büyük şehirlerde kaçak yaplaşmanın büyük sıkıntı oluşturduğuna değinerek Bursa merkez başta olmak üzere sahil kesimlerinde yoğunlaşan kaçak yapılaşmanın ilçeler ve köylere kadar yayıldığını söyledi. Bu konuda bundan sonra taviz vermeyeceklerinin altını çizen Vali Harput, “Artık bir taraftan mevcut kaçak yapıların ıslahı yada yıkılması, bir taraftan da yeniden kaçak yapı yapılmasına fırsat verilmemesi konusunda neler yapılması gerekiyorsa bu konuda çok kararlı bir irade sergiliyoruz. Özellikle yerel yönetimlerin kendi bölgelerinde hiç olmazsa bundan sonra yapılacak olan kaçak inşaatlara karşı kesinlikle kararlı bir tavır sergilemelerini istiyorum. Burda köy muhtarlarımız, muhalle muhtarlarımız sivil toplum kuruluşlarımız, meslek odalarımız hatta vatandaşlarımız gördüğü kaçak yapıyı ihbar etsinler. Bu ihbar bir jurnalcilik değil bir vatanseverlik örneğidir.” diye konuştu.
|
03.04.2008
|
|
|
OKS’ye müfredat ayarı |
Milli Eğitim Bakanlığı bu yıl son kez yapılacak Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’ndaki (OKS) soruların, 120 ilköğretim okulundaki yeni müfredat uygulanması nedeniyle eski ve yeni müfredatta bulunan ortak konulardan seçileceğini bildirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Orhan Ekinci, ‘’müfredat farklılığından doğabilecek sorunları ortadan kaldırmak amacıyla böyle bir karar alındığını, böylece OKS’de adaylara soru yöneltilecek alanların daraltıldığını’’ söyledi. MEB’in 120 ilköğretim okulunda pilot olarak yeni müfredat uyguladığını anımsatan Ekinci, bu okulların 8. sınıflarındaki öğrencilerin de 2008-OKS’ye katılacağına işaret etti. Bu okullarda yeni müfredat uygulanmasına karşın diğer tüm okullarda ‘’eski müfredat’’ uygulandığını anlatan Ekinci, şöyle konuştu: ‘’OKS’de müfredat farklılığından doğabilecek sorunları ortadan kaldırmak için her iki müfredatın kesiştiği alanlardan soru sorulmasına karar verildi. Böylelikle soru sorma alanımız daraltıldı. Eski müfredatta var olan yeni müfredatta olmayan konular ile yeni müfredatta var olan eski müfredatta olmayan konular dışarda bırakıldı. Böylece soru sorulacak alanlar daraldı.’’
|
03.04.2008
|
|
|
Bediüzzaman Said Nursî dindar bir cumhuriyetçiydi |
Yurt genelinde olduğu gibi, Bediüzzaman Said Nursi Çorum ve Kırıkkale'de de rahmet ve minnetle yad edildi. Her iki şehirde tertiplenen konferenslarda konuşan Bedrettin Ergül, Bediüzzaman'ın dindar bir cumhuriyetçi olduğuna vurdu yaptı.
Çorum Yeni Asya Temsilciliği tarafından Bediüzzaman Said Nursî’yi vefatının 48. yıldönümünde anmak üzere organize edilen “Meşrutiyetin 100. yılında Demokrasi Serüveni” isimli konferans, Turgut Özal iş Merkezi Belediye konferans salonunda gerçekleştirildi. Sunuculuğunu Hasan Kalınoğlu’nun, açış konuşmasını temsilci Mehmet Kovancı’nın yaptığı programda konuşmacı Bedrettin Ergül, Bediüzzaman’ın meşrûtiyete dair fikirlerini dinleyicilerle paylaştı. Ergül konuşmasına hürriyet tarifiyle başlarken, sınırsız hürriyetin insan dışı canlılarda bulunduğunu bunun sonucunun ise safahat ve rezalet olduğunu, şeytanın istibdadı olduğunu; imanın bir özelliği olan hürriyetin ise Allah’ın Rahman ismini hatırlattığını ve onun bir hediyesi olduğunu söyledi. “İman ne kadar güzel olursa hürriyet o derece parlar. İşte asr-ı saadet” ifadelerini kullanan Ergül konuşmasını İslâm’ın siyaset üstü olduğu ve dinin siyasete alet edilmemesi gerektiğini ifade ederek sonlandırdı. Konferansın sonunda Risâle-i Nur Enstitüsünün hazırladığı sinevizyon gösterisi gerçekleştirildi.
KIRIKKALELİLER’DEN
BEDİÜZZAMAN’A BÜYÜK İLGİ
Aynı başlık altında Kırıkkale’de düzenlenen programda da konuşan Bedrettin Ergül, Bediüzzaman’ın dindar bir cumhuriyetçi olduğunu ve laikliğin bitaraf olmak anlamına geldiğini vurguladı. Sözkonusu konferans Kırıkkaleliler tarafından büyük ilgiyle karşılandı. İl Kültür Merkezi salonunda gerçekleşen konferansın sunuculuğunu Mesut Nurver üstlenirken, açılış konuşmasını Ankara barosu avukatlarından İsmet Kasapoğlu yaptı. Programın başında da Ekrem Özkan Kur’ân tilavetiyle programa renk kattı.
|
Mehmet Kovancı- Furkan Demir
/ ÇORUM-KIRIKKALE
03.04.2008
|
|
|
Gebze’de demokrasi ve Bediüzzaman paneli |
Bediüzzaman Haftası münasebetiyle KÖPRÜDER’in organize ettiği panel Gebze’de büyük ilgi gördü. Panele Dr. Vehbi Karakaş, Araştırmacı-Yazar İbrahim Kaygusuz, Araştırmacı-Yazar Hüseyin Yılmaz ve Hukukçu-Yazar Nihat Derindere katıldı. Panelin konusu ise “Yüz Yıllık Demokrasi Serüvenimiz ve Bediüzzaman”dı.
Açılış konuşmasını KÖPRÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Saraç yaptı. KÖPRÜDER’in, her zaman olduğu gibi gönüllere köprü kurmaya devam ettiğini belirten Saraç, “Maziyi atiye taşımaya çalışıyor. Geçmişle gelecek arasında köprü kurarak karınca kararınca üstüne düşeni yapmaya çalışıyor. Toplumsal değerlerimizi, model insanlarımızı tanıtarak; toplumumuzun dertleriyle dertlenerek, güzel bir gelecek inşa etmek için çaba sarf ediyor” dedi..
Panelistlerden Vehbi Karakaş ise: “İnsanlığın yeisini parçalayan, müreffeh bir atmosfere taşıyan Bediüzzaman’ı anlatmaya çalışacağını belirterek şunları kaydetti:
“Bediüzzaman Peygamber ahlâklı ve Ebubekir meşrepli idi. Kur’ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım, çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur’ diyen bir dâvâ adamıydı. Milletin imanını kurtarmaya gönül vermiş ve tek gayesi bu olmuş bir dâvâ adamıdır.”
Konuşmacılardan Hüseyin Yılmaz da,: meşrutiyetin ‘şart’tan geldiğini hatırlatarak meşrutiyetin tarihini anlattı.
Bediüzzaman’ın meşrutiyet havarisi olarak bu tarihte karşımıza çıktığını ifade eden Yılmaz, “Devleti ebed-müddet kılacak olan meşrutiyettir” dedi. Yılmaz, bu gün cumhuriyetin de demokrasinin de gerçek anlamıyla uygulanmadığına değinerek, “Demokrasimiz için bu yüz kızartıcı bir durumdur” diye konuştu.
Konuşmacılardan İbrahim Kaygusuz da, Osmanlı’yı meşrutiyete zorlayan iç ve dış sebepleri anlattıktan sonra, Osmanlı’daki fikir akımlarını aktardı. Kaygusuz, “Bediüzzaman meşrutiyet fikrini savunuyordu. Fakat uygulamalardaki yanlışlıkları ve aydınların gruplaşarak fikir ayrılıklarına düştüğünü gördü. Bunların çekişmelerine, bir yarar sağlamayacağını düşünerek katılmadı. Bütün ömrünü Kur’ân ve iman hizmetine adadı” şeklinde konuştu..
Son konuşmacı Nihat Derindere ise şunları söyledi:
“Tarihî ayrıntıları bir kenara bırakarak günümüze dönelim. Bu gün demokrasimizi geliştirmenin çareleri üzerinde düşünmemiz gerekir. Bediüzzaman ve talebeleri hiçbir menfi harekete katılmadığı gibi destek dahi vermemiştir. Her zaman müspet hareket etme gerektiğini vurgulamıştır”
Derindere, demokrasinin tam olarak oturması için adalet, meşveret, hukukun üstünlüğü yani herkesin kanun önünde eşit olması gerektiğini söyleyerek sözlerine son verdi.
|
MUHAMMET TURHAN
/ GEBZE
03.04.2008
|
|
|
Ağır vasıtaların genç kazazedeleri |
Konya Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından yapılan istatistiki çalışmada, meydana gelen bin 584 ağır vasıta trafik kazasına, en fazla 31-37 yaş grubundaki sürücülerin karıştığı belirlendi.
Ülke genelinde yük ve yolcu taşımacılığında genellikle kara yolunun kullanılması, trafikteki araç sayısını ve buna paralel olarak da trafik kazalarını artırdı. Ağır vasıta kazalarının ölümle gerçekleşme riskinin diğer kazalara göre 3.6 kat daha fazla olduğu ifade edilen raporda, ağır vasıtaların diğer taşıtlara göre kara yolunda daha fazla yer kaplamaları, çarpmanın şiddetli olmasının, kazalarda ölüm ve yaralanma riskini artırdığı bildirildi.
Konya’da 2007 yılı içinde ağır vasıtaların karıştığı trafik kazalarıyla ilgili istatistiki bir çalışma yapıldığının belirtildiği raporda, şunlar kaydedildi:
‘’Ülke genelindeki motorlu taşıtların yüzde 3.2’si, ağır taşıtların da yüzde 4.3’ü Konya’da bulunmaktadır. 2007 yılında kent merkezinde meydana gelen 11 bin 674 trafik kazasından bin 584’ü yani yüzde 13’ü ağır taşıt kazasıdır. Ağır taşıtların karıştığı bu kazalarla ilgili tutulan raporlardan, Temmuz ayından itibaren havaların ısınması ile trafikte dolaşım oranı arttığından kazalarda da doğru orantılı olarak artış olduğu görülüyor. Temmuz ayında 177 kaza meydana gelirken, bu rakam Ağustos ayında 154, Eylülde 177, Ekimde 153 olarak gerçekleşmiştir. Kaza saatlerine bakıldığında ise kazaların daha çok 14.00 ile 15.59 saatleri arasında yoğunlaştığı görülmektedir.’’
|
/ KONYA
03.04.2008
|
|
|
İnternet Kurulu tekrar faaliyete geçecek |
Türkiye'de internet politikalarının geliştirilmesine yardımcı olması amacıyla 10 yıl önce kurulan ancak bir türlü istenilen verim alınamayan İnternet Kurulu yeniden oluşturuldu.
Ulaştırma Bakanlığı, kurulu yeni yapısıyla bu ay tekrar faaliyete geçirecek. Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, kuruluşu 1998 yılına dayanan İnternet Kurulu, önce Üst Kurul olarak faaliyete geçirildi. Kamu kesimi temsilcilerinin ağırlıkta yer aldığı kurul, 65 kişilik üyesiyle internet politikaları konusunda aktif çalışmalar yapamadı. Başta Türk Telekomünikasyon A.Ş olmak üzere kamu kesimi yetkilileri ile internet servis sağlayıcıları gibi özel sektör temsilcileri arasında tartışma arenası şeklinde geçen kurul toplantılarından beklenen verim alınamadı. Adı ‘’İnternet Kurulu’’ şeklinde değiştirilen kurul, yaklaşık iki yıl önce son toplantısını yaptıktan sonra bir daha toplanamadı. Bunun üzerine Ulaştırma Bakanlığı, kurulu yeniden organize etmek üzere çalışmalara başladı. Dünyadaki benzer yapıları inceleyen Bakanlık yetkilileri, bu konudaki çalışmalarını tamamladı. İnternet Kurulu’nun yeni yapısıyla bu ay faaliyete geçirilmesine karar verildi.
|
/ ANKARA
03.04.2008
|
|
|
|